Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
Buraya çok sevdiğim ilkelerden
ve topluluklardan konuşmaya geldim,
özellikle Doğu Palo Alto, Kaliforniya,
çünkü bu kent harika insanlarla dolu.
Ayrıca Silikon Vadisi'nden geçen 101 numaralı otoyoldan
tuhaf bir şekilde ayrılmış bir topluluk.
Palo Alto'da otoyolun batı yakasında
her açıdan ''varlıklı'' sakinler var:
eğitim, gelir, suya erişim.
Otoyolun doğu yakasında ise ''varlıksız'' sakinler var.
Doğu Palo Alto'yu bilmiyorsanız bile,
doğu yakası eşitsizliğini duymuşsunuzdur.
Bazen Doğu Pittsburg karayolu ayırımı
veya Dopu Detroit kentinde Grosse Pointe Gate olur,
bazen de Doğu St. Louis, Doğu Oakland veya Doğu Philedelphia.
Neden sosyal, ekonomik ve çevresel kısıtlarda yaşayan insanlar
genellikle bölgenin doğusunda oluyorlar?
Anlaşılan o ki
bunun sorumlusu rüzgâr.
Kuzey Kutbu'ndan Dünya'ya baktığınızda
saat yönünün tersine döndüğünü görürsünüz.
Bunun etkisi de şu ki
kuzey ve güney yarı küreden gelen rüzgarlar
Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüşüyle aynı yöne
yani Doğu'ya doğru esiyor.
Bunu şöyle de düşünebiliriz:
diyelim ki kamp ateşi etrafında oturacağız.
On kişi oturacağız, herkes ısınmak istiyor.
Şu soruyu sorun: Duman yüzüne esecek konumda kimler oturur?
Cevap mı?
Daha az güçlü olanlar.
Şehirlerde var olan da işte bu kamp ateşi örneği gibi.
Sorun yalnızca ABD'de değil, tüm dünyada var:
Doğu Londra ve Paris'in doğusu da böyle,
Doğu Kudüs.
Şu an oturduğumuz yerin aşağısında bile,
Doğu Vancouver sınırda yaşayan topluluk.
Bunu fark eden sadece ben değilim.
Yıllarca bunun üzerine kafa yordum.
Sonunda Birleşik Krallık'ta iktisat tarihçisi bir grup buldum,
Sanayi Çağı baca dumanı ayrımı üzerine çalışmışlardı.
Benim antropolojik açıdan vardığım sonuca
onlar da matematiksel yolla varmıştı;
rüzgâr ve hava kirliliği bu insanları doğu yakasına doğru itiyor.
Sanayi Çağı'nda baskın mantık
ayrım ile ilgili.
Varlıklı olanlar ve olmayanlarla ilgili ve bu kültürümüzün parçası oldu.
Bu yüzden size birinin ''tekin olmayan yer''den geldiğini söylesem
tam olarak ne demek istediğimi anlarsınız.
Bu söz, rüzgârın kirli tren dumanını götürdüğü yerden geliyor,
yani genellikle doğu yönünden.
Doğuda oturan her topluluğun sınırda yaşadığını
veya sınırda yaşayan herkesin doğu yaşadığını değil,
tasarımın bu ayrımda büyük bir rol oynadığını söylüyorum.
Bir otoyol, nehir veya demiryolundan
bir yön tarif ediyorsanız
bir doğu topluluğundan bahsediyorsunuzdur.
Rüzgâr besbelli doğal bir oluşum.
Ancak biz insanların kendimizi ayrımaya yönelik tasarım tercihleri
kesinlikle doğal değil.
ABD'deki doğu yakası topluluklarının hepsinin
yasal ayrım döneminde oluştuğu gerçeğini düşünün.
Belli ki o zamanlar herkesin menfaati için tasarım yapmaya uğraşmamışız bile,
sonra da o bölge ve toplulukları yok sayma sorunuyla uğraşmışız.
Bu noktada hükûmet haritalar yaratarak
bankalara kredi vermemeleri gereken yerleri gösterdi.
Bunlar gerçek haritalardan.
Kırmızının şehirlerin doğu yönünde
nasıl yoğunlaştığına bir bakın.
Bu finansal tasarım kararları kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi:
kredi verilmemesi sonucunda mülkiyet vergi matrahı da düştü
ve bu da daha kötü okullar ve daha az donanımlı iş gücüne yol açtı.
Tabii bir de düşük gelirlere.
Bu da kredi için uygun değilsiniz demek.
Kötüye giden kısır bir döngü.
Ve bu sadece kredi örneği.
Pek çok farklı konuda benzer kötü tasarım kararları verdik,
su alt yapısından
marketlerin ve içki mağazalarının bulunduğu yere kadar
ve hatta teknolojik ürünlerin tasarım ve fonunun kimlere hitap edeceğine kadar.
Tüm bunları topladığınızda
ilkel benliklerimizin ürünü ortaya çıkıyor.
Bu şekilde hatırlanmak istemeyiz
ama son yüzyıldır
doğu kısımlarda yaşayanlara yaptığımız tam da bu.
İyi haber şu ki böyle olmak zorunda değil.
Kötü tasarım sonucunda
kendimizi bir doğu yakası ikilemi içinde bulduk
ve iyi tasarımla bundan kurtulabiliriz.
Bence iyi tasarımın ilk ilkesi gerçekten oldukça basit:
herkesin menfaatini gözetecek bir tasarım anlayışıyla işe koyulmalıyız.
Kamp ateşi örneğini hatırlayın.
Herkesin faydalanmasını istiyorsak belki de bir kısımda kimse oturmamalı,
böylece kimsenin yüzüne duman gelmez.
Renovasyon yapanlara söyleyelim,
çünkü bu görselin amacı
doğu kısmına dalıp insanları yerinden etmek değil,
bunu yapamazsınız.
(Alkışlar)
Burada amaç şu,
eğer işe herkesin menfaatini gözetme ilkesiyle başlarsanız
faydalı çözümler sandığınızdan çok daha açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Silikon Vadisi'ndeki Palo Alto ve Doğu Palo Alto arasındaki fark için
faydalı çözümler neler olabilir?
Doğu Palo Alto'yla başlayayım.
Silikon Vadisi'nin ortasında,
inovasyon ve zenginliğin merkez üssü.
Bu sorunu herhangi bir yerde çözebiliyorsak ilk burada çözmeliyiz.
Doğu Palo Alto'da bu sorunları çözebiliyorsak
tüm diğer doğu kısımlarda bu çözüm yollarını uygulayabiliriz.
Düşündüğünüz zaman, aslında devasa bir yatırım fırsatı
ve politik değişim ve filantropiyi teşvik edecek bir fırsat.
Ancak işin özünde bahsettiğim temel tasarım ilkesi yatıyor,
herkesin menfaatinin düşünülmesi tercihi.
Bu, verebileceğimiz bir karar, sevgili arkadaşlar.
Anaparamız var.
Teknoloji de bizim yanımızda
ve gitgide ilerliyor.
Dünyanın en iyi girişimcilerinden bazıları şu an bu binada
ve bu topluluklarda.
Ama sormamız gereken temel soru: Ne için tasarım yapıyoruz?
Daha fazlası için mi daha azı mı? Daha fazla eşitsizlik mi?
Yoksa eşitlik mi?
Bir araya gelme tercihi için mi?
Çünkü gerçek şu ki artık sanayi devriminde değiliz.
Yasal ayrım döneminde yaşamıyoruz.
Buradan çıkarılacak sonuç tekin olmayan bir yer yok.
Tüm söylemek istediğim,
ekonomi ve topluluklarımızı bunu aklımızda tutarak tasarlamalıyız.
Teşekkürler.
(Alkışlar)