Tip:
Highlight text to annotate it
X
Evet efendim.
Gayet iyi anladım.
Bazen böyle şeyler olabiliyor.
Elbette başaracağım efendim.
Bana güvenebilirsiniz.
Çocuklar, dışarı gelin.
Hediyeleri verme vakti.
- Geliyorum!
- Ben de!
Fotoğraflar, videolar ve şarkılar.
Yatağındaki sıcak bir bedenin yerini
tutmaz ama...
...seni tekrar görene kadar idare
edeceksin artık.
Ashley!
Bana bırak şunu.
Darien, Akdeniz'e gitmiyorum.
Donanma bizi kutuplara gönderiyor.
Kutuplar mı?
Bu çok saçma.
Yeni bir silah sisteminin soğuk
havada denenmesi için.
Gizli bir bilgi. Her şey
çok çabuk gelişiyor.
Tam telsiz susması uygulayacağız.
Telefon da internet de olmayacak.
- Ne kadar sürecek?
- Beş ya da altı ay kadar.
- Şekilden şekle girdin yine. - Daha
sonra uzun süre seyre çıkmayacağım.
Evde o kadar vakit geçireceğim
ki benden sıkılacaksınız. Söz veriyorum.
Oturun bakalım.
- Bunu sen mi paketledin?
- Evet.
Şampiyonluk maçında çekilmişti.
Yatağının yanına koyarsın.
Buna bayıldım evlat.
Gerçekten harika.
Teşekkür ederim.
- Çok güzelmiş.
- Üniformana uygun değil.
Bu yüzden takamayacağını biliyorum.
Peki kalbimin hemen üzerinde,
üniformamın cebinde saklasam nasıl olur?
Sesimi duyan var mı?
Yardıma ihtiyacım var.
Şehrin hemen dışında...
Lütfen yardım edin.
Sesimi duyan var mı?
Vardiyadakileri dinlenmeye gönderdim.
Dünyada neler olup bittiğini
kendim görmek istedim.
Frekanslar parazit dolu.
Duyacağın şeyler öyle çok da iç açıcı
şeyler olmazdı zaten.
Babamın kulübesinde eski bir
telsiz devresi var.
Belki Darien kullanır diye düşünmüştüm...
Bugün evlilik yıldönümümüz.
- Daha önce buraya gelmedin mi?
- Hayır.
- Christine'in beni aradığını pek
sanmıyorum. - Hadi ama.
Seyre çıkmadan önce aramız
epey limoniydi.
Emkon'u kaldırdıktan sonra ona
ulaştığımda bana Lucas'ı haber verdi.
Oğlunu kaybetmek ayrı şey ama
bununla tek başına başa çıkmaya çalışmak...
Yapabileceğin bir şey yoktu.
Duymak istediği şey bu değildi.
Seni yalnız bırakayım.
Hâlâ bir umut var Mike.
Hepimiz için.
Çeviri: *** - Cihan KARAKAŞ.
İyi seyirler dilerim...
Jordan!
Yanında!
Pas ver!
Boştayım!
- Bu tarafa!
- Ben de bunu istiyordum.
- Hadi Miller. Basket atabildiğini
sanıyordum. - Atarım tabii.
Atarsın demek?
Dostum, o son topumuzdu.
Aferin sana.
Neden Costa Rica?
Doktor Scott'ın aşıyı maymunlar
üzerinde test etmesi gerekiyormuş.
Anlaşılan nehrin yukarısında
maymunların yaşadığı bir yer var.
Aşıyı henüz yapmadı öyle değil mi?
Yapmaya çalışıyor. O çalışırken
biz de yolumuza devam ediyoruz.
Sence orada bir plaj var mıdır?
Şimdi bir plaj olsa ne güzel olurdu.
Bu da ne böyle?
- Onarılacaklar listesinde bu yok muydu?
- Vardı efendim.
Başçarkçı onarılmasını istemişti
ama elimizde yedek parça yok.
Tüm malzemeleri karinadaki
hasar için kullanıyorlar.
Başçarkçı şu an revirde yatıyor. O conta
kaçırırsa sorumluluk benim demektir.
Bu iş bitene kadar kimse
vardiyayı bırakmayacak.
Şunu duyan var mı?
- Neyi efendim?
- Makinenin sesi düzgün gelmiyor.
Burası er kamaraları.
Gerçi sen yemeklerini subay
salonunda yiyeceksin sanırım.
Dostum her şeyi fındık kabuğuna
sıkıştırmışlar.
Burada nasıl yaşıyorsunuz anlamıyorum.
Dört aydır mı gemideydiniz?
- Neredeyse beş ay oldu.
- Beş mi? Vay anasını.
Hanımefendi.
Çok sağlam hatun ama değil mi?
Rahatlasana dostum.
Hatırlatayım...
Dünyanın sonu geldi öyle değil mi?
Biraz eğlenmekten zarar gelmez.
- Ayrıca ben asker değilim. Bu yüzden...
- Ama onlar öyle.
Yani ikili ilişki yasak. Nokta.
Tamam, tamam anladım.
Laboratuvar nerede?
Şu bilim kadınını bir ziyaret edeyim.
O asker değildi değil mi?
Seninle aynı ranzada yatacağımıza
inanamıyorum.
Cidden, nerede bu laboratuvar?
Virüsün bilinen 3 türünün sekans
analizini tamamlamam gerek.
İlk hali, Mısır'dan aldığım numune ve
yolcu gemisinden aldığım numune.
Ne yapman gerekiyorsa yap
ama yalnız yapacaksın.
O adamın laboratuvara dönmesine
izin veremem.
İnan bana Quincy şu an görmek istediğim
en son insan ama ona ihtiyacım var.
Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik.
O adam bütün gemiye virüs
bulaştırmaya çalıştı.
Beni dinlemiyorsun.
Bu yalnız başıma yapabileceğim
bir işlem değil.
Doktor Rios olmaz mı?
Onun iyi bir tabip subayı olduğuna
şüphem yok.
Ama benim birkaç saat için, biyoenformatik
deneyimi olan birine ihtiyacım var.
Onu gemiyi tehlikeye atacak hiçbir şeyin
yanına yaklaştırmayacağıma söz veriyorum.
Ne istiyorsun?
Nükleotidlerin sırasını belirledim.
Üç türün de.
Elimdeki ekipmanla bunu yapabileceğime
emin değildim ama veriler hazır.
Analiz etmek için de bana ihtiyacın var.
Evet.
Bak Quincy. Senin ve ailen için
çok üzgünüm.
Kelly için...Ava için de tabii.
Söylenecek bir şey
olmadığının farkındayım...
...ama sen de dünyanın şu an bize
ihtiyacı olduğunun farkındasın...
Lütfen bana vaaz verme Rachel.
Bu zamana kadar o asil tavırlarına
yeterince katlandım.
- Vaaz falan vermiyorum.
- Dünyanın sana ihtiyacı var.
- Tam da senin istediğin şey.
- Quincy, neden bahsediyorsun?
Acı çekiyorsun anlıyorum ama buna
hiç gerek... - Sana söyledim!
Bilgilerimizi paylaşmamız
gerektiğini söylemiştim.
Gizlice kutuplara gitmeye falan
gerek yoktu.
Ama sen şu "çok gizli" muhabbetine
bayılıyordun işte.
- Bu haksızlık. İkimiz de bunun en...
- Sen yalnız gidecektin ve herkes...
- ...doğrusu olduğu konusunda hemfikirdik.
- ...ne kadar zeki olduğunu görecekti.
- Quincy, nereden çıktı bunlar? - Bu
hastalık senin başına gelen en iyi şey.
Rachel Scott dünyayı kurtarıyor.
- Bu benim suçum değil.
- Evet, benim suçum.
Senin peşinden geldiğim için.
Gerçekten neyi riske atıyordun ki?
Ailen yok, arkadaşın yok.
Kaybedecek hiçbir şeyin yok.
Ne kaybettiğim konusunda
en ufak bir fikrin yok.
Ayda iki kez sevişmek için şehre
gelen adamı hiç sayma.
Birini kaybetmek ne demektir bilmiyorsun.
Çünkü kendinden başka kimseyi
umursamıyorsun.
Yaşadığı acının başkalarınınkinden
daha büyük olduğu fikrine nereden kapıldın?
Bu gemi en az senin kaybettiğin
kadarını kaybeden insanlarla dolu.
Yine de onlar devam edebilmek için
bir yol arıyorlar ama sen...
Sen bir korkaksın.
Fazlası değil.
Hatta belki çok daha kötüsü.
Diplomasi pek de iyi olduğun
bir konu değilmiş.
Ona bakmaya bile
tahammül edemiyorum.
O olmadan başaramayacağını söyledin.
Yani öyle ya da böyle onunla
çalışmamız gerekecek öyle değil mi?
Sen yap.
Onunla sen konuş.
İnsanlarla iletişim kurma
konusunda pek iyi de...
Bu da ne böyle?
Köprü üstü, ikinci çarkçı.
1 ve 2 numaralı jeneratörlerde
yüksek hararet var.
Düşük öncelikli mahallerin
elektriğini kesiyoruz.
Komutan Chandler'a bir an önce
elektriğe ihtiyacımız olduğunu...
...yoksa her şeyi kaybedeceğimizi söyle.
Acele et!
- Anlaşıldı.
- Lanet olsun.
Hayır, o değil.
Devre takibi yap.
Bu hararette çalıştıramayız.
Yatak sardıracağız!
Filtreleri çıkart.
Bakalım sorun neymiş.
Lanet olsun!
Dikkat, talim değildir!
İki numaralı ana makine dairesinde
B sınıfı yangın.
Tamirci parti beş numaralı yangın
istasyonu önünde toplansın!
Hasar Kontrol, devre başında Komutan.
Durum nedir?
Tekrar ediyorum. Hasar Kontrol,
durum nedir?
Bay Chung!
Herkes iyi mi?
- Evet efendim. Yangın söndürüldü.
- Nasıl oldu?
Deniz suyu besleme devresi
girişinden çıktı efendim.
Bir şey filtreleri tıkamış olmalı.
Deniz anası girmiş olabilir...
Benim hatam. Guantanamo'dan
çıkarken kayaları sıyırıp geçtik.
Mercanlar filtreleri tıkamış olmalı.
Durum ne kadar kötü?
Konuşmak için henüz çok erken
efendim ama deniz suyu olmadan...
...makine yağını soğutamayız.
Jeneratörlerin durumu ne?
Kullanılabilecek durumdalar mı?
Sadece 3 numaralı jeneratör efendim.
Devrede olmadığı için şanslıyız.
Tüm elektriğin S.H.M. ve doktor Scott'un
laboratuvarına dağıtılmasını istiyorum.
Ne olursa olsun o laboratuvarı
soğutmaya devam edeceğiz.
- Anlaşıldı mı?
- Evet efendim. Üzgünüm efendim.
Üzülme.
- Arızayı giderin.
- Emredersiniz efendim.
Çok şükür...
- Komutan köprü üstünde.
- Raporunuz efendim.
Ters osmoz sistemi şu an için devre dışı.
Su kullanımında kısıtlama uygulayalım.
Sadece deniz suyu ile tıraş olunacak.
Duş almak yasak.
Tatlı su sadece içmek ve yemek
pişirmek için kullanılacak.
Hava bugün 37 derece olacak.
Vardiya mahallerindeki kişi sayısını
azaltıp...
...tüm gereksiz aktiviteleri
yasaklayacağım.
Güzel. Bu arada ilgilenmeni
istediğim bir şey daha var.
İyi.
Uyandırmadım.
Hava çok sıcak değil mi?
Chicago Ağustos'unu hatırlattı.
Ben oralıyım. Biliyor muydun?
Polistim.
Cinayet masası.
Güney bölgesinde.
İyi bir polistim ayrıca.
- Sigara içmemde sakınca var mı?
- İçme lütfen.
"Keelhauling" diye bir şey
duymuş muydun?
- Duydum desem yalan olur.
- Hadi ya?
1800'lerin ortalarında bir gemi kaptanı
sorunlu bir denizciyle karşılaştığında...
...onu bir ipe bağlayıp bordadan aşağı
sarkıtır, karina üzerinde süründürürmüş.
Zavallı herif karinadaki midyeleri
vücuduyla temizlermiş.
Ama sıra diğer tarafın
karinasına geldiğinde...
...boğulmadıysa ya da kellesi
kopmadıysa tabii...
...çok daha uyumlu bir profil çizermiş.
Keelhauling.
Bir çırpıda aklıma bunu senin üzerinde
denemek isteyecek 200 denizci geliyor.
Komutan Chandler böyle bir şeye asla
izin vermez.
Bilemem.
Belki de vermez.
Şahsen ben işkencenin öyle çok da
etkili bir yol olduğunu düşünmemişimdir.
- Polis olduğumu söylemiştim değil mi?
- Evet söylemiştin.
Ben hep insana fırsat verip
ona biraz saygı gösterildiğinde...
...suçunu affettirmek ve itibarını
geri kazandırmak için şans verildiğinde...
...doğru olanı yapacağını düşünmüşümdür.
Beni zorla laboratuvara geri
götüremezsin. Yapmayacağım.
Nasıl istersen.
Ama unutma, bu gemide çok katı
bir kuralımız vardır.
Herhangi bir amaca hizmet etmeyen
herhangi bir şey bu gemide kalamaz.
Kimsenin bize yük olmasını istemeyiz.
- Umarım nefesini tutabiliyorsundur.
- Gün ışığına çıkmak istiyorum.
Ayrıca satranç oynayacak birini.
İyi oynayan biri.
Elektronik gavarnör kontrollerini
resetlediniz mi?
Üç kez resetledim.
Tamamen bozulmuşlar.
Ana hat üzerinden arıza kuvvet
kablosu çekmeyi denediniz mi?
Yapamayız. Ana güç kablosu
fazları erimiş.
Bay Chung, tanıdığım herkesten daha
kısa sürede ikinci çarkçılığa yükseldin.
Bu güç kaynaklarını gözün kapalı
onarabilirsin.
Bu işin altından kalkacaksın.
Gen sekansının aşırı derecede değişkenlik
gösterdiğini düşünüyorum.
Gelişmiş patogeneze neyin sebep olduğunu
ayırmakta ve arka plandan gelen...
...sesin ne olduğunu anlamakta
zorluk çekiyorsun.
Her zamanki gibi haklısın.
İşe koyulalım mı artık?
Makine hasarını onarmak bir haftayı,
belki de 10 günü bulacak efendim.
Bir hafta mı?
4 gaz türbininden birini çalıştırabiliriz
ama deniz suyu sistemi çalışmadığından...
...makineyi soğutamayız.
Aşırı ısınma olmadan ne kadar
devrede kalabilir peki?
Belki bir saat. Ama yeniden soğutmak
için 5 saat gerekir.
Bunu denemeden önce makinenin
suyunu tamamen değiştirmem gerek.
Peki sorun ne? Ters osmoz sisteminde
bir aksilik mi var?
Pano üzerindeki sigortalar
tamamen yanmış.
Tatlı su üretemiyoruz.
Onu onarmak ne kadar sürer?
Bir hafta da o sürer efendim.
Asıl sorun da şu;
Guantanamo'da kaldığımız süre boyunca
limandan tatlı su almadık çünkü...
...virüs bulaşıp bulaşmadığını
bilmiyorduk.
Yani şimdi...
...13 bin litre suyumuz mu kaldı?
Hemen hemen efendim.
- Costa Rica'ya daha sonra
gitmemiz gerekecek. - Katılıyorum.
Makinelerden biri çalışana kadar
hareketsiz beklememiz gerekecek.
Her 6 saatte, 1 saat makine çalıştırarak
gidebildiğimiz kadar yol gitmemiz...
...ve liman yapıp tatlı su alabileceğimiz
en güvenli yeri bulmamız gerek.
Serrana Bank'e doğru gitmeyi öneriyorum.
Issız ve boş bir yer olduğu için virüsten
etkilenmemiştir.
Ayrıca bir yıl içinde metrekareye yüzlerce
kilo yağmur düşer.
Makineler onarılıncaya kadar
orada demirde bekleyebiliriz.
Mevcut şartlarda tahmini varış
zamanımız nedir peki?
Tahmini rüzgar ve akıntı da hesaba
katıldığında...
...altı ya da altı buçuk gün.
- Başka bir yer daha olmalı.
- Bölge baştan aşağı incelendi efendim.
Belki tatlı su stoğu olan terk
edilmiş bir gemi bulabiliriz.
İnsansız hava aracını çıkarın.
Tüm yönleri olabilecek en büyük
çapta araştırın.
Eğer herhangi bir su kaynağı bulursa
haberim olacak. - Anlaşıldı efendim.
Ada için bir rota belirleyin.
- Şu makineyi de çalıştıralım bakalım.
- Emredersiniz Komutanım.
Altı gün...en yüksek kısıtlama
seviyesinde bile...
...son iki günü susuz
geçirmemiz gerekecek.
Eğer bir gün daha sarkarsa...
Bir gün daha sarkarsa
insanlar ölmeye başlar.
Su üstü radarı boşta çalışıyor.
Çıkış gücü düşük moda alındı.
Hiçbir kara izi yok efendim.
Hava aracı da bir şey bulamadı.
Aramaya devam edin.
Dikkat et.
Sakın dökme.
Okyanus dolusu suyumuz var ama
içilecek hale getirmemiz imkânsız.
Bu yüzden farklı yollar bulduk.
Ölüp gideceğim burada.
İsa'nın suyu şaraba çevirdiğini
duymuş muydun?
Bu da biranın suya çevrilmesi işte.
İşte bu adamı ağlatmaya
yetecek bir şey.
Sen onu bana sor.
Efendim. Makinenin çalışmasına
10 saniye var.
Makinenin çalışmasına beş, dört...
...üç, iki, bir.
Sancak makine tam yol ileri.
Anlaşıldı efendim.
Sancak makine tam yol ileri.
Sancak makine tam yol ileri.
Anlaşıldı.
Makinenin stop etmesine 1 saat var.
İyi değerlendirelim.
Dayan bebeğim.
Sektör-3 olumsuz.
Gemi ya da kara görünmüyor.
Hava aracını sektör-4'e yönlendirin.
- Bay Chung. - Biliyorum, çok ısındı.
Az kaldı.
Makinenin stop etmesine beş, dört,
üç, iki...
Chung, durum nasıl?
Daha fazla gidebilecek miyiz?
Makine çok ısındı efendim.
Daha fazla zorlayamayız.
Makineyi stop edin.
Soğumasını bekleyelim.
Makineyi stop edin.
Akşam oldu.
Hava neden serinlemedi?
İçerisi daha sıcak.
Gerekirse dışarıda ayakta uyurum.
Bitti.
Sanırım sonuçları son bir kez
daha kontrol etmek istersin.
Geceleri yıldızlara baktığınızda,
şunu bilin ki nerede olursam olayım...
...ben de aynı yıldızlara bakıyor olacağım.
Ve sizi düşünüyor olacağım.
Yani ne olursa olsun biz her
zaman birlikte olacağız.
Anlaştık mı?
Nedir bu?
Çay hakkını daha sonra kullanacağını
söylemiştin.
Sandviç ve çörek hazırlayamadığım
için kusura bakma.
Suyunu daha soğuk bir içecek için
kullandığını sanıyordum.
Bu çay falan değil.
Bu Camellia Sinensis.
Organik bir bitki.
- Özel durumlar için saklıyordum.
- Misal?
Yapmaya çalıştığım buluş.
Başardım.
Aşının prototipini oluşturdum ve
şimdi test etme zamanı.
Bilsem şampanya getirirdim ama...
Bu da işimi görür.
Makineyi stop etmemiz için son
60 saniye Komutanım.
S.H.M. burası köprü üstü.
Hava aracının durumu nedir?
Üzgünüm efendim.
360 derecelik aramada herhangi bir
gemi ya da kara izine rastlanmadı.
10 saniye efendim.
Mevcut rotamız su bulmak için
en iyi seçeneğimiz.
Laboratuvarda bir sorun var.
- Başka yok mu?
- Elimizdeki son sigorta buydu.
Olamaz.
Virüsün güvende olduğunu söyle.
Evet. Her şey mühürlü.
Ne oldu?
Röle şalteri aşırı ısındı ve kalan son
jeneratördeki sigortalar kısa devre yaptı.
- Tamir edilemez mi?
- Maalesef öyle.
Elektrik olmadan soğutma ünitelerindeki
sıcaklığın yükseleceğinin farkında mısınız?
Eğer sıcaklık 5 derecenin
üzerine çıkacak olursa...
...virüsün ilk halini, gemiden aldığımız
numuneyi ve aşıyı kaybederiz.
Hasar kontrol dolabındaki seyyar
jeneratörü kullansak?
Kutuplardayken arızalandı.
Makineleri her çalıştırdığımızda
laboratuvara elektrik geliyor.
6 saatte bir, 1 saatlik
elektrik yeterli olmaz.
Virüsü sabit ve düşük bir ısıda tutmalıyım.
- Denize atarız.
- Neyi denize atarız?
Tüm çalışmalarınızı.
Soğutmak için suyu kullanırız.
Tropikal bölgedeyiz.
Su sıcaklığı en az 25 derecedir.
- Dipler daha soğuktur. - Su yeterince
soğuk olsa bile, basınç tüpleri patlatır.
Bunun için bir donanım
yapabileceğimizi düşünüyorum.
- Öyle değil mi yüzbaşı?
- Evet efendim.
Bakın, çabanızı takdir ediyorum ama
numuneleri batırırsanız...
...kutuyu yüzeye çıkarmadan gemiyi
hareket ettirmenize imkân yok.
Haklı. Makineler onarılana kadar burada
beklemek zorunda kalırız.
İçme suyumuz da daha şimdiden
tükenmek üzere.
Eğer pervaneleri döndürmenin
yolunu bulabilirsek...
...laboratuvarı soğutmak için yeterli
enerjiyi sağlayabiliriz değil mi?
Evet efendim ama makineler olmadan
pervaneleri nasıl döndüreceğiz?
Kutuyu hazırlayın.
Numunelerini okyanusa bırakmak
için hazırla.
- Lütfen emniyette olduklarına emin olun.
- Hazır.
Yavaş yüzbaşı!
Komutanım yanlış anlamayın ama
elimizdeki suyla adaya varabilmek için...
...zaten çok az zamanımız var.
Bunu yaparken harcayacağımız zamanı
düşünürsek adaya ulaşamayacağız.
Seyir subayı barometreyi kontrol etti.
Doğudan gelen bir alçak basınç sistemi var.
İstediğimiz rüzgarı
bulabilirsek başarabiliriz.
- İşimiz rüzgara mı kaldı?
- Bütün görevimiz o kutunun içinde.
Bunu söylemek zorundayım efendim.
Eğer rüzgar bizi yeterince sürüklemezse
personeli öldürürüz.
- Kopmaz değil mi?
- Kopmaz.
Yüzeyden 3 metre.
Neredeyse vardı.
Tamamdır.
Sıcaklığın daha hızlı düşmesi
gerekmiyor mu?
Termostatın sıcaklığı algılaması
biraz zaman alabilir.
Hadi, hadi...
90 metre.
Hadi.
Hadi, hadi...
- Dibe ulaştık.
- Halatı bağlayın.
6 derece...beş...
Hadi...
4 buçuk.
Başardık.
Çok şükür.
Tanrım.
Gün ışığına kavuşmuşsun.
Bu kadar rüzgarsız bir gün
daha görmemiştim.
Ben de kumarbaz biri sayılırım.
Komutan bütün parasının masanın
ortasına sürüyor.
Herhalde bizim bilmediğimiz
bir şey biliyordur.
Efendim, paraşütleri roket
tüfeklerine yerleştiriyoruz.
Yeterince sert rüzgar çıktığında...
...onları fırlatıp daha geniş bir
paraşüt oluşturabiliriz.
Bu da bize pervaneleri çevirip elektrik
üretmek için yeterli sürati sağlar.
- Su üretmemizi sağlayamaz ama...
- Rüzgar nerede peki?
Seyir subayı rüzgar eseceğini söylemişti.
Esecek değil mi?
Sanırım Donanmada size yaptığım
araba kazasından bahsetmişlerdir.
Evet bahsettiler.
Yalnız bilmedikleri bir şey var.
Benim hatamdı.
Virajda bir aracı sollamaya çalıştım.
Karşı yönden gelen kamyonu görmedim.
Karımın ve kızlarımın
ölümüne sebep oldum.
82 gün yoğun bakımda kaldım.
7 kez kalbim durdu ve 7 kez
hayata döndürdüler.
O sürede Tanrı'nın beni neden almadığını
düşünmek için epey vaktim oldu.
Canımı neden bağışladı?
Bir sebebi olmalıydı.
En azından kendime böyle söylüyordum.
Her sabah gözlerimi açıp mücadele
etmemin sebebi buydu.
O durumdan kurtulmamı
sağlayan şey inancımdı.
Ama son birkaç haftada artık
kesinlikle emin oldum.
Siz ve gemideki tüm personel gibi
benim de burada olmamın bir sebebi var.
Siz bize liderlik etmek...
...biz de emirlerinizi uygulayıp
vizyonunuzu hayata geçirmek için buradayız.
Benim bir vizyonum yok.
Var.
Elinizi o makine sigortasına sokup
eve dönmekten vazgeçtiğinizde...
...ve bizi Guantanamo limanından
çıkardığınızda...
...içinizden yükselen bir ses vardı.
Belki ilahi bir şeydi, belki de
Tanrı'nın sesiydi.
Bilmiyorum ama bu umudun sesiydi.
Bu zamana kadar o sesi dinlediniz.
Tek yapmanız gereken
dinlemeye devam etmek.
Bu seyir burada bitmeyecek.
Ve Musa insanlara cevap
verdi; korkmayın.
Sabredin ve Tanrı'nın bugün sizlere
bahşedeceği kurtuluşu görün.
Tanrı sizin için mücadele edecek.
Siz sadece sessizce bekleyin.
Onun varlığına iman edin.
Bizlerden çok daha yüce ve iyi
bir şeyin varlığına.
Çünkü şu an kendimizi çok ama çok
aciz hissediyoruz.
Yardıma ihtiyacımız olduğunu söylemekten
gurur duymuyoruz ama gerçek de bu.
Bu yüzden başlarımızı eğip
sana bu dua ile sesleniyoruz.
Senden yarattığın dünyada iyi şeyler
yapabilmek için bizi korumanı istiyoruz.
Amen.
Amen.
Beyler!
Paraşütleri fırlatmaya hazır olun!
İşaretimle birlikte iskele taraftan!
Üç, iki, bir...ateş!
İkinci tüfek, ateş!
Üçüncü tüfek, ateş!
- Vay anasını.
- Hem de nasıl.
Hazırlık durumu-3'e geçin.
Kutuyu yukarı çıkarın!
Emredersiniz efendim.
Yavaş hareket edin.
Yavaş.
Makine dairesi, ikinci çarkçı.
Pervane alternatörlerinin yük
devrelerini kapatın. Hadi yapalım şu işi!
Tebrikler bay Chung.
Burası U.S.S. Nathan James.
Yakınlarımızdaki herhangi bir
gemiye sesleniyorum.
Radarsız seyir yapıyoruz.
Serrana Bank'in 100 mil kuzeydoğusunda
olduğumuzu düşünüyoruz.
İki gündür suyumuz yok.
Serrana Bank civarındaki...
...bütün gemilere sesleniyorum.
Tehlike altındayız ve
yardım talep ediyoruz.
Paraşütler çekmeye devam ediyor efendim.
Rüzgar, kuzey-kuzeybatı yönünden
14 mil kuvvette.
Suya göre sürat 4 mil.
Makinelerin çalışmasına ne kadar var?
Dört saat.
İkinci Komutan.
İkinci Komutanım.
10 kişi daha iflas etti.
Sanırım öncelikli yerler dışındaki
vardiya yerlerini boşaltmanın vakti geldi.
Anlaşıldı.
Uygulamaya geçin.
Üzgünüm.
Zaman kazanırız zannetmiştim.
Pekâlâ çocuklar.
Her şey yoluna girecek tamam mı?
Bir şeyiniz yok.
Kaldır kafanı.
Bir yudum al.
İşte böyle. Hareket etme.
Hareket etme.
Küçük yudumlarla, dikkatli ol.
İşte böyle.
- Size katılabilir miyim?
- Dalga mı geçiyorsun?
Gel şöyle Tex amcanın yanına otur bakalım.
Nasıl hissediyorsun?
İyi misin?
Başaramayacağız değil mi?
Komutanım?
020 kerterizinde alçak uçuş yapan
ve yavaş hareket eden cisimler var.
Bunlar martı.
Kuş varsa kara da yakındır.
Radar hâlâ devrede değil efendim ama
bu kulağa çok hoş geliyor.
Su.
Başardık.
Başardık efendim.
Sanırım bazılarınız dinlenip
yenilenmeye hak kazandı.
Gördün mü?
Çocuk oyuncağı.
Bir an bile şüphe etmedim efendim.
- Sanırım sonunda bir plajımız oldu.
- Aynen öyle.
Gönder bakalım.
Elinizde su göremiyorum.
- Şunu da alın.
- Sen de bunu al.
Peki.
Bay Chung!
İşine yarar diye düşündüm.
Adadan taze taze.
Teşekkürler efendim.
Yedek jeneratörü devreye aldım.
Onarımları yaparken en azından
laboratuvarı soğutabileceğiz.
İyi iş çıkardın yüzbaşı.
Bilemiyorum efendim.
Filtreleri daha iyi kontrol etseydim o
yangına...
...engel olabilirdim diye düşünüp
duruyorum.
Olabilir ama virüsü kurtaran da senin
fikrin ve yaratıcılığındı.
Başçarkçının iyileşmesini
dört gözle bekliyorum diyelim o zaman.
Sen de gayet iyi iş çıkarıyorsun.
Hepimiz öyle.
Evet efendim.
Teşekkürler efendim.
Bakalım sende ne numaralar var.
İzliyor musun?
İzliyorum, tabii ki izliyorum.
- Ellerini kullan. - Eller mi?
Hadi eller havaya o zaman!
Eller havaya!
Selam Mary Poppins.
Sen de katılmak ister misin?
Belki başka bir zaman.
- Çok iyi bir öğretmenimdir.
- Ona ne şüphe.
- Poponu şöyle sallayacaksın bak.
- Aman ne güzel.
- Nereye gidiyorsun?
- Şu tarafa.
Eşlik edeyim mi?
- Şimdilik kalsın. Belki daha sonra.
- Pekâlâ, öyle olsun.
Dostum, daha sonra dedi!
Hadi bakalım hanımlar.
Dans zamanı.
Biraz Hindistan cevizi sütü...
...birazcık da başka bir şey.
- Başka bir şey mi?
- Tamam, su işte.
Ama bugün romdan daha
güzel gider değil mi?
- Şerefe.
- Şerefe.
Dur tahmin edeyim.
Adaya çıkamayacağım.
Dur ben de tahmin edeyim.
Satranç oynamak zorunda olduğum
pislik sensin.
- Bir ismin var mı?
- İnsanlar pastırma diye seslenir.
- Neden peki?
- Koku alabiliyorsun değil mi
Aşhanede çalışıyorum.
- Demek öyle.
- Hadi oynayalım artık.
Karaya ayak basmayalı 6 ay oldu.
- Arkadaş edinmek falan istemiyorum.
- Peki.
Telsiz göndermemi duyan var mı?
Kutlama havasında değilsin herhalde?
Yarım kalan işlerimi tamamlıyordum.
- Teşekkürler.
- Ne için?
Bana inandığın için.
Fazla seçeneğim yoktu.
Bence çok fazla seçeneğin vardı.
Daha en başta Norfolk'a dönüp ailene
geri dönebilirdin.
Onun da zamanı gelecek.
Çeviri: *** - Cihan KARAKAŞ.
twitter.com/leper12