Tip:
Highlight text to annotate it
X
Allahümme salli ve sellim ala Nebina Muhammed Aleyhi Selam.
Salaten tedumu ve tuhda ileyh me marel le yali ve tuled devam.
Allahümme salli ve sellim ala Nebina Muhammed Aleyhi Selam.
Salaten tedumu ve tuhda ileyh me marel le yali ve tuled devam.
Allahümme salli ve sellim ala Nebina Muhammed Aleyhi Selam.
Salaten tedumu ve tuhda ileyh me marel le yali ve tuled devam.
Ve salli Ya Rabbi ve sellim ala cemiyul Enbiya vel murselin
ve ali kulli Ecmain velhamdulillahi Rabbil Alemin, El Fatiha.
Selamu aleykum.
Bugün bayram.
Bunlar Göklerdeki en mutlu günler, ve Gökler bu ruh halini yeryüzüne yollar.
Ve yeryüzü de bunu emer, hazmeder. Onun için bugün, ilk gün
ağır bir gün olabilir. Ama bu Göklerden geliyor.
Düşünüyordum da bu bayramın ilk günü çok ağır geliyor diye şikayet ediyorum,
Çok yorucu oluyor, hepimiz meşgulüz ama sonra farkettim ki bu Göklerden geliyor.
Farkettim ve bunu herkesle paylaşmak istedim. Çünkü Cenab-ı Allah
Göklerden birşey yolladığında o, dünya standartlarına göre
ağır olacak. Çünkü o Göklerin üretimi, dünyayla bir ilgisi yok.
Onun için bu beden Göklere hazır değil çünkü bu beden asla Göklere gitmeyecek,
dünyaya ait. Bu bedeni bırakıyoruz ve orada başka bir bedenimiz olacak
cennette. Çok hoş bir kıssa var Efendimize (sav) gelen yaşlı bir hanımla
ilgili. Gelip demiş ki "Ben yaşlı bir kadınım, cennette olacak mıyım?"
"Hayır" demiş. Kadın şaşırmış "Nasıl olur? Ben sana, Allah'a iman ettim".
"Çok güzel bir hanım olacaksın cennette, bu yaşlı bedeninle olmayacaksın."
Onun için Gökten ne gelirse farkedeceksiniz ki
"Çok ağır bu".Çünkü o dünya yapımı değil, Göklerin yapımı.
Elhamdulillah bu benim için de açıklık getirdi çünkü bayramın ilk gününden
şikayet ediyordum. Onun için şimdi hepimiz için açık oldu.
Ve bu da bizim kahve sohbetimizin açılışı oldu, bununla birlikte
herkesin bayramı mübarek olsun diyorum. İnşallah hepimiz için hayırlı olur.
Ve bu, bize bayramın gerçek ruhunu verir.
Çünkü bayramın anlamını kimse anlamıyor.
O sizin sahip olduğunuz en kıymetli anlardır. Tahayyül edin,
bir elmasınız var, çok küçük ama o elmasla bir araba alabilirsiniz.
Ama dersiniz ki "bu işe yaramaz, ya yüzük yapacaksın onunla veya
kasana kilitleyeceksin. Halbuki arabayı hergün kullanabilirsiniz."
Yok derler, bu çok kıymetli. Cenab-ı Allah bu taşları
sizin kıymetin manasını anlamanız için yarattı.
Bu kıymet bir andır ki, bir rekattadır, bir secdededir,
bir sadakada, bir hayırda.. Elmastır o.
Elmas budur. Belki yığınla şey yapabilirsiniz ama bir elmasa denk olmaz
secdeye denk olmaz.Bir secde, yaptığınız bir dolu işten daha kıymetlidir.
Onun için bu Allah'ın Göklerden yolladığı kıymetli şeyler için
en küçük bir örnektir. Ama siz "ah, çok ağır" dersiniz halbuki değil,
o kıymetlidir, onun için. Sübhan Allah bu konu hakkında
çok daha uzun konuşulabilir, ama Allahın iradesi ve Şeyhimizin
bereketi ile uzun senelerimiz oldu, ve Şeyhimizle uzun seneleri oldu çoğumuzun.
Ve bunlar hep kıymetli anlar Şeyhimizle. Sene ama ben an diyorum,
çünkü çok hızla geçti. Çünkü
size ait olan bir geçmiş veya gelecek yok, yalnız şu an size ait.
Bir saniye, belki daha bile azı size ait. Geri kalanı bize ait değil,
aslında hiçbir şey bize ait değil, hiç! Yalnız kendimiz, belki de kapladığımız
alana sahibiz ama o da yalnız 2 m2. "O benim" deriz.
"1000 hektar yerim,şuyum buyum var". Ama neredesin? Bu 2 m2 alanda, belki 1.5 m2.
Senin olan bu. Cenab-ı Allah herşeyi mükemmel dizayn etti. Böylece kimse
"herşey benim, ben hükmederim" diyemez. Hayır, mümkün değil.
Cenab-ı Allah işbirliğini uygun gördü- hükmetmek için, yemek için,
eğlenmek için işbirliği/kooperatif hep, ilk kooperatif Allah tarafından yapıldı.
İşbirliği, herkes işbirliği yapalım der, şunu yapmak için bunu yapmak için.
Önceleri insanlar, topluluklar arasın- daydı, şimdi milletler, uluslar arası.
Ben sana bunu vereyim, sen bana şunu ver..Ama nihayetinde kimse hükmetmiyor,
hükmeden Cenab-ı Allah. Bakınca hüküm ettiğinizi sanırsınız ama aslında Allah.
"Fel hukmu lillâhil aliyyil kebîr" (40:12). Mutlak hüküm Allahındır.
Hiç şüphe yok. Hayal edin bugün elektrik gitse kim hükmedebilir?
Kimse! Hiçbir iletişim yok, nasıl hükmedeceksin? Tek bir bireysin.
Vahdaniyete, Bir'e geri dönersin. Ama Cenab-ı Allah imkanlar vermiş.
Bu imkanlarla insanlar daha cahil oldu, daha emin, daha
çirkin yüzleri çıkıyor ortaya ve "şimdi biz hükmediyoruz" diyorlar.
Bir düğme yalnızca, bir Veliyyullah sorumlu bu güçten, elektriği vermekten.
Aynı zamanda onu kapatacak bir düğmesi de var, kapatırsa bitti artık.
O zaman yalnız bu ağustosböceklerinin cır cır cır sesi kalır, başka kalmaz.
Elektrik biter. Bu yüzden Göklere ait ne gelirse
o sürekli devam eder. Ama bu dünyada olan ne varsa geçicidir, herşey geçici.
Onun için biz de geçiciyiz, gücümüz, zenginliğimiz, fakirliğimiz hep geçici.
Ve bu bana Şeyhimizin hep anlattığı başka bir kıssayı hatırlattı.
Büyük İskender ile ilgili bir kıssa. Hint okyanusunda bir adayı
fethederken, oradaki insanlar da çok bilge insanlarmış, küçük çocuklar bile
konuşurken hikmetle konuşurmus. İskender çok etkilenmiş bundan ve
çok sevmiş onları. Ve sonunda demiş ki "adanızda olmaktan çok memnunum.
Ve sizin bilgeliğinizden de çok hoşnut kaldım.
Size istediğiniz 3 şeyi verebilirim. Ne isterseniz sormadan vereceğim,
Krallığımı bile isteseniz veririm" O kadar mutluymuş. Ona demişler ki
"Biz sağlık istiyoruz". "Ne?" demiş.
"Benim başım ağrıyor nasıl geçireceğim bilmiyorum size nasıl sağlık vereyim?
Başka birşey söyleyin. Bu gitti, bunu veremem."
Demişler ki, en son varacağımız yeri istiyoruz."
"Son varacağınız yeri nasıl verebilirim size? Bir dakika sonra ne olacak,
2 dakika, 1 sene sonra ne olacak bilmiyorum. Bu Allah'a aittir."
Üçüncü olarak ne söylediklerini unuttum aslında.
Ondan sonra demiş ki "tamam, beni mat ettiniz, bittim.
Onun için sizi ordumla yürüteceğim."
Çünkü o gün en kuvvetli ve şanlı ordu oydu. "Onunla yürüyün ve sizin için
bir festival olsun. "İyi" demişler. Ve yürümeye başlamışlar.
Büyük bir gün olmuş, kendisi de orada. Herkes de hep orada kutluyorlarmış.
Bir adamın dışında.
Hayal edin o büyük orduyu, ve ordu geçerken o böyle oturuyormuş.
Bakmıyormuş hiçbirisine. İskender onu görmüş ve demiş ki
"bu adam ne yapıyor burada? Bu şanlı orduya bakmıyor,
dünyadaki en kuvvetli orduya bakmıyor?"
Ona gelmiş, kendisine gelmesini istememiş, kendi gitmiş ona.
"Ordumdan etkilenmedin mi?" "Hayır", demiş. "Neden etkilenmedin?
Neden bu insanlar gibi etkilenmedin, büyük şölen var burada kutluyor herkes
sen ilgilenmiyorsun. Ne oluyor, buradaki hikmet nedir?" Sana söyleyeyim, demiş.
Birgün köyümden kasabaya gidiyordum.
Ve gece saatiydi, karanlık çöktü, fırtına başladı, yağmur yağıyordu.
Ve bir manastır gördüm, içeri girdim.
İçeri girince iki ceset gördüm yerde. Ölü insanlardan da korkardım.
Ama dışarısı daha tehlikeli, bu ölüler artık bana zarar veremez. Zaten yalnız
bir gece, burada uyuyayım, sabah giderim fırtına da geçer" dedim ve uyudum.
Sabah olunca
manastırın kapısı açılmış ve rahipler girmiş içer. Onu görünce "ne yapıyorsun
burada" demişler. "dün fırtına vardı onun için geceyi burada geçirdim."
"Tamam tamam, hemen git, yapacak işlerimiz var" demişler. "Ne işi?"
diye sormuş. "Bu ceset bir krala ait. Onu hazırlamamız lazım, bugün çok
meşgulüz" demiş. "Tamam demiş, ama öbürü kim?"
"Bu da adadaki en fakir adam, o da aynı gün öldü, onu da hazırlayacağız.
Yani Krala daha iyi ve özenli olacak ama maalesef fakir olan da bugün öldü,
o yüzden ona da bakmamız lazım".
"Haa" demiş. Geldim ve iki adama baktım. Bu kral ve bu da fakir olan.
Böyle bakmış, böyle bakmış.
Bunda kral demiyor, bu da fakir demiyor, ikisi de aynı. Bundan sonra
hiçbirşey beni etkilemiyor. Hiçbir şey, senin ordun bile. Bırak senin ordunu
bütün dünyanın orduları gelse bile etkilenmem. Bunu gördükten sonra,
yani ikisi de aynı, fark yok, artık hiçbirşey beni etkilemiyor."
Elhamdulillah bu yüzden diyordu ki "bu ada ile en fazla, en büyük
hikmeti kazandım ki artık hiçbirşey beni etkilemeyecek."
Küçük şeyler ama aynı zamanda çok büyük.
Onun için "ben hükmediyorum, ben şuyum buyum" demeyin. Çünkü sonunda
kral ve fakir aynı sahnede, eşit olacak. Yani demek ki bir birşey yapmadık.
Yalnız Allahın bize emrettiği, bizden yapmamızı istedikleri dışında
ve bu da en önemli olan şey. Onun için herkesten ve önce kendimden
Allahın emirlerini tutup iyi kullar olmayı ve Allah için elimizden geleni
yapmanızı istiyorum. Ve min Allahu tevfik,
Bi hürmetil Habib, bi hürmetil Fatiha.