Tip:
Highlight text to annotate it
X
Yatmadan önce yemek yeme! Ama ben üçgen kimbap istiyorum.
Benim için al biraz, lütfen ?
Sadece benden bir iyilik isteyeceğin zaman güzel davranıyorsun bana, seni kurnaz tilki!
Görüşürüz!
Selam!
Selam!
Neden mesajıma cevap vermedin?
Üzgünüm!
Ne hakkında?
Bilirsin, geçen gün seni ürküttüğüm için...
Hafızam kuvvetlidir.
O zaman unutmuş gibi davranalım.
Niçin bunu yapmak zorundayız?
Böylece tekrardan arkadaş olabiliriz.
Arkadaş? Benim arkadaşım mı olmak istiyorsun?
Evet.
İyi bir dinleyicisin, ve bana yiyecekler alıyorsun.
Sanırım çok bencilim.
Ne hoş.
Yemek yemelisin.
Miden gurulduyor.
Şu ana kadar aç değildim, seni görmek iştahımı açtı.
Patronum, bir daha işe gelme dedi.
O gerçekten bana kızgın.
Bu korkutucu.
Üzgünüm.
Sanırım patronumdan hoşlanıyorum.
Aslında, onu gerçekten çok seviyorum.
Şaşırdın mı?
Yo, aslında biliyordum.
Ona gerçeği söylemeyecek misin?
Bir şeyler yemeliyiz.
Arkadaşlığımızı kutlamak için, ben ısmarlıyorum.
Ne istersin? Hamburger? Pizza?
Hiçbir şey.
Hiçbir şey.?
İyi bir şeyler.
İyi bir şeyler...
Han-Gyul!
Han-Gyul, ne oldu?
İçeri geç.
Bir yere mi taşınıyorsun?
Otur bir yere.
Nereye?
Yemek yedin mi?
Biraz ister misin?
Tamam, susmalısın.
Hyung.
Hyung.
Ben... Ko Eun-Chan'ı seviyorum.
Benim Chan'ımı mı? Ben de seviyorum onu.
Ne yapmam gerek bilmiyorum.
Eun-Chan da biliyor mu?
Nereden bileyim?
Yemeğini bitir! Bırak telefonuna bakmayı!
Bir domuz gibi yiyorsun!
Eğer çalışacaksam, yemek yemeliyim.
Yavaş ol!
Yanlış bir şey mi yaptık?
Hey Ko Eun Chan! Han Gyul işe gelmiyor diye endişelenmiyor musun?
Ne yapmamı bekliyorsun?
Ağlamamı ve işe dönmesi için yalvarmamı mı istiyorsun?
Nasıl böyle dersin?
Tam bi budalasın! Ne?
Bay Choi!
Ah... geldin mi?
Kusura bakma.
Bu büyük gösteriyi sadece 3 gün mü sürdürebildin?
Her şeyi bırakıp kaçtığını düşünmüştüm.
İşler nasıl?
Otur şuraya bir çay iç.
Bana söylemek istediğin bir şey mi var?
Söyleyecek birşeyim olmasa seninle çay bile içmezdim. Otur.
Sağol.
Daha iyi hissediyor musun?
Üç ayım neredeyse doldu.
Büyükannemin istediği gibi bitirmeliyim.
İyi iş çıkardığımı görmesini istiyorum.
Bay Choi! Artık çocuk değilsin.
Bence mevsim menüsü olarak kahveye buz parçası koymalıyız.
-Ne düşünüyorsun? --Eun Cahn'ın üstüne düşme.
Herkesi gerginleştiriyorsun.
Burnumu mu sokuyorm?
Arkanın sağlam olması iyi.
Öndeki masayı içeri taşımalıyız.
Girişi kapatıyor.
Evet, efendim!
Hasta mıydın? Sen...
Bir şeye ihtiyacın var mı? Belki pasta... Kahvaltı ettin mi?
İyiyim.
Üzülme.
Ne verirsen onu alırsın.
Ne sevimli.
Sorun ne?
Mr.Choi çok hasta olmalı.
Öyle görünüyor.
Ah, hayır.
Tabakları kırdığımı anlarsa başım belaya girecek.
New York' a gitmek ister misin?
Diğer ressamların işi istediğini sürekli söylemesine deliriyorum.
Benim yerime onları işe almasını söylemek istedim.
Senden daha iyi ressamı bulamam.
DK seni kaybetmek istemez çünkü bunu biliyor.
İyi bir gözü var.
DK'yı övdüğüne inanamıyorum.
Çoktan kararını verdin mi? Gidiyor musun?
Bugün sonra DK'yla buluşmayı düşünüyorum.
Seuldaki en iyi Kore restoranı hangisi?
Bana Koredeki en iyi restoranda buluşmamızı söyledi.
-O çok matrak. -Gidecek misin?
1 numara, git.
2 numara, bekle.
3 numara, gitmeden veya beklemeden ayrıl. Hangisi?
Çok zaman harcıyorsun.
Biraz daha zaman isteyebilir miyim?
Ne kadar?
Bir hafta? 10 gün?
Senin zamana ihtiyacının olduğunu sanmıştım.
-İzlemesi bile acı verici mi? -Ne demek istiyorsun?
Suratında yazıyor.
Ona bakmaya bile dayanamıyorsun.
Niye kaçmadın?
Kaçmak hiç birşeyi çözmeyecek.
Bundan sonra bu konuda benimle dalga geçme.
Bay Choi, sizi götürmemi ister mis...
Scooterımla gitmek ister misiniz?
Unut bunu.
Büyükannen nasıl oldu?
Kendi işine bak.
Bundan böyle, etrafımda dolanıp durma.
Sana 1 metre uzak durma yasağı koyuyorum.
Eğer bununla ilgili bir sorunun varsa, işten çık.
Çok kabasın.