Tip:
Highlight text to annotate it
X
REC 3: Genesis İyi seyirler...
Kusursuz Bir Aşkın Hikayesi
Çeviri: Muhammet Yıldırım
Pekala. Şu anda biraz da gergin olan kuzenim Koldo'yu çekeceğiz.
Teyze!
Koldo? Koldo?
- Tebrikler. - Teşekkür ederim.
Kuzen!
Hey!
- Ne var ne yok kuzen? - Nasılsın?
- Harika. Senden? - Bilmem, sence?
Harika. Süper görünüyorsun.
Pirinç olmaz.
Hayır pirinç atmayın. Kız gül yaprakları istiyor.
- Ne kadar ince. - Hadi, buraya bir el atın.
- Koldo! Koldito! - Hey!
Burada saklanıp ne yapıyorsun?
Kuzenim Adrian'ı hatırladın mı?
Tabii ki hatırladım. Ama seni son gördüğümde daha bacak kadardın.
Güzel kızları çekeceksen bana da haber ver olur mu?
Şeytandan bahsetmişken, Natalie geliyor mu?
Ama hani beni düğün günümde rahat bırakacaktın?
- Geliyor mu gelmiyor mu? - Geldi bile, içeride.
Süper!
Natalie kim ki?
Natallé, Natallé... A les enfants de la patrie.
Pekala. Buraya bakın. Tamam.
Düğün video ekibine bak. Çok iyi ekipmanı varmış.
Bu ne için?
Resimleri ve hareketleri sinema kalitesinde yakalamak için.
Bu olmadan senin omzundakiyle yaparsak resimler bakılamaz hale gelir.
Bu film de çekiyor mu?
Burada bazılarını. Amerika'da hepsini.
Hepsini mi?
Bak bak. Sinema kalitesinde.
Peki ya senin kameran evlat?
Bunun pikselleri de HD kalitesinde.
Piksel mi? Bana bir iyilik yapar mısın?
İçeriye gidip ailenin fotoğrafını çeker misin?
Her şeyi çekeceğim zaten merak etme.
Çıplak gözün görmediği şeyleri de çek. Dziga Vertov, Cinema verité...
Evet, tabii ki. Tanrıya yemin ederim her şeyi çekeceğim.
- Senin adın ne güzelim? - Adrián. Senin?
- Atún. - Tamam. Tanıştığımıza memnun oldum.
Tita, hırkanı al. Çıkıyoruz.
Görüşürüz Estela.
- Anahtarlarını aldın mı? - Evet tatlım merak etme.
Clara nerede?
Yukarıda değil, bilmiyorum.
- Ne demek yukarıda yok? - Yok.
Git bak bakayım kardeşin mutfakta mı.
Hayır, bu tarafta.
Kamerayı da uzaklaştır.
Clara! Clara!
Clara, çıkıyoruz.
İyi misin?
Tita, kamerayı kapat. Sana bir şey söylemem gerek.
Bence...
Görüşürüz.
İşte Koldo ve eniştesi Pepe Victor.
Bakalım neler söyleyecek. Bunu hep canlandırıyor.
Clara kusursuz bir kız. Eğer fikrini değiştirirsen teyzeni boşayıp...
...onu senden çalarım. - Ne diyorsun sen be!
Bu güzeldi enişte. Valencia hayatı!
- Víctor, Pepe Víctor! - Geliyorum Amparin, geliyorum.
Enişte eline ne oldu?
Sakın teyzene bahsetme. Klinikte bir köpek vardı...
- Ölüymüş gibi duruyordu. - Ne oldu peki?
Sonra uyandı ve bam! İşte bu ortaya çıktı.
- Yani seni ısırdı mı? - Evet, ama merak etme.
- İyi misin peki? - Sence nasılım?
-Hadi! Pepe Víctor, gidelim. - Senin için küçük bir şeyim var.
- Gelip sonra sizi bulurum, tamam mı? - Tabii.
Ver şunu bana.
Ben de çekmeyi severim.
Evet...
Şu an biraz gergin tabii ki.
Ama gerçekten çok güzel oldu. Görmeniz lazım.
Pekala.
Geliyormuş, yolda. Herkes içeri girsin.
Hadi, Koldo. Başını dik tut. Cesur ol biraz.
Haydi içeri.
- Haydi herkes içeri. - Kıpırdayın biraz.
- Babam nerede? - İçeride.
- Monica, Oscar ve çocuklar da yanında. - Tamam, hadi...
Hadi gidelim. Herkes içeri.
Git onları al.
Arkadalar. Hadi içeri.
- Bir tane alır mısın, Adri? - Hayır sağ ol.
Rafa!
Oğlanlar gelmiş.
Bizim aptal da evleniyor muymuş? O nereye gitti be?
İçeride ya. Nerede olacak?
Hey evlat.
Hey Rafita...
Çok yakışıklı olmuşsun.
Hey Charly! İçeri! Bir sarıl bakalım.
İşte... Jumangi!
Harika olmuşsun.
İstediğiniz gibi dünya evine girmek için el ele tutuşun.
Clara, bu yüzüğü sana olan aşkım ve sadakatimin bir işareti olarak kabul et.
Koldo, bu yüzüğü sana olan aşkım ve sadakatimin bir işareti olarak kabul et.
Harikasınız!
Genç çifte uzun bir yaşam diliyoruz.
Yaşayın!
Aferin evlat.
Fotoğraf.
Şimdi de ailecek.
Amca, amca, amca...
Büyükbaba nasılsın? İyi misin?
- Tamam, demek gidiyorsun... - Mutlu musun?
Tabi ki.
İşitme cihazın!
Beni duyabiliyor musun? Büyük baba!
Duyuyor musun?
Herkes beni dinleyebilir mi lütfen?
Resepsiyon otobüsleri kilisenin arkasında.
Herkes için yer var, ama ufak ufak.
O yüzden tek seferde gitmeye çalışmayalım olur mu?
Tamam, sağ ol.
Şunlara baksana. Ne kadar da şirin görünüyorlar.
Kardeşini gördün mü?
Evladım kardeşini gördün mü?
Adam daha evlenir evlenmez ortadan kayıp mı oluyor?
İnanılır gibi değil.
Ne kadar çok insan gelmiş.
Şu anda resepsiyonda, bu harika yerdeyiz...
Bu iş bunlara bir servete mal olmuş olmalı.
Selam güzelim. Nasılsın?
- Alkol yok mu? - Evet alkolsüz.
- Alkol yok yani? - Alkol yok.
- Bu ne peki? - Piña colada.
- Piña colada? Ben bir tane alırım. - O işini biliyor.
- Bir tane de ben alırım. - Pekala!
Anne ve kızı.
Annesi biraz orta yaş gibi sanki, değil mi?
- Büyük baba? - Efendim?
- Yağmur yağacak demişlerdi, değil mi? - Evet, okula gidince demişlerdi.
Bunun pek bir şeyle alakası yok ama, evet...
Özlemişim...
Ben de annenin ne kadar güzel olduğundan bahsediyordum, ama sen...
- Tabii. Hadi... - Daha iyiye gidiyor.
Görüşürüz.
Atún!
Sinema kalitesi dostum!
Orada, orada.
Bu adam çok iyi be.
Bir fresk ile, bir Renoir dokunuşu ile...
...yani biraz sinema efektiyle...
...yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Evet, tabii.
- Yere çok yakın, tam çizgi üzerinde. - Çizgi üzerinde mi?
Amca iyi misin?
- Evet. - Evet mi?
Çifte kumrulara bakın.
- Çok ama çok mutluyum. - Ben de.
Hayır. Sen çok ama çok güzelsin.
- Sana bir şey söylemek istiyorum. - Tabii ya. Kusura bakma.
Ama sen de çok güzelsin.
Yani genelde güzelsindir ama bugün bir başka...
Tamam...
Özür dilerim.
Bu sabah, ailemin evindeyken...
Hey!
Çok güzel.
Burada olduğunuz için hepinize çok teşekkür ediyoruz.
Ne bileyim, Koldo ve ben...
Koldo ve ben sizleri çok seviyoruz...
Sizin de bizi sevdiğinizi bilmek ve biz hayatımızın aşkını bulduğumuz için...
...sizin de mutlu olmanız harika bir şey.
Bravo!
Çok güzel. Çok güzel.
Ben bir lokma istiyorum.
Getus!
İşte, oradalar.
Mutlu çifte uzun bir yaşam diliyoruz. Sizi çok seviyoruz.
Aşka!
L'amour doldurun. L'amour doldurun.
Rafa! L'amour dök.
Kız seni ekti! Kız seni ekti!
Geldi, geldi.
Kafası karıştı ve gitti.
- Sende kaçtı! - Fransa için...
Natallé... Natallé...
Ales enfants de la patríe.
İşte benim istediğim burada.
Hey, Koldito!
Pekala. Sinema.
Programımıza bazı görüşmelerle devam edelim.
İşte burada Sünger Bob var...
Sizinle röportaj yapabilir miyiz?
Evet, ama dışarı çıkabilir miyiz? Sigara içmek istiyorum da.
Tamam, dışarı gidelim.
Bunun bir yanında yemek odası var...
Oyunları ve gösterileri burada yapıyoruz...
Böylece çocuklar da ziyafet sırasında eğlenmiş oluyorlar.
Bunu ne kadar zamandır yapıyorsunuz?
Düğünleri 10 senedir...
Çocuk şovlarını da 8.
Siz şimdi tam olarak ne kostümü giydiniz?
Sünger John.
Sünger Bob olmasın?
Hayır. Öyle olsaydı telif hakkı sorunu ortaya çıkacaktı...
...bu yüzden bu kostüme Sünger John deniyor.
Ben burada senin bahsettiğinle alakası olmayan bir karakterden bahsediyorum.
Başım derde girsin istemiyorum.
Yemin ederim.
Olay budur. Çocuklar bunu seviyor.
Hassiktir. İşte sıradan içici.
Bu benim eniştem.
- Affedersin bilmiyordum. - Enişte iyi misin?
Kusura bakma, enişten olduğunu bilmiyordum.
Onlar orada ne yapıyor?
Gece yapılan püskürtmelerin daha iyi olduğunu duymuştum.
Ne acayip.
Polisler mi geldi?
Enişte eğer seni alkol muayenesinden geçirirlerse...
Adrián!
Az önce eniştem Pepe Victor'u kusarken kameraya aldım.
Pepe'nin bu kadar içip sıçtığı yeter.
İçeri gel de adam gibi bir şeyleri çek.
Acele edemezsiniz.
Bu işler aceleye gelmez.
Acele edemezsiniz. Hadi Rafa.
Hadi, Rafa!
Atún!
Atún!
Az önce Rafa'yı Fransız bir kadınla dışarı çıkarken çektim.
Sen bunun için yaratılmışsın evlat!
Tabii ki!
Enişte!
Enişte!
Ne yapıyorsun?
Enişte!
İn aşağı!
Enişte!
Bu çok tehlikeli.
Müziği durdurun.
Müziği durdurun.
Ambulans çağırın!
Ambulans çağırın. Lütfen açılın.
Ambulans çağırın!
Ambulans!
Clara'yı gördün mü? Clara'yı gördün mü?
Yok mu?
Bak Tita orada.
Hadi!
Adrián beni takip et!
Koldo! Bu taraftan!
İçeri gir kapıyı kilitle.
Kilitle kapıyı. Orada!
Tanrı aşkına.
Clara! Clara'yı gördün mü?
Hayır görmedim.
Yüce İsa.
- Ne oldu orada? - Bilmiyorum...
İnsanlar kudurup birbirlerini yemeye başladı.
- Sen kayıt mı ediyorsun? - Evet, her şeyi.
Ne yapıyorsun be?
İnsanların burada ne olduğunu bilmeye hakkı var.
Her şeyi çekmeliyim.
- Ne diyorsun amına koyayım?! - Dur! Dur!
- Kamerayı bana ver! - Dur!
Kıracaksın...
Kameranın parasını ödeyeceğini biliyorsun, değil mi?
Clara'yı bulmaya çalış, tamam mı?
Merdivenlere bakalım çıkış var mıymış. Benimle gel.
Hadi, hadi!
Geri dön, geri!
Kapıyı kilitle!
- Ee? - Bulamadım.
Clara'yı bulmam lazım.
Şu an böyle bir şey mümkün değil.
Çılgın koca gibi davranmanın hiç sırası değil. Ortalığın halini görüyorsun.
Hay aksi!
İsmim Atun. Filmax şirketindenim.
Koldo.
Peki bu kim?
Ben de Moncho...
Clara'nın ailesinde kimlerdensin Moncho?
O benim ailemden değil.
SGAE müfettişiyim.
O nedir?
Düğünde çalan şarkıları not ediyorum.
Telif ücretleri için.
Buraya bakın. Bu ızgara mutlaka bir yere çıkıyordur.
Çabuk!
Hadi gidin!
Hay kodumun salağı!
Beyler sanırım burada bir şey var.
Devam et.
Yardım edeyim.
Ben oraya sığmam ki.
Atún'u burada bırakıp gidemeyiz.
Saçmalama. Gir hadi gidin.
Gitmemiz gerek. Gitmemiz gerek!
Al bunu da. Gece görüşünü açtım. İçeride de görmenizi sağlar.
Bir şeyi silmeyi aklından bile geçirme.
Atún, yemin ediyorum seni almaya geleceğiz.
Karanlıkmış be.
Hiçbir şey göremiyorum.
Kuzen?
Tita, kamerayı sen al.
Hadi!
Burada neler olduğunu bilmiyoruz ama bu da düzelecek.
Kardeşini bulup buradan çıkacağız, tamam mı?
Söz veriyorum.
Hadi! Benimle gel.
- Koldo! - Ne oldu?
Dışarıdayken polis arabası görmüştüm. Onu bulmalıyız.
Bir şekilde yardım bulmalıyız. Ne olursa olsun.
Kahretsin.
Bekleyin. Bir ışık var!
Sanırım ileride bir ışık var.
Belki bahçeye çıkıyordur. Hadi.
Hadi, hadi.
Yardım edin! Lütfen!
Sen ne yapıyorsun orada? Hadi be telif!
Memur bey!
Hayır!
Telif!
Telif, hadi be! Allah aşkına yardım et bana!
Hadi be telif adam!
Alo? Lütfen bize yardım edin. Bize duyabilen var mı?
Bu lanet şey nasıl çalışıyor?
Beni duyabilen var mı? Lütfen yardım edin.
Hadi, çabuk! Geliyorlar!
Hadi.
Gelin.
Hadi.
Özür dilerim.
Kıpırdayın. Neyi bekliyorsunuz siz? Hadi içeri.
Koş büyük anne koş. Kilitle!
Sen sus zeki çocuk. Buraya giremezler.
Kafir piçler!
Clara! Clara'yı gören oldu mu?
Çalışan cep telefonu olan var mı?
Hiçbiri çalışmıyor.
Bu insanları buradan çıkarmalıyız.
Burada güvendeyiz nine.
Niçin içeri gelmiyorlar ki?
Kiliseye adım atamıyorlar. Kutsal su onlara zarar veriyor.
Başka da bildiğimiz bir şey yok.
Ayrıca ben senin ninen değilim canım.
Burada sabit bir hat var mı?
Var ama çalışmıyor.
Galiba gidiyorlar.
Çocuklar ve otobüslere gidin hepiniz.
Ben Clara'yı bulacağım.
- Koldo bekle. Daha hayatta mı onu bile... - Sakın onu söyleme! Kapa çeneni!
- Efendim hatırlarsanız... - Sus! Bunu duymak istemiyorum.
Koldo...
Clara yaşıyor, bundan eminim.
Biliyorum çünkü onu hissedebiliyorum.
Bu ne be?
Koldo.
Koldo, benim.
Her neredeysen, beni duyabildiğini biliyorum.
İyi olduğumu bilmeni isterim.
Peder Losara ve saklandık, güvendeyiz.
Senin de iyi olduğunu biliyorum.
Biliyorum çünkü seni hissedebiliyorum, Koldo.
Bebeğim.
Seni seviyorum.
Bir de...
Bütün gün sana söylemeye çalıştım, ama...
Kendimize ayıracak pek vaktimiz olmadı.
O yüzden şimdi öylece söyleyeceğim.
Ben hamileyim.
Anne baba olacağız, Koldo.
Bu kadarı fazla.
Ama bu zoraki bir evlilik olmadı.
Dinleyen her kimse, özellikle benim ailemden...
Bunun yüzünden evlenmediğimizi bilin.
Ben de bu sabah evde öğrendim.
Ne oluyor?
Ne oluyor? Niye durdu?
Niye durdu? O nerede ki?
Megafonu olan tek yer Kumanda Merkezi.
Orada olmalılar.
Ama şu an oraya gitmek imkansız.
Bir yolu olmalı.
Bir yolu olmalı.
Tanrım lütfen bana yardım et.
St. George.
St. George.
Kumanda Merkezi nerede?
Koldo, neredesin? Onu görebiliyor musun?
- Çok yakında. - Ney?
Çok erken. Bu gerçek olamaz.
- Ney? - Genesis.
Onurunu korumayan ve...
Mekanını terk eden melekleri...
Tanrı mahşer yerinde...
...cezalandırılacakları ve...
...geri gelmeyecekleri yerde...
...Hesap Günü'ne kadar...
...karanlığa mahkum etmişti.
Koldo, neredesin?
Burada. Geldi. Peder, Koldo geldi!
Hadi Peder!
Sonumuz geldi.
Hadi peder!
Peder! Peder!
Ne?
Özür dilerim. Buradan çıkmalıyız.
Gidelim.
Hadi
O ney?
Bu...
Şimdi de makine odasına gidiyorum...
Rafa?
Clara.
Siz burada ne arıyorsunuz?
Neler olduğundan haberiniz yok mu?
Yok.
Zaten inanmazsınız.
Şu taraftan.
Kumanda Merkezi birinci kat sol koridorda.
- Peki nerede olduğunu biliyor musun? - Hayır, bulacağız.
- Bir çözüm. - Ney?
Onları emir veriyor. Gördüm diyorum.
Tek parça halinde ilerliyorlar. Başlarındaki kötü ruh ne derse onu yapıyorlar.
Sen bütün bunları nereden uydurdun Peder?
Bir şey uydurmadım. Nasıl davrandıklarına bakarsan göreceksin.
İncil'de böyle söyleniyor.
Sonra da niye Fransız kızlarının kevaşe olduğunu merak ediyorsun.
Bedenleri tam...
Hadi, gidelim. Çabuk!
İsa aşkına...
Bu o. Peder Albelda haklıymış.
Acele, çabuk!
Gidin siz, sakın durmayın!
Acele, çabuk! Hadi, Clara!
Yol göstericim Tanrı'dır, Ölümün kıyısında bile olsam...
...yine ondan bir şey istemem.
Sen benimle oldukça hiçbir şeytandan korkmam...
Senin asan, ve senin eşyan beni rahatlatır.
Nezaketin ve sevgin hayatımın her günü benimle birlikte olacak...
Ben de sonsuza dek senin evinde yaşayacağım...
Tanrı'dan üç kere beni azad etmesini istedim...
"Benim lütufum kafidir...
...çünkü benim gücüm acizliği muzaffer eyler" diye cevapladı.
Ben de acizliğimden memnun olayım...
Böylece İsa'nın gücü bana da gelir.
İsa Mesih'in hatırına her türlü hakaret yokluk, zulüm ve afetten memnun olurum.
Ne zaman zayıfsam, o zaman güçlü olurum.
Clara?
Clara?
Tanrım, hiçbir şey göremiyorum.
Neredeyiz?
Bilmiyorum.
Bu taraftan.
Kim o?
Bu kim?
Kıpırdamayın!
Benim, çocuk animatörü. Sünger John.
Bob mu demek istedin?
Bir telif hakkı olayı vardı o yüzden...
Bob, bırak şunu ya.
Silahı güvenlikten aldım. Dolu olduğunu bile bilmiyordum.
Çakmağı çok yakın tutma. Bu şey kolayca ateş alabiliyor.
Şu bariyeri yukarı kaldırmam yardım edin. Bayağı ağırmış.
Bu sünger kostümünün de hiç faydası olmuyor.
Niye çıkarmıyorsun ki?
Çünkü altımda başka hiçbir şey yok.
Orada ışık var mı?
Evet, duvarda bir sigorta var.
Clara, nedir tüm bunlar?
Bilmiyorum.
Ama merak etme buradan çıkacağız.
...iki ve üç.
Neredeyse gelmeyecektim.
Ne?
Gelmemeyi düşünüyordum.
Aslına bakarsan sen beni davet edince bayağı şaşırdım.
Kaç senedir görüşmedik.
Ben de seni kibarlık olsun diye çağırdım. Geleceğini düşünmemiştim.
İnternetten baktım ve bu çok ucuz bileti buldum.
Özür dilerim.
Olamaz!
Ver şu kanlı tüfeği bana.
Seni düğünüme davet ettiğim için çok özür dilerim.
İsa Aşkına!
Natalié, Natalié.
Clara, lütfen!
Clara! Clara!
Bu taraftan! Hadi!
- Hadi, Clara! - Beni bekle!
Ne oldu?
Sanırım bir şey gördüm.
Gidip bakalım.
Hadi.
Clara sen burada kal. Biz bir bakalım da güvenli miymiş.
Anne?
Anne?
Anne?
Clara, bırak onu. Gitmemiz lazım.
Clara, bırak onu. Gitmemiz lazım.
O benim annem.
Clara, o senin annen değil, tamam mı?
Bırak onu. Gitmemiz lazım.
Hadi be Clara! Geliyorlar!
Hadi! Koş!
Bu kadar!
Koldo!
Clara!
Çabuk Clara, içeri gir!
Koş!
Dur.
Çıkış şu tarafta.
Clara ne oldu? Niye durdun?
Koldo olmadan gitmiyorum ben.
Aptallık etme. Hadi gitmemiz lazım.
Bana ne yapmam gerektiğini söyleme.
Clara dinle...
Koldo hayatta olsaydı...
...bize yaşadığına dair bir işaret verirdi.
Üzgünüm.
Üzgünüm, Clara...
Bu o.
Koldo.
İşte işaret.
Salonda.
Hayır, o olduğunu bilemeyiz ki.
Yaşasaydı işaret verirdi dememiş miydin sen?
Al sana işaret.
Ben Koldo olmadan gitmiyorum.
Kıpırda.
Elbisemi tut.
- Ne yapacaksın? - Tut sen!
Vay.
Şimdi sen kendi kararını ver.
Ama benim gideceğim yer belli.
Girdiler.
Atún?
Amca hayır yapma.
Geldiler bile.
Clara! Hadi, koş! Gitmemiz gerek.
Ben gelmiyorum!
Clara, hadi!
Bugün benim günüm!
Bugün benim günüm!
Hassiktir be!
Tanrım!
Rafa?
Rafa?
Clara, Clara...
Bu gerçekten çok acayip bir şey.
Hem de çok.
Özür dilerim, Rafa.
Clara...
Clara!
Clara! Buradayım! Buradayım aşkım!
Yukarıdayım!
Koldo! Koldo, aşkım!
Buradayım, aşkım! Buradayım!
Biliyordum!
Yukarı çık. Orada bir merdiven var.
Aşkım...
Sana geliyorum aşkım...
Sana geliyorum.
İyisin değil mi?
Seni seviyorum.
Bir daha asla ayrılmayacağız, değil mi?
- Hayır. - Asla.
Anne- baba olacağız.
Bunu açmamız lazım.
Tornavida.
Tornavida.
İsviçre çakısının üzerinde bir tornavida olacak.
Aşağıda bir yerde olmalı.
Onu bulmak zorundasın bebeğim.
Tek şansımız o. Ara hadi.
Orada bir yerde olmalı! Tekrar bak.
Orada olmalı.
Orada olmalı.
Buldum!
Tamam, yukarı getir.
İşte.
Geliyorlar, Koldo!
Geliyorlar!
Aç hadi Koldo! Aç!
Acele et Koldo!
Koldo! Koldo!
Bırakın onu!
Koldo!
- Aşkım... - Acele et, Koldo!
Aşkım...
- İyisin değil mi? - Evet, ya sen?
Evet.
- Nedir tüm bunlar? - Bilmiyorum.
Peki şimdi ne yapıyoruz?
Tünel, tünel.
Oraya daha önce ulaşmalıyız.
Sen harika bir anne olurdun.
Seni seviyorum.
Seni seviyorum.
Başlangıçta Tanrı dünyayı ve cenneti yaratı...
Dünya şekilden yoksun ve boştu...
Dibiyse karanlıktı...
Tanrı karanlıktan ışığı ayrıştırdı.
Tanrı ışığa "gün" dedi...
Karanlığa ise "gece"...
Duruyorlar.
Akşam ve sabah da ilk günler oldu.
Duruyorlar. Niye duruyorlar ki?
Bilmiyorum.
Ama gidelim.
Cennetin altındaki sular tek bir yerde toplansın...
Kuru kara oluşsun. Ve oluştu da.
Tanrı kuru karaya "toprak" dedi...
...ve bir araya gelen suların hepsine de "deniz" dedi.
Bunlar bizim ailemiz mi?
Koldo...
Artık değil.
Artık değil.
...suların tam ortasında.
Tanrı "Işık! Ol!" dedi ve ışık oldu.
Cennet semasındaki ışıklar, dünyaya aydınlık versin...
Hayır!
Olamaz!
Hayır!
Allah'ım!
Büyük babamı da sikeyim, kanlı işitme cihazını da!
Kılıç.
Kılıcı al.
Kılıcı al Koldo...
Hadi.
Yap şunu!
İyi işti aşkım.
Sen de harika bir baba olacaksın.
Koldo, orada insanlar var.
İçeride kalın ve dışarı çıkmayın!
İçeride kalın! Tekrar ediyorum, dışarı çıkmayın!
İçeride kalın!
Tekrar ediyorum...
Kızı yere bırak. Ona da bulaşmış.
Tekrar ediyorum, kızı yere bırak.
Uzaklaş!
Ona da bulaşmış!
Tekrar ediyorum, uzaklaş! Kızı yere bırak!
twitter.com/drlaennec