Tip:
Highlight text to annotate it
X
BÜYÜK BULUŞMA
Çek, kredi kartı veya nakit?
Nakit.
Makbuza...
''Jack Yıkım Şirketi'', Tucson yazın.
788.30 dolar.
Beni kahvaltıya götürür müsün?
Olmaz. Bosko'yla buluşacağım.
Selam Vincent.
Anne, tokalarım nerede?
Mutfak masasının üzerinde gördüm.
Orada değiller. Oraya baktım.
Kahve yapayım mı?
Okul yok muydu?
Babamla önce yeni binaya,
sonra da yemeğe gideceğiz.
Divan yastıklarının altına bak.
Şimdiden yarım saat gecikti.
Gelecek mi, yoksa geçen seferki gibi
onu ortada mı bırakacak?
Kahve yapayım.
Hiç zamanım yok.
Anne, tokalarım divanda da değil.
Mavileri tak.
Onlar üzerimdekilere uymuyor.
-Banyoya baktın mı?
-Her yere baktım!
Ne yapmamı istiyorsun?
Tokalarımı bul!
-Anne, biraz ilgi göster!
-Peki tatlım, peki!
Babam birazdan gelir.
Hazırlanmam lazım!
-Geç kalmamalıyım.
-Kalmazsın.
Kalacağım!
Beraber ararsak,
onları baban gelmeden buluruz.
Üzülme yavrum, üzülme.
Tokalarını ikimiz beraber buluruz.
Baban gelmeden buluruz tokalarını.
Söz veriyorum.
Şunu bir daha doldur.
Adın ne?
Waingro.
Sen de Michael'sın değil mi?
Hep beraber mi çalışırsınız?
Her zaman.
Sıkı bir ekipsiniz ha?
Evet.
Bu iş iyi giderse, yine deneyebilirim.
Konuşmayı bırak, kibarcık.
Nasıl gidiyor?
Mükemmel.
Tam hesapladığımız gibi.
Venice Bulvarı'ndan sağa döndü.
{y:i}Sizden 2,5 km. uzaktayız.
Tamam.
Sağ şeride geçti. Sizden 300 metre uzakta.
Hazır ol.
Hazırım.
Başlıyoruz.
211 !
Saldırıya uğradık!
{y:i}-211 alarmı. Zırhlı araç.
-Polisi aradılar.
{y:i}Üç dakikamız var
Uzak durun!
80 saniye kaldı!
Geri çekil! Geri çekil!
Geri çekil!
Kulağından akan kanı görmüyor musun,
kibarcık? Seni duyamaz.
Sakin ol!
Malı aldım.
Aldım.
Benimle uğraşman gerek.
Benimle uğraşmak mı istiyorsun?
Sen ne yaptığını sanıyorsun?
Adam bana saldıracaktı.
Seni salak hayvan!
Onları duydum.
Toplam para 1.6 milyon.
Dolar başına 40 sent aldığınıza göre,
payınız 640.000.
Şimdilik 150.000 vereyim.
Gerisini 1-2 gün içinde veririm.
Bunlar kimin biliyor musun?
''Malibu Menkul Kıymet ve Yatırım.''
Roger Van Zant.
Cayman Adaları'nda bankaları var.
Yurtdışına çıkan uyuşturucu paralarını
yatırıma çeviriyor.
Eee?
Hamiline yazılı tahvillerini çaldın.
Sigortası vardır.
Sigortadan paranın tamamını alır.
Adam oyunbaz. Belki bu tahvilleri bizden...
%60 değerine alır.
Sigorta parasının üstüne bir de %40 kazanır.
Ben de sana ekstradan 320.000 veririm.
Bir deneyelim.
Kelso aradı.
Ne için?
Bir soygun planlıyormuş. İstersen bir bak.
Ne gerek var ki? Benim kendi planım var.
En aşağı 10 milyonluk temiz bir işmiş.
Yarın sabah 9'da.
Orada ne oldu?
Sorma.
Ambulans nerede?
-Dört blok ötede terk etmişler.
-22. Caddede.
Silahları, elbiselerini ve ambulansı yakmışlar.
Helikopterler takipteymiş. Devriyelerin
son saniyelerini videoya kaydetmişler.
Kamyon iki hafta önce Fresno'dan...
kamyonet ise önceki gün Whittier'dan çalınmış.
Bu işe siz mi bakacaksınız teğmen?
Yoksa bizim şube mi ilgilensin?
Bu market soygununa mı benziyor?
Bu iş Soygun ve Cinayet masasının.
Üç motosikletli var.
Maskeli adamlar görmüşler. Ama uzaktan.
Televizyoncu adam daha yakınmış.
Eşkal verebiliyor mu?
Saklandığı için sadece konuşmaları duymuş.
Neler olmuş?
Bu adam hakaret yağdırmaya başlamış.
Aferin.
Birinin ağzından ''kibarcık'' lafı çıkmış.
Anladığım kadarıyla bu adam...
ayak bileğindeki yedek tabancasına davranmış.
Bu noktadan...
bam, bam...
bam, bam, bam.
Bu yandan.
Buradaki de göğsüne iki kurşun yemiş.
Baştaki yaraya bakılırsa
kısa mesafeden vurulmuş.
İnfaz edilmiş.
1.6 milyonluk tahvili alıp...
paralara dokunmamışlar.
Zamanları yoktu. Saat tutuyorlardı.
211 alarmına ne hızla yetiştiğimizi biliyorlardı.
Telsizimizi dinlediler,
3 dakikadan kısa süre içinde...
işi bitirip kaçtılar.
Soygun yeri akıllıca seçilmiş. Kaçış yolları açık.
500 metre içinde...
iki anayol birden.
Trafik kamerası işe yarar mı?
Bozduklarına eminim. Ama kontrol et.
Yöntem tanıdık mı?
Bunlar...
profesyonel.
İki görevliyi de öldürüp
birinci dereceden cinayete karıştıktan sonra...
hiç duraksamamışlar.
Üçüncü görevliyi de öldürmüşler,
çünkü ne fark eder ki?
Canlı tanık bırakmak istememişler.
Böyle adamlar hemen vahşileşir.
Ayarlı patlayıcı.
Kullanılan patlayıcı,
teknik olarak bilgili olduklarını gösteriyor.
Bu işe soyunacak kadar becerikliler.
Yakınlarda bizi şaşırtan büyük soygunları
inceleyelim.
FBI bilgisayarlarından ''kibarcık'' adını tara.
Liste kabarıktır.
Tahvilleri kim satıyorsa kontrol edin.
Çalıntı mal satanları yoklayalım.
Biz Cuzomano ve Torena'ya bakalım.
Sen de Goldstein ve Alfaro'yla ilgilen.
Adli Tıptan bilgi alın.
Bomba ekibinden patlayıcının türünü öğrenin.
Özel bir yapım çıkarsa
nereden satın aldıklarını bulabiliriz.
Elini adamın cebinden çek.
Turta ister misiniz?
Tuvalete gidiyorum.
Onu vurmalıydım, yoksa bizi vuracaktı.
Onun payı arabada.
Parasının tamamını ekleştirmek için...
her birimizin payından para aldım...
çünkü bu pisliğin parasını verip
ondan hemen kurtulmak istiyorum.
Bekle!
Gerisi nerede?
Geç kaldık. Çok güzelsin.
Seninle şimdi sevişebilirim.
-Nerede?
-Bahisçilere borcumu ödedim.
Bir iki gün içinde daha para alacağız.
Hadi geç kaldık.
Hadi.
Dalga geçiyor olmalısın.
Tatlım...
Aldığın riske karşılık 8.000 dolar
çok az kalıyor. Risk para demektir.
Gidelim.
Hadi, ceketini giy.
Seninle konuşmak işe yaramıyor.
Sen büyümeyen bir çocuksun.
Bu da ne demek?
Yetişkin insanlar gibi
hayatta ilerleme kaydedemiyoruz...
çünkü bir kumar hastasıyla evlenmişim.
Charlene, arabaya bin.
Bu duruma nasıl düştüm?
Defol!
Hesap cüzdanıyla araba anahtarlarını...
mutfak masasına bırak.
-Gidiyor muyuz?
-Her şeyi sen al, ama oğlum bende kalacak.
Sakın böyle bir şey yapayım deme.
Albert Torena beni aradı mı?
Torena Vincent'ı aradı mı?
Hayır.
Bombacılar rapor göndermiş.
{y:i}Bomba bina yıkımında kullanılan
{y:i}bir patlayıcıymış.
{y:i}Nevada'da, Arizona'da, New Mexico'da...
kolayca alınabiliyormuş.
Satışın izini sürmek imkansız.
Bu çok güzel.
İyi misin?
Ne oldu? Neredeydin?
İşte.
Lauren'ın babası geldi mi?
Gelmedi...
ve aramadı. Seni 10:30'a kadar bekledik.
Bu adam kızcağızın neler çektiğini biliyor mu?
Bilmiyorum.
Salak herif.
Peki durumu nasıl?
Bütün gün odasından çıkmadı.
Ne o ne de ben iyiyiz.
Dört saat önce...
yemek yaptım.
Ne zaman yakınlaşmak için çaba harcasam...
sen kaçıyorsun.
Venice Bulvarı'nda sokak ortasında yatan...
üç cesedin yanından geliyorum Justine.
Lanet tavuğu...
biraz fazla...
pişirdiğin için...
üzüldüm.
Kahve?
Lütfen.
Sütü uzatır mısınız?
Teşekkürler.
Ne aldınız?
Efendim?
Ne okuyorsunuz?
Madenlerle ilgili bir kitap.
{y:i}Titanyumun Kırılma Noktası.
Ne iş yapıyorsunuz?
Ne okuyup ne iş yaptığım
sizi neden ilgilendiriyor?
Sizi ara sıra kitapçıda görüyorum.
Ne kitapçısı?
Hennessey ve lngalls. Orada çalışırım.
Konuşmak istemiyor olabilirsiniz.
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Kırmak istemedim. Seni tanıyamadım.
Maden alıp satarım.
Adım Neil.
Benim adım Eady.
Kitapçıda çalışmak güzel mi?
Elbette.
Bana indirim yapıyorlar.
Benim alanımla ilgili çok kitapları var.
Hangi alan?
Grafik tasarım.
Geceleri grafik işleri yapıyorum.
Yeterince grafik işi gelince
kitapçıdaki işi bırakacağım.
Grafikleri kime yapıyorsun?
Bir restoran için...
mönü tasarımı yaptım ve...
küçük bir plak şirketi için de...
CD kapakları.
Şimdilik 2 tane yaptım.
Bunun için okula gittin mi?
Evet.
Parsons'a gittim.
Nerede?
New York'ta.
Kaç yıldır buradasın?
Yaklaşık bir yıldır.
Burayı sevdin mi?
Pek değil. Devamlı çalışıyorum.
Buralarda mı oturuyorsun?
Sunset Plaza'nın üstünde oturuyorum.
Küçük bir ev kiraladım.
Köhne ama manzarası çok güzel.
Ya sen?
Burada oturuyorum.
Çok hoş.
Ailen nereli?
İskoç ve İrlandalı.
1700'lerin sonlarında...
Appalachia'ya gelmişler.
Sen nerelisin?
San Francisco'luyum.
Peki ya ailen?
Annem uzun zaman önce öldü. Babamınsa...
nerede olduğunu bilmiyorum.
Kardeşim de bir yerlerde.
Sizin aile bağlarınız kuvvetlidir.
Değil mi?
Evet, haklısın.
lşıklar şehri.
Fiji'de...
fosforlu yosunlar yılda bir kez
suyun yüzeyine çıkıp...
böyle görünürler.
Oraya gittin mi?
Hayır. Ama bir gün gideceğim.
Sık mı seyahat edersin?
Evet.
Kendini yalnız hisseder misin?
Tek başımayım...
yalnız değilim.
Peki ya sen?
Çok yalnızım.
Albert!
Lanet olsun!
Vincent, buraya gelerek
ne yaptığını sanıyorsun?
Dün gece beni arayacaktın.
Nerede kaldın?
İşten kurtulamadım.
Onu bir güzel benzetelim.
Ben sana yardım ediyorum...
ama sen bana yardım etmiyorsun.
Bütün gece dışarıdaydım.
İnsanların ağzını arıyorum.
Bunun benimle bir ilgisi yok.
Sana bilgi ve ipucu topluyorum.
Her işin bir yolu yordamı var.
Palavra atma.
Çağrı cihazından sana ulaşmaya çalıştım.
Yine uyuşturucu mu alıyorsun?
Hiç anlayışınız yok mu?
Ben uyuşturucu bağımlısıyım.
Anlayış dünde kaldı.
Bugün zamanımı harcıyorsun.
Aşık mı oldun?
Dün gece aşık olup...
bir yere mi gittin?
Durum böyleyse bunu kabul edebilirim.
Bildiğin her şeyi anlat!
Bildiğin her şeyi anlat!
Seninle kardeşim Richard konuşacak.
Richard mı dedi?
Seninle konuşacak.
Seninle bu gece buluşacak.
O burada mı?
Seninle bu gece konuşacak.
Şu anın nesi var?
Bugün geleceğini bildiğimden ona yalvardım.
Saçmalıyor.
Olmaz dedi...
çünkü o Phoenix'de.
''Ben Phoenix'e gittiğimde
''O uçup gitmiş olacak
''Herhalde bir de not bırakır
''Hemen kapının üzerine''
Ben elimden geleni yaptım.
Alvarado'da BJ'in yerinde seninle buluşacak.
Sabaha karşı 2'de.
Orada ol.
Sen de orada olacaksın.
Yapma. Benim işlerim var.
Başka bir yere gitmem gerekiyor.
Orada ol.
Sakın zamanımı boşa harcama!
İş ne?
Bir banka.
Cuma günü ödenecek maaşları
şubelere dağıtmak üzere...
perşembe günü kasaya nakit para konuyor.
Yani perşembeleri,
ana şubenin kasası para dolu oluyor.
Zırhlı araç mı banka mı?
Banka soygunu.
Kaç kişi lazım?
4 veya 3 kişi artı bir şoför.
İçeri girip, soyup dışarı çıkacaksınız.
Paranın %10'una karşılık
soygundan önce 100.000 dolar mı istiyorsun?
Eski usul bir soyguna benziyor.
Alarmı çalıştırırlar.
Polisler gelmeden dışarı çıkmam gerek.
Üç alarm sistemleri var.
İki Telco ve kasadaki alarm.
Ama alarm çalmayacak, çünkü...
bir gece önce...
bankaya girip...
bilgisayarı programlayarak...
alarm sistemini...
soygundan 20 dakika önce...
kapanmaya ayarlayacaksınız.
Binanın ve elektrik tesisatının planları?
Hepsi hazır.
Ana bilgisayara girmeniz için her şey hazır.
Ne kadar para vardır?
12.1, 12.2 milyon dolar.
Anlaştık.
Tebrikler.
Sana miktardan
nasıl emin olduğumu göstereyim.
Malın sizin olduğunu kimse bilmiyordu.
Önerim şu: sigortadan paranın tamamını alın.
Tahvilleri de...
{y:i}%60'a bizden alın,
{y:i}%40 daha kazanmış olursunuz.
Kimse bir şey kaybetmez.
Herkes kazançlı çıkar.
Elbette, anlaştık.
Güzel, çünkü birileri üzülürse kimse kazanamaz.
Adamınız beni arasın, onunla buluşuruz.
Tamam.
Sizinle görüştüğüme sevindim.
Bu adamlarla uğraşacak mısın?
Benim malımı çalmak bu kadar kolay olamaz.
O itleri öldüreceğim.
Harry bana Kanarya Adaları raporunu getirsin.
Söylediğim gibi bunlar tahmini rakamlar değil.
Son iki ay içinde bankanın nakit akışının
dökümü elimde.
Bu bilgileri nasıl aldın?
Öyle geldi işte.
Bunlar havada uçar.
Bunları dalgalarla gönderirler.
Onları yakalamasını bileceksin.
Ben de biliyorum.
Evet, işte.
13.9 milyon dolar.
-Kabul ettim.
-Güzel.
Sana ne demiştim?
Al.
Van Zant'i ara, parayı al.
Nasıl biri?
İşadamı.
Chris benim evimde.
Ne oldu?
Karı koca kavgası.
Uyanınca kendine gelir.
Ne oldu sana?
Ne zaman mobilya alacaksın?
Zamanım olduğunda.
Charlene beni terk edecek.
Neden?
Ona yetecek kadar para kazanmıyorum.
O kadar kazandığımız halde mi?
Las Vegas'ta ve beyzbol bahislerinde
tüm paramı kaybettim.
Kendine ne zaman bir kadın bulacaksın?
Zamanım olduğunda.
Biriyle ilişkin mi var?
Devamlı yok.
Karının bir ilişkisi var mı?
-Yok.
-Emin misin?
Evet, eminim.
Bu yaptığını hiç anlamıyorum.
Jimmy'nin dediği gibi:
''Suç dünyasına mı gireceksin?
''Hayatında hiçbir ilişki olmasın. Öyle ki...
''polis baskını olacağını hissettiğinde
30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.''
Hatırladın mı?
Benim için güneş onunla doğup onunla batıyor.
Bugün Van Zant'ten parayı alacağız.
Sonra ben Kelso'ya şu banka işi için
avans vereceğim.
Ne bankası?
Platin işine ne oldu? Her şey hazır.
Önce platin, sonra da banka.
Kahvaltı ister misin?
İyi misin?
Evet hayatım.
Gerçekten.
Başaracağım.
Görüşürüz.
Sen Solenko musun?
Adım Don Breedan.
Şartlı tahliye memurum
bana iş verebileceğini söyledi.
Bu işi bilir misin?
Çok güzel yemek pişiririm.
Güzel.
Tuvaletleri temizle, bulaşık makinesini doldur,
masaları temizle ve çöpü boşalt.
Karşı gelirsen, para çaldığını
ya da uyuşturucu kullandığını söyler...
seni hapishaneye geri gönderirim.
Maaşının %25'ini alırım.
İstiyorsan bunu memuruna da sorabilirsin.
Arkada üstünü değiş.
Ne bekliyorsun?
{y:i}Malibu Menkul Değer ve Yatırım.
Roger Van Zant, lütfen.
{y:i}Bir dakika lütfen.
{y:i}Ben Van Zant.
Sizden bir şey almalıyım.
Numaranızı verin, başka biri sizi arayacak.
818 133 6089.
{y:i}Sizin için bir paketim var. Yarın 2:30'da
{y:i}Centinela'daki arabalı açık hava sinemasında.
Sadece bir adam gönderin.
-O adam kimdi?
-Hiç kimse.
-Kimdi o?
-Kimse.
Kim olduğunu öğrenmek istiyorum!
Hiç kimse, Neil.
Las Vegaslı içki satıcısı. Alan Marciano.
Chris seninle barışacak.
-Çok geç kaldı. Ondan ve evliliğimizden bıktım!
-Kes sesini!
Seninle anlaşalım.
Chris'e son bir şans daha ver.
Yine işleri berbat ederse, seni istediğin yere...
ben kendim yerleştiririm.
Dominick'i de yanına alırsın.
Sözüm söz. Ama şimdi...
ona son bir şans vereceksin.
Temizlen, evine git.
Hadi temizlenip evine git!
Tüm paranı bana ver.
Bir gün seni gebertecekler.
Ama bu sen olmayacaksın.
Yalnız geliyor. İçeri alın.
Selam Vincent.
Bu kardeşim Richard.
Merhaba.
Richard, neler anlatacaksın?
O konudan önce,
sahilde araba çalan bir sokak çetesi var.
Bu hafta sonu aranızdan birileri...
parçacının arkasına gidecek olursa...
orada birkaç Porsche araba bulabilir.
Rekabetten mi kurtulmaya çalışıyorsun?
Ben iyi bir vatandaşım.
Ya, ben de Vakvak Amcayım.
Bana bir şey anlatacak mısın?
Dur bakalım ahbap.
Sana istediğin şeyi söyledikten sonra...
benim istediklerimi yapacağını
nereden bileyim?
Hanna dürüst biridir.
Ben senin ahbabın falan değilim, pis muhbir.
Bana söyleyeceklerini dinledikten sonra...
söz verdiğim şeyi yaparım!
Lanet olsun.
Anlasana.
Sana anlatırsam öldürülebilirim.
Köpeğini gezdirirken de ölebilirsin!
Pekala ahbap...
Folsom hapishanesinde bir herif vardı.
Birkaç yıl yattı, tahliye oldu.
Geçenlerde ona rastladım.
Eee?
Tam iş yapacak biridir.
Bana hiçbir şey söylemeseydi
şüphelenmezdim ama...
o bana durmadan hiçbir şey yapmadığını...
ve ortalıkta hiç iş olmadığını falan
söyledi durdu.
İşte hemen o an kesinlikle...
bir şeyler çevirdiğini anladım.
Bak bu muhteşem.
Albert, neyin var senin?
Beni buraya sürükleyip zamanımı harcıyorsun.
Sen şimdi bir eski mahkumu mu gördün?
Evet.
Vallahi ben...
acayip etkilendim.
Seni gizli ajan falan mı yapalım?
Porsche'lere baskın yapacak mısınız?
Benimle dalga mı geçiyor?
Bu Kibarcık...
hafife alınacak biri değildir.
Çok sıkı adamdır.
Ne dedin?
''Kibarcık'' dedin, bu ne demek?
Adam herkese ''kibarcık'' der.
Bana ondan söz et.
1.80 boylarında...
bir sürü dövmesi var.
Şurasında kafam kadar bir tavus kuşu var.
Adı ne?
Cheritto.
Michael Cheritto.
{y:i}1976'dan beri 33 kez tutuklanmış.
{y:i}11'i silahlı soygun. 3 kere mahkum olmuş.
{y:i}2 yıl Attica'da yatmış.
3 yıl da Marion'da.
Folsom'da da 5 yıl adam öldürmekten yatmış.
{y:i}Dosyası bayağı kalın.
Orada kim var?
-Drucker ve Schwartz.
{y:i}-Araştırma Merkezine söyle.
24 saat gözlenmesini istiyorum. Gece gündüz.
Peşinden ayrılmayacağız.
{y:i}Arabasını, evini, işyerini dinleyin.
{y:i}Nereye giderse, kimlerle görüşürse...
{y:i}resimlerinin çekilmesini istiyorum.
O kişileri de araştırın.
Sabıka kayıtları varsa, onları da gözleyin.
Bu işi yarına kadar halledin.
Ellerini görebileceğim bir yere koy.
Ellerini göreyim.
Sana neyi...
nasıl yapacağını söyleyeceğim.
Şimdi sadece sağ elini kullanarak...
paketi buraya içeri at.
Arkana dikkat.
{y:i}Sağda biri var.
Roger Van Zant.
Evet, kimsiniz?
Kim olduğumu biliyorsun.
Evet, biliyorum.
{y:i}Paketi biriyle gönderdim.
Beni aramadı. Her şey yolunda mı?
{y:i}Bence parayı unut.
Ne?
Parayı unut.
Ama bu çok para. Ne yapıyorsun?
Parayı unut da ne demek?
Ne mi yapıyorum? Karşıda kimse yok,
boş telefona konuşuyorum.
Anlamadım.
Çünkü telefonun öteki tarafında
ölü bir adam var.
Beğendin mi?
Yüzüğüme baksana.
Bundan haberin var mıydı?
Sen delisin.
Beğendin mi?
-Harika.
-Çok güzel.
Ona nereden bulduğunu sorma.
Büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Bilmiyorum.
Tıpkı benim gibi.
Ben de bilmiyorum.
Alo...
Benim.
Arayıp aramayacağını merak ediyordum.
İşim vardı.
Görüşebilir miyiz?
İlişkimizin bir gecelik olmasından...
korkuyordum.
Benim için öyle değildi.
Benim için de.
Oraya gelebilir miyim?
Evet.
Biraz sonra orada olurum.
Kongre gibi.
-Hangisi Kibarcık?
-Şu iri yarı olan.
İki alıcı yerleştirdik.
Biri lastikte, diğeri de motorun orada.
Hadi bakalım.
Neil'a iyi geceler dedin mi?
Sarışın olan Chris Shiherlis.
Onu sürekli izliyoruz, ayrıca evinden dinliyoruz.
Cheritto tam üç kere değerli maden deposunun
önünden geçti.
Platin, gümüş ve altın külçesi.
Sammy ve ben,
sonraki işin bu olduğunu düşünüyoruz.
Yalnız olan kim?
Onu ilk defa görüyoruz.
Henüz izlemeye başlamadık.
Onu da izleyin.
Bu adamlar bir sonraki soygunlarında
kapıdan çıktıklarında...
hayatlarının en büyük sürpriziyle
karşılaşacaklar.
Hayatım, gitmeliyim.
İyi vakit geçirdin, değil mi?
Evet. Muhteşemdin.
Harikaydın.
Yalan söylüyorsun.
Bana yalan söylendiğinde hemen anlarım.
Yalan söylemiyorum.
Kızgın bir boğa gibisin.
Hiç durmayan bir rodeocusun.
Bu kısa ömrümün en inanılmaz sevişmesiydi.
Artık sokaklara geri dönmem gerekiyor.
Hiç inandırıcı değilsin.
Sen neden söz ediyorsun?
Sen farkında değilsin.
Bu gece Azrail'le beraberdin.
Nerelerdeydin?
Özel hücredeydim.
Folsom'da, B koğuşunda.
Ben serbest çalışırım.
Para ve macera peşindeyim.
Billy sana gelmemi söyledi.
İşte buradayım.
Şu adamı bir arasana.
Her zaman işe yarayacak adam arar.
Sağol dostum.
Birbiriniz için biçilmiş kaftansınız.
İlkokulda bir adam vardı.
Adı Raoul'du.
Parmaklarını kıvırıp üst üste koyardı.
Göz kapaklarını da çevirirdi.
Ellerimi üzerinden çekemiyorum.
Seni hoş yapan da bu işte.
Şu hayvani yanın.
Kadın.
Önemli olmasa aramazlardı herhalde.
Bu Raoul için.
Evet, ben Vincent Hanna.
Onu bu şekilde bulduk.
Yaşı kaç?
16-17. Altı saattir buradaymış.
Nasıl ölmüş?
Başına vurulmuş. Diğerleri gibi.
Beyin kanaması.
O kim?
Annesi ve kardeşleri.
-Niye buradalar?
-Bir hata olmuş.
Kızı tanıyan biri onlara haber vermiş.
Şuna bir bakayım.
Güzel.
DNA testinden sonra
aynı adamın menisini bulacağıma eminim.
Bunlar seri cinayet. Sizin bölümün işi.
Şerif kanıt bulabildi mi?
Henüz değil.
Bırakın beni!
Aman Tanrım!
Kızım nerede?
Sakin olun.
Lütfen yapmayın.
Sakin olun.
Bebeğim nerede?
Nerede o?
Ne olduğunu bilmek istiyorum.
Çok önemliydi herhalde.
Neden Bosko'nun seni eve bırakmasını
istemedin?
Onların da gecesini berbat etmek istemedim.
Ne oldu?
Bilmek istemezsin.
Şu asık suratının arkasında
ne olduğunu bilmek istiyorum.
Bunları anlatmadığımı bilirsin. Hadi yatalım.
Beni hep işin dışında tutuyorsun.
Seninle evlendiğimde...
sana beni kötü insanlarla...
ve dünyanın kötülükleriyle
paylaşman gerektiğini söyledim.
Ben de bunu kabul ettim.
Çünkü seni seviyorum.
Seni şişman, kel, paralı, parasız,
nasıl olursan ol seviyorum.
Umurumda değil.
Ama normal bir adam gibi yanımda olmalısın.
Paylaşmak budur.
Bu paylaşmak değil, kalıntılarla yetinmek.
Ne yapmalıyım? Eve gelip...
''Biliyor musun hayatım, bugün bir eve girdim.
''Uyuşturucu müptelası serserinin teki
bebeği çok ağlıyor diye...
''onu fırında kızartmış.
Hadi gel bunu paylaşalım.
''Paylaşalım ki bu iğrenç pisliği beraberce...
''içimizden defedelim'' mi diyeyim?
Böyle olur mu?
Olmaz.
Neden?
Çünkü sen rutin olanı seçiyorsun.
Sevişiyoruz, konuşmak yok.
Kızgınlığıma tutunmam gerek.
Çünkü...
o öfkeye ihtiyacım var.
Bu beni hep formda tutuyor.
Gerektiği zaman.
Benimle yaşamıyorsun.
Ölü insanların arasındasın.
Kalıntıları gözden geçiriyorsun.
İpuçları arıyorsun.
Katilin izlerini araştırıyorsun.
Kurbanının kokusunu alıp...
sonra onun peşine düşüyorsun.
Sen ancak bunu yapabilirsin.
Gerisi geçerken bıraktığın pislikler.
Neden seni bırakamadığımı anlamıyorum.
Gidelim bebeğim.
Müdürle tanıştım.
Patronun o mu?
Bu adamın her gün yaptığı şey için
içeride yattım.
Hayatım, daha iyi bir iş bulana kadar
dayanabilir misin?
Olur mu?
Ben her durumda dayanabilirim.
Neden hala benimle berabersin?
Çünkü seninle gurur duyuyorum.
Gurur mu duyuyorsun?
Neyimle gurur duyuyorsun?
Hadi eve gidelim.
Orada ne yaptın?
Kayak yaptım.
Kayak yapmaya çalıştım.
İnsanlar oraya kayak yapmaya...
ve başkalarıyla tanışmaya gider.
Eğlenmeye çalışırsın işte.
-Eğlendin mi bari?
-Hayır.
Neden?
İnsanlarla hemen kaynaşamam.
Benimle kaynaştın.
Ama o düşünmeden gelişti.
Belki de bu yüzden...
Hayır. Sen iyi birisin.
Benimle yolculuğa çıkar mısın?
Nereye?
Yeni Zelanda'ya.
Ne zaman?
Ben yalnız gideceğim. Seninle orada buluşuruz.
Ama işim var.
Bende para var.
Orada stüdyo açıp işini yaparsın.
Bilemiyorum.
Bilmeyecek ne var?
Evli misin?
Ne?
Yapacağım en son şey evlenmek.
Hayatımda her şey ters gidiyordu.
Sonra birdenbire...
senin gibi biriyle tanıştım.
Beni tanımıyorsun.
Yeterince tanıyorum.
Benimle gel.
Sorun ne?
Sorun yok. Her şey yolunda. Geliyor musun?
Evet.
Güzel.
Selam hayatım.
Annenin seni alacağını unuttun mu?
Hayır.
Neler oluyor?
Yalnız kalmak istedim.
Hadi gel. Seni eve götüreyim.
Neler oluyor?
Efendim.
Yüzbaşı Jackson neler olduğunu soruyor.
Hiçbir şey. Telsiz kullanmayın.
Teknikleri iyi.
Açıl susam açıl. İşte oldu.
İşte orada.
Bırak!
İş bitti.
Gidiyoruz! Hemen!
Bizi duydu.
Hazır olun.
-Biri çıkıyor.
-Bekle Yüzbaşı.
Vincent, silahı yok.
Görüyorum.
-Başlayalım.
-Patronum söylemeden olmaz.
Vincent, ikisinde de silah yok.
-Onları bırakın.
{y:i}-Bu ne diyor?
{y:i}Tutuklayabiliriz.
Neyle suçlayacaksın?
Daha hiçbir şey çalmadılar.
Sadece kapıyı kırıp girdiler.
Bu iş için 6 ay yer ve çıkarlar.
Buna izin veremem.
Bu yüzden amirlerimden azar işitemem.
Bir yere gidemezler.
Bu benim operasyonum.
Onları bırakacağız ve gidecekler.
Benim taktik emirlerim senin rütbeni aşar.
Ellerini kollarını sallayarak çıkıp gidecekler.
Lanet olsun!
İşe geri dönelim.
Polis ya da federaller. Nereden çıktı bu baskın?
Belki bizden değil,
soygundan haberleri olmuştur.
Orası bir iki kere soyulmuştu.
Telefonlarımızı, evlerimizi biliyor olabilirler.
Şu an nerede olduğumuzu...
biliyor olabilirler. Her şeyi düşünmeliyiz.
Kelso'ya parasını nasıl vereceğiz?
Ben veririm.
Ya Van Zant'e ne olacak?
Polisler peşimizdeyken
Van Zant'le savaş oyunu mu oynayacaksın?
Ben 750.000'imi istiyorum.
Senin kadar ben de Van Zant'i haklamak
istiyorum. Ama bu bir lüks.
Ya bankayı soyarız ya da şimdi ayrılırız.
Eve gitmeden, eşyaları toplamadan...
30 saniye içinde kendi yollarımıza gideriz.
Ne dersiniz?
Banka riske değer.
Buna ihtiyacım var.
Bence burada kalıp o işi yapalım.
Sen ne dersen o olur.
-Fark etmez.
-Bu sefer olmaz.
Bu kez sen karar vereceksin.
Sence bu yapabileceğimiz en iyi şey mi?
En iyisi bu mu?
Planlarım var, soygundan sonra gidiyorum.
Banka bu riske değer.
Ama Elaine sana iyi bakıyor.
Birikmiş sürüyle paran var.
Hazine bonoların, gayrı menkulün var.
Yerinde olsam bu işe girmezdim.
Beni tanırsın...
heyecanı severim.
Varım.
Evet, tabii.
Tamam o zaman.
Bu işi yapalım.
Yapacak çok işimiz var.
Seni sonra ararım.
-Buyurun?
-Adın Alan Marciano mu?
Evet, sen de kimsin?
Kim miyim?
Los Angeles Emniyetinden Vincent Hanna.
Burası Las Vegas. Burada yetkiniz yok.
Benim kim olduğumu biliyor musunuz?
Burada önemli kişileri tanırım.
Las Vegas Polisi seni gözaltına alıyor.
Üç yıl önce Kuzey Carolina'dan
sigara kaçakçılığı yapma suçundan...
Newark'a teslim edileceksin.
Ya da bizimle işbirliği yapacaksın.
Seçimini yap.
Durum bu.
Lanet olsun.
Charlene Shiherlis.
Ha?
''Ha'' mı?
Bu ne biçim konuşma böyle?
Geçen hafta her gün telefonda
açık saçık konuştuğun kadın.
Benim onunla bir ilgim yok.
Hıyar, sen zaten hapse gireceksin.
Neden onunla ilişkiye girdim?
Çünkü kıçı güzel!
Sen de boğazına kadar onun içindesin.
Aman Tanrım.
Manyağım, değil mi?
Bir kadının kalçasını düşününce...
içimde...
bir şeyler oluyor.
Eee?
Senden fazla bir şey istemiyorum.
Ben senden...
onun kocasını ve çetesini istiyorum.
Çavuş Drucker'la çalışacaksın.
San Clemente Caddesi ve Hermosa.
Oradaki telleri kesip içeri gireriz.
Tamam.
Buradaki güvenlik sistemlerinde iş yok.
St. Vincent Thomas Köprüsü
birinci çıkış noktası.
İkincisi de...
{y:i}şurada. Anaheim otobanı.
Güzel.
Anladın mı?
Tamam, gidelim.
Arkaya doğru baktılar.
Bu tarafa.
Konteyner soygunu mu?
Nakliye ücreti mi?
Çok göz önünde. Bu para onlara az gelir.
Bir rafineri, bir de araba mezarlığı var.
Rafineri çekle çalışıyor.
Nakit para bulunmaz.
Araba mezarlığında da öyle.
Belki jantları çalacaklardır.
Bir yanda rafineri, bir yanda araba mezarlığı.
Bu da ne demek oluyor?
Biz de bunu anlamaya çalışıyoruz.
İşi çözdüğümüzü sandık.
Çözdüğümüzü sandık.
Neye baktıklarını...
biliyorum.
Neye baktıklarını söyleyeyim mi?
Bu adam cidden inanılmaz.
Bu çete çok iyi.
Neye bakıyorlar sizce?
Neye?
Bize.
Los Angeles Polisine.
Bunlar polise bakıyorlar.
Onları tutuklamaya çalışan polislere bakıyorlar.
Evet!
Pekala!
Pekala hayvan herif!
Kelso gerekenleri verdi mi?
Bunlarla bir banka inşa edebilirsin.
Soyadı Hanna.
Adı Vincent.
Bu bilgi için çavuşa 500 dolar verdim.
Hanna her an senin peşinde.
Arabaları, Michael'ın
ve Shiherlis'in evini dinliyorlar.
Seninki hariç. Akşamları seni kaybediyorlar.
Hanna tam bir işkolik.
Mastır yapmış, donanmaya girmiş.
Soygun-Cinayet masasında teğmen.
Bir sürü sıkı çetenin işini bitirmiş.
Şikago'da Frankie'yi temizlemiş.
Manyak herifin tekiymiş.
Bundan önce narkotikteymiş.
İki kez boşanmış. Şimdi Justine'le evli.
Böylesine sıkı gözlenmenizin nedeni Hanna.
Başçavuş...
onun senden hoşlandığını söyledi.
Onun gözünde bir yıldızmışsın.
İşini çok zekice yapıyormuşsun.
Adamdaki zekaya bak ki bunu anlamış.
Aman ne komik adam.
Üç evlilik... Sence bu,
adamın evde oturduğunu mu gösterir?
Demek ki bu adam kendini işine...
gecelerini sokaklara adamış.
Bu adam söz konusuyken
soygundan vazgeçmelisin.
Riske değer.
Bu adam seni ya yakalar ya elinden kaçırır.
Hiç hata şansın yok.
Emin misin?
Evet.
Garaja gidelim.
Nereye gidiyoruz?
Pekala, sen nereye gidiyorsun?
Dışarı.
Frekans kaç?
{y:i}TAC 9.
{y:i}Kuzeye havaalanına doğru gidiyorlar.
{y:i}Aşağıda dört birimimiz var.
Ben Vincent Hanna. Kiminle görüşüyorum?
{y:i}Ben Hava Birimi 40'dan J.J.
{y:i}Yanımda Richard Flover var.
{y:i}105'ten doğuya doğru geliyor.
{y:i}110'a yaklaşıyor.
Araba izleniyor mu?
{y:i}İki araba önünde, üç tane de arkasında
Biri beni arabayla Vermont kavşağından alsın.
Gidelim.
Arabadan ne kadar uzaktayım?
Yakınında mıyım?
{y:i}300 metre ileride, orta şeritte.
Nasılsın?
Sana kahve ısmarlayayım mı?
Tabii, olur. Gidelim.
Beni takip et.
Folsom'da 7 yıl...
3 yılı hücrede.
Ondan önce de McNeil'da.
Orası söylendiği kadar kötü müydü?
Hapishane uzmanı olmak mı istiyorsun?
Hapse geri mi dönmek istiyorsun?
Bazı çeteleri bıkmadan izledim, hata yaptılar.
Onları içeri tıktım.
Bunu mu istiyorsun?
Demek ki onlar beceriksizmiş.
Ben her türlüsünü yakaladım.
Beni ''kaybedeceğim'' yazılı dövmemle
bir içki dükkanını soyarken gördün mü?
Görmedim.
Doğru.
Ben hapse geri dönmeyeceğim.
O zaman hiçbir yeri soyma.
Ben en iyi yaptığım işi yaparım.
Soygun yaparım. Sen de en iyi yaptığın işi
yapıp benim gibileri yakalarsın.
Hiç normal bir hayat istemedin mi?
Ne o? Mangal ve futbol mu?
Evet.
Senin hayatın normal mi?
Hayır. Benim hayatım...
afet bölgesi gibi.
Gerçek babası aşağılığın teki olan...
sorunlu bir üvey kızım var.
Bir karım var.
Evliliğimiz yokuş aşağı gidiyor.
Bu üçüncü evliliğim.
Çünkü tüm zamanımı senin gibileri
yakalamak için sokakta geçiriyorum.
Hayatım bu işte.
Bir gün biri bana şöyle demişti...
''Hayatına ilişki sokma ki,
polis baskını olacağını hissettiğinde...
''30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.''
Sen beni izlersen, gittiğim yerlere gidersen...
evliliğini devam ettirmeyi nasıl düşünürsün?
İlginç bir nokta.
Nesin sen, rahip mi?
Bir kadınım var.
Ona ne iş yaptığını söyledin?
Satıcıyım dedim.
Yani ben seni yakalamaya gelince...
o kadını bırakıp gidecek misin?
Hoşça kal bile demeden?
Buna disiplin denir.
Çok sığ bir düşünce.
Neyse ne.
Ya böyle davranırız ya da başka bir iş yaparız.
Başka bir iş yapmayı bilmiyorum.
Ben de.
Yapmak istediğim de söylenemez.
Katılıyorum.
Devamlı aynı rüyayı görüyorum.
Büyük bir şölen masasında oturuyorum.
Üzerinde çalıştığım bütün cinayetlerin
kurbanları da orada.
Bana boş göz çukurlarıyla bakıyorlar.
Çünkü başlarından vuruldukları için
ağır kanamaları var.
O vücudu balon gibi şişmiş olanlar da orada.
Çünkü onları öldürüldükten 2 hafta sonra
bulmuştum.
Komşular kokudan şikayetçi olmuşlardı.
İşte hepsi orada...
Karşımda oturuyorlar.
Ne diyorlar?
Hiçbir şey.
Konuşmuyorlar mı?
Hayır, söyleyecek bir şeyleri yok.
Sadece birbirimize bakıyoruz.
Orada oturup...
bana bakıyorlar. O kadar.
Benim de devamlı boğulduğum
bir kabusum var.
Uyanmam gerek, yoksa boğulup öleceğim.
Bu ne anlama geliyor?
Yeterli zamanım var demek.
İstediklerini yapacak...
zamanın mı var?
Evet, öyle.
İstediklerini yapıyorsun.
Daha değil.
Bak, burada iki dost gibi...
oturmuş konuşuyoruz.
Sen yapman gerekeni yap,
ben de yapmam gerekeni yapayım.
Yüz yüzeyken söyleyeyim...
seni vurmam gerekirse...
bu hiç hoşuma gitmez.
Ama seninle...
dul bırakacağın...
bir karısı olan bir adam arasında
seçim yapacak olursam...
dostum...
sen kesinlikle ölürsün.
Olaya bir de öteki tarafından bak.
Ya beni köşeye kıstırırsan da...
ben seni öldürmek zorunda kalırsam?
Ne olursa olsun...
beni durdurmana izin vermem.
Yüz yüze konuştuk.
Ama bir an için bile...
tereddüt etmem.
Belki de öyle olur.
Ya da...
kim bilir?
Belki birbirimizi bir daha hiç görmeyiz.
Bizi ektiler.
Ne?
Bizi ektiler.
Bu da ne demek?
Chris bizi atlattı.
Artık soygundan bahsetmediği için...
Marciano'dan bilgi alamıyorum.
-Ya Cheritto?
-Aynı.
Telsiz vericileri
bir San Clemente otobüsüne konmuş.
Bizi atlattılar mı?
Evet, aynı anda, saat 9:00'da.
Yarım saat önce McCauley'le kahve içtim!
Sizi izledik.
Senden ayrılıp havaalanına gitti.
Helikopter o bölgeye giremedi.
Arabasını bulduk, ama kendisi gitmiş.
Bu adamların nerede olduklarını bilen
biri var mı?
Ondan haber aldın mı?
Hayır ve haber alamamak beni sinirlendiriyor.
Nerede bu adam?
Bu adamı...
işe aldık.
McCauley'yi tanıyormuş.
Senin adın ne?
Waingro.
Adım Waingro.
Bu ofisten dışarı çıkamıyorum.
Onu ne kadar iyi tanıyorsun?
Onunla bir iki büyük soygun yaptık.
Neden hala beni aramadı?
Şu anda meşguldür.
Ama ciddi adamdır.
Seni kesinlikle unutmaz.
Beni çok rahatlattın.
Burada bir iki iş yapabilirim.
Sana da yardımcı olabilirim.
Aşçıyı tanıdın mı?
Hayır.
Folsom'dan.
D koğuşundan. Dobie Rush'la beraberdi.
Daha molamı bile almadım.
Cisco ve Pancho gelmedi.
Çöpü çıkar. Arkayı süpür.
Molanı sonra alırsın.
Bok herif.
Sipariş hazır!
Nerede kaldı bu adam?
Kullanacağımız araba yerinde mi
bakmak istedim.
Ben de öyle.
Alo. Bekle.
Normal telefonu kullan.
Beni 103 7206'dan ara.
Neredesin?
Her yanım polis kaynıyor.
Onları ekemiyorum.
Onları gördüğünü anladılar mı?
Hayır, beni iki yanımdan izliyorlar.
Yine ekmeye çalışacağım.
{y:i}Bundan emin olamayız.
Onları doğruca bize getirebilirsin.
Ventura'ya git.
{y:i}Onları uzaklaştır.
Özür dilerim.
Sizi yüzüstü bırakmak istemezdim.
Sipariş hazır!
Neil, dostum. Nasılsın?
Sen nasılsın?
Burada ne arıyorsun?
Polis frekansını kullanmayı bilen
bir şoför arıyorum.
Hemen şimdi lazım.
İşi hatırlıyor musun?
Evet, elbette.
Sana güvenebilir miyim?
Güvenebileceğini biliyorsun.
Bana cevabını hemen ver.
Elbette dostum, geliyorum.
5 dakika sonra arkada buluşalım.
Burada ne yanıyor?
Neler oluyor?
Sen nereye gittiğini sanıyorsun?
Kımıldama! Ellerini havaya kaldır!
Eller yukarı!
Yukarı! Derhal!
Yere çök!
Anahtarlar!
Yere çök!
Diğerlerinin yanına gidin!
Arkanı dön!
Ellerini arkana koy!
Yere yatın!
Öyle kalın!
Yere!
-Yere yatın!
-Anahtarlar!
Yerde kalın!
Zarar vermek istemiyoruz.
Para sizin değil, bankanın.
Sizin paranız hükümetin güvencesi altında.
Ailelerinizi düşünün.
Hayatınızı düşünün.
Sakın kahraman olmaya kalkmayın.
Şimdi yere oturup ellerinizi
başınızın üstüne koymanızı istiyorum. Hasta...
veya kalp sorunu olanlar duvara yaslansın.
Anahtarları ver.
Ne anahtarları?
Yere yatın ve öyle kalın!
Oraya otur. Bırak kanasın.
Yere yatın.
Başınızı yere koyun!
Hala Neil McCauley davasında mısınız?
Benny diye biri
bir bankayla ilgili ihbarda bulundu.
Doğu Ulusal Bankası, 11:30!
Figueroa ve Beşinci Cadde kavşağına...
ayrıca Flower ve Altıncıya bariyer koyun.
Soymuşlar, çıkıyorlar.
Onları arabada yakalarız.
Hepsi bininceye kadar bekleyelim.
İyi nişan alın. Sivillere dikkat edin.
Polis! Çekilin!
Çabuk olun. Yere yatın.
Çabuk. Yere yatın.
Bankayı soyduk, değil mi Neil?
Çekilin!
Yere yatın!
Arabaya bin!
Hadi!
Hadi!
Hadi!
Hadi!
Yere yatın!
Yoldan çekilin! Herkes yere yatsın!
Buraya gel.
Artık kurtuldun.
{y:i}Bugün güney bölgesinde bir trajedi yaşandı.
{y:i}Banka soygunu sokağa taştı.
{y:i}Şimdi Claudia Newman'dan
{y:i}en son haberleri alacağız.
{y:i}Bu öğleden sonra, bu bölge
{y:i}başarısız bir banka soygununa sahne oldu.
{y:i}Öğle saatinde polis ve soyguncular arasında
{y:i}çıkan çatışma...
Bakar mısınız?
{y:i}Günün olayı:
{y:i}Soygun, kovalamaca ve sonunda ölüm.
{y:i}Los Angeles'ın bu bölgesi,
{y:i}ölüm ve dehşetle sonuçlanan...
{y:i}bir banka soygunuyla sarsıldı.
{y:i}Michael Cheritto...
{y:i}soygunu gerçekleştiren dört kişiden biri,
{y:i}olay yerinde öldü.
{y:i}Bir başka kurban da...
{y:i}şüphelilerle polis arasındaki
{y:i}yoğun çatışma sırasında...
{y:i}aldığı yaralarla ölen bir diğer soyguncu
{y:i}Donald Breedan'dı.
Şimdi onu sıkı sıkı tutun.
Tamam.
Eee?
Çok kan kaybetmiş ve şokta.
Ağrısı için size biraz morfin vereceğim.
Durumu nedir?
Daha çok dokuları zarar görmüş, bu iyi.
Köprücük kemiği kırılmış. Biraz dinlenmeli.
6-7 saat.
-O kadar mı?
-O kadar.
Gömleğini çıkar.
Ne?
Gömleğini çıkar.
Bunu bana kızım vermişti.
Bu beni ilgilendirmiyor. Çıkar.
Dinle beni.
Nate gelip seni alacak
ve kendi evine götürecek.
Charlene nerede?
Buradan hemen gitmeliyiz.
6:00 haberlerinde televizyona çıktık.
Onsuz gitmem.
Bir daha düşün.
Nate'in yerinde görüşürüz.
Nereye gidiyorsun?
Her şeyle beraber kaçış planımız da
öğrenildi mi bakacağım.
Bunu kim yaptı?
Kim yanımızda değildi?
Trejo.
Nate'in evinde görüşürüz.
Hala beni istiyorsan...
hemen buraya gelip Dominick ve beni al.
{y:i}Tamam hayatım.
{y:i}2 saat içinde oradayım.
Tamam.
Lanet olsun Chris.
Lanet olsun.
Los Angeles'a uçakla gideceksin.
Tamam.
Neden bizi sattın? Ne oldu?
-Beni buna zorladılar.
-Kimler?
Anna nerede?
Ölmüş.
Michael ve senin yerine aldığımız
Breedan da öldü.
Bunu kim yaptı?
Kim yaptı?
Anna ellerindeydi.
Kimin elindeydi?
Waingro'nun.
Waingro mu?
Tek başına mıydı?
-Birileri vardı.
-Kim?
Adına çalıştığı adam...
Van Zant.
Van Zant mi?
Emin misin?
Van Zant.
Şehirden nasıl gideceğimizi onlara söyledin mi?
Sanmıyorum.
Hadi ama.
Hatırlamıyorum Neil.
Doktor çağırayım.
Dayanabileceğimi sanmıyorum.
Hiçbir şey hissetmiyorum.
Anna öldü.
O öldü.
Beni böyle bırakma.
Lütfen dostum.
Beni böyle bırakma.
Cepten arama. Normal telefondan ara.
Bu yeni telefon.
Van Zant,
Encino'da Hillside Terrace'da yaşıyor.
10725.
{y:i}10725.
{y:i}Chris nerede?
Benim evimde.
Waingro'nun yerini bul.
Onun için zamanın olacak mı?
Zaman yaratırım.
Yeni bir kaçış planı yapmalıyız.
Öğrendiklerini nereden biliyorsun?
Eski plana nasıl güvenebilirim?
Öyle olsun.
Hayatta kal.
Charlene Shiherlis.
Drucker'ın güvenli bir evi var,
kadın orada kalabilir.
Neil meselesine dönelim.
Telefon başına geçin.
Biri onu şehirden çıkarmak için plan yapıyor.
Planını önceden yapmıştır.
Ama şimdi yeni bir plan lazım.
Bu öğleden sonrayı sen yaşasan
eski plana güvenemezdin.
Bu salağı da nereden buldunuz?
Bir polis muhbiri.
Banka soygununu o haber vermiş.
Neil McCauley davası.
Ne kadar zamanımız kaldı?
8-10 saat sonra kaçış planını yapar.
Ondan sonra güle güle.
McCauley'yi bize sen ihbar ettin!
Bunu nereden biliyordun?
Sana kim söyledi?
Kim söyledi, pis muhbir?
Kim?
Waingro nerede?
Nerede?
Ben nereden bileyim?
Bakalım...
burada neler varmış?
Ne güzel, değil mi?
Güzel, değil mi?
Pislik herif.
Bu durumdan kurtulmak istedin.
Korkudan ölüyordun.
İşte her şeyden kurtuldun.
-Bu işten senin çıkarın ne?
-Ben bu karıyı istemiyorum.
Nasıl bu duruma düştüm?
Sakin ol.
Kadın kötü bir gün geçirdi.
Ona bir içki ver.
Lavabonun üzerindeki dolapta.
Canı cehenneme.
Bence sen git, bir daha da gelme.
Bak.
Ben Los Angeles Emniyetinden Çavuş Drucker.
Dominick'i yatırmak ister misiniz?
Benimle kalacak.
Şimdi ne olacak?
Adam haklı.
Bu durumdan kurtulmak istediniz. İşte oldu.
Chris'e ihanet etmek zorundasınız.
Hadi oradan.
Evet, mecbursunuz.
Chris'e ihanet etmezseniz,
Dominick'i şimdiden mahkum etmiş olursunuz.
Onun suç ortağı olduğunuz için
siz hapse girince çocuk yetim kalacak.
Ona bakacak yakınınız da olmadığına göre,
sonunda yetimhaneye...
ya da ıslahhaneye düşer.
Sonra araba çalmaya başlar.
Sonunda da Chino ve Tracy gibi
hapishanelere girer.
Hayatı kayar.
Neler yaşayacağını biliyorsunuz,
çünkü siz de aynı yollardan geçtiniz.
Dominick'in henüz hayatını seçme şansı yok.
Ama Chris'in vardı.
Chris'i ele verirseniz, serbest kalırsınız.
Bunu oğlunuz için...
onu istediğiniz gibi yetiştirmek için yapın.
Başka ne satıyorsunuz?
Bir sürü şey.
Ama bunun reklamını yapmak zorunda değilim.
Biliyorsunuz ki haklıyım.
{y:i}Son durum şöyle.
Drucker 2. hatta.
{y:i}Bir dakika bekle.
Diğer hatta Çavuş Drucker var.
Hep beraber konuşalım.
Konuş.
Vincent, benim.
Evet, kararınız nedir?
Biz hazırız. Kadın adamı arayacak.
Güzel. Bizde durum şöyle.
Hugh Benny serkeş hayatını değiştirip...
iyi bir vatandaş olarak yeniden doğdu.
Neil'i bize,
Waingro adında serbest çalışan biri satmış.
Neil'in çetesindenmiş, ama sonra
para aklayan biriyle çalışmaya başlamış.
{y:i}Van Zant.
Şu sırada ekipler Van Zant'in evinde...
çünkü adam bu akşam öldürülmüş.
{y:i}Neil birinin daha peşine düşecekse,
{y:i}o da Waingro olacaktır.
Waingro, Havaalanı Marquis otelinde...
Jamieson adıyla oda tutmuş.
Bu haberi şehirde haber taşıyan herkese,
bahisçilere...
{y:i}görevli memurlara ve muhbirlere ilet.
Yeter ki haber her yere yayılsın.
Otele bir ekip yolla.
{y:i}Yarım saatte bir sana rapor versinler.
Belki Neil onun peşine düşer.
Sen nasılsın?
Sarsıldım, ama yaşayacağım.
Neil burada.
Neil hala burada.
Hissedebiliyorum.
Ama ne kadar?
En çok 7-8 saat.
Sen ne yaptın?
O sen miydin?
Ben maden satmam.
Planım işleseydi, sen arkamdan gelecektin.
Ama sorun çıktı.
Beraber gitmeliyiz.
O diğerleri seninle birlikte miydi?
Dostum Michael...
riski biliyordu.
Yağmur yağınca ıslanırsın.
Eşyalarını topla. Gidelim.
Bunu bana neden yaptın?
Her şey yoluna girecek.
Beni anlıyor musun?
Her şey yoluna girecek.
Şu adreste, otoparkın D katında 1 8 numarada
bir Camaro araba var.
Şu parayı al.
Bu ne zaman bitecek?
22 saat sonra.
-Buradan kurtulmuş olacağız.
-Benim gitmeme ne zaman izin vereceksin?
Şimdi git.
İşte kapı şurada.
Yaşamama izin verecek misin?
Her şey farklı olacak.
Anlıyor musun?
Kahvaltın hazır.
Bu arkadaşım Ralph.
Bana bunu söylememiştin.
Aman Tanrım!
Lauren nerede?
Lisa Beth'lerde.
Ben bir şey bilmiyordum. Özür dilerim.
Neden?
Otur.
Kızmadın mı?
Kızdım.
Hem de çok kızdım Ralph.
Karım istiyorsa onu becerebilirsin.
Onun kanepesinde sevişebilirsiniz.
Eski kocasının...
teknoloji harikası,
saçma sapan postmodern evinde...
beraber olabilirsiniz.
Ama benim...
televizyonumu...
seyredemezsin!
Tanrı aşkına.
Televizyonu yerine koy.
-Seni hiç aldatmadım.
-Belki de aldatmalıydın.
-Öyle mi?
-Bundan biraz da sen sorumlusun.
Beni mutlu ediyor diye
Ralph'a seni becermesini mi söyledim?
Durumumuz çok saçma.
Kes sesini ve otur!
Neden hep sana
bir şeyler açıklamak durumundayım?
Ben hissettiklerimi söylerim
ve söylediklerimi yaparım.
Müthiş.
-Tabii ya.
-Ama bunların bizimle ilgisi yok.
Yok.
Uyuşturucu ve hapla kafayı bulmuş olabilirim.
Ama sen ölü gibi yaşıyorsun.
Şimdi seninle ilişkimi bitirmek için
Ralph'la kendimi küçük düşürmek zorundayım.
Pasaportlar, seyahat çekleri, kredi kartları.
Uçak...
Los Angeles Havaalanında
1 7 numaralı hangara gelecek.
Kodu 1 01 1 Sierra.
Uçak inecek...
sizi 5 dakika bekleyip kalkacak.
Uçak denetimde çürük çıkmaz.
Her şey kurallara uygun yapıldı.
Chris nerede?
Gitti.
Ne?
Charlene'i alıp kendi başına gidecekmiş.
-Onu buraya getirmedin mi?
-Getirdim.
Peki ne oldu?
Burası hür bir ülke.
Saat 9:00'da beni ara.
Bir aksilik çıkarsa söylerim.
Tamam.
Artık ne yaptığımı ben bile bilmiyorum.
Hayat çok kısa.
Yaşıyorsan şanslısın demektir.
Gitmek istiyor musun?
Ayrılıp yoluna gitmek istiyorsan...
tamamen serbestsin.
Benimle gelmek istiyorsan, gelebilirsin.
Bütün bildiğim...
sensiz gideceğim hiçbir yerin...
benim için...
bir anlamı yok artık.
Galiba geldi.
Bekliyorum.
Hadi kendinizi gösterin.
-Hadi çıksana.
-Kes sesini!
Pencerede bir saniye dursanız yeter...
sonra her şey bitecek.
Beyler...
buralarda kiralık bir yer biliyor musunuz?
İleride bakkalın duvarında ilanlar asılı.
O değil.
Chris değil.
2. ekip, burası merkez.
Gelen adamı durdurup...
kimliğini kontrol edin.
Adamın adı John Peterson.
{y:i}Kimlik geçerli. Araba...
{y:i}Gene Bukowski adına kayıtlı.
{y:i}Ruhsat doğrulandı.
{y:i}Araba temiz.
Bırakın gitsin.
Anlaşıldı.
Teşekkür ederiz. İyi akşamlar.
Yanlış alarm, Vincent.
Beklerken kahve içmek ister misiniz
Bayan Shiherlis?
Çok iyi olur.
Durum ne?
{y:i}Hiçbir şey yok.
Ben Vincent.
{y:i}Gelişme var mı?
Hayır. Waingro buz istedi.
{y:i}O kadar.
Biliyor musun?
Neil gitti.
Kuş gibi uçtu gitti.
Nereden biliyorsun?
Kozumuz var!
-Belki gitmemiştir!
-Elimizde ne var?
Elimizde ne var?
İyi yolculuklar serseri.
Çok iyiydin.
Ben otele gidiyorum.
Bir duş yapacağım...
ve bir ay uyuyacağım.
Dur bakalım.
Hadi.
Lanet olsun!
Bunu neden yaptın?
Bütün gün pislikler ölüp duruyor.
Ama sen yapmamalıydın.
Yapmamalıydın.
Nerede olabilir ki? Adı Lauren.
Lauren Gustafson. Burada olması gerekiyordu.
Biri bana yardım etsin.
Seni kurtaracağım.
İyileşeceksin hayatım. Bir şeyin kalmayacak.
Bir doktor yetişsin!
Hadi! Bir doktor yok mu?
-İşte annen.
-Biraz sakin olun.
-Uyuşturucu kullanıyor mu?
-Hayır.
Bir travma cerrahı, bir de damar cerrahı lazım.
Her iki atardamarı da kesmiş. Nabzı çok yavaş.
Tansiyonu çok düşük.
Solunum yavaş. Tüp bağlamalısınız.
Hazır.
Onu en son kim gördü?
Bilmiyorum.
Onu nerede buldunuz?
Küvette.
Büyük bir şişe serum bağlayın.
Kanamayı durdurun.
2 ünite 0 negatif kan gerek.
Kan grubuna bakın ve 6 ünite kan verin.
Solunum uzmanları nerede?
Çabuk onları çağırın.
Göğüs röntgenini çekeceğiz,
makineyi hazırlayın.
Kızınız ameliyattan çıktı
ve şimdi yoğun bakımda.
Hayati fonksiyonlar normal.
Cerrah biraz sonra sizinle konuşacak.
Durumu iyi mi?
Gayet iyi.
Düzelecek.
Bir şeyi kalmayacak.
Bunu neden yaptı? Neden?
Şu hale bak, kendine ne yapmış?
Her şey düzelecek.
Buradayım, bir yere gitmeyeceğim.
Duyuyor musun? Bir yere gitmeyeceğim.
Benim.
Uçak yolda. Ancak yetişirsin.
Hala bir şoför bulamadım.
{y:i}Ama bulacağım.
{y:i}Bir şey öğrendim.
{y:i}Bunu sana söylemeliyim.
Peşinde olduğun adam
Jamieson adıyla Marquis otelindeymiş.
{y:i}Ama artık ilgilendiğini sanmıyorum.
Evet, ilgilenmiyorum.
Hoşça kal dostum.
Endişelenmene gerek yok.
Artık merak edecek bir şey kalmadı.
Kendine iyi bak.
Ne oldu?
Hiçbir şey.
Her şey tamam.
Bir işi halletmem lazım.
Zamanımız var mı?
Evet, var.
Hemen döneceğim. Motor çalışsın.
{y:i}Resepsiyon.
Burası oda servisi.
Jamieson diye biri sipariş vermiş,
ama oda numarasını karıştırmışlar.
{y:i}-Bunu hep yapıyorlar.
-Biliyorum.
{y:i}1735.
Teşekkürler.
{y:i}Lütfen dikkat.
{y:i}Şu an yangın alarmı verilmiştir.
{y:i}Lütfen paniğe kapılmayın.
{y:i}Asansörleri kullanmayın.
Ben buradayım.
Dışarı çıkıp duman olup olmadığına bakacağım.
Sana haber veririm.
Peki ya babası? Onu arayayım mı?
Sierra'lara çıktı.
Ama o seni seçmiş.
Senin yanına gelmiş.
Bunu yapmış olması çok kötü.
Evet, öyle.
Acaba aramızın düzelmesi için...
hiç umut var mı?
Buna evet demeyi çok isterdim.
Ama...
sonuç olarak...
senin de dediğin gibi...
ben...
peşinden koşturduklarım gibiyim.
Sen de bunu istemiyorsun Justine.
Gitmen gerekiyorsa git.
Hayır, kalacağım.
Ben iyiyim. İdare edebilirim.
Dikkatli ol.
Burayı arayıp iyi olduğunu bildir.
Oldu mu?
Güvenlik. Üçüncü katta yangın çıktı.
Bütün katları boşaltıyoruz.
Ben buradan çıkamam.
Neden şu meseleyi konuşmuyoruz?
Neil 1 7. katta!
Yüzüme bak.
Yüzüme bak!
Yüzüme bak!
Polis! Kıpırdama!
Ellerini başına koy!
Frekansı TAC 5'e çevir.
Casals...
JJ...
Drucker, JJ...
{y:i}Lobide merdivenlere yakınım.
Durum nedir?
{y:i}3 ekip diğer asansörlerle 17. kata çıkıyor.
{y:i}Yangın alarmı nedeniyle her şey karışık.
Peki. Tamam.
O tüfeği bana ver.
Hapse girmeyeceğimi söylemiştim.
Evet.
Turkish subtitles conformed by
SOFTlTLER