Tip:
Highlight text to annotate it
X
Ravi’yle tanışın.
Dünyanın çevresinde yaptığım gezilerde birçok harika şeyi görme ve
birçok hayranlık verici insanla tanışma olanağına sahip oluyorum.
Ancak bunlardan çok azı benim arkadaşım olan
Ravi’nin inalılmazlık derecesine yaklaşabilir.
Tanrı’nın bugün hala çocuklarıyla konuştuğundan
ve onların yaşamlarıyla yakından ilgilenmek istediğinden
kuşku duyan her kim varsa bu sevgi dolu, alçakgönüllü
adamla biraz zaman geçirmelidir.
Ravi’nin “Baba” dediği Tanrı tarafından verilmiş
eşsiz bir armağanı vardır.
Ravi, Tanrı’nın
kulakla işitilebilen sesini her gün duyar.
Tanrı onunla duyulabilir
bir şekilde konuşup Kendi’sini Ravi’ye gösterdiği
zaman daha henüz 17 yaşındaydı ve hayatı
sorunlarla dolu olduğundan intihar etmek üzereydi.
Böylece o günden beri son 20
yıldır Tanrı Ravi’yi sabah 4’te
uyandırır ve o gün yapacaklarını ona bildirir.
İkinci filmim Şiddetli Sevgi’nin çekimlerinde yer
almasını istediğimde; Ravi O’na sordu ancak
Tanrı, “Henüz değil” dedi.
Ama sonra bir sabah Tanrı onu uyandırıp,
“Darren’la film çekmenin zamanı geldi” dediğinde
benim ve ekibim için o gün bir bayram günü gibiydi.
Tasarımız yalındı ama azıcık dehşete düşürücüydü
önce Hindistan’a Ravi’nin yanına gidecektik
o Tanrı’ya ne yapacağımızı soracaktı,
biz de Tanrı ne derse onu yapacaktık.
Tanrı’nın Ravi’ye ücra köşelerdeki kasabaların yol tariflerini
GPS gibi en ince ayrıntılarıyla verdiğini bildiğimizden ben ve
ekibim yaşayacağımız bu deneyim için çok heyecanlıydık.
Ama gerçekten bizi nelerin
beklediği hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu.
Tanrı’nın söylediği yerdeki kasabaya doğru yürürken, Ravi
Rabbin kendisine küçük bir köprü ile bir su tulumbası gösterdiğini
söyledi, bunu gördüğümüzde yakın olduğumuzu anlayacaktık.
Bir köşeyi döndük ve işte karşımızdaydı.
Yani keşke Tanrı bana bu kasaba hakkında daha
ayrıntılı bilgi verseydi.
Ravi hemen kasabanın meydanına doğru yürüdü
ve vaaz vermeye başladı. Bunlar olurken
yakındaki bir Hindu tapınağından bir sürü adam toplandı.
İster istemez ellerindeki büyük bıçakları fark ettik.
♪ Müzik ♪
Dünyanın ücra bir köşesinde elleri
bıçak tutan bir sürü Hindu’ya yasak bir İsa hakkında vaaz
veriyorduk ve onlar bizi sevmiş gibi görünmüyorlardı.
Film mi çeksem yoksa kaçsam mı karar veremedim.
♪ Müzik ♪
Gelen bütün adamların içinden özellikle
bir tanesi, şu soldaki, Ravi’nin
vaazıyla çok yakından ilgileniyormuş gibi görünüyordu
Ravi, Baba dediği Kutsal Kitap’taki Tanrı hakkında
konuşurken dikkatle dinliyordu.
Ravi bu Tanrı’yı kendi Tanrı’sı olarak kabul etmek isteyen var mı
diye sorduğunda bu adam yüreğini hemen ortaya döktü.
Eğer bu Tanrı’yı kabul etmek istiyorsan,
bu duayı et.
Hey! Utanma!
Ravi adam için dua ettikten kısa bir süre sonra ancak o zaman
bu adamın aslında kim olduğunu öğrenebildik.
Her beş yılda bir,
yerel tapınakta büyük bir şenlik düzenleniyordu—bıçaklı
arkadaşlarımızın biraz önce geldiği tapınakta.
Su tulumbasının yakınındaki
bu kasabadaki, bu adam bu büyük şenlikten sorumluydu.
Her yıl 10,000’den fazla insan bu şenlik için
bir araya gelir ve olacağı bu ya şenliğin başlamasına
yalnızca iki ay kalmıştı. Ve tabii ki,
şenlikten sorumlu olan adam biraz önce Baba’yla tanışmıştı,
bu da birçok şeyi değiştirecekti.
Çok mutluyum.
Geldiğiniz için sağolun.
Esenlik hissediyor musun?
Esenliği nerede hissediyorsun?
İşte burada.
Tam burada esenlik hissettiğini söylüyor.
Ravi ışıkların Tanrı’sını şimdi bu adama getirmişti,
ve bundan sonra da bu ışık binlerce kişiye saçılacaktı.
Bu gelecekte olacak akıl almaz olaylardan yalnızca
küçük bir parçaydı. Baba’sının kim
olduğunu anladığı için bu tür olaylar Ravi
için olağandır. O’nun bizimle dost
olmayı arzu eden, sevgi dolu, güvenilir bir
Baba olduğunu bilir. Bu birçoklarının O’nun
hakkında inandıklarından çok farklı bir yakarıştır.
Bence birçok insan Baba’yı,
tabii ki Tanrı olan Baba’dan bahsediyoruz,
hep kızgın ya da hep üzgün görür.
Ben böyle düşünerek büyüdüm.
Yani ben çocukken Tanrı’nın uzayda
bir yerlede melekleriyle birlikte
dama oynayıp, limonata yudumladığını
ve yukarıdaki tayfasıyla
birlikte bir şeyler yaptığını düşünürdüm.
Sanırım Baba hakkındaki en büyük yanılgı, O’nun
bizden bir şeye ihtiyacı olduğu ya da O’nun bizden bir şey istediğidir.
Ve eğer sizin de çocuklarınız varsa, tabii ki
büyüyüp kendilerini iyi idare etmelerini istersiniz
ama annemle babamın benden sevgi ve destekten
başka hiçbir şeye ihtiyaç duyduklarını zannetmiyorum.
Çoğunlukla insanların şöyle düşündüklerini görüyorum
Baba’yı gerçekten bir baba olarak tanımıyorum,
O’nu bir patron olarak tanıyorum.
Kilise bir bütün olarak korkuyu insanları doğru olanları
yaptırtmak için bir motivason aracı olarak kullanır ve
eğer bunu yapmazsan Tanrı sana birşey yapacak derler.
Örneğin, benim yetiştiğim kilisede eğer ondalığınızı vermezseniz
Tanrı bunu sizden doktor parası olarak alır,
yani Tanrı sizi hastaneye gönderir ve sizin O’na
ondalık olarak vermeniz gereken parayı sizden öyle alır
ve Tanrı sizden o parayı illa ki alır diye öğretilirdi.
Birçok insan aslında
Baba olan Tanrı yerine ”Mafya Babası” öğretişi verirler.
Kafamda bu düşüncelerle, LA’e insanların dövmelerini
esas alan peygamberliklerle hizmet sunan Doug Addison
isimli bir adamla tanışmaya gittim.
Evet doğru duydunuz, dövme müjdelemesi.
Kaliforniya’ya hoş geldiniz.
LA’deki en çok rağbet gören mekanlardan biri olan
Supperclub’a çekimlerimiz için davet edildik.
Çok gürültülüydü, karanlıktı ve manzara çok iyiydi.
♪ Müzik ♪
Klüpte hizmet etmeye başladıktan sonra, Tanrı hareket
etmeye başladı ve insanlar onları yargılamayı değil
onları yalnızca sevmeyi isteyen bir Tanrı’yı hissettiler.
İsa beni gören Baba’yı görmüş olur dedi.
Bence bunu beynimize kazımalıyız: Yuh. 14:7-9.
Burada İsa’nın açıkladığı
Baba’nın yüreğinin özünün agape sevgisi olduğudur.
Bunun için 1. Yuh. 4:8, "Tanrı sevgidir." der.
Baba’nın bir kişiliği vardır. O Tanrı’dır, bir kişiliği vardır.
ve yargılama olacaktır ve O öfkelenir.
O’nu öfkelendiren şey insanların aç olmamasıdır.
İnsanlar oğlunu red ettiği zaman, bu O’nu öfkelendirir.
Ancak İsa’nın sevgisini öğrendiğimizde,
Baba’nın sevgisini de öğrenmiş oluruz.
İnsanların sonunda yaşamlarında ilk defa
koşulsuzca sevildiklerini hissettikleri an gibisi yoktur.
Bu sevgiyi kazanmak için yapacağınız hiçbir şey yoktur.
En kötü durumunuzda, en kötü halinizde kollarıyla sizi
kucaklıyor; bizim gözler önüne sermeye çalıştığımız da
budur. Kesinlikle hiçbir şekilde
Tanrı’nın sevgisinden kaçamazsınız.
Birçok Hıristiyan’a göre
burası kötü insanlarla dolu, kötü bir yerdir.
Burası Tanrı’nın çocuklarının bulunmasını istemediği bir yerdi.
Ama daha sonra bir kadının dediklerini duydum.
Hayret verici bir armağanınız var.
Bu konuşmamız bile güzel bir rastlantıdır. Ben de,
sizinle bu konuşmayı yapmak gerçekten çok iyi bir rastlantıdır dedim.
Klübe gidince karşılaşacak birşey değildir.
Bence sırf bu bir işarettir.
Ve bunların da O’nun çocukları olduğu kafama dank etti
Yalnızca onlar daha bunun farkında değillerdi
ve birinin onlara bunu söylemesi gerekiyordu.
Daha önce bulunduğum en garip yerlerden biri olan
Venice Beach’e doğru yola çıktık.
Bunların da Tanrı’nın çocukları olduklarının farkındaydım ama
hemen bunların, uuum, biraz özel olduğunu gördüm.
Neyse Doug insanlar için dua etmeye başladı,
ama doğru olmayan birşey vardı.
İnsanlar bize karşı naziktiler, ama zar zor.
Hey, burada bir yayın yapıyoruz. Rüyalarının ya da
dövmelerinin tabirini yaptırmak isteyen var mı?
Biz bir belgesel yapıyoruz.
Doug buradakilerin genellikle inanılmaz derecede
açık olduklarını söyledi, ama sanki bir
şey bizi engelliyormuş gibiydi.
O zaman şu adamların farkına vardım...
Ne cinsel ahlaksızlık yapanlar, ne eşcinseller
ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de
soyguncular Tanrı'nın Egemenliğini miras alacaklardır.
Kutsal Ruh’umun gücünü engelliyorlardı, ne zaman
bu cehennem ateşi ve kükürt tipleriyle karşılaşsam
hep keyfim kaçar. Ben de gidip bunlardan birine bunu
yapmak için neden buraya geldiklerini sormak istedim.
Bunu 80’lerden beri mi yapıyorsun?
Evet.
Neden böyle birşey yapmaya başladın?
İyi bir fikir gibi göründü. Kutsal Kitap Tanrı’nın
Sözü boş dönmez der. İnsanlar Tanrı’nın Sözü’nü geçerken
pankartlardan okurlar, bunun bir etkisi olacaktır.
Ve şurada da asıl Kutsal Kitap broşürleri var,
Yuhanna bölümü ve ona benzer şeyler.
insanlar Tanrı’nın Sözü’nü bir kere duyup gördüler mi artık ondan sorumludurlar.
Bu hizmetin benim ilgilendiğim daha yüz yüze olan
kısımları da var çünkü biz esas Homoseksüellerin geçiş
törenlerine gidiyoruz. Hollywood,
Long Beach, San Diego, Palm Springs.
Aslında o biraz daha farklıdır çünkü
o daha çok bir azarlama gibidir.
Yani onları azarlıyor musun? Neden onları sevmiyorsun?
Evet tabii, ama onları azarlamamızın nedeni, bak şimdi,
bu insanların çoğu eğer ayyaşların geçiş
töreninde olsa biz yine orda olur ayyaşları azarlardık.
Ama bunlar Homoseksüel, günahlarıyla gurur duyarlar
Tanrı *** ve Gomora’ya ne yaptı?
Gökten ateş yağdırdı.
Yani biz oraya sadece, "Hey, millet uyanın!" demeye gidiyoruz.
Peki şöyle bir yaklaşımı...
Yani, evet anlıyorum
yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüyorsun, ama
onları sevmenin daha etkili olabileceği aklına geldi mi...
Bu onları sevmektir zaten.
Günahkar olduklarını söylemek mi?
Yapılacak en sevgi dolu şey onlara gerçeği söylemektir.
Peki onlarla hiç oturup konuştunuz mu?
Broşürlerle ilgili bazı konuşmalar oldu.
Ama kişisel olarak hayır.
Zaten ben bunu 80’lerden beri yapıyorum.
Ama bu insanlar bunu hayatları boyunca yapıyorlar.
Bu insanların Baba anlayışı,gerçi bu hepimiz için
geçerlidir, davranışlarını resmeder.
Doğru olduğunu düşündüklerini yapıyorlar
inandıkları Tanrı’nın kişiliğini temel alarak.
Açıkça görüldüğü gibi görüşlerimiz birbirinden çok farklı,
öfkelenmiştim çünkü müjdeleme yapmayı bizler
için zorlaştırıyorlardı.
Sonra düşünürken bir an,
rahatsız ededici bir gerçeği kavradım.
Bu tip insanları hep yargıladım,
ama hiç durup onları sevmeyi denemedim.
Onları başkalarına vermedikleri için suçladığım
şeyi ben de onlara hiç vermemiştim.
Bazen insanın kendi ailesini sevmesi yabancıları
sevmesinden daha zordur; ama iyi ama kötü bu
insanlar benim kardeşlerimdi.
Şimdi Tanrı’nın beni buraya
getirişinin asıl nedenini biliyordum...
Bütün gün insanlara elimizi uzatıp onlara dokunmaya çalışıyorduk.
Onlara uzaktan bağırmak istemiyoduk,
onları kişisel olarak Baba’nın sevdiği gibi sevmek istiyorduk.
Kendi gözümüzdeki merteği çıkarıp sevgi
sunmanın zamanı gelmişti yine.
Tanrım, Mike’ı bereketliyoruz.
Onu bereketliyoruz çünkü burada durup insanların
alaylarına katlandı ve yine de vaz geçmedi.
Baba, iyi ve sadık hizmetkarın için teşekkür ederim.
Onu parasal olarak daha çok bereketlemeni isterim.
Yaşamına bereket ver diye dua ediyorum. İyileştirme
armağanı ile mesh et ki hastanelere gidip hasta insanlar
için dua etsin ve onların iyileştiğini görsün.
O güç, İsa’yı ölümden dirilten güç şu anda
Mike’ın üzerindedir.
Farklı yöntemlerimiz, farklı yaklaşımlarımız olabilir ama
biz aynı takımdayız.
Amin.Çok teşekkürler. İyi ki konuşmuşuz.
İsrailli’lerin yoldan çıkması
ne kadar sürdü? Musa dağdan indi,
“Kısa bir süreliğine gidiyorum,” dedi,
sonra dağdan aşağıya indiğinde
onları altın bir buzağı dökerken buldu.
Galatyalılar. Galatyalılar’ın akılsızca davranmaya
başlaması ne kadar sürdü, “Ey akılsız
Galatyalılar, sizi kim büyüledi?”
Bu 2012, 2013’e özgü yeni bir şey değildir.
Bu günümüze ait bir şey değildir.
Binlerce yıldır var.
İnsanların müjdeyi çarpıtıp değiştirmeye başlaması
onbeş dakika sürmüştü. .
Neden? Cevap basittir.
Çünkü biz insanlar din budalasıyız.
Bu din ruhu,
şeytandandır ve Kutsal Ruh’un gücünün yerine şeytani
ya da bedensel bir gücü getirmeye çalışır.
Ve din ruhu daha çok içte nasıl olduğumuz
yerine dıştan nasıl göründüğümüzle ilgilenir.
Din ruhu ceza ister,
bir miktar ceza olmalıdır.
Başkahinlerle Ferisileri de
ellerinde taşlarla öldürmeye hazır bekleten yine din ruhudur.
İsa zinada yakalanan kadının yanı başındadır.
O’nun düşündüğü “Nasıl görünürüm” değildir.
"Herkes ne düşünür?"
Nasıl göründüğü değildi. O’nun ilgilendiği:
Burada bağışlanabilir birisi vardı.
Ve onu yargılayarak
gittiği yolu değiştirmesini sağlamayacaktı.
Din ruhunun kökü insanların Tanrı’yla
olan bir ilişkinin dışında doğru olma çabasıdır.
Tanrı ile ilişkiye
benzeyen her şeye zulmeder ve en
önemlisi kendisi de bir kurallar
toplamına dönüşür. Ve bence din ruhunun
birçok farklı yüzü olabilir. Örneğin,
bu gün mucizeler ve harikalar okulu vardır,
1300 öğrencili Bethel Mucizevi Hizmetler Okulu.
, Yalnız beni endişelendiren günümüzde,
İsa’nın yaptıklarını yapmak,
yani hastaları iyileştirmek,
kötü ruhları kovmak, peygamberlik etmek örneğin,
‘sahnede olmanın’ başka bir yolu haline gelebilir.
Ferisilik’in temelinde de bu yatar.
Yüreğimize inmesine engel olan bu dini etkinliklerdir.
Ya da inse de Tanrı yerine dini
etkinliklere karşı duyulan bir sevgidir.
Yani bu insanlar, Yeşaya 29, gerçekten bu insanlar...
"Dudaklarıyla beni yüceltiyorlar ama yürekleri benden uzak."
İsa bazıları bana gelip, Cinler kovmadık mı?
Peygamberlik etmedik mi? Birçok mucize
yapmadık mı? diye soracaklar. O da Ben sizi hiç tanımadım diyecek.
Eğer din ruhu uzak durulacak birşeyse,
o zaman sorulacak bariz soru, neyi kucaklamalıyız?’dır.
Bunun cevabını ilk elden Chicago’da gördüm.
Banning Liebscher’in önderliğini ettiği İsa Kültürü
adlı hizmetin hazırladığı Uyanış adlı etkinlikti.
Üç gün boyunca 15,000 kişi
nasıl pankart tutulacağını değil, Tanrı’yla ilişkiyi esas
alan bir yaşam sürdürmeyi öğrenmek için toplandılar.
Amerika’daki
bu kuşak dünya tarihindeki bütün kuşaklardan daha
fazla seçeneğe sahip olarak yetişiyor.
Eğilim materyalizme ya da oyalanmaya ya da...
Her olanak var, gerçekten her olanak...
Eğlenceye anında erişebiliyorlar
ve sosyal networklere ve internete ve seyahate...
Bu kuşağın çok fazla seçeneği ve tercih hakkı var.
Beni heyecanlandıran
seçeneklerin çokluğunda yapılan seçimler güçlüdür,
seçeneğinizin olamdığı zaman değil.
Ve bence dünyanın gördüğü en güçlü kuşağın kendilerine
seçenekler sunan bu ortamdan çıkışına ve
bu kuşağın ayaklanıp ruhlarındaki “evet” haykırışının yüksekliğinin
diyer her şeyi
susturuşuna
şahit olacağız.
Bu üç günden birinde 1000’nin üzerinde genç
Chicago’yu sevgi ve Tanrı’nın gücüyle ele geçirdi.
Köşe başında yargı vaazı veren birini gördüğümüzde Chris
Overstreet adlı eski bir arkadaşımla birlikteydik.
Chris dayanamadı.
Merhaba.
Merhaba.
Paylaşabilir miyim? Engel olmak istemiyorum.
Merhaba. Bu fırsatı yakaladığım için mutluyum .
Gördüğünüz gibi, ben normal bir insanım.
Ama mikrofon bana verildi ve bu gerçekten harika oldu.
18 yaşındayken içim adeta ölü gibiydi, etrafta dolaşan yaşayan
bir ölü gibiydim size sadece şunu söylemek istiyorum.
Ben 18 yaşındayken İsa Mesih yüreğime geldi ve yaşamımı
kökünden değiştirdi.
Beni şu anda duyup duymadığınızı bilmiyorum, ama eğer
duyuyorsanız ve eğer İsa Mesih’le kişisel bir ilişkiniz
yoksa ve günahlarınızın bağışlanmasını istiyorsanız
yüreğinizi İsa’ya vermeniz için sizi teşvik ediyorum.
O sizi çok seviyor. O sevgi Tanrı’sıdır.
O lütuf Tanrı’sıdır. O bize öfkeli olan bir Tanrı değildir.
Bazı kişiler köşe başlarına dikilip insanlara Tanrı’nın
onlara ne kadar kızgın olduğunu söyleyebilir ama
aslında Tanrı iyi bir Tanrı’dır ve Tanrı insanları sever.
Her birinizi ayrı ayrı seviyor. Kimseye kızgın değil.
Tanrı’nın kızgın olduğunu öğreten dindir.
O kızgın değil, gerçek mi bu? O mutludur!
Söyleyeceğim şudur, Darren, sevgi asla son bulmaz.
Ve biz Hıristiyanların,
taş atma hakkımız yoktur. Arada durup
elimize bir taş alıp onu birine atmaya hiç hakkımız yoktur.
Tanrı bize 2. Korintliler 5’e göre verdi
o ünlü “yeni yaratıktır” ayetinden hemen sonraki
beş ya da altı ayet barıştırma hizmetimizin
olduğunu anlatmaktadır.
Hizmeti tanımlar, Pavlus bize,
barıştırma hizmetinin tanımını yaparken
insanların suçlarını onlara karşı saymamamızı söyledi.
Bizim yaklaşımımız:
Ya gelen felaketlere
Tanrı illa ki yıkmak istediği için değil de
Kilise’ye bir seçenek vermek istediği için izin verdiyse.
Yuh. 20’de kimi bağışlarsanız, ben de bağışlarım der.
kimin günahlarını bağışlamazsanız, bağışlanmamış kalır.
Benim bizden olanlara sorum,
ya bütün bunlar San Francisco’nun
suçlarını Kilise elinde tutup bırakmadığımız için yaşandıysa?
Eğer Tanrı San Francisco’yu yargılamazsa ***
ve Gomora’dan özür dilemelidir dendiğini duydum.
Hollywood: Dünyaya pislik yayıyor.
Los Vegas, New Orleans, New York.
Bu beş şehir doğal afet, ekonomik kriz ve
terör konularında en çok yargılanan şehirlerdir.
Ama benim sorum, merak ediyorum,
belki de O bize kendi adını,
kendi yetkisini verdiği için
ve belki de Kilise günahlarını onlara karşı tuttuğu
için mi bunların olmasına izin verildi?
Zaman geldi.
Tanrı’nın önünde durup bizim
merhametini ve lütfunu hak etmedim dememizin zamanı geldi.
Bana göstermiş olduğun iyiliği
aynı ölçüde onlara da göster diyorum.
Eğer bu konuda Rabbin yüreğinde olanları anlarsak değişiklik
yapabilecek konumda olduğumuzu düşünüyorum.
Tanrı’nın yüreğini yakalamanın yolu öncelikle O’nun
yüreğini anlamakta gizlidir. İsa bizden insanlara
hatalarını söylememizi değil onları sevmemizi istedi.
O bizden hiçbir zaman müridler istemedi,
O bizden bir gelin istedi,
ve bu da ilişki anlamına gelmektedir.
Sevgimiz biz doğrusunu biliyoruz onun için siz
de bizim gibi olmalısınız diyen bir duvar gibi örülemez.
Sevgi kişiseldir, bir dokunuşu...
bir kucaklamayı...bir yüreği gerektirir...
Bu işin anahratının lütfun doğasını
kavramakta olduğunu anlamaya başlıyorum.
Aslında, bunu gayet teknik bir şekilde açıklayabilirim
ama o zaman da vaaz vermem gerekir. Çok kolay,
bence lütuf Tanrı’nın sana rağmen seni sevmesi ve seni
kullanması, senin aracılığınla hizmet etmesidir.
Senin performansınla ilgisi yoktur.
Günahlarımızın çok büyük olduğuna inanmışız.
Günahlarımızın Tanrı için bir sorun olduğuna inanmışız
Cennette, tırnaklarını ısırıp ne yapacağını bilmez
halde kaşlarını çatıp olanlara inanmıyorum dediğini
sanıyoruz. Bu kadar çok günah işlediğine inanmıyorum
Bunu hiç ummuyordum.
Ve lütfun yüz karası,
tamamen adaletsiz olmasıdır.
Gerçek hayatta şöyle düşünürüz;
beni ilişkiye yaptığım katkılar nedeniyle seviyor.
Bu bir yüz karasıdır. Adaletsizliktir; haksızlıktır.
Ve Rab zaten adil olması gerekmiyor diyor.
Ben Tanrı’yım, Oğlum adaletsizliğin bedelini ödedi.
İşte bu lütfun yüz karasıdır.
Bundan Tanrımızın büyük, günahlarımızınsa
küçük olduğunu öğrendik ve bu da lütfun güzelliğidir.
İsa günahlarımızın zaman çizelgesine baktı;
geçmiş, şimdiki ve gelecek,
olma zamanlarına bakarak hiçbir ayrım yapmadı.
Mesih öldüğünde bütün günahlarımız gelecekteydi.
Öyleyse kurtulana kadar tamam da bundan
sonrası benim görevim demekle ne yapmış oluyoruz?
Bu lütfun ruhuna yapılan bir hakarettir;
bu çarmıha yapılan bir hakarettir.
Lütuf Baba’yla olan ilişkimizin kalp atışı gibidir, ama
daha sonra eğer lütfu vereni tanımıyorsak, gerçek
anlamda lütuf göstermenin zor olacağını anladım .
Şimdi Tanrı’nın teoride kim olduğunu bildiğime göre,
O’nu iş başında görmenin zamanı gelmişti.
♪ Müzik ♪
Arkadaşım Ravi’yi hatırladığınızdan eminim.
Maceralarımız devam etti,
ve bu sefer de ben Güney Hindistan’daki en güçlü büyücü
hekimin evine doğru sapa bir yoldan yürüyorum,
ve o kadar çok korkmuşum ki kusmak istiyorum.
İşte nedeni...
Televizyondaki haberlere göre
bu adam tesadüfen pastörün evine gitmiş.
Patöre lanet ettiği haberi yayılmaya başlamış.
Ve iki ya da üç gün sonra pastör,
düşüp ölmüş.
Karısı da kendisi de ölmüş.
Ölmüş.
Sahip oldukları o güçleri elde etmelerinin,
özellikle de onun,
tek yolu gizlice ele geçirdiği
masum bebeklerdi. Ve herkes bunu biliyordu.
Dünyanın her yerinde insanlar bizim için dua ediyor,
bir çoğu da yapmamamızı tavsiye ediyordu.
Bir gece öncesinde hiç uyumadım,
karımı ve çocuklarımı bir daha görebilecek miydim?
Ama Tanrı gidin dedi, biz de gittik...
♪ Müzik ♪
Selamlar.
Bana bakma, git.
Merhabalar beyfendi.
Selamlar.
Nasılsınız?
İyi misiniz?
Sizinle konuşmaya geldik.
Beni duyabiliyor musunuz?
Duyduğunuzdan eminim.
Dışarı çıkabilir misiniz?
İçeriye girmeyin, lütfen.
Neden?
Yüzünüzü hiç göremiyorum.
Dışarı çıkabilir misiniz?
Dışarıya çıkmıyacak.
Çok korkmuş.
İçeriye girmemizi istemiyor.
Neden korkuyor ki?
Bizden korktuğu belli.
İçeriye gelmeyin diyor.
İçeriye gelmeyin. Gerçekten mi?
Evet.
Biz sizi görmeye geldik.
Size bir şey söylemek istiyoruz.
Daha önce hiç İsa adını duydunuz mu?
Hayır, hiç duymadım.
O Tanrı’dır.
Eğer İsa’ya inanırsak,
O bugün burada bizimledir,
bizi bereketler.
Ona iman etmekte
bereket vardır.
Ona biraz daha yaklaşıp konuşabilir miyiz?
Bu konuşmalar bir süre böyle devam etti,
karısı yanından uzaklaşıncaya kadar.
İşte o zaman Ravi dua etmeye karar verdi.
Baba, İsa’nın adıyla, Senin yerine geliyorum, Babacığım
ve burası senin yerindir. Burayı devralıyoruz.
Burayı devralıyoruz, Babacığım. Bundan sonra burası
senin için ünlü bir yer olsun. Bunu şimdi serbest bırak.
Kutsal Ruhunu şimdi serbest bırak.
Övgünü şimdi serbest bırak.İsa'nın adıyla dua ediyoruz
Göremiyorum, göremiyorum!
Gidin!
Göremiyorum, gidin!
Hemen gidin.
Karımı getireceğim.
Göremiyorum.
Gidin.
Hangi tapınağa gidiyorsunuz?
Ne kadar uzaklıkta?
Bu zamanlarda ormana
gideriz ve orada tapınırız
ve kurbanlarımızı sunarız.
Hayvanlar kurban ederiz ve diğer kurbanları sunarız.
Tapınmamızı orada yaparız.
Polis ormana bizden başka kimsenin girmesine izin vermez.
Bizden başka kimseye izin vermez
çünkü bizim ormana girme iznimiz vardır.
Hayvanlar bile bizi dinler.
Filler bizi dinler.
Biz çok güçlü insanlarız.
Buradaki herkesten daha güçlüyüz.
İnsanlar uzun yollardan
bizden akıl almaya gelirler.
Her yerdeki köylüler
bizi dinler.
Bu güne kadar kimse bize karşı gelmedi.
Onun için şimdi kafamız karıştı.
Çok kafamız karıştı.
Sizin için dua edebilir miyim?
Hayır.
Benim için dua etmeni istemiyorum.
Aahh. eh...
Baba, İsa’nın adıyla, dua ediyorum bunu serbest bırak
hemen şimdi. Burası sana aittir.
Kutsal Ruhu’nu serbest bırakıyoruz.
O şu anda içeridedir, her şeyi serbest bırakıyoruz.
Burayı senin bütünlüğünle
doldurman için dua ediyorum.
Ve kişiliğin için teşekkür ederim.
Şu anda olanlar nedeniyle kafamız karışmış durumda.
Ne oldu şimdi? Dua etmemizi istemediler.
Kocama ne yaptınız şimdi?
İçeriye gireceğimizi anlamıştı.
Kafamız karıştı.
O şu anda içeride. Cinler burada yok.
Kafamız çok karıştı.
Herşey boşaltılmış. Genellikle şöyle olur,
ben en iyisi tapınağa gideyim,
isterse dışarıya çıkıp insanlarla konuşur.
ve benim tanrıma ne olduğunu sorar.
Bu gün öğlen içeriye girdi
ve o zamandan beri dışarıya çıkmadı.
Adam budur. İnsanlar gelip onu görür.
Ve o bugün beni görmek istemiyor.
İçeride saklanıyor ve kesinlikle çıkmak istemiyor.
İşte bunun için aklını oynatmış olduğunu düşünüyorum
Daha sonra ona ne olduğunu duydun mu ?
En son ne olmuş?
En son duyduğum, kaybolmuş.
Hiç kimse nerede olduğunu bilmiyor.
Karısı hala orada
ama o adamın nerede olduğunu bilmiyoruz.
Kimse ona ne olduğunu bilmiyor.
İşte o sabah ortadan kaybolmuş.
Karısı hala orada mı?
Hala büyücülük yapıyor mu?
Son duyduğuma göre onun yerini
doldurabilmek için elinden geleni yapıyormuş.
Ama dolduramaz. Dolduramayacak.
Ettiğimiz duayla bir ilgisi var mıydı sence?
Tanrı’dır.
Böyle birşeye tanık olduktan sonra değişmemiş
kalamazsınız. Aslında bu Tanrı ile büyücülük arasında ruhsal
bir gövde gösterisi olacaktı ama bu bir yarışma bile değildi.
Pastörleri lanetliyerek öldüren,
güç kazanmak için bebekleri kurban eden,
filleri bile emrine amade eden bu güçlü büyücüyü,
bizdeki güç dehşete düşürmüş, bir köşeye sindirmişti.
Hizmet ettiğimiz Tanrı gözle görülmez olabilir,
ancak bu büyücü hekim için son derece gerçekti.
Biz onu tehdit etmedik, onunla kavga etmedik,
biz yalnızca içimizdeki ışıkla oraya gittik,
Babamızın ışığı, karanlığı yendi.
Size seti anlatayım.
Amerika’daki en büyük çetelerinden biri olan Chicago Latin
Kralları’nın kötülükleri dillere destan
olmuş üç üyesiyle aynı odada oturuyorsunuz.
Buradaki, Sam, Kralların General’lerinden biridir,
Chicago bölümünün ana liderlerindendir.
Bu buluşmanın hazırıkları arkadaşlarımız
Robby Dawkins ve Todd White’ın iki ayını aldı.
Chicago’daki rakip çeteler arasında savaş başlayacağına
dair söylentiler vardı, bu buluşma da bunu durdurmak içindi.
Bu adamların şaka olmadığını anlamamız uzun sürmedi
İşi adam gibi kendin yapacağına sen kalk
yerine çocuk gönder, böyle boktan şey olmaz. Ben
kendim buradayken kim vurulacaksa kendim vurdum.
Al sana silah, sen git vur demedim.
Ben, “Hani tabanca nerde?” dedim.
Eğer gelmek isteyen varsa gelsin, ama ben gidip o zencileri
dumana boğacağım. Bence hiç mahsuru yok.
Zaten eskiden işe hep yalnız giderdim. Bütün
bu mahallelerde. İşte ben bunların içinde büyüdüm.
Yalana gerek yok. Ben iyi biri değilim, bunu biliyorum.
Kalbimin nasıl olduğunu biliyorum ve değişmek
isteyen biri bunu başarabilir, sen de biliyorsun.
Ama bütün iş bunu yapmayı isteyip istemediğinde.
Ben hata yapmayı istiyorum. Zarar vermeyi de istiyorum.
Ama belki Tanrı bunu değiştirecek ve belki yarın
“Bırak şu boku yoksa görürsün” diyecek.
Sana bir sorum var. Kızın var mı?
Evet, var. İki kızım var.
Rabbin bana gösterdiğini seninle paylaşayım.
Kızlarından birinin zor zamanlar geçirdiğini ve senin de onun
için gerçekten çok kaygılanmış olduğunu hissettim.
Ve bazı zor şeyler yaşadığını hissettim.
Ama Rabbin sen kızın için neler hissediyorsan o da
senin için öyle hissediyor dediğini düşünüyorum.
Ve sana ne kadar önem verdiğini.
Ama ayrıca kızının da yanındadır.
Ve onun için büyük bir dönüm noktası yaklaşmaktadır.
Kızlarımdan bir tanesi bir iki hafta içinde hapishaneden
çıkacak. Çok kötü bir eroin bağımlısıydı.
Ve eski karımla yaşayan kızım da bana artık onun için ölü
olduğumu söyledi. Benimle artık hiç bir ilgisi yokmuş.
Bu sözlerin ağırlığını uzun zamandır taşımaktayım.
Bunlar için dua edeyim.
Ben babasız büyüdüm, kızımın şimdi bana davrandığı
gibi benim de o zamanlar sert olmam gerekti.
Tanrım, sana teşekkür ederim, İsa’nın adıyla,
kalbini şu anda kökünden öyle bir sars ki,
bu senin onu ne kadar çok sevdiğini anlamasını sağlasın.
Ve Tanrım sana ayrıca hapishaneden çıkacak olan kızı için de
teşekkür ediyorum, onun adını şu anda bilmiyorum. Adı ne?
Samantha.
Tanrım Samantha için teşekkür ederim.
Çıktığını söylediğin zaman, önce bir dansçı gördüm.
Dansla ilgilendiğini gördüm, küçük bir çocukken.
Özgürce dans ediyor, fırıl fırıl dönüyordu.
Küçükken bale mi yoksa başka bir dans mı yaptı
bilmiyorum ama özgürce dans ettiğini gördüm.
Hapishanede dans hocalığı yapıyor.
Gerçekten mi? Kendi dans okulunun olduğunu gördüm.
Dansla insanların gerçek kimliklerini kavramalarına
yardımcı oluyordu, dansla peygamberlik ediyordu.
Dansla Peygamberlik etmek.
Onu gördüm bu onun gerçek tutkusuydu.
Daha sonra yanlarında getirdikleri başka bir
arkadaşları için dua ettikten sonra, Robby onu
Tanrı’yla ilişki kurmaya davet etti.
Seninle birlikte dua edebiliriz. Eğer istersen
söylediklerimi tekrar edebilirsin.
İsa, sana geldim.
(tekrar eder)
Ve yaşamımı sana veriyorum.
Beni bağışlamanı istiyorum
bütün geçmişimi.
Beni tertemiz yıka.
Yüreğime gel.
Yaşamıma gel.
Yaşamımın Efendisi ol.
Beni yönlendir.
Varlığın için sana teşekkür ediyoruz.
Ve bana yeni bir yaşam sunduğun için teşekkür ederim
Bağışlamanı
ve İsa Mesih’teki
yeni yaşamını
kabul ediyorum.
İsa’nın adıyla.
Ve Rab, Krallığını kabul ediyorum.
Amin.
Amin.
Sam, senin de dua ettiğini duydum.
Doğru olanı yaptım. Doğru olanı.
Size bir şey söyleyeceğim. Bu, bugün,
bu şehri değiştirecek.
Bu, bu şehri değiştirecek. Biz de onun için buradayız.
İki ay sonra, Sam tanışmamızı istediği bazı
arkadaşları olduğunu için bir parkta buluşmak istedi.
Şimdiki konuştuğum adam
daha önce tanıştığım aynı adam değildi.
Bir fark var mı?
Tabii ki fark var.
Eski hayatımla yeni hayatım arasındaki fark...
Hiç kimsenin hayatını götüme bile takmazdım.
Umrumda değildi. Hayat almak kolaydı.
Umrumda değildi ve bunu büyüdüğüm yerde defalarca kanıtladım.
Daha önce tabancayla saldırdığım yerleri aklımdan bile geçirmezdim.
Gider şarjörü boşaltır ve hiç umursamazdım.
Kime gelirse.
Evlere ateş açardım, evleri delik deşik ederdim
ve evin içinde kimin olduğunu bilmezdim bile. Şarjörü bütün evin
üzerine boşaltırdım. Bilmek istemezdim. Tek bildiğim orada
bilinen birinin olduğu ve onun başını yakacağımdı.
Evet, bir fark var tabii. Bir fark var.
Tanrı güçlüdür.
Ruh, biliyorum ki, kesinlikle benimle.
Onu her sabah hissediyorum.
Biliyorum çünkü arabamda ***ır ***ır
Hıristiyan şarkılar dinliyorum. İnsanlar bana öyle bakıyor,
Lan, biraz önce barda değil miydin?!
Bir arkadaş var, şu Hıristiyan şarkılarını bu kadar açmak zorunda mısın?
Ben de sen benim arabamda değil misin dedim.
O zaman dinleyeceksin arkadaş.
İnanır mısın? Kaçtım, ama hemen geri döndüm.
Seni seviyorum İsa Mesih.
İşte o zaman değiştiğimi anladım.
Ağlayarak geri döndüğüm zaman anladım.
İşte o zaman anladım.
İşte o zaman anladım, evet, ben İsa’yı seviyorum.
O’nu hissetmek, Ruhu’nun içimde olduğunu bilmek...
Bu taraftayken öyle hissetmedim,
ama bu tarafa geçince, ona yaklaşınca, böyle hissettim.
Ve eğer çok uzun zamandır yalnızsan,
o iyiliğin ne olduğunu çok iyi bilirsin.
Ve Tanrı tarafından onaylandığın zaman ve
İsa Mesih’in adında yer aldığın zaman
ve canın içinde çoştuğu zaman anlarsın.
O zaman Ruh’un gerçekten yaşadığını anlarsın.
Tanrı size bir Yardımcı göndereceğim dedi bu doğrudur
İşte o Yardımcı, arkadaş.
Eğer yalnızsan, Yardımcı’nın geldiğini anlarsın.
Eğer yalnızsan, kimsesiz hissediyorsan,
o Yardımcı yanında olacaktır. Ve sen buna
şaşıracaksın. Ve neredeyse bunalacaksın.
Tanrı’yı seveceksin.
Bunlar olurken,
Robby orada Sam’in arkadaşıyla konuşuyordu,
sanki biraz ürkektiler ve filme alınmak istemediler.
Ama sonra Tanrı onları sarstı
ve gelip öykülerini bana anlattılar,
ve giderken, üstlerindeki bütün uyuştucuları Robby’e verdiler.
Burada bizimle olan heriflerden biri bana bunu verdi.
Esrar mı eroin mi bilmiyoruz
ama teslim etti ve bununla işim bitti dedi.
Yani... elimizde
iki torba mal var, heyt be, Tanrı’nın krallığı için.
Tanrı’nın krallığı için çünkü Tanrımız işte böyle iş bitirir.
Sam Baba’nın ışığının karanlık bir yaşamı ele
geçirdiğinde olanlara bir örnektir.
Ve şimdi Baba bana sevgisinin yaşamın içinde
neye benzediğni göstermeye hazırlanıyordu.
Ravi’yle birlikteyken, beş saat uzaklıktaki devasa
bir tapınağa gittik. Ravi bize o sabah Tanrı’nın
Adını bilmiyordu, tek bildiği görünüşüydü.
Beyaz sakallı, turuncu cübbeli, kafasında da bir sarık olacaktı.
Böylece yürümeye başladık.
Ve aradık.
Ve her yere baktık.
Ve sonra...
Beyaz sakal, sarık, safran rengi giysiler.
Ne renk giysiler?
Safran rengi.
İşte orda. Samuel onu buldu.
Yok böyle birşey.
Gördüklerime inanamıyorum.
Böyle şeyleri Elçilerin İşleri gibi kitaplarda okumak
başka; gözünüzün önünde gerçekleşmesi
tamamen başka bir şey.
Kimdi bu adam? Tanrı onu bulmamızı neden istemişti?
Kaç yıldır gurusun?
Annemle babam beni rahip olmam
için köyün tapınağına adamışlar.
Beni guruya teslim etmişler.
Guru bana kendisinde olan herşeyi aktardı.
Hayatımı tanrıya adadım.
Ve her şeyimle mükemmel olmak için didiniyorum.
Yalan söylemem. Kötü olan hiç bir şeyi yapmam.
Biz mükemmel olmak için eğitiliriz.
Boswana ile senin arandaki fark nedir?
Sen de Boswana gibi tanrı olarak kabul ediliyor musun?
Sen de tanrı sayılıyor musun?
Hayır, ben onu izliyorum.
Boswana benim tanrımdır.
Ortalık kalabalıklaştığından daha küçük bir tapınağa
giderek ikisi orada rahatça konuşmaya karar verdiler.
Yolda, Ravi onun bir Maharişi olduğunu bize açıkladı,
yani guruların gurusu—Hinduların piskoposu gibi biriydi.
Maharişilerin müjdeyi duymaları bile yasaktır.
Kalabalığı bizi taşlamaya teşvik etmeliydi aslında.
Ama onun yerine daha uzun konuşmak istedi.
Neden?
Cevabını çabucak öğrendik.
Sizi rüyalarımda gördüm.
Aynı rüyalarımdaki gibisiniz.
Onun için buradayım.
Beni görmüş ama bu adamı nereden bulacağını bilemiyormuş.
Hayır, rüyada. Birisi ona bunu yapmasını söyledi.
Kimin söylediğini bilmiyor.
Ama sonra, doğru ya,
o Yeşu, o İsa, demiş.
Onu rüyalarında görmüş.
O zamana kadar onun kim olduğunu bilmiyormuş.
Ama şimdi onun İsa olduğunu biliyor.
Bunu bir düşünün.
Günler önce bu Maharişi’ye İsa rüyasında görünüyor ve ona
şu günde şu tapınağa git diyor
ve ona Ravi’nin resmini gösteriyor.
Aynı zamanda da Tanrı bize de o gün, o tapınağa gidip
beyaz sakallı, safran rengi cübbeli ve başında sarık olan
bir adamı bulmamızı söylüyor.
Söylemeye gerek yok ama,
Ravi şimdi Maharişi'nin kesintisiz ilgisine sahipti.
Boswana sadece, "Onu yapma, bunu yapma" der.
Ama bizi doğruya
götüren ancak tek bir yol vardır.
Sayısız telefon numarası vardır,
ama eğer bana ulaşmak istiyorsan,
doğru numarayı, benim numaramı çevirmen gerek.
Eğer doğru numarayı çevirmezsen,
başka birine ulaşırsın.
Bir tane Tanrı var.
Öğrenci olarak yetiştirilmekten;
meditasyondan bahsediyorsun.
Tanrı’ya inandığın zaman,
kurtuluşa hemen kavuşursun.
Tanrı’nın olduğunu biliyorum.
Bu Tanrı’yı uzun zamandır arıyorum.
Çok uzun zamandır bu doğrultuda yürüyorum .
Rüyamda o Tanrı’yı gördüm,
ama kim olduğunu anlamadım.
Anlattıklarının bir resmini gördüm.
Sözünü ettiğin Tanrı’nın o olduğunu öyle anladım.
İsa olan.
Evet, doğru.
Bu diğer bütün tanrılardan üstün Tanrı’dır.
O kurtuluşa ulaşmanın tek yolu
yalın bir dua etmektir.
Bu çok sade dua sana esenlik verecektir.
Senin için dua edebilir miyim?
Kurtuluş duasını etmek ister misin?
Bu noktada, bir Maharişi iman eder, ve o,
bu anın kutsallığını herkesten daha iyi anlayabildiği için
terliklerini çıkardı, çünkü kutsal bir yerde olduğunu biliyordu.
Bu muzicenin gözünün içine bakmaktır .
Bütün yaşamı boyunca Baba’sını arayan bir adam
sonunda onu bulur.
♪ Müzik ♪
Kutsal Kitap’ı okumak istiyorum.
Okuyabileceğim bir Kutsal Kitap’ınız var mı?
Yanımızda Kutsal Kitap var mı?
Yok.
Beni bu numaradan arayabilirsin.
Seni bulunduğun yerdeki bir pastörle görüştürürüz.
Kiliseye gitmen de lazım.
Tabii ki giderim!
Ve bana anlatılanlarını herkese anlatırım.
Yüreğimde esenlik var.
İyi, iyi, iyi. Teşekkürler İsa.
Geri dönüp öğrencilerime anlatacağım.
Bu gerçeği bilmeyen o kadar çok insan var ki gidip bunları
onlara anlatacağım.
Altı ay sonra, Ravi bizi Chicago’da ziyaret etti
ve Maharişi’nin son durumu hakkında bize bilgi verdi.
O adam geri dönmüş ve kendi öğrencileriyle konuşmuş ve onlar
da İsa’yı izliyorlarmış.
Müritleriyle de konuşmuş.
Her yerden insanlar geliyormuş, onlarla da konuşuyormuş.
Bildiğim kadarıyla,
kendi insanları tarafında çok iyi korunuyor.
Belli ki mucizeler de yapıyor.
Baş ağrıları, karın ağrılarıyla ilgileniyor.
Bu onun korunmasına yarayan birşeydir.
İnsanların onda Tanrı’nın gücünün olduğunu bilmeleri.
Ve ona inanmak zorundalar.
Sanırım peygamberlik yapıyor. Yarın ya da gelecekte
olacaklar hakkında peygamberlik ediyor.
Bunları İsa’nın yaşamında yaptıklarına borçlu olduğunu söylüyor.
Baba bütün çocuklarıyla iletişim
kurmaya çalışıyormuş gibi görünüyor.
Asıl soru: Kurduğu zaman biz ne yapıyoruz?
Bu sorunun cevabıysa: Çocukların babalarını gerçekten
dinlemeleri başarılı bir
yaşamın ve değişmiş bir dünyanın,
sırrını elinde tutar.
Baba ile yaşadıkları deneyimden sonra yaşamları
kökten değişen inanılmaz bir çiftle
tanışmak için Çin’e gittik.
İsimleri Mike ve Deena Vant Hul’dur,
ve Mike biraraya toplanacak olan dev bir grubun
çekimleri için kısa bir süreliğine Tayvan’da bize katıldı.
Mike ve Deena Baba ile yaşadıkları deneyimi Randy Clark’a,
borçludur ve Mike eski dostunu yeniden görmek istedi.
Tanrı bana bir kez daha hatırlattı.
İsa’nın adıyla
onu yenile, onu tazele.
Onu sevginin vaftiziyle yeniden doldur.
Gücün vaftiziyle.
Tanrım, onun yalnızca iyileştirmelerle değil
mucizelerle de tanık olmasına izin ver.
İsa’nın adıyla.
Yaratıcı mucizeler Rab.
Vaaaay!
Bir bankanın müdür yardımcısıydı ve büyük bir evleri vardı
son model arabaları ve herşeyleri.
İmanları sözdeydi ve ılıktı.
En son gelirler, en arkada otururlar,
kilise servisi biter bitmez de ilk onlar çıkardı.
Sabah vaaz veriyordum, Pazar sabahı.
Sanırım, tam emin değilim. Tanrı tarafından
dokunulmak isteyenler öne gelsin gibi birşey dedim.
Gel Kutsal Ruh dedim. Kilisenin her köşesinde insanlar
düşmeye başladı. Ve düştüler.
Kalktıkları zaman, Ruh’un üzerlerinde olduğu o
kısa zaman içinde kökten değişmişlerdi.
Mike bundan kısa bir süre sonra ağlayarak Tom’un
yanına geldi ve ona, artık bankada müdür yardımcılığı yapamam.
Mutlu bir evliliğimiz, iyi bir aile yapımız ve
iyi bir yaşantımız olmasına rağmen,
içimizde imanlı yaşantımız tarafından
doldurulmayan bir boşluk vardı,
özellikle de benim için.
İkimiz de Hıristiyan ailelerde yetiştik ve bunun için
Kutsal Kitap’a inanıyorduk, ancak yaşamlarımızda hiçbir izi
yoktu ve biz hani nerede diye merak ediyorduk?
Eğer gerçekten söylediği gibiyse,
o zaman meyve nerede? Daha fazlası nerede? Tutku nerede?
Sevgi nerede? Tanrı’yı sevmen gerek diyorlar.
Tanrı nasıl sevilir?O’nu nasıl seveceğimi bilmiyorum.
Onu kabul edip dua edebilirim,
ama Tanrı’ya nasıl aşık olabilirim?
Ve bu ne demektir? Peki hissetmezsen ne olur?
Hıristiyan kalınabilir mi? Kalınabilir mi...?
Böyle konuşmalarımız olurdu ve o
gece bana Mike ile tanıştığım geceyi hatırlatır.
Onun için ben... Daha önce hissettiğim bir duyguydu.
İsa’yla ilk defa tanışmak gibiydi.
Rabbin yaptığı dışarıdan zararsız ve sıradan
görünebilirdi ancak son derece derindi.
Deena’nın ve benim
içimde olanları açıklamak zordur.
Öyle bir değiş tokuş olmuştu ki, benden birçok şeyi aldı.
Bağışlanmayı ve kurtulmayı hak etmemiştim
ama herşey çok çabuk ilerledi.
Ve radikal bir sevgiyle yer değiştiriverdi.
Bu radikal sevgi onları herşeylerini satıp, üç küçük çocukları
ve iki davulla birlikte Çin’e gitmeye
sürükler. Hiç plansız.
Dil bilmiyorlardı.
Ama Tanrı gidin dedi, onlar da O’na güvendi.
Eğer O bize sadece gidin diyorsa,
o zaman biz de sadece gideceğiz.
Evimizi sattık ve herşeyimizi dağıttık.
Yalnızca giysilerimizle geldik.
Buraya üç çocuğumuzla birlikte taşındık.
O zaman biri 18 aylık, biri beş biri de üç yaşındaydı.
Eviniz yoktu?
Evimiz yoktu. Üç gün otelde kaldık
sonra bir daire bulduk.
Çok ilginçti.
Lağım akıyordu ve fareler vardı.
Hiçbir şey bilmiyorduk.
İçeriye girişimizi hatırlıyorum...
O ana kadar herşey, benim için,
çok heyecan vericiydi.
Birçok fedakarlık yapmış olmamıza rağmen,
ama yaptığımız bu fedakarlıklar bile sevinçliydi,
sanki tüm vermem gereken bunlardı
ve bunları vermek bana mutluluk veriyordu.
Ama dairenin kapısında durduğum o anda
ve gördüğümde...
çocuklarımın yeni evlerini ilk kez görmeye
geldiklerini gördüğümde.
Hangi anne çocuklarına böyle birşey yapar diye düşündüm?
Biliyorsunuz, güzel bir evimiz ve güzel bir ailemiz vardı
ve o anda sanki gözlerim açıldı, yani
gerçekti. Anlatabiliyor muyum...
Gerçekti
Ufacık yüzlerine baktım
ellerinden geleni yapıyorlardı.
Ve kendi kendime, aman Tanrım.
Ben ne yaptım? Dedim.
Yaptıkları yaşamlarını tamamiyle
Baba’nın ellerine teslim etmekti, ya güvendikleri gibi
onların imdadına yetişecekti, ya da başları büyük bir beladaydı.
Ama daha sonra Deena yakınlarındaki kimsesiz
çocuklarla ilgilenmeye başladı, mucizeler görmeye
başladılar, hiç açılmaması gereken kapılar onlar için açılmaya
başladı ve çocuk yurtlarından kimsenin istemediği öksüzleri
onlara yollamaya başladılar.
Kısa bir zaman içinde bunlar oldu...
Sevgi tarafından inşa edilmiş evimize hoş geldiniz.
Çok az düzenli destek ve aydan aya
gerçekleşen parasal mucizelerle, Mike ve Deena sakat,
kör ve evlat edinilemiyecek durumdaki çocuklara
Somunlar ve Balıklar adlı hizmetleriyle bakarlar.
Onlara eğitim verirler, bakarlar,
başka hiçkimsenin sevmeye değer bulmadığı
bu çocukları yürekleri yettiğince severler.
Bu çocuklar biziz.
Bozuk, istenmeyen, dikkate alınmayan insanlar.
Ancak Baba iki insan aracılığıyla parlıyor,
ve birden bu çocukların amacı belirginleşiyor.
Bu çocuklardan beklenen tek şey
üzerlerine bol bol dökülen sevgiyi kabul etmeleridir.
Size Mike ve Deena’nın baktığı 40’tan
fazla çocuktan bir örnek.
Bu küçük oğlan evinden kaçırılıp
bu ülkeye bir kutuda yollanmış.
Kutuda az oksijen olduğundan beyni kalıcı zarar görmüş.
Bizimle birlikte olduğu için onur duyuyoruz.
Her zaman ya bizim çocuğumuz kaçırılsaydı deriz?
Tanıdığımız ve duyduğumuz o kadar çok kişinin
çocukları kaçırılmış ki.
Biz ne isteriz? Tabii ki çocuğumuzu bulmak isteriz,
ama eğer bulamazsak, birinin onları
onurlandırmalarını, sevmelerini, iyi bakmalarını isteriz.
Ailesinin yerini alıp ona bakmayı
ayrıcalık olarak kabul ediyoruz.
Deena’ya ona karşılığında hiçbir şey veremeyecek olan,
bu çocuklara bu hizmeti neden verdiğini sorduğumda,
ben de bir ders almış oldum...
Biz Tanrı’nın yaşam veren olduğuna inanıyoruz.
Eğer bir yaşamı yaratmayı seçerse,
o yaşamda bir amaç vardır.
Bu çocuklar bize sevgi hakkında
her halde ne iyi öğretmenlerden ve vaizlerden
çok daha fazlasını öğrettiler.
Tanrı onları kullanarak bizim düşünme ve
hissetme şeklimizi değiştirdi. Ve mutluyuz.
Onlara sarılırken Tanrı’nın varlığını hissediyorum.
Onlara sarılırken Tanrı’nın memnuniyetini hissediyorum.
Onlara sarılırken ve onları severken,
kollarımda ölüyor olsalar bile, lütfunu hissediyorum.
Bunu yapmak için neden bizi seçmiş olabilir?
Bilmiyorum. Ancak bizim yaşamımız için olan
isteğini gerçekleştiriyor olmanın verdiği bir şey var.
Ve bir boz yapın parçası olduğumuzu biliyoruz.
O’nun yarattığı inanılmaz boz yapın bir parçasıyız
ve bize düşen görevi iyi yapmak istiyoruz.
"Karanlık bile karanlık sayılmaz senin için;
gece, gündüz gibi ışıldar,
karanlıkla aydınlık birdir senin için."
Karanlık bir dünyada yaşıyoruz, çoğu zaman
acı ve kaybın yeryüzünün her köşesini kapladığı kötü bir yerde.
Ve karanlıktan kurtulmanın tek yolu,
öğrendiğim kadarıyla, ışığa dönmektir.
Hindistan’dayken, örneğin,
Şiddetli Sevgi’deki eski arkadaşımız, Shanti, bizi
Kuzey Hindistan’daki çay tarlalarına götürdü, oradaki
taş ocağında günümüzdeki köleliğin ve zorla çalıştırılan
çocukların kan dondurucu örneklerini gördük .
Ailecek taş kırmaya ve taşımaya zorlanıyorlar,
bütün yaşamları boyunca, her gün.
Kamyonlardan birini doldurmak için üç haftaları var,
ve emekleri için ailenin tümü $24 Amerikan Dolarının
karşılığı olan bir miktar alır.
Bu en büyük insan hakları ihlanindeki taraflardan biri
kimdir? Hindistan Hükümeti.
Shanti elinden geldiği kadarıyla
oradaki çocuklara bir eğitim ve daha iyi bir
gelecek için umut vermeye çalıştı,
ama bir çocuğu okul için alıkoymak, kotasını
karşılamak zorunda olan aileden bir çift eli eksiltmekti.
Biz oradayken,
okuluna iki çocuk daha eklemeyi başardı,
ama umutsuzluk denizi onun üstesinden gelemiyeceği kadar büyüktü.
O karanlık bir dünyada parlak bir şekilde yanan tek bir kişidir.
Bu taş ocakları Hindistan’ın her yerine saçılmıştır,
ve durumları aynıdır ya da daha bile kötüdür.
Buralardaki karanlık baskındır, ama çocuklarının,
aracılığıyla Tanrı’nın ışığı parlamaya devam eder.
Yolumuza devam ederken Gora ve Bir’le tanıştık.
Gora sakat, Bir ise kördür.
İkisi köyden köye gidip Tanrı’nın sevgisinin onlar için neler
yaptığını paylaşırlar, bunu yapmak için de
Bir pedal çevirirken Gora bisikleti sürer.
Müjdeyi paylaşmaktan
kendilerini alıkoyamıyorlar.
Ya da Kaderum, çevresindeki birçok insana İsa’nın
evini yıkması için filleri göndermişler.
evini yıkması için filleri göndermişler.
İşlerinin kesat gitmesine neden oluyordu.
Filler evine vardıklarında, dönüp,
onun evini yıkacaklarına büyücünün evini yıkmışlar.
Sonra Majed el Shafie ile tanıştık.
Onun öyküsü James Bond filmi gibidir.
Mısır doğumlu, radical müslümanlar tarafından yedi
gün işkence görmüş, ve inaçları yüzünden çarmıha
gerilip sağ kalmış birkaç kişiden biridir.
Dağlarda iki ay Bedevi bir ailenin yanında yaşayarak
kaçmayı başarmış, sonra bir jet ski çalmış
güvenlik noktalarından sızdıktan sonra
onu kabul eden tek ülkeye sığınmış.
İsrail. Majet, Uluslararası Tek Özgür Dünya adlı
organizasyonun başındadır.
Hıristiyanların yönetimlerinin altında zulüm
görmesine izin veren hükümetlere kafa tutmuş, ve Orta Doğu’daki
radikal Müslümanlar tarafından işkence edilmek için
hedef alınmış yüzlerce aileyi gizlice kaçırıp
biraraya getirmeyi başarmıştır.
Yalnızca geçen yıl 165,000
Hıristiyan inançları nedeniyle öldürüldü.
Dünya çapında 200 ile 300 milyon arasında işkence gören
Hıristiyan var ve dünya buna sessiz kalmayı seçiyor.
Dünyanın görmüş olduğu en kötü soykırımdır
ve buradaki kiliselerin bile bundan haberleri yoktur.
Neden? Çünkü dünya iki bölgeye ayrılmıştır:
Anlaşmazlık bölgesi ve rahatlık bölgesi.
Anlaşmazlık bölgesinde ne kadar uzun kalırsanız,
kilise o kadar birlik içindedir; güçlüdür.
Rahatlık bölgesinde ne kadar uzun kalırsanız,
kilise o kadar umursamaz olur.
Yalnızca kendini düşünür.
İyileşme, bolluk konularında vaaz verirler
ki bunlar doğrudur. İyidir; önemlidir.
Kutsal Kitap’ta İsa iyileşmeyi vaat etti ve hepimiz buna
inanırız, ancak zulüm göreceğimizi de vaat ettiğini biliyor muydunuz?
Iraklı; Mısırlı ve Parkistanlı
insanlarla kanuştuk:.
Çektikleri işkenceler devam ederken bile, Tanrı’nın sevgisi gerçekti.
Örneğin Rami’ye bakın.
Sigara ve ateşle bedenini yakmışlar,
ayak tırnaklarını sökmüşler,
testislerine elektrik vermişler, ama o zaman bile,
dünyanın ışığı, ondaki karanlığı uzaklaştırdı.
Sırtımdaki her yanıkta,
İsa’nın bana sarıldığını gördüm.
Bilincimi kaybettiğim zaman,
İsa’yı bana sarılırken gördüm.
Görüm görmüş gibi mi yani?
Evet, evet.
Yani onlar seni yakarken, O’nun varlığını hissettin.
Sanki sana sarılıyormuş gibi hissettin.
Evet.
Önceden yalnızca adım Hıristiyandı,
ama beni yaktıktan sonra herşey değişti,
hayatım değişiyordu.
Her şeyi İsa için bıraktım.
Burada hiç akrabam yok.
Hiç param yok. İşim yok.
Mısır’da iyi bir hayatım vardı, ama İsa’nın beni bırakmayacağını biliyorum.
Dünyamız adaletsiz bir yerdir.
Karanlık bir yerdir.
İnsanlar kötülük yaptığı için değil,
ama iyi insanlar oturdukları ve durdurmak
için birşey yapmadıkları içindir.
Işığın yokluğunda,
karanlık hüküm sürer.
Ama biz ışığın çocuklarıyız ,
nereye gidersek büyük bir ışık parlar.
Bunu tam olarak gezimi
tamamlamak için İsrail’e gittiğimde gördüm,
aramızdayken Tanrı’nın yaşamayı seçtiği yerde.
Herşey benim için burada anlam kazandı,
olanaksız bir davranış bana
en büyük olanağı gösterdi.
Todd White adındaki bir arkadaşımla birlikte gittik.
Todd radikal bir heriftir, ve başkaları için dua etmeye
ve onlara sevgi göstermeye gelince hiç korkusu yoktur.
Eski uyuşturucu bağımlısı, köklü bir değişiklik yaşadı
Todd şimdi lazere benzer tek bir amaçla yaşıyor:
mümkün olan en fazla sayıda insanı sevmek.
İsrail’e gidiş nedenimiz basitti:
Nedenimiz yoktu.
Tanrı’nın diziyi burada bitirmemi istediğini hissettim,
Tanrı’nın yapmamızı istediğini bize göstereceğine iman ederek gittik.
İlk durağımız Capernaum, 2000 yıl önce
İsa’nın hizmetinin de merkeziydi.
İsa’nın neredeyse bütün yaşamını geçirdiği yerden
aşağı yukarı 100 metre uzaklıkta Tanrı’nın gücünün
gösterimde olduğuna şaşırmamak lazım sanırım.
Çok zorlukla yürüyen bastonlu bir adam gördük,
ve ona dua edebilir miyiz diye sorduk.
Evet dedi, biz de İsa’nın evinin kapılarının önünde dikildik
ve İsa’dan gelmesini istedik.
İsa sana tam bir bütünlük için teşekkür ederiz.
Baba, lütfun için teşekkür ediyoruz.
İsa’nın adıyla, bütün ağrılarını kovuyoruz.
Baba, verdiğin yeni bel için teşekkürler İsa’nın adıyla.
Tanrım bugün bu ağrının son günüdür, bunun için teşekkürler.
İsa’nın adıyla. Tanrım bugün. Son. Şimdi.
İsa’nın adıyla. Tanrım lütfun için teşekkür ediyorum.
Tanrım senden büyük bir artma istiyorum İsa’nın adıyla.
Ve Todd dua ederken, hep sadık olan,
İsa, bu adama geldi,
Göklerin Tanrı’sının varlığını hissederken ağlıyordu.
♪ Müzik ♪
Amin. Beklettik kusura bakma. Seni seviyorum. Rab seni bereketlesin.
Gerçekten, bekliyorlar. Teşekkürler. Teşekkürler.
Benim için, bir bastonsuz yürümeyi dener misin?
Bu gün burada gördüklerinin gün geçtikçe
güçleneceğine inanıyorum.
Bugün çok lütuf göreceksin. İyi mi?
Evet.
Bu şekilde yürüyemiyeli ne kadar zaman oldu?
23 yıl.
23 yıldır böyle yürüyemiyorsun?
23 yıl. Oh, Tanrım, çok iyi. Çok iyi.
23 yıl. Bu çok, *** uzun bir zaman.
Çok iyi.
İsa kalçalarını, belini ve herşeyi yeniliyor.
Çok iyi. Tanrı sizi bereketlesin.
Oğlum.
Efendim, oğlun olurum.
Bütün bunlar olurken, bir tur rehberi kenarda durmuş olanları
seyrediyordu. Adam iyileştikten sonra,
tur rehberi Todd’a bir soruyla yaklaştı.
Senin için dua etmek istiyorum. Kalbin nasıl?
Bilmiyorum. Bana herşeyi sen söyle.
Bazen Müslümanlara gidiyorum.
Şu türbeye git diyorlar.
Sonra soru sormamı istiyorlar,
ondan sonra da cevaplıyorlar.
Senden bana cevap vermeni istiyorum
ben sana soru sormadan. Hadi gel.
Tamam hadi. Adın ne?
Benim adım Ali.
Bak. Birşey söyleme. Son altı ay yaşamında
zorlu bir dönem olmuş öyle hissediyorum. Sanırım...
Yavaşla, anlamak istiyorum.
Son altı ay yaşamında zorlu bir dönem
olmuş, çok çabalamışsın.
Todd onunla Baba’sının sözlerini paylaştı ,
ve sonra onun için dua etti.
İsa’nın adıyla. Lütuf.
Amin. Seni seviyorum, arkadaş.
Teşekkürler.
Söylediklerim anlamlı mıydı? İnanılmazsın.
Bu iyi işte. Bak şimdi tazelendim. Şimdi yenilendim.
Sen gerçeği söylüyorsun.
Gerçek budur.
Başına gelenlerden öyle çok etkilenmişti ki,
hemen çevredekilere anlatmaya başladı.
23 yıldır yalnızca bastonla yürüyebiliyormuş.
Şimdi ilk defa kendi başına
yürüdü, dua edildikren sonra.
23 yıldır yürüyemiyormuş.
Bu adam Capernaum’un kapılarında İsa’nın
müjdesini yayan bir Müslüman’dı!
İlk önce gerçekleşmesi gereken şey, önemli
olan senin Tanrı’yı hissetmen değildir.
Çoğu zaman tüylerim diken diken olsun ya da
ellerim ısınsın isterim. Bunların olması çok
iyi ama Tanrı imanla yürüyün diyor.
İnananları bu belirtiler izleyecektir diyor.
Özel bir armağanınızın olması gerektiğini söylemiyor.
Yuh 14:12, İsa, bana iman eden, benim
yaptıklarımı yapacak diyor. Bu inanılmaz bir şeydir.
Sonra daha da ilerletir ve hatta daha büyüklerini der.
Yani bunu Söz’de görüyoruz. Markos 16’da da der.
Hastalar için dua edin, el koyup dua edin der.
Hastaların iyileşebilmeleri için,
öncelikle sizin el koyup dua etmeniz gerek.
Kudüs’e doğru yöneldiğimizde, Tanrı’dan yalnızca O’nun
yapabileceği imkansız birşey yapmasını istedim.
Kubbetüs Sahra’ya girmemi sağla:
İslam’daki en kutsal ikinci yer,
ve 2003’ten beri Müslüman
olmayanlara yasak olan bir camii.
Nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu, kimseyi
de tanımıyorduk ve bunun için Tanrı’nın 24 saati vardı.
Benim gitmeyi istememin nedeni dünyanın kendi gözleriyle
imkansızlığın Tanrı’sını görmelerini istememdir.
Kudüs’e vardık ve hemen kendimizi sevebileceğimiz
insanlar bulabilmek için sokağa attık.
Karşımıza ilk çıkan fena halde,
topallayan bir adamdı.
Todd hemen lafa daldı.
Adın ne? Benim adım Todd.
Ağrını durdurmanın yolunu biliyorum.
Hııı?
Hemen şuraya otur. Bir dakika.
Şöyle kendini iyice geriye doğru çekip otur.
Ayaklar.
Bu. Bak. Bu bacağa bak?
Bu uzun. Bu kısa, gördün mü?
Bak şimdi.
Baba, sana şimdi hamd ediyorum. İsa’nın adıyla sol bacak uza.
Hissediyor musun? Uzadığını hissediyor musun?
Evet.
Bak. İyi. Bu bacağında hissediyor musun?
Ağrının azaldığını hissediyor musun?
İzle. Baba, İsa’nın adıyla teşekkür ediyoruz.
Bütün ağrılar bedenini şimdi terk edin.
Defolun.
Omurlar İsa’nın adıyla iyileşin.
Ayağa kalk.
Eğil. Bak. Oldu mu?
Haa. Gerçekten?
Gitti mi.
Hepsi gitti.
Hepsi gitti. Bak. Ağrı var mı?
Oldu mu? Geçti mi?
Rüya mı görüyorum?
Hayır rüya görmüyorsun. Benimle yürü sora geçmiş mi
bana söyle. Sen yanımdan geçerken sana bakıyordum.
Ağrıların geçti. Bitti. İsa sana
yeni omurlar verdi. Omurlarından ikisi kötüydü.
Şimdi o omurlar yepyeni.
Çünkü İsa benim içimde yaşıyor,
dua edince de sana dokunuyor.
Teşekkürler. Çok teşekkürler.
Neydi... Adın nasıl söyleniyor?
Shahin. S-H-A-H-I-N
Harika. Müslüman mısın?
Evet.
Ben Hıristiyanım ve sana seni sevdiğimi söylemek istiyorum.
Bütün kalbimle.
Çok, çok, çok teşekkür ederim.
Esenlik seninle olsun.
Esenlik seninle olsun.
Tanrı seni bereketlesin. Yeni sırtını güle güle kullan.
Tamam. Çok teşekkürler. Sağol. Sağol.
Zaman ayırdığın için sağol. Bak, iyileşti.
Zaman ayırdığın için sana da teşekkürler.
Seni seviyorum. Tanrı seni bereketlesin kardeşim.
Hoşçakal.
Bu inanılmaz birşeydi.
Ben Müslüman’ım dedi.
Hayır. İsa Tanrı’nın Oğlu’dur.
Baksana yürüyor.
Şu merdivenlerden inişine baksana.
Hiç ağrısı kalmadı.
Onu şöyle yürürken gördün mü... Şöyleydi.
Böyle yürüyordu... aman Tanrım.
Ne kadar hızlı gördün mü...
Bize doğru gelirken nasıl yürüdüğünü gördün mü?
Şöyleydi... Böyle yürüyordu.
Rüya mı görüyorum dedi? Rüya görüyorum!
♪ Müzik ♪
Bu iyi bir başlangıçtı.
“İlerlemeye devam ettik, eski Kudüs’ün Müslümanlara
ait kısmına geldik, Todd çevresindekiler için dua
etmeye başlayınca insanlar iyileşmeye başladı.
Onlar da bize başkalarını getirdiler,
böylece çevremizde bir kalabalık oluştu.
Seven ve tutkulu bir insan olarak,
tanınmak istiyorum. Önemli olan merhamettir.
Tanrı’nın insanlar için merhametle dolu yüreğidir .
İnsanları itmekten, onları yönlendirmeye çalışmaktan, dua konusu
haline getirmekten vaz geçmeliyiz. Ve sevgiye
dönüşmeliyiz. Pislikleri göstermek yerine,
insanların içindeki iyiliği çekip çıkarmalıyız.
Haydi. Bize emanet edilen barıştırma hizmetidir
dünyanın günahlarını onların yüzüne vurma değil.
Haydi. Ama insanları Baba’yla barıştırmak.
Bizim hizmetimiz budur. Eğer insanlar içimizdeki
Mesih’i göremezlerse, bizde olanı istemezler kardeş.
Kudüs’ün Müslüman kesiminde haber yayılmaya başlamıştı,
bir saate yakın Müslümanlar için dua ettik.
Sonlarına doğru bir adam bize yaklaştı.
Bu tepeden inemeyeceğiz.
Bunun farkındasın değil mi?
Selam? Merhaba. Nasılsın?
İyi.
Sağlıklı mısın?
Evet. Sağlıklıyım.
Hasta değil misin? Göğsün?
Ciğerlerin? Kalbin? Sorun yok mu?
Sorun yok... Sen iyileştirici misin? Armağanın mı?
Evet, içimde olan bir şey. Dua edeyim. Sorun var mı?
Bu filmde var mıyım?
Film, evet. Biz film çekiyoruz.
Gel. Nerelisin?
Pennsylvania’lıyım.
İsrail’e ilk gelişin mi?
İkici gelişim.
Hıristiyan mısın?
Evet. Ya sen?
İyi. Ben de, evet. İnanılmaz değil mi?
Çok iyi!
Evimi bereketlemeni istiyorum.
Evini bereketlemek isterim. Burada mı oturuyorsun?
Evet. Via Dolorosa.
Via Dolorosa’da nasıl oturabiliyorsun?
Mesih’in yolu bu. Rab İsa burada acı çekti.
Al. Al, kardeşim.
Senin ve kameran için bir bereket. Sizin için yeni birşey.
Selam!
Yaralı mı? Hasta mı?
Evet.
Hasta. Çok hasta. Göğsü mü?
Kalbinde bir sorun mu var? Ya da akciğerlerinde?
Evet.
Oradayken duymuştum. Göğüs ve akciğer.
İyileşmesi için dua etmeliyim.
Kanser mi? Nedir?
Hayır kanser değil. Kalbinin yalnızca %20’si çalışıyor.
Ameliyat olamıyor ve o da bir Hıristiyandır.
Benim kayınpederim.
Evet. Dua etmek istiyorum. Anlar mı?
Anlamaz. Ben tercüme ederim.
Todd dua etti, sonra adamın kendini nasıl hissettiğini sordu .
Biraz ağrısı var?
Neresi ağrıyor. Dokunmasını söyle.
Çık dışarı. İsa’nın adıyla.
İsa.
İsa.
Baba, İsa’nın adıyla bütünlüğün için hamd olsun.
Şu anda.
Ağrı kesilsin. Hiçbir kalp sorunu kalmasın.
İsa’nın adıyla bütünlük.
Sor. Bak.
İyi mi?
Evet.
Seni seviyorum. Yürüyebilir mi?
Ayağa kalkabilir.
Yürüyebilecek mi?
Sor bakalım ayak bilekleri nasılmış.
Daha iyiymiş.
Oradan ayrılırken, Kubbetüs Sahra’ya nasıl
gidildiğini bilip bilmediğini sordum.
İmkansız olduğunu söyledi.
Evet, herkes bana aynı şeyi söyleyip duruyor dedim.
Peki içine nasıl girebilirim?
O zaman bana dikkatlice baktı,
sen bizi bereketledin, ben de sizi bereketlemek isterim.
En yakın arkadaşının orada çalışan herkesi tanıdığını
söyledi. Eğer bütün Kudüs’te sizi oraya sokabilecek
bir kişi varsa o da bu adamdır.
Onunla tanışmak ister misiniz?
Evet lütfen. Ondan sonra da gidelim.
20 dakika eski Kudüs’ün karmakarışık dönerli sokaklarında
yürüdükten sonra bir avluya vardık ,
ve adam arkadaşına seslendi.
Ve imkansızlıkların Tanrı’sı beni yanıtladı.
♪ Müzik ♪
Birlikte oturduk, ona ne yapmak istediğimizi söyledik,
o da bize yarın sabah 10’da burada olun dedi.
Ertesi sabah kapının dışında buluştuk,
Kubbe’ye doğru yola koyulduk.
İbrahim’in oğlu İshak’ı neredeyse
kurban edeceği, bir zamanlar ahit sandığının bulunduğu
Müslümanların Muhammed’in göğe alındığına inandıkları
yerde bulunan bu binanın önünde duruken,
Tanrı imkanlı kıldığı için imkansızı yapmak
üzere olduğumuzun farkına vardım.
Buraya güç kullanarak gelmemiştik,
buraya yalın sevgi paylaşımlarıyla gelmiştik.
İçeri girdik, hem de ezan okunurken,
ve Tanrı’nın imkansızı bana ve hepimize bir ders
vermek için yaptığını anladım.
Tanrı için bu kolaydı.
En imkansız olan şey bizim kirli yüzlerimiz,
ve kırık yüreklerimizle evrenin Tanrısıyla,
aşk yaşıyabilir olmamızdır, her kim olursak
olalım ve her ne yapmışsak yapalım .
Burası ahit sandığının bulunduğu yerdi,
en kutsal yer,
İsa’nın öldüğü anda bizi O’nun kalbinden uzak
tutan perdeyi işte tam burada ortasından yırttı.
Ve sonra, tur rehberimiz bize dönüp
Ruhlar Kuyusuna gitmek ister misiniz diye sordu.
En kutsal yerin temeline kadar indik,
bir zamanlar Tanrı’nın varlığının bulunduğu yerdi burası,
ve dünyanın ışığı evim dediği bu dünyadan göğe
tam buradan alınmıştı.
Yaklaşık 3000 yıl önce Yeşaya şunları yazdı,
“Beni sormayanlara göründüm,
Aramayanlar beni buldu.
Adımla anılmayan bir ulusa,
"Buradayım. Buradayım", dedim.
Tanrım İsa’nın adıyla varlığını buraya davet ediyoruz.
Varlığın burada kalsın, varlığın burada olsun.
İsa’dan daha güçlü başka kimse kesinlikle yoktur.
Tanrım sana şimdi hamd ediyoruz.
Baba, teşekkürler. Tanrım varlığını davet ediyoruz.
Kutsal Tanrı. Senin varlığını Tanrım. Senin varlığını.
Baba, teşekkürler. İsa’nın adıyla, varlığını buraya davet ediyoruz
şimdi. Gel Kutsal Ruh, buraya egemen ol.
Buraya egemen ol, Tanrım. İsa’nın adıyla.
Kolay oldu!Tanrı kapıları bize kolayca açtı.
Yüzlerce insan vardı gördünüz, avlularda.
Binlerce Dolar verseler bile,
içeriye giremiyecekler. Ama bize Tanrı yardım etti...
Özellikle Amerikalılar.
Özellikle Amerikalılar.
Güçlü bir imanım var diye övünme.
Diğer inançları yargılama.
İsa’nın tek yol, gerçek ve yaşam olduğuna inanıyorum.
Politik olarak doğru olmaya çalışmam.
Basit. Çizgi kuma çizilmiştir.
İsa tek yoldur.
Bu ifade için ölmeye de hazırım.
Peki ama, bu yolu nasıl anlatırız, yalnızca sevgi aracılığıyla.
Bu Müslümanlar dokunuldular ve kökten sarsıldılar.
Kutsal Ruhun iri kıyım olduğuna inanıyorum
Ve görevini yerine getirmek için yetkindir, arkadaş.
Bunu herkes yapabilir. Tanrı’da yedi yaşındayım.
Tek bildiğim İsa ya benimlesin ya da bana karşısın
dedi. Ya toplarsın ya da dağıtırsın.
Bence bizler dünyanın ışığı olmalıyız.
Adımınızı dışarı atın, kabaca değil,
ama insanların anlayabileceği bir şekilde.
Her gittiğiniz yerde Tanrı’dan sizi kullanmasını isteyin. Teşvik edin.
Sizi içeriye sokmama ne neden oldu bilmiyorum.
Neden bilmiyorum. Yani, niçin bilmiyorum.
Size yardım etmem gerektiğini hissettim.
Yüzünüze bakınca özel olduğunuzu hissettim.
İnsanı size yardım etmeye yönlendiren özel bir şey.
Baba’nın ışığını yüzlerimizde görmüştü,
ve bu ışık onu değiştirmişti.
Eğer Tanrı ışıkların Baba’sıysa, ve İsa dünyanın
ışığıysa, o zaman o ışığı her gittiğimiz yere taşıyoruz.
Ama öncelikle onun tarafından bulunmalıyız,
öncelikle onu tadmalıyız,
ve öncelikle kim olduğumuzu anlamalıyız.
Seviliyorsun.
Seviliyorsun.
Sen Tanrı’nın sevgilisisin
ve o senden hoşnuttur.
Sen Tanrı’nın sevgili oğlusun ve O da senden hoşnuttur.
Sen Tanrı’nın sevgili kızısın ve O da senden hoşnuttur.
Sen Tanrı’nın çocuğusun.
Tanrı iyidir. O son derece iyidir.
Herkes İsa gibi bir kral ister.
Eğer onu iyi temsil edersek, onun bedenini de isterler.
Müjdeyi paylaşmak için ayağa kalktığımda,
ki ilahlara taptıkları için tanrının kim olduğu hakkında
bir fikri olmayanlarla paylaşırım.
Çok kötü ilahlara taparlar.
Tanrıları için sofra hazırlarlar.
Ben ise onlara
Hıristiyanlıkta Tanrı’nın bunun tam tersini yaptığını söylerim.
Sofrayı O çocukları için hazırlar.
Ve diğer inançlarda,
insanlar Tanrı’yı ararlar.
Hıristiyanlıkta, Tanrı insanları arar.
Bir Baba’nın çocuklarını bekleyişini
Majed el Shafie’yi ziyaret ettiğimizde yaşanan
an en iyi şekilde canlandırdı.
Bu aile oğullarından ve kardeşlerinden
7 yıldır ayrıdır, ve bugün
Parkistan’dan gizlice çıkarılacaktı.
İnançları nedeniyle zülum görmekteler,
hatta bazı radikaller oğullarının kolundaki
haç dövmesini kesip atmak istiyor.
Onların bu yaşadıkları bizim için de gerçerlidir.
Biz de Baba’mızdan ayırıldık,
çevremizdeki kötülük tarafından esir alındık.
Dövüldük, terk edildik,
bir parça mutluluğun peşinden koştuk,
yüreğimizdeki boşluğu doldurabilecek birşeyi aradık,
huzur verecek ne olursa.
Ve Baba bekler, kollarını açmış,
eve, ona gelmemizi bekler.
O herşeyi halletti, tek yapacağımız onu kucaklamak.
Bizim için kimse savaşmasa bile O savaşır.
O herşeyi bırakır, herşeyden vazgeçer,
tek bir, tekil takıntı için.
Bu dünyada 7 milyar insan var,
ama bugün, şimdi, tam şu anda,
bir Baba çocuğuna kavuştu.
Ve o çocuk sensin.
♪ Müzik♪
Işıkların Babası