Tip:
Highlight text to annotate it
X
Selam millet.
Karşınızda kuzeniniz Brucie.
Yaz aşkları çiçek açmaya başladı,
herkes aşık oluyor.
Pekâlâ kuzenler, işte Four Seasons'dan
mükemmel bir şarkı sizlerle.
1963 yazıydı...
...herkes bana "Bebek" diyordu ama
ben umursamıyordum.
Başkan Kennedy henüz
vurulmamıştı...
Beatles daha buraya gelmemişti...
Barış Gücü'ne katılmak için
sabırsızlanıyordum ve...
...babam kadar mükemmel bir adamla
asla karşılaşamayacağımı düşünüyordum.
KELLERMAN'IN DAĞ EVİ
O yaz Kellerman'ın
Dağ Evi'ne gitmiştik.
Masa tenisi batı salonunda,
mini beyzbol doğu salonunda.
Bütün iyi beyzbol oyuncuları,
çıkın ortaya!
Ücretsiz dans dersleri terasta.
Aman Tanrım.
Şuna bak!
Anne, mercan rengi
ayakkabılarımı getirmeliydim.
Yanıma çok fazla ayakkabı
aldığımı söyledin.
Tatlım, zaten on çift
ayakkabı getirdin.
Ama mercan rengi ayakkabılarım
bu elbisenin altına çok iyi uyardı.
Bu bir felaket değil.
Asıl felaket, üç kişinin
maden ocağında sıkışıp kalması...
...ya da Birmingham'da polis
köpeklerinin kullanılmasıdır.
Ya da rahiplerin bir protesto
sırasında kendilerini yakması.
Kaybol, Bebek.
Pekâlâ, nal atma yarışmamız 15 dakika
içinde güney çimenlikte başlayacak!
Gölde de su sıçratma
yarışmamız var.
Resim kursumuzla birlikte voleybol
ve kriket sınıfımız da devam ediyor.
Ve yaşlı konuklarımız için de,
yataklarımız!
Doktor!
Doktor!
Max!
Doktor, yıllar sonra nihayet
seni dağ evime getirtmeyi başardım.
Tansiyonun ne durumda?
Kızlar bilmenizi isterim ki...
...eğer bu adam olmasaydı
belki de şu an ölmüştüm.
- Billy, valizleri al.
- Hemen alıyorum, doktor.
Size ve güzel kızlarınıza
en iyi kulübeyi ayırdım.
Çok teşekkürler.
Burada bir iş ister misin?
Bir kaç dakika sonra terasta
Latin dansı dersi var.
Harika bir öğretmen.
Eski Rockette üyesi.
Altı yıldır ilk defa gerçek bir tatil
yapacak, Max. Onu rahat bırak.
Burada geçireceğin üç hafta
sana bir yılmış gibi gelecek.
Bir, iki, üç, dört! Ezercesine
basın, daha sert basın!
Bir, iki, üç, dört!
Müziğe kulak verin!
Pardon.
Kalçalarınızı hareket ettirin
ve eteklerinizi sallayın!
Bir, iki, üç, dört!
Tren oluşturuyoruz!
Hadi, beyler!
Beni takip edin!
Bayanlar, siz de içeride bir
daire oluşturun!
Hadi, bayanlar!
Eğer Tanrı sallamanızı istemeseydi,
o göğüsleri size vermezdi!
Tamam bayanlar, şimdi
ben durun dediğimde...
...rüyalarınızın erkeğini
bulacaksınız.
Durun!
Unutmayın, başka hiçbir yerde olmasa
bile dans pistinde patron onlar.
Anne, baba, ben biraz
etrafı gezeceğim.
Burada iki türlü hizmet verilir.
Hepiniz üniversiteli
çocuklarsınız...
...ve ben sizi tutmak için
Harvard'a ve Yale'e kadar gittim.
Bunu neden yaptım peki?
Neden?
Size hatırlatmama gerek yok.
Burası aile mekânı.
Bunun anlamı şu ki, parmaklarınızı
sudan ve saçlarınızı çorbadan uzak tutun.
Ayrıca tüm o lanet kızlara da iyi
vakit geçirtin.
Tüm kızlara.
Hatta köpeklerine bile.
Onları terasa çıkarın,
yıldızları gösterin.
- Nasıl yaparsanız yapın ama onlara romantik
anlar yaşatın. - İyi dinleyin, çocuklar.
Hey, durun!
Durun.
Tamam, bunlar sizin
için geçerli değil.
Ama iyi dinle, ukala,
sizin için de kurallar var.
Kızlarla dans edeceksiniz.
Onlara mambo,...
...cha-cha, neye para
ödüyorlarsa onu öğreteceksiniz.
Bu kadar.
Yapacaklarınızın sınırı bu.
Dalavere çevirmek, onlarla takılmak yok.
Ayrıca ellerinizi de onlardan uzak tutun!
Kurallar her yerde aynı. Ortalık kız kaynayacak,
ama onlarla takılmayacaksın.
Dikkat et, Rodriguez.
Bunu yapabilecek misin, Johnny?
Onlara elini sürmeden durabilecek misin?
Sen sadece tabaklara turşu koymaya
devam et, üniversiteli çocuk.
Ve zor işleri de bana bırak.
Oturun, oturun.
Ben de size şarap söyleyeyim.
Teşekkürler, Max.
Bunlar Doktor Houseman ve eşi.
Bebek, Lisa, bu da sizin garsonunuz,
Robbie Gould.
Yale'de tıp öğrencisi.
Bu insanlar benim özel misafirlerim.
İstedikleri ne varsa hemen yerine getir.
- İyi eğlenceler.
- Teşekkürler, Max.
Şu artan yemeklere bak. Avrupa'da
hâlâ açlık çeken çocuklar var mı?
- Güneydoğu Asya'da var, anne.
- Doğru.
Robbie, Bebek kalan et yemeklerini
Güneydoğu Asya'ya göndermek istiyor...
...bu yüzden kalan ne varsa
paketle.
Max, Bebek bu dünyayı
değiştirecek.
- Peki siz ne yapacaksınız, bayan?
- Lisa da süslenmesine katkıda bulunacak.
Zaten bulunuyor.
Doktor, seni tanıştırmak istediğim
birisi var. Torunum Neil.
Cornell'de Otel
İşletmeciliği okuyor.
Bebek de sonbaharda
Mount Holyoke'ye başlayacak.
Harika.
Yüksek lisansını İngilizce
üzerine mi yapacaksın?
Hayır. Az gelişmiş Ülkeler
Ekonomisi üzerine.
- Barış Gücü'ne katılacağım.
- Final gösterisinden sonra...
...birkaç komi arkadaşımla beraber Mississippi'ye
doğru özgürlük turuna çıkacağız.
Karşınızda Tito Suarez'imiz.
Mambo!
Evet! Hadi!
Bunlar kim?
Onlar mı?
Dansçılar.
Konukları mutlu etmek
için buradalar.
Birlikte dans ederek gösteriş yapmamalılar.
Kimse özel ders almayacak.
- Merhaba, çocuklar. Eğleniyor musunuz?
- Evet.
Aslında, izninizi istemeliyim.
Bu geceki eğlenceden ben sorumluyum.
Bana yardımcı olmak ister misin?
Elbette ister.
Sadece bir dakika acı çekeceksin.
Sağlık sigortan var, değil mi?
Eğlenceli miydi?
İyi bir gösteri çıkardığın için,
al bakalım!
Sonunda tıpkı annem gibi
bir kızla tanıştım.
Kıyafetleri, hareketleri aynı annem gibiydi.
Bir gün onu eve götürdüm ve...
...babam ondan hiç hoşlanmadı!
Düşünün artık.
- Merhaba.
- Burada ne işin var?
- Yürüyüşe çıkmıştım.
- Geri dön.
- Sana yardım edeyim.
- Hayır. - Yukarıda ne var?
Konuklar oraya giremez.
Kurallar böyle.
Neden oyun salonuna
geri dönmüyorsun?
Seni küçük patronla
dans ederken gördüm.
Sır tutabilir misin?
Ailen seni öldürecek.
Max da beni.
Böyle dans etmeyi nereden öğrenmişler?
Nereden mi?
Bilmiyorum. Herhalde çocuklar eve
döndüklerinde bunu bodrum katında yapıyorlardır.
Denemek ister misin?
Hadi gel, Bebek.
Hep eski moda dansların yapıldığı
bu yerde...
...bunun gibi dans edildiğini
düşünebiliyor musun?
Max hemen burayı kapatır.
Bu benim kuzenim, Johnny Castle.
Buradaki işi bana o buldu.
- Beraber harika görünüyorlar.
- Evet.
Onların sevgili olduklarını
sandın, değil mi?
- Değiller mi?
- Hayır, çocukluktan beri arkadaşlar.
Selam kuzen, onun burada ne işi var?
Benimle beraber geldi.
Benimle birlikte.
Karpuz taşıdım.
"Karpuz taşıdım" mı?
Dizlerini kır. Aşağı doğru.
Bak. Gözlerime bak.
Güzel.
Bu daha iyi.
Güzel. Şimdi bu tarafa çevir.
İzle.
Bak.
Bayanlar, "Korkunç
Peruk Yarışması"na katılın.
Sandra Dee,
Jackie Kennedy...
...ya da Elizabeth Taylor'ın
Cleopatra peruklarından birini deneyin.
- Üçlüyle alacağım.
- Şunun haline bak.
Şu ele bakın.
Bu harika bir el.
Tanrım, bu Cleopatra!
Kendimi gerçekten yılan gibi hissettim.
10 yaş gençleşmiş görünüyorsun.
Saat 10:15'te havuz kenarında
egzersizimiz başlayacak.
Sonra da batı verandada,
Rabbi Maurice Sherman...
...küçümsenen komedyenlerin psikolojisi
üzerine bir sempozyum verecek.
Diyorum ki, "Garsonun senin
için ne yapabilir diye sorma,..."
...sen onun için ne yapabilirsin
diye sor."
Eğer bahşişleri biriktirirsem, Alfa Romeo
almak için yeterince param olacak.
En beğendiğim arabadır.
Bayanlar, çok hoş görünüyorsunuz.
Bebek, bu gece beni idare edebilir misin?
Annemle babama yatmaya gittiğimi söyle.
Nereye gidiyorsun?
Golf dersine. İlk vuruşun
yapıldığı yerdeki manzara harika.
Güzel. Teşekkürler.
Gerçekten Rockette üyesi miydin?
Bence müthiş bir dansçısın.
Öyle mi? Annem 16 yaşımdayken beni
kapı dışarı etti.
O zamandan beri dans ediyorum.
Hayatımda yapmak istediğim tek şey buydu.
Sana gıpta ediyorum.
- Dans etmeyecek misiniz, doktor?
- Valsi bekliyoruz.
Merhaba, Max. Dans dersi almam
işe yaramaya başlamış mı?
Harika görünüyorsun, Vivian!
Muhteşem!
Bu Vivian Pressman.
O bir "Bungalov Güzeli".
Bütün hafta yalnız başına
kalan kadınlara böyle diyoruz.
Kocaları sadece hafta sonları geliyor.
Moe Pressman iyi bir kâğıt oyuncusudur.
Oyunumuza o da katılacak.
- Moe cuma günü geliyor mu?
- Bu cuma.
Sürekli dışarıda. Biliyorum.
Zor bir durum.
Penny nerede?
Herkes onu soruyor.
Penny nerede de ne demek? Biraz ara verdi.
Dinlenmeye ihtiyacı var.
Bütün geceyi dinlenerek
geçiremez.
Hadi, biraz dolaşalım.
Saçlarının rüzgârda savruluşunu
izlemek çok hoşuma gidiyor.
Ailem merak etmiştir.
Bebek, endişelenme.
Benimle olduğunu düşünüyorlarsa...
...şu anda Kellerman Dağ Evi'nin
en mutlu anne babası onlardır.
Söylemem gerek.
- Buralarda kalp hırsızı olarak bilinirim.
- Eminim öyledir.
Geçen hafta cankurtaranımız
Jamie'nin elinden bir kızı kaptım.
Ve kıza dedi ki,
"Onda bende olmayan ne var?"
Kız da dedi ki, "İki tane otel".
Robbie.
Özür dilediğini duymadım.
Annenin, babanın yanına dön de
anlattıkları masalları dinle.
Belki rüyanda duyarsın.
Bunu görmek zorunda
kaldığın için üzgünüm, Bebek.
Bu dünyada bazen...
...görmek istemeyeceğin
şeyleri görürsün.
Aç mısın?
Gel.
Pekâlâ, Bebek, ne istersin?
İstediğin her şeyi alabilirsin.
Kek, süt...
...pirinç muhallebisi,
pancar...
...lahana sarması...
...meyve salatası, tatlı turşu?
Neil, bak, üzgünüm ama
gidip Lisa'ya bir baksam iyi olacak.
Pekâlâ.
- O neden burada?
- Neil gelirse faydası olur.
Şu an düşünmemiz
gereken tek şey, Penny.
Aptalca bir şey yapmamış, değil mi?
Sorun ne?
Onun neyi var?
- O hamile, Bebek.
- Billy!
- Bunun için o ne yapacak?
- Bunun için o ne yapacak mı?
Bunu yapan benim, değil mi?
- Hemen ben olduğumu düşündün.
- Ama ben...
Tamam her şey yolunda.
Johnny yanında.
Sana bir şey olmasına asla
izin vermeyeceğim.
Gitmemiz gerekiyor.
Sadece sarıl! Sarıl!
Güzel kız. Güzel kız.
Ne yaptığını sanıyorsun?
Sorununu konuşmuştuk.
Bunu halledeceğim.
İlk önce bana gelmeliydin.
Unut bunu, Johnny. Maaşından
kalan parayı almayacağım.
- Penny, bu benim problemim.
- Zaten yetmez.
Tanrım, çok umutsuzum!
Böyle konuşma.
Bir çözüm yolu mutlaka vardır.
Bebek? Senin ismin buydu, değil mi?
Ne biliyorsun ki, Bebek?
Problemlerim hakkında
hiçbir şey bilmiyorsun.
Ona söyledim.
Tanrım! O da yönetici erkek arkadaşına
söyleyecek ve hepimiz kovulacağız.
Neden herkese "Penny, Robbie sürüngeninden
hamile kaldı" diye ilan etmiyorsun?
- Robbie mi? - Bak...
- Hayır, Bebek.
Rehberlerden birinin tanıdığı
bir doktor var, gerçek bir uzman.
Gelecek hafta bir günlüğüne
New Paltz'da olacak.
Bir randevu alabiliriz ama
adamın ücreti 250 dolar.
Söz konusu Robbie ise problem olmaz çünkü
onda para olduğunu biliyorum.
- Eminim ona söylersen...
- Biliyor.
Oyun parkına geri dön, Bebek.
- Neden bana nasihat vermeyi kesmiyorsun?
- Onu bu şekilde bırakamazsın!
Tüm sezon boyunca, muhtemelen buradaki
bütün erkeklerle yatmış olan bir pilice...
...destek olmak için
servis yapmadım.
Biraz daha dikkatli ol lütfen.
Bazıları hesabını bilir,
bazıları bilmez.
Bunu oku.
Hoşuna gidecektir. Ama geri isterim.
Üzerine notlar aldım.
Beni hasta ediyorsun.
Benden uzak dur.
Kız kardeşimden de uzak dur yoksa
seni kovdururum.
Nerede hata yapıyorum?
Duruşun biraz yanlış, Marge.
Annen beni biraz kendi halime
bıraksaydı çok büyük bir golfçü olmuştum.
- Baba, başı dertte olan birisi var.
- Annen dışında mı?
Çok iyi gidiyorsun, Marge.
Her zaman başı dertte olan birisine
yardım etmem gerektiğini söylerdin.
Bana 250 dolar borç verebilir misin?
Sen iyi misin?
Başı dertte olan sen misin?
Hayır, ben değilim.
Bana borç verebilir misin?
Bu büyük bir para.
Ne için lazım?
Bebek, dik dur biraz.
Bunu sana söyleyemem.
Söylemek isterdim ama yapamam.
Bana her zaman her şeyi
anlatabildiğini söylerdin.
Bunu anlatamam.
Yasadışı bir şey değil, değil mi?
Hayır, baba.
Çok aptalca bir soruydu.
Beni bağışla.
Akşam yemeğinden önce veririm.
- Her şey yolunda mı?
- Yolunda.
Teşekkür ederim, baba.
İşte para.
- Robbie'den mi aldın?
- Hayır. Onun için söylediklerinde haklıydın.
- O zaman bu parayı nereden buldun?
- İhtiyacın olduğunu söylemiştin.
- Bu kız bir melek mi?
- Aslında parayı veren babası gerçek bir melek.
Teşekkür ederim, Bebek
ama bu parayı kabul edemem.
Ne? Senin neyin var?
Parayı almalısın.
Randevuyu sadece perşembe
günü için alabiliyorum.
Bu perşembe Sheldrake'de
gösterileri var.
Eğer iptal ederlerse,
bu sezonun ücretini...
...ve gelecek yılın gösteri
işini kaybedecekler.
Sheldrake'de neresi?
Mambo gösterisi yaptıkları
başka bir otel.
Yerine başka birisi dans edemez mi?
Hayır, "Bayan Her Derde Deva".
Başkası dans edemez.
Maria bütün gün çalışmak zorunda.
Programı öğrenemez.
Janet, Penny'nin yerine bakmak zorunda.
Anlayacağın burada herkes çalışıyor.
Bunu sen yapmak ister misin?
Çocukların oynadığı oyunları
bırakıp, bunu yapmaya ne dersin?
Hiç de fena bir fikir değil.
Sadece şakaydı, Billy.
- Hareket edebildiğine göre.
- Bu hayatımda duyduğum en aptalca fikir.
- Ben hayatımda hiç merengue yapmadım.
- Gördün mü?
Sen çok iyi bir partnersin.
Herkesi idare edebilirsin.
Hayatında hiç merengue yapmamış.
Yapamaz.
- Hayır!
- Üzgünüm. Üzgünüm.
Birde adım atmayacaksın.
İkide başlayacaksın.
İkide. Anladın mı?
- Bu dansların hiçbirini daha önce yapmadım.
- Bir, iki, üç, dört.
Müzik başladığında ikiye kadar
dans etmeye başlama. Anlaşıldı mı?
Rahatla, rahatla.
Nefes al.
Tutuş pozisyonu.
Hayır.
Tekrar.
İki, üç, dört.
İki, üç, dört.
Geriye doğru eğilme!
Dik dur.
İki, üç, dört.
Omuzlar aşağı!
Tekrar. Konsantre ol. Ve...
Topuklarını yere basma.
- Topuklarını yere basma.
- Basmadım...
Parmak uçlarında dur.
Sadece beni dinle.
Adımları doğru atmak
yeterli değil.
Müziği de hisset.
Burada olmak yetmez.
Mambo bu değil.
Kalp atışlarını hissetmelisin.
Bu kadar kuvvetli değil.
Gözlerini kapat.
İki, üç, dört.
İki, üç, dört.
Nefes al.
Baş yukarı.
Duruşunu sabitle. Sabitle.
Bak, kolun dik dursun.
Burası benim dans alanım.
Burası da senin dans alanın.
Ben seninkine girmiyorum. Sen de
benimkine girme. Duruşunu korumalısın.
Tekrar.
Tutuş pozisyonu.
Geriye. Yavaşça.
Ve dön, dön. Aşağı. Ve yüksel.
Kaldırma hareketini sonra öğreneceksin.
Ve hadi.
Aşağı. Dön.
Ve reverans.
- Üzgünüm. Üzgünüm.
- Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?
Konsantre olmalısın!
Bunun eğlence olduğunu mu sanıyorsun?
Aslında evet.
İki gün sonra gösteriye çıkacağız,...
...kaldırma hareketlerini daha göstermedin,
dönüşlerden bile emin değilim.
Senin kıçını kurtarmaya çalışıyorum.
Belki de bırakıp onun üstüne düşüşünü izlemeliyim.
Hadi, gidelim buradan.
Kahretsin!
Anahtarlar arabanın içerisinde kalmış!
Yeterince ıslanmadın mı?
- Çılgınsın.
- Ne?
Çılgınsın!
Kaldırma hareketinde unutmaman
gereken en önemli şey denge.
Başardım.
Böyle dans etmeyi nereden öğrendin?
Bir gün çocuklarla boş boş
otururken...
...restorana bir adam geldi.
Arthur Murray'ın eğitmenler
için bir test yaptığını...
...ve eğer geçersek...
...farklı dansları önce bize öğretip...
...daha sonra başkalarına nasıl
öğreteceğimizi göstereceğini söyledi.
Ne?
Hayır.
Güzel.
Aşağı bakma.
Bana bak. Güzel.
Ve...
Şimdi dizlerini kır ve sıçra.
Gel! Gel!
İyi deneme. Eğer bana güvenmezsen
beni sakatlayabilirsin, tamam mı?
Şimdi, gel, gel, gel.
Güzel. Şimdi, seni kaldıracağım.
Kaldırma hareketi
en iyi suda öğrenilir.
Dizlerini kır.
Ve sıçra.
Güzel.
Güzel. Güzel.
Pozisyonunu bozma. Öyle kal.
Güzel. Bozma! Bozma!
Hadi tekrar deneyelim.
Pekâlâ. Bir, iki, üç.
Üzgünüm.
Güzel. Bozma. Hayır.
Fena değildi.
- Bir kere daha.
- Pekâlâ! Yukarı doğru. Hadi!
Gösterinin bu gece
olduğuna inanamıyorum.
Gösterinin bu gece olduğuna inanamıyorum.
Sheldrake 20 dakika uzaklıkta.
Üzerini arabada değiştirebilirsin.
Bayan Schumacher.
Bekleyin, size yardım edelim.
Her şey döküldü.
Her şey saçıldı.
Benny Bernstein'in
dans okuluna gitmiştim.
Öğretmenim George Burns'dı.
- Teşekkürler.
- Rica ederim.
Omuzlarımı aşağıda tutacağım,
başım dik...
...duruşumu bozmayacağım,
parmak uçlarımda duracağım...
Ya adımlarımı karıştırırsam?
Dik dur, duruşuna dikkat et.
Ve unutma, bırak seni o yönetsin.
Korkarım her şeyi unutacağım, başım dönecek
ve yüz üstü yere kapaklanacağım.
Hayır. Ayaklarıma bakmayacağım,
Başım yukarıda, gözlerim açık...
...kollarım gergin, duruşum sabit,
dik duruyorum...
Teşekkürler, Bebek.
Sadece bilmeni isterim ki ben
herkesle düşüp kalkan birisi değilim.
Muhtemelen Robbie sana böyle söylemiştir.
Beni sevdiğini sanmıştım.
Aramızda özel bir şeyler
olduğunu sanmıştım.
Her neyse, sadece bunu bilmeni istedim.
Nasıl görünüyor?
Korkuyorum.
Çok korkuyorum, Bebek.
Endişelenme.
İyi olacaksın.
Bingo! Bingo! Bingo! Kellerman
Dağ Evi'nde perşembe gecesi,...
...Bingo gecesi.
- Daha sonra dans etmeye ne dersin?
- Olabilir. Kim bilir?
- Lisa, benim için bir şey yapmak zorundasın.
- Hiçbir şey yapmak zorunda değilim.
Sadece babama ve anneme başımın ağrıdığını,
bu yüzden yattığımı söyle, tamam mı?
Görüşürüz.
Sheldrake Oteli gururla sunar.
Johnny Castle ve partnerinden...
... "Mambo Büyüsü."
Rahatla.
Şimdi spotlar bizi izlesin.
Yanlış taraf!
Buraya.
Kaldırma hareketi için
hazır mısın?
Hadi.
Devam et. Devam et.
...çünkü şu an nerede olursanız
olun, gökyüzüne bakmanızı istiyorum.
Şu yıldızlara bir bakın.
Ne görüntü ama. İşte Drifters.
İyiydin. İyi iş çıkardın.
Kellerman Dağ Evi'nde kalan yaşlı çifti
orada görünce çok endişelendim.
Ben de. Ben de.
İkinci dönüşü gayet güzel
becerdin.
- Ama kaldırma hareketini yapamadım.
- Gerçekten iyiydin.
Teşekkürler.
Johnny!
Çabuk gel. Penny.
- Siz dönene kadar bir yere gitmek istemedi.
- Ambulans çağırdınız mı?
Hastanenin polise haber vereceğini söyledi.
Çağırmayacağıma söz vermemi istedi.
Adam eter bile kullanmadı.
- Adamın gerçek bir uzman olduğunu söylememiş miydin?
- Masası ve bıçağı leş gibiydi.
Koridordan çığlıklarını duyabiliyordum.
Yemin ederim içeri girmeye çalıştım.
Her şey düzelecek.
Johnny yanında.
Ne? Ne oldu, Bebek?
- Lisa'ya mı birşey oldu?
- Hayır.
İzninizle. İzninizle!
Herkes burayı boşaltsın, lütfen.
Tamam, canının yandığını biliyorum.
Şimdi bunu halledeceğiz.
- Bu kızdan kim sorumlu?
- Ben.
Lütfen söyler misiniz, o...
Doktor, çok teşekkürler.
Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.
- Benden bunun için mi para aldın?
- Özür dilerim. Sana asla yalan söylememeliydim.
Düşündüğüm gibi birisi değilmişsin.
Artık kim olduğundan emin değilim.
Bu insanlarla bir daha hiçbir şey
yapmanı istemiyorum.
Hiçbir şey! Bu insanlarla bir daha
hiçbir şey yapmayacaksın!
Bu konudan annene bahsetmeyeceğim.
Şimdi yatmaya gidiyorum.
Ve annen seni görmeden
şu yüzündekileri çıkar!
Her şey yolunda mı, Jake?
Yolunda, Marjorie.
Uyumaya devam et.
İçeri gelebilir miyim?
Aslında pek güzel bir oda değil.
Muhtemelen senin çok güzel bir odan vardır.
Hayır. Çok güzel bir oda!
Bırak çalsın.
Babamın davranışı için çok üzgünüm.
Hayır. Baban harikaydı.
Harikaydı.
Penny'le ilgilendi.
Sana karşı olan
davranışını kastetmiştim.
Gerçekten benden dolayı
böyle davrandı.
Johnny, buraya geldim çünkü babam...
Hayır. Onu kurtarmaya çalışıyordu...
Ben böyle bir şeyi asla yapamazdım.
Yapamayacağım bir şeydi. İnsanlar bana bir
hiçmişim gibi davranıyor çünkü ben hiçim.
Bu doğru değil!
Sen böyle biri değilsin!
Sen benim gibi birisini anlayamazsın.
Geçen ay hayatta kalmak için
şeker yiyordum.
Bu aysa, kadınlar cebime
elmaslar dolduruyor.
Bütün bunları dengelemeye çalışıyorum
ve tekrar aynı duruma düşebilirim.
Hayır, işler böyle kötü gitmeyebilir!
Böyle olmak zorunda değil!
Daha önce hiç senin gibi
birisini tanımamıştım.
Sen dünyayı daha iyi bir hale
getirebileceğine inanıyorsun.
Bazılarının kaybettiklerini sen buluyorsun.
İnsanların yarasını...
Gidip babamı oraya getirmek,
söylediğin gibi çok cesurca bir hareketti.
Bunu çok önemli bir sebepten yaptın!
Hiçbir şeyden korkmuyorsun.
Her şeyden korkuyorum!
Gördüklerimden korkuyorum.
Yaptıklarımdan, hatta kim
olduğumdan bile korkuyorum.
Buradan çıkıp gitmekten ve hayatımın
geri kalanında...
...asla senin yanında hissettiğim
gibi hissetmeyeceğimden korkuyorum.
Dans et benimle.
Ne, burada mı?
Burada.
Şarkıcılar, dansçılar, aktörler
bu gün sizin şanslı gününüz!
Geleneksel Kellerman sezon sonu
yetenek gösterisi seçmeleri...
...oyun evinde başladı.
- Hepiniz gösteriye katılacak mısınız?
- Yarın ayrılıyoruz.
Hafta sonu trafiğine kalmamak için.
Ama pazara kadar ödeme yapmıştık.
- Gösteriyi kaçıracak mıyız?
- Yarın ayrılıyoruz dedim.
- Gösteride şarkı söyleyecektim.
- Bu büyük bir organizasyon.
Herkes gösterilerini ayarladı.
Bunu kaçırmak istemezsiniz.
Bebek, yardımına ihtiyacım var.
Neden buradan erken
ayrılmak istiyorsun?
Sadece bir fikirdi.
Eğer istiyorsanız kalabiliriz.
- Pekâlâ, hangi şarkıyı söylemeyi planlıyorsun?
- "I Feel Pretty."
Ya da "What Do the Simple Folk Do?"
Ya da "I Feel Pretty."
Sen ne dersin, baba?
Daha iyi görünüyorsun.
Baban şimdi çıktı, onu kaçırdın.
o harika bir adam.
Üzgünüm. Sırrını saklayamadım...
Yapacak bir şey yoktu.
Hiç sorun değil.
- Pekâlâ, nasılsın?
- İyiyim.
Doktor Houseman tamamen
iyileşeceğimi söyledi.
- Hâlâ çocuklarım olabilirmiş.
- Penny, bu gerçekten harika.
Dün gece gösteri nasıl gitti?
İyi.
İyi. Kaldırma hareketini yapamadım
ama iyiydi.
Sanırım gitmeliyim.
Görüşürüz.
- Yani tamamen iyileşeceğini söyledi, öyle mi?
- Sen ne yapıyorsun?
- Max'a büyükannenin öldüğünü söyleyeceğim.
- Bana kaç kere bir daha onlarla...
...yakınlaşmayacağını söyledin?
Ne yaptığımı biliyorum.
Şimdi beni dinle, buna hemen
bir son vermek zorundasın.
Bak, hemen gitmem gerek.
Kramer'lerle dans dersim var.
Eğer biran önce gitmezsem
birbirlerini öldürürler.
Elbette. Gitmelisin.
Sonra görüşürüz.
Yağmurlu bir günde, misafirlerimiz
için şans oyunlarımız devam ediyor.
On kutu kâğıt mendil ya da
bir keçi kazanın!
Tanrım, bu yağmur beni hasta ediyor.
Hatırlatın da balayımı
Niagara Şelalesi'nde yapmayayım.
O zaman sen de Acapulco'ya git.
Orası iyi olur.
Bej rengi parlatıcı rujum nerede?
Bu çekmeceye koyduğumdan eminim.
Bebek, bu havada nereye gidiyorsun?
Batı salonunda sessiz sinema
oynuyorlar.
Küçük aktivite meraklısı hiç
bir şeyden de geri kalmıyorsun, değil mi?
- Çok fazla kadınla beraber oldun mu?
- Ne?
Bebek, hadi ama.
- Anlat hadi. Bilmek istiyorum.
- Hayır, hayır.
Bunun nasıl bir şey olduğunu anlamalısın.
Sokaklardan geliyorsun ve
bir anda kendini burada buluyorsun.
Güzel kokulu kadınlar kendilerini
kucağına atıyor.
Hepside gerçekten çok
bakımlı kadınlar.
Kadınların böyle olabildiklerini
hiç bilmezdim.
O kadar zenginler ki her şeyi
biliyorlar diye düşünüyorsun.
Günde iki üç farklı kadın oda anahtarlarını
avucuma sıkıştırıyor ve bu yüzden...
...sanırım çok fazla kadınla
beraber oldum, evet.
Eğer benimle ilgilenmeselerdi
bunu yapmazlardı diye düşünüyorsun.
Bu kadarı yeter. Anladım.
Sadece onları kullandın, hepsi bu.
Hayır, öyle değil.
Hayır, düşündüğün gibi değil.
Onlar beni kullandı.
Gerçek adın ne, Bebek?
Frances, hükümette yer alan
ilk kadın.
Frances.
Gerçek bir yetişkin adı.
Robbie'yle yatmaya karar verdim.
Hayır, öyle bir adamla olmaz.
10 yıl sonra buraya tekrar gelsek,
sence o zaman yine böyle bekar mı oluruz?
Bu şekilde olması çok yanlış.
Bu ancak...
...ancak çok sevdiğin
birisiyle olmalı.
Hadi.
Ben senin umurunda bile değilim.
Savaşta aynı tarafta olduğumuz
sürece...
...bütün orduyla yatsam bile
umurunda olmaz.
Senin umursadığın şu an sadece
artık babasının biricik kızı olmaman.
Şimdi ben konuşurken beni dinliyor.
Sen bundan nefret ediyorsun.
İki, üç, cha-cha-cha.
Pozisyonum tamam.
Gergin kollara ne oldu?
Kollar dik! Dikkatini biraz
buraya verebilir misin, lütfen?
Benim alanımı ihlal ediyorsun.
Bu benim dans alanım.
Bu da senin. Hadi cha-cha.
Aşağı bakma.
Tam buraya bak.
Dans dersi mi alıyorsun?
Sana ben öğretebilirdim.
Büyük babam beni final gösterisini
ayarlamam için görevlendirdi.
Seninle son dans hakkında
konuşmak istiyorum.
Biraz değişiklik yapmak istiyorum.
Zaman değişiyor, biliyorsun.
Kafamda bir sürü fikir var.
Çocuklarla Küba ritimlerinden...
...soul dansına geçişler
üzerine çalışıyoruz.
Sakin ol.
Şimdi kafandakileri bir kenara bırak.
Her zaman mambo yapıyorsunuz, değil mi?
Neden bu senenin son dansı...
...pachenga olmasın?
Tamam.
Aynı gösteriyi yapmakta özgürsün.
İstersen geçen sene olduğu gibi...
...insanları bıktırabilirsin ama
biz de gelecek sene başka bir dansçı buluruz,...
- ...sadece bundan daha çok mutlu olacak...
- Tamam, Neil. Problem değil.
Sezonun kapanışını pachenga
ile yapacağız.
Harika bir fikir.
Bazen konuşulması zor biri oluyor
ama kadınlar onu seviyormuş gibi görünüyor.
Yarım saati tam doldurduğuna dikkat et,
bunun için ona para ödüyorsun.
Pislik herif. Daha yeni fikirlerimin
ne olduğunu bile dinlemeden pachenga istiyor.
Ne diyeceğim hakkında bir fikri
bile yoktu, eğer anlatabilseydim öğrenecekti.
Neden seninle bu şekilde konuşmasına
izin verdin?
- Patronun adamıyla kavga mı etseydim?
- Ona fikirlerini anlat.
- O da herkes gibi bir insan.
- Bak, bu insanları iyi tanırım.
Onlar zengin ve acımasız insanlar.
Beni dinlemezler.
Neden daha fazla mücadele etmiyorsun?
Seni dinlemelerini sağla.
Çünkü bu lanet işe gelecek
sene de ihtiyacım var.
Bugün babam aradı.
İyi haberlerim var dedi. "Paul Amcan
seni sonunda işe aldırabilecek."
Ne işi?
Boya ve Sıva Evi 179
numarada hizmetinizde.
Domino Teorisi üzerine çok
düşündüm.
Şimdi Vietnam düştüğünde,
sıra Çin'e mi gelecek?
Sanırım bizi görmediler.
Daha fazla mücadele et, ha?
Senin de pek mücadele
ettiğin söylenemez.
Babana erkek arkadaşın
olduğumu bile söyleyemedin.
Söyleyeceğim. Babamla durumumuz
biraz karışık.
- Ona söyleyeceğim.
- Sana inanmıyorum, Bebek.
Ona hiçbir zaman...
...söylemeye niyetin
olduğunu sanmıyorum.
Hiçbir zaman.
İşte kuzen, işçi bayramı geldi
çattı. Tatil neredeyse bitti.
Yakında kitaplara ve işe dönülecek.
Düşünmesi bile ne kadar kötü!
Selam. Johnny'yi gördün mü?
Üzgünüm.
Görünüşe göre yanlış kardeşi
seçmişim.
Çok güzel, Bebek.
Bilseydim seni de ziyarete gelirdim.
Vur bana.
Defol buradan.
Buna değmezsin.
İyi kazan, Moe.
Her zamanki gibi.
Bu bizim beraber son gecemiz, aşkım.
İkimiz için birşeyler planladım.
Affedersiniz, efendim.
Korsan gösterisinin sırası geldi.
Teşekkürler.
Hey, evlat.
Tüm hafta sonu kâğıt oynayacağım ve
bu gece de sabaha kadar oyunda kalacağım.
Neden karıma fazladan bir
dans dersi vermiyorsun?
Üzgünüm Bay Pressman...
...ama tüm hafta sonu gösteriyle
ilgilenmem gerekiyor.
Başka bir şeye ayıracak
vaktim olacağını sanmıyorum.
Bu parayı almam doğru olmaz.
Robbie'yle bu gece beraber
olmaya karar verdim.
Ama o bunu henüz bilmiyor.
Robbie, benim!
Lanet olsun!
Delice bir şey duymak ister misin?
Dün gece...
Rüyamda seninle yürüyüşe
çıkıyoruz ve babanla tanışıyorum.
"Gel bakalım" diyor ve kolunu
omzuma atıyor.
Tıpkı Robbie'ye yaptığı gibi.
Bir hastayı kabaca muayene ettiğinde
iyi olduğunu sanıp sonra...
...röntgenine bakınca hastalığı olduğunu
görmenin ne demek olduğunu bilirsin.
Ne oldu Max?
Aslında bu tıpkı çalışanlarından birinin
hırsızlık yaptığını anlamaya benziyor.
Dün gece kâğıt oynarken Moe Pressman'ın
cüzdanı çalınmış.
Cüzdan sandalyesine astığı
ceketinin cebindeymiş.
Cüzdan saat 1:30'da yerindeymiş ama
4:15'de tekrar kontrol ettiğinde...
...yerinde olmadığını fark etmiş.
Vivian şu dansçı çocuk
Johnny'nin...
...oralarda dolaştığını
anımsıyormuş.
Biz de ona dün gece başka yerde
olduğunu kanıtlayabilir misin diye sorduk.
Odasında kitap okuduğunu
ve yalnız olduğunu söyledi.
Johnny'nin odasında hiç kitap yok!
Bir hata olmalı.
Johnny'nin yapmadığını biliyorum.
Buna benzer bir hırsızlık Sheldrake'de
de olmuş. Daha önce burada da olmuştu.
- Üç cüzdan daha çalındı.
- Onun yapmadığını biliyorum.
Sen bu işe karışma, Bebek.
Bekleyin. O masaları
yan yana koymayın. Hadi ama.
Baba, yardımına ihtiyacım var. Johnny'nin
Moe'nin cüzdanını almadığını biliyorum.
- Nereden biliyorsun?
- Sana söyleyemem.
- Lütfen sadece bana güven, baba.
- Üzgünüm, Bebek. Yapamam.
Bu çörek safi protein.
Belki Johnny yapmamıştır.
Başka birisi de yapmış olabilir.
Belki de, şu...
Belki de şu küçük, yaşlı çift,
Schumacher'lar yapmıştır.
- Kadının çantasında iki tane cüzdan
olduğunu gördüm. - Sylvia ve Sidney mi?
Bebek, masum insanları suçlamayı bırak.
Onları Sheldrake'de de gördüm.
Oradan da çalındığını söyledin.
Benim bir görgü tanığım var ama
onun yok.
Gel, Neil. Sana bir çalışanın
işten nasıl kovulduğunu göstereyim.
Bir dakika. Johnny'nin cüzdanı
almadığını biliyorum.
Bütün gece odasında
olduğunu biliyorum.
Biliyorum çünkü ben de
onun yanındaydım.
Sana her zaman doğruyu söyleyeceğime
söz vermiştim.
Sana yalan söylediğim için üzgünüm.
Ama sen de bana söyledin.
Herkesin eşit olduğunu ve eşit
muameleyi hak ettiğini söylemiştin.
Ama senin gibi olan
insanları kastetmişsin.
Daha iyi bir yer olması için dünyayı
değiştirmemi istediğini söylemiştin.
Ama avukat ya da ekonomist olup...
...Harvard'dan mezun birisiyle
evlenmemi kastetmişsin.
Kendimle gurur duymuyorum.
Ama ben de bu ailenin bir parçasıyım.
Benimle konuşmayarak beni cezalandıramazsın.
Benimle ilgili düşündüğün
gibi olmayan o kadar çok şey var ki.
Ama eğer beni seviyorsan, benimle
ilgili her şeyi sevmelisin.
Ben seni seviyorum.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım
için üzgünüm. Çok üzgünüm baba.
Ama sen de beni hayal
kırıklığına uğrattın.
Her yerde seni aradım.
Schumacher'ları yakaladılar.
Bardakların üzerinden
parmak izleri bulunmuş.
Arizona ve Florida'da arandıkları
ortaya çıktı.
Bu yaz burada büyük bir
servet yapmışlar.
O zaman her şey yolunda.
Bu işin hallolacağını biliyordum.
- Senden özür dilemek zorunda kalacaklarını
biliyordum. - İşten çıktım, Bebek.
Benim yüzümden seni kovdular.
Eğer sessizce buradan ayrılırsam,
ikramiyemi de alabilecekmişim.
Demek bunu boşuna yapmışım.
Ailemi kırdım, sen işini kaybettin...
Boşuna yapmışım!
Hayır. Boşuna değildi, Bebek.
Şimdiye kadar hiç kimse benim için
böyle bir şey yapmamıştı.
Haklıydın, Johnny. Ne yaparsan yap
başaramıyorsun.
Beni dinle. Bir daha senden böyle
bir şey duymak istemiyorum. Sen başarabilirsin.
Ben de böyle sanıyordum.
Doktor Houseman, sizinle, şey...
Bakın, her neyse ben gidiyorum
ve ne düşündüğünüzü de biliyorum.
Benim hakkımda hiçbir şey
bilmiyorsun. Hiçbir şey.
Bebek'in sizin gibi olmasını
istediğinizi biliyorum.
İnsanların güvendiği biri.
Bebek zaten böyle birisi.
Eğer sadece görebilseniz...
Bana ne görmem
gerektiğini sakın söyleme.
Ben karşımda sevgilisinin başını
derde sokup sonra da...
...onu bir kasabın ellerine
yollayan, bu sırada da...
...kızım gibi masum, genç bir kızla da
gönül eğlendiren birisini görüyorum.
Evet, böyle düşündüğünüzü
tahmin ediyordum.
Burada sensiz geçireceğim bir günü
düşünmek bile istemiyorum.
Sadece nal atma oyunu ve kriket için
daha fazla zamanın olacağını düşün.
Belki de testereyle seni
yedi parçaya bölerler.
Sanırım herkesi çok şaşırttık.
Sanırım öyle oldu.
Çok zor olacak.
Benim için daha da zor olacak.
Görüşürüz.
Saçlarını yapayım.
Sana çok yakışır eğer...
Sana en çok böyle yakışıyor.
Bu şekilde.
Tıp fakültesinde iyi şanslar, evlat.
Ben de Penny'nin durumuna yardım ettiğiniz
için size teşekkür etmek istiyordum.
- Sanırım hepimiz bu pisliğe karıştık.
- Ne?
Bebek'in size anlattığını sanıyordum.
Bakın, benden olduğuna emin değilim.
Penny öyle olduğunu söylüyor ama
kızları bilirsiniz.
Suçu etraftaki herhangi
bir adama atıverirler.
- Günün sürprizi bu sefer ne?
- Bitti.
Sen ve ben, Tito.
Çok şey gördük, değil mi?
Bubbah ve Zeda'nın öğrencilere
ilk pastörize sütü dağıttıklarını.
Savaş yıllarında et alamadığımız günleri.
Ekonomik krizde hiçbir şey
alamadığımızı.
Çok şey değişti, Max.
Bu güne kadar bu kadar çok
değişen şey olmamıştı.
Her şey değişiyor ve bitiyor.
Çocukların aileleriyle beraber gelip
foxtrot dersi almak istediklerini mi sanıyorsun?
Çocuklar artık Avrupa seyahati istiyor.
Üç günde 22 ülke gezmeyi.
Bu her şeyin kayıp
gittiğini hissettiriyor.
Kimse Bebek'i bir köşeye atamaz.
Gel.
Kestiğim için üzgünüm ama...
...sezonun son dansını her zaman
ben yaparım.
Bu sene bana yapmamam söylendi.
Ama muhteşem partnerimle bir
dans gösterisi yapacağız.
O sadece mükemmel bir dansçı değil...
...aynı zamanda bana, yardıma
ihtiyacı olan diğer insanlara...
...bedeli ne olursa olsun yardım
etmem gerektiğini öğretti.
Bana...
...olmak istediğim insanı gösterdi.
Bayan Frances Houseman.
Yerine otur, Jake.
Sanırım bu yeteneğini benden almış.
Bu şeyin notaları sen de var mı?
Penny'yi zor durumda bırakan kişinin
sen olmadığını biliyorum.
Hata yaptığımda, hatalıyım derim.
Sahnede harika görünüyordun.
Şimdi, Hayatımın zamanına sahibim.
Hayır, daha önce hiç böyle hissetmedim.
Evet, Yemin ederim ki doğru.
ve bunların hepsini sana börçluyum.
Wow! ne kadar harika, Patron
Yaz boyunca buradalar, kuzenler.
Benim için 1963 yılı tarih'inin
en iyi yazı olacak. senin için de umuyorum.
ve kızlar, lütfen sabah ona şükranlarınızı
sunmayı unutmayın.