Tip:
Highlight text to annotate it
X
Sadece milletin çıkarlarını gözetmek ne kadar doğru?
Dünyanın belli kurallara göre ele geçirildiğini görüyoruz.
Herkes bir şekilde bir bölgede yaşama başlamıştır.
İskandinavya’dakiler balıkçılıkla uğraşmak zorundayken...
...Kafkasya’dakiler hayvancılıkla uğraşırlar.
*** sapiens diğer yakın akrabalarını geride bırakarak besin zincirinde çok da etkisi olmayacak bir şekilde üst seviyeye ulaşmıştır.
Artık dünyayı kendi lehine çevirebilecek kadar zeki ve akıllıyız.
Endüstri Devrimlerini her biri ayrı çağ olacak gibi geliştiriyoruz...
...ancak ne olursa olsun kendimizle anlaşabilecek bir tür bilmiyoruz.
Bazen uzayın derinliklerine uydular fırlatarak arkasında organik izler bırakmış sonuçları keşfediyoruz...
...ancak canlının kendisini bir türlü bulamıyoruz.
Dolayısıyla bu yalnızlığımız sonucunda kendimize eğlenceler buluyoruz.
Yapay zekayı sözde hayatımızı kolaylaştırsın diye ortaya çıkardık mesela.
İnsanlar dünyayı doğal olarak mı yoksa bilerek mi zapt ediyor?
Sizce de bizden farkı olmayan androidler üretmemizin tek sebebi hayatı kolaylaştırmak mıdır?
Günümüzde her ne kadar ırk ayrımı için için güçlü zıt kutuplar olsa da...
...bazı şeylere bilimsel yaklaşarak bazı sonuçlara varmalıyız.
Fiziksel açıdan; aslında dünyanın her bölgesinde farklı yapıda, farklı kültür ve inançta insan tipleriyle karşılaşırız.
Bu konuma gelmek için önce göçebe hayatı sonlandırmalıydık...
...ancak bu durumda herkes olduğu yerde durmak zorunda kaldı.
Kimse ''Neden ben burada doğdum?'' demeden...
...olduğu yerde gerek ''çekik gözlü'' gerek ''zenci'' olmak zorunda kaldı.
Yani ne oldu da Asyalılar çekik, Afrikalılar siyah oldular?
Hayatın adaletsizliği böyle başlar.
Bunun evrimsel bir kanun olduğu kabul ediliyor.
İnsanların büyük bir kısmı hayatı boyunca yalnızca doğduğu bölgedeki insanlarla yaşadığı için...
...dünya üzerindeki insan tiplerini bilmemesi ana sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Evrimsel biyolojide Bergmann Kuralı kutuplara doğru gidildikçe vücut hacminin artacağını,...
...Gloger kuralı ise tenin açık renkli olacağını söyler.
Bu sayede hayvanlar daha soğuk ortamlara adapte olmak için hem yağ tabakasını artırır...
...hem de kamufle olabilirler.
Diğer yandan buna benzer şekilde Afrika’da, Asya’da, Avrupa’da yaşayan insanlar...
...bölge bazında birbirlerinden farklı dünyalar gibi olup birbirinden farklı görünürler.
Eğer ki bu kıtalardan birinde yaşıyorsanız, kıta içindeki her ülkenin insanları birbirine benzeyecektir.
Yani komşunuz dahi olsa başka bir ülkenin insanı size farklı gelecektir.
Bu durum böyle devam ederek -göçleri hariç tutarsak- ülke içindeki eyalet ve şehirlere kadar yayılabilir.
Dolayısıyla her bölgenin insanları o ortama bir şekilde adapte olmuş ve farklı özellikler edinmiştir.
Örneğin en yüksek IQ ortalamasına sahip ülkelere bakıldığında Güney Kore, Japonya gibi birbirine yakın ülkelerin olması da tesadüf değildir.
Bu durum herhangi başka bir konu için de geçerli olabilir.
Tüm bunların teorisi hala tartışılır olsa da şu an bizi pek ilgilendirmiyor...
...çünkü öncelikli olarak elimizdekilerle ne elde edebileceğimizi sorgulamalıyız.
Bu sefer de insanoğlunun yayılması sonucunda meydana gelen adaptasyonu konuşalım.
Tarih boyunca hiçbir bağları olmayan binlerce kabile yaşamını sürdürmüş, birçoğu yok olmuşken...
...bir kısmı da şu an dünyayı yönetecek kadar güçlü hale gelmiştir.
Yani olaya egemenlik açısından bakılırsa zamanla oluşan gelenekler ve milliyetçilik kavramına ulaşırız.
Dünyada binlerce dil varken...
...yüzlerce ülke vardır.
Bu, toplumlar arası toplulukların varlığını gösterir.
Bu yüzden insan kendisini, ailesini nasıl koruyorsa...
...yakın çevresindeki diğer tüm tanıdık kavimleri de koruyarak toplumuna sahip çıkar.
Bu durum o kadar çok kabullenilmiştir ki,...
...dünyaca ünlü yazar Dante 14. yüzyılda yazdığı İlahi Komedya'sında...
...dokuz katlı çember tasvirinin en derinine girecek insanların yaptığı kötülüğü ihanet olarak almıştır.
''İhanet'' kavramı değişebilmekle birlikte günümüzde vatana ihanet en büyük kötülüklerden biri olarak kabul görür.
Tüm bunlar sayesinde bir örgütlenme sağlayarak ülkelerin kurulmasına izin verilir.
Buna karşı gelen kozmopolitan görüşe göre bu mantıksızdır...
...çünkü bize uzak bir toplumdaki insanların tek suçu bir arada yaşamıyor oluşumuz olmamalıdır.
Bir bölgenin insanını ön yargılı bir şekilde tasvir edebiliyor veya tarihten yola çıkarak aramızdaki ilişkiyi sezebiliyor oluşumuz çoğu zaman adaletsizlik yaratabilir...
...çünkü doğarken hiçbir şekilde bulunmak istediğiniz bölgeyi seçemiyor oluşunuz size karşı hazırda düşmanlarınızın olmasına neden olur.
Örneğin Asya kıtasındaki insanları ele alacak olursak...
...birçok insanın onların birbirine çok benzediğini düşündüğünü görürüz.
İşte bu aslında böyle değildir.
Birbirlerine benzedikleri için sizden farklı değildirler.
Onların da bebekleri acıktığında ağlar.
Doğal olarak hepimiz çevremizi korumaya çalışıyoruz...
...fakat günümüzde dünya ülkeleri İnternet sayesinde birlikte işler yapabilmeye başlamıştır.
...çünkü savaşların ardından gelen her yıkım aslında yeni bir devri doğurur.
Artık küreselleşme devri ve uluslararası toplum oluşturma çabaları başlamıştır.
Yani burada Birleşmiş Milletler'i düşünelim.
Eğer ki kültürünüzü dünyaya yaymış ve savaşta iyi bir sayıda adam öldürmeyi başarabilmişseniz artık siz de bir ülke olursunuz.
Savaşta bulunduğu yeri beğenmeyen bu toplulukların...
...barışta bir sonraki işleri daha kolay kılmak adına resmi olarak devletleri tanıma süreci başlamıştır.
Yani burada ''devletçilik'' kavramıyla birlikte en zıt ülkelerin bile birbirini tanıdığını söylüyoruz.
Bu durumda mahallenizde bir devlet kurmak isterseniz sizi kimse takmayacak.
Öyle ki yakın dönemde Katalanya veya Kürdistan'ın bağımsızlığı sağlanmak istenirken bunun sessizce engellendiğini gördük.
Eğer ki bir devletten söz ediliyorsa bunun bir tarihi vardır.
Demokrasiden bahsediliyorsa insanların görüşleri vardır.
Rusya'nın dünyanın üçte birine(SSCB, küresel etkisel olarak) sahip olması onun ne denli büyük savaşları kazandığını gösterir gibi görünüyor.
Fransız Devriminin ardından gelişen milliyetçilik akımı sonucunda...
...Avrupa'daki onlarca ırktan oluşan imparatorluklar bir bir yıkılmaya başladı.
Sonuçta bir milletin bile ayrı devlet kurmak istemesi diğerlerinin de bunu yapma isteğini açığa çıkardı...
...ve bölünmeler meydana geldi.
Bu durumda her mahallenin bir devlet olması gerekmez miydi?
Tabii ki öyle olmadı.
Bugün hem ''Savaş olmasın.'' hem de ''Sınırlar değişmesin.'' demek bir nevi sessiz bir savaş yapmak anlamına gelir...
...çünkü siz yüzlerce topluluğu içine alan tek bir devlet kurarsanız içindekiler hiçbir zaman memnun olmayacaktır.
Bu durumda ya milliyetçiliğe son verilmelidir ya da milliyetçilikten doğan savaşlar devam etmelidir.
Dünya çok büyük bir yer.
Toparlanma zaman alıyor, elbette...
...ancak sayılamayacak kadar mantıksız durumla karşı karşıyayız.
Aslında insanlar artık birbirinden bağımsız yaşamayıp tüm dünya olarak bir şeylere müdahale etmeye başlamışlardır.
Bu yüzden farklı kültür ve milliyetler bu durumu zorlaştırır.
Ancak bunu sağlamak isterseniz tüm devletleri aynı anda ortadan kaldırmak zorundasınız...
...çünkü bu sayede rekabeti ortadan kaldıracaksınız.
Ve yine bugün aynı duyguları yaşayan insanın farklı dillerde konuşması...
...farkında bile olunamayan en büyük sorunlardandır.
Kimse kendi kültüründen vazgeçmek istemez...
...ve kimse duruşunu değiştirmeyi düşünmez...
...ama bir kereliğine bile olsa hepiniz başka bir ülkede doğmayı;...
...sonuçta ise farklı din, dil, kültüre sahip olabileceğinizi düşünmüşsünüzdür.
Bu da bir gerçek.
İnsanlar adım adım diğer medeniyetlere saygı duymayı...
...ve onların da kendileri gibi olduğunu öğrenmeye başlarlar.
-Her şey bir yana- ortak ihtiyaçlarımız olmasına rağmen hala ne diye insanlar birbirinden bağımsız yaşarlar ki?
Burada fazlaca hümanist ve kozmopolitan fikirler var gibi görünüyor.
...ancak bahsi geçen farklı insanlara saygı konusu herkesin istediği bir şeydir.
Sonuçta bu yol ayrımı...
...''Ailenize gösterdiğiniz şefkati tanımadıklarınıza da neden göstermiyorsunuz?'' demek gibi hem anlamlı hem de anlamsız bir seçenek olacaktır.
Karar sizin.
Belki de her şey doğal olarak ilerliyordur.
Kendi milletini korumak ve onu sevmek için diğer milyarlarca insanı göz ardı etmek...
...ve bunu onların da yapması başarılı olduğunuzu gösterir mi?
Bunu gösterdiğini düşünen Britanya İmparatorluğu ve Fransa gibi devletler dünyaya kendi kültürünü yayarak güçlü konuma ulaşmayı başardı.
Siz de bu görevi tamamlayabilirsiniz.
Amerika da yerlileri öldürerek farklı bir dönemde farklı bir güçlü devlete dönüşmüştür.
İşte bunlardan yola çıkarsak güçlü olmak ve devletin bağımsızlığını sağlamak için tek yol saldırmaktır.
Bu sayede herkesi kendinize düşman edip size karşı gelenleri ele geçirebilirsiniz.
İşte, güç budur!
Peki; ya bağımsızlığı, barışı seçsek?
Eğer ki gelişmiş bir ülkedeyseniz gerçekten de seçebilirsiniz...
...çünkü bu paradoksa göre bunu söyleyebilme özgürlüğüne kavuşmanız için sizin yerinize yeterince düşük özgürlüklü savaşlar oldu da bitti bile.
Sessiz kalmak ise emperyalizme geçişte bize sadece zarar verir.
Sadece başkalarının tanıtımlarıyla ayakta kalan Küba gibi ülkelerin kültürü dışa kapalı bir şekilde bilinirken...
...içindekilere pek değer verilmez.
Eğer dünyaya açılırsanız savaş yine başlamış demektir.
Kapalı kutulardaki bu savaşta ırklar her ne kadar kendi gen dizilimlerini değiştiremeseler de...
...ABD’de siyah ve beyaz insanlar her şeye rağmen bir arada yaşamaya devam etmiştir.
Bunun gibi tüm dünyadaki ülkelerde farklı kökenlere dayanan insanların sayısı artmıştır...
...çünkü insanlar doğal olarak farklı ırk ve kültürleri tanımak istiyor.
Zaten genetik soy incelemelerinde de görülmektedir ki tarihten beridir kaynaşan birçok kıtanın insanlarıyız.
Saf bir ırk yok.
Bu gidişle bir gün tüm insanlar aynı ırka dönüşecek olabilir mi?
Buradaki durumun ilginç sebebi...
...insanlığın teknolojik olarak toplumu etkilemesinin kültürel ve düşünsel açıdan etkilemesinin önüne geçmesidir.
Artık savaşlar İnternet üzerinde DDoS saldırılarıyla yapılıyor.
Yani tüm dünyada pozitif bilim derslerinin eğitimi aynı şekilde verilirken...
...bir dilin veya kültürün eğitimi, yani sözel ve sanatsal eğitimler aynı şekilde verilmemektedir.
Bu da evrensel bir dilin, kültürün oluşmaması...
...ve oluşma hızının çok daha yavaş ilerlemesi demektir.
Kozmopolitan ve anarşist görüşe göre bu sorunun çözümü devleti, sınırları ortadan kaldırmak...
...ve insanlara aynı hayvanlar gibi özgürce bir arada yaşamalarını sağlatmaktır.
Günümüzdeki gibi pasaport ve kimliklerle geçiş sağlamak ise işlerin daha kolay kontrol edilmesini sağlar.
Burada da görüldüğü gibi pasaport ve para teknolojiyi,...
...insanın içgüdüleri ise sanatsal duyguları temsil eder.
Toplumun değişimi canlıların değişimine benzer.
Evrimde bahsi geçen genetik sürüklenme durumu toplumda da vardır.
İlkel olmakla modern olmak arasında ''insan'' olmaktan daha farklı bir durum yoktur.
Ya evrensel hukuk kuralları, dil ve tek tip insan meydana getirilmelidir...
...ya da toplumlar yozlaşmadan kendi benliklerini korumalıdır.
Kısa bir sürede ikisinin de olmayacağını söyleyebiliriz.
Sonuçta bir şeyleri değiştirmek istiyorsak kendimizden mi başlamalıyız, bilinmez ama kendimizi değiştirmenin yetersiz kalacağı kesin.
İnsanlar kendilerini ne kadar değiştirirse değiştirsin...
...topluma ve dünyanın geneline dair değişiklikler başka faktörlere de bağlıdır.
Mesela toplumun değişimine.
İllüminati gibi örgütlerin, dünyayı yöneten ailelerin ilgi çekmesinin sebebi...
...toplulukların içinde olan savaşma isteğini onların elde etmiş olmasıdır.
Her insan egemen olmak ister...
...ve dünyayı değiştirebilir...
...ancak bugüne kadarki süreçte sınırların çizilmesi dışında hiçbir yöntem denenmemiştir.
Tarihin başlangıcından itibaren görüleceği gibi...
...insanlar önce kendilerini, sonra ailelerini, sonra çevresindeki tanıdıkları ve daha sonra da toplumlarını korumuştur.
Ancak başka dünyalara karşı tüm dünya birliktelik oluşturabilir.
Bir uzaylı saldırısına uğrarsak işte o zaman tüm dünyanın bir devlet olması beklenmektedir.