Tip:
Highlight text to annotate it
X
...dışarıda takılıp sarhoş olan tiplerdeniz.
Gelirse tabii!
Tamam, bir lokma daha alıyoruz
ve yemek faslı bitiyor.
İşte, bu esaslı bir lokmaydı.
Peki, artık kalkabilirsin.
Jack " boktan" Twist!
Seni or*spu çocuğu!
Alma, bu Jack Twist.
Jack, bu benim karım, Alma.
- Nasıl gidiyor?
- Merhaba!
- Çocuğun varmış!
- Evet, iki küçük kızım var.
- Alma Junior ve Jenny.
- Benim de bir oğlum.
- Öyle mi?
- Sekiz aylık, gülüp duruyor.
Childress, Texas'daki en güzel
hatun ile evlendim, adı Lureen.
Evet, ben ve Jack bir kaç tek atmak için
ufak ufak tüyüyoruz.
- Yeterli sebep!
- Tanıştığımıza sevindim bayan.
İçkiye ve sohbete dalarsak
bu gece dönmeyebiliriz.
Ennis?
Bana bir kaç paket sigara alır?...
Yatak odasındaki mavi gömleğimin
üst cebinde olacak, gerekirse al.
- Vay be, 4 sene olmuş!
- Evet ya, 4 sene!
Tekrar konuşabileceğini sanmıyordum.
O karışım boğazlarını duman etti diye düşünmüştüm.
Aguirre'den iş istemek için
sonraki yaz Brokeback'e gittim.
Senin gözükmediğini söyledi
ben de ayrıldım oradan.
Rodeo içinTexas'a indim.
Ve orada da Lureen ile tanıştım.
O sene boğalardan iki bin dolar yapabildim.
Neredeyse açlıktan ölüyordum.
Lureen'in babası büyük paralar kazanıyor.
Zirai aletler işi. Tabii benden nefret ediyor.
- Ordu kabul etmedi mi seni?
- Hayır, vaziyetim iyi değildi.
Rodeo da babamın eski günlerindeki gibi
değildi. O henüz yürüyebiliyorken bırakmıştı.
Tanrı şahidim olsun, tekrar bir arada
olacağımıza ihtimal vermiyordum.
Ama yok ya veriyordum
buraya nasıl geleceğimi bilemedim.
Ya sen?
Ben mi?
Bilmem!
Şu brokeback, bizi ne hale soktu, değil mi?
Ne yapacağız şimdi?
Tanrım! Yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Çünkü ben sahip olduklarım yüzünden
saplandım kaldım buraya.
Şimdilik bütün zamanım
hayatımı kazanmakla geçiyor.
Selam!
Ben ve Jack,
bir iki günlüğüne dağa çıkıyoruz.
Biraz balık avlayıp eğleneceğiz.
Arkadaşın içeri gelip
bir fincan kahve içse ya!
O Teksas'lıdır.
Teksas'lılar kahve içmez mi?
Böyle gittiğin için, kahya işine
son vermez mi, bundan emin misin?
O kahyanın bana borcu var. Geçen sene
o kar fırtınasında, bütün noel çalışmıştım...
...hatırladın mı?
Hem, sadece bir iki gün yokum.
Balık getir, baba!
Büyük, büyük balıklar!
Gel bakalım!
En geç pazara görüşürüz.
-Açlıktan ölüyorum. Bir şeyler yiyelim mi?
- Evet!
Son dalan...
Cennette enteresan şeyler var mıdır?
Tam da minnet dualarımı gönderiyordum.
Ne için?
Mızıkanı getirmeyi unuttuğun için!
Huzurun ve sessizliğin
tadını çıkarıyorum.
Biliyor musun, böyle olabilir,
hep böyle olabilir.
Öyle mi? Nasıl olacak bu peki?
Sen ve ben, bir yerlerde
küçük bir çiftliğimiz olsaydı nasıl olurdu?
Küçük çapta bir dana ve inek operasyonu!
Ne tatlı bir hayat olurdu.
Lureen'in babası, emin ol
ortadan kaybolmam için yüklü bir para verirdi.
Üstü kapalı da olsa, bunu söyledi bile.
Hayır, ben...
...söyledim sana, öyle dediğin gibi olmaz.
Karın ve çocuğun Teksas'da...
...benim de hayatım Riverton'da.
Bu kadar mı?
Sen ve Alma, hayat dediğin bu mu?
Alma hakkında konuşma,
bu onun hatası değil.
Altı çizilmesi gereken şu;
Birbirimize yine yakınlaştık.
Ve bu iş bizi yine...
...yanlış yerde...
...yanlış zamanda sararsa...
...ölüyüz demektir.
Bak ne anlatacağım...
...iki moruk beraber yaşamaya karar verip...
...bir çiftliğe yerleşmişlerdi.
Adları Earl ve Ritch idi.
Sert tipler olmalarına rağmen
yine de kasabanın alay konusu olmuşlardı.
Neyse, bir gün Earl'ü
bir sulama kanalında ölü buldular.
Bir levye ile...
...çekip çıkardılar, aletinden bağlayıp
sürüklediler, ta ki kopana kadar.
Sen bunu gördün mü?
Evet, 9 yaşında idim o zaman.
Babam ben ve ağbimin seyretmemizi
sağlamak için ne gerekiyorsa yapmıştı.
Lanet olsun, tek bildiğim
bunu sağlamıştı.
Beraber yaşayan iki erkek mi?
Hiç yolu yok!
Ara sıra, cehennemin dibinde de olsa
bir araya gelebiliriz ama...
Ara sıra mı?
Her kahrolası dört senede bir mi?
Daha iyi bir çözüm yoksa, Jack
buna dayanmak gerekir.
Ne kadar sürer bu?
Götürebildiğimiz kadar!
Bu işin dizginleri yok!
Neredeyse yemek zamanı!
Hangi cehenneme gittiğini sanıyorsun?
İşe!
- Bugün izinli olduğunu sanıyordum.
- Demek ki yanılmışsın!
-Kızların karnını doyurmak gerekir.
- Sen ilgileniver öyleyse.
Alma!
- Yemek fırında!
- Servisi sen yapmazsan, kimse yemiyor.
Mesaiye kalacağıma
önceden söz verdim!
O götlere bir yanlışlık olduğunu
söyle o zaman!
Allah kahretsin! Alma!
Alma!
- Kızlar, sallamamı ister misiniz’?
-Hayır!
Bu işin zor kısmı, baylar.
Sizin çaydanlıklarla yapılamaz!
Ama şimdi artık yapılabilir.
Nasıl olduğunu göstereceğim size.
- Söylesene, bu pislik rodeocu değil miydi?
- Olmaya çalışıyordu!
"Ennis, birkaç hafta sonra görüşürüz,
balıklar kıpırdıyor mu? Jack."
Tatlım...
...mavi parka mı gördün mü?
Son gördüğümde içinde sen vardın.
Hani şu buz fırtınası çıktığında.
Burada görmüş olduğuma yemin ederim.
Kaç senedir, bu Wyoming'e gidip geliyorsun...
...arkadaşın neden hiç Teksas'a gelmiyor,
burada balık yok mu?
Büyük Horn Dağları
Teksas'da değil de ondan!
Ve o hurda kamyonetinin
buraya kadar dayanabileceğini sanmıyorum.
Bu hafta gelecek, yeni bir model var
unutma!
Elimizdeki en iyi
biçerdöğer satıcısı sensin.
Aslına bakarsan
senden başkası da yok!
Bir hafta içinde dönerim.
Tabii orada soğuktan donmazsam.
Ve parkamı bulamazsam
donacağım garanti!
Lanet parkan bende değil!
Bir şeylerini bulamadığında
Bobby'den beter oluyorsun, farkında mısın?
Bobby dedin de, bu özel hoca
konusunda okulu ile görüştün mü?
-Ben senin arayacağını sanıyordum.
- Ben çok vıdı vıdı yapıyorum...
...öğretmeni de benden hoşlanmıyor.
Artık sıra senin.
Peki, tamam. Sonra ararım.
Tamam, güzel!
Hoşçakal!
- 14 saatlik yol gideceğim.
- Bak işte, bu adil değil.
Oraya senede iki üç kere gidiyorsun
ama o hiç gelmiyor.
Ennis, elektrik idaresinde
açık bir kadro varmış, maaşı iyi olabilir.
Oradakiler benim kadar sakar iseler
muhtemelen çarpılırım bir yerlerde.
Baba! Önümüzdeki hafta sonu,
kilisenin pikniği var...
...o zamana kadar
balıktan dönebilecek misin?
Lütfen baba, lütfen!
Tamam, ama şarkı söylemek
zorunda kalmazsam!
Bir şey unutmadın mı?
Geç kaldın!
İşte gidiyoruz, ben hiç karışmıyorum.
Haydi bakalım, haydi!
Bugün cumartesi ve kendimize biraz çeki düzen
verip hala kilisedeki etkinliğe gidebiliriz.
Şu ateş ve kükürt saçmalığına mı?
İyi olurdu!
Ennis, faturalara gömülmüş durumdayız
ve hâlâ tedbir almayışımız beni sinir ediyor.
Artık benden çocuk istemiyorsan
bundan böyle dokunmam, olur biter!
İsterdim, eğer bakabilseydin!
Alma Del Mar Jr. Ve Jennifer Del Mar adındaki
çocukların vesayeti davacıya verilmiştir.
Çocukların her biri
18 yaşına gelene kadar davalı...
...davacıya her bir çocuk için
ayda $125 nafaka ödeyecektir.
Del Mar boşanma davası 6 Kasım 1975 günü
mahkemece karara bağlanmıştır.
WYOMING'E GİRDİNİZ
Senin ne işin var burada, ha?
Boşanman ile ilgili mesajını aldım da!
Gel buraya!
Bu Jack, Jack bunlar benim kızlarım.
Alma Jr. Ve Jenny.
Merhaba!
- Selam versenize kızlar!
-Selam!
Boşandığını bildiren kartını aldım...
...ve böylece buradayım.
Nereye taşındığını öğrenmek için
Riverton'da 10 kişiye sormak zorunda kaldım.
Düşündüm ki artık hür biri...
Hayır, Jack! Ben...
Ben ne diyeceğimi bilemiyorum.
Gördüğün gibi,
bu hafta sonu kızlar bende ve...
Çok ama çok üzgünüm!
Ne demek istediğimi biliyorsun.
Onları ayda bir kere görebiliyorum
üstelik geçen ay da işim vardı göremedim...
...yani, bu yüzden...
-Evet, anladım!
- Jack…
- Peki, o zaman gelecek ay görüşürüz.
JUAREZ - MEKSİKA SINIRI
Bayım!
Haydi bakalım!
İşte geldik!
Dur bakalım, Rodeo. Buralarda
et kesme işini damızlık kamyoncular yapar!
Buyur yap, LD.
Ben sadece sana zahmet olmasın istemiştim.
Bobby, yemeğini yemezsen
televizyonu kapamak zorunda kalacağım.
Neden anne? Bu yemeği zaten
önümüzdeki iki hafta boyunca yiyor olacağım.
Hey, anneni duydun!
Önce yemeğini bitir,
sonra maçı seyredebilirsin.
Baba?
Baba!
Yeter ama, gözlerimizle yemiyoruz.
Oğlunun bir erkek olarak
yetişmesini istersin, değil mi bebek?
Erkek çocuklar da futbol seyreder!
Evet, yeter! Önce annesinin 3 saat
boyunca uğraşıp hazırladığı yemeği yiyecek!
Otur yerine, o*ospu çocuğu!
Burası benim evim, çocuk benim
ve sen de misafirimsin!
Şimdi cahil cahil konuşma
ve yerine otur!
Baba, vahşi atlarla
rodeolarda yaşadıklarını anlatsana!
Tatlım, bu kısa bir hikaye olur!
Üzerlerinde hiç üç saniyeden fazla kalamadım ki!
Tek hatırladığım
yere doğru uçuşlarımdı.
Ve tabii sen ve Jenny gibi
melek de değildim...
...ve kanatlarım da yoktu.
İşte bu benim
vahşi atlarla ilgili işimin hikayesi.
Al bakalım!
Yeniden evlenmelisin, Ennis.
Ben ve kızlar,
bu kadar yalnız olduğun için endişeleniyoruz.
Bir kere yandık, işte!
Jack Twist ile hala balığa gidiyor musun?
Sık değil!
Eve neden hiç alabalık getirmediğini
hep merak etmiştim.
Hep, ne kadar çok
balık tuttuğunuzu anlatıyordun...
…üstelik ben ve kızların
balığı sevdiğimizi biliyordun!
Böylece o kısa seyahatlerinden birine
çıkmadan önce, bir gece olta çantanı açtım.
Beş sene geçmiş olmasına rağmen
oltanın üstünde hâlâ etiket duruyordu.
Ve misinanın ucuna bir not bağladım.
Üzerinde "Selam, Ennis, eve biraz balık getir.
Sevgiler. Alma" yazıyordu.
Sonra sen laubali bir şekilde döndün ve
tuttuğunuz balıkları afiyetle yediğinizi söyledin.
Hatırlıyor musun?
İlk fırsatta çantaya baktım
ve notum hâlâ orada duruyordu.
-O misina hayatında suya girmemişti.
-Bunların hiç bir anlamı yok, Alma!
Beni daha fazla aptal yerine
koymaya çalışma, Ennis. Anlamını biliyorum.
Jack Twist?
Oğlan Jack!
Oraya balık tutmaya gitmiyordunuz...
Şimdi beni iyi dinle.
Bu konuda hiç bir fikrin yok.
Çığlık atarım, Monroe!
-Ona anlatırsan, yeri yediririm sana!
-Defol!
Defol evimden!
Baba!
Alma!
Güle güle, baba!
Güle güle!
Öküz! Nereye gittiğine baksana!
Seni gerzek!
Allahın belası!
Ne anlamı var ki...
... yani demek istediğim,
maliyeciler bulmazsa zaten enflasyon eritiyor.
Hesap makinesinde rakamları yumruklarken
Lureen'i görmelisin!
Sıfırları zorlarken,
gözleri küçüldükçe küçülüyor.
Sanki kuyruğunda bir çakal olan bir tavşanın
yılan deliğine sığınmaya çalışmasını seyrediyor.
Bana kalırsa
bu üst sınıfın eğlencesi olmalı.
Artık ne değeri varsa!
Sen ve Lureen, sex hayatınız normal mi?
Tabii ki!
Hiç şüphe etmiyor mu?
Hiç şu hisse kapıldığın oluyor mu...
...yani, nasıl söylenir...
...kasabaya indiğinde ve birisi sana baktığında...
sanki biliyormuş gibi...
...şüphe ile...
...sonra kaldırımda yürürken
sanki biliyormuş gibi herkesin bakması...
Belki de oradan ayrılmalısın, artık.
Belki de yeni bir yere yerleşmelisin
Teksas gibi mesela.
Teksas mı? Tabii! Belki de çocukları
evlatlık almanız için Alma'yı ikna bile edersin.
Sonra da koyunlara çobanlık yaparak
birlikte yaşar gideriz!
Tabii LD Newsome'dan para yağar, ırmaklarda
viski akar! Jack, bu gerçekten dahiyane!
Yetti be! Bu boktan hayatına
devam etmek mi istiyorsun? Kolay gelsin!
- Ben sadece sesli düşünüyordum.
- Evet, tek yaptığın da düşünmek zaten.
Kahretsin! Jack "boktan" Twist!
Git de her şeyi hallet bakalım!
Mesaim şimdi bitti.
Dansetmek ister misin?
Şey, ben gitmek üzere...
- Ben Cassie'yim, Cassie Farrah.
- Ennis, Del Mar.
Umarım daha fazla dansetmem.
Kurtuldun!
Ayaklarım ağrıdı.
Zor iş, değil mi?
Öyle!
Senin gibi bira üstüne bira isteyen sarhoşlar
üstelik sigara...
...yorucu oluyor
Ne iş yaparsın, Ennis Del Mar?
Eh, bir kaç saat öncesine kadar
danaları hadım ediyordum!
Ne yapıyorsun?
Ayak masajı koparmaya çalışıyorum, aptal!
Peki!
Böyle iyi mi?
...sonra Güney Metodist Üniversitesindeki
"Kızlar Birliğine" katılacaktım...
...ama sonunda Childress gibi küçücük bir yere
tıkılıp kalacağım hiç aklıma gelmemişti.
Randall ile bir futbol maçında tanıştım.
Hayvancılık konusunda eğitimli biriydi.
Böylece, buraya yerleştikten bir ay sonra
Roy Taylor'ın çiftliğinde kahya olarak işe başladı.
Hoşunuza gitsin, gitmesin...
Buradayım işte!
Demek "Metodist Kızlar Birliği"?
Ben de "Üniversiteli Hristiyan Kızlar" a üyeydim.
Eh, her ne kadar
aynı birliklere üye olmasak da...
...beraber dans etmek zorunda
kalabiliriz, Lureen!
Baksana, kocalarımızın
dansa en ufak bir ilgileri yok!
-Aralarında, bir nebze de olsa uyum bile yok.
- Ne komik, değil mi?
Kocalar nedense
karıları ile dansetmek istemez.
- Bu sence neden böyle, Jack?
- Bu konuya hiç kafa yormamıştım.
-Dans etmek ister misin?
- Tabii! Teşekkür ederim!
- Sorun değildir umarım?
- Hayır, hiç problem değil.
Beni dansa kaldırdığın için teşekkür ederim.
Randall bunu hiç yapmaz.
Ne güzel oldu da sizlere rastladık.
Yoksa o kamyonetin başında çürüyecektik.
Randall'a arabayı almasını söylemiştim
ama her zamanki gibi dinlemedi tabii!
Zaten yarın sağır olacağını bilse
yine de dinlemez beni.
Kamyoneti tamir edebilmesinin
asırlar süreceğini söyledim ona.
Aslına bakarsan,
tamir işlerinden hiç anlamaz!
Bir partiye gitmeden önce bir kadının
nasıl pudralandığına dikkat ettin mi hiç?
Parti bittikten sonra
bir kere daha pudralanır.
Neden pudralanırsın ki?
Evine git, yatağına gir...
Bilmem!
Bilmek istesem bile, konuşmaya
başladığımızda, sormak için sıra gelmezdi.
- Kadın konuştukça coşuyor.
- Çok tatlı bir kız!
Roy Taylor'a çalışmayı seveceksin.
- Sağlamdır!
- Evet öyle. Roy iyi bir adam.
Göldeki kamp yerinde
küçük bir kulübesi var.
Bir de kaçamak yaptığı bir teknesi.
Ne zaman istersem kullanabileceğimi söyledi.
Bir hafta sonu oraya gitmeliyiz.
Biraz viski içer, balık tutarız.
Kafa dağıtırız, anlarsın ya?
Metodist Birliğinden ayrıldıktan sonra
aslında Kuzey Dallas' da istediğim işi seçerdim...
...ve Neiman Marcus'u seçtim, tam bir felaket idi.
Çünkü konu giyim olunca kendime mani olamıyorum.
Kazandığımdan çoğunu harcıyordum.
Randall'ın hayat boyu kazanacağından fazlasını.
Buraya da çiftçiliğin büyük şapkalar
ve Marlboro olduğunu düşünerek geldik.
Ama gördük ki
zamanın gerisinde kalmışız.
Hey, Junior!
Hazır mısın?
Ne dersin...
-...babanın yeniden evlenmeye niyeti var mıdır?
- Bilmiyorum.
Evlenip yerleşecek bir adam
değil belki de.
Öyle mi düşünüyorsun, yoksa
sana göre ben ona uygun değil miyim?
Yeterince uygunsun.
Fazla konuşmuyorsun ama
demek istediğini iletiyorsun!
Özür dilerim,
kaba olmak değildi niyetim.
Selam!
Henüz oturmuyorsun, kovboy!
İzninle, tatlım!
Evet, seni ve Jenny'yi
haftaya kiliseden sonra alırım.
Güzel.
- Sen iyi misin?
-Evet!
Emin misin?
Baba, düşünüyordum da...
... bu yeni bebekten sonra annem
ve Monroe bana katı davranmaya başladılar.
Hatta Jenny'ye bile
bu kadar katı değiller.
Düşünüyordum da, belki de...
...belki gelip sende kalabilirim.
Çok yardımcı olurum sana
biliyorum, olurum.
Bak... Biliyorsun böyle bir şeye
hazırlıklı değilim.
Hayvan toplama zamanı geliyor.
Doğru dürüst evde bile olamayacağım belki de!
Sorun değil, baba.
-Bak, olmaz demeyeceğimi biliyorsun...
- Önemli değil baba, anladım.
Peki, pazara görüşürüz o zaman.
Hoşçakal!
Hoşçakal, tatlım!
Bu gece mutlaka kar yağar.
Evet!
Bu kadar zaman,
evlenecek kimse bulamadın mı?
Riverton'dan güzel bir kızla
işi pişiriyorum ama!
Garsonluk yapıyor ve hemşirelik okuluna
gitmek istiyor, onun gibi bir şey işte!
Bilmiyorum!
Ya sen ve Lureen' den ne haber?
Lureen, makine piyasasında
sıkı pazarlıklar yapma konusunda usta...
...ama evliliğimiz nasıl gidiyor diye soruyorsan...
... sanki telefonda götürüyoruz.
Childress'taki kahyanın karısı ile
bir şeyler yaşıyorum ama...
...her buluşmaya gittiğimde ya kocası ya da
Lureen tarafından vurulacakmış gibi korkuyorum.
Galiba bunu hakkediyorsun.
Bak ne diyeceğim...
...gerçek şu ki...
...bazen seni öyle özlüyorum ki
buna dayanmak çok zor oluyor.
Sanırım Lightning Flat'e gideceğim.
Bir iki günlüğüne gidip,
arkadaşları bir göreyim.
Söylemek istediğim bir şey var ama...
Buraya tekrar gelebilme imkanını
ancak kasımda bulurum.
Sığırları transfer edip
kış yemlemesine başlamadan olur bu.
Kasım demek?
Peki, Ağustosun boku mu çıktı?
Yapma, Ennis!
Bunu söylemek için
bir haftan vardı, biliyorsun.
Neden hep bu dondurucu soğukta
bir araya geliyoruz?
Güneye, sıcağa gitmeliyiz!
Meksika'ya gitmeliyiz!
Meksika mı?
Beni tanırsın. Hayatım boyunca
şuradan şuraya kımıldamadım ben.
Haydi Jack, gerçek beni görmeye çalış.
Kasımda avlanabiliriz...
...güzel bir geyik haklarız.
Don Wroe' kulübesini ayarlamaya çalışırım.
O sene ne güzel vakit geçirmiştik, öyle değil mi?
Asla yeterli zamanımız olmayacak, asla!
Bak dostum...
...bu, tatminsiz bir durumun
ortaya çıkardığı kahrolası bir orospu!
Seninle bir araya gelmek ne kolaydı.
Ama öyle oldu ki sanki Papa'yı görmeye çalışıyorum.
Jack, işe gitmem gerekiyor, tamam mı?
Yani, eski günlerde işi bırakıyordum,
olup bitiyordu.
Ama sen...
...devamlı züğürt olmanın
ne demek olduğunu unuttun.
"Desteklemen gereken çocuklar"
diye bir şey duydun mu hiç?
Beni iyi dinle! Bu işi bırakamam
ve işe de geç kalamam!
Şimdi iş bulmak o kadar kolay değil.
Takas zamanı Ağustos.
Daha iyi bir fikrin var mı?
Bir keresinde yapmıştım.
Yapmış mıydın?
Meksika'ya gittin mi, Jack Twist?
Duyduğuma göre Meksika'da
senin gibi parlakları bekleyen şeyler varmış!
Evet, Meksika'ya gittim.
Ne olacak?
Sana bunu bir kere söyleyeceğim,
Jack "boktan" Twist ve dalga geçmiyorum.
Bilmediklerim,
bilmediğim her şey...
...olur da bir gün onları öğrenirsem
seni öldürürüm.
Şaka yapmıyorum.
Ya buna ne dersin?
Ve sadece bir kere söyleyeceğim.
Devam et!
İyi dinle! Beraber iyi bir hayatımız olurdu.
Gerçekten güzel bir hayat!
Kendi yerimiz olurdu.
Ama sen bunu istemedin, Ennis!
Sonuç ne?
Elimizde sadece Brokeback var.
Her şey onun üzerine kurulu.
Tek sahip olduğumuz, o! Lanet olsun, o!
Umarım, gerisini biliyor musun, bilmiyor musun,
farkındasındır.
Neredeyse 20 yıldır beraberiz
ve lanet olsun, bazen yılları hesaplardın...
... bana taktığın o kısacık tasmanın
uzunluğunu hesapla önce!
Sonra Meksika'yı sor! Ve sonra bana
benim neredeyse elde edemeyeceğim
...şeylere duyduğun ihtiyaç yüzünden
beni öldüreceğini söyle.
Ne kadar kötüye gittiğinin
farkında bile değilsin.
Ve ben sen değilim!
Senin gibi...,
... senede bir ya da iki
muhteşem düzüşme ile yetinemem.
Artık yetersin, Ennis.
Onun bunun çocuğu!
Seni nasıl terkedeceğimi
keşke bilseydim.
Peki neden terketmiyorsun?
Beni neden
kendi başıma bırakmıyorsun, ha?
Şimdi bu durumda olmamın nedeni
sensin, Jack!
Bir hiçim...
Ait olduğum bir yer yok!
Siktir git! Dokunma bana!
Tamam, tamam, bir şey yok!
Allah belanı versin, Ennis!
Buna artık dayanamıyorum, Jack.
Şimdi de bir at gibi ayakta uyuyorsun.
Küçükken, annem derdi bunu bana.
Ve şarkı söylerdi...
Gitmeliyim!
Sabah görüşürüz.
İzin verir misin?
Hey, Ennis Del Mar.
Nerelerdeydin?
Orada, burada!
Çiftlikte, Steve'e not bıraktım sana.
Evine de bırakmıştım. Almış olmalısın.
Herneyse,
mesajı şimdi alıyor gibiyim.
Carl mı?
Evet! Carl iyi biri.
Konuşuyor bile!
- Senin adına sevindim.
-Evet...
...benim adıma sevindirici!
Seni anlamıyorum, Ennis Del Mar.
Üzgünüm!
Zaten pek eğlenceli bir tip de değildim,
öyle değil mi?
Ennis, kızlar eğlenceye aşık olmazlar!
Jack, Kasımın 7 si sence uygun mu?
Çamlı derede buluşalım. -İADE-
Alo?
- Merhaba, ben Ennis Del Mar.
- Kim?
- Kimsiniz?
- Ennis Del Mar.
Jack'in eski bir arkadaşı.
Jack sizden bahsederdi.
Balıktan arkadaşmışsınız...
...ya da avdan. Bu kadarını biliyorum...
Size ne olduğunu haber verecektim ama
adınızdan ve adresinizden tam olarak emin değildim.
Jack, arkadaşlarının adreslerini
kafasında tutardı.
Ben de bu yüzden arıyorum.
Ne oldu ki?
Evet!
Arka yollardan birinde kamyonunun
inik lastiğini şişirirken lastik patlamış.
Tekerleğin jantı yüzüne fırlamış
burnunu ve çenesini kırmış...
...ve kendinden geçmiş bir halde
sırtüstü kalakalmış.
Birileri gelip onu bulana kadar
kendi kanında boğulmuş.
Daha 39 yaşındaydı.
Alo?
Alo?
Alo?
- Orada mı toprağa verildi?
- Biz yine de bir taş diktik!
Arzusu üzerine, yakıldı.
Küllerinin yarısı mezarına konuldu...
...diğer yarısı da ailesine verildi.
Öldüğünde küllerinin Brokeback dağına
serpiştirilmesini istediğini söylerdi hep.
Ama nerede olduğunu
tam olarak bilmiyorum.
Brokeback dağının yetiştiği yerlerde
olduğunu düşünmüştüm hep.
İnsan Jack'i tanıyınca,
mavi kuşların öttüğü...
...viski pınarlarının olduğu
hayali bir yeri düşünüyor işte.
Aslında, bayan, bir yaz Brokeback'de
beraberce koyunlara çobanlık yapmıştık.
Sene 1963 tü.
Bilmiyorum, dediğine göre
en sevdiği yerdi orası.
Bunun anlamının alkol olduğunu sanmıştım.
Çok içiyordu.
Ailesi hala Lightning Flat'de mi?
Onlar ölecekleri güne kadar oradalar!
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Çok üzgünüm.
Biz çok iyi arkadaştık.
O zaman ailesi ile temas kurun.
Sanırım, son arzusunun...
...yerine getirilmesinden müteşekkir olurlar.
Yani, külleri demek istiyorum.
- Bir fincan kahve alırsınız, değil mi?
Ya bir dilim vişneli kek?
Kahve alırım, bayan,
ama şimdi kek yiyemem, sağolun.
Jack için çok üzüldüm.
Teşekkür ederim.
Ne kadar kötü hissettiğimi anlatmak için
nereden başlayacağımı bilmiyorum.
Onu uzun zamandır tanırdım.
Buraya geliş nedenim...
İsterseniz küllerini Brokeback'e götürebilirim.
Karısı,
arzusunun bu olduğunu söylemişti.
Böylece ben de mutlu olurdum.
Beni iyi dinle!
Brokeback dağının
nerede olduğunu biliyorum.
Aile mezarlığına gömülemiyecek kadar
özel biri olduğunu sanıyordu.
Jack derdi ki...
..."Ennis Del Mar", derdi.
"Bir gün onu buraya getireceğim,
ve bu hurdaya çıkmış çiftliği şekle sokacağız!"
Sanki ikinizin buraya yerleşeceği gibi
yarım kalmış bir tasarı vardı kafasında.
Bir kulübe yapacak...
...çiftliğin işlerine
yardım edecektiniz güya.
Sonra bu bahar...
...yanında başka bir herifle çıktı geldi.
Kulübeyi yapıp, işlere yardımcı oldular.
Teksas'daki bir çiftlikten
arkadaşıymış.
Güya gidip karısından boşanacak
sonra buraya yerleşecekti.
Öyle diyordu.
Ama bütün diğer fikirleri gibi...
...bu da gerçekleşmedi.
Odasını
çocukluğundaki gibi muhafaza ettim.
Bu hoşuna giderdi, sanırım.
İstiyorsanız, odasına çıkabilirsiniz.
Evet, bu çok iyi olurdu, sağolun.
KORSAN CD SATIN ALARAK
BÖLÜCÜLERE DESTEK OLMAYIN !
KORSAN CD İHBAR
0800 211 81 86
Bak ne diyeceğim...
...bizim bir aile mezarlığımız var
ve külleri oraya atılacak!
Peki, efendim.
Bizi görmeye tekrar gelecek misiniz?
- Selam, Junior!
- Selam, baba!
- Arabayı beğendin mi?
- Evet! Senin mi?
Kurt'ün.
- Şey...Şu Troy'la çıktığını sanıyordum.
- Troy mu? Baba, o iki sene önceydi.
- Troy hâlâ beyzbol oynuyor mu?
- Ne yaptığını bilmiyorum.
Şimdi Kurt ile beraberim.
- Peki, Kurt ne iş yapar?
- Petrol arama işinde çalışıyor.
- Yani, bir baldırı çıplak, öyle mi?
- Evet!
Eh, artık 19 yaşındasın
ve istediğini yapabilirsin, değil mi?
Tabii ki!
Baba, daha çok mobilyaya ihtiyacın var.
Evet, ama sahip olduğun "hiç" ise
ihtiyacın da "hiç" tir.
Evet, ziyaretini neye borçluyum?
Ben ve Kurt...
...biz evleniyoruz.
- Peki bu adamı ne zamandır tanıyorsun?
- Yaklaşık bir sene.
Düğün töreni 5 Haziranda
Metodist kilisesinde yapılacak.
Jenny şarkı söyleyecek...
...ve Monroe'da davetin
yiyecek içecek işleri ile ilgilenecek.
Şimdi, bu Kurt denen adam...
...seni seviyor mu?
Evet, baba. Seviyor.
Gelirsin diye umud ediyordum.
Teton dağlarında
hayvan toplamaya çıkacağım, sanırım.
Bak ne diyeceğim...
...bu durumda kendilerine
yeni bir kovboy bulmaları gerekecek.
Küçük kızım evleniyor!
Alma ve Kurt'ün şerefine!
Jack, o kadar buradayım ki!
Türkçe'ye çeviri "oezel"
oersoezel@hotmail.com