Tip:
Highlight text to annotate it
X
TED'in bu giriş müziğini seviyorum.
Ses, sizi her zaman etkiler.
Bunu daha önce düşünmemiş olabilirsiniz.
Ama ben sizi başlangıca götüreceğim.
Bu, duyduğunuz ilk ses.
Annenizin kalp atışları.
Bunu hamileliğin 12. haftasından sonra algılamaya başlarsınız.
Olay şu ki, sizin kulaklarınız yoktur.
Fakat burada, sadece kulaklarınızla duymuyorsunuz
aynı zamanda, bütün vücudunuzla,
derinizle, kaslarınızla ve kemiklerinizle duyuyorsunuz.
Bunların hepsi sesi iletir.
Kulaklarınız elbette ki özel organlardır
ve onlar inanılmazdır.
Duyabileceğiniz en küçük ses
kulak zarınız sadece 3 atom boyutunda hareket ettirir.
Dayanabileceğiniz en yüksek ses
bir trilyon defa daha güçlüdür bu sesten.
Kulaklarınız her zaman açıktır, bir kulak kapakçığınız yok.
Günde 24 saat çalışırlar
uyuduğunuz zaman bile.
Düşünün,
siz uyuyorken, evinizde yabancı bir ses duyarsanız
hemen uyanırsınız.
Kulaklarınız sizi ilk uyarandır.
Eğer sizi uyarmak istesem, size el sallamam,
seslenirim.
Ne var ki, bizler dinlemede o kadar iyi değiliz.
Peki neden?
Duymak bir histir, dinlemekse bir beceri.
Tabii ki hepiniz nasıl dinleneceğini öğrendiniz, değil mi?
Nasıl dinleyeceğini öğrenenler el kaldırsın.
Güzel
Bu müfredatta olmalı
ama yok, belki burda var
fakat birçok okulda yok.
Dinlemek gerçek bir beceri, seslerle kurduğumuz, geliştirmemiz gereken bir iletişim yöntemi.
Sanırım Ernest Hemingway idi, ne güzel söylemiş;
"Birçok insan gerçekten asla dinlemiyor."
Dinleme pozisyonları var, biliyor muydunuz?
Bakın size, eğleneceğiniz bir tanesi,
Size dinleme pozisyonlarından bir örnek vereceğim:
Erkekler, indirgeyici şekilde dinlemeye eğilimlidir, amaç için dinlerler.
Bir konuşma da adam der ki;
"Falan problemim var." diğer adam da der ki;"İşte çözümü şu."
"Teşekkür ederim." biter ve gider, sohbet sona erer.
Biz, böyle konuşmaya eğilimliyiz.
Diğer yandan kadınlar, kapsamlı bir şekilde dinlemeye eğilimlidir
sadece o kişiyle oturur, dinler, bir amaç yoktur, gidecek yer de yoktur, sadece orada olur.
Yani beyler, eğer kızlarla iyi geçinmek istiyorsanız
size, kapsamlı dinleme yöntemini keşfetmenizi şiddetle öneririm.
Eğer kötü bir gün geçirmişlerse şunu duymak istemezler; "Git bir duş al, daha iyi olursun."
Daha çok; "Ah canım, anlat ne oldu?" demenizi isterler. Bu kapsamlı dinlemedir.
Pek çok dinleme pozisyonları var, dinleme gerçek bir beceri
ve yapmanızı istediğim şeylerden birisi, bilinçli şekilde dinlemenizi sağlamak.
Sorun şu ki; etrafımız gürültüyle çevrili.
Dünyayı dinleyin, etrafımızda, her yerde gürültü var.
Trafiğin gürültüsü, fabrikaların gürültüsü...
Hoş olmayan bir sese verdiğiniz tepki şu;
küçük bir çocukken mesela; parmaklarınızla kulağınızı tıkamak.
Şimdilerde, insanlar bunu daha --
[Zil sesi]
zekice yollardan yapıyor. Ses, sizleri her an etkiliyor.
Bunun gibi sesler, bununla size küçük dozda kortizol verdim,
bu, 'savaş-ya da-kaç' hormonunuz.
Ses, hormon salgınızı etkiler
nefes alışınızı, kalp ritminizi...
Ses, fiziksel olarak sizi gün boyu, her an etkiler
ve bu, sesin üzerinizdeki dört etkisinden yalnızca ilki.
İkincisi ise; psikolojik etkisi.
Bu arada, bu, dalga sesi. Oldukça huzur verici bir ses.
Fizyolojik olarak, -- biraz kısabilir miyiz?--
Fizyolojik olarak sizi dinginleştirir.
Psikolojik olarak da oldukça güçlü etkileri vardır.
Müzik, söylemeye bile gerek yok,
çok güçlü bir duygusal etkendir
ve harika bir koro eseri dinliyoruz.
Sizi bilmem ama, bende hemen derin hisler uyandırdı.
Bu eser, sizi mutlu etmez. Bunun için yapılmamış.
Sadece müzik de değil, kuş sesleri mesela,
birçok kişiye, kendini güvende hissettiren bir sestir.
Çünkü, yüz binlerce yıldır öğrendik ki;
kuşlar şarkı söylediğinde, güvendesinizdir.
Sustuklarında, endişelenmelisiniz.
Yani, derinlerde, güven veren bir ses.
Bir de, doğanın alarmı, sizi daha çok tetikler.
Seslerin bizdeki etkisinin üçüncü şekli; bilişseldir.
Aynı anda konuşan iki kişiyi anlayamazsınız.
[Ses Kaydı]
ya da bir kişinin, aynı anda gelen çift sesini.
Aynı anda, ancak 1.6 kişinin söylediklerini anlayabilirsiniz.
Bu sebeple, bu tür sesin olduğu ofislerde çalışan kişilerin üretkenliği kesinlikle düşer.
Üretkenlikte düşüşe dair aklınızda nasıl bir rakam olursa olsun,
muhtemelen bunun kadar kötü olamaz;
[açık planlı ofis-üretkenlik:%66↓]
Günümüzde, çoğu ofis açık planlı
ve eğer insanlar başkalarının konuşmalarını kesintiye uğratıyorsa,
az önce geniş banttan duyduğumuzu, hani o, kafa karışıklığı belirten sembolleri yaşıyorlarsa
sonuç bu olur.
Dördüncüsü; ses bizi davranışsal olarak etkiler
Tüm bu duyduğunuz olurken, sorun bakalım,
Bu adam, sabit 45 km hızla gidebilir mi?
Hiç zannetmiyorum...
Tanıdık geliyor değil mi? Araba kullananlarınız aşinadır;
Müzik böyle çalınca, ayağınız gaza daha çok basar.
Eğer bunu çalarsam;
birkaç saniye sonra,
oldukça rahatsız olurdunuz.
Eğer 10 dakika boyunca çalarsam, hepiniz giderdiniz.
Fakat bu sesten uzaklaşamayanlar için, tahrip edici bir şey.
Aslında gürültü, toplumlarda büyük bir problem
ve muazzam hastalıklara sebep oluyor.
Avrupa Birliği tahminlerine göre; Avrupa nüfusunun %25'i gürültüden kötü etkileniyor
ve çoğunluğu uykusuzluk çekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre; yılda 200.000 kişi
gürültüye bağlı olarak yaşamını yitiriyor.
Çünkü uzun süre maruz kalındığında gürültü, iskemik kalp rahatsızlığı riskini artırıyor.
İşte bunlar, sesin bizi etkileme şekilleri.
Perakende satış yapan yerlerde işleri muazzam oranda etkiliyor.
Eğer bir dükkanda berbat bir müzik çalıyorsa, hemen oradan çıkıyorsunuz.
Şikayet etmezsiniz, sadece oradan ayrılırsınız.
İşte dünyadaki mağazalara bakıldığında çıkani sonuç:
[Uygunsuz müzik- satışlar: %28↓]
Bizim yaptığımız iş de bu, mağaza müziklerini daha iyi yapmak için çalışıyoruz.
Şimdi, bu, pek çok kişinin arkasına saklandığı şey;
[Kulaklıktan müzik sesi]
Eğer bunlardan bir tane sizde de varsa, ki gelirken bir video izledik nasıl yapıcı ve kuvvetli olabildikleri ile ilgili,
bazı etkileri sosyal açıdan pek iyi olmayabiliyor.
Örneğin, bir fenomen var; şizofreni.
Duyduklarınızla gördüklerinizi yer değiştirebiliyor.
Diyelim ki, tren vagonunda oturuyoruz ve içerisi neşeli, canlı sohbetlerle dolu,
hiç biri vagonda oturanlara ait değil tabii, hepsi dışarıda
ve yer değişimi gerçekleşiyor; yanımda oturan kişi kredi kartı bilgilerini telefondaki birine veriyor,
tamamıyla beni görmezden geliyor,
kesin bi soyutlanma hissi var
orada bir bağlantı var ve burada bir soyutlanma var.
Bu, dikkat etmemiz gereken toplumsal bir fenomen.
İkincisiyse; gerçekten görmenizi istediğim bir şey,
MP3 oynatıcı, kulaklık kullanan herkesin.
Gürültü kaynaklı işitme kaybı, Amerika'da her altı gençten biri,
işitme kaybına uğruyor, çünkü kulaklıkla çok yüksek seste müzik dinliyorlar.
Haftada saatler boyu yüksek sesi kulağınıza iletmek işitme duyunuzu öldürür.
Benim yaşıma geldiğinizde ise, aşırı işitme kaybından muzdarip olursunuz.
Kulaklıklar için pratik bir yöntem var, ona birazdan geleceğim,
çünkü asıl anlatmak istediğim, hep olumsuz şeyler değil,
sadece sesin zararları değil,
aynı zamanda pozitif yönleri, sesin sağlığa iyi gelen yönleri.
Size kulaklarınızı sevdirecek üç şey var.
Bu muhteşem organlarınızı...
Birincisi; gürültülü bir ortamda, kendinizi koruyun.
Soldaki resimde, silikon kulak koruyucu görünüyor. Bende bunlardan bir çift var.
Ben bir müzisyenim, perküsyonistim ve sahne aldığımda bunları kullanmak benim için çok önemli
Kulağa gelen sesleri, 15 desibel kadar azaltıyorlar.
Formula1 sürücüleri bunları kullanıyor.
Gece kulüplerine gidiyorsanız, sizi temin ederim,
DJ aptal değil. O da bunlardan kullanıyor.
Daima koruma olmadan gidenler insanlar ve kendilerine zarar veriyorlar.
Siz de onlardan biri olmayın.
Bunların ucuz olanları alabilirsiniz elbette.
Kulaklarınızı sevdirecek ikinci şey; eğer kulaklık takacaksanız en iyisini kullanmaya çalışın.
Fazla para vermeye değer. Çünkü eğer kulağınıza daha kaliteli ses geliyorsa, sesi daha kısık dinleyebilirsiniz.
Genellikle, eğer kulaklıklar çok kötüyse, aynı etkiyi yakalamak için sesi açarsınız.
Kulaklık ses artışına dikkat edin. Bu, normal bir ses seviyesinde dinlemeye
başladığınızda, bir süre sonra sesi artıracağınız fenomeni.
Böylece sesi gittikçe artıracak ve sonunda kulağınızın derinlerine 100 desibel göndereceksiniz.
Kalite, daima nicelik değil.
Kulaklarınızı sevdirecek 3. şey: Örneğin, şehir merkezinde, yol çalışması olan bir yerdeyseniz
ya da benim de sık sık yapmak zorunda kaldığım gibi, Londra tünelindeyseniz
trenin geldiği yerden korkunç bir gürültü gelir, 110 desibel.
Parmaklarınızla kulağınızı tıkayın. Bu aptalca değil.
Sanırım, insanlar orada durup buna tahammül etmenin cesaret gösterisi olduğunu düşünüyor.
Böyle yapmayın.
Eğer bir restorandaysanız ve içerisi çok gürültülüyse, şikayet bildirin.
Çok gürültülü bir yerdeyseniz, uzaklaşın
veya kulaklarınızı tıkayın ve kendinizi koruyun.
Niyetim o ki, sona yaklaşırken, biraz da sesin insanlara sağlık getirebileceğinden bahsetmek.
Ses, uzmanlar tarafından sağlık için kullanılıyor.
Bunu sağlamanın bir kaç yolu var.
Örneğin; ultrasonu duymuşsunuzdur, fizyoterapistler tedaviye yardımcı olarak kullanır.
Şimdilerde, kanser hücrelerini yok etmek için de kullanılıyor.
Ultrason, bir tür profesyonel, çok güçlü ses kullanımı.
Bir başka büyük alan ise; ki bu binlerce yıl öncesine uzanan bir gelenektir, sesle tedavi,
çok farklı yöntemlerle yapılmıştır. Kabile ilahileri, şifacı ilahileri gibi.
Günümüzde, daha bilimsel bir uygulaması mevcut, müzikle terapi.
Tüm dünyada, müziği, pek çok hastalığın tedavisinde kullanan muhteşem kurumlar var.
İşte bu gördükleriniz, müzikle terapinin uygulandığı bazı hastalıklar.
Harika çalışmalar yürütülüyor, örneğin; felçli hastalar şarkı söyleyerek yeniden konuşmayı öğreniyor.
Başlangıçta sesleri kullanamıyorlar ancak kelimeleri ezgilerle söylemeye başladıkça, yeniden iletişim kurabilecek hale geliyorlar.
Jonathan ile konuşuyordum -- o da bu işle uğraşıyor--
Müziğin, uzun süredir konuşamayan kişiler için iletişim kapılarını nasıl açabildiğini konuşuyorduk.
Bu, aynı zamanda başka pek çok hastalık için de geçerli. Bu slaytta gördüğünüz gibi.
Müzik terapisi çok güçlüdür.
Bunlar, sesi sağlık için kullanmada profesyonel yöntemlerdi.
Peki, sizler hayatta ne yapabilirsiniz?
Size bir kaç tüyo vereceğim.
İlk olanı şu; ...
Sessizlik bugünlerde sık karşılaştığımız bir şey değil.
Hele de şehir merkezlerinde karşılaşmak oldukça zor.
Siz aramalısınız!
Elizabeth çağında sohbet; 'süslenmiş sükûnet' olarak tanımlanmıştı.
Bu çok hoş bir tanım, değil mi?
Sizi, sessizliği temel olarak düşünmeye teşvik etmek istiyorum
ve onu, gürültüden ziyade, oluşturduğunuz seslerle süslemeye.
Sükûnet, çok ama çok değerli bir sestir.
Tatlının üstündeki şerbet gibi.
Kulaklarınızı yeniler.
Eğer her gün biraz sessizliğe maruz kalsanız, sürekli değil tabii,
-- insanların sessizlik yemini etmiş keşişler gibi etrafta gezinmesi taraftarı falan değilim--
fakat tıpkı beslenmede olduğu gibi, seste de dengeli bir diyet olması önemlidir.
İkinci olarak; şu üç arkadaşı edinebilirsiniz.
HSK'nın ne anlama geldiğini biliyor musunuz, merak ediyorum.
Slayt ilerledikçe öğreneceksiniz.
Yüz binlerce yıllık evrimimizin bir parçası olan doğal sesler bunlar:
Hava, su, kuş sesi.
Akan su ve yağmurun sesi.
Hep şöyle düşünmüşümdür; insanlar sessiz bir odaya gidip radyoyu ya da televizyonu açma ihtiyacı hissettiğinde
aslında bu sesleri arıyorlar.
Tüm hayatımız boyunca buna alışık olduk.
Sadece son bir kaç yüz yıldır, sanayi devriminden bu yana
elektromekanik sesleri icat ettik,
önce mekanik, daha sonra elektromekanik sesleri
ve kendimizi bu seslerle çevreledik.
Şehirlerde; rüzgar, su ya da kuş seslerini pek duymazsınız.
Bu, utanç verici.
Bu yüzden, siz aramalısınız. Sanıyorum ki bu, daha sağlıklı.
Aynı zamanda gördük ki, bu rastlantısal sesler,
küçük, özgün rastlantısal bir çok olayın oluşturduğu bu sesler
oldukça dinlendirici ve bir kenarda tutmak çok kolay.
Çalışmak için de çok iyi.
Gürültülü bir ofisteyseniz, bir kulaklık takın ve kuş sesleri, su akıntısı sesleri dinleyin.
Böylece verimliliğinize yeniden kavuşursunuz.
Bilirsiniz, yatağınızda uzanıp, açık pencereden yağmurun tatlı sesini dinlemek gibi.
İşte bu histen bahsediyorum.
Kulaklarınızı sevdirecek üçüncü yol ise;
afedersiniz, seslerle sağlıklı olmanın üçüncü yolu ise;
dinlemektir.
Umarım bu konuşmadan sonra, bilinçli dinlemeye başlarsınız.
[Teknik bir problem]
Ne oldu? Tamam.
Benim hayalim; herkesin bilinçli dinlediği bir dünya.
Gürültüye katlanmak ya da aldırmamak değil,
diz kapağı refleksi gibi, sesleri bastırıp, yokmuş gibi davranmak değil.
Bir sokağın köşesinden, birine haykırışınızı görebilseydiniz ya da koklayabilseydiniz
orada durup buna katlanmazdınız.
O halde bilinçli dinleyelim ve vokal çevremizi kontrol altına alalım.
Etrafımızdaki sesleri dizayn etmeye başlayalım.
İkincisi, sesinizi eğitin!
Muhtemelen bir çoğunuza, gerçi ben özel bir dinleyici kitlesine konuşuyorum,
bir çok öğrenciye, sesini nasıl kullanacağı öğretilmemiştir.
Tekrar söylüyorum, bu, müfredatta olmalı.
Ses, hepimizin çaldığı bir müzik aletidir.
Şuan muhteşem bir icrasını dinliyorsunuz.
Elbette çıtayı, bilirkişi seviyesine çıkarın demiyorum.
Fakat kesinlikle, sahneye çıkıp, böyle etkili konuşabilecek,
tonlama, duraklama, zamanlama, vurgulama vesairede uzmanlaşacak kadar.
Müzik yapın.
Müzik harikadır. Muhteşem bir sosyal etkinliktir.
Dünyada, müziği olmayan hiçbir toplum yoktur.
Afrika'ya gidip 'şarkı söyleyemem' ya da 'müzik aleti çalamam' derseniz,
size, deliymişsiniz gibi bakarlar.
Müzisyenler ve dinleyici arasında suni bir ayrım yaratmışız.
Bu, saçmalık!
Hepimiz müzisyeniz. Hepimiz müzik yapabiliriz.
Gördüğüm tüm araştırmalar kanıtlıyor ki, müzik yapan kişiler daha sağlıklı oluyor.
Müzik yapmak size iyi gelir.
Eğer müzik yapamıyorsanız, eğer bunun için gerçekten bir engeliniz varsa
olumlu duygular uyandıran müzikler dinleyin.
Hangisi size göreyse.
Bir araştırmaya göre, bazı müzikler sağlık için iyi olmayan, olumsuz duygular içeriyor.
Yani demek istediğim; gün içinde saatlerce, rastgele bir tür söyleyeyim, Thrash Metal dinlemek sağlığınız açısından pek de iyi olmayabilir.
Kimileri için iyi olabilir de. Bu, kişiye özgü.
Fakat müzik, uğraşması muhteşem bir şey.
Umarım bu konuşmada, sesi kendi sağlığınız için kullanma konusunda sizlere bir kaç adım attırabilmişimdir.
Müziğin, zihnimizde canlandırdıklarını kontrolümüz altına almak
ve birlikte, daha güzel sesler çıkaran bir dünya yaratmak için çalışmak oldukça önemli.
İşte ses sağlığı tamamen bundan ibaret.
Çok teşekkür ederim.