Tip:
Highlight text to annotate it
X
Futbol maçý baþlamadan önce sistemli
bir sükunetin yaþandýðý bir an vardýr.
Oyuncularýn yerlerinde,
çizgi hakemlerinin hareketsiz...
...ve her þeyin mümkün olduðu
bir an.
Washington'dan canlý yayýn.
Ardýndan, bir trafik kazasý misali
kýzýlca kýyamet kopar.
Topun elden çýkmasýyla kemik
sesi gelmesi arasýnda...
...sadece göz açýp
kapayacak kadar süre vardýr.
Bir Mississippi.
Joe Theismann,
Redskins oyun kurucusu.
Topu alýr ve
hü*** bekine yollar.
Ýki Mississippi.
Bu bir aldatmacadýr, uzun oyun
habercisidir.
Hü*** beki topu ezer ve
oyun kurucuya geri döner.
Üç Mississippi.
O andan itibaren oyun, oyun kurucunun
bakýþ açýsýna göre tanýmlanýr.
Yani oyun kurucunun
görmedikleriyle.
Dört Mississippi.
Lawrence Taylor NFL'deki en
iyi defans oyuncusudur.
Hem de çaylak olarak sahalara
adýmýný attýðý andan beri.
Herkesin futbol anlayýþýný
deðiþtiren bir futbolcu.
Ters açýndan bir kez
daha bakýyoruz...
...bana kalýrsa zayýf bölgesine
denk gelmiþ...
Efsanevî oyun kurucu Joe Thiessman
bir daha hiç futbol oynayamadý.
Size sorsak, hepiniz...
...NFL takýmlarýnda en çok para
genelde oyun kurucuya ödenir dersiniz.
Haklýsýnýz da.
Ama muhtemelen tahmin
edemeyeceðiniz þey...
...en çok para kazanan ikinci oyuncu
Lawrance Taylor sayesinde...
...sol iç olduðudur.
Çünkü her ev hanýmý bilir ki...
...ilk ödediðiniz para ev için
ikincisi de evin sigortasý içindir.
Sol iç oyuncusunun görevi de
oyun kurucuyu...
...göremeyeceði tehlikelerden
korumak, kör noktasýný kapatmaktýr.
Ýdeal sol iç iri,
gerçi bunlarýn hepsi iri ya...
...kalçasý geniþ, butlarý
kalýn olmalý.
Uzun kollarý, kocaman elleri
ve adýmlarý hýçkýrýk kadar ani olmalý.
Bu özellikler pahalýdýr
ve bir arada bulunmasý zordur.
Pazartesi gecesi maçýnda Lawrance
Taylor'da gördüðümüz gibi.
Lawrence o gün sadece
Joe Theismann'ýn deðil...
...benim de hayatýmý deðiþtirdi.
Çeviri;
Emre Bekman
Bay Oher?
Bay Oher?
Anladýn mý?
Neden burada olduðumu biliyor musun?
- Soruþturma için?
- Evet, soruþturma için.
Senin garip durumunu
incelemek için buradayým.
Sence de garip
bir durum deðil mi?
Michael?
Bilmiyorum.
- Artýk gidebilir miyim?
- Hayýr, gidemezsin.
2 yýl önce.
Koç sizmiþsiniz sanýrým.
Bert Cotton.
Tony Hamilton. Ama herkes
bana Koca Tony der.
Koca Mike, þuna bak.
Kilitli bile deðil.
Bu beyazlar kafadan çatlak.
Annem Boo'ya ölüm
döþeðindeyken söz verdim:
Oðlum Steven'ý devlet okulundan alýp
hristiyan okuluna yazdýracaðým.
Saygý duyarým Tony. Ama giriþ-çýkýþ
iþlemleriyle ben ilgilenmiyorum.
Sizinle bu konuda
konuþabilirim demiþtim.
Belki oyuncuya ihtiyacýnýz
vardýr diye.
- Hangi sporla ilgileniyor?
- Topla oynanan her sporla. Ýyi de oynar.
Dersler haftaya baþlýyor.
Bir sonraki döneme kaldý.
Aklýndakini okuyabiliyorum Koç.
Ama param var, tamam mý?
Wilson Oto Tamir'de tamircilik
yapýyorum.
Peki biri okulu býraksa ya da
taþýnsa? O zaman girebilirler mi?
"Ler" mi?
Bir oðlun olduðunu söyledin.
Evet, Steven.
Ama bir çocuk daha var.
- Bir tane daha demek?
- Evet.
Koca Mike.
Ara sýra benim kanepede yatar.
Durumu kötü. Annesi kafadan
kontak. Baþka kimsesi yok.
O da bizimle gelmek istedi.
- Buradalar mý?
- Evet.
Küçük olan Steven.
Kocaman olaný ise...
...Koca Mike.
Döndür!
Mike!
Yüce Tanrým...
Steven Hamilton'ýn belgeleri
geçerli gibi göründü.
Onu alabiliriz.
- Ama diðeri...
- Koca Mike.
Belgelerine bakýnca Michael Oher,
bize burada baþarýlý olacaðýna dair...
...hiçbir þey sunmuyor.
- Ne kadar kötü?
Belgelerinin eksikliðinden ötürü
tam yaþýný bilmiyoruz.
IQ'su 80, ki bu %6'nýn
içinde olduðunu gösteriyor.
Not ortalamasý da 1'in altýnda.
- 0,6.
- Herkes baþýndan savmýþ.
D verip sorumluluðu baþka
okula atmýþlar.
Çocuk cesur.
Buraya girmek istemiþ.
Kaliteli bir eðitim istemiþ.
Okuduðu kötü okullarda mahrum
kaldýðý bir eðitim.
Onun gibi geçmiþe sahip biri bu
okulun 100 km. yakýnýndan geçmez.
Koç Cotton, bu gencin spor
yetenekleriyle ilgilenmenizi anlýyoruz.
Notlarýný yükseltene kadar
spor da yapamaz zaten.
Unutun sporu.
Duvara bakýn.
Hristiyan.
Ya bunu ciddiye alýrýz ya da
o þeyi duvardan indiririz.
Michael Oher'ý iyi spor
yaptýðý için deðil...
...onu kabul etmek en doðru
hareket olacaðý için kabul edin.
"Ýnsanlarla bir þey,
Tanrý ile her þey mümkün"
Sýnýf, bu Michael Oher.
Okulumuzda yeni.
Kendisine yabancýlýk
hissettirmeyeceðinizi umuyorum.
Mike, boþ bulduðun bir
yere oturabilirsin.
Bu sýnav, bilim dersinde geçen sene
öðrendiklerinizi...
...içeriyor.
Merak etmeyin, not ortalamasýna
etki etmeyecek.
Sadece ne durumda olduðunuzu
görmek istiyorum.
Bildiðiniz sorularý yapýn.
Teþekkürler.
- Çýkabilir miyim?
- Tabii.
Kitabýný unutma.
Niye hep bizde kalýyor?
- Her þeyi yiyecek gene.
- Öyle deme.
- Dini açýdan görevimi yapýyorum.
- Býrak baþkasý yapsýn.
Onu köpekmiþ gibi sokaða mý
atayým istiyorsun?
Sorumluluðu biraz da
baþkalarý alsýn.
Onu dýþarý mý atayým?
Hep burada!
Ben sadece ikimiz olalým istiyorum.
Ýyi, tamam.
Sen kazandýn.
Bir hâl çaresine bakacaðým.
Patrick Ramsey'in kurul baþkanýný
onaylamasý umrumda deðil.
Adam NFL oyun kurucusu,
Martha Stewart deðil.
Çünkü Bunny Williams ile La-Z-boy
arasýnda fark var.
Hayýr. MTV evine geldiðinde...
...onlara göstereceði þey
ev sinema sistemi olacak.
Benim göreceðim þey de
Barcalounger olacak.
Hayýr, beni dinle.
Tasarýmcý benim, üstünde adým var.
Ne ýsmarladýysam onu gönder.
Teþekkürler.
- Ne kaçýrdým?
- Collins bir smaç karþýladý.
Altý üstü kýz voleybolu anne.
Ne kaçýrabilirsin?
- Hadi Collins, ayaklarý hareket ettir.
- Aferin Collins.
Devam.
Collins, dýþarýda bekliyoruz.
Duþta fazla oyalanma, ödevin var.
Ders çalýþmak için
Cannon'lara gideceðim.
SJ! SJ, yine kýzlarýn
soyunma odasýna gireyim deme.
Gel buraya.
SJ!
Ýri çocuk bir aydýr falan burada
ama dersime hâlâ katýlým göstermiyor.
Kurul bunu niye yapar?
Bunun ne çocuða ne bize faydasý var.
Sonunda suyu çýkacak.
Dersim hakkýnda hiçbir
fikri olduðunu sanmýyorum.
Olsa bile nereden bileceksin ki?
Çocuk konuþmuyor.
- Ama yazýyor.
- Adýný. O da zar zor.
Bunu çöp kutusuna attý.
"Nereye baksam beyaz görüyorum:
Beyaz duvarlar, beyaz zeminler
ve bir sürü beyaz insan.
Öðretmenler anlattýklarýna dair hiçbir
fikrim olmadýðýnýn farkýnda deðil.
Kimseyi dinlemek istemiyorum,
özellikle de öðretmenleri.
Onlar sadece ödev verip, problemleri
tek baþýma çözmemi bekliyor.
Hayatýmda hiç ödev yapmadým.
Banyoya gider, aynaya bakar
ve derim ki:
Michael Oher bu deðil."
Baþlýðý da "Beyaz Duvarlar".
Doðru yazmýþ mý bari?
Selam.
Gülümse.
En azýndan arkadaþ
olduðunu göster.
Sen Koca Mike'sýn, deðil mi?
Ben Sean.
Herkes bana SJ der.
Sean Junior'ýn kýsaltmasý.
Babamýn adý da Sean. Sean Tuohy.
Ole Miss Üniversitesi'nin basketbol
yýldýzýydý. Point Gard.
Þimdi bir sürü
Taco Bell restoraný var.
Maòana'.
- Kim o SJ?
- Koca Mike.
Ýndir ayaðýný oradan.
Teþekkürler.
Kemerini baðla.
Koca Mike?
Mike, polis merkezinden bir
telefon aldým.
Geçenlerde gazetede çýkan
haberi hatýrlýyor musun?
Bir adamýn üstgeçitten
düþmesiyle ilgili olan?
Kim olduðu bilinmiyordu,
atlamýþ mýydý, yoksa...
Her neyse,
iþte o hayatýný kaybetmiþ.
Mike, o adam senin
babanmýþ.
Haber vermek için bir
yakýnýný aramýþlar...
...ve bizde senin
kaydýný bulmuþlar.
Çok üzgünüm evlât.
Yakýn mýydýnýz?
Onu en son ne zaman
görmüþtün?
Bilmiyorum.
- Biliyor.
- Kim biliyor, neyi biliyor?
Dersi. Michael Oher.
Ona bu testi sözlü olarak yaptým.
Bu yasak deðil mi?
- Peki ya sonuç?
- Beni hep dinliyormuþ.
Neler kaptýðýný görseniz.
Ýnanýn bana sizi de dinliyor.
Okuma düzeyi düþük.
Ve dersi sýnýfta nasýl
öðreneceðinden bihaber.
Dersleri geçer demiyorum
ama Koca Mike aptal falan deðil.
Evet anne?
- Ýyi iþ çýkardýn.
- Öyle mi?
Aferin.
Bir þey soracaðým.
Sor.
Ýki sýra arkamýzda bir kýz vardý.
Adý neydi?
- Chimsey'ydi.
- Kinsey. Evet.
- Kafandaki kuþ tüylerinin dikildiðini
gördüm. - Evet, kýz güzel.
SJ, bunun aklýna girmesine izin
verme ama senin þey rolünde...
....inandýrýcý olduðunu
sanýyordum.
- 3 Numaralý Kýzýlderili.
- Evet.
Þef olmak için uðraþtým ama
o rolü Andy Sung'a verdiler.
Emin deðilim ama sanýrým iki kültürden
gelmiþ olmasý bu kararda etkili oldu.
Belki de onun daha iyi
oynayacaðýný düþünmüþlerdir.
Baba, çocuk Çinli.
Evet, sen de Ýrlandalý.
Hem madem Þef deðilsin,
kafandakini nereden buldun?
Baba birkaç tane daha Quesadilla
fiþine ihtiyacým var.
Armut tam dibine düþmüþ.
Öyle deme.
Quesadilla kýçýmýzý kurtardý.
K'li kelimeyi
kullanma.
Ne giymiþ o öyle?
Hava buz gibi.
- Adý ne demiþtin?
- Koca Mike.
Nereye gidiyor ki?
Hey Koca Mike.
Nereye gidiyorsun?
Spor salonuna.
Peki.
Geri dön.
Koca Mike.
Durdur arabayý.
Koca Mike.
Selam ben Leigh Anne Tuohy.
Çocuklarým Wingate'te okuyor.
Spor salonuna mý gidiyorsun?
Okulun spor salonu kapandý.
Neden oraya gidiyordun?
Koca Mike?
Neden spor salonuna gidiyordun?
Çünkü...
Orasý sýcak.
Bu gece kalacak
yerin var mý?
Sakýn yalan söyleyeyim deme.
Bu bakýþý çok gördüm.
Onu yola getirecek.
Gel.
Yürü.
SJ, yer aç.
Bin bakalým.
Hadi.
- Nereye gidiyoruz?
- Eve.
Ýþte en sevdiðim bölüm.
Çok tatlý.
Bizim beceriksiz oyunda
ne yaptý?
Pekâlâ.
Collins, okulundaki
Koca Mike'ý tanýyor musun?
Misafir odasýnda kal derdim ama
her yer kutu dolu.
Salondaki kanepe de sen
uyurken ikiye ayrýlýr.
- En azýndan Sean öyle dedi.
- Bay Tuohy kanepede mi uyuyor?
Sadece rahatsýz olduðu zamanlar.
Tuvalet þu tarafta, bir þeye
ihtiyacýn olursa biz yukarýdayýz.
Tamam mý?
Pekâlâ.
Ýyi uykular hayatým.
- Kötü bir fikir miydi?
- Ne?
Ayný þekilde düþünmüyorum
ayaðýna yatýp yalan söyleme.
Ýyi, sen aklýndakini söyle ben de
ne düþünüyormuþum bileyim.
Koca Mike'ý ne kadar
tanýyorsun?
Belki fark etmemiþsindir
pek konuþkan deðil.
Niye büyütüyorsun?
Ne de olsa bir gecelik bir þey.
Bir gecelik bir þey, deðil mi?
Leigh Anne?
Bir þeyler çalmaz, deðil mi?
Sanýrým bunu sabah göreceðiz.
Bir çýðlýk duyarsan
sigorta uzmanýný ara.
Mike?
Koca Mike?
Mike?
Koca Mike?
Bütün yolu yürütecek misin bana?
Öyle olsun.
Nereye gidiyorsun?
Bilmiyorum.
Þükran Günü'nü
ailenle mi geçireceksin?
- Gelin alýn çocuklar.
- Ýþte bu bebek.
Yiyelim!
Hadi bakalým!
Hindimiz var.
Onca yol tepip bunlarý marketten aldýðý
için babanýza teþekkür edin bakayým.
Teþekkürler anne.
Esnek hareketler.
Ýstediðin gibi ye.
Hadi bakalým.
Çabuk, çabuk.
Maçý kaçýracaðýz.
Evet.
- Sakýn yerimi kapmayýn.
- Acele ettiriyorsun baba.
SJ, hadi.
Bu harika.
Hiçbiriniz patates salatasýna
dokunmamýþ.
- Ole Miss ne alemde?
- Kýç tekmeliyor.
Sean, salata al.
- Sað ol anne.
- Ellerine saðlýk anne.
Evet, anne.
Hadi.
Anne!
Bugün Þükran Günü.
Neden burada yemek zorundayýz?
Þükredelim mi?
Yüce Tanrým. Bu aileye bahþettiklerinden
dolayý sana þükürler olsun.
Ayrýca bize yeni bir arkadaþ
verdiðin için de.
Bize bu tatil döneminde ne kadar
þanslý olduðumuzu unutturma.
- Amin.
- Amin.
- SJ, skor?
- 10 üstü.
Collins, taze fasulyeyi
uzatýr mýsýn lütfen?
Elinle deðil, bir kaþýk al.
- SJ. Dirseðin.
- Pardon.
Koca Mike?
Alýþveriþi sever misin?
Çünkü yarýn sana nasýl yapýldýðýný
göstermek zorunda kalacaðým.
- Bende elbise var.
- "Benim elbisem var" diyeceksin.
Plastik bir torbadaki bir tiþört
elbise sayýlmaz.
Elbisem var.
Peki, gidip getirelim.
Nereye gidiyoruz?
Pekâlâ. Hakkýnda bilmem
gereken her þeyi anlat.
Sana kim bakýyor?
Annen mi?
Annen var mý?
Ya da büyükannen falan?
Bak ne diyeceðim Koca Mike.
Kolay yoldan da yapabiliriz,
zor yoldan da.
Sen seç.
Peki.
Madem öyle, bilmem gereken bir
þey söyle. Sadece bir þey.
Bana Koca Mike
denmesinden hoþlanmýyorum.
Tamam.
Þöyle olsun, bundan sonra
sen Michael'sýn. Tamam mý?
Pekâlâ Michael.
Nereye gidiyoruz?
Savi bir tane verdi.
- Kýyak araba.
- Evet, þuna bakýn.
S7.
Harbiden öyle.
Tanýyor musun?
Hiçbir fikrim yok.
Annen burada mý oturuyor?
- Gidip elbiselerini alalým.
- Hayýr, arabadan inme.
Elbiseleri taþýmana kim
yardým edecek Michael?
Arabadan inme.
Yok artýk.
Bizim Koca Mike ahbap.
Koca Mike yuvaya dönmüþ.
Koca Mike!
Nerelerdesin yahu?
Þu arabadaki Bayan Daisy
kýlýklý þeker þey de kim?
Selam Dave.
Sana yeni bir ayakkabý alayým ahbap.
Hallederim biliyorsun.
Burada ve bütün mahallede
beni borum öter, anladýn mý?
D, þuna bak hele.
Bir göz kýrpmaya tav olur bunlar.
Ýzle. Kar tanesi mübarek.
Hoþuna gitti, deðil mi?
Tahliye Kararý.
Evde yoktu.
Öyleyse geri dönelim.
Muhtemelen daha iyi
bir yere taþýnmýþtýr.
Hayatým boyunca Memphis'te yaþadým
ama buralara hiç gelmemiþtim.
- Bana göz kulak olursun herhalde.
- Arkaný kollarým.
Bakalým.
Bayanlar için sahil
kýyafetleri var.
Ama ona uyabilecek
sadece bunlar var.
Bu kadar mý?
Sadece bu kadarsa neden tabelada
"Büyük ve Geniþ" yazýyor?
Büyük ve Geniþ mi?
Size "Daha Büyük ve Daha Geniþ" lazým.
- Bana ihtiyacýnýz olursa seslenin.
- Sað olun.
Hoþuna giden bir þey
var mý?
Elimde tam
aradýðýnýz þey var.
Alýþveriþ hakkýnda
þunu bilirim:
Bir elbiseyi maðazada bile
sevmediysen o elbise giyilmez.
Çünkü bir þeyi en çok
maðazadayken beðenirsin.
O yüzden elbise seçerken
giymiþ gibi hissedip kendine þunu sor:
Bu ben miyim?
Buna ne dersin?
Bu da çok kötü deðil hani.
Peki, sen þu tarafa bak,
ben bu tarafa.
Bunca elbisenin plastik
olduðuna inanabiliyor musun?
Tanrým.
Bu neyden yapýlmýþ?
Bu mu?
Bunu mu beðendin?
Peki o zaman.
Ýyi eðlenceler!
Bir þeyler öðrenin.
Hemen öttürme þunu,
gidiyoruz.
Paris'in en iyi yaný yemekleri.
Sosu yemek suyu gibi kullanýyorlar.
Döndüðüm zaman spor
salonuna yazýlmam gerekti.
Hiç þehrin diðer tarafýnda vakit
geçirdiniz mi?
- Neresini diyorsun?
- Alabama Sokaðý. Acý Mahallesi.
Acý Mahallesi mi?
Oldukça tehditkâr.
Çok uzak deðil.
- Oraya gitmek beni "acýtabilir"
- Þöhretine de "acý" çektirebilir.
Aslýnda ben oralýyým ama
aðýr iþ yapmadým...
...ve bakýn þu an neredeyim.
- 18 Dolarlýk salata yiyorsun.
- Aslýna bakarsan biraz výcýk výcýk.
Leigh Anne, nedir bu kenar mahalle ilgisi?
Hayýr iþlerinden biri mi yoksa?
Dur biraz.
Kenar mahalle için bir proje.
Çok cazip.
Ýyi para getirir.
Tamamdýr.
Beni de yaz Leigh Anne.
SJ, o atarinin önünden
kalkmak için 2 dakikan var.
Ama anne!
Michael, burada kalmak
ister misin?
Çünkü biraz daha
kalýrým dersen...
...sana bir yatak odasý
ayarlayabilirim.
Çünkü resmen 10.000 Dolarlýk
karyolayý mahvediyorsun.
Burada kalmak ister misin Michael?
Kalmak istediðim
baþka bir yer yok.
Tamam öyleyse.
- SJ, býrak artýk þu atariyi.
- Daha iki dakika olmadý ki.
Ýyi geceler Bayan Tuohy.
Acil saðlýk durumlarýnda
aranacak kiþi olarak biz yazýlmýþýz.
Geçen hafta Sean imzaladý.
Bir telefon numarasý gerekliydi
ve dosyadakilere ulaþýlamýyordu.
Sean.
Kocamý seviyorum.
Bu ne?
Devlet, 8. sýnýfta okul notlarýna
göre kariyer meyilini belirliyor.
- Bu da dosyasýyla geldi.
- Michael için ne diyor?
Sosyal iliþkiler - %3.
Öðrenme kabiliyeti - %5.
Ýlginç. Bir kategoride
%98 olarak iþaretlenmiþ.
- Hangisinde?
- Koruma içgüdüsü.
Bu masan.
Bu þifoniyer.
Küçük masa, lamba.
Saat.
Sean, atletlerin büyük yatak bulamazlarsa
japon þiltesi aldýðýný söyledi.
Ben de onlardan aldým,
elbette iskeleti çýkýklardan.
Evime böyle bir þey alacaðýmdan deðil,
ama bunda daha rahat edersin dedim.
- Bu benim mi?
- Evet bayým.
Ne?
- Daha önce hiç olmamýþtý.
- Kendi odan mý?
Kendi yataðým.
Evet ama artýk var.
Pekâlâ.
Ozmozu tanýmla.
Sanýrým biliyorum.
Suyun bir bariyeri
aþmasý durumu.
Temelde doðru Michael.
Aferin.
Waterloo savaþýna
kimler katýlmýþtý?
Biliyorum.
Küçük adam, Napolyon.
O bir taraftaydý...
...diðer tarafta da bir Dük vardý.
- Wellington Dükü.
Evet, Wellington Dükü
ve Rusya sanýrým.
Prusya.
Çýkar artýk þu rugby tiþörtünü.
Koca bir arýya benziyorsun.
Bu Taco Bell, KFC karþýda.
Long John Silvers diðer sokakta.
- Hepsi sizin mi?
- Evet, yüzlerce var.
85.
Bay Touhy bu yüzden mi
iþe gitmiyor?
Hey! Ben çalýþmýyorken
bile çalýþýrým.
Ne?
Yani bütün o yerlerde
bedava yiyorsunuz.
Ýstediðin þeyi.
Harika bir þey.
Restoranlardan artan yemekler
ne oluyor?
Bir kýsmýný atmak zorunda kalýyoruz.
Piþmiþ olanlarý.
- Çok yazýk.
- Evet, onlarý satmak isterdim.
Birilerine de verebilirsin.
- Bunu bir düþün baba.
- Düþüneceðim SJ.
Neden bugün sizin restoranlardan
birinde yemiyoruz?
Çünkü bugün özel bir gün.
Ne?
Çünkü bugün Koç Cotton'la konuþtum,
Michael'ýn notlarýnýn yükseldiðini...
...ve Mart'ta bahar sezonunda
top oynayabileceðini söyledi.
- Harika deðil mi?
- Bir sürü insan pataklayacaksýn.
- Nasýlsýnýz millet?
- Harikayýz, sað ol.
Almam gereken bir tasarým kitabý var.
Sean, sen rezervasyonu kontrol et.
Bizi hemen oturtacaklar.
Yemekten sonra alsan?
Dükkân kapanýr.
Hadi SJ.
Benim de dergi almam gerek.
Michael, gel.
Hadi.
Collins!
Collins!
- Collins! Baban acýndan ölmüþtür.
Gidiyoruz. - Buradayým.
Mike.
Bunu hatýrlýyor musun anne?
Bize binlerce kez
okumuþsundur.
"Korkunç diþlerini gýcýrdattý ve
korkunç bir þekilde gürledi."
Ben en çok
bunu severdim.
Ferdinand.
Ben de öyle.
Michael, senin annen sana
bu kitaplardan okur muydu?
Hayýr mý?
Çok þeker.
- Teþekkürler baba.
- Bu güzel yemek için teþekkürler babasý.
Gidelim.
Michael?
Restoranda konuþtuðun
adam kimdi?
Marcus.
Marcus orada mý
çalýþýyor?
Evet.
Nereden tanýyorsun onu?
O benim kardeþim.
Bir gün onunla da
tanýþmak isteriz.
Senin için
sakýncasý var mý?
Nerede yaþadýðýný
bilmiyorum.
Onu en son
ne zaman görmüþtün?
Çok küçükken sanýrým.
"Bir varmýþ bir yokmuþ, bir zamanlar
Ýspanya'da Ferdinand adýnda bir...
...boða yaþarmýþ.
Beraber yaþadýðý diðer küçük
boðalar koþar, zýplar ve...
...kafalarýný toslatýrmýþ.
Ama Ferdinand bunlarý
yapmazmýþ.
O, sessizce oturup çiçekleri
koklamaktan hoþlanýrmýþ.
Bir mantar meþesi altýnda
çok sevdiði bir çayýr varmýþ.
Bu onun en sevdiði aðaçmýþ...
...ve bütün gün gölgesinde oturur
çiçekleri koklarmýþ.
- Ýyi geceler.
- Ýyi geceler.
- Ne oldu?
- Ne?
Neye gülüyorsun?
Bilmiyorum. Mutluyum.
Hem de çok mutlu.
Bu mutluluðun Michael'la
herhangi bir ilgisi var mý?
Hayýr.
Mutluluðumun esas sebebi o.
Mutlu olmak iyidir.
Ne yapmalýyýz biliyor musun?
Michael gibiler için hayýr
kampanyasý baþlatmalýyýz.
Peki.
- Wingate'te bir program baþlatýrýz.
- Olur.
Tanrý biliyor ki okul da
oluru verir.
Michael o yer için
bir yük gibi.
Beni dinliyor musun sen?
Hepsine... sýrayla..
konstantre olmaya çalýþýyorum.
Benimle evlenirken ayný anda çok
iþ yapabildiðimi biliyordun, deðil mi?
- Kesinlikle.
- Pekâlâ. Hadi bakalým.
Evet, Touhy ailesi.
Kocaman gülümseyin.
1, 2, 3.
Michael! Michael gel buraya,
bir sonraki resimde sen de ol.
Hadi.
Gel. Gel buraya.
Yapma. Resmi noel kartýna
koyacak deðilim ya.
O zaman biraz
daha sýkýþalým.
Çok güzel.
Kocaman gülümseyin.
1, 2, 3.
Peynir deyin.
Peynir.
Tamamdýr.
- Kim önde?
- Tennessee.
- Kiminle oynuyorlar?
- Clemson'la.
Annen kiminle oynadýðýna bakmadan
Tennessee'nin yenilmesini mi istiyor?
Evet, öyle.
Hem de içtenlikle.
Tennessee'den hiç
haz etmez.
Collie, bu gün erkek arkadaþýna
gideceðini sanýyordum.
Bugünlük evde takýlayým dedim.
Bu hoþuma gitti.
Bebeðim, birkaç mesaj gelmiþ
ben bakamadým.
Tamam.
Selam, Sean, Leigh Anne.
Ben kuzen Bobby. Nice mutlu yýllara.
Sizi 5 kere aradým.
- Tabii caným.
- O yüzden direk sorumu soracaðým.
Sanýrým noel kartýnda renkli
birinin olduðunun farkýndasýnýzdýr.
Ne var?
Yanýnda ufacýk görünüyordun.
Jessica Lange ve King Kong gibi.
Michael da Taco Bell'de aile
indiriminden faydalanacak mý?
Eðer öyleyse Sean birkaç
restoranýný kaybedebilir.
Çok iyi bir çocuk.
Bence resmiyete dök ve
onu evlât edin.
Birkaç ay sonra
18'ine girecek.
Evlât edinmemin
pek bir mantýðý yok.
Leigh Anne, sendeki beyazlara ait
bir suçluluk hissi falan mý?
Baban ne diyor?
Mezarýnda ters dönmeden
önce mi, sonra mý?
Babam öleli 5 sene oldu Elaine.
Gel gör ki cenazede sen de vardýn.
Hatýrladýn mý? Chanel parfüm
ve iðrenç bir siyah þapkayla.
Þu kadarýný söyleyeyim.
Tercihlerimi onaylamanýza
ihtiyacým yok, anladýnýz mý?
Ama en azýndan saygý duyun.
Çocuðun neler
yaþadýðýndan haberiniz yok.
Bu küçük düþürme olayý
devam edecekse...
...evime daha yakýn bir yerde de
pahalý salata yiyebilirim.
Leigh Anne, çok üzgünüm.
Niyetimiz bu deðildi.
Kesinlikle deðildi.
Bence yaptýðýn þey harika.
Evini ona açman.
Hayatým, çocuðun
hayatýný deðiþtiriyorsun.
Hayýr.
O benimkini deðiþtiriyor.
Senin için çok güzel,
ama peki ya Collins?
- Ne olmuþ Collins'e?
- Hiç mi tedirgin olmuyorsun?
Yani o büyük siyahî bir erkek.
Ayný çatý altýnda uyumasý...
Utan kendinden.
Bunu ben hallederim.
Bana karþý dürüst ol, tamam mý?
Michael'in burada olmasý
seni rahatsýz ediyor mu?
O çocuklar aptal.
Kim takar onlarýn dediklerini?
Hangi çocuklar?
Okuldaki.
Hepsi genç.
Peki o genç çocuklar
ne diyor?
Bahsetmeye deðmez.
Ve SJ'i de merak etme.
Ýlgiden memnun.
Michael'ý aðabeyi
olarak tanýtýyor.
- Peki ya sen?
- Sorun yok.
Yani onu sokaklara
atamazsýn ya.
Baþka þeyler
ayarlayabilirim.
- Selam Mike.
- Selam.
- Sallayayým mý?
- Olur.
Daha yükseðe Michael.
Daha yükseðe.
Yükseðe.
Aþaðý bakma.
Aþaðý bakma.
- Nereye?
- Collins?
Bana þöyle
bakmayý kes.
Evde beraber çalýþýyoruz ya.
Sence kaç kilo çeker?
Bu çocuk hepimizi ünlü yapar.
Sakin ol Bert.
Daha bahar yeni geldi.
Çocuk bir idmana bile katýlmadý.
Hayýr.
Onda yetenek var.
Eðil evlât.
Yerine geç.
Yerine!
Baþla!
Mike!
Evlât!
Seti aþtýktan sonra
savunmadan kurtul.
Tamam mý?
Kurtul. Hadi!
Babasý?
Nasýl gidiyor?
Henüz olayý kapabilmiþ deðil.
Mike!
Savunmadan kurtul.
Onu taþýma.
Hayýr, hayýr!
Balon!
Onlar balon!
Millet, býrakýn balonlara bakmayý.
Kime diyorum?
Zor þartlardan geçmiþ
çocuklar þiddet gösterecek yer arar.
Ve sahaya çýktýklarýnda
bu görülür.
Ama bu çocuk sanki
kimseye vurmak istemiyormuþ gibi.
O Boða Ferdinand.
- Nasýl?
- Yok bir þey.
Onun iyi bir oyuncu
olacaðýný sanýyordum.
Onu okula aldýrmak için üstlerime
ýsrar ettiðime inanamýyorum.
Bunun dinî görevin
olduðunu söylemiþtin.
Bak Bert.
Daha önce hiç top oynamamýþ.
Ve bir an önce toparlanmazsa
bu sezon da oynayamayacak.
Kim Michael'i onlarýn
gelini yaptý?
Ýnanamýyorum.
Tanrý beni korusun.
Bu, yaz idman takvimin.
Önce açma-germe hareketleri
ile gevþeyeceksin.
Hadi, gevþe.
Gevþedin mi?
Sonra bacaklarýný açmak için
90 metre koþacaksýn.
Eve gidip video
oyunu oynasak?
Bana bak, Wingate'teki herkes senden
yýldýz bir oyuncu olmaný bekliyor.
- Onlarý hayal kýrýklýðýna uðratmak
istemezsin, deðil mi? - Bilmem.
Peki ya annem ve babamý? Çünkü
bildiðin gibi bizim ailede herkes sporcu.
Babam basketbol yýldýzýydý. Collins
voleybol oynuyor ve koþu yapýyor.
Bense, bildiðin gibi, hepsini yapýyorum.
Annem de amigo kaptanýydý.
Bu spordan sayýlmaz ama çaktýrma.
- Tamam mý?
- Tamam.
Pekâlâ.
...50, 51...
...52, 53...
Daha hýzlý.
Koþ, koþ, koþ!
Çabuk.
5 saniye kaldý.
Böyle!
Böyle!
Dizler yukarý, dizler yukarý.
Acýyý hisset bebeðim.
Daha hýzlý!
Koþ Michael, koþ!
98, 99...
...100.
Ayaklar, ayaklar!
Hadi, hadi!
Koþ!
Ýþte böyle.
Daha hýzlý!
Hadi, hadi.
Kalk Michael.
Bayan Tuohy?
Bayan Tuohy lafýný duyunca
kayýnvalidem geldi sanýyorum.
Bana Leigh Anne, anne
ya da baþka bir þey de.
- Bana bir þey almamda yardým
edebilir misiniz? - Neymiþ?
Ehliyet.
Araban bile yokken
ehliyet neyine?
Michael, neden
ehliyet istiyorsun?
Üstünde adýmýn yazdýðý
bir þey taþýmak için.
Sistem de Michael Oher
adýnda biri yok.
Soyadý farklý olmasýn?
Bakýn, bizimle yaþadýðýna dair
bir belge imzalar...
...ve sigortayý da öderim.
Ne gerekirse, tamam mý?
Ne yapacaðýz?
- Ne yapacaksýn?
- Beni duydun.
- En azýndan konuþmamýz gerekmez miydi?
- Þimdi ne yapýyoruz?
Arkandan iþ çeviriyormuþum
gibi konuþma.
Senin de Michael'in saðlýk kontratýna
imza attýðýný biliyorum.
Kýrýk bir kolun tedavisini
üstlenmek baþka...
...resmi sorumluluk
üstlenmek baþka.
Hem de doðru düzgün
tanýmadýðýmýz bir çocuðun.
O da bir mesele. Geçmiþi
hakkýnda daha çok þey öðrenmeliyiz.
Anlatmýyor ki.
Çocuk soðan gibi...
...her seferinde
tabaka tabaka soyman gerek.
Býçakla soyarsan hâllolur.
Çocuk psikoloðuna falan
göstersek?
- Koca Mike'ýn...
- Michael.
Michael'ýn, *** Allen gibi
kanepeye uzanýp çocukluðu...
...hakkýnda konuþacaðýný mý sanýyorsun?
Michael'ýn özelliði de çabuk unutmasý.
Kimseye kýzgýn deðil ve geçmiþte
yaþadýklarý da umrunda görünmüyor.
Haklýsýn.
Pardon?
"Haklýsýn" mý?
Bu laf aðzýnda nasýl bir
tat býraktý?
Sirke tadý.
En azýndan düþüneceðine
söz ver.
Tamam.
Düþüneceðim anlamýnda "tamam" mý
yoksa kabul ettiðin anlamýnda mý?
Fark eden bir þey var mý?
Gerald'a þifoniyeri bekletmesini,
birazdan orada olacaðýmý söyle.
Hayýr...
Seni sonra ararým. Hoþça kal.
Müsaadenizle.
Kaynak yapmýyorum, merak etme.
Sana bir þey diyeceðim.
Bir saatten fazladýr burada
bekliyoruz ve ben...
...arkada oyun oynayan ve
kahve içen insanlar görüyorum.
Kim buranýn sorumlusu?
Ben burayý iki günde
hizaya sokardým.
Eminim öyledir.
Nasýl yardýmcý olabilirim?
- Hayýr, beyefendi önde.
- Siz buyurun.
- Buna þahit olmak istiyorum.
- Ben de.
- Tavrýnýzý hiç tasvip etmiyorum.
- Hanýmefendi, isteðinizi söyleyin...
...yoksa bütün gün
beklemek zorunda kalýrsýnýz.
Nasýl yardýmcý olabilirim?
- Vesayet baþvurusu için geldim.
- Tanrý o çocuðun yardýmcýsý olsun.
Michael'la ilgili çok az bilgi var.
Çoðu dosyasý kayýp.
- Oradakiler ne?
- Birkaç dava belgesi.
Bir tanesinde Michael'ýn
7 yaþýndayken polis zoruyla...
...Denis Oher'den alýndýðý yazýyor.
Bayaðý olay olmuþ. Çocuklarý
ayýrmak zorunda kalmýþlar.
- Ve bu en kötüsü deðil.
- Annesi nerede?
Bilmem. Onu bulursanýz bunlarýn
arasýna birkaç dosya daha eklenir.
- Kaç çocuðu varmýþ ki?
- Bir düzine falan.
Fazla da olabilir.
Uyuþturucudan tutuklanma...
...kayýtlarýna bakarsak
o da bilmiyordur.
Bakabilir miyim?
Onun iznine
ihtiyacýmýz var, deðil mi?
Hayýr, Michael devlet vesayeti altýnda.
Baþvurunuza ve hâkimin imzasýna bakar.
Yani annesinin haberi bile olmadan
onu veriyorsunuz.
Bayan Oher?
Merhaba.
Bayan Oher?
- Devlet görevlisi misin?
- Hayýr.
Ben Leigh Anne Tuohy,
oðlunuz Michael benimle yaþýyor.
Ailemle.
Oðlum nasýl?
Koca Mike'ým?
Ýyi.
Çok iyi.
Ýsterseniz þarabým var...
Hayýr, hayýr.
Çok kibarsýnýz.
Michael'ý en
son ne zaman gördünüz?
Bilmiyorum.
Siz kaç tane çocuða
bakýyorsunuz?
Biz koruyucu ailesi deðiliz.
Sadece ona yardým ediyoruz.
- Devlet size ödeme yapmýyor mu?
- Yapmýyor.
Onu besliyor ve
ona elbiseler mi alýyorsunuz?
Ona göre elbise bulabilirsek, evet.
- O zaman iyi bir Hristiyan'sýnýz.
- Olmaya çalýþýyorum.
Yaptýðýnýz çok iyi bir þey ama...
...bir gün uyandýðýnýzda onu
bulamazsanýz þaþýrmayýn.
- Nasýl yani?
- O tam bir kaçaktýr.
Devlet, benden alýndýktan sonra
vesayetini bu yüzden aldý.
Gece olunca, gönderildiði her
ailenin...
...evinin penceresinden kaçar
ve bana gelirdi.
Nerede olursam olayým beni
bulur ve gözetirdi.
Benim bazý saðlýk
problemlerim vardý.
Bayan Oher, Michael baþka
bir isimle mi doðdu acaba?
Proctor. Babasýnýn soyadý.
- O nerede?
- Gittiðinden beri onu görmedim.
- Ne zaman gitti?
- Mike doðduktan bir hafta sonra.
Doðum belgesi sizde mi?
Sorun deðil.
Ben çaresine bakarým.
Bayan Oher, siz her zaman
Michael'ýn annesi olacaksýnýz.
- Onu görmek ister misiniz?
- Hayýr, bu þekilde olmaz.
Williams.
Soyadý Williams.
Babasýnýn kim
olduðunu bile hatýrlamýyorum.
Renkler daha iyi, grafikler müthiþ.
Harika bir þey.
Michael, sana sormak
istediðimiz bir þey var.
Nedir?
Leigh Anne ve ben...
Þey...
- Biz senin yasal vasilerin olmak
istiyoruz. - Ne demek o?
Þu demek:
Bu ailenin bir parçasý...
...olmak isteyip istemeyeceðini
bilmek istiyoruz.
Zaten öyleyim sanýyordum.
Peki o zaman.
Þuraya bak.
Birkaç adým kaldý.
- Koca ayaklara dikkat et.
- Bir tane daha.
Ýþte böyle.
Çýkar gözündekini.
Ýstediðin buydu, deðil mi?
Al. Hadi,
git bir tur at.
- Ben de gidebilir miyim?
- Olur.
Michael?
Dikkatli ol.
Ön koltuk benim.
- Bu kamyoneti mi istedi?
- Kendisini taþralý olarak görüyor.
Hadi Michael!
Sen þu ketçapsýn. Sol içtesin.
Tenha bölgede.
Ýlk oyun basit.
"Aralýk".
Bu oyunda, önünde veya arkanda
her kim varsa engellemen.
...gerekiyor. Tabii bir bek
tarafýndan tutulmuyorsan.
Þimdi ben hü*** beki olacaðým ve
sen de yapman gerekeni göstereceksin.
Hazýr... Baþla!
Sen onu engelledin,
buna vurdun.
Oyun kurucu pasý attý,
sonra topu tekrar aldý...
...skor için önü açýk.
Ýþte böyle.
- Neler oluyor burada?
- Baharat kavanozu sayý yaptý.
Kitaptan oyunu çalýþýyoruz.
Michael ileride oynayacak.
Ýþiniz bitince lütfen oyuncularý
tekrar dolaba koyun.
- Teþekkürler.
- Tamam.
Anne, biz de seni bekliyorduk.
Madden'ýn yeni oyunu çýkmýþ da, ben
ve Michael gidip almak istiyoruz.
- Maalesef bebeðim. 10 dakika sonra
toplantým var. - O araba sürebilir.
Bizi o götürebilir.
Evet.
Ýþte müzik budur.
- Sen ne anlarsýn bundan?
- Hem de o biçim anlarým.
- Göster bakalým.
- Hemen göstereyim.
Baþlýyorum.
Beni takip et.
Hazýr mýsýn?
40.000 Dolarlýk Oushak
deðil ya Omeed.
Kafayý yemiþsin Leigh Anne!
Kenarlarýn enleri farklý.
Oynanmýþ.
En fazla 17.000 çalýþýr.
Alo?
Bayan, bayan...
Benim çocuklarým.
Onlar benim çocuklarým.
Aman Tanrým.
Neredeler?
Çok üzgünüm, çok üzgünüm.
- Michael, iyi misin?
- Ben iyiyim.
- Ýyi misin?
- SJ'in yanýna git.
Çok üzgünüm.
Çok üzgünüm.
Affedersiniz.
SJ!
SJ!
- Anne?
- Söyle bebeðim?
Bu kan lekeleri yýkanýnca
çýkar mý ki?
Evet, sanýrým kan lekesini
çýkartabiliriz.
Bayan, hava yastýðý 320 km/s hýzla açýlýr.
Oðlunuz önde oturmak için çok küçük.
- Ama durumu iyi.
- Dudaðý parçalanmýþ, yüzü yara içinde.
Normalde o ebatta birinin
suratý daðýlýr ve boynu kýrýlýrdý.
Hatta daha kötüsü.
Sanki hava yastýðý ona doðru
gelirken yön deðiþtirmiþ gibi.
Arýzalý falan olsa gerek.
Oðlunuz çok þanslýymýþ.
Sigortayý aradým.
O iyi. Ýyi.
Sonra konuþuruz.
Kapatýyorum. Hoþça kal.
SJ iyi.
Hatta gördüðü ilginin
tadýný çýkarmakla meþgul.
Michael, bu herkesin baþýna gelebilir.
Senin bir suçun yok.
Hayatým, yüzüme bak.
Michael koluna ne oldu?
Durdurdum.
Baþla!
Oher, Collis'ten 50 kilo fazlasýn
ve onu geride tutamýyor musun?
Düdük çalana kadar bölgeni tut.
Hadi bakalým!
Kamera ne için?
Michael, yapmasý gerekeni görsel
olarak çok daha iyi anlýyor.
- Tutma var. Sol iç.
- Michael, hadi ama.
Oher?
Gel buraya, evlât.
Böyle tutmalýsýn, tam buradan,
memelerden. Anladýn mý?
Yüzüme bak, evlât.
Onlarý at sürer gibi
omuzlarýndan tutarsan...
...ceza alýrsýn, ben de sinirlenirim.
Duydun mu beni?
Pekâlâ, tekrar!
Bebeðim, beni takip et, tamam mý?
Peki.
En azýndan otobüsten
inerken rakibe korku salar.
Ama ancak patates çuvalý olduðunu
anlayana kadar korkarlar.
Tarzan görünümlü Jane.
Bana müsaade et Bert.
- Ýdman yapýyoruz Leigh Anne!
- Bana sonra teþekkür edersin.
Gel buraya.
Michael. Ýlk tanýþtýðýmýzda...
...sana rezil elbiseler almak için
o korkunç yere gitmiþtik ya?
Ben korktuðumu söylediðimde arkamý
kolladýðýný söylemiþtin, hatýrladýn mý?
Evet efendim.
Biri bana saldýrsa onu
durdururdun, deðil mi?
Peki SJ ile arabadayken
hava yastýðýna ne yaptýn?
- Durdurdum.
- Durdurdun.
Sen durdurdun.
Bu takým senin ailen Michael.
Onlarý þunlardan korumalýsýn.
Anladýn mý?
Dinle.
Gel.
Tony senin oyun kurucun.
Onun kör noktasýný alacaksýn.
Ona baktýðýnda beni aklýna getir. Benim
arkamý kolladýðýn gibi onunkini de kolla.
Tamam mý?
Tony, gidebilirsin.
Pekâlâ.
Bu Umpa Lumpa senin geri adamýn.
Ona baktýðýnda aklýna SJ gelsin.
Kimsenin ona zarar vermesine
izin verme, anladýn mý?
Tamamdýr.
Yerine.
- Anladýn mý?
- Peki ya Collins ve Bay Tuohy?
Tamam, onlar da olsun.
Aileni koruyacak mýsýn Michael?
- Evet efendim.
- Aferin. Þimdi eðlenmene bak.
Baðýrýp çaðýrmak iþe yaramaz Bert.
O erkeklere güvenmez.
Onun gözünde, erkekler çekip gidene
kadar önemsiyormuþ gibi davranýr.
Oynamak isteyen?
SJ, bunu kaçýrma derim.
Tamam.
Göster kendini Mike.
Ýþte böyle Michael.
Devam!
- Aferin Michael!
- Bravo.
Evet!
Aferin oðluma.
Pekâlâ.
Ona ne söyledin?
Oyuncularýný tanýsan
iyi edersin Bert.
Michael'in koruma içgüdüsü
%98 ölçülmüþ.
Bana sonra teþekkür
edebileceðini söylemiþtim.
Sonra oldu Bert.
Taraftar desteði üst seviyede.
Hiç bu kadar taþralýyý
bir arada görmüþ müydün?
Nascar'da.
Buranýn esamesi okunmaz.
Crusader'lar! 48 dakikalýk
cehenneme hazýr olun.
Þiþkoya bak.
Hey, sahada hallet.
Durun, dinleyin.
Dinleyin.
Dikkatinizi daðýtmalarýna izin
vermeyin. Odaklanýn.
- Hazýr mýsýnýz?
- Evet.
Hadi o zaman!
Michael.
Kahretsin bu adil deðil. Adamlarýn
takýmlarýnda bir ayý var.
- Sirk mi burasý?
- Deðil mi ama?
Önüne bak SJ.
Tahriklere kapýlma.
Tahriklere kapýlmak yok.
Hadi!
Olsun, güzel baþlangýç.
Hadi Oher!
Hadi!
Bakýn burada kocaman bir
boða varmýþ.
Ensendeyim!
Ensendeyim!
Bütün gece!
Bütün gece!
Geçmesine izin verme Oher!
Hadi evlât.
Bütün gece þiþko.
Bütün gece!
Bütün gece ensendeyim ahbap!
Ýþte benim oðlum!
- Sorun yok Michael.
- Olsun Michael.
- Devam et.
- Takma kafana.
2. raunt bebeðim.
2. raunt.
- Deðiþ! Deðiþ.
- Tamam, tamam!
Oher, boþluða sýzmalarýna
izin verme.
- Kafaný kullan biraz!
- Bert ne iþe yarýyor? Hiçbir iþe.
Hey þiþko.
Daha bitmedi.
Bütün gece ahbap!
Bütün gece!
Baþla!
Pas!
Pas!
Durdur!
- Niye pas attýrdýn Bert?
- Nereye þiþko?
Sahamdan çýk!
Burada istenmiyorsun.
Burasý benim saham.
66, kendi tarafýna git.
Bert!
Sen sus! Bert!
Alo?
Þaþýrtmacalarýn yetti Bert.
Oynat þu topu.
Duydun. Býrak oynasýnlar.
Oynat.
Yüzüme mi kapadý o?
- Yok caným, hat gitmiþtir.
- Hat falan gitmedi.
Ýþte benim oðlum. Jimmy.
66 numara.
Þiþkonun kýçýný tekmeleyen.
Hey çenesi düþük.
Evet, sen!
Kapa çeneni yoksa
gelir ben kapatýrým.
- Tahriklere kapýlma mý?
- Bana bak SJ. Dön önüne.
Kaldýr kamerayý da
oyunu çek.
Ýndirin!
Tamam, sorun yok.
Geri döndük.
Baþla!
Hadi!
Ýndirin þunu!
Gitti.
Artýk çok geç.
Her þey bombok oldu.
Ýnanamýyorum. Üç oyun, üç oyun.
Ne durumdayýz...
Hadi!
Koca çocuk sen ve ben.
Bir kez daha sen ve ben.
Baþlýyoruz!
Kesme var!
Kesme var!
Hadi, hadi!
Pislik zenci!
Raf, bir þey yapmayacak mýsýn?
Adam oyuncumu tekmeledi
ve aðzýný bozdu.
Teþekkürler!
Wingate'ten sportmenlik dýþý
hareket. 13 metre.
- Ne? - Kapa çeneni yoksa
bir 13 metre daha yersin.
Bu çocuk benim takýmýmda.
Benim.
Onu senin gibi þerefsizlere karþý
kendi oðlum gibi savunacaðým.
Merak etme Koç.
Ben arkaný kollarým.
Gel buraya evlât.
"Aralýk"ý deneyelim.
- "Aralýk" mý?
- "Aralýk".
Peki. Avcý, 47 aralýk, sürekli.
Hazýr mýsýnýz?
Koçun artýk seni koruyamaz, deðil mi?
Hazýr!
Bu takým senin ailen Michael.
Baþla!
Geri, geri, geri!
Tamamen engelle.
Böyle devam.
Tutmaya devam.
Tanrým!
- Koþ.
- SJ.
- Michael!
- Koþ Michael! Koþ!
Devam et!
- Hadi Mike!
- Devam Michael!
Sayý!
Hey, þakþakçý.
74 numarayý gördün mü?
O da benim oðlum.
- Ýþte bu kardeþim!
- Ne oldu?
- Oyun dýþý faul.
- Ne oldu gene?
- Tutma mý var?
- Hayýr.
- Düdükten sonra mý vurdu?
- Sanmýyorum.
Bayrak niyeydi o zaman?
Bilmiyorum...
Ölçüsüz engelleme.
Þaka yapýyorsun.
Üzgünüm Koç.
Düdüðü duyduðumda durdum.
Onu nereye götürüyordun Mike?
Otobüse.
Eve gitme vakti gelmiþti.
Aslaným Michael, aferin!
Haklayýn onlarý Crusader'lar.
Kafayý ov! Kafayý ov!
Pekâlâ, hadi bakalým.
Baþla!
Orada kal!
Kýrmýzý, 41!
Kýrmýzý, 41!
Tom Lemming Eðitim,
hatta kalýn.
Tom Lemming Eðitim,
hatta kalýn.
Koç Saban aylýk yetiþtirme
verilerinin yollanmasýný istiyor.
Bir gün erken alýnca LSU'ya
çok mu faydasý dokunuyormuþ.
Ordu All Star maçý için
bütün yerler doldu mu?
- Evet, neden?
- Bir yer açmak isteyebilirsin.
Demiþtim sana.
Onu istiyorum.
Hem de çok.
B-A-Ð-I-R. Herkes baðýrsýn.
Herkes baðýrsýn.
B-A-Ð-I-R. Herkes baðýrsýn.
Tekmen güzeldi Collins.
Aferin.
Bu ne þimdi?
Siz devam edin.
Parmaklarý doðrultmayý unutmayýn.
1, 2, 3, 1.
1, 2, 3.
1, 2, 3.
Bugün kemerler saðlam mý evlât?
Lanet olsun, Fulmer geldi.
Ben eve yol alayým.
Selam millet.
Nasýl gidiyor?
Bizzat görmek için
ta Knoxville'den geldim.
Biz de Clemson'dan 9 saat
yol teptik Koç.
Koç Fulmer,
sizinle tanýþmak bir þeref.
Koç Cotton, o þeref bana ait.
Programýný izledim, gayet iyiydin.
Yakýnda basamak atlayacaðýndan
hiç þüphem yok.
Elimizden geldiðince
mücadele veriyoruz.
- Michael O'Hair þu mu?
- Oher.
Kürek çekme sesi gibi.
Oher.
Birkaç bir þey
görebilir miyiz?
- Hepimiz minnettar kalýrýz.
- Hemen efendim. Hemen.
Burayý dinle!
Yeni düzen.
Koca Mike, Jay Collis.
Teke tek, þimdi!
Kýpýrdayýn!
Hadi!
Düdüðümle!
Koç, teþekkürler.
- Nereye Koç?
- Güney Carolina'ya.
Michael'a söyle notlarýný
yükseltebilirse...
...Clemson ona talip.
- Þansýn açýk olsun Brad.
Koç, bu çocuðun üstünde
çok iyi iþ çýkarmýþsýn.
Ýlk geldiðinde eksikleri vardý,
onu biraz yonttuk tabii.
Selam annesi.
1. Lig bursu alabilmesi için...
...Michael'in not ortalamasýnýn 2.5
olmasý gerektiðini biliyor muydun?
Sahi mi?
Sýnavlarý düþük, eðer tekrar yapmazsa
yükseleceðini de zannetmiyorum.
- Þu anki ortalamasý kaç?
- 1.76
- Kat ettiði yol açýsýndan fena deðil.
- Bu sene hepsini A yapmak zorunda.
Ben ciddiyim.
Bu bile yetmeyebilir.
O da yüksekokula gider.
Birçok kenar mahalleli çocuk
ilk sene yüksekokulu býrakýyor.
Profesyonel olma hayali
suya düþer.
Profesyonel mi? Daha üniversite
teklifi alacak mý onu bile bilmiyoruz.
Michael, ben Louisiana
Üniversitesi'nden Nick Saban.
Seni en kýsa zamanda
buraya bekliyoruz.
Selam. Ben Güney Carolina'dan
Lou Holtz...
Michael'ý Knoxville'de
aðýrlamayý çok isteriz.
- Tennessee'den Phil Fulmer?
- Evet. 20'den fazla var.
- Buradakilerle 50 tane.
- Ole Miss'ten var mý?
Yok. Yeni bir koç alana kadar
oyuncu almayacaklar.
Michael notlarýný yükseltemezse
hiçbiri iþe yaramayacak.
Ne yapacaðýz peki?
Görünüþe göre Wingate'e
öðretmenlik için baþvurmuþsunuz.
Onlar için yeterince
dindar deðilim.
Ben maneviyatçý biriyim Bayan Tuohy
ama belli baþlý tereddütlerim var.
Dürüstlüðünüz
için teþekkürler Bayan Sue.
- Michael'in durumu nedir?
- Okuldaki durumunu düzeltmesi gerek.
Anladým.
Peki özel hoca niye?
Futbol bursu alma ihtimali var.
Tabii notlarý yükselirse.
- Ole Miss'i düþünüyor mu?
- Düþünse iyi eder.
- Onunla çalýþmayý çok isterim.
- Ne zaman baþlarsýnýz peki?
Bayan Tuohy, benimle ilgili bilmeniz
gereken bir þey var.
Pek kimseye söylemem ama beni
iþe almadan önce bilmeniz...
...gerekebileceðini düþünüyorum.
Nedir?
Ben bir demokratým.
Peki.
- Anlayamýyorum.
- Henüz.
Henüz anlayamýyorsun.
- Kafan ne kadar büyük Michael?
- Büyük.
Ýçinde ne var?
- Beyin.
- Beyin var.
Bilgiyle dolu...
Týpký haritalý bir dosya dolabý gibi.
Ve iþleri kolaylaþtýran
kestirmelerle dolu.
Olacak Michael Oher.
Çünkü ben, o haritalarý kullanýp
gideceðin yere varabilmen için buradayým.
Sacagawea'nýn Lewis ve Clark'a
yaptýðý gibi.
Sacagawea mý?
O sonra.
Tarih kitaplarýnda yanlýþ yazar.
Söylemek istediðim
seni hedefe ulaþtýracaðým.
Bana inanýyor musun?
Bana güveniyor musun Michael?
Güveniyorum Bayan Sue.
Tekrar dene.
Bir sonrakini oku bana bakalým.
Ne diyor?
Önce sabiti bulmamýz gerek.
Nerede bu sabit peki?
Güzel.
Gördün mü?
Bir demokratla tanýþmadan önce siyahî
bir oðlumuz olacaðý kimin aklýna gelirdi?
- Kapý.
- Birini bekliyordum.
Koç, nasýlsýnýz?
Buyurun.
- Sean Tuohy.
- Sean.
- Nick Saban. Memnun oldum.
- Sizi görmek ne güzel.
Evinize gelebilme fýrsatý
bulduðum için sevinçliyim.
- Bu kýzým Collins.
- Selam. Memnun oldum.
- Siz de Leigh Anne olmalýsýnýz.
- Aynen öyle Koç Saban.
Memnun oldum.
Bana Nick deyin lütfen.
Eviniz muazzam.
Windsor perdeler de çok güzel.
Teþekkürler. Siz de
perdeden anlýyorsunuz demek.
Kaliteden vazgeçmeyiz. Ve onu
gördüðümüzde de hemen anlarýz.
Michael, Koç Saban'a
merhaba de.
Merhaba Michael.
Nick Saban.
- Memnun oldum.
- Ben de.
- Sen de SJ olmalýsýn.
- Ta kendisi.
Michael, salona geçip
Nick'le baþbaþa konuþun.
- SJ de gelebilir mi?
- Tabii ki. Ýkinizi birden alýrýz.
Tamam.
Bu adam acayip yakýþýklý.
- Ben buradayým Leigh Anne.
- Evet, biliyorum.
Michael seni Luisiana Üniversitesi'nde
aðýrlamak isteriz.
Orada düzen oturmuþ durumda.
Baþarýlý bir öðrenci, baþarýlý
bir kiþi olabilir...
...ve Üniversite takýmýnda
Ulusal Þampiyona'ya katýlabilirsin.
Ne dersin?
Bir ziyarete gelir misin?
- Bir þey sorabilir miyim?
- Tabii.
Ben ve aðabeyim çok yakýnýzdýr.
O yüzden okula gitmesi
durumunda...
...onu görememekten korkuyorum.
- Yani...
- Evet.
Beni merak ettiðim, ona
her an ulaþabilecek miyim?
SJ, ona istediðin
her an ulaþabilirsin.
Hatta Tiger Stadyumu'ndaki
ilk maçýnda...
...tünelde takýma eþlik
etmenden mutluluk duyarýz.
- Nasýl?
- Çok iyi.
Buyurun.
Selamlar. Ben Lou Holtz.
Güney Carolina Üniversitesi'nden.
Leigh Anne Tuohy. Memnun oldum.
Buyurun. Michael!
Merhaba. Ben Tommy Tuberville.
Albany Üniversitesi.
Leigh Anne Tuohy. Memnun oldum.
Michael!
Selam, Houston Nutt.
Arkansas Üniversitesi.
Leigh Anne Tuohy.
Memnun oldum.
- Ole Miss bardaðý ha?
- Michael!
Hadi ama, biliyorsun.
Mantýksal bir soru.
Güney Carolina Üniversitesi'ni seçersen
en akýllýca kararý vermiþ olursun.
Seni istiyoruz, sana ihtiyacýmýz var
ama þu da var ki...
....Mike, senin de bize
ihtiyacýn var.
Knoxville yaþamak için
harika bir yer...
Aslanlar, Kaplanlar,
Ayýlar'dan çok var ama...
...sadece bir tane
Yaban Domuzu var.
...ayrýca Kýrmýzý Dövüþ Horozlarýna
çok yakýþacaksýn.
- Benim çýkarým ne? - SJ, sana ve
bütün ailene kombine bilet.
- Yani en iyi teklifiniz bu mu?
- SJ, sende kendi çocukluðumu gördüm.
Koç, sýrtýmý kaþýyýn
ben de sizinkini kaþýyayým.
Sana Dövüþ Horozu baþlýðý
veririm. Hem de gerçek tüyleri olan.
Konuþ bakalým Phil?
SJ, benim sana önerim, ikimiz
için de çok anlamlý olacak bir þey.
Ýlk maçta Union Stadyumu'na kol kola
girip para atýþýný birlikte yapacaðýz.
Nasýl?
Koç Fulmer, sizinle iþ
yapmak bir zevkti.
O zevk bana ait SJ.
Kesinlikle ahbap.
Crusader'lar özel okul
þampiyonasýna katýlýyor.
Ýþe alýndýðýnýz için tebrikler.
Sað olun, hanýmefendi.
Ole Miss hayalimdeki iþti.
Partiye biraz geç kaldýnýz
ama Rebel'lara mesafeliyiz.
- Size bir yol haritasý vereceðim.
- Tamam.
Luisiana saf dýþý. Saban'ýn NFL'e
gideceðini herkes biliyor.
Ýsim vermek istemiyorum ama Michael'ý ilk
gezisinde striptizciye götürenler olmuþ.
- Bu çok kötü.
- Bir de bana sor.
Bir süre kâbus görecek.
Ziyarete geldiðinde...
...ona Ýtalyan yemeði yedirin.
Fettucine Alfredo sever.
Onu bir filme götürün ama
Teksas Katliamý'na deðil.
Çünkü gözlerini kapatacaktýr.
Ve saat 10'da yatsýn.
- Tamam mý?
- Anlaþýldý hanýmefendi.
- Pekâlâ.
- Tennessee'den ne haber?
Acý ama hâlâ av halindeler.
- Fulmer, SJ ile iyi bir anlaþma yapmýþ.
- O çocuðun zor lokma olduðunu duydum.
Babasýnýn oðlu.
- Hazýr mýsýn?
- Hâlledelim þu iþi.
Mike, Barbekü sever misin?
Bak ne diyeceðim.
Benzin istasyonuna gidip hayatýnda
yediðin en iyi barbeküyü yiyebilirsin.
Yaþamak için harika bir yer.
Kýzarmýþ balýk...
...sevdiðin onca güzel yiyecek.
Ancak biz futbolcular için çok iyi...
...olmayan yiyecekler
yiyebilirsin.
Senin içinse SJ,
teklifim þu.
Ole Miss'te stadyumun yanýnda
bir koru var.
Her maçtan önce binlerce kiþi
arasýnda orada yürürüz.
Bu kutsal bir gelenektir.
Ve baþý ben çekerim.
- Bayatladý bu teklifler.
- En önü teklif eden oldu mu?
Gelecek yýl takýma
birlikte önderlik edeceðiz.
Tennessee sahaya çýkýp para atýþýný
yapabileceðimi söyledi.
Biz de kenar çizgisinde atarýz.
- Kararýný verdin mi Michael?
- Hayýr Bayan Sue.
Ama Tennessee'yi
istiyorsun?
Ýyi okuldur.
Ole Miss'in akademik
seviyesinde olmasa da...
...çok iyi fen bölümleri var.
Neyiyle ünlüdür biliyor musun?
Vücudun çürümesinde topraðýn etkisini
araþtýrmada FBI ile çalýþýrlar.
O ne demek?
Bir ceset bulduklarýnda, polis kiþinin
ne zaman öldüðünü bilmek ister.
Tennessee de onlara
yardýmcý olur.
Bir sürü vücut parçalarý
vardýr.
Kollar, bacaklar, eller...
Hastaneden ve týp bölümünden gelen.
Ve onlarý nerede sakladýklarýný
biliyor musun?
Futbol sahasýnýn
tam altýnda.
100.000 taraftar seni alkýþlarken
ve her þey güzel giderken...
...asýl endiþelenmen gereken çimin
altýnda yatan cesetler olacak.
Hepsi ellerini çýkarýp
seni yakalamaya hazýr olacak.
Ama nerede oynayacaðýna
sen karar vereceksin tabii.
Ben seni etki
altýnda býrakmayayým.
Bütün öðretmenler anlayýþlý.
Sizin sorununuz ne anlamýyorum.
Üzgünüm. Bir öðrenciye
hak etmediði notu veremem.
Michael'a B lazým.
Bunu hak etmesi için
ne yapmasý gerek?
Michael'ýn D+'lýk notu
C- oldu.
Notunu arttýrmasýnýn tek yolu sene
sonunda bir deneme yazmasý olacak.
3. notu olarak sayýlacak.
Buraya kadarmýþ.
Mahvolduk.
Neden "Büyük Umutlar" hakkýnda
yazmýyorsun?
Pip'e de çok benziyorsun.
O da fakir ve yetimdi.
Birileri onu bulmuþtu.
Bununla iliþki kurabilirsin.
Ýyi.
Okuma listesine bakalým.
Birini seçmek zorundasýn Michael.
"Pygmalion"
"Ýki Þehrin Hikâyesi",
"Hafif Süvari Alayýnýn Hücumu"
"Yarým fersah, yarým fersah
yarým fersah ötede"
Çok severim.
Çok sever.
Neden sen yapmýyorsun?
Ben de maçý seyredeyim.
Peki.
"Hepsi ölümün vadisinde,
Sürdü atlarýný altýyüzü de."
Luisiana Stadý'na bu hikâyeden
esinlenerek Ölüm Vadisi adý verilmiþ.
Lord Alfred Tennyson'ýn bununla
alâkalý bir kitabý vardýr.
- Þaka yapýyorsun?
- Ciddiyim. Harika bir hikâyedir.
Þiir o.
"Ýleri! Süvari alayý!"
Burasý hücumu kastediyor.
"Dedi ki doldurun silahlarý!"
Burayla da son bölgeyi kasteder.
"Hepsi ölümün vadisine,
Sürdü atlarýný altýyüzü de."
"Ýleri! Süvari alayý!
Var mýydý ki umutsuzluða düþen?"
"Bilmediðinden deðil asker,
birinin yanýldýðýný."
- Biri hata mý yapmýþtý?
- Evet, liderleri, koçlarý.
Madem liderlerinin iþi batýrdýðýný
biliyorlar da neden devam ediyorlar?
"Karþýlýk vermek deðil onlarýn iþi,
Ya da sorgulamak herhangi bir þeyi"
"Savaþýp ölmek hepsinin kaderi."
"Hepsi ölümün vadisine,
Sürdü atlarýný altýyüzü de."
Hepsi ölecek, deðil mi?
Evet.
Gerçekten çok üzücü.
Bence yazacaðýn konuyu
buldun Michael.
Cesaret, anlamasý
zor bir duygu.
Aptalca bir fikir ya da bir hata
uðrunda cesaret gösterebilir...
...ama yetiþkinleri sorgulayamazsýn.
Koçunu ya da öðretmenini.
Çünkü kurallarý onlar koyar.
Belki her þeyin en iyisini onlar bilir.
Belki de bilmezler.
Hepsi kim olduðuna,
nereden geldiðine göredir.
600 askerden bir tanesi bile mi pes
edip karþý tarafa katýlmayý düþünmedi?
Ne de olsa Ölüm Vadisi.
Kolay iþ deðil.
Ýþte bu yüzden cesaret
iþi karýþýktýr.
Her zaman baþkalarýnýn
dediðini mi yapmak zorundasýndýr?
Zaman gelir yaptýðýn
hakkýnda en ufak bir fikrin olmaz.
Herhangi bir aptal bile
cesaret gösterebilir sonuçta.
Ama bir þeyi yapýp yapmayacaðýný
belirleyen asýl etken onurdur.
Seni sen yapandýr.
Hatta olmak istediðin þey.
Önemli bir þeyin uðrunda ölürsen
hem cesaretli hem de onurlu olursun.
Ve bu çok iyi bir þey.
Sanýrým yazarýn
anlatmaya çalýþtýðý buydu.
Cesareti bedeninde taþýyýp
onur için savaþmak.
Hatta size yapmanýz gerekeni söyleyen
insanlarda da cesaret olmasýný dilemek.
Kevin Lynn.
Tebrikler.
Matthew Nicols.
2.52.
Michael'in not ortalamasý.
Paul'un bilgisayarýnda gördüm.
Jamie North.
Baþardý Sean.
Baþardý.
Bebeðim, müdürün
bilgisayarýna mý sýzdýn?
Michael Oher.
Michael'ýn bebeklik fotoðrafýný da
nereden buldun?
Ýnternetten bir bebek ürünü
reklamýndan tarattým.
Tebrikler Mike.
Michael, çak bakalým.
Aferin kardeþim.
Yeter bu kadar.
Genç adam...
Kocaman sarýl bana bakayým.
Deaton Hall'de kalacaksýn.
Neredeymiþ?
109. Þurada.
Yemek planýn da olacak.
Ýstediðin zaman Johnson
Commons'ta yiyebileceksin.
Johnson Commons'ýn yiyebildiðin kadar
dondurma self-servisi var.
- Ýstediðin kadar mý? - Evet, annen
genç tenini buna borçlu.
Kes þunu!
Alo?
Bayan Tuohy benim.
Sadece birkaç soru soracak.
Gizlin saklýn olmasýn.
Bayan Tuohy?
Bay Oher?
Ben Jocelyn Granger,
Amerikan Kolej Sporlarý Kurumu...
...Müdür Yardýmcýsý'yým.
- Bana Leigh Anne deyin.
Baþlayalým öyleyse.
Olur mu?
Bayan Tuohy, sakýncasý yoksa
Michael'la özel konuþmak istiyorum.
- Peki ne kadar sürecek?
- Bir süre.
Git Michael.
Michael? Michael! Lobide
bekliyor olacaðým, tamam mý?
Bilmiyorum Sean. Ýçimde
kötü bir his var.
Kadýn zorluya benziyor.
Bir saniye.
Selam.
Müþteri ne istiyor?
Koç Cotton'ýn Ole Miss'e
gittiðini bliyor muydun?
Hayýr.
Peki iþ teklifinin sen onlara
imza attýktan sonra geldiðini?
Sean Tuohy, yasal vasin
Ole Miss'teydi.
Basketbol oynadý.
- Bayan Tuohy de oradaymýþ.
- O da amigo kaptanýymýþ.
Ole Miss'in en sevdikleri okul
olduðunu söylemek doðru olur mu?
Peki ya baþka üniversiteler?
Mesela Tennessee?
Hayýr. Tennessee'den
hiç haz etmezler.
- Öðretmenin...
- Bayan Sue.
Bayan Sue.
Bayan Sue da Ole Miss mezunu.
Bayan Sue seni Ole Miss'e yazýlman
konusunda ikna etmeye çalýþtý mý?
Tuohy'larýn Ole Miss'e yüklü miktarda
baðýþ yaptýðýný biliyor muydun?
Bayan Sue bile.
Tuohy'larýn Oxford'da
konutlarý var...
...o yüzden hemen her
spor olayýna katýlýyorlar.
Sean ve Leigh Anne Tuohy bizim
tabirimize göre "yemleyici".
Bay Oher?
Bay Oher?
Anladýn mý? Neden
burada olduðumu biliyor musun?
- Soruþturma için?
- Evet, soruþturma için.
Senin garip durumunu
incelemek için buradayým.
Sence de garip
bir durum deðil mi?
Michael?
Bilmiyorum.
- Artýk gidebilir miyim?
- Hayýr, gidemezsin.
- Ne istiyorsunuz hanýmefendi?
- Gerçekleri!
- Gerçeði istiyorum.
- Yalan söylemedim ki.
- Bu konuda ne düþündüðünü bilmek
istiyorum. - Hangi konuda?
Kolej Sporlarý Kurumu, senin kaydýnýn,
güney okullarýnýn yemleyicilerinin...
...genç ve çaresiz sporcularýn
vesayetini alýp...
...onlarý kendi okullarýna aktarmalarý için
örnek teþkil edeceðinden endiþe ediyor.
Kesin böyledir demiyorum,
ama deðildir de demiyorum.
Ama bunlarý doðrulayan
bir sürü insan var.
Tuohy'lar seni aldý...
...sana baktý, seni besledi.
- Hayýr.
- Okul masraflarýný karþýladý.
Sana araba aldý. - Hayýr.
- Özel öðretmenler tuttu.
- Hayýr.
Hepsi senin Missisippi Üniversitesi'nde
futbol oynaman içindi.
Michael!
Ýþimiz bitmedi.
O yok.
3 ay önce söylemiþtim.
Neden kanvazla devam etmiyoruz?
Biraz Napa'yla güzel...
Seni sonra ararým.
Michael, ne oldu?
- Bunu neden yaptýnýz?
- Neyi?
En baþýndan beri Ole Miss'e
gitmemi istediniz.
- Elbette. Ole Miss'i severiz!
- Bunlarý neden yaptýnýz?
- Neleri?
- Her þeyi!
Kendiniz için miydi,
benim için mi?
Hepsi istediðiniz okula
gideyim diye miydi?
Hepsi sizin istediðinizi
yapayým diye miydi?
- Michael, hayýr...
- O öyle diyor ama.
Doðru mu söylüyor?
- Michael, biraz beni dinle, tamam mý?
- Sakýn yalan söyleyeyim deme.
- Ben aptal deðilim!
- Michael!
Michael, tabii ki aptal deðilsin.
Michael? Lütfen.
- Peþinden gitmeliydim.
- Kayýplara karýþacaðýný bilemezdin.
Doðru mu peki?
Hakkýmýzda söyledikleri?
Leigh Anne, mantýklý düþün.
Sadece bir tiþörtü varken...
...ona elbise aldýk.
Bir yatak verdik.
Kolej Sporlarý Kurumu'nun caný cehenneme.
Bir daha olsa gene yaparým.
Peki ya onca þey?
Ýyi bir burs alsýn diye
yaptýklarýmýz?
Ole Miss'te bir burs.
Ýstediði yere gidebilirdi.
Bunu o da biliyordu.
Öyle mi?
Ona hiç sordun mu?
Çünkü bildiðim
kadarýyla ben hiç sormadým.
Gel buraya?
Ben iyi bir insan mýyým?
Ciddi soruyorum. Mecaz yapmýyorum.
Sen tanýdýðým
en iyi insansýn.
Yaptýðýn her þey
baþkalarýnýn iyiliði için.
Peki niye böyleyim?
Hiçbir fikrim yok.
Ama sanýrým bundan hastalýklý
bir þekilde zevk duyuyorsun.
- Sean.
- Evet?
Ya bir daha
geri gelmezse?
Lanet olsun!
Koca Mike?
Getir bakalým o koca kýçý buraya ahbap.
Annemi arýyorum.
Annen mi? Evet,
Dee Dee'yi buralarda görmüþtüm.
Aslýna bakarsan...
Bu sýralar bir þeyler almak
için uðruyor.
Bak ne diyeceðim.
Neden içeri gelmiyorsun?
Sana bir kýrklýk ýsmarlarým.
Eski günlerdeki gibi takýlýrýz.
Annen gelene kadar.
Hadi ahbap.
Kimse seni yemez.
Koca Mike!
Ýn aþaðý da kývrýlýver bir yere.
Hey sürtükler, bakýn buraya!
- Bebeðim, bana buzluktan soðuk
bir bira kap. - Otur.
Koca Mike. Seni buralarda
görmek çok güzel.
Ýyi görünüyorsun ahbap.
Formdasýn.
Top oynadýðýný duydum.
Ama o zengin futbolu
devlet okulu ligine benzemez.
Zenciler çoraplarýnda
býçak taþýr.
Benim de top oynamýþlýðým vardýr.
Eskiden. Sen bilirsin gerçi.
- Evet, duymuþtum.
- Oyun kurucuydum. MLK'de.
- Sað ol bebeðim.
- Peki ya sen Dave?
Yüksekokulda hâlâ futbol
oynuyor musun?
Hayýr ahbap. Dave artýk
öðrenci deðil.
O artýk benimle.
Aslýna bakarsan
senin için de bir yer açabilirim.
Okula gitmekten usandým.
Ýnsanlar bana ne yapmam
gerektiðini söyleyip duruyor.
Madem öyle Dave, þunu dinle.
Aç þunu sesini, seni
küçük kaltak.
Kaltak.
Dave'in fazla üstüne gitmeyin.
Þehrin diðer tarafýnda
yaþadýðýný duydum.
Dee Dee'nin dediðine göre
artýk yeni bir annen varmýþ.
Evet.
- O da iyi.
- Evet, iyi.
Baþka çocuklarý var mý?
Kýzý var mý?
Vurdun mu peki ona?
Vurdun, deðil mi?
Vurmuþ, vurmuþ.
- Koca Mike! - Koca Mike
kendine beyaz memeler bulmuþ.
Hey Koca Mike.
Eminim tadý damaðýnda
kalmýþtýr.
Nereye?
Annemi evin orada
bekleyeceðim.
Ahbap, hemen gitme.
Otur. Sadece güzel, beyaz kardeþinle
ilgili bir þeyler öðrenmek istedim.
Çünkü anne/kýz aksiyonlarý
hoþuma gider.
Kapa çeneni.
Kapa çeneni mi? Sen kimsin de
bana kapa çeneni diyorsun?
O koca götünü
çok pis daðýtýrým senin.
Sonra gider çýtýr annene ve tatlý kýz
kardeþine bir ziyarette bulunurum.
Anne!
O gitti, kar tanesi.
Michael burada mýydý?
Evet, ama ona söyle,
onunla görüþeceðim.
- Ona ödeteceðim.
- Yani Michael buradaydý.
Dün gece. Buraya geldi
içimize sokuldu, sonra tüydü.
Söyle ona bir
gözü açýk uyusun.
Beni duydun mu sürtük?
Asýl sen beni duy sürtük!
Oðlumu tehdit edersen
beni tehdit etmiþsindir.
Þehir merkezine adýmýný attýðýn
an piþman olacaðýn andýr.
Savcý'nýn grubundayým.
Ulusal Silah Derneði'ne üyeyim...
...ve silahým her daim doludur.
Neyin var, 22 mm. mi?
Yoksa Cumartesi Gecesi Spesiyali mi?
Evet, ama haftanýn diðer
günleri de oldukça iyi ateþ eder.
- Michael!
- Anne.
Polis gelip beni tutuklayacak mý?
Bence Acý Mahallesi'nde dolaþmak
polisin isteyeceði son þeydir.
Sormayacaðým diyordum ama...
Oradan nasýl çýktýn Michael?
Küçükken kötü bir þey olduðunda...
...annem gözlerimi
kapamamý söylerdi.
Uyuþturucu aldýðýný ya da baþka kötü
þeylerini görmeyeyim diye yapardý.
Ýþi bittiðinde ya da kötü þey
sona erdiðinde...
..."3'e kadar sayacaðým, gözlerini
açacaksýn. Her þey geride kalacak...
...ve dünya daha
güzel bir yer olacak." derdi.
"Her þey bitmiþ olacak."
Gözlerini kapattýn.
Biliyor musun, seni ararken
süregelen yol boyunca...
...bir tek þeyi düþünüp
durdum.
Boða Ferdinand'ý.
Bunu uzun zaman önce sormam
gerekirdi Michael.
Sen futbol
oynamak istiyor muydun?
Yani oynamayý
hiç sevdin mi?
- Oldukça iyi oynuyorum.
- Evet, öyle.
Sean ve ben konuþtuk...
...Michael, eðer futbol
bursunu istiyorsan...
...bizce Tennessee'yi
seçmelisin.
Sana söz veriyorum, tezahürat
yapmak için her maçýna geleceðim.
- Her maçýma mý?
- Her maçýna.
Ama o cýrtlak turuncu
formayý giymem. Olmaz.
O rengi hiç sevmem ve
o formayý da giymem.
Yani Tennessee'ye
gitmemi mi istiyorsun?
Gönlün ne istiyorsa
onu yapmaný istiyorum.
Karar senin Michael.
Bu senin hayatýn.
Ya hamburgerci olmak istiyorsam?
Karar senin.
Bu senin hayatýn.
Tamam.
Ne tamam?
Geçen gün çýkýp
gittiðim için özür dilerim.
- Çok asabiydin.
- Siz de çok soru sormuþtunuz.
Ben olayýn derinine
inmek istedim.
Ama bütün sorularýnýz
neden baþkalarýnýn benim...
...Ole Miss'e gitmemi istediðiyle
ilgiliydi. - Evet...
Bir kere bile benim oraya neden
gitmek istediðimi sormadýnýz.
Pekâlâ Michael.
Neden Ole Miss'e gitmek istiyorsun?
Çünkü orasý ailemin
gittiði okul.
Baðlarýný koparmadýklarý bir okul.
Üniversite bambaþka bir deneyim
olacak Michael. SJ, kes þunu.
- Dikkat daðýtacak çok þey olacak.
- Eðlenmene bak.
Yurtta bütün gece video oyunu oynamak
isteyen baþ belalarý olabilir.
- Ya da internette takýlmak isteyen.
- Sen eðlenmene bak.
Ýdmanlarda çok fazla vaktin
gideceði için...
...derslerine ayrýca asýlman
gerek, tamam mý?
- SJ, dur demedim mi sana? Gel.
- Hayýr.
Kýzma ona annesi.
Kütüphaneden geliyorum.
Bu dönem için özel bir bölme ayýrttým.
Ýþte ders ve çalýþma çizelgen.
Þimdi izninizle gidip
yeni evime yerleþeceðim.
- Teþekkürler Bayan Sue.
- Teþekkürler Bayan Sue.
Evet, evet...
Bakalým:
Kompozisyon, güzel...
...Psikoloji, matematik laboratuarý.
Bak bu iyi.
Dersler çok iyi.
- Burada çok eðleneceksin.
- SJ!
Michael Oher, bana kulak ver.
Eðlenebilirsin ama bir kýzý evlilik
dýþý hamile býraktýðýný duyarsam...
...arabaya atlar, Oxford'a gelir
ve o penisini kopartýrým.
Diyorsa yapar.
- Anladým efendim.
- Tamam.
Araba otoparkta,
gitmemiz gerek. Millet...
...vedanýzý edin bakalým.
Al bunu. Güle güle bebeðim.
- Sað ol anne.
- Rica ederim.
Neden hep böyle yapýyor?
O bir soðan Michael. Her seferinde
tabaka tabaka soyman gerek.
Hemen dönerim.
Ne var?
Ne var Michael?
Bana kocaman sarýlman gerek.
Geçen gün bir kenar mahalle çocuðu
hakkýnda bir haber okudum.
Babasýz.
Bakýcý ailelerin büyüttüðü bir çocuk.
Acý Mahallesi'nde bir
çete kavgasýnda öldürülmüþ.
Son paragrafta, çocuðun muazzam
spor yeteneklerinden bahsetmiþlerdi.
Ve geri kalmayýp, okulunu býrakmasa
nasýl farklý bir hayatý olacaðýndan.
Henüz 21 yaþýnda bir
delikanlýymýþ.
Ve o gün doðum günüymüþ.
Bu baþka birinin baþýna da
gelebilirdi.
Onun yerinde oðlum
Michael da olabilirdi.
Ama olmadý.
Ve sanýrým bunun için
Tanrý'ya þükretmem gerek.
Tanrý'ya ve Lawrence Taylor'a.
Bir Mississippi.
Michael Oher Ole Miss'te sportif baþarý
kazandý ve Bayan Sue'nun yardýmýyla...
...yüksek bir not ortalamasý tutturdu.
Collins annesinin izinden gitti ve...
...ve Ole Miss'te amigo
kaptaný oldu.
Sean ve Leigh Anne
hâlâ Memphis'te yaþýyor.
SJ kendisine vaat edilen
her þeye sahip oldu.
New England Patriots, 23. seçimi
Baltimore Ravens'la yaptý.
2009 NFL draftýnda 23. seçimle...
...Baltimore Raven...
...Michael Oher'ý seçti.
Missisippi iç hücumcusu.
Çeviri;
Emre Bekman