Tip:
Highlight text to annotate it
X
Esselamu Aleykum.
Ya İbad Allah. Merhaban Bikum.
Size merhabalar olsun. Meded.
Meded.
Ehlül İmdad olan kimseler var.
Biz kendi halimize göre
Mübarekler'in bize verdiklerinden
bir nokta. İşte burada oturuyoruz.
Söylüyoruz. Onlar söyletiyorlar.
Diyelim, kapıyı açalım.
Her kapının anahtarı Bismillahirrahmanirrahim.
Söyle ne güzeldir. Bismillahir Rahmanir Rahim dediği vakitte
insanlarda dert kalmaz, kasvet kalmaz.
ümitsizlik kalmaz, üzerinde sıkıntı kalmaz.
Üzerinde çirkinlik kalmaz, üzerinde dert kalmaz. Allah.
Söyleyelim Bismillahirrahmanirrahim.
Bismillahirrahmanirrahim. Bismillahirrahmanirrahim.
Cenab-ı Mevlamız'ın İsmi Celili'ni anıp da
rahat bulmayan
demek ki hiçbir şey
bu insanın derdi büyüktür.
Dünya dârı beladır demişler.
Dünya istenilecek bir metâ' değildir.
Yok.
Dârı bela demişler.
Dünya, her adımda
ayağına birşey takılır.
Bir sıkıntı verir. Ne için?
Dünyanın peşine düşen insan
rezil olur.
İsterse Karun kadar serveti olsun.
Karun
zenginlikte insanoğluna temsildir.
Ki onun hazinelerinin anahtarlarını
böyle bir alay
hayvan anahtarlarını taşırmış; hazinelerinin
En büyüğü de bir parmak kadarmış.
O kadar hazineler.
Ne oldu? Ne yaptı o hazineler onu? Rezil etti.
Rezil oldu.
Onda olan servet kimseye verilmemiştir.
O servet ne yaptı onu? Rezil etti.
Yer onu yuttu. Hazineleriyle beraber battı yere.
Çünkü Cenab-ı Barî
Hak Subhanehu ve Teala Hazretleri'nin hizmetine girmedi.
Koskoca Musa Peygambere, Alâ Nebi Aleyhi Salatu Ves Selam.
Gururlanıp geldi. Benim dedi bu kadar hazinelerim vardır.
Seni dinlemeye
emrini tutmaya; bana ihtiyaç yoktur.
Ben istediğim gibi yaşarım. Benim hazinelerim
hesaba gelmez. Ben, ben, ben dedi.
Bende bu var, bende şu var.
Bütün dünya da kendinin olsaydı ne olacaktı?
Bütün dünya cevahir olup da
bunun olsaydı ne olacaktı?
İşte dünyanın en zengin adamı kimdir? Karun.
Karun gibi zengin derler.
Besmele'yi çektik mi? Bismillahirrahmanirrahim
de korkma. İşin sağlamdır.
Kullu emrin fi bağlim lem yübde fihi Bi-Bismillahi fehüve ebter.
Bak,
Efendimiz'in sözü: "Hangi iş ki
o işe Besmele'yle başlanmaz;
kısırdır." Yani kısır oldu mu evlat getirmez.
Zürriyet getirmez, arkası gelmez. Hiç.
Ebter dedin mi; kısır.
Hiçbir şeyi olmaz onun; ne evladı, ne zürriyeti yoktur.
Cenab-ı Hak kullarını uyandırıyor.
124 bin Peygamber geldi. Hepsi millete Allah dedirtmek için.
Yazıklar olsun insanlara ki Allah demeyi reddettiler.
Şeytan dediler. Şeytan bize güzel yol gösteriyor.
Dünya hayatının şenliklerini gösteriyor. Dünyadaki zevkü sefamızı
nasıl yapacağımızı bize gösteriyor. E sonra ne oluyor?
Bir çirkefin içerisine seni atıyor; ne hekimler, ne hakimler seni kurtarmıyor.
Feryadına cevap veren olmuyor. Feryadı göklere uzanır.
Lakin cevap veren olmaz.
Çünkü Rabbi'sini
kâle almadı. Demedi Bismillahirrahmanirrahim.
Demedi ki ben Allah'ın kuluyum.
Demedi ki ben Allah'a kulluk yapmak için yaratıldım.
Ne için yaratıldın? Keyfim için yaratıldım diyor.
Ne kadar zevk yapabilirsem
ne kadar servet toplayabilirsem. İşte Karun
topladı, başına yıkıldı; yer onu yuttu servetiyle beraber.
İnsanlar,
bugünkü günde insanlar bunları düşünmüyor.
Bir hay huyun içerisine girmişler.
Amerika der "ben zenginim." Rus der "ben daha zenginim."
Acem der ki "yok bende hazineler var."
Hicaz'dakiler derler ki "yerin altı lamba suyudur"
Lamba suyuydu oğlum. Ben benim der.
Lamba suyu satar. Demek ki,
birşey söyleyeyim de gülesiniz.
Eskiden Feridun, oğlum Mehmet.
Biz küçükken elektrik yoktu.
Evlerde fener yakardık, lamba yakardık.
Sokaklarda her
yollarda, mahalle aralarında hatırlarım
bir yaşlı Rum vatandaş vardı.
Çağırırdı, hala kulaklarımdadır. "Petroleum."
Petroleum, yani petrol.
Lamba suyu satardı fakir.
Elinde bir galon
şeyden, çinkodan yapılma.
Onun içerisinde lamba suyu vardı.
Bir de onun ölçüsü vardı.
Ve o ihtiyar "petroleum."
"Lamba suyu vardır". Herkes lamba suyunu kullanırdı.
Feridun, lamba suyu kullanırdık.
Hala hatırımdadır. O ihtiyar
Rum vatandaşımızdı.
Güzel geçinirdik biz; Rum-İslam.
Birbirimizi sayardık.
Güzel geçinirdik. De o
yaşlı, gözlükleri vardı. Hala aklımdadır.
"Petroleum." Belki yaşı
70 yaşında, belki 80 yaşında.
İhtiyarcık böyle elinde
lamba suyu şeyleri vardı.
Kaplar vardı, onun içerisinde elinde
satar da, geçinirdi.
İdaresi çıkardı. Maşa'Allah şimdikiler
o petroleum lamba suyu satan
adamın yolunda olan adamlar şimdi iftihar ediyor.
Bizde bu kadar petrol vardır.
Bizde bu kadar lamba suyu vardır. Başına döksünler.
Haşa minel huzur.
"Petroleum" şimdi bütün Arabistan
Acemistan. Fakir Türkler kaldı
lamba suyu, lamba suyu satamıyor. Alıyor Türkler.
Borular da geçirirler. Bizde borulardan da alırız.
Beleş tarafından.
İran iftihar eder, Hicaz'da bu kadar Krallıklar
bilmem Emirlikler, bilmem nelikler.. hepsi neyle iftihar eder?
"Petroleum" "Petrol satarım."
Bak küçüklüğümden aklımda, insanlara ders oluyor.
O adamcağız onunla geçinir.
Biz de evlerimizde basit lambalarımız, fenerlerimiz vardı.
Hayatımız basitti, lakin tatlıydı.
Şimdi o zaman
belki beş şeye ihtiyacımız var.
Şimdi belki beş yüz şeye ihtiyacımız var.
Nere baksan elektrik istersin.
Ne yaparsan petroleum istersin.
Petrol istersin. Petrol zenginleri diyor bunlar.
E içine düşsünler.
Petrolden zengin olmuş ne yapmış? Karun da biriktirdi yerin dibine gitti.
Bu bizim insanlarımız bir yerden hiç
ibret alamıyor. Geçmişleri okutmuyor.
Bütün gece sabahtan akşama; akşamdan sabaha
bu şeytan dolabında çeşit türlü şeylerle meşgul oluyorlar.
Hayatlarını gösteriyor bu TV dedikleri. E sen!
La havle vela kuvvete.
İbrahim Ethem Hazretleri
Allah mekanını cennet eylesin.
Sürülerini
gözeten on iki bin adet kelp vardı.
Haşa akum. Haşa minel huzur. Zengin.
Eski kralların, Sultanların merakı vardı;
av, av avlamak. Av avlamak helaldir.
Bununla beraber o
İbrahim Ethem Hazretleri Sultan. Değil mi be Rukiye? H.R: Evet.
Ş.E: Bir gün ava çıkmış.
Maiyetiyle, av avlanıyor.
Sultanların adeti üzere, o da Sultan.
Maiyetiyle rüzgar gibi
sahralarda, ormanlarda; av avlanıyor.
Vakit saat geldi, atının üzerinde
ılgarla giderken bu tarafından kulağına bir
ses geldi. Dedi ki:
"Ey Sultan! Bunun için mi yaratıldın?"
Bu taraftaki ses bitti. Bu taraftan ikinci kulağına
"Ev bi hazal umirt?"
"A li haza hulit ev bi haza ümirt?"
"Bunun için mi yaratıldın? Yoksa bunun için mi emrolundun sen?" dedi.
Atı durdurdu, döndü saraya.
Bu yetişti ona, İbrahim Ethem; Sultan İbrahim.
Lazkiyededir onun şeyi değil be Rukiye? H.R: Evet.
Ş.E: O taraflarda camisi var Lazkiye'de. Azametli camii.
Sultan İbrahim'i ziyaret ettim Elhamdulillah, Mübareği.
Her şeyi bıraktı diyor; bana gerek değildir. Yetişir bu söz.
Hakikaten insanlar ne için yaratıldığı bilmiyor.
Aramıyor, istemiyor öğrenmek.
Bu bütün insanlara. Ey insanlar!
Bu kavga dövüş için mi yaratıldınız siz?
Yoksa “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn “
"İnsi cinni halk eyledim, Bana kulluk yapsınlar." diyor Cenab-ı Mevla.
Neredesin ey insanlar? Birbirinizi boğazlıyor,
birbirlerinizi yakıyor, yıkıyorsunuz. Sonra insan diye geziyorsunuz.
Ormandaki mahlukat sizden daha alâ.
Ne zenginlikleriyle iftihar ederler, ne kuvvetleriyle.
Ormanlarda dolaşırlar.
Bugünkü insanların medeniyeti bu. Arkasına düştükleri bu.
Netice nereye yetişti? Bu şeytanın yoludur.
Ve şeytan nihayet getirdi, bu çıkmazların içine düşürdü kendilerini.
Şimdi öyle bir kör düğüm vardır ki
çözülmez, nere çözeceksin?
Nereden çözeceksin?
Nereden çözeceksin? La havle vela kuvvete.
La havle kuvvete illa billahil aliyyil azim. Allah bize
kulluğunu nasib eylesin. Rabbimiz'e kulluk yapalım.
Şerefli hayat budur, Allah için kulluktur.
Ey insanlar! Allah için kulluğa kalkınız.
Allah size hayatun tayyibe; en güzel hayatı nasib eder.
Dünyanız da mamur, ahiretiniz de mamur olur.
Ya Rabbi Tübna ve Ricana İleyk. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah.
Ne Mısırlımız anlar, ne mağriblimiz anlar, ne Hicaz'dakiler anlar.
Ne Şam'dakiler, ne Türk'te, ne Acem'de, ne Hint'te, ne Çin'de anlayan yok.
Bir kavganın içerisine düşürmüş şeytan insanları.
Birbirlerini hangi silahla tüketeceğiz?
Kimyevi silahla. Baş edemiyoruz, yukarıdan
Havayı zehirleyelim de hepsizehirlensin. Bre sen mi verdin hayatı bu insanlara?
Sana bu insanları öldürmeye kim selahiyet verdi?
Bre utanmaz, arlanmazlar, Allah'dan korkmazlar!
Sizi öyle bir terbiyeyle terbiye edeceğim ki
işiten, gören bilecektir.
Şeytanın hayvanı olmaklığının neticesini göstereceğim kendilerine.
Bütün dünya kasaphane oldu.
Birbirini kesen, kıran, döken,
öldüren, geberten bir
deliliğin daniskası içerisine düştü, zır deli oldu.
"Delilik kaç nevidir?" demişler Hoca Efendi. Üç.
Nedir? Deli, sonra zır deli.
Ondan sonra zır zır deli demiş.
Geçmişte deli vardı. Az az da zır deli vardı.
Lakin şimdikiler o merhaleleri geçmişler.
Zır zır deli olmuşlar. Zır deli değil, deli.
Zır deli. Üçüncü mertebe zır zır deli.
Biz Kral'ız, biz Emir'iz.
Toprağın altına girdiğinde söyle sen onu.
Ey Rabbımız bize tövbeyi nasib et.Bize sahiblik yapacak Sultan gönder Allah'ım.
Ol Habibi Kibriya hürmetine.
Ol Habibi Kibriya'nın hürmetine Ya Rabbi.
Bize Sultan gönder.
Ne yapalım bizim sözümüz buradan kapıya gitmiyor.
Allah'ım Allah'ım. Tövbe Ya Rabbi.
Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Ya Rabbi.
Ve her insana Besmele'siz oldukları için
her insana hangi eve girsen, hepsinin bir türlü derdi var.
Kimisinin dermanı var, kimisinin dermanı yok.
En azından dertleri ne yapıyor senin oğlan?
Benim oğlan, benim kız okudular ama iş bulamıyorlar.
İşte.
Allah için okuyoruz. Allah'ın hizmetinde olayım diyen yok.
Hazırdan para alıp memur olsun, katip olsun.
İşte budur. Allah bu nasihatlardan bize de nasib versin.
Kendimizi bilelim. Tövbe Ya Rabbi. Tövbe Ya Rabbi.
Tövbe Estağfirullah. Şükür Ya Rabbi. Fatiha. Aman Ya Rabbi.
Antika bir sohbet. Hadi Hak selamet versin.
Günümüz hayırlı olsun. Allah yolunda yaşayalım.
Allah yolunda dünyadan gidelim Ya Rabbi. Hadi oku Mehmet bana.
Kailemiz Sana kulluk olsun Ya Rabbi.
Dert içerisinde ezilmeyelim.
Sen'in kulluğunla meşgul olalım. Ne güzel Ya Rabbi.Allah'ım bizi affeyle.
Ol Habibi Kibriya'nın hürmeti için.
Şefaat Ya Resulullah. Fatiha.