Tip:
Highlight text to annotate it
X
http://groups.yahoo.com/group/izmirdivx
Genç bir kadýndan elde edilen
basit tatmin.
Herþeyin tam yerine oturduðu
o çabucak uçup giden yaþlar.
Büyülü bir dönemdir ve herhangi bir erkeði
herhangi bir yerde çaresiz býrakabilir.
Bazýlarý, genç kadýnlar konusunda,
bir uzman olduðumu söylüyor.
Bunun nedeni, sanýrým, 40 yýlý aþkýn süredir
onlarla çýkýyor olmam.
-Yani, bebek, sen zenginsin.
-Annem zengin. Yani sayýlýr... Aslýnda tam deðil.
Buralarýn bir mil yakýnýnda bir evi varsa,
zengin demektir.
Þey, sanýrým, tutan bir oyun
Hamptons'dan bir ev almaný saðlayabilir.
-Annenle tanýþmak isterim.
-Hayýr, istemezsin...
Þey, yani harikadýr, gerçekten mükemmeldir...
ama senin tipin deðil.
Benim hakkýmdaki harika þeylerden birini
görmezden geliyorsun....
-Benim tipim diye birþey yok.
-Otuzunun üstünde.
Ne? Sanki þey konusunda
küçük bir ünün olduðunu bilmiyorsun...
Ne konusunda?
Asla otuz yaþýn üstündeki kadýnlarla
çýkmadýðýn konusunda...
Durum þu ki, tatlým,
belli bir yaþtaki kadýnlar benimle çýkmýyorlar.
Hiç böyle düþünmedin mi?
Hayýr, suçlu hep benimdir zaten.
Pazartesi günü ararým.
Beni bulamadýðýný söyle.
Kim?
Onu... daha sonra ararým.
Hayýr. Hayýr, numarasý bende var. Evet.
Saða dön.
Soldan ikinci giriþ.
Saða...
Vay...
Mükemmel bir sahil evi.
Peki, ikimiz, yanlýz baþýmýza, koca iki gün
burada ne yapacaðýz?
Bana gerçeði söyle...
Beklediðimize memnun deðil misin?
Gerçeði mi? Hayýr, deðilim.
Ama nihayet geldiðimize çok memnunum.
-Yüzmeye gitmek ister misin?
-Üstünü deðiþtirmen ne kadar sürer?
-30 saniye.
-Gerçekten mi? O kadar uzun mu?
Bu arada, evde sigara içmek yok.
Annem izin vermiyor.
Ama ön bahçede soyunmana izin veriyor...
Çýktýðýn erkekleri buraya getirmene...
Yaptýðým herþeyi, ne zaman yaptýðýmý,
ya da nerede yaptýðýmý bilmez.
Tamam... Muhteþem iki katlý oturma odasý...
Ki, burada hiç vakit geçireceðimizi sanmýyorum.
-Muhteþem.
-Teþekkürler.
Bu arada, bu turun rehberliðinde çok iyiyimdir
ama þimdiye kadar hiç soyunarak yapmamýþtým.
Ardýmda havuzu ve okyanus manzarasýyla
Hamptons iskelesi var.
Pantolonun, lütfen.
Bayanlar önden.
Biliyor musun, mezatçýlýða ilk baþladýðýmda biri,
heyecanlandýðýmda gelenleri
iç çamaþýrlarýyla hayal etmemi söylemiþti.
-Þu anki durum bu söze yeni bir anlam katýyor.
-Gergin deðilsin, deðil mi?
Hep biraz gerginim olurum.
O zaman mayonu giy. Þampanya getirmiþtim.
Ben de onu buza yatýrayým.
Tanrým! Bu da ne?
Tamam.
Tamam. Olduðun yerde kal.
Býçaðýmýz var!
Burada mý yaþýyorsunuz?
Bakýn, bayým. 91 1'i arayacaðým
ve siz de kýmýldamayacaksýnýz!
-Zoe, telefonu ver.
-Hayýr, anlamadýnýz. Ben kýzýnýzýn arkadaþýyým.
Ya? Hiç sanmýyorum. Kýzým þehirde
ve sen de buraya ***'yle uçarken buraya daldýn.
-Gerçekten. Eðer...
-Bak, orada kal!
Ýsrail ordusundaydým.
Seni ikiye bölebilirim.
Alo? Evet! Evet, evime biri girdi.
Daniels Caddesi, 21 numara...
Ben kýzýnýz Marin'le çýkýyorum.
Beni hafta sonu kalmaya davet etti.
-Þu anda odasýna üstünü deðiþtiriyor.
-Kýzýmla mý çýkýyorsun?
Bunun daha kötü bir haber olacaðý
kimin aklýna gelirdi?
Özür dilerim, yanlýþ alarm.
Hayýr, hýrsýz deðil. Kýzýmla çýkýyormuþ.
Anne, bu hafta sonu geleceðini bilmiyordum,
çünkü yazman gerektiðini söylemiþtin.
Gerekiyor, tatlým
ama burada yazarým diye düþünmüþtüm.
Ben aptalýn tekiyim.
Buraya birini getireceðimi sana söylemeliydim.
Özür dilerim,
belli ki, sana buraya geleceðimizi söylemeliydik.
Herneyse, hepimiz buradayýz.
Merhaba. Ben onun annesiyim.
-Harry Sanborn. Nasýlsýnýz?
-Tanrým! Özür dilerim. Bu arkadaþým Harry.
Harry, bu annem Erica.
Bu da teyzem, Zoe.
Özür dilerim.
Bir anda, birkaç günlüðün
þehiden uzaklaþmaya karar verdik.
Güzel. Çok güzel.
Tatlým, Harry'nin bornozu var mý?
Sanýrým, ben gitsem iyi olacak.
Siz kýzlar da hafta sonunun tadýný çýkarýrsýnýz.
Hayýr, hayýr! Özür dilerim.
Elbette, gitmeyin. Bu çok aptalca.
Zoe ve ben gideriz.
Siz Harry'le burada kalýn.
Harry, üzgünüm.
Seni neredeyse tutuklattýðým için özür dilerim.
Çok etkileyiciydiniz.
Çok güçlü... Çok maço.
Bence pek maço deðildim...
Bana güvenin. Ýç çamaþýrlarýyla dolabýma dalan
bir adamla karþýlaþtýðýmda...
sizin davrandýðýnýzýn yarýsý kadar
erkekçe davranabilmeyi dilerim, Bayan... Bayan...
Oldu, peki... Herneyse...
Tamam, o zaman. Ben gidiyorum.
Bayanlar, sizinle tanýþmak heyecen vericiydi.
Bebek, beni ara.
Bir dakika. Bir dakika.
Bu kadar dramatik olmayalým.
Neyiz biz? Dört liseli mi?
Hepimiz eriþkin insanlarýz.
Hepimiz hafta sonunu burada geçirelim.
Annenin çalýþmasý gerekiyor,
ben de sýnav kaðýtlarýný okumalyým.
Sizi ikiniz de, yapacaðýnýz her neyse, onu yapýn.
Beraber takýlmak istersek, takýlýrýz.
Ýstemezsek de, talkýlmayýz.
Hiçbirimizin bu muhteþem hafta sonundan
vazgeçmesine gerek yok.
-Cidden. Ben baþ edebilirim.
-Ben de baþ edebilirim.
Yani... þey... ben de baþ edebilirim.
-Etkileyici.
-Babamdan ayrýldýktan sonra
Fransýzca dersleri almaya baþladý.
'Kendini meþgul et, ardýna bakma'
programýnýn bir parçasý.
Artýk oldukça akýcý konuþabiliyor.
-Hiç de fena deðil.
-Evet, ben de akýcý konuþabilirim.
Hemen dönerim.
Bu bir salgýn.
Özür dilerim.
Özür dilerim.
-Benim hatam.
-Hayýr, önemli deðil.
Söylesene, Harry, ne iþ yaparsýn?
Diðer iþlerimin yanýnda,
bir müzik firmasýnýn sahiplerindenim.
-Gerçekten mi? Hagi þirket?
-Drive By Records.
Drive By Records mý?
Bu bir þaka mý? Yani, ne demek bu?
-Bir Hip Hop firmasý.
-Hip Hop mu? Oh, Rap. Tamam, tamam. Ýlginç.
Bakalým nereye varmaya çalýþtýðýný
anlamýþ mýyým?
Özür dilerim, ama bak,
ben Rap'ten nefret ederim. Gerçekten.
Benim için biraz fazla kaba ve saldýrgan,
þövenist olmasýndan bahsetmiyorum bile.
Bazý insanlar Rap'i þiir olarak görüyor.
-Ya? Hadi ama,
o*ospuyla kafiyeli kaç kelime bulabilirsin?
Sýradaki lütfen!
-Nasýl gidiyor?
-Beni tutuklattýrmaya çalýþtýðýnda gitmeliydim.
Yeni oyun nasýl gidiyor, anne?
Memnun musun?
Þey, beni bilirisin.
0/090 çalýþma, 0/010 yetenek.
Ve yetenek bölümü henüz devreye girmedi.
Tamam. Tamam.
-Oyun ne hakkýnda?
-Ne hakkýnda?
Þey, tam olarak emin deðilim,
ve bu da biraz sorun yaratýyor ama...
Þimdilik bir boþanma ve bir yazar hakkýnda.
Gergin, kontrol delisi, çok bilmiþ bir karakter.
Ayný zamanda þirin ve çok sevimli.
Bir komedi.
-Peki... nasýl tanýþtýnýz?
-Christie's'de bir þarap müzayedesinde.
-Harry gecenin en büyük alýcýsýydý.
-Sýrf bana gülümsesin diye numaramý kaldýrýp durdum.
Farkýna varmadan tüm koleksiyonu,
bilinen tüm Chateu Margot'larý almýþým.
Ardýndan bir þiþeyi benimle paylaþtý.
-Hiç evlendin mi, Harry?
-Hayýr. Hayýr, evlenmedim.
-Sence neden hiç evlenmedin?
-Bazý insanlar o kalýba uymuyor. Þimdiye dek...
-Seni uydurabilen çýkmadý.
-Kesinlikle.
-Bir dakika. Sen ünlü bi bekar deðil misin?
-Ünlüyüm diyemem.
Evet. New York Magazine'de
senin hakkýnda bir makale okumamýþ mýydým?
Galiba, bu kadar uzun süre medyanýn gözünden
kaçmýþ olmam bazý insanlara ilginç geliyor.
-Makalenin adý buydu. 'Kaçýþ Sanatçýsý'.
-O makaleyi ben de okudum. O sen miydin?
Bir zamanlar çok ünlü biriyle niþanlýydýn.
Kimdi o? Joan Collins miydi? Hayýr.
-Hayýr.
-Bir dakika. Carlyle Simon?
-Evet, öyle birisi.
-Öyle birisi.
-Martha Stewat deðildi.
-Hayýr, Martha Stewart deðil. Hayýr.
Kendisine sorsanýza.
Hayýr, böylesi daha eðlenceli.
Sanki burada deðilmiþim gibi.
- Harry, bir zamanlar Diane Sawyer'la niþanlýydý.
-Ne? -Diane Sawyer mý? Ona bayýlýrým!
-Çok etkilendim.
-Evet, senin yaþýndaki kadýnlar buna bayýlýyorlar.
-Ne demek istediðimi bilisin.
-Evet, biliyorum.
-Senin yaþýndaki kadýnlar demek kötü birþey deðil.
-Hayýr, eminim bir komplimandý.
Bu sadece doðru bir saptamaydý.
-Bu ne zamandý? Niþan?
-Uzun zaman önce.
Tapýlacak güzellikteydi. Gördüðüm en güzel
bacaklara sahip, Kentucky'li uzun boylu kýz.
Neden bacaklarýný hiç göstermediði
bir iþ yapmaya baþladýðýný asla anlayamadým.
Ciddi olamazsýn. O Diane Sawyer.
Kafasýnda bir türban,
Afganistan'daki maðaralara giriyor.
Bacaklarý kimin umrunda?
Ne var, biliyor musunuz?
Böyle yemekten nefret ederim.
-Hayýr, dur!
-Hayýr. Hadi ama. Burada olanlar gerçekten çok ilginç.
-Zoe Colombia'da kadýnlar üzerine ders veriyor.
-Tamam. Yani bu can yakacak.
-Hayýr. Mesela sen ve Erica'yý örnek olarak alalým.
-Zoe...
Harry, sen oldukça görmüþ geçirmiþ bir adamsýn.
Haksýz mýyým? Kaç yaþýndasýn? 60 falan?
63? Ýnanýlmaz.
Hiç evlenmedin. Bildiðimiz gibi,
br kadýn olsaydýn bu bir lanet olurdu.
Bir kocakarý olurdun. Kokana.
Falan filan...
Ama sana acýmak yerine,
hakkýnda makaleler yazýyorlar.
Evlenmemiþ olmaný kutluyorlar. Yakalanmasý zor,
elde edilemeyen birisin. Gerçek bir av.
-Diðer yanda, güzel kardeþim var.
-Hayýr! Ne? Dur...
-Dinleyin! bu ilginç.
-Hayýr, sen beni dinle...
Bak ona. Çok baþarýlý.
Þeyden beri gelen en iyi kadýn oyun yazarý. Kim?...
Lillian Helmann?
50 yaþýnýn üstünde, boþanmýþ...
ve geceler, geceler ve geceler
boyu tek baþýna evde oturuyor...
çünkü ona uygun erkekler,
böyle dediðim için özür dilerim, talalým, ama...
ama Marin gibi görünen birilerini istiyorlar.
Yani 50 yaþ üstü çýkma piyasasý erkeklerin
yaþlý kadýnlarý dýþarda býrakmasýna yönelik iþliyor.
Ve bunun sonucu olarak,
kadýnlar daha da üretken...
ve bu yüzden de
daha da ilginç hale geliyorlar.
Ki bu da onlarý daha da az arzu edilir hale getiriyor,
çünkü hepimiz biliyoýruz ki, erkekler,...
özellikle yaþlý erkekler, ilginç ve üretken kadýnlar
tarafýndan kendilerini tehdit ediliyormuþ gibi hissediyor
ve ölesiye korkuyorlar.
Herþey ortada! Bekar yaþlý kadýnlar toplumsal
gruplar içinde en s*kilmiþ durumda olaný!
Neyin var senin? Ýçine þeytan mý girdi?
O þeyleri nasýl söyleyebildin?
Bence oldukça açýktý. Durumun adaletsizliði.
Erkekler bizden daha genç ölüyor. Tek artýmýz bu.
O zaman, ne yap, biliyor musun?
Bu konuda bir tez yaz...
geceler, geceler ve geceler boyu
evde oturduðumu tüm dünyaya ilan etme.
Bu arada, geceler ve geceler boyu demen yeterliydi!
Geceleri evde oturmamýn
iþimin bir parçasý olduðunu hiç farkettin mi?
Neden oyunlarýmýn yönetmeniyle evlendim sanýyorsun?
Gördüðüm tek erkek oydu çünkü.
Herneyse. Evde oturmayý
ve hayatýmýn bu dönemini seviyorum.
Neden kendimi savunmak zorunda kalýyorum ki?
20 yýl evli kaldým. Bana bu kadarý yetti.
-Bu da neydi?
-Özür dilerim. Birþey bulduðumu sanmýþtým.
Tatlým, bu adamla ne iþin var?
O yaþlý biri.
-Ve þövenin teki.
-Eðlenceli biri.
-Eðlenceli mi? Nasýl eðlenceli? O yanlýþ biri!
-Evet ama yanlýþlar eðlenceli olabilir, anne.
Hayýr, bu yanlýþ deðil.
Aslýnda inanýlmaz derecede zeki ve ilginç biri.
Medeni durumu dýþýnda birþeylerden bahsetseydiniz
ne kadar zeki olduðunu anlardýnýz.
-On tane falan þirketi var.
-On tane þirketi var ne demek?
Bu baðlanamýyor demek. Anlamý bu.
Tanrý korusun! Baðlanmak mý?
Bunu anladým!
Herneyse. Ýkinizin de çok spontan
ve hoþ olduðunuzu düþündüðünü söyledi.
-Sonra da, güneþ doðar doðmaz gideceðini söyledi.
-Ne yani? Arabasýnýn farý yok muymuþ?
Bekle bir dakika. Bu kadar sinirlenmeye
hakkým yoktu. Özür dilerim.
O senin arkadaþýn, benim deðil. Özür dilerim.
Seni seviyorum.
Ben seni daha çok seviyorum.
Bizim hoþ olduðumuzu söylemiþ olmasý
ihtimali yok.
Lütfen. Hem de hiç.
-Ne dinliyorlar?
-Umrumda deðil.
Marvin Gaye?
''Hadi baþlayalým...''
Keser misin, þunu!
-''Hadi baþlayalým...''
-Ýðrençsin, Zoe. Kes þunu!
Al bakalým.
Bu hafta sonundan sonra bir daha onu görmeyecek,
bunu biliyorsun. O da baðlanamýyor.
Gerçekten eðlenceli biri galiba. Kabul et.
Onda birþeyler var. Sen de hissettin.
-Tamam, delilik bu.
-Anne!
-Anne mi dedi?
-Anne! Acele et!
Anne!
Tamam.
Ne oldu, anlamadým. Dönüp duruyoduk,
kendini iyi hissetmediðini söyledi, sonra birden düþtü.
-Harry, neyin var?
-Ben iyiyim. Birþeyim yok.
-Göðsün aðrýyor mu?
-Üstüne bir fil oturmuþ gibi.
91 1'i ara. Bir ambulans yollamalarýný söyle.
Marin, hemen!
-Aman Tanrým!
-Ne yapýyorsun?
Sunni teneffüs.
Seni s*ktiðimin herifi!
Evet, hemen bir ambulans lazým!
Hadi, Harry!
Kendine gel!
-Sorun ne?
-Kalp krizi.
-Nasýl gidiyor?
-30 dakikadýr göðüs aðrýsý çekiyor.
Mide bulantýsý, nefes darlýðý, nebýz 104, solunum 18.
-Kalp için CBC CNB verelim.
-Peki, doktor.
Bay Sanborn, ben Doktor Mercer.
Þu anda aðrýnýz var mý?
Göðsümde baský var.
Çok sýkýþýyor.
-Bana aðrýyan yeri gösterebilir misiniz?
-Tam burasý.
-Aðrý baþladýðýnda ne yapýyordunuz?
-Güzel bir kadýný öpüyordum.
-Seks yapýyor muydunuz?
-Ne yazýk ki, hayýr.
Mizah duygunuz zarar görmemiþ.
Ona 5 mg. Asprin verin ve seruma nitrogliserin ekleyin.
-Bay Sanborn...
-Evet?
EKG damarlarýnýzdan birinin týkalý olduðunu...
ve kalbe yeterli oksijen taþýyamadýðýný gösteriyor.
Kalp krizi mi geçiriyorum?
Krizi durduracaðýz ama kullandýðýnýz ilaçlarý bilmeliyim.
-Lipitor alýyorum...
-Þunu çiðneyin.
-Baþka?
-Tansiyon ilacý.
Ya ***?
Bay Sanborn, bugün *** aldýnýz mý?
Bay Sanborn?
Hayýr, *** almadým.
Tamam, güzel. Emin olmak istedim,
çünkü serumunuza nitrogliserin koydum.
Ve eðer *** almýþ olsaydýnýz,
ikisinin karýþmasý ölümcül olabilirdi.
-Babanýz iyileþecek.
-O benim babam deðil.
-Özür dilerim. Büyük babanýz iyileþecek.
-Çok teþekkürler.
Biz akraba deðiliz. O bir arkadaþým.
Özür dilerim.
Ben Doktor Mercer.
Bay Sanborn hafif bir kalp krizi geçirdi. Damardaki
týkanýklýðý açmasý için bir ilaç verdim ve iþe yaradý.
Çok þanslý. Yarým saat daha gecikseydi
ayný ilaç iþe yarar mýydý, bilmiyorum.
Bu benim için fazla aðýrdý.
Þu anda çok iyi durumda.
Ona uyumasý için birþey verdim. Baþlarda
biraz sersemletebilir ama uyumasý gerekiyordu.
-Siz Bayan Sanborn musunuz?
-Hayýr! Hayýr, ben sadece... Hayýr.
Adým Erica Barry. Bizde yemek yiyorduk.
Onunla bu akþam tanýþtým.
-Siz Erica Barry'siniz?
-Evet?
-Oyun yazarý?
-Evet?
Ne büyük bir zevk!
Ben çok büyük bir hayranýnýzým.
-Gerçekten mi?
-Çok büyük bir hayranýnýzým.
-Teþekkürler.
-Vay canýna!
Teþekkürler.
Teþekkür ederim, Doktor.
-Erica? Yeþil çay?
-Çok sýcak! Teþekkürler.
-Birþey deðil. Oturabilir miyim?
-Evet, elbette.
Çok iyisiniz.
Týp fakültesinde ilk yýl, neyin sizi çýldýrtmadan
tüm gece ayakta tutabileceðini öðrenirsiniz.
Hamptons'da bir eviniz olduðunu duymuþtum.
Gerçekten çok büyük bir hayranýnýzým.
Sanýrým yazdýðýnýz tüm oyunlarýnýzý seyrettim.
Sanýrým bazýlarý siz doðmadan yazýlmýþtý.
Marin bile hepsini görmedi.
Hayýr, hepsini seyrettiðime eminim.
Sonuncusunu da iki defa seyrettim.
Julian, dikiþ atýlmasý gereken
ayakta bir hasta var.
Tamam, teþekkürler.
Ben Bay sanborn'a bir bakacaðým.
Uyuyorsa, gidip biraz uyuyup sabah gelirsiniz.
Seninle tanýþmak harikaydý, Erica.
Bayanlar...
Tamam. Ýþte senin için mükemmel bir erkek.
Çok tatlý.
-Anne, benimle bu kadar az ilgilenen
bir erkek daha görmedim.
-Ya da seninle bu kadar ilgilenen.
-Benimle mi? O daha 30 yaþýnda.
-Hayýr, otuzun üstünde.
Yaþý kimin umrunda? Yani, benim tipim deðil.
Yakýþýklý bir doktor. Ama tam sana göre.
Ve senin için yanýyor
ve bu da onu daha da mükemmel yapýyor.
Tamam, kesin þunu.
O benim yazdýklarýmdan hoþlanýyor, benden deðil.
Ben asla...
Kapayýn çenenizi.
Tanrým. O iyi mi?
Harry!
Harry, buraya gel.
Tatlým, eve gitmek istiyorum.
Leo'yu çaðýrabilir misin?
-Harry! Hayýr, yataða dönmelisin.
-Beni alsýn çünkü ben...
Kadýn, sen benim hayatýmý kurtardýn.
-Bir hemþire çaðýrýn.
-Hemþire!
Bilinci yerinde deðilken bile sülüðün teki!
Çekil üstümden!
Ayaða kalkmamalýsýnýz.
-Ýþte.
-Özür dilerim. Teþekkürler.
-Ýþemeliyim.
-Biz hallederiz, Bay Sanborn.
Tamam.
Bunu görmek isterim.
Ýþte bunu görmek isterim.
Acele etseniz iyi olur.
Acele etseniz iyi olur.
-Sizin için ne yapabilirim?
-Harry Sanborn'u almaya geldim.
Ben Doktor Mercer.
Gelin, sizi ona götüreyim.
-Ve sizler...
-Ben Leo Hofmann, Harry'nin özel asistaný.
Biraz þef, biraz þöför, biraz parti planlayýcýsý.
Neye ihtiyacý varsa.
-Ýlginç bir iþe benziyor.
-Altý yýldýr onunlayým ve bir an bile sýkýlmadým.
Tamam, Harry.
Anlaþýlan seni taburcu etmemiz gerekecek.
Sakin olun, çocuklar.
Sadece biraz hýzlý kalktým.
Doktor, söyle onlara.
Ýyi miyim?
-Bu sabah testlerim nasýl?
-Büyük bir hýzla iyileþiyor.
-Ona sarýlabilir miyim?
-Elbette.
Tamam. Tamam.
Sulugözlü ahmak.
Burada sadece iyi haberler var.
Tak tak.
Selam.
-Dýþada görüþürüz.
-Çok teþekkürler, Doktor.
Muhteþem bir flörtüm, deðil mi?
-Evet, Bay Heyecan.
-Bana birþey söyle.
-Henüz seks yapmadýk, deðil mi?
-Hayýr.
-Yapacaktýk ki, sen yýkýldýn.
-Ýþte uðruna yaþanacak birþey.
Yanaða döndük.
Yavaþ olun, Bay Sanborn.
Hala hareket halindeyiz. Yavaþ!
Selam, ben...
Harry, üzgünüm ama
henüz yolculuða çýkmana izin veremem.
Oraya dönmeyeceðim.
Ben de arabaya binmene izin veremem
ve seni otoparkta da býrakamam.
Sizi dava etmeyeceðim. Eðer
düþündüðün buysa istediðin herþeyi imzalarým...
sadece býrak da þehre döneyim.
Ýþte sana en iyi teklifim:
Birkaç gün buralarda kalmaya söz verirsen
seni hastaneye yatýrmayacaðým.
Bir hemþire tut, ben de
gücünü toparlayana kadar sana göz kulak olayým.
Buralarda kalmak mý?
Doktor, nereye gitmemi önerirsin?
Biri bana, nasýl oldu da bu adama
bakýcýlýk yapmaya baþladým, anlatsýn, lütfen.
Bu hayatýmda yediðim en iyi hindili sandviç.
-Beni dinlemiyorsun bile.
-Dinliyorum. Sinirlenme hemen.
Buraya huzur bulmak için geliyordum
ve bir anda bir karikatür karakteri oluverdim!
Telefon da hiç susmuyor
ve asla bana deðil.
-Böldüðüm için özür dilerim.
-Önemli deðil, Leo, ben alýrým.
-Önemli, deðil. Ben hallederim.
-Hayýr, ben alýrým.
Ben yýkarým.
Bulaþýk yýkamaktan yüksünmem.
Peki.
Nasýlsýnýz?
Adýmý bile bilmiyor ama bulaþýklarýný yýkýyorum.
Ýþte o. Tamam. Yarýn, oldu mu? Harika.
Ben hallederim. Bir saniye.
-Selam, Erica. Bunu nereye býrakayým?
-Tam buraya. Ben alýrým.
Harika. Dinle, Harry'nin baþý çok aðrýyor.
Tynelol var mý?
-Tynelol.
-Harika. Extra güçlü varsa muhteþem olur.
-Selam. Ben Tanya.
-Selam.
-Harry'nin asistanýyým.
-Dave Klein. Ben de onun asistanýyým.
-Tanýþtýðýmýz memnun oldum.
-Tanýþtýðýmýz memnun oldum.
Saðol.
Çok makbule geçti.
Bunu ne yapayým? Boþ bir su bardaðý.
Çok seçenek var.
Tamam, seni daha fazla rahatsýz etmeyeceðim.
Yani, bana gösterecek yeni sayfan yok?
-Dave...
-Sana baský yapmýyorum. Sadece sordum.
-Baba! Burada olduðunu bilmiyordum.
-Tam çýkýyordum, tatlým.
Ben de Zoe'yle þehre inecektim
ama sen gidiyorsan seninle gelmeyi tercih ederim.
Aslýnda gitmeden önce buluþmam gereken biri var.
Dur, dur, dur, dur.
Sen gidiyorsun, Zoe gidiyor, onun ekibi gidiyor...
Ve ben burada onunla yanlýz mý kalacaðým?
-Hastane sabah ilk iþ bir hemþire yollayacak.
-Sabah mý? Daha 19 saat var.
Tamam, bununla baþ edebilirim.
Kendimi bir Zen ortamýna koyup,
müzik dinleyip, yemek yapýp yazacaðým.
Odaklanacaðým.
Hadi.
Teþekkür ederim.
Sýkýcý siyah kravatlar herkeste ayný etkiyi yaratýrdý.
Selam.
Seni birazdan arasam olur mu, bebek?
Saðol.
-N'aber?
-Tamam. Sorun þu:
Senin hasta kötü çocuk tiplemene karþý
tutucu hemþireyi oynamak istemiyorum.
Bir kalp krizi daha geçirmek istiyorsan,
buyur geçir. Bu senin hayatýn.
Ama benim iþim var
ve sen halihazýrda týkanmýþ damarlarýný...
dumanla dolduruyorsun diye
hastaneye koþturacak vaktim yok.
Ama daha da önemlisi, yeni boyanmýþ evimin
bir bilardo salonu gibi kokmasýný istemiyorum.
Hep böyle miydin,
yoksa buna ben mi neden oluyorum?
Sadece, bilirsin...
Daha önce bir kadýný bu þekilde etkilediðimi
hiç sanmýyorum.
-Üstümde nasýl bir etkin olduðunu düþünüyorsun?
-Pek tanýyamadým.
Bu yüzden daha önce hiç olmadýðýný biliyorum.
-Peki, hiç uyumaz mýsýn?
-Gecede dört saat yetiyor.
Bana da. Hayatýmda hiç sekiz saat uyumadým.
Ben de. Keþke uyuyabilseydim.
Þunlarý kapatmamý ister misin?
Sabahlarý çok güneþ olur.
-Olur.
-Eee, Harry, bu saatte kimle konuþuyordun?
-L.A.'den bir arkadaþla.O tarafta daha saat on.
-Ve onun yatma saati daha gelmedi?
-Yani saat geçtikçe yumuþamýyorsun?
-Ýyi geceler, Harry.
Sana birþey daha sorabilir miyim?
Neden boðazlý giyiyorsun?
Yazýn ortasýndayýz.
-Peki, cidden, benim ne giydiðimden sana ne?
-Sadece merak ettim.
Seviyorum. Hep sevdim.
Ben boðazlý tipi bir kadýným.
-Hiç ateþ basmaz mý?
-Hayýr.
-Asla mý?
-Son zamanlarda hiç.
'-Hiç ateþ basmaz mý?'
'-Hayýr.'
'-Asla mý?'
'-Asla diyemem...'
Nihayet.
Tamam. Tamam.
Hayýr!
Üzgünüm.
-Tanrým, nasýl üzgünüm.
-Ne yapýyorsun?
-Mutfaðý bulmaya çalýþýyordum.
-Burada mý?
Kafam karýþtý. Karanlýktý ve...
aslýnda pek birþey görmedim.
Sadece...
Sadece göðüslerini ve biraz da...
-Hoþçakalýn, Bayan Barry.
-Hoþçakalýn mý? Gidiyor musun?
Hayýr, bu hiç iyi deðil.
-Kovuldum.
-Kovuldun mu? Hayýr, daha yeni baþladýn.
Kovulmadýn, hayatým.
Sadece sana ihtiyaç yok.
Ýhtiyaç yok mu? Ne? Bir dakika.
Ne demek, ihtiyaç yok? Elbette, ona ihtiyacýmýz var.
Hayýr, hayýr, hayýr. Bugün kendimi
oldukça canlý hissediyorum. Kendime geldim.
Zahmet verdiðimiz için özür dileriz, Bayam Gimbel.
Kendinize iyi bakýn.
Harikasýnýz.
-Dinle, dün gece hakkýnda...
-Bu konudan hiç bahsetmesek, olur mu?
Eczaneye gitmiþtim. Reçeteni hazýrlamýþlar.
Bunlarý tokken almaný söylediler.
-Sadece bir silüettin.
-Sanýrým, bu konuþmaya giriyor.
-Seni pek o kadar da net görmedim.
-Ýþte baþladýn.
-Tamam, bir daha lafýný etmeyeceðim ama ben...
-Çalýþma vakti, Harry.
Sen de benim k*çýmý gördün ama deli gibi davranýp,
gözlükler, þapkalar, garip kýyafetlerle gezmiyorum.
Evet mi, hayýr mý? Anlaþma ne?
Gidebilir miyim?
-Hala baþýn dönüyor mu?
-Eskisi kadar deðil.
-Nefesin kesiliyor mu?
-Sadece bazen.
-Güzel. Erica sana nasýl bakýyor?
-Kim?
Erica.
Ha, o. Tam bir olay.
Doktor, kadýn yaz ortasýnda boðazlý kazak giyiyor.
Tutucunun da ötesinde.
Yakýnlarýnda bulunmak neredeyse eðlenceli hale geliyor.
Tutucu mu? Komik.
Ben hiç farketmedim.
Onunla yaþamayý bir dene.
Dün gece onu çýplak gördüm.
-Bu bana pek tutuculuk gibi gelmedi.
-Kazara oldu.
O benim uyuduðumu sanmýþ,
ben de onun odasýnýn mutfak olduðunu sandým.
Bir söz vardýr.
'Kaza diye birþey yoktur.'
Bana güven.
Bu bir kazaydý.
Ama benim 5, 6 metre uzakta olduðumu bile bile
neden çýplak gezsin ki?
-Sen neden yatak odasýný mutfak sandýn?
-Karanlýktý. Saat sabahýn ikisiydi.
Bu neden ortalýkta çýplak dolaþtýðýný açýklýyor olabilir.
Derin bir nefes al.
Biliyor musun,
daha önce o yaþta bir kadýný hiç çýplak görmemiþtim.
Dalga geçiyorsun.
Hepimiz doktor deðiliz, bebek.
Bence çok güzel biri.
Ve muhteþem bir yazar, biliyorsun.
Hayýr, bilmiyorum.
Oldukça önemli bir yazardýr.
Demek kýzýyla çýkýyorsun?
Tamam. O harika bir piliç.
Babasýna çekmiþ olmalý.
Piliç dedim de aklýma geldi.
Doktor, Bay Geceyarýsý ne olacak?
-O bölüm ne zaman çalýþmaya baþlayabilir?
-Bence Bay Geceyarýsý birkaç hafta daha dinlenmeli.
-Ama yaptýðýmda ölmeyeceðim, deðil mi?
-Hayýr. Egzersiz sayýlýr. Sana iyi gelir.
Kalp krizinden sonra yaklaþýk hesap þudur:
Merdiven çýkabiliyorsan, seks yapabilirsin.
Yani yolculuk yapamaz mý, diyorsun?
Uçakla bile mi?
-Tren?
-Sanmýyorum.
Zor geçti, ha?
Þey, yani..
Geldikten bir saat sonra hemþiresini kovdu.
Þimdi de hemþireye ihtiyacý olmadýðýný söylüyor.
Antrenman yapmak gibi oldu.
Sen nasýlsýn?
-Ben mi?
-Sen.
Þey, ben...
Ben iyiyim. Ýyiyim.
Bir kere daha iyiyim dersen, sana inanmayacaðým.
Telefonu nereye koydum?
-Ýþte burada. Saðol.
-Birþey deðil.
Alo?
Selam.
Arayamadýðým için özür dilerim.
Hayýr.
Oyunun bir bölümü Paris'te geçiyor.
Ýlham versin diye Fransýz müzikleri dinliyorum.
Hayýr.
Uðraþýyorum.
Henüz pek akmaya baþlamadý ama...
Seni yedi gibi alayým mý?
-Peki... ya hasta ne olacak?
-Dediði gibi. Hemþireye ihtiyacý yok.
Evde geziniyorum!
Hayýr.
-Selam.
-Dinle...
'Beni çýplak gördün' hikayesini aþmaya karar verdim.
Bu yüzden bu konuyu açmayalým, oldu mu?
Güzel.
Çünkü bütün günü senden saklanarak geçirdim.
-Ýçeri gelmek ister misin?
-Ritmini falan bozmak istemem.
-Keþke öyle olsa.
-Güzel resim.
-Dýþarý çýkýp kýsa bir yürüyüþ yapmayý deneyeceðim.
-Yapabilecek misin?
Evet, doktorum önerdi. Merdiven týrmanmak
falan için antrenman yapmalýyým.
-Bana katýlmak istemezsin.
-Bu gelmemi istemiyorsun mu demek?
Hayýr, ister misin, diye soruyordum.
Evet, elbette isterim
ama genellikle yazmaya baþlayýnca ara vermem,
bu yüzden gelmesem daha iyi olur, sanýrým.
Yani, biraz temiz hava zarar vermez ama...
Bu sadece bir yürüyüþ, Erica.
Evlenme teklifi deðil.
-Adýmý biliyorsun.
-Erica Jane Barry. lnternet'ten baktým.
Senden bahseden 8,000'den fazla
web sitesi olduðunu biliyor muydun?
-Bu mümkün deðil.
-Doðru. Artýk hakkýndaki herþeyi biliyorum.
-Geçen gece yüzünden deðil...
-Evet, biliyorum. Anladým.
Doðrusunu istersen, ben de sana baktým.
-Öyle mi?
-Evet.
L.A.'de büyüdüðünü biliyorum.
Kimsenin yapmadýðýný yapýp, 29 yaþýnda
kendi plak þirketini kurdun. Çok etkileyici.
40 yaþýnda sattýn. Bu daha da etkileyici.
Sonra dergi çýkartmaya baþladýn, nette site açtýn.
Sonra da küçük bir plak þirketine yatýrým yapýp,
dünyanýn en büyük ikinci HipHop þirketi haline getirdin.
-Dinlemesi bile çok yorucu.
-Evet, biliyorum. Biliyorum ama...
-Gerçek þu ki, zaman çok hýzlý akýyor, deðil mi?
-Göz açýp kapayýncaya kadar geçiyor.
Evet.
Þuna bak!
Evinin her tarafýnda
bunlarla dolu kaseler olduðunu farkettim.
Çýlgýnca, biliyorum.
Ama bence çok güzeller.
-Neden sadece beyazlarý topluyorsun?
-Sadece beyazlarý toplamýyorum.
-Demek gerçekten delisin.
-Biliyorum. Sadece beyazlarý topluyorum. Tanrým!
Bu ne anlama geliyor?
Maceracý birþeyi
kontrol altýnda tuttuðum anlamýna mý?
Demek kendi ruhuna da
herkese davrandýðýn kadar sert davranýyorsun.
Beni hatýrlarsýn.
-Sana biþey sorabilir miyim, Harry?
-Evet, elbette. Sor.
Neden sadece genç kýzlar?
Yani, hikayesi ne? Gerçekten?
-Az eþyayla yolculuk yapmayý severim.
-Az eþyayla.... Tanrým!
Özür dilerim ama bu ne demek?
-30 yaþýnda biri durumu anlar.
-Yani kanar.
Yani kabul eder.
Burada anahtar 'kabul'.
Tamam, eðer istediðin buysa...
Tehdit oluþturmayan kadýnlar...
Telefon numaraný istemezler...
Gösteriyi sen yönetirsin...
Bu arada, bence bizim iliþkimiz de geliþiyor.
Farkettin mi?
Ciddiyim. Belki de
tek yapmamýz gereken evden çýkmaktý.
Farketmiþ olabilirsin, ilginç bir þekilde
eve doðru yürürken yine zorlaþmaya baþladý.
Elbette zorlaþtý.
Senden bahsediyorduk.
Bu küçük düþmanlýðý kabulleneceðim
çünkü refakatinden büyük zevk alýyorum.
Ýyi misin?
Evet. Evet ama...
Ben galiba burada kalýp gün batýmýný izleyeceðim.
Ýlgilenir misin? Saha kenarýndan yer ayýrýttým.
Þey...
-Önemli bir randevun mu var?
-Aslýnda evet. Senin doktorunla.
Doktorumla demek.
Çünkü o senin için çok genç deðil.
Hayýr, hayýr, benim için kesinlikle çok genç.
Sadece yemek yiyeceðiz. Bu bir randevu deðil.
Onun bundan haberi var mý?
Ona söyleyeceðim.
Ama zaten böyle gördüðünden þüpheliyim.
-Tamam mý?
-Ben senin þüphe duyduðundan þüpheliyim.
Canýn ne isterse onu yap.
Þöyle düþün:
Tehlikeli deðil, numaraný istemez,
gösteriyi sen yönetirsin...
-Bu hiç adil deðil!
-Güven bana. Harika bir randevu olabilir.
-Bak sen kapýyý açana.
-Ve bak sen kapýda dikilene.
Sana birþey getirdim.
Kafeteryamýzdan kalp dostu bir akþam yemeði.
Teþekkür ederim.
Merhaba.
-Çok güzel görünüyorsun.
-Teþekkür ederim.
Selam, ben Marin. Þu anda evde deðilim.
Mesaj býrakýn, sizi arayayým.
Selam, tatlým. Evde oturmuþ
bebeklik resimlerine bakýp seni düþünüyordum.
Selam, Brook ve Shannon'a ulaþtýnýz.
Brook için bire, Shannon için ikiye basýn.
Yaþlý saç dýþýnda herkes dýþarda....
Yaþlý... Yaþlý...
Yaþlý...
Yaþlý saç...
Yýðýnýn en üstünde.
-Julian, sana birþey sorabilir miyim?
-Ne istersen.
-Kaç yaþýndasýn?
-36 yaþýndayým.
Yani senden neredeyse 20 yaþ büyüðüm.
Bu sence de çok büyük bir fark deðil mi?
Bence bunun hiçbir önemi yok.
-Yani biliyorsun.
-Biliyorum.
Tamam ama...
Bizim açýmýzdan...
-Sadece arkadaþ olmak istiyorsun, deðil mi?
-Gerçekte mi? Hayýr.
-Peki, ne olmak istiyorsun?
-Söylersem seni utandýrýrým.
Seni görmek için giyinirken bile utandým.
Bu seni þaþýrtabilir ama bazý kadýnlar
benim çok çekici bir erkek olduðumu düþünüyorlar.
Hiç evlenmedim, doktorum...
Bunun onlara ne kadar çekici geldiðini bilemezsin.
-Bazýlarý için.
-Evet, bilirim.
Ama kendi yaþýndaki kýzlardan
hoþlanmýyor musun?
Hoþlanýyorum ama tepki verdiðim biriyle
hiç karþýlaþmadým.
Böyle bir tepki.
Baþýna daha önce hiç gelmemiþ birþey geldiðinde,
en azýndan ne olduðunu öðrenmen gerekmez mi?
Herhalde. Yani bilmiyorum. Bu benim için biraz zor.
Ben bu iþleri pek sýk ya da pek iyi yapmam.
Hadi caným. Taliplerinden kurtulmak için
onlarý sopayla kovalýyor olmalsýýn.
-Dalga geçiyorsun, deðil mi?
-Hayýr.
Hayýr. Benim yaþýmdaki erkekler,
en azýndan benim karþýlaþtýklarým, þey...
Bak, ben normal biri deðilim
ve onlar normal olanlardan hoþlanýyorlar.
O zaman senin yaþýndaki erkekler aptallar.
Bunu hiç düþündün mü?
Evet, düþündüm. Defalarca.
-Güzel koktuðunu biliyordum.
-Sadece sabun.
-Erica, inanýlmaz derecede seksisin.
-Hayýr, yemin ederim deðilim.
Ben geldim.
-Eðlendin mi?
-Ýlginçti.
Ýyi geceler, Harry.
Ýyi geceler.
Þunu atalým.
Bu iyi.
HARRY37
'Ne yapýyorsun?'
Yazýyorum. Selam.
Sen ne yapýyorsun?
Elbette. Aralýksýz.
Joan Rivers'ýn mücevher satmasýný seyrediyorum.
Randevun bir randevu muydu?
Sanýrým öyleydi...
Demiþtim.
Aç mýsýn?
Yemekten daha yeni döndüm.
Evet, ama
kadýnlar randevularýnda asla yemek yemezler.
Herþeyi nasýl bilebildiðini anlamýyorum.
Aslýnda biraz açým.
Ben de.
Mutfakta buluþalým mý?
Pijamalarýmý giydim.
Pijamalarýný giymiþ.
Ben de.
Pijama partisi?
Pijama partisi.
Beþ dakikaya görüþürüz.
-Çok þiriniz.
-Bu benim için oldukça sýra dýþý.
-Evimde birilerinin kalmasýna alýþkýn deðilim.
-Ben de.
Gerçekten mi?
Seninki gibi bir sosyal hayatla, ha?
Hayatým, seksle uyukuyu birbirine karýþtýrýyorsun.
-Uyumak tek baþýma yapmayý tercih ettiðim birþey.
-Tamam. Bunu bilmek güzel.
-Ne istersin?
-Seçeneklerim ne?
Pek seçici olmadýðýmý
düþündüðümü biliyorum ama...
Lütfen, ne farkeder?
Seni düþündüðümde...
benim hakkýmda ne düþündüðünü
hayal edemiyorum.
Tamam. Pankek, makarna, dünden kalanlar...
-Kýzrmýþ peynir?
-Pankek.
Tam da istediðim þey.
Hiç evli olmayý özlüyor musun?
Ýddiaya girerim, harikaydýn.
Bazen. Evet, geceleri.
Ama artýk pek özlemiyorum.
Demin birimiz ilginç birþey söylemiþti.
Senin hakkýnda ne düþündüðümü
hayal edemediðini söylemiþtin.
Evet, tamam,
ama buna cevap vermek zorunda deðilsin.
-Peki.
-Ama söylemezsen merak ederim.
Önce bana evli olmayý
neden sadece geceleri özlediðini söyler misin?
Þey... Geceleri telefon pek çalmaz.
Yanlýz kalma duygusu geceleri gelir...
Tek baþýma uyumaya alýþmak biraz vakit aldý
ama çözdüm.
Yataðýn ortasýnda uyumalýsýn. Diðer tarafta
kimse yokken bir tarafta yatmak hiç saðlýklý deðil.
Þimdi senin hakkýnda düþündüklerimin
doðru olduðuna inandým.
Sen bir güç abidesisin.
-Cevabýmý puanlandýrma.
-Üzgünüm, tamam mý? Üzgünüm ama...
Neye benziyorsun, biliyor musun?
Þömine üstüne asýlan o büyük portrelere benziyorsun.
Senin gibi kadýnlarý tanýmlamak için
kelimeler icat edildi.
Mesela?
Kaya gibi...
ve nüfuz edilemeyen.
Yani acýmasýz olduðumu mu düþünüyorsun?
Hayýr, bence sen yenmesi zor birisin.
Evet, soðuk, uzak.
Sanki bir resimde donmuþ gibi mi?
Hiç de deðil. Ama gücünü kendini herkesten
uzaklaþtýrmak için kullandýðýný düþünüyorum.
Ama kalkanlarýn indiðinde,
kendini izole etmediðinde nefes kesicisin.
Bence senin kazanacak kombinasyonun bu.
En güçlü kombinasyonun bu, aslýnda.
Benden nefret mi ediyorsun, yoksa...
beni þimdiye kadar anlayan tek insan mýsýn,
karar veremiyorum.
Senden nefret etmiyorum.
-Etmiyor musun?
-Hayýr.
Anne?
Süpriz!
-Selam. Oda servisi.
-Selam.
Tatlým, bu saate burada ne iþin var?
Büyük bir yardým balosu vardý.
Bir grup arkadaþla oraya gittik.
Harry için üzüldüm. Burada yanlýz kalýp sýkýlýyordu.
Ben de gelip nasýlsýnýz diye bakayým dedim.
Harika çiçekler için çok teþekkürler, bu arada.
-Kocamanlardý.
-Benim için zevkti.
Çok tatlý.
Pankek mi yapýyorsunuz?
Ýkiniz de pijamalýsýnýz.
Kndimi birþeyleri bölüyormuþum gibi hissettim!
Aptallaþma. Benim hiç uyumadýðýmý biliyorsun.
O da uyumuyormuþ.
Alo?
Hayýr, geldim. Rekor kýrdým.
Herkes hala orada mý?
Tamam.
Evet...
Tamam, görüþürüz.
-Marin.
-Evet?
Geldiðine göre þunlarý sen yapsana.
Ben de çalýþmaya devam edeyim.
Anne, daha yeni geldim.
Bu arada, babam bugün beni ekti.
Beraber yemek yiyecektik ve gelmedi.
-Hep böyle miydi?
-Tatlým... Bilmiyorum.
Bir çift boþanýnca böyle olur zaten.
Tüm sorunlar çocuða geçer.
Ben çocuk deðilim ama...
Sen nasýlsýn?
Kendini nasýl hissediyorsun?
Þey...
Söylesene.
Ne zaman eve dönebileceksin?
Ben gerçekten gidip çalýþacaðým.
Þunu sen bitirsene.
Hem ikiniz biraz hasret giderirsiniz.
Bunu nasýl yapacaðýný biliyorsun.
Artýk pankek istemiyor musun?
Ben...
Hayýr, istemiyorum.
-Harry'den ayrýlýyorum.
-Ne demek istiyorsun? Neden?
-Çünkü baþka birisiyle tanýþtým.
-Son iki günde mi?
Beni bilirsin. Hayatým çýlgýndýr.
Hergün binlerce yeni insanla tanýþmalýyým.
Ayrýca, kabul edelim, benim için çok yaþlý.
Bu iþi sürdürmem delilikti.
-Doðru. Ama biliyor musun, o...
-Biliyorum...
Ondan hiç beklemezken
ne kadar dolu olduðunu görüyorsun.
-Bu çok cesaret kýrýcý.
-Hayýr, anne. Dinle...
Düþünüyordum da,
eðer bununla baþ edebilirsen... Sen ve Harry...
Baþ edebilirim...
Eðer Ýstersem ...
Böyle diyorsun
çünkü onunla yattýðýmýzý sanýyorsun.
Sesini alçalt!
-Yatmadýnýz mý?
-Asla. Yakýnýndan bile geçmedik. Yemin ederim.
Bunu ortaya koyuyorum çünkü
hayat ritmlerinin uyuþtuðunu düþünen iki nsan var.
Dün gece mutafakta piþen tek þey pankek deðildi.
Alo?
5:15'te kalktýðýmdan beri aklýmda olmana raðmen
aramadan önce mantýklý bir süre bekledim.
Bir daha ne zaman
yemeðe çýkabileceðimizi merak ediyorum.
Gelecek birkaç gece çalýþýyorum.
Gelecek haftayý beklersek korkup kaçacaðýný
biliyorum. Bu yüzden Cuma'ya ne dersin?
Çýkýyormuþuz gibi olacaðýný biliyorum
ama bence bu iyi birþey.
Kimsiniz?
-Þaka yaptým.
-Komik. Sekizde Grill'de buluþalým mý?
-Tamam olur. Sekiz uygun.
-Ben de seni görmek için sabýrsýzlanýyorum.
-Artýk senindir.
-Kes þunu. Nasýl karþýladý?
Herþeyi benim adýma halleti.
Tam iþinin ehli.
Çok zarifti.
Kaderimizin dost olmak olduðunu söyledi.
Aman Tanrým!
Aman Tanrým! O beni terkediyordu.
Farkýna bile.... O bir dahi!
-Bu mümkün deðil! Yapmýþ olamaz!
-Kesinlikle yaptý.
Ve ne var, biliyor musun?
Bunun bir önemi yok.
Çünkü artýk beraber deðiliz
ve ikmiz de bundan rahatsýz deðiliz. Tamam mý?
-Gitmeliyim.
-Peki.
Þimdi, Erica...
Bunu þimdiye kadar kendin için yaptýðýn
en akýllýca þey olarak düþünmeye çalýþ.
-Mumlar?
-Romantik.
-Özür dilerim. Ben..
-Ne için?
-Seni öptüm ve ben...
-Hayýr, tatlým, ben seni öptüm.
Bunu yapanýn ben olduðumu biliyorum.
Çetele tutmamaya çalýþ.
Yumuþak dudaklar.
Bunun iþe yaradýðýna çok sevindim.
O kadar uzun zamandýr dudaklarýmý
öpüþmek için kullanmadým ki... Rujum...
Vay vay...
Bak kimde çalýþan birþey varmýþ.
*** bile alma....
Kaçýrmadan öp beni.
Bu akþam klasikler arasýna girecek.
Hiç kuþkun var mý?
-Evet.
-Benim de.
Þu ana kadar...
öpüþmek harikulade.
Abartmýyorum.
Sadece olaný söylüyorum.
Muhteþem.
Harry...
Kahrolasý boðazlý kazaðýný aþamýyorum.