Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çok mu büyükmüş?
Evet, çok büyük diyor.
O zaman diğerlerinden farklı olmalı.
Tek ağaç mı? Çok fazla var. 00:16:02,160 --> 00:16:03,195 Meydan nerede?
Bu tarafta.
Senin umrunda değil! Bu taraftan gel, fotoğraf makinemi alacağım.
Ne kadar da güzel, beyaz bir köy!
Neden "Kara Vadi" koymuşlar adını?
Eskiler öyle demişler.
Siz "Beyaz Vadi" diyemez misiniz?
Hayır, ona ismiyle hitap etmeliyiz.
Olduğu gibi kalmalı.
Çünkü böyle.
"Eğer alınyazınız siyah olmaksa...
...zemzem suyu bile sizi beyazlaştıramaz."
Bu şiiri nereden biliyorsun?
Öğretmenimiz bazen bize şiir okuyor.
Ödev için mi?
Hayır. O okuyor, ben ezberliyorum.
Başarılı bir öğrenci olmalısın.
Evet.
Aferin!
Üçüncü dönemi hangi notla geçtin?
Sınavlarımız henüz bitmedi.
O zaman, ikinci dönem?
12.
Peki ya birinci dönem?
10.
Sınavlar ne zaman bitiyor?
Bugün başlayıp iki hafta devam edecek.
- Kolay gelsin. - İçeri gel.
O nasıl?
Kim?
- Kimden bahsettiğimi bilmiyor musun? - Melek Hanım mı?
Fena değil.
Ne demek o?
Hâlâ yatakta.
Ne yiyor, ne konuşuyor.
Bekle, gidip getireceğim.
İşte.
Bir dakika, bağcıklarımı bağlıyorum.
Ne kimseyi tanıyabiliyor ne de konuşabiliyor.
Doktor ne diyor?
Doktor anneme "Umut yok." dedi.
- Doktor bunu mu dedi? - Evet.
Kim ona bakıyor?
Annem, komşular, ailesi, küçük dayım.
Küçük dayın mı?
Küçük dayım sabah gelip gitti.
İzni bitmiş.
Büyükannemin durumu düzelince gitti.
Kaç yaşında?
100... 150...
100 mü 150 mi?
100.
50'yi sen mi ekledin?
Evet.
Yüzden sonrası önemli değil.
Biliyor musun, bilmiyor musun?
Bilmiyorum.
Biliyorsun, yaşlanıyoruz.
Okula gitmeliyim, sınavlarım var.
Döneceğim.
Çabuk dön. Unutma.
Merhaba, Tacdolat.
Merhaba, nasılsın?
Bir şey mi arıyorsun?
Fotoğraf makinemi... Buraya bırakmıştık, şimdi yok.
Arabayı açık bırakmışsınız.
Aradan bir gece geçti, bulmayı mı umuyorsun?
Merhaba, kolay gelsin.
Teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim.
Hâlâ burada olması bir mucize.
Arkadaşlar arabayı açık bırakmışlar.
Hoş geldiniz.
Teşekkür ederim. Memnun oldum.
Burada arabanız altın bile olsa kimse dokunmaz.
Ama burası okulun karşısı, çocuklar meraklı.
Kilitlemek en iyisi.
Tamam.
Telekomünikasyonda mı çalışıyorsun?
Telekomünikasyon mu? Evet.
Burası tam bir...
...komünikasyon dünyasıdır.
Evet, belli!
Daha önce hiç kahveci kadın görmemiştim.
Nereden çıktın?
Ne?
Annen, baban var değil mi?
Babana kim çayını götürdü?
Annem.
Neden daha önce böyle bir şey görmedim diyorsun? Tüm kadınlar hizmet eder.
Kadınların üç işi vardır:
Gündüz,..
...işçidirler. Akşam, servis yaparlar. Gece de çalışırlar.
Annen böyle değil tabii!
Teşekkürler!
Sana yüz defa buraya park etme dedim.
Mühendisin arabasının yanına park et.
Çalıştırdığında kahveyi kirletiyorsun.
Müşterilerimi kaçırıyorsun.
Mecburum, buraya park etmeye!
Mecbur değilsin. Mühendisin park ettiği yere park et.
Arabayı çalıştırdığında boğuluyoruz.
Çay yerine duman yutuyoruz.
Buraya park edeceğim.
Edemezsin, hakkın yok.
Burası benim kahvem, benim bölgem.
Arabanı buraya park edemezsin.
Sorun nedir, Tacdolat?
Mühendis nereye parkettiyse sen de oraya et.
Ne oluyor, Tacdolat?
Burası benim kahvem, benim bölgem.
Onu rahat bırak!
Sen kendi işine bak.
Bir sürü zahmet çekiyorum, çalışıyorum.
Çay servisi o kadar da yorucu değil!
Bir fark var.
Benim çayım sizin yorgunluğunuzu gideriyor. Benim yorgunluğumu kim gideriyor?
Sen de mi yoruluyorsun!
Esas yorulan benim!
Yazın bu sıcağında...
...kızgın güneşin altında hasat kaldırıyordum.
Çay getirip götürmek bu kadar yorucu mu?
Çalışmıyorsun diyorsunuz.
Nasıl çalışmıyorum! Bu evde çalışıp zahmet çekmiyor muyum?
Ben evde çalışıyorum sen de tarlada.
Müstakbel kocana...
...çay getirdiğin ilk günü hatırla.
İkiniz de bundan zevk almıştınız.
Şimdi o günler geride kalmamalı.
O günü hatırlamalısın.
İlk günler bugünden farklı.
Kocana çay getirmek iş mi oluyor şimdi yani?
İş iştir.
Evet, ama bu iş değil.
Ne farkı var? Çayı yapmak da servis yapmak da iştir.
Size çay sunuyorum. Sizin yorgunluğunuzu gideriyor.
Ama kimse benim yorgunluğumu gidermek için bir şey yapmıyor.
Yoruluyormuş, ne yorulması!
Çay getirmek bugünlerde iş olmuş.
Resim çekme!
Üç işim var.
Üç işi olan benim, sen değil.
Ve üçüncüsü en zoru, en önemlisi.
Resim çekme dedim!
- Geri vermemeliydim makineni. - Tamam, bırakacağım.
- Resim çekmek yok dedim. - Tamam.
Bir daha çekmeyeceğim.
Erkeklerin üçüncü bir işi yok mu?
Sadece sizin mi var?
Ne işiniz var?
Eğer erkekler...
...üçüncü işlerini yapmazsa...
...rezil olurlar.
Üçüncü işleri bir dağ kadar ağırdır.
Yapması çok zor bir iştir.
Senin sandığın kadar kolay değil.
Doğru değil mi?
- Meşti Hatam! - Ne?
Haydi gel.
Mühendis yine fotoğraf makinesini unuttu.
O da benim gibi şaşkının teki.
Haberler nasıl?
Bilmiyorum.
Haberler hiç de hayırlı değil.
Pervin Hanım!
Sana çorba getiriyorum.
Ellerin dert görmesin. Duaların kabul olsun.
İyi mi?
Evet.
Bitirdin mi?
Beni duyuyorsan hatta kal, daha yüksek bir yere çıkacağım.
Daha yüksek bir yere çıkacağım.
Hatta kal.
Beni duyuyorsan telefonu kapatmayacağım.
Konuşabilmek için daha yüksek bir yere çıkacağım.
Bağlantı koparsa beni tekrar ara.
Evet, merhaba. Sen misin?
Godarzi Hanım sanmıştım.
Sana beni arama demiştim. Ben seni arayacağım.
Godarzi Hanım iş için beni aradı.
O zaman neden bana bunca yolu teptirdiniz?
Affedersin, devam et.
Gerçekten mi? Ne zaman?
Orada olamam.
Bana ulaşamadığını söyle onlara.
Nasıl? İyi mi?
Merhaba, baba iyi misin?
Dinliyorum. Yakında evde olacağım.
Senin için getirdim. Kırmızı.
Telefonu anneme ver, onunla konuşmalıyım.
Dinle, öncelikle üzgünüm.
Başın sağolsun.
Biri beni sorarsa, ulaşamadık deyin.
Cep telefonumun olduğunu bilmiyorlar.
Yedinci yas gününde geri döneceğim.
Orada olacağım, söz veriyorum.
Benimle böyle konuşma. Bunu konuşmanın zamanı değil.
Tamam, başka bir şey var mı?
Kendine iyi bak.
Merhaba.
Merhaba.
Neden şarkı söylemeyi kestin?
Sesin çok güzel, neden kestin?
Söylemeye devam et.
Utanıyorum.
Neden ama? Sen aşağıdasın ben yukarda.
Göz göze değiliz ki!
Seni göremiyorum.
Ben seni görebiliyorum.
Aşağıda ne yapıyorsun.
Kuyu kazıyorum.
Kuyuyu tepede kazmasana.
- Hendek kazıyorum. - Ne hendeği?
Telekomünikasyon için.
Neden tek başınasın?
Yalnız çalışmak işleri kolaylaştırır.
Çok iyi, en azından patronun yok.
Arkanda ne var?
Dön!
Sol tarafta.
Dokunduğun... Dikkat et, kırma!
Çıkarmaya çalış. Çek.
At bana.
Uzun adammış!
Senin boylarında.
Sağ bacak mı sol mu?
Bir bacak kemiği. Ayakkabı değil.
İyi misin, Godarzi Hanım?
Teşekkür ederim, çok naziksin.
Size ulaşmak çok zor.
Tahran'daki gibi, her zaman meşguldu.
Evet. Biz hazırız.
Evet, onlar da hazır. Herkes hazır.
Sakıncası yoksa aradığınızda...
...ben daha yüksek bir yere çıkıncaya kadar...
...birkaç dakika bekleyeceksiniz.
Evet, tam orası.
Evet, evet, tamam.
Lafını etmeye değmez. Teşekkür ederim. Güle güle.
Behzad!
Merhaba.
Nasılsın?
- Neden buradasın? - Seni görmeye geldim.
Burada olduğumu nereden bildin?
Ekmeği götürdüğümde Mim Haraman'a...
..."Behzad nerede?" diye sordum.
Bir havlu alıp gittiğini söyledi.
Aşağıdaki kaynağın yanında değildin.
Diğer tarafa da baktım ama...
...orada da değildin. Kaynağın orada değildin.
Bu tarafa nasıl geleceksin?
Orada bir köprü var.
Nasıl olduğumu sormayacak mısın? Nerelerdeydin?
Senden hiç haber alamadık. Hiç!
Tarlada çalışıyorum.
Sen de hep ya okuldasın ya da çalışıyorsun.
Ya da uyuyorsun.
Dikkat et düşme.
- Buna köprü mü diyorsun? - Evet.
Senin köprün mü?
Hayır, tüm çocuklar kullanıyor.
- Nasılsın? - İyiyim.
Yatalak nasıl?
Kim?
Hâlâ kim diye mi soruyorsun? Çok açık.
- Melek Hanım mı? - Evet.
Maş Hacer ve diğerlerinin...
...çorbasını içmedi.
Kaç tane ahçısı var?
Onlar onun ahçısı değil. Çorba bir adak.
Tamam.
Neden?
Çünkü yatalak kimin çorbasını...
...içerse onun dilekleri kabul olacak.
Senin de bir dileğin var mı?
Evet, var. Sınavlarımı geçmek.
Başka bir tane daha var.
Ne?
Melek Hanım'ın iyileşmesini istiyorum.
- İyileşmesini mi? - Evet.
Kahvaltı için bize biraz...
...süt bulabilir misin?
İneğim yok.
Yalnızım, işim çok.
Ferzad'a getirmesini söyle.
Tam olarak ne yapacağını anlamadım.
Ferzad'a söyle getirir.
Kırsal alandayız...
...yerel ürünler tüketmeliyiz.
Bende hiçbir şey yok. Ne süt ne inek.
Çok işim var.
İnsanlar nerede?
Dün köyde gezerken sadece...
...çocukları ve yaşlıları gördüm.
Gençler toprağı işliyor. Çiftçiler.
Kimse işsiz değil burada.
Yaşlılar ve çocuklar köyde kalır.
Gençler nerede?
Söyledim sana toprağı işliyorlar.
Mısır ve arpanın...
...hasat zamanı.
Gençler, üç ay çalışır. Yazları iş çoktur.
Kışın çalışmazlar.
Üç aylık kazançla...
...geçimlerini sağlıyorlar.
Kışın yapılacak pek bir şey yok.
Görünüşe göre kışın o kadar da boş durmuyorlar!
Hayır, kışın hiçbir şey yapmazlar.
Isınmak için sobanın yanında otururlar.
Akşamları bir araya gelirler, misafirliğe giderler.
Bazı ürünler de kışın ekilip...
...yazın hasat edilir.
Bilmiyorum.
Mahsulünüz yakında olgunlaşacak. Tebrikler.
Teşekkürler.
Kaç çocuğunuz var?
Dokuz.
Maşallah, dokuz çocuk!
Evet.
Kaçı erkek kaçı kız?
5 kız, 4 erkek.
Demedim mi, boş oturmuyorsunuz diye!
Allah bağışlasın.
Teşekkürler.
Kalkmaya niyetin yok mu?
Kalkıp da ne yapacağız?
Kalkmak istemiyor musun?
Bir haber var mı?
Evet, ama düşündüğün gibi değil.
Söylediklerine göre...
...Hacer Hanım ve Ceyran Hanım'ın gönderdiği...
...çorbayı içmemiş.
Yani?
Yani...
Hatta kal.
Yükseğe çıkacağım.
Eğer bağlantı koparsa, beni tekrar ara. Ben arayamam.
Merhaba. Godarzi Hanım, iyi misin?
Kusura bakmayın, tepeye çıkmak birkaç dakika alıyor.
Bunu tahmin edemezsiniz, Godarzi Hanım.
Bir gün iyi, bir gün kötü.
Bir saat iyi, bir saat kötü.
Hepimiz bekliyoruz. Beklemeliyiz.
Yanında birileri var. Oğlu uzun yoldan gelmiş.
O da bizim gibi bekliyor.
Ne zaman mı döneceğiz? Belki birkaç gün içinde.
Güle güle.
O hoş sesin cana yakın birinden geldiğini biliyordum.
Merhaba. İyi misin?
Çok derine gitmişsin!
Mühendisle sözleşmemizde söylendiği gibi 3 metre.
Düşündüm de sana hak veriyorum.
Yalnız çalışmak daha iyi.
Zor ama...
...avantajları var.
- Beni anlıyorsun değil mi? - Hayır.
Kimse seni rahatsız etmiyor demek istiyorum.
Patron... Bir patronun yok.
Evet.
Gelip bizi rahatsız ediyor.
Bana biraz süt getirdiler.
Orada. Sana biraz vermemi ister misin?
Hayır, teşekkürler. Çok naziksin. Sana getirdi.
Sanırım Ferhad Biston'u tek başına kazdı.
Ferhad'ı tanıyor musun?
Evet, hemşehrim. 25 kilometre ötemizde.
Öyle mi? Ne güzel!
Ama Biston'u...
...kazan Ferhad değildi.
Biliyorum.
Kimdi o zaman?
Aşktı, Şirin'in aşkı.
Aşkı da biliyorsun.
Aşk olmadan insan yaşayamaz.
Nasılsınız?
İyiyiz.
Nereye gidiyorsunuz?
Her zamanki gibi, çilek yemeye gidiyoruz.
- Cihan nerede? - Her zamanki gibi uyuyor.
Neden onu da getirmediniz?
Biliyorsun, o çilek yemiyor.
Arayan kimdi?
- Godarzi Hanım. - Ne dedi?
Selamlarını söyledi. Durumu sordu.
Sen ona ne dedin?
Hiçbir şey, işler yolunda dedim.
İşler yolunda mı? Ne işi?
Çilek yemek de iş sayılır.
- Hiç istemedi mi? - Hayır.
Tahran'da çilekler daha iyidir.
Temiz hava, taze süt...
Ben hiç taze süt görmedim.
Burada süt sağmamıza izin vermiyorlar.
Haklı.
Erken gelin. Fazla uzağa gitmeyin!
Hayır, buralardayız.
Allah'a ısmarladık.
Sana ekmek getirdim.
Nasılsın? Teşekkür ederim. Ellerin dert görmesin.
Bir şey değil.
- Nasılsın? - İyiyim.
O nasıl?
Kim?
Hâlâ kim mi diyorsun?
O iyi.
- İyi mi? - Evet.
Nereden biliyorsun?
Dün gece annem evlerine gitti.
Sonra?
Annem iyi olduğunu söyledi.
Bir şeyler yemiş mi, yememiş mi?
Dün gece...
...annem ona yemek götürdü.
Dokunmamış bile.
Küçük dayım ona yemeğini vermiş.
Dayımın annemle araları bozuk.
Birbirleriyle konuşmuyorlar.
Neden? Ona yemek verdiği için mi?
Hayır. Uzun zaman önce araları açıldı.
O neden senin "küçük dayı"n?
- Kaç dayın var? - Üç.
- Diğerleri daha mı büyük? - Evet.
Maşallah. Neredeler?
Biri Ahvaz'da diğeri, Kirmanşah'ta...
...diğerinin nerede olduğunu bilmiyorum.
Annelerini ziyarete gelmiyorlar mı?
Dün akşam, dayım anneme...
...izninin bittiğini söyledi.
Hani araları bozulmuştu? Nasıl söyledi?
Dayım onunla konuşuyor ama annem cevap vermiyor.
- Ona cevap vermiyor mu? - Hayır.
Dün dayım, anneme işinin başına...
...dönmesi gerektiğini söyledi.
Ayrılıyor mu yani?
Evet.
Ya biz?
Bilmiyorum.
Girmem gereken sınavlar var.
Burada senden başka kimsemiz yok.
Bilmiyorum. Sınavlarım var.
Pekala, git sen. Ben bir çaresine bakacağım.
Yine de teşekkürler.
Hoşçakal.
Kendine iyi bak.
Tamam.
Merhaba.
İyi günler.
Kaynaktan su getirdim.
Teşekkür ederim. Taze ekmek getirdim.
Teşekkür ederim. Oraya koy.
Buraya koyuyorum!
Ben kahvaltıyı hazırlayacağım.
Ben de gidip meslektaşlarımı uyandırayım o zaman.
Dün kız kardeşinden...
...bize süt getirmesini istedim.
Galiba unuttu.
O bendim.
Hayır, kız kardeşinle konuştum.
Hayır, o bendim.
- Sen miydin? - Evet.
O hamileydi.
Hamile olan bendim.
Sen miydin?
Evet, bendim.
Gerçekten mi!
Evet, doğumu yaptım ve...
...buraya işe geri döndüm.
Bebek nerede?
- O senin bebeğin mi? - Evet.
- Tebrikler. - Teşekkür ederim.
Kaç çocuğun var?
On.
Beş erkek, beş kız.
Beş erkek, beş kız... Maşallah.
Teşekkür ederim.
Söylesene, fabrika daha...
...fazla üretim yapacak mı?
Nereden bilebilirim ki...
Önce bebeğe süt ver.
Meslektaşlarımı merak etme.
Godarzi Hanım, iyi misiniz?
Beni iyi duyabiliyor musunuz?
Ben de sizi duyabiliyorum.
İyi günler. Nasılsınız?
Ne diyebilirim ki... Hepimiz hazırız.
Her şey yolunda.
Hayır, dinle... Burada...
Evet. Biz de sıkılmaya başladık ama...
...tek yol bu gibi görünüyor.
Hayır, o konuda şüphe yok.
Her an olabilir, bir şey söyleyemeyiz.
Üç gündür hiçbir şey yememiş.
Hayır, şüphe yok.
Sadece beklemeliyiz. Başka yolu yok.
Sizden bir şey isteyebilir miyim?
Ekibin görev süresini uzatın. Onlara söz verdim.
Hayır, muhtemelen değil.
Merak etmeyin.
Güle güle.
O hendek hala bitmedi mi?
Kayaya rastladım.
Kolay gelsin.
Anlıyorum. Duyabiliyorum.
Biz de kayaya rastladık.
Sen şanslısın, kazman var. Bizim o da yok.
Hiçbir şey yapamıyoruz.
Sana bir kazma verebilirim.
Bizim sorunumuz kazmayla çözülmez.
Öyle olsaydı, işler daha kolay olurdu.
Bir kazma vuruşuyla biterdi.
Kazma yerine bana bir çay verebilirsin.
Lütfen, buyur al.
Sevdiğinin adresini verebilirsen...
...kendisinden süt isteyeceğim.
Köyde...
...istediğin kapıyı çal, süt bulursun.
Bulamadım.
Denizde bile bana su yok!
Ondan isteyemez miyim?
Sorun değil.
Kakrahmanlar'da.
Köye git.
Onu orada bulacaksın.
Kakrahman'ın evi...
Herhangi birine sor, yerini bilir.
Buyur, gel.
Rahatsız etmeyeyim?
Ne demek...
Affedersin.
- İyi misiniz? - İyiyim, teşekkürler.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Önemli değil, yolumun üstü. Götürürüm sizi.
Sizi bu yolda sık sık görüyorum.
- Buralardan değilsiniz. - Hayır, değilim.
Sorunlarınız var gibi.
Bir sorun!
Her işin kendine göre sorunları var.
Yüz yıldan sonra her şey antika sayılır.
Neden bahsediyorsunuz?
Gizli çalışmıyor musunuz?
Bu kemik yüzünden...
...define ya da antika aradığımızı mı düşünüyorsunuz?
Düşünmüyorum...
...neredeyse eminim.
Tören için gelmediniz mi?
Bakla ağızdan çıktı!
Ekibim çocukla şakalaşıyordu.
Ona define için geldiğimizi söylediler.
İnsanların neden burada olduğumuzu bilmesini istemedik.
Onun ailesi köyde yaşıyor. Küçük bir köy...
Bu yüzden ona inandılar.
Ardından, ona "sır"rı anlattık.
Küçükken ben de öyleydim.
Biri ne zaman bir sır verse...
...hep diğerlerine söylemek isterdim.
En sonunda da söylerdim.
Sanırım o sırrı söylemeyi, onu tutmaktan daha çok severdim.
İlginç.
Tahsilli birisin, şu tören hakkında ne düşünüyorsun?
Tip for download: Open Subtitles MKV Player