Tip:
Highlight text to annotate it
X
Arada sırada giydiğim şu
eski deri ceketi biliyor musun?
Kahverengi olanı.
Onu Hoyt'a verdiğinden emin ol.
Ona o ceketin şanslı
olduğunu söylemiştim.
Değil.
Ama o bunu bilmiyor.
Ev ve bankadaki param
Sookie'ye kalsın.
Ama kamyonetim sana kalsın.
Gerçekten mi?
Sen hep iyi bir dost oldun, Rene.
Sağol, adamım.
Seni serbest bıraktıklarında
geri veiririm.
Beni asla serbest
bırakmazlar, Rene.
Bende yanlış olan...
...bir şeyler var.
- Bırak böyle konuşmayı.
Sen öldürmüş olsan bile
onlar masum kadınlar değillerdi.
- Ne?
- Onlar Sivridiş Severler'di.
Sen yapmamış olsan da,
ölmeleri an meselesiydi.
Hey, sen büyükanneme bir
Sivridiş Sever mi diyorsun?
Hemen üzerine alınma.
Sadece şunu diyorum, yapmak için
sebeplerin vardı, hepsi bu.
Yaptıklarımın hiçbir
geçerli sebebi yok.
- Sanırım haklısın.
- İçeri giremezsin.
O benim kardeşim.
Aynı anda sadece
bir ziyaretçi alabilir.
Ya bana izin verirsin
ya da beni de oraya tıkarsın...
...bir şekilde onu göreceğim.
- Özür dilerim Sookie, çok özür dilerim.
- Hiçbir şey için özür dilemene gerek yok.
Keşke sen buraya gelip bir şeyler
itiraf etmeden önce gelmiş olsaydım.
Hiçbirini hatırlamıyorum bile.
Sadece benim yaptığımı biliyorum.
Jason, çeneni kapatman gerek, tamam mı?
Çünkü gerçek katili
bulmaya çok yakınlaştım.
UYARI!
Bu dizi çok ağır küfürler ve...
...çocuklar için çok zararlı
olabilecek sahneler içermektedir.
İyi seyirler.
Çeviri: Sadweq
Katilin adı Drew Marshall.
Cindy adında bir kız kardeşi varmış.
Sanırım, o kızı da o öldürdü.
Tıpkı Maudette, Dawn
ve Amy gibi boğazlanmış.
Eğer katili biliyorsa niye bunu
polise anlatıp Jason'ı çıkarttırmıyor ki?
Çünkü denediğimde polislerin beni ve ailemi
korumaya hiçbir değer vermediklerini gördüm.
Henüz hiçbir kanıtım yok.
Drew Marshall'ın neye benzediğini bilmiyorum bile.
Yani katilin gerçekten
o olduğundan emin değilsin.
Kafasının içindekileri gördüm.
Asla o olduğuna inanmazlar,
ama gerçek bu.
Bu dünyada ne kadar
çok gariplik var böyle.
Bana yardım etmek istediğini biliyorum,
ama bunun tek nedeni gerçeği kabullenememen.
Ben bir katilim...
...ve cehenneme gideceğim.
Bu kadar basit.
Beni dinlemiyorsun.
Katilin kim olduğunu biliyorum.
Ve tek yapmamız gereken onu bulmak.
Beni dinle,
aptal olma.
- Derdin nedir?
- Onu buradan uzaklaştır.
Babanın uşağı mıyım ulan ben?
Lütfen,
onu buradan çıkart.
Onu duydun.
Hayvanat bahçesi kapandı.
Bunkie Polis Karakolundan
muhtemelen gerçek katil olan...
...Drew Marshall'la
ilgili faksı aldınız mı?
Ne Bunkie Polis Karakolu ne de
Drew Marshall'dan haberim yok.
Ama sana tek bir şey diyeyim.
Gerçek katil tam orada,
ait olduğu yerde.
Senin bir polis, hatta bir insan
olman bile büyük bir yanlışlık, Andy.
Bunu diğer insanların da
öğrenecek olması sadece an meselesi.
Selam, ben Tara.
- Günaydın.
- Günaydın.
Aç olabileceğini düşünmüştüm.
Tamam da, bu bir kahvaltı değil ki,
bu bir sanat eseri.
Ve bu yer...
Sen gerçekten de bir Sosyal
İşler Memuru değilsin, değil mi?
Ben pek çok şeyim.
- Aynen senin gibi. Kahve?
- Alıyım.
Sen de sadece alkollü araç kullanan
bir barmen değilsin, değil mi?
Ayrıcı zeki ve beceriklisin.
Güçlüsün.
Mücadelecisin.
Şu anda o özelliklerin hiçbirisi
bende varmış gibi hissetmiyorum.
Sadece arabamı mahvetmedim.
Tüm hayatımı da mahvettim.
Tamamını.
Bu da farklı bir
bakış açısı olmalı.
Bana göre senin
durumun bir fırsat.
Daha yeni şeytan çıkarma kazığı yedim
ve de sarhoş araba kullandım.
Büyük ihtimalle işimi ve
bütün arkadaşlarımı kaybederim.
Annem de beni reddetti.
Özür dilerim, ama bu
nasıl bir fırsat anlayamadım.
Belki hayatın o saydıkların
olmadan daha iyi olur.
Şimdi yeniden
düzenlenecek bir odan var.
Nasıl bir hayatın olmasını
istediğine karar ver...
...ve bırak öyle düzenle.
Ne istiyorsun, Tara?
Hayatının nasıl olmasını istiyorsun?
Bilmiyorum.
Sanırım kendimin bir şey
istemesine hiç izin vermedim.
Çok üzüldüm.
Evet, neyse, eminim ki, benden
daha kötü durumda olan insanlar var.
Seni meşgul etmeyeyim ki,
benim kahvaltıda...
...ağlamamı izlemek yerine
onlara yardım edebilesin.
Benim için yaptığın
her şeye minnettarım.
Ve söz veririm kefalet ücretimi
en kısa zamanda geri ödeyeceğim.
Tara, otur şuraya.
Kahvaltına dokunmadın,
daha elbisen de kurumadı...
...ve ikimiz de gidecek bir
yerin olmadığını biliyoruz.
Lütfen.
Biliyorum, bana
güvenmen zor...
...ama amacım sadece yardım etmek.
Sen bir şeyler ayarlayana kadar
sana kalacak bir yer vermek.
- Bunu neden yapıyorsun ki?
- Çünkü yapmak istiyorum.
Çünkü istediğim hayat bu;
insanlara yardım etmek.
Sana acıdığımdan değil...
...senden karşılığında
bir şey istediğimden değil.
- Neden o zaman?
- Çünkü bir şansı hakediyorsun.
Ve sana bunu
verebilecek bir konumdayım.
Bunu sonladırmak istiyorsan, tamam.
Ama en azından beni ara...
...ve hangi cehemmemde olduğunu söyle ki,
senin için endişenlenmeyi bırakabileyim.
Çok teşekkürler.
Sonra görüşürüz, hoşçakal.
- Burada ne arıyorsun?
- Öğlen vardiyasını aldım.
Jason'ın başına gelenler için,
bugün izin alırsın diye düşünmüştüm.
Evde kalıp saklanarak insanların
bana acımasına izin vermeyeceğim.
Ayrıca, para kazanmalıyım ki,
Jason'a özel dedektif tutayım.
Drew Marshall
bu kasabada bir yerler de.
Kim bilir kaç kez
buradaki masalara oturup...
...gözlerimin içine bakarak
hamburger ve kızartma söyledi.
- Evet, ama onu hiç duyamadın, değil mi?
- Sen de koklayamadın, değil mi?
Kısa dalgalı bir radyo değilim.
Genelde dinlememeye çalışıyorum.
- Özür dilerim, öyle demek...
- Sorun değil.
İşime başlasam iyi olur.
Onunla sadece
beş dakikanız var.
Beş dakika.
Bay Stackhouse?
Benim adım Orry Dawson.
Onlara avukata ihtiyacım
olmadığını söyledim.
Ben bir avukat değilim.
Ben burada Güneş Kardeşliği
adına bulunuyorum.
Şu vampir karşıtı kilise mi?
Biz insan ırkının korunması ve kurtuluşu
için bir araya gelmiş dini bir topluluğuz.
İyi.
Çünkü ben de vampirlerden
nefret ettiğinizi düşünmüştüm.
Ben de ederdim...
...ama sonra bir tanesiyle tanıştım
ve oldukça düzgün birisiydi.
Onu öldürene kadar.
İşte burada yanılıyorsunuz.
Yaptığınız şey...
...ırkınıza ve Tanrı'ya
yapılmış bir hizmet.
Ve bununla gurur duymalısınız.
Geçen yıl sadece Louisiana'da vampirlerle
bağlantılı 800 tane saldırı ihbarı alındı.
Ve resmi kurumlar
hiçbir şey yapmadılar.
O şeytanlara saygı duymakla
ve sivil haklarıyla çok meşgullerdi.
Peki bizim haklarımıza ne olacak?
Mahallelerimizin güvende olması hakkına...
...kanımıza sahip olma hakkımıza?
O konuda hiçbir bilgim yok.
Bakın...
...resmi olarak...
...kilise yaptığınızı tasvip etmiyor.
Dört kadının canını aldınız.
Kendi ırklarını lekelemiş olsalar da...
...hala insanlardı.
Ama kabul ediyoruz ki...
...yönteminiz kusurlu olsa da...
...niyetiniz kusursuzdu.
Neden bahsettiğin hakkında
en ufak bir fikrim yok.
Bu akıllıca...
...hiçbir şeyi kabul etmeyin.
Kilise sizin savunmanız için
yardım toplamaya başladı bile.
Bu arada...
...bunda vakit geçirmenize
yardım edecek şeyler var.
Siz cesur bir askersiniz,
Jason Stackhouse.
Tanrı sizi seviyor.
Kurtuluşa ereceksiniz.
Bölmek istememiştim.
Maryann'i arıyordum.
Birazdan burada olur.
Sen Tara olmalısın.
Geçsene.
Ben Eggs.
Eggs mi?
Aslında Benedict.
- Benedict Talley yani.
- Eggs Benedict.
Hassiktir, özür dilerim.
Gülmemeliydim.
- Benim ismim de berbat bir şey.
- Tara güzel bir isim.
Sana uyuyor.
Maryann bana bir sevgilisi
olduğundan bahsetmemişti.
Ben...
Ben sadece kendi ayaklarımın
üzerine dönene kadar burada kalıyorum.
Aynı senin gibi.
Yani başıboş zencileri koleksiyon
yapmak onun hobilerinden mi?
Senin hakkında haklıymış.
Komikmişsin.
- Başka ne dedi benim için?
- Şey dedi...
Kucağında bir viski
şişesiyle kaza yapmışsın.
Vodkaydı.
Çok ucuz bir vodkaydı.
Ben... Seni yargılamıyorum.
İnan bana, sorun değil.
Maryann beni bulduğu zaman...
...kısaca şöyle diyeyim,
seninkinden daha kötü bir durumdaydım.
O mucizevi bir memur.
Göreceksin.
Ama ben o kadar
uzun kalmayacağım.
Bu çok kötü.
Annem...
...fazla iyi olan bir şey olduğunda
"Bu işte bir çapanoğlu var." derdi.
Bu da tam olarak öyle.
Ben de kendimi rahat hissedene
kadar epey bir zaman geçti.
Ama bu dünyada
iyi insanlar var.
Bazen...
...başına iyi belalar gelir.
Yaptığını hatırlamıyor.
Hafıza kaybı gibi bir şeyi var.
Bir şey isterseniz seslenebilirsiniz.
Orada kemiğini kaybetmiş
bir köpek gibi bakarak oturuyordu.
Ve sonra dedi ki;
"Ben yaptım."
"O kadınları ben öldürdüm."
- "Sen başından beri haklıydın."
- Böyle bir şey demedi.
Onun gözlerine bakmış olmalısın.
Adeta donmuştu.
Bir hayvanı ezmiş gibi konuşuyordu.
Müsadenle.
Tanrı'ya şükür ki, onu yakaladın.
Dedektif Bellefleur.
Sana bir bira ısmarlayabilir miyim?
Minnettarlığımı göstermek için?
Büyütülecek bir şey değil, Rosie.
Ben sadece işimi yapıyordum.
Bütün ailesi kaçık
ve katillerle dolu.
Kardeşinin yaptıklarından dolayı
yüzünü göstermeye utanmıyor mu hiç?
Adi, pezevenk, Jason Stackhouse,
kahrolası bir katilmiş.
Yakılışını izleyebilmek
için iyi para öderim.
Bir katil için çok tatlıydı,
acaba niye bana hiç asılmadı.
Neler oluyor?
Sen haklıydın.
Bugün buraya gelmemeliydim.
Neden benim karavana
gidip uzanmıyorsun?
Buradan gitmem lazım.
- Bu tehlikeli.
- Etrafta tur atarım.
Kapılarımı kilitli tutarım.
Arabadan dışarı bile çıkmam.
Bir süre yalnız kalmalıyım.
Bu düşünceleri kafamdan
uzaklaştırmalıyım.
Tamam, tamam, git.
Masalarına ben bakarım.
Sağol, Sam.
Her şey için.
Yalvarırım, Tanrım.
Bana bunu yapma.
Kahretsin, kahretsin!
Onun bunun çocuğu!
Sokayım!
Bir sorun mu var?
Sadece...
...arabada bir sorun var, hepsi bu.
Bir bakmamı ister misin?
Kimseye söyleme ama,
arabalar hakkında çok şey bilmem.
Üzgünüm.
Uğraştığın için sağol.
Ben...
...bir çekici çağırayım.
Niye seni evi bırakmama
izin vermiyorsun?
Dönüşte bizim tamirci Hank'i
alır getiririm, bakar.
Ben...
...yalnız kalamam.
Tabii ki, kalamazsın.
Seni eve götürdükten sonra,
Sam gelene kadar kalmama ne dersin?
Seni buna bulaştıramam.
Kardeşin bana çok iyi davranırdı.
En azından bunu yapayım.
Çok naziksin, Rene.
Sadece şunu demek istiyorum...
...Andy'ye de söyledim,
katilleri tanırım ve Jason onlardan biri değil.
- Teşekkürler, Terry.
- Hiç kimse beni dinlemiyor...
...ama dinlemeliler.
Hazır mısın?
Jason'ın kamyonetini
sana verdiğine inanamıyorum.
Bu komyoneti çok sever.
Farkındayım.
Öyle, değil mi?
Vaz geçirmeye çalıştım,
ama duymuyordu sanki.
Şunu tak bakalım.
Sağol.
Gerçekten doğru mu? Benim şu anda
ne düşündüğümü duyabiliyor musun?
Hiçbir şey yapmayı düşünmüyorum,
hiçbir şey, hiçbir şey düşünmüyorum...
...hiçbir şey,
hiçbir şey düşünmüyorum...
Boşuna uğraşma.
Hiçbir şey düşünmemek mümkün değil.
Güven bana,
çevremdeki herkes denedi.
Er ya da geç,
bir şeyler düşünürsün.
Ne kadar garip bir şey,
düşüncelerinin bir aksanı yok.
Böyle yaşamak senin
için zor olmalı.
Bazen gerçekten de zor.
Bazı insanların ne kadar hastalıklı
olduğunu tahmin bile edemezsin.
Tanrım.
Buna kesinlikle inanırım, bayan.
Benim hakkımda kötü
şeyler söylemelerine...
...alıştım, katlanabilirim,
ama kardeşime söylemelerine...
Tüm yakınlarımı kaybettim,
geriye kalan tek şeyim o.
Sağol.
Ben de yakınlarımı kaybettim.
Hiç kolay olmamıştı ama...
...baş etmenin yollarını buluyorsun.
Çocuklar size çöpleri
dışarıya atmanızı söylememiş miydim?
Ne halt izliyorsunuz böyle?
Aman Tanrım.
Bunu nereden buldunuz?
Coby?
Lisa, bana cevap ver, hemen.
Rene'nin.
Garajda bulduk.
Odanıza gidin.
OYUNCULAR İÇİN KÖYLÜ ŞİVESİ.
Burası cehennemden
daha sıcak.
Biliyorum, büyükannem bütün
gün pencereleri açık tutardı...
...ama ben öyle yapınca
kendimi güvende hissedemiyorum.
Otursana,
ben biraz buzlu çay yapayım.
Güzel olur.
Bu piçlerin beyinlerindeki
zevk alma duyuları körelmiş.
- Rene yeleğini unutmuş.
- Unutulan eşyaların arasına koyayım.
Hey, Sookie nerede?
Gördün mü?
- Nereye gitti?
- Rene'yle birlikte gitti.
Yaklaşık 20, 23 dakika önce.
- Rene, şeker ister misin?
- Evet, hanımım.
Beni korkuttun.
Öyle mi?
Kusura bakma.
Sakın düşünme, düşünme...
Kan, kan, kan, çok fazla kan vardı.
Burada olmamalıydı.
Kapa lan çeneni!
- Rene?
- Sookie burada değil?
Burada olmaman gerekirdi.
İyi misin?
Şey...
Bu sıralar çok tedirginim.
Sana yardım edeyim.
Ben gidip bir paspas alayım.
Ne yaptığını zannediyorsun?
Uzak dur!
Beni vuramazsın.
Söylemiştim.
Bunu hakketti,
kendi kaşındı, ölmeyi istiyor.
Onun için Sivridişler'le sikişiyor.
Siktir.
Kahrolsun.
Gel buraya!
Seni siktiğimin orospusu!
Kahretsin.
Yaptığın şeyi
hiçbir şey örtemez.
Şimdi de beni mi izliyorsun?
Seni ucube.
Ucube sensin, Cindy. Karolası ucubesin.
Siktiğimin ucubesisin. Siktir.
Bacaklarının arasına bir ölüyü aldın.
Mezardaki annemizin kemikleri...
Siktir ol git, buradan.
Sookie. Sana göstereceğim, orospu!
Ne yapıyorsun?
Çekil git başımdan!
Defol!
Seni kafamın içinde hissedebiliyorum!
Seni Jason sandım.
Geber, seni Sivridiş Siker!
Siktir ol git, kafamdan!
Haydi, Sookie. Gel...
...arkadaş olalım.
Özür dilerim.
Seni korkutmak istememiştim.
Dost olabiliriz.
Sookie.
Cidden, sadece şaka yapıyordum.
Beni duyabiliyor musun,
seni iğrenç amcık?
Ellerimle
kafanı kopartacağım...
...sonra da
o ölü yüzünü sikeceğim.
Siktir, kahretsin.
Onu kaybetmiş olmalıyım.
Ormanda saklanıyor olmalı.
Geri dönüp baksam iyi olacak.
Düşünce okuyan, vampir siken, orospu!
Kendini akıllı mı sanıyorsun?
Şimdi de akıllı mısın?
Sen de nesin böyle?
Amına koyduğumun yaratığı!
Siktiğimin hastalıklı boku.
Geber, koyduğumun yaratığı!
Geber...
Siktiğimin orospusu!
Hey...
...üzgünüm.
Hayır, Bill, yalvarırım.
Onu ışıktan uzak tutmalıyız.
Çok güzel gözüküyorsun.
Sanki birisi derinin
altından ışık tutuyor.
Hastahane ona
biraz uyuşturucu verdi.
Kendinde değil.
Sana, "Sana bir şey olursa,
aklımı kaybederim." demedim mi ben?
Aklını kaybetme.
Ben iyiyim.
Sam size söyledi mi?
Hayatımı kurtardı.
Bir köpeğe dönüştü
ve Rene'yi ısırdı.
Hassiktir, sana verdikleri
o uyuşturucudan ben de alacağım.
Çocuklar, bırakalım da dinlensin.
İnsanların gerçek kişiliğini
görmesine izin vermelisin.
Çünkü...
...kibar...
...ve cesursun.
Sevilmeyecek bir yanın yok.
Sen de öylesin.
Tamam o zaman,
teşekkürler.
Savcılık suçlamaları düşürmüş.
Hayır, bu imkansız.
İtiraf etti.
Amy Burley'in boynundaki izlerle
Rene'nin kemerinin izi uyuşuyormuş.
Ya da Drew Marshall'ınkiyle.
İşte adı her neyse.
Sookie'yi bir ceset
torbasına koyacaktı neredeyse.
Stackhouse'u tutmak için
bir sebebimiz yok.
Bu saçmalık!
Kendine gel. Daha da fazla şeyi
berbat etmeni istemiyorum.
Yani, ne olacak, şimdi?
Onu öylece bırakacak mıyız?
Biz değil.
Onu sen içeri koydun.
Sen çıkartacaksın.
Hemen, şimdi, Andy.
Bir dergi alabilmemin
bir yolu var mı?
Bu bok uykumu getiriyor.
- Ne yapıyorsun?
- Defol git, buradan.
Ne?
Beni duydun.
Siktir olup git, buradan.
- Bu bir tuzak gibi bir şey filan mı?
- Hayır, seni aptal bok.
Tuzak filan değil.
Amına koyduğumun bir mucizesi!
Yüce Tanrım...
...lütfen beni affet.
Hiçbir fikrim yoktu,
Sookie, yemin ederim.
- Elbette, yoktu.
- Onu çocuklarımın yanına almıştım.
Her gece onunla
aynı yatakta yattım.
Ve tüm her şey,
yalandan başka bir şey değilmiş.
Adı, hatta aksanı bile yalanmış.
Tanrım, tam da
birisini tanıdığı sanıyorsun.
Nasıl olduda anlayamadım.
Hiçbirimiz anlayamadık.
- Kendini suçlama, tatlım.
- Engel olamıyorum.
Sana benim düşüncelerimden
uzak dur demiştim.
Yoksa Rene'yi bu
yüzden mi dinlemedin?
Onunki sanki,
onun bir parçasıydı...
...sanki kafasının karanlık
bir köşesine saklamış gibiydi.
Tanrım.
Çok üzgünüm.
Bana bir şey için
söz vermeni istiyorum, tamam mı?
Tamam.
Bir gün başka bir adam bulursam...
...senden onun kafasının içine bakıp
oradakileri bana anlatmanı istiyorum.
Arlene,
o şekilde olmuyor.
Sadece söz ver, tamam mı?
Çünkü gidip hep en kötü
adamları buluyorum.
Bill düzelecek mi?
Zannetmiyorum.
Tatlım.
Bebeğim.
Ben bara doğru devam edeyim.
Terry'nin deniz kabuğu çorbamı
berbat etmediğinden emin olayım.
Sağol, Lafayette.
Kaleyi koruduğun için minnettarım.
Hiç endişelenme sevgilim,
Alnındaki dikişler alındığında...
...zam almak için
götünde bitivereceğim.
Beni sonra ara, Tara.
Nerelerdeydin?
Sana beş tane mesaj bıraktım.
Ben hiç mesaj almadım.
Ne?
Bak, şimdi bunu
konuşmak zorunda değiliz.
Sookie neredeyse ölüyordu.
Ve sen orada olmasaydın,
ölecekti de.
Orada olduğun için
mutluyum, tamam mı?
Ben...
Senin için endişelendim.
Eminim öyledir.
Sen herkes için endişelenirsin.
Ama Sookie haklı...
...sen muhteşem bir adamsın.
İstediğin her şeye layıksın.
Ben de öyle.
Bu da ne demek?
Ona iyi bak.
Bekle, Tara...
Maryann, bu arkadaşım Sam.
Sam, bu da Maryann.
Sam, tanıştığımıza çok memnun oldum.
Gitmeye hazır mısın?
Burada ne halt ediyorsun?
Seni bulamayacağımı mı
sanmıştın?
Seni aptal köpek, seni.
Bilmeliydim.
Çünkü yatakta yapmaktan hoşlandığı şeyler
normal insanların yapmayacağı türdendi.
Seni gördüğüme
hayatımda bu kadar sevinmemiştim.
Bu çok hoş, ama, canım...
...her tarafım mosmor
ve beni sıkıyorsun.
Üzgünüm.
Siktir...
...şu orospu çoucuğunun
sana yaptığına bir bak.
Ona kamyonetimi
verdiğime inanamıyorum.
Eğer şu an hala yaşıyor olsaydı...
...onu tekrar öldürürdüm.
Müsadenizle.
- Ben ve koca ağzım.
- Düzelecektir.
Eninde sonunda.
Orada, nezarette oturuyorken...
...tüm o yaptığım
aptalca şeyleri düşündüm.
Bu seni epey
meşgul etmiştir.
Ve kendimi düşünmek, içki içmek ve kız tavlamaya
çalışmaktan başka bir şey yapmadığımı anladım.
Ama bunun tek nedeni sadece
bunlarda iyi olduğumu sanmamdandı.
Bu doğru değil.
Sen şeyde...
...futbolda iyisin.
Burs kazanmaya yetecek kadar değil.
Hiçbir zaman hiçbir şeye
yetecek kadar iyi olamadım.
Ya da kimseye.
Belki Amy hariç.
Ama o da gittiğine göre...
Orada ölümü bekliyorken
farkettim ki...
...hayatımın bir değeri yok.
Gurur duyulacak
hiçbir şey yapmamışım.
Ve buna bir son
vermeyi düşündüm.
- Jason...
- Hayır, sorun değil.
Çünkü o anda...
...bir şeyler oldu.
Kurtuluşa erdim.
Bana ikinci bir şans verildi.
Ve şimdi farkına vardım ki,
bu olan kötü şeylerin...
...bir sebebi var.
Neymiş o?
Daha emin değilim.
Ama artık biliyorum ki,
hayatımda önemli şeyler yapmak...
...niyetindeyim.
Ve onların ne olduğunu anladığımda...
...içine edip bırakmayacağım.
- Bu çok güzel.
- Sanırım.
- Evet.
Seni seviyorum, Sook.
Ve de...
...şu andan itibaren
sana daha iyi bakacağım.
Söz veririm.
Sen sadece kendine
daha iyi baksan da...
...beladan uzak dursan?
Haydi ama, benim için
daha fazla endişelenme gerek yok.
İyiyim.
Niye bu koyduğumun çöpleri
çöp kutusunun dışındalar ki?
Pis orospu çocukları.
Kahrolası görgü
kurallarını öğrenememişler.
Aman Tanrım!
Babacığım, babacığım.
Bu sensin.
Seni buldum.
Buldum seni. Öldüğünü söylemişlerdi,
ama ben ölmediğini biliyordum.
Babacığım.
Bana sımsıkı sarıl...
Yaşıyorsun.
Teknik olarak hayır.
Ama iyileştim.
Beslendim.
İçeri geçmek ister misin?
Benim kanım olmadan
iyileşmen haftalar sürer.
Umurumda değil.
Bunca şeyden sonra...
...şu an sadece insan
gibi hissetmeye ihtiyacım var.
Seni hayal kırıklığına uğrattım.
Beni kurtarmak için
neredeyse kendini feda ediyordun.
Eğer öyle olsaydı...
Hayatım bütün bunlar için çok kısa.
İKİ HAFTA SONRA
Dün Vermont Temyiz Mahkemesi
insanların sadece kendi aralarında...
...evlenebilmesi sınırını
Anayasa'ya aykırı bularak...
...Vermont Eyaleti'nde vampir
evliliklerini yasal hale getirdi.
Adliye Sarayları Amerika'nın dört
bir yanından gelecek çiftlerin...
...işini görebilmek için hava
karardıktan sonra da açık olacak.
Aman Tanrım, Sookie, bunun ne
anlama geldiğinin farkında mısın?
- Artık Bill'le evlenebilirsiniz.
- Kes şunu, Arlene.
Burası Vermont değil.
Ayrıca,
bana daha teklif etmedi bile.
Ve ederse de,
ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Bence Bill'e evlenmelisin.
Sana bir parti bile düzenlerim.
Oturağa da gerek yok,
tek ihiyacınız olan bir kaç fıçı Doğru Kan...
...nasıl olsa
bir şey yiyip içmiyorlar.
Bahse girerim vampir orkestraları
ve vampir düğün organizatörleri de vardır.
Arlene'nin partisini ezip geçerler.
Bir odundan farkın yok,
biliyor musun?
Maryann "Eğer bir şeyi istiyorsan,
onun sana gelmesini beklememelisin." diyor.
- Eğer istiyorsan...
- Bana bir iylik yap...
...ve Maryann'den alıntı yapma.
Kahrolası bir tavsiye verdiğim
için kusura bakma.
Kuzeninden hiç haber aldın mı?
Çünkü onu işten çıkarmak üzereyim.
Ama LaFayette bir keresinde
bir geceliğine Marthaville'e gitmişti.
Seksi dansını sekiz ay sonra
Palm Beach'te sonlandırmıştı.
Muhteşem.
İnsanlar...
...her zaman kaybolur,
ama asla tamamen yok olmazlar.
Onların iyi tarafları
hep bir yerlerde kalır.
Umarım bu konuda haklısındır...
...Terry.
Saçların sanki bir bomba
patladıktan sonraki günbatımı gibi.
Çok güzel.
Ve tanrı dedi ki...
"Orası aydınlansın."
Ve orası aydınladı.
Ve bugün karanlıkların
içinde kalmış olsakta...
...korkmayacağız.
Çünkü Tanrı bize...
...en büyük silahı verdi.
En büyük...
...kurtuluşu!
Güneş'i.
Ve önümüze yılmamamız...
...gereken erdemli bir görev koydu.
Durmayacağız.
Dinlenmeyeceğiz.
Bütün o iğrenç kan emicileri Tanrı'nın
kutsal ışığının altına getirene kadar!
- Amin!
- Tanrı'ya şükürler olsun!
Toparlanma vakti, Andy.
Ailem kahrolası tüm
kasabanın sahibiydi.
Bu sıçan deliği de
dahil olmak üzere.
Bu sıçan deliği artık senin değil...
...diyerek sözünü kesiyorum.
- Katılıyorum.
Bir dakika önce bir kahramansın,
sonrasında koyduğumun bir içkisini bile alamıyorsun.
O kadar yüksekten uçupta
düşmek zorunda olmayan bir kuş görmedim.
- Bu ne için?
- Senin acınası partin için.
Benden alacağın tek şey bu.
O yüzden dik kafaya.
- Teşekkürler.
- Bana teşekkür etme.
Bu sadece senden
nefret etmemi önlüyor.
Nefret etmek çok enerji tükettiriyor.
Ben de enerjimi...
...önüme çıkacak iyi
şeyler için saklıyorum.
Çünkü ben iyi bir insanım ve
hayatımda iyi şeylerin olmasını hakediyorum.
Evet, git bunu tamponuna yapıştır.
Sağol, Sookie.
Vampir Bill nerede bu gece?
Yoksa dışarıda kutlama mı yapıyor?
Vampir partisi gibi filan.
Aslında,
daha sonra birlikte kutlayacağız.
Ona tebriklerimi ilet.
Kimsenin ne dediği umurumda değil,
eğer güzel bir vampir kızla tanışsaydım...
...onu kollarımın arasına almaktan gurur duyardım.
- Onu akşam yemeğine eve götürdüğünde...
...annenin yüzünü görmek isterdim.
- Evet, ben de.
Bilirsin, acaba,
Bill benim yaşlarımda birisini tanıyor mudur?
Cidden.
Merhaba, babacık.
Bu da ne?
İyilik var, iyilik var.
Fena halde sinir bozucu.
Bunu yapamazsın,
bir anlaşma yapmıştık.
Artık şartları değişti.
O senin...
...bana Sookie'yi vermediğin sürece.
Sadece bir öneri.
Bununla bir kaç gece geçirmen
belki fikrini değiştirir.
İyi şanslar.
Buralarda yenecek kim var?
Beni dinlemedi bile.
Kolay gelsin.
Kapatıyoruz.
Bana anahtarlarını ver.
Sana bir bok vermiyorum, Stackhouse.
Ben bir fiyaskoyum. Zavallı bir ezik.
Ve herkes bunun farkında.
Tıpkı onun söylediği gibi oldu.
Şimdi ne kadar mutludur.
Birisinin acı çektiğini görmek
beni asla mutlu etmez.
Seni gelip alsın diye
kız kardeşini arayacağım.
Dedektif Bellefleur.
- Arabam nerede?
- Andy Bellefleur, bu gece...
...yaptığın tek şey bizi deli etmek.
Portia seni almaya geldiğini söyledi.
Ver şu anahtarlarını bana.
Ben de değil.
Arabada bırakmıştım.
Tam buradaydı,
bu lambanın altında.
- Orospu çocuğunun biri arabamı çalmış.
- Buraya parkettiğinden emin misin?
Bu kasabanın sonu bombok olacak.
Eskiden kimse
birbirini öldürmezdi...
...araba çalmazdı.
Bunlar sadece iyi bir polise
işini yaptırmadığınızdan için oluyor.
Şuradaki senin araban değil mi?
Ben oraya parketmedim ki.
Bu da ne böyle?
Bu benim değil, yemin ederim.