Tip:
Highlight text to annotate it
X
YASAK KRALLIK
Çeviri: Darkopal
www.paylashturk.com
LU YAN'IN
EMANETÇİ DÜKKANI
Nasıl gidiyor, Sekme?
Yine mi geldin?
Lanet olsun!
İyi bir film mi buldun?
Evet, "Kwang Tung'lu 10 Kaplan".
Bu film altın değerinde.
"Beyaz Saçlı Gelin".
Çince ama altyazısı yok mu?
Sekme, elinde Shaw kardeşlerin çektiği
ilk filmlerden var mı?
Orada leopar tekniğini kullanan
bir adam vardı, bunu görmek için...
Leopar tekniği, ejder tekniği.
Havada uçarak dövüşmek,
suyun üzerinde dövüşmek.
Sürünen Kaplan, Koşan Maymun.
Seni tanırım. Kung fu bilmeyen
beyaz bir çocuk değilim.
Kötülerin canına okuyup
kızları tavlamak istiyorsun.
Burası sadece depo kısmıdır.
Bunu nereden buldun?
Yüz yıl önce, büyük babam
bu dükkanı açtığından beri burada.
Asıl sahibine geri götürmesi için
birinin gelip onu almasını bekledi.
Ama bir türlü gelmedi.
Babam dükkanı devraldığında,
o da uzun bir süre bekledi.
Şimdi de ben bekliyorum.
Bu, Kuzey Tapınağı tarzında,
bir "Cesaret Asası".
13 keşişin, Tang İmparatoru'nu
kurtarmak için kullandıklarıyla aynı.
Bunu daha önce görmüştüm.
Tıpa tıp aynısıydı.
- Rüyalarıma bile girdi.
- Neden biliyor musun?
Çok fazla Hong Kong filmi
izliyorsun. Haydi gel, çıkalım.
Sana 5 tane, harika
Bruce Lee filmi vereceğim.
- Tabii mâkul bir fiyata.
- Adamımsın, Sekme.
Jason.
Selam.
Nasıl gidiyor?
Hiç, sadece dolaşıyordum.
Çin mahallesine gittiğini gördüm.
Niye peki?
- Kung Fu için.
- Ciddi misin?
Kung Fu öğretilerine göre,
bu konuda konuşmamam gerekir.
Hey, şuna bakın! Yeni çocuk,
hatunlarla vakit geçiriyor.
Evlat, hâlâ bu dandik
şeye mi biniyorsun?
Bu hurdaya bir motor taktırmalısın.
- Bakalım burada ne varmış?
- Birkaç yasa dışı şey işte, önemli değil.
"Ejderin Üç Fedaisi",
"Beyaz Saçlı Gelin".
Evet, aslında güzel bir filmdir.
Haydi ama, onu rahat bırakın.
Onu itip kakamazsınız, Kung Fu biliyormuş.
Ne? Kendini Çinli falan mı sanıyorsun?
Elinde sitarla dolaşan
şu kaçıkla takılmalısın.
Bakalım neler öğrenmişsin?
Birkaç hareket görelim.
Haydi ama, haydi.
Biraz Kung Fu görelim, Kung Fu ustası.
Biraz Tekvandoya ne dersin?
Hey, Lupo. Şu ihtiyar Çinli ile takılıyormuş.
Sanırım çeklerini bozduruyormuş.
O morukla aranız iyi mi?
Kapa çeneni ve dediğimi yap.
Çok geç oldu Lenny.
Herhalde evine gitmiştir.
Burada değil işte, gidelim.
Kim o? Sen miydin
Kung Fu'cu çocuk?
Uygun fiyata bir iki film daha
bakmaya mı geldin?
Çin mahallesindeki en iyi fiyatın
bende olduğunu söylemiştim. İçeri gel.
Çay alır mısın?
Red Sox zor durumda.
Yankee'ler kazanıyor. Çok kötü.
Yanındakiler kim?
Arkadaşların mı?
Parayı nerede saklıyorsun?
- Parayı nerede saklıyorsun dedim!
- Lütfen.
Konuşsana moruk!
Burada kal.
Herifin zulasını buldum.
- Tanrım, Lupo!
- Lanet olsun! Onu vurdun!
Al bunu.
Gerçek sahibine
geri götürmelisin. Kaç.
Gördün mü?
Bunu gördün mü?
Seni onunla pataklayacağım.
- Haydi ama dostum, sakın bunu...
- Olanları gördün mü?
- Sakin ol Lupo.
- Sakinleş, dostum.
- İndir şu silahı.
- Kapa çeneni!
Tetiği ben çekmiş olabilirim,
ama bu işte birlikteyiz.
Ama bu küçük hamam böceği
bizden biri değil.
Affedersiniz,
nerede olduğumu bilmiyorum.
Buraya nasıl geldim bilmiyorum.
Düştüğümü hatırlıyorum.
Ne?
Ne? Bu mu?
Bunu mu istiyorsunuz?
Ne dediğini anlamıyorum.
Seni anlamıyorum.
Beni dinlemiyorsun da ondan.
Arkanda!
Nerede olduğumu,
buraya nasıl geldiğimi...
...ve beni öldürmeye çalışan o adamların
kim olduklarını bilmiyorum.
Orada yaptığın her neyse, müthişti.
Hayır, "Sarhoş Yumruğu"ydu.
Bir de güneyin
kıvrak Kung Fu'sunu görsen.
Adım Lu Yan,
gezgin bir bilgeyim.
Peki sen nerelisin keşiş?
Ben keşiş falan değilim.
Adım Jason.
Güney Boston'lu Jason Tripitikas.
- Bu bir rüya mı?
- Hayır, asıl geldiğin yer bir rüya.
"Hiçlik Kapısı"ndan geçmişsin.
Nedir o, bir çeşit solucan deliği mi?
Hayır, bu ya bir Zen ustası olduğunu...
...ya da çok özel bir şey
taşıdığını gösterir.
Bu mu? Bir emanetçi dükkanında,
onu alıp asıl sahibine götürecek...
...birini bekliyordu.
Ne oldu?
Arayış içindeki birinin ortaya çıkıp,
asayı sahibine geri vereceğine...
...ve Yeşim kumandanının saltanatına
son vereceğine dair eski bir kehanet var.
Peki asayı kime verecek?
Maymun Kral'a.
Çiçekler ve Meyve Dağı’ndaki
bir kayadan doğmuştur.
Silahı elindeyken, sahip olduğu "Chi"
ortalığı ateş gibi kasıp kavuruyordu.
Sopayla dövüşürken inanılmazdı.
Düzene karşı gelmişti.
Ama Yeşim Ordusu onu yenemedi.
Maymun Kral, onu durdurmak için
gönderilen bütün askerleri alt etti.
Sihirli asasıyla yenilmez olmuştu.
Onun bu asiliği, Yasak Krallık'tan
ölümsüzlerin yaşadığı...
...Beş Element Dağı'na kadar
dilden dile dolaştı.
Her 500 yılda bir, Yeşim İmparatoru
büyük bir ziyafete ev sahipliği yapardı.
Cennet sakinleri, kendilerine
bahşedilen uzun yaşamı kutlamak...
...ve ölümsüzlük iksirini
içmek için bir araya gelirdi.
Bu mucizevi iksiri içen herkes,
dünyevi acılardan ve tutkulardan arınıp...
...sonsuz bir yaşama kavuşurdu.
Maymun Kral, davet edilmediği halde
ziyafete katılıp ortalığı dağıttı.
Yeşim İmparatoru
Maymun Kral'dan etkilenmişti.
Ama Yeşim Kumandanı
bundan memnun olmamıştı.
Ordunun kumandanı olarak...
...Maymun Kral'dan
ona boyun eğmesini istedi.
Biraz kaba biri, hepsi o.
Bu haylaz maymuna bir unvan bahşedin
ve sonrada gitmesine izin verin.
Cennetin ve yeryüzünün tüm nimetlerinden
tatmin olan Yüce İmparator...
...yokluğunda Yeşim Kumandanı'nı
kendisine vekil tayin ederek...
...500 yıl sürecek olan meditasyonuna
başlamak için orayı terk etti.
Ama Yeşim İmparatoru'nun
emrine uymaktansa,...
...kumandan bir düello ile
Maymun Kral'a meydan okudu.
Kumandanın, Beş Element Dağı'nın
zirvesinde yer alan sarayında...
...iki ölümsüz arasında
gerçekleşecek olan bu dövüş...
...kimin en iyi olduğuna dair
son noktayı koyacaktı.
Sopa dövüşünde harikasın, Sun Wu-Kung.
Ama silahın olmadan, basit bir
münzeviden başka bir şey değilsin.
Silah kullanmak yok, Chi büyüsü yok.
Yumruk yumruğa dövüşelim.
Maymun Kral kolay güvenen biriydi,
o yüzden kumandanın sözlerine inandı...
...ve büyülü silahını bıraktı.
Aldatıldığının farkına varan Maymun Kral,
asasını Krallığın dışında bir yere yolladı.
Dövüş sanatları, aldatma üzerine
kuruludur, dostum.
Maymun Kral ölümsüzdü.
O yüzden yapabileceği tek şey...
...kehanette belirtilen arayıcı
ortaya çıkıp, silahını geri getirene...
...ve onu özgür bırakana dek
taştan hapishanesinde beklemekti.
Her neyse, uzun zaman önce
duyduklarım bunlar.
Ne zamandır hapis tutuluyor?
Yaklaşık 500 yıldır,
belki eksik, belki fazla.
"Maymun Kral özgürlüğüne kavuştuğunda,
Yeşim İmparatoru da geri dönecek" derler.
Eve nasıl dönebilirim?
Asayı Beş Element Dağı'na götürüp
Maymun Kral'ı özgürlüğüne kavuşturmalısın.
Maymun Kral'ı özgürlüğüne
kavuşturamam. Eve dönmeliyim.
- Hey, hancı! Biraz daha şarap getir.
- Tanrım, sence de yeterince içmedin mi?
Şarap benim ilham kaynağım.
Bazı yönlerden, şair bile sayılırım.
"Şerefe!"
Bir başka açıdan,
dilenci olarak da tanınırım.
"Karıcığım."
"Karıcığım."
"- Bunları nereden buldun?
- Onlar verdi."
"Hesabı ödemek için verdikleri
şu şeylere bakın. Nedir bunlar?"
- Şimdi ne yapacağız?
- Kung Fu'n ne kadar iyi?
Çok konuşan, az bilir.
Az konuşan, çok bilir.
Büyük bir usta olduğun belli.
- Bu herifi nereden tanıyorsun?
- Sahtekârın teki.
Bugünlerde "İpek Yolu" üzerinde
her türden insana rastlamak mümkün.
Yıkıl karşımdan.
Onu bana ver.
Ya onu bana verirsin
ya da ölürsün.
Koş!
İmdat!
- Koru kendini.
- Ne?
Gidelim.
Ne yapıyorsun?
- Atla!
- Hiç sanmıyorum.
Düşünme, sadece yap.
Hepsini öldürün!
Haydi!
Teşekkür ederim.
Harika bir yeteneğin var, çocuğum.
Kuzeydeki dağlardan mı geliyorsun?
Güneyliyim, adım Altın Serçe.
Orada hayatımızı kurtardın.
Sen olmasan ne yapardık bilemiyorum.
Ölümsüz sarhoşun kurtarılmaya
ihtiyacı olduğunu hiç sanmıyorum.
Sen ölümsüz müsün?
Neden kaçıyorsun çocuğum?
Ödül avcıları, Beş Element Dağı'na
ulaşmamı engellemeye çalışıyor.
Batıya doğru at sürmenizi tavsiye ederim.
Sadece atlara su vermek için durun.
- Sen gelmiyor musun?
- Beş Element Dağı'na giden yol...
...çorak topraklardan ve çöllerden geçer,
akla hayale gelmedik tehlikelerle doludur.
En kötüsü de, şarap bulamazsın.
Onun iksiri.
Her ölümsüzün bir iksiri vardır.
Çok üzgünüm, şarap olmazsa ölürüm.
Beni anlamak zorundasın.
Hayır, asıl sen
beni anlamak zorundasın.
Bu delilik!
- Evine dönmeyi mi istiyorsun?
- Evet.
Öyleyse iyi dinle. Burada ölürsen,
arkanda bıraktığın dünyada da ölürsün.
Anladın mı?
Testim boşalmak üzere.
Gitmeliyim. Hoşça kalın.
Lu, bekle!
Bırak gitsin. Asayı götürmesi
gereken kişi sensin, o değil.
- Kung Fu'da ne kadar iyisin?
- Kung Fu bilmiyor, hem de hiç.
Lu, bekle!
Öğret bana.
Bana dövüşmeyi öğret.
Aynı anda hem hafifçe savurmalı
hem de sertçe kesmelisin.
Berbat.
İki gündür bu otları kesip duruyorum,
sen ise İngiltere Kralı gibi ata binmişsin.
Bana ne zaman
Kung Fu öğreteceksin?
- Kung Fu öğrenmeyi mi istiyorsun?
- Evet.
Sana Kung Fu öğreteceğim.
Buna saldırı denir.
Yarın savunmayı öğretirim.
Devam et.
Hafifçe savur, sertçe kes.
Bana "Gölge Tekmesi"ni
öğretecek misin?
Ve bir de "Buda'nın Eli" tekniğini.
Virtua Fighter 2'de, Buda'nın Eli
tekniğini uygulayan bir adam vardı.
"Demir Dirsek" vuruşu...
...ve birde tek parmağıyla
ölüm dokunuşu yapıyordu.
Bardağım doldu.
Dursana, doldu.
Kesinlikle.
Bardağın doluysa,
onu nasıl doldurabilirsin ki?
Bu kadar çok şey biliyorken,
nasıl Kung Fu öğrenebilirsin ki?
Yok gölge tekmesiymiş,
yok Buda'nın eliymiş.
Önce bardağını boşalt.
Ümit yok,
hem de hiç ümit yok.
Derler ki, müzik, cennetle
yeryüzü arasında bir köprüymüş.
Çok güzel.
Bir zamanlar annemindi.
"Efendim!"
"Bu ne cüret?
Meşgul olduğumu görmüyor musun?"
"Efsanevi sihirli asa,
ülke sınırları içinde görülmüş."
"Bu imkânsız."
"Köylüler kehanetten
bahsetmeye başladılar."
"Ölümlüler her daim
kehanetlerden bahseder."
"Buna hakları var."
"Benim için hoş olmayan
başka haberlerde getirdin mi?"
"Hepsi bu kadar, efendim."
"Bana kurtlar arasında doğan
şu beyaz saçlı cadıyı çağırın."
"Nerede kalmıştık?"
Lu Yan.
Lu Yan!
Lu Yan!
Lu Yan!
Serçe!
İyi misin?
- Jason, ne oldu?
- Asayı aldı!
Yeşim Kumandanı,
bir ödül avcısı göndermiş olmalı.
Mahvolduk.
Bu onun atı.
İçerde olmalı.
Neden gidip bir tapınağa sığınsın ki?
Ben de bunu öğrenmeye niyetliyim.
Atların yanında kalın.
Ayaklarım beni öldürüyor.
Uzun bir gün oldu.
Pekâlâ, nerelisin?
Shandong eyaletinden mi?
Sende Shandong'lu tipi var.
Buraya sık gelir misin?
O asa sana ait değil.
Onu bana vermek zorundasın
yoksa birilerinin canı yanabilir.
Sen ne biçim keşişsin?
Yolcuları soyuyorsun.
Anladığım kadarıyla sessiz birisin.
Ya da sağırsın.
Seninle konuşuyorum keşiş.
Dua eden Peygamber Devesi, çok iyi.
Ama onunla ancak böcek yakalayabilirsin.
Kaplanla boy ölçüşemez!
Asayı, Yeşim Kumandanı için
çalmaya çalışıyorsun.
Hayır, aptal!
Asayı arayan kişiyi
bulmakla görevlendirildim.
Onu buldun.
"Ama bu çocuk Çinli bile değil."
"Özümüzde hepimiz
bir değil miyiz, keşiş?"
"Tanrılar yardımcımız olsun."
"Ne oldu? Sorun ne?"
"Elindekini paylaşmamak kabalıktır."
"Şerefe!"
- Ne zamandır asayı arıyorsun?
- Kendimi bildim bileli.
"İhtiyar bir adam ve bir çocuk burada çay içmiş.
Savaşçı bir keşiş de onlara eşlik ediyormuş."
"Yanlarında başka biri var mıydı?"
"Kimden söz ettiğinizi bilmiyorum."
"Erkeklerin hepsi
kötü birer yalancı."
"Serçe...
"Altın Serçe...
...yuvan nerede?"
Jason, daha aşağı eğil.
Başarıdan önce acıyı tatmalısın.
Duruşun ata biner gibi olmalı.
Ata biner gibi.
Çok iyi.
Tabii bir ördeksen.
Yeter artık.
O benim öğrencim, senin değil.
Nasıl iki kaplan bir dağı paylaşamazsa,
iki usta da aynı öğrenciye ders veremez.
Devam et!
Kung Fu öğrenmeye gerçekten hazırsa,
hızını, keskinliğini ve gücünü arttırmalı.
Hey! Bunu biliyorum. "Araya giren
yumruk yolu". Bruce Lee'den.
Ben vuracağım, sende engelleyeceksin.
Hazır mısın?
Sana yılan hakkında
ne öğretmiştim?
Şimdi bana vur.
Bak, gördün mü?
Tekrar. Ona yeniden vur.
Yılan gibi!
Yılan tekniğine uygun değil.
Belki kartal olabilir.
Turna gibi uzan, turna gibi.
Tamam mı?
Durun!
Bıktım artık! Bu kadar yeter!
Daha fazla bilmece ve çay bardağı
saçmalığı istemiyorum.
Önce öğretmenlerine
saygı göstermesini öğren.
Peki, şu iki kaplan
ve bir dağ meselesi ne oldu?
Bu iş bittiğinde
ölümüne dövüşürüz.
Kung Fu yeteneğini
geliştirmek için sıkı çalışmalısın.
Bir ressam ya da her gün et keserken
bıçağını kemiğe değdirmeyen...
...becerikli bir kasap
Kung Fu yapabilir.
Öğren ama hep arayış içinde ol.
Bütün söylenenleri duy,
öğren ve sonrada hepsini unut.
Gitmen gereken yolu öğren
ve sonra kendi yolunu kendin çiz.
Bir müzisyen ya da kelimeleri birer resimmiş
gibi kullanan bir şair Kung Fu yapabilir.
Sanatıyla imparatorları bile
şaşkına çevirmesi aslında Kung Fu'dur.
Ama sakın buna
bir isim vermeye çalışma.
Çünkü bu su gibidir.
Hiçbir şey su kadar yumuşak değildir.
Yine de kayaları alt edebilir.
Ama bunun için dövüşmesi gerekmez.
Rakibinin etrafından dolanması yeterlidir.
Biçimsizdir, isimsizdir ve gerçek bir usta
bunu içinde yaşatır.
Sadece sen onu özgür bırakabilirsin.
Yeşim Kumandanı'nın zulmünün
farkına varın.
Durdurulması gerek.
İşlediği suçlar için idam edilmeli
ve kafası bir mızrağa geçirilmeli.
Ona karşı nefret duymamalıyız
yoksa o kazanır.
O iblis için bu kadar
merhametli konuşuyorsa,...
...keşişin tapınağına dönüp
dua etmesi gerekir.
Görevimiz savaşmamızı gerektiriyor.
Annenle babanın yanına dön.
Sen daha bir çocuksun.
Ailem öldü.
Ve ben çocuk değilim.
Artık değilim.
Babam kumandana karşı gelen
bir devlet görevlisiydi.
Kumandan, herkese örnek olsun diye,
gecenin karanlığında askerlerini gönderdi.
Yüzlerce, binlerce asker
Beş Element Dağı'ndan...
...Krallığın üzerine bir sel gibi aktı.
Masum insanların çığlıkları
her yeri kapladı.
Her şey sonra erdiğinde,
geriye sadece kömürleşen binalar kaldı.
İşte o sırada, küçük bir çocuk
annesi tarafından bir kuyuya saklandı.
Kumandanın yayından çıkan bir okla,...
...acımasızca katledildi.
O kız, kumandanın sarayına vardığında,...
...ona asla merhamet etmeyecek.
Ona bunu verecek, keşiş.
Fanileri öldürebilen
küçük yeşim bir ok.
Bunun için uzun süre alıştırma yaptı.
İntikam döner dolaşır,
sonunda sahibini bulur.
Duyarlılık konusunda ustasın.
"İzlerini buldum.
Çöle doğru gidiyorlar."
"Bizimle *** denizi arasında
bir yerlerde olmalılar."
"Bir erkeğin yapması gereken işe...
...bir çocuğu göndermek
tam da Maymun Kral'a göre."
Lanet olsun!
Bu çöl çok sıcak.
Burası çöl değil ki.
İşte, çöl orada.
Umarım nereye gittiğini
biliyorsundur, seni kaçık keşiş.
Bir keşişten başka ne beklenirdi ki?
Bizi nereye getirdiğine bir baksana.
Nereye gittiğimizi bilmeden
bir çölü geçiyoruz.
Bu çölü aşamayacağız,
öyle değil mi?
Hem aşsak bile, Yeşim ordusu ile
yüzleşmek zorunda kalacağız.
Peki ya başaramazsam?
Olduğum yerde donup kalırsam?
Nefes almayı unutma.
Yakınlarda su bulamazsak,
hepimiz öleceğiz.
Belki de Taoist bir ölümsüz
yağmur yağdırabilir.
Tabii gerçekten Taoist bir ölümsüzse.
Buda'ya yapılan bir hakaret gibisin.
Bu küfre girer.
Bakın!
Sizi dağın olduğu yere getirdim.
İşte orada!
Görebiliyor musun?
Bulutların arasında.
İki başlı bir aslan, işte tam şurada.
- Gördün mü?
- Evet, gördüm.
Arkasından gelen bulutu gördün mü?
Bir dalga gibi olanı.
- Aynen "Yeşil canavara" benziyor.
- Yeşil canavar mı?
Ejderha mı demek istedin?
Hayır, Fenway Park'ı kastetmiştim.
Sol açıktaki duvara,
"yeşil canavar" derler.
Bu doğru.
Ama bir ejderhaya da benziyor,
öyle değil mi?
Geldiğin yerde bir ailen var mı?
- Annem var.
- Peki ya baban?
Onu hiç tanımadım.
Onu özlediğin oluyor mu?
Kim olduğunu
merak etmiyor musun?
Belki de iyi olduğum tek şey, merak
etmiyormuşum gibi davranmamdır.
Çok üzgünüm.
Ne romantik.
Erkekler sana duymak istediklerini
söyler, Altın Serçe.
Ama sonunda, bir hiç uğruna
seni terk edip giderler.
*** denizinden kurtulmuşsunuz.
Etkileyici.
Ve sen evlat,
evinden çok uzaklardasın.
Güvenli bir şekilde
geri dönmeni sağlayabilirim.
Bunun için silahı
bana vermen yeterli.
Hiç sanmıyorum.
Asayı neden istiyorsun?
Kayıp asayı ona teslim ettiğimde,...
...Yeşim kumandanı bana
ölümsüzlük iksirini bahşedecek.
Öksüz bir kız, yolunu kaybetmiş
bir seyyah, ihtiyar bir sarhoş,...
...ve hayatının yarısını adadığı
bir görevde başarısız olan bir keşiş.
Gereksiz birini kurtarma umuduyla
hatalar birbirini takip etmiş.
Öldürün.
- Lu, iyi misin?
- Sadece susadım.
Lu!
Sorun değil. O bir ölümsüz, değil mi?
Ölümsüz, öyle değil mi?
- Şarap. Şaraba ihtiyacı var.
- Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Ne demek istiyorsun?
Bir şeyler yapmak zorundayız.
Korkarım ki, yarası çok derin.
Bundan sağ çıkamaz.
Şaraba ihtiyacı var.
O, sekiz ölümsüzden biri.
Şarap da onun iksiri. Lütfen.
- Yaya bir keşiş göndereceğiz.
- Koşabilen bir keşişiniz yok mu?
Senin yaşlarındayken, dövüş eğitimi alan
basit bir öğrenciydim.
Okçulukta ve Kung Fu'da iyiydim.
Bu yüzden birkaç sınava
girmem için beni seçtiler.
Sınavları geçersem, Bilge Ölümsüzlerin
arasındaki yerimi alacaktım.
Başarısız oldum.
Sen ölümsüz değil misin?
Kendini insanlara ve tutkularına
adamayan birinin...
...kalbi asla kırılmaz.
Peki ama o zaman
gerçekten yaşamış sayılır mı?
Birilerine değer veren
bir fani olarak ölmeyi tercih ederim.
O zaman ruhum
özgürlüğüne kavuşur.
Seni kaybetmek istemiyorum.
Beni unut gitsin.
Sadece tek bir
ölümsüzlük iksiri vardır.
O da imparatorun yeşim taşı, zencefil ve cıva
tozundan hazırladığı özel bir karışımdır.
Yeşim Sarayı'nda muhafaza edilir.
Yeşim taşlarıyla mayalanır.
Fanilerin ona dokunduğu görülmemiştir.
Ona ulaşmak için
Kuzey yolunu kullanmalı...
...ve cennetle dünya arasındaki
sınırı geçmelisin.
Sonrasında ise,
Yeşim ordusu ile yüzleşmelisin.
Üzgünüm.
Bunun başka bir yolu yok.
Evet, var.
İki gece sonra
gökyüzünde ay olmayacak.
Karanlıktan faydalanıp
kaleye güneyden yaklaşabiliriz.
- Şimdi gitmeliyiz.
- Hayır!
Ölmek üzere!
Şimdi gidersek, hepimiz ölürüz.
Bütün bir krallık tehlike altında.
Tek umudumuz sensin.
İki gece sonra, ay kaybolduğunda,
harekete geçeceğiz. Son sözüm bu!
Seninle uzun zaman önce
bir çay evinde tanışmalıydım.
Kaybolmuştum ve korkuyordum.
Ayağa kalkıp kendi adıma
savaşacak durumda değildim.
En doğru kararı verdin.
Kehanetteki arayıcı,
görmeyi umduğum son kişi.
Song Dağı'nda bir adam ölmek üzere.
İksire ihtiyacım var.
- Peki onu sana neden vereyim?
- Çünkü asayı getirdim.
Bütün bir krallığı yönetme gücüne karşılık
arkadaşının yaşamasını mı tercih ediyorsun?
Oldukça mâkul bir teklif.
- Bu adam, yakın bir dostun mu?
- Aynı zamanda iyi bir öğretmen.
Öğretmenini onurlandıran kişi,
kendisini de onurlandırır.
Yine de, bu isteğin konusunda
ufak bir sorun var.
İksiri başka birine söz vermiştim.
Sana asayı getiren benim, o değil.
Çocuk haklı.
Efendim, bana söz vermiştiniz.
Bu tür sorunları çözmenin
tek bir yolu var.
O da ölümüne yapılan bir dövüş.
Zevkle.
Ölümsüzlük iksiri.
Ödül kazananın olur.
Yeter!
Kehanette sözü edilen şu arayıcı,
bana epey komik gelmişti.
Bir an olsun, bir şansın olabileceğini
düşünmedin, öyle değil mi?
Hiç sanmıyorum.
- Seni öldüreceğim cadı.
- Tabii önce ben seni öldürmezsem, sürtük.
"Şerefe!"
Sana öğrettiklerimi hatırla.
Heykel!
Asayı kullan!
Sıra bende.
- Lordum.
- Sende kimsin?
Katlettiğiniz bir ailenin
en küçük kızıyım.
Gelin, birlikte bir şeyler içelim.
Hayır.
Serçe! Serçe.
Haydi, haydi ama.
İyileşeceksin.
- Yeşim kumandanı?
- Öldü.
Teşekkür...
Teşekkür ederim.
Yapabileceğiniz bir şey var mı?
Kaderini kendi elleriyle yazdı.
Üzgünüm.
Yolcu,...
...ölümlülerin sözünü ettiği
kehaneti gerçekleştirmek için...
..."Hiçlik Kapısı"ndan geçip
buralara kadar geldin.
- Lütfen söyle, bir isteğin var mı?
- Sadece evime dönmek istiyorum.
Güzel.
Derler ki, usta ile öğrencisi,
yolları onları ayırana dek...
...yan yana yürür
ve aynı kaderi paylaşırlarmış.
Seni asla unutmayacağım.
Sanırım, ölümsüzlüğün
gerçek anlamı da bu.
Beni özgürlüğüme kavuşturdun yolcu.
Şimdi gidip kendi özgürlüğüne kavuş.
Peki şimdi ne olacak?
Çeneni kapalı tutacak mısın?
Dinle pislik,
sana bir daha sormayacağım.
Haydi yavrum, haydi, ayağa kalk.
Biraz daha ister misin?
Biraz daha ister misin?
Haydi.
Bunu yapmak zorunda değilsin.
Sakin olun, bayım.
İyileşeceksiniz.
Sekme, sekme.
Durumu nasıl?
Kurşun kalbini ıskalamış.
Yaşayacak.
Tabii ki yaşayacağım.
Ben ölümsüzüm.
Asayı asıl sahibine verdin mi?
Evet, verdim.
Adamımsın.
İyileşecek mi?
Öyle görünüyor.
Neler olduğunu gördüm.
Sokağın karşısındaydım.
Çok cesurdun.
- Görüşürüz.
- Olur.
Kesinlikle.
ALTIN SERÇE
Efsanede de anlatıldığı üzere,...
...Maymun Kral, gerçeği aramak için,
batıya doğru olan yolculuğuna başladı.
Bu arada yolcumuz,
savaşçıların yolunu izlemek...
...ve kendi doğrularını bulmak için
dünyasına geri dönmüştü.
Bir hikaye biter, bir diğeri başlar.
SON
Çeviri: Darkopal
www.paylashturk.com