Tip:
Highlight text to annotate it
X
Burası Muş'tur, yolu yokuştur, giden gelmiyor, acep ne iştir...
Muş'un kaderi bu türkü ile yazıldı.
Yolu yokuş olarak tanındı, giden gelmez dendi.
Her ne kadar Muş'un türküsü bu olsa da, gerçeği bu değil.
Artık gidenler geliyor, gelenler Muş'ta kalmak istiyor.
Melahat Aydın 19 yıllık bir öğretmen. 4 yıl önce Muş'a tayin oldu.
Kısa bir süre sonra da Muş Merkez Kız Yatılı İlköğretim
Bölge Okulu'nun müdürlüğü görevine getirildi.
Böylece Melahat Aydın Türkiye çapındaki 530 Yatılı
İlköğretim Bölge Okulu'nun ilk ve tek kadın müdiresi oldu.
Melahat Aydın göreve gelir gelmez de okulunu yarım bırakmak zorunda kalan,
köylerde tarlalarda çalıştırılan kız öğrencilerin peşine düştü.
- Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir programı vardır, Yetiştirici Sınıflar.
Bu programa dayanarak bir proje hazırlamak istedik.
Aslında projemizde ilk önce 5 köy için müracaat etmiştik.
Haritamız vardı. İkna ekibi kuruldu.
Bunlarla çıktık, öncelikle devamsız öğrencilerin tespitini yaptık,
sebeplerini araştırdık. Bunun için 15 kişiden oluşan
bir öğretmen ekibimizle bir ikna ekibi oluşturduk.
Bu ikna ekibi üçer kişilik 5 grup halinde köylere dağıldı.
Ailelerle görüştük, muhtarlarla görüştük, köy imamları ile görüştük,
bize destek olmaları adına.
- Siz okudunuz mu? - Evet.
- Kaçıncı sınıfa kadar okudun? - Beşinci sınıfa kadar.
Öncelikle ailelerle eğitimin önemi, kız erkek fark etmez,
eğitimin önemi üzerine görüşmeler yaptık.
Daha sonra kız çocuklarının eğitimi üzerine,
aile içi ilişkiler üzerine eğitim seminerleri yaptık.
Vatandaş öğretmenleri dört duvar içerisinde sadece bilgi veren
insan olarak görmedi bu çalışmalarımızda.
Biz bir yıl boyunca hep onların içlerinde olduk.
Şimdi gittiğimizde şöyle de bir ilginç durumla karşılaştık.
Şimdi kadın müdür ile pek karşılaşmış olmadıklarından
nasıl hitap edeceklerini de bilemediler.
"Müdür Bey Hanım" diyerek konuştular.
Bu durum onları mutlu etti.
Hiçbir zorluğu gözümüz görmedi. Köylere ulaştık.
Köylere ulaşmada yol sorunumuz yok,
hemen hemen her köye gidilebiliyor ama mezralarımız var gidilemeyen,
gerektiğinde ata da bindik. Bundan da çekinmedik.
Melahat Aydın ve öğretmen arkadaşları tüm zorlukları aşıp öğrencilere
ve ailelere ulaşınca, önce köy yollarındaki buzlar eridi,
sonra da ailelerin katı bakışları.
Köylerdeki karların beyazı,
okula başlayan öğrencilerin yüzüne mutluluk olarak yansıdı.
Katı bir bakış vardı, eğitime, okula,
özellikle yatılı okula göndermeye kız çocuğunu.
Şimdi bir çocukların geldiği zamana bakıyorum,
bir şimdiki hallerine bakıyorum, çok büyük değişim içerisindeler.
Mutlular, yani gerçekten çocuk oldular. Ben oraya gittiğimde
ilk gördüğümde çocukları bir hüzün vardı, bir ağırlık vardı üzerlerinde,
yani nasıl anlatayım, bir ev kadını havasındaydılar.
Ama şimdi gözlerinin içi gülüyor, yaşını yaşıyor çocuklar.
Melahat Aydın ve öğretmen arkadaşları, Avrupa Birliği İnsan Kaynaklarının
Geliştirmesi Operasyonel Programı kapsamında "Bir Şans Daha" projesine
başladıklarında hedeflerinde 100 öğrenciyi okula kazandırmak vardı.
Bu çalışmalarımız sonucunda proje hedefimiz 100 öğrenciydi,
100 öğrenciyi kazandırdık.
Öncelikle kendi okulumuza kayıtlı,
okul sistemimizdeki kayıtlı öğrencilerle görüştük,
ama bunun dışındaki öğrencilerle de,
yani başka okula gitmesi gereken öğrencilerle de görüştük.
Melahat Aydın'ın 5 ay önce ailelerini ikna ederek okula kazandırdığı
öğrenciler ilk karnelerini aldılar.
Aydın ve arkadaşları, aylar önce ikna için gittikleri evlere,
öğrencilerinin yanında karne ile gittiler.
Köydeki o evin kapısı açıldığında, bu çatının altındaki herkes
artık Fark Yaratan'dı ve herkesin karnesinde pekiyi vardı.