Tip:
Highlight text to annotate it
X
(Krishnamurti) Neden değişmiyorsun?
Seni engelleyen nedir?
Ama bu soruyu kendine ciddiyet ve içtenlikle sor. Cevabın nedir?
Neden değişmiyorsun?
Seni engelleyen nedir?
(Robin Williams/'Good Will Hunting') İstediğin her şeyi yapabilirsin. Hiçbir şey tarafından sınırlandırılmış değilsin.
Tutkuların neler?
('Waking Life') Bütün hayatımızı antenlerimizle birbirimize çarparak
durmaksizin karınca gibi otomatik pilottaymisiz gibi geciriyoruz, hiç insani bir şeye gereksinimimiz yokmuş gibi.
Dur. Devam et. Buraya yürü. Şuraya sür.
Tüm yapılanlar sadece hayatta kalmak için.
Birbirimizle kurduğumuz bütün iletişim yalnızca vızıldayıp duran bu
karinca kolonisini verimli ve terbiyeli bir halde tutmak amaclı.
Buyrun, paranızın üstü.
Kağıt mi, plastik mi?
Kredi mi yoksa debit kart mı?
Ketçap da ister misiniz?
Pipet falan istemiyorum.
Gerçek insani anlar istiyorum.
Seni görmek istiyorum. Senin de beni görmeni istiyorum.
İnsanlığımdan vazgeçmek istemiyorum. Bir karınca olmak istemiyorum, anlıyor musun?
(George Carlin) Kariyerimi kendi tercihlerime göre yaptım
ve artık kaç kişinin bunu yapabildiğini bilmiyorum.
Bence çok fazla beklenti, çok fazla yol ve kural var
ve etrafta artık gerçek asiler, baskaldiranlar yok gibi
20 yaşındaki birine ne söylerdin?
Ona sevdiğin şeyi yap derdim. Onu iyi yap
ve insanlar bunun için sırtını sıvazlarlarsa başardın demektir.
Mutluluğun üç sırrı vardır:
sevdiğin bir şeyi bulmak, onu iyi yapmak ve sonrasında bununla anılmak.
Tek kişi bile olsa, yaptığın işi mükemmel yaptığını söyleyen biri,
ya da bunun için tutulan bir alkış. Ama bu üçü birden...
Bunu anlayıp değiştiğimde karıma şunu söyledim:
" Biliyor musun, hayatımın geri kalanında haftada üç gün
sadece kafetaryaları dolduracak kadar seyircim
olsa, bu bile beni mutlu ederdi."
Hedeflerinden ve bunun gibi seylerden, yani hedeflere olan bağımlılığından,
kurtulduğunda bir şeyler sana gelecektir.
Bir gayen olmalı ama öyle ideal gibi, hedef gibi şeyler değil.
Herkes gezegeni kurtarmak için koşturup duruyor
ama gezegenin buna ihtiyacı yok. Gezegen kendi başının çaresine bakacaktır.
İnsanlar bencil ve yaptıkları da bu, daha güzel bir ortamda
yasayabilmek icin gezegeni kurtarmaya calisiyorlar, kendileri icin.
Gezegeni umursadiklari falan yok.
İnsanlar doğanın kendilerinden ayrı birşey olduğunu düşünürler.
Bizim doğanın bir parçası olduğumuz düşüncesini anlayamıyorlar.
İnsanlar "Ah, doğa yürüyüşüne gidiyoruz,
şehir dışına çıkıyoruz çünkü doğayı seviyoruz" derler. Halbuki doğa heryerde.
ve sen doğayla Kızılderililer ya da Hopiler gibi uyum içerisindeysen ve
özellikle hayatın dengesini, dengeyi, doğanın uyumunu
anlayabilirsen, onu binalarla doldurmazsın.
Bu bir senfonidir ve herkes bu orkestranın bir parçasıdır, anlıyor musun?
Sadece tek bir grup değil. Ama insanlar, onlara zevk veren şeyleri istiyorlar.
Oyuncaklarını istiyorlar Herkes en yeni cihazı istiyor.
Bizler bu cihazların ve oyuncakların kölesiyiz.
Herkes krep yapabilen bir cep telefonu istiyor
ve bunun kendilerini mutlu edeceğine inanıyorlar.
(Randy Pausch) Tutkunu bul ve onun peşinden git.
Şu hayatta öğrendiğim bir şey varsa o da bu tutkuyu
eşyalarda bulamayacağındır.
O tutkuyu parada da bulamayacaksın
çünkü daha fazla şeye ve daha fazla paraya sahip oldukça
etrafına daha fazla bakacaksın ve bunu bir ölçü olarak kullanacaksın
ve her zaman senden daha fazlasına sahip birileri olacak.
Senin bu tutkun insanların içinde kök salacak
ve yeri geldiginde insanlarla kurduğun ilişkilerde ve onlarin senin
hakkındaki düşüncelerinde de kök salacaktır.
(Jeremy Rifkin) Bizler aslında başkalarının başına
gelenleri sanki kendi başımızdan geçiyormuş gibi yaşamaya programlıyız
fakat bu, yani empatiyi sağlayan nöronlar nöropsikolojide, beyin araştırmalarında
ve çocuk gelişiminde devam eden araştırmalar serisinin yalnızca başlangıcıdır
ve bu araştırmalar gösteriyor ki bizler aslında,
saldırganlık, vahşet, bencillik ve menfaatçilik için değil de
John Bowlby'in söyledigi gibi sosyal dayanışma,
yakınlık, ilgi ve arkadaşlık için programlanmışız ve insandaki ilk güdü
gerçekte birşeylere veya bireylere ait olma güdüsüdür.
(Krishnamurti) Tüm bu tartışmalar ve konuşmalar ile yapmaya çalıştığımız şey
radikal bir şekilde zihnin dönüşümünü gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimizi görmektir.
Etrafında olup bitenleri olduklari gibi
kabul etme. Neler olup bittiğini anla, araştır ve incele.
Tüm kalbini ve zihnini, farklı bir şekilde yaşamanın
yolunu bulmak zorunda olduğun gerçeğine ver ve bunun
bir başkasına değil sana bağlı olduğunu unutma.
Çünkü burda bir öğretmen ya da öğrenci yok.
Bir lider ya da guru yok.
Bir efendi ya da kurtarıcı yok.
Sen kendinin öğretmeni ve öğrencisisin.
Efendi de, guru da, lider de sensin.
Sen HER ŞEYSİN
ve
bunu anlamak dönüşümün kendisidir.
(Wayne Dyer) Onlar yeni fikirlerden korkarlar.
Onlar önyargılarla doludurlar ve gerçekte
var olduğu için değil de sadece yeni bir şey olduğu için
önyargılıdırlar."Bu düşünce yeni, onu hemen reddediyorum çünkü beni korkutuyor."
Yeniyi anlamaya çalışmak yerine alışmış olduklarıyla yetinirler.
Biliyor musun, benim için evrendeki en güzel şeyler
en gizemli olanlardır.