Tip:
Highlight text to annotate it
X
Tamam.
Beni kabul ettiğiniz için çok teşekkürler.
İlk kez bir TED Konferansı'nda konuşuyorum.
Evet, beni davet ettiğiniz için iyi bir zevkiniz var.
Davet edilmek için daha önce kimsenin standartlarına ulaşmamıştım.
Bu yüzden, çok gurur duydum.
Ve bugün belki küçük bir tarih yazabiliriz, değil mi?
İşte, özgeçmişim hakkında biraz bilgi.
Apple'da, 1983 ile 1987 arasında çalıştım.
Apple yazılım yayıcısıydım.
İşim insanları Macintosh yazılımı yazmaya ikna etmekti.
Seyirciler arasında kaçınız Mac kullanıyor?
Bunu gördüğüme sevindim. (Gülüşmeler)
Evet.
Ya geri kalanınız? Zorla mı tutuluyorsunuz? Yani anlamadım...
(Gülüşmeler)
Yani Apple'da çalıştım,
birkaç yazılım şirketi kurdum,
yazar ve konuşmacı oldum.
Apple'a, Apple'ın şef yayıcısı olarak döndüm.
Bu, 1995 yıllarında oluyor.
Ve Apple'da çok güzel zaman geçirdim, kısa zaman önce,
bildiğiniz gibi, Steve Jobs vefat etti.
Onun için iki kere çalışmış oldum.
Onunla iki kere çalışabilen nadir insanlardan biriyim.
Ve onun hayatımda muazzam bir etkisi olmuştur.
Ve tüm Vadi'de ve muhtemelen dünyada, gerçekten de dünyada.
Bence onu Walt Disney, Edison ve Steve Jobs olarak aynı kategoriye koyabilirsiniz.
Yani, bütünüyle vizyoner olanlar.
Bir sürü insanın "V" ile başlayan kelimeden bahsettiğini duyarsınız
ve benim fikrime göre buna layık sadece üç insan var,
bunlar Edison, Disney ve Jobs.
İşte bu sunumu o vefat ettikten hemen sonra hazırladım,
çünkü kağıda dökmek istedim, PowerPoint'e dökmek istedim, dünyaya göstermek istedim,
Steve Jobs'dan kişisel olarak öğrendiğim şeyleri.
Bana bunları öğretmeye niyeti olup olmadığını bilmiyorum,
ama bunlar Steve Jobs'dan öğrendiklerim.
Anısının insanlara ilham vermesi için
sonsuza dek yaşamasını istiyorum.
Evet, Steve Jobs'dan öğrendiğim ilk şey,
"Uzmanların hemen hemen hiçbir fikri yoktur."
Ve bu sizin için çok önemli bir derstir,
çünkü bir değer verme yatkınlığı oluyor, şöyle söyleyeyim, yaşlı insanlara karşı,
ünvanlı insanlara, kendilierini uzman ilan eden insanlara karşı
ve eğer Apple'ın ispat ettiği bir şey varsa,
o da uzmanların çoğu zaman yanlış olduğudur.
Ve işte hayatınıza devam ederken,
şirketler kurarsınız, kariyerlerinize başlarsınız
ve dünyayı değiştirmeye çalışırsınız.
Ben uzmanları göz ardı etmeyi öğrenmenizi istiyorum.
Bu, belki size öğretilenin tersi olabilir,
ancak uzmanlar genelde belli limitler içinde tanımlarlar bazı şeyleri
ve bence bu limitleri kırmalısınız.
İşte bu buna ahmaklık diyorum,
ben ahmaklığı grip gibi görüyorum,
bağışıklık kazanabileceğiniz bir şey gibi.
Yani, griple şöyle savaşırsınız,
hafif bir grip geçirirsiniz, bu sayede büyük bir grip geçirdiğinizde,
halihazırda direnç kazanmış olursunuz.
İşte ben sizi ahmaklığa karşı aşılayacağım,
böylece büyük bir ahmaklıkla karşılaştığınız zaman,
çoktan direnç kazanmış olacaksınız.
Şimdi size uzmanların ahmaklıklarını göstereceğim.
İlki.
1943'te IBM'in Yönetim Kurulu Başkanı Thomas Watson:
"Dünyada belki beş bilgisayar için pazar vardır."
Evimde 5 Macintosh'um var.
(Gülüşmeler)
Dünyada olacağını tahmin ettiği bütün bilgisayarlar bende.
Eğer Steve Jobs, Steve Wozniak veya Bill Gates olduğunuzu düşünseydiniz ve bunu dinleseydiniz,
bugün nerede olurduk? Bir sonraki örnek.
"Bu telefonun gerçekten iletişim aracı olarak
düşünülmesi için çok fazla eksiği var.
Bizim için gerçekten değeri yok."
(Gülüşmeler)
Western Union iç yazışması, 1876.
Hoppala!
Aslında bugün Western Union PayPal olmalıydı.
Ama değil. Telgraftan internete gitmek çok zor,
eğer arada telefon olmazsa.
Ne dediğimi anlıyorsunuz, oraya ulaşmak için çok büyük bir uçurum var arada.
Son örnek, DEC'teki arkadaşlarımızdan. DEC'in kurucusu Ken Olsen,
harika bir şirket, harika bir girişimci.
"Bir kimsenin evinde bilgisayar istemesi için hiçbir sebep yoktur."
(Gülüşmeler)
Eğer evinizde bir şey halletmek istiyorsanız,
o zaman ofisinize gidip DEC mini bilgisayarda çalışmanız gerek.
Üç ahmaklık örneği
ve de normalde hiç beklemeyeceğiniz insanlardan değil.
Bunların hepsi bunu bekleyeceğiniz insanlar.
IBM'in kurucusu.
DEC'in kurucusu.
Evet, Western Union, o zamanlar çok başarılı bir şirketti.
Uzmanlara aldırmamayı öğrenmek zorundasınız.
Bir sonraki yapacağınız şey şunu anlamak,
"Müşteriler size neye ihtiyaç duyduklarını söyleyemezler."
Size şunu söylerler, "Halihazırda olanın daha büyüğünü, hızlısını, ucuzunu istiyorum."
Genelde bunu söyleyeceklerdir.
Onlardan gerçekten köklü bir değişiklik isteyemezsiniz,
çünkü bunu sadece halihazırda sahip oldukları
ürün ve hizmetler bazında tanımlayabilirler, anlatabilirler.
Halihazırda olanın daha büyüğü, daha hızlısı, daha ucuzu.
Eğer dünyayı gerçekten değiştirmek istiyorsanız,
müşterilerinizi göz ardı etmelisiniz.
Ve eğrileri atlamalısınız. Bundan bahsedelim.
Bu, Macintosh 128K.
1984'te bu bilgisayarı dünyada kimsenin istemediğini garanti ederim.
Kimse şöyle söylemedi, "Bize ucuz, küçük bir grafik oyuncağı, 128 bin RAM verin
ve yazılım da yok." Benim çabalarım sayesinde,
işte bunu yaptık.
Hiç beklenmiyordu.
Kimse böyle bir şey talep etmiyordu.
Bunun nedeni Steve Jobs'ın "V" kelimesini kullanması,
geleceğin ne olacağına dair vizyonu olmasıydı.
Bu onun vizyonuydu- grafik kullanıcı arayüzü.
Steve Jobs'tan öğrendiğim bir sonraki şey,
"Bir sonraki eğriye atlamak zorundasın,"
bir şeyi %10 daha iyi yapmak için
aynı eğride savaşıp durmak yerine,
bir sonraki eğriye geçmek zorundasın.
Aynı eğride durma.
Harika bir örnek- 1900'ler, Buz 1.0.
Amerika Birleşik Devletleri'nde buz toplama endüstrisi vardı.
Bu demekti ki, Baba ve Junior donmuş bir göle
veya donmuş bir gölete gidip buz kütlesi keserlerdi.
1900'de 9 milyon libre buz toplandı.
Buz 2.0.
Buz 2.0, buz fabrikasıydı.
Böylece, suyu dondurabiliryordunuz, herhangi bir şehirde, yılın herhangi bir zamanında.
Büyük bir gelişme.
Çok daha iyi.
Soğuk bir şehir olması gerekmiyordu.
Soğuk bir mevsim olması gerekmiyordu.
Buz 3.0., buzdolabı eğrisi.
Böylece, buzcunun evinize buz getirdiği buz fabrikası değildi bu.
Artık kendi kişisel buz fabrikanız vardı.
Kendi kişisel bilgisayarınız, kendi "Kişisel Soğutucunuz."
(Gülüşmeler)
Büyük yenilikler, aynı eğride durmadığınız zaman olur.
Daha iyi bir buz toplayıcısı getirmeyin.
Kızağa at eklemeyin.
Daha büyük, keskin testereniz olmasın.
Eğer buz fabrikasıysanız,
daha fazla buz fabrikası açmayın,
daha iyi buz fabrikaları kurmayın,
daha iyi buzcuların buz getirmesini sağlamayın,
bir sonraki eğriye geçmeyi isteyin.
Eğer bir yazıcı şirketiyseniz,
ki pek çoğunuz bunu anlamak için çok gençsiniz,
bir zamanlar papatya çarklı yazıcı diye bir şey vardı
ve içinde küçük bir top vardı, top dönüp kağıda yazıyordu.
Eğer papatya çarklı yazıcı şirketiyseniz
ve yenilik fikriniz,
"Hadi, daha büyük ölçülerde yazı tipi sunalım." ise,
bu yenilik değildir.
Yenilik, papatya çarklı yazıcıdan lazer yazıcıya geçtiğinizde olur.
Bir sonraki eğriye atla.
Bir sonraki öğrendiğim şey,
"En büyük çabalar, insanların en iyi işi çıkarmalarına yol açar."
Bana göre Macintosh bölümünde böylesine iyi iş çıkarmamızın nedenlerinden biri,
Steve'in bizden çok büyük beklentileri olmasıydı.
Ve biz de onun beklentilerine ulaşmaya çalışıyorduk.
Bu reklam, şöyle söyleyeyim, biraz
Apple'ın gençlik coşkusunu gösteriyor.
IBM bilgisayar işine girdiğinde, Apple bu reklamı yayınladı,
IBM'e bilgisayar işine hoş geldin demek için.
Meydan okuyorduk.
Hoş geldin IBM, sen Doğu kıyısındaki büyük, başarılı ana sistem bilgisayar şirketi.
Kişisel bilgisayar işine hoş geldin.
Vietnam'a hoş geldin.
(Gülüşmeler)
Steve'den öğrendiğim bir sonraki şey, "Tasarım önemlidir."
Birçok insan tasarımı takdir ettiklerini söyler.
Birçok şirket bunu söyler.
Ancak gerçekte, kaç şirket tasarımı umursar?
Apple bunlardan biri, gerçekten önemser.
Ve biliyor musunuz, müşteri tabanındaki herkes
tasarımı gerçekten önemsemez.
Bugün dünyanın %95'i Macintosh kullanmıyor, sadece %5'i kullanıyor.
Ancak tasarımı gerçekten önemseyenler var ve bunlar önemlidir.
Tasarım önemlidir.
Bu bir Mac Book Air.
İnce, güzel, tasarım önemlidir.
Sizin var mı?
İnce, güzel, tasarım önemlidir.
Bir sonraki şey, bir sunum hazırladığınızda,
eğer hiçbir şey yapmayıp sadece bunu yaptıysanız, [Büyük grafikler ve büyük yazı tipleri kullan.] (Gülüşmeler)
dünyadaki bütün sunumların 9/10'undan daha iyi olacaktır.
Gerçekten.
Gerçekten, sadece bunu yapın.
Size tipik bir Steve Jobs yansısı göstereceğim.
Ne harika bir yansı!
Büyük grafikler.
"Şimdiye kadar yazılan en iyi Windows uygulaması: iTunes."
Bu, tipik bir Steve Jobs yansısı.
Bilirsiniz, başka bir Genel Müdür olsaydı, orada bir matris olurdu, değil mi?
4 sütunlu matris olurdu,
bu seçme kutuları olurdu,
8 büyüklüğünde yazı tipi
ve okuyamazdınız.
Sunumu yapan kişi açıklayamazdı.
Bu, Steve Jobs'un güzelliğidir.
Şimdiye kadar yazılan en iyi Windows uygulamasının Apple'dan iTunes olduğunu söyleme ironisi.
Windows logosunu gösteriyor.
Bu güzel bir yansı, Steve Jobs'ın sunum stilini özetliyor.
Büyük grafikler.
Büyük yazı tipleri.
İdeal yazı boyutu, bilginiz için, belki bir pratik yöntem olarak-
Temel kural, seyirciler arasındaki en yaşlı insanı bularak
yaşını ikiyle bölmektir.
(Gülüşmeler) Tamam mı?
Yani, eğer 60 yaşındaki insanlara konuşuyorsanız, muhtemelen 30 büyüklüğünde,
50 yaş için 25 büyüklüğünde.
Bir gün, belki çok genç bir risk sermayedarına sunum yapacaksınız.
Diyelim ki, risk sermayedarı on altı yaşında.
O noktada, Tanrı sizinle, 8 büyüklüğünde kullanın.
(Gülüşmeler)
Ancak o zamana dek,
büyük yazı tipi.
Büyük yazı tipi.
Büyük yazı tipinin güzelliği,
sunumunuza çok fazla yazı koyamayacak hale getirmesi.
Çok fazla yazı istemezsiniz,
çünkü eğer çok fazla yazı koyarsanız, yazıyı okursunuz
ve eğer yazıyı okursanız, dinleyicilerinizin dikkati dağılır.
Dinleyicileriniz dalgınlaşır, çünkü kendi kendilerine şöyle der,
"Bu ahmak yansıyı kelimesi kelimesine okuyor.
Kendim sessizce okusam, bu ahmağın bana sesli olarak okuduğundan daha hızlı okurum.
Öyleyse sadece okuyayım." (Gülüşmeler)
Ve böylece dinleyicilerinizi kaybedersiniz.
Büyük yazı tipleri.
Büyük grafikler.
Bir sonraki şey.
"Fikrini değiştirmek, gerçekten de bir zekâ belirtisidir."
O büyük düşünceyi formüle etmek,
o analitik becerileri kullanmak,
o büyük kararı vermek
ve Allah için, o karara sadık kalmak gerektiğini düşünebilirsiniz,
çünkü haklı olduğunuzu biliyorsunuz ve inanıyorsunuz.
Bence Apple'ın tekrar tekrar kanıtladığı şey,
eğer fikrinizi değiştirirseniz, eğer bir şeyi yapma şeklinizi değiştirirseniz,
müşterilerin sizin için nasıl düşündüklerine, davrandıklarına veya kabul ettiklerine cevaben,
bu bir zekâ belirtisidir ve sizi başarıya götürecektir.
Size bir örnek vereceğim.
İster inanın, ister inanmayın, iPhone ilk çıktığında,
Apple'ın uygulamalar üzerine görüşünü ortaya koyan basın bülteni buydu:
"Web 2.0'a dayanan standartlar kullanan yenilikçi yaklaşımımız,
iPhone'un güvenli ve emniyetli olmasını sağlarken,
geliştiricilerin harika yeni uygulamalar yaratmasını sağlar."
Steve Jobs bunu Haziran 2007'de söyledi.
Bunu sizin için açıklayayım.
Bu, Apple'ın şunu söylemesidir,
"iPhone'da bağımsız uygulamalar olmayacak,
yapmanız gereken Safari motorunu kullanmak."
Bunun anlamı böyle.
Ve Steve Jobs'ın güzelliği şöyle söylemesi,
"Bunu size iyilik olarak yapıyoruz,
çünkü sizin güvenli ve emniyetli olmanızı istiyoruz."
(Gülüşmeler)
Tamam mı?
Bir sene sonraya gidelim.
iPhone geliştime ortamı hakkında bir sonraki Apple basın bülteninin başlığı:
"WWDC 2008 Açılış Konuşması'nda, Apple Üst Düzey Yöneticileri
Mac OS X Leopard ve OS X iPhone Geliştime Platformlarını Tanıtacak"
Bir sene sonra, şu durumu vurguluyorlardı,
"Artık iPhone'lar için bağımsız uygulamalar geliştirebilirsiniz."
"Safari kullanmak zorundasınız." dedikleri yerden,
"Bağımsız uygulamaları nasıl kullanacağınızı göstereceğiz." dedikleri yere gittiler.
Elbette bu doğru olan yol. Bu, her zaman yapmak istediğimiz şeydi.
(Gülüşmeler)
Bu, büyük bir zekânın belirtisidir.
Düşüncelerini tamamıyla değiştirebildiler.
Ve biliyor musunuz, hiç kimse bu ani değişikliğe dikkat çekmedi.
2007'de şöyle söylediklerinde basın bayıldı, "Evet, güvenli ve emniyetli."
Ve 2008'de şöyle söylediğinde basın bayıldı,
"Herhangi bir uygulamayı gönderebilirsiniz. Herhangi bir uygulamayı yaratabilirsiniz."
İlk noktaya geri dönüyor: Uzmanların hiçbir fikri yoktur.
(Gülüşmeler)
Steve Jobs'tan öğrendiğim bir sonraki şey,
"Değer, fiyatla aynı şey değildir."
Şimdiye kadar en ucuz fiyatı olduğu için bir Apple donanımı alan biri olduğunu
hiç zannetmiyorum.
(Gülüşmeler)
Bunu söylüyorsam, bana güvenin.
Bunu dile getirdikten sonra, değer fiyatla aynı şey değildir,
çünkü değer diğer özellikleri de barındırır,
havalı olmak gibi,
kullanım kolaylığı gibi,
öğrenme kolaylığı,
dönüştürme kolaylığı,
adaptasyon kolaylığı,
benimseme kolaylığı gibi.
Ancak Apple'ın bana gösterdiği şey,
illa en düşük fiyata sahip olmak gerekmediği.
En iyi değere sahip olmalısınız.
Apple bu konuda harika bir dizi reklam yaptı.
Şöyle söyledi, buradaki Mac kullanıcısı.
Buradaki kişisel bilgisayar kullanıcısı.
Ve kişisel bilgisayar kullanıcısı kek satışı yapmak zorunda,
çünkü daha fazla paraya ihtiyacı var,
Vista'yı tamir etmek için,
çünkü Vista'nın kullanımı çok zordu.
Yani, hangisi daha iyi değerde?
Tamire gerek olmayan Macintosh mu,
yoksa kullanımı çok zor olduğu için,
BT altyapı şirketi tarafından kurulması çok zor olduğu için
tamir edilmesi gereken Vista mı?
Değer, fiyatla aynı şey değildir.
Öğrendiğim bir sonraki şey şu, "A oyuncuları, A+ oyuncularını işe alırlar."
Aslında Steve'in teorisi, "A oyuncuları, A oyuncularını işe alır." idi,
yani A oyuncuları kendileri kadar iyi insanları işe alır.
Bu teoriyi biraz değiştiriyorum.
Benim teorim, A oyuncularının onlardan iyi oyuncuları işe aldığı,
sadece onlara eşit değil.
Problem şu ki, eğer B oyuncularını işe alırsanız,
kendinden emin olmayan,
kendinden daha iyileriyle boy göstermek istemeyen B oyuncuları,
B oyuncuları C oyuncularını işe alır.
Ve sonra C oyuncuları D oyuncularını işe alır.
Ve sonra D oyuncuları E oyuncularını işe alır.
Ve çok geçmeden Z oyuncularına sahip olursunuz.
(Gülüşmeler)
Bu, ahmak patlaması denen olaydır.
(Gülüşmeler)
Ahmak patlaması ile savaşmak zorundasınız.
A oyuncuları, A+ oyuncularını işe alır.
İşe alacak bir pozisyonda çalışıyorsanız,
sizden daha iyi insanları işe alın.
Harika şirketler böyle ortaya çıkar.
Bu, insanların resmi-
Ah, özür dilerim, bu odadaki ışıklar yüzünden
yüzünü görmek çok zor.
Bu, 5 sene önce,
Macintosh bölümünün yeniden biraraya gelme toplantısı.
Ve size söylemeliyim ki, bu grupla çalışmış olmayı büyük bir onur olarak sayıyorum.
Şimdiye kadar çalıştığım en eğlenceli, en ilham verici gruptu.
Sanki hergün Disneyland'e gitmek için ücret ödenmesi gibiydi.
Harika bir zamandı.
A+ oyuncular.
Öğrendiğim bir sonraki şey, gerçek genel müdürlerin demo yapabildikleri.
İşi Mühendislik Başkan Yardımcısı'na bırakmıyorlardı.
İşi Satış Başkan Yardımcısı'na bırakmıyorlardı.
Genel müdürler demo yapabilir.
Steve Jobs bunu ispatlamıştır.
Bu, Steve Jobs'un üniversite sonrası
ilk halka gösterilen Macintosh'a
Macintosh 128k flopi disk koymasını gösteren bir resim.
Steve Jobs demo yapabilir.
İyi genel müdürler demo yapabilir,
çünkü ürün veya hizmetinizin iyi bir göstericisi olmak için
ürün veya hizmetinizi gerçekten anlamanız gerekir.
Gerçekten nasıl çalıştığını anlamanız gerekir.
Dinleyicinizi de gerçekten anlamanız gerekir.
Eğer bir şirket kurarsanız, eğer bir teknoloji şirketi kurarsanız, eğer genel müdürseniz,
yazılımınızı tanıtabilmeniz gerekir,
web sitenizi tanıtabilmeniz gerekir.
Bunu diğer insanlara bırakmazsınız.
Öğrendiğim bir sonraki şey, "Gerçek girişimciler gönderir."
Gönderir.
Yani, mükemmel olacağı duruma gelmesini beklemeyin.
Eğriyi atladığınızda,
Buz 1.0'dan 2.0'a, ondan 3.0'a geçtiğinizde,
mükemmel olması gerekmiyor.
İlk lazer yazıcı mükemmel değildi.
İlk lazer yazıcı, en iyi papatya çarklı yazıcıdan çok daha iyiydi.
Mükemmel olmak zorunda değilsiniz. Göndermek zorundasınız.
Bu, tam tersi bir örneğin resmi.
Xerox PARC'tan Alto'nun resmi.
Muhtemelen Xerox PARC'ın, Macintosh için birçok konsepti vardı,
Macintosh'tan önce buldu.
Steve Jobs orayı ziyaret etti.
Bir bilgisayar faresi gördü. Grafik kullanıcı arayüzünü gördü.
Xerox PARC ile Apple Bilgisayar arasındaki fark,
Apple'ın gönderebilmesidir,
aksi taktirde Xerox PARC bugün Apple olurdu.
Gönder. Gerçek girişimciler gönderir.
Öğrendiğim bir sonraki şey,
"Pazarlama eşsiz bir değer bulmayla ilgilidir."
Eğer bir mühendisseniz, eşsiz ve değerli bir şey yaratmak zorundasınız.
Eğer pazarlamacıysanız, onun eşsiz ve değerli olduğuyla ilgili olarak
dünyayı ikna etmek zorundasınız.
Bu bir 2x2 matris.
Hayatınız boyunca 2x2 matrisle karşılaşacaksınız.
Buna alışmak zorundasınız.
Şunu söyleyeyim, genel olarak her 2x2 matriste
sağ üst köşede olmak istersiniz. (Gülüşmeler)
Gerçekten de bilmeniz gereken tek şey bu.
Bilmeniz gereken tek şey şey bu.
İşin inceliği, sağ üst köşeye kendini koymak için
eksenlere ne koyduğunla ilgili.
Eşsiz olma dikey eksende,
değer ise yatay eksende.
Eğer buradaysanız, eşsiz değil ama, değerli bir şey yarattınız,
fiyat konusunda her zaman savaşmanız lazım,
çünkü benzerler içinde daha iyisiniz.
Eğer şu yukardaysanız, sadece sizin yaptığınız bir şey yarattınız,
ancak değerli değil.
Şu köşede, sadece bir budalasınız.
(Gülüşmeler)
Bu köşede, değerli olmayan ve eşsiz olmayan bir şey yarattınız.
Çünkü benim gibi budala insanlar yararı olmayan
aynı aptalca şeyi yapman için sana kaynak verdi.
Sağ üst köşe olmak istediğiniz yerdir.
Çok büyük bir değeri olan eşsiz bir ürün veya hizmetiniz bulunuyor.
Steve Jobs'tan öğrendiğim son şey,
"Bazı şeyleri görmek için inanmak gereklidir."
Genellikle bu sözü tam tersi şekilde duyarsınız.
Bazı şeylere inanmak için görmek gereklidir.
Ancak gerçekte hayatta, eğer dünyayı değiştirmek istiyorsanız,
görmeden önce o şeylere inanmak zorundasınız.
Gerçek olarak görmeden önce Macintosh'a inanmalısınız.
Ve iPod, iPhone, iPad ve bütün bu teknolojilere inanç,
siz, ekibiniz, müşterileriniz bunlara inanmalı,
onu gerçekten görmeden önce.
Bütün bunları yaparsanız ve bu mesajlara kulak verirseniz,
bu dersleri dikkate alırsanız,
dünyayı değiştirirsiniz.
Steve Jobs'tan çok önemli 12 ders.
Çok teşekkürler.
(Alkış)