Tip:
Highlight text to annotate it
X
-... güzel bir yer, değil mi? -Evet. -Burada büyümek.
-Nerelisin? Madrid? -Madrid. Madrid.
Ve Sevilla'yı seviyorsun?
Selam.
Bence yapılacak olan, birisi bu tarafa gelir, arabaya biner.
Diğerleri buradan binerken,
kadını iterken, bi adam hali hazırda o tarafta olur.
Böylece, 'o adam binsin, sonra Tilda binsin, sonra diğer adam binsin' durumu olmaz.
-Anlatabildim mi, bi adam bu taraftan biner. -Hayır, hayır, hayır.
Tilda'yı ortaya oturturlar. Bu adam biner. Sonra bu adam biner.
Üçüncü adam, bu kapıyı kapatan, iki tarafa da bakar.
Sonra içeri girer. Bu şekilde.
Tamam!
Bence şuradan, profilden başlayayım.
-Tamam, hazır mı? Olunca söyle. -Ve tamam.
Görürsün, görürsün.
Çekim bir.
Şimdi herkes bu yöne gidileceğini biliyor. O zaman...
herkes... N'oluyor orada?
-Pardon, kes! -Kes! Kes!
-Hazır mısın? -Başlıyoruz, sessizlik! Tamam, ses aksın! Başlıyoruz.
Ses aksın.
Çekim dört.
Şimdi Tilda Swinton'ın oynadığı karakteri çekeceğiz,
birkaç 'şirket eşkıyası' tarafından kaçırılıyor,
ve bi arabaya, siyah bi arabaya konulup götürülüyor.
Bu bir aksiyon filmi. Kavgalı-dövüşlü,
büyük bütçeli, Eurotrash, aksiyon filmi.
Şiddet, seks, siyahlı adamlar,
hızlı arabalar, helikopterler.
Her şey. Seksi kızlar...
Oyun!
Film çekmek, bir şeyleri almaktır.
Bir şeyleri toplamaktır.
Filmi gerçekten yarattığınız yer ise,
kurgudur. Orada...
şeklini verirsiniz.
Bir filmin nasıl olacağını, önceden tamamıyla biliyorsanız...
o filmi çekmenin bi esprisi kalmaz.
Filmde oynadığım,
bulunduğum sahne... İşte, bi şekilde, günden güne, yeniden yazıyoruz.
Sanırım, o yaşayan bir şey istiyor.
O alanı hissetmek istiyor. Ve onun...
onun saçmalık detektörü fena çalışıyor. Ve o...
istemediği şeyi hemen ayırt ediyor. Ve aynı şekilde,
istediği şeyi hemen ayırt ediyor. Ve o, bu şeyi kandıramaz.
Bence Jim'in gerçekten,
yabani bir yönü var. Ve...
Ve bu, harika...
bir görüş veriyor ona. O çok...
... çok...
O biraz yabani ve sanırım,
kendisini çöl gibi hissediyor, onu, onu bi çölde hayal edebiliyorum.
Ama... evet...
bir kayada... bir kayada otururken, belki...
Yaptığımız film, türevlerle ilgili, her hal-ü kârda.
Sadece şeyler, ve türevleri ve türevleri...
Aynı şeyler...
olup duruyor, ama...
...hep farklı bir biçimde.
Birçok tekrar, ama farklı türevler.
Bu bir çelişki, bi şeyleri muhafaza etmeyi severim...
uzun zamandır... var olan şeyleri.
Kültürler, ifade biçimleri. Ama bir yandan,
diğer şeylerin etkisiyle mutasyona uğrarlar.
Yazdığım zaman yalnız olurum ve bu çok... Bu bi hikayenin ayartması gibi.
Öğeleri...
ve toplama fikirleri düşünmek.
Bu fikirlerin...
baştan çıkarmasıdır.
Ve filmi çektiğin zaman, başkalarıylasındır,
oradaki enerji...
Bi tür seks gibi.
bir şey, bir şeyi ifade ediyor,
birlikte başka bir şey oluyorlar. Ve sanırım...
kurgu da hamilelik dönemi. Bekliyorsun, çabalıyorsun.
Çocuğun nasıl olacağını bekliyorsun.
Ama muhtemelen, bu kötü bi mecaz oldu.
S.ktiğimin İspanyolları...
Aman tanrım! Addington!
S.ktiğimin ses geçirmez kapısı!
Nasıl girdin lan buraya?
Hayal gücümü kullandım.
Peki, beni öldürmeyi mi düşünüyorsun?
Hayrola? Çarpıtılmış aklınla bi şeyin intikamını almaya mı geldin?
Hayır. İntikam işe yaramaz.
Addington!
Güvenlik!
Lanet olsun!
Oyuncuların işi zordur. Değişken...
olmak zorundadırlar.
Anında, işaret verilince. "Tamam!" "Oyun!" Bilirsin.
Ve bunun için, bence içinde biraz çocukluk olmalı.
Ve oyuncularla çalışırken...
çocuk gibi olabilme imkanı sunmayı severim.
Çocuk gibi özgür olma imkanı...
Çekim üç.
Sessizlik! Lütfen!
Ve, oyun!
Anlıyorum.
Ama taraflıca anlıyorum.
Bunun bi anlamı yok.
Hasta zihinleriniz b.k dolu!
Hasta zihinleriniz tonlarca b.k dolu!
Müziğiniz, sinemanız, bilim...
Bilim? S.ktiğimin uyuşturucu müptelası bohemleri!
S.ktiğimin uyuşturucu müptelası bohemleri!
Tüm bu b.klar sizi zehirledi!
Bu b.klar sizi zehirledi!
Ve bunların gerçek dünyada yeri yok!
Gerçek dünyayla hiçbir alakası yok!
Ve sanırım sen beni öldürerek...
Ve sanırım sen beni yok ederek,
bir takım yapay gerçeklikler...
üzerindeki kontrolü yok edeceğini sanıyorsun!
Hayır. Gerçeklik keyfidir.
Hayır. Gerçeklik keyfidir.
Ben, bu durumda, satıcıyım, sen de müşteri.
Bu durumda, ben satıcıyım, sen de müşteri.
S.ktir git!
Film çekerken, uç bir duygudan uç bir duyguya geçiyoruz,
ve o her zaman zıtlıklar arıyor.
Sonsuzluktan sıfıra geliyor,
sonra sıfırdan sonsuzluğa...
hatta belki sıfırın da ötesinden sonsuzluğa.
Yani, bunların hepsi Jim'in içinde bir bütün.
ve bana göre bu benim bütün gün bakabileceğim bir tablo...
çünkü onda her renk var.
Upuzun beyaz bir saçı var ve her zaman siyah giyiniyor,
ya da çoğu zaman siyah giyiniyor ve bembeyaz saçları var,
ve beyaz saçlarıyla siyah botları arasında,
büyük bir çeşitliliğe sahip.
Bütün bi palet boya gibi.
Haydi. Gidelim, bir film yapalım.
Tamam. Güzel.
Başlıyoruz. Ses aksın.
Oyun. Kayıtta mıyız?
-Çekim bir. -Tamam. Oyun.
Şimdi.
Kestik.
Biraz yorgunum. Bu şey beni yordu. Bu yüzden uzanıyorum.
Bu... çok enerjimi aldı...
hayatımı korumak,
canlandırma da olsa, canını almak isteyen birinden...
onu saklamak... Sanırım ilk kez gerçekten ölüyorum.
"Groundhog Day"de yaklaşık bi yirmi kez öldüm.
Ama bu şekilde ölmek zorunda kaldığım ilk filmdi.
Hey, Tilda!
-Şapkan çok güzelmiş, nerden buldun? -Bence sana da bi tane bulmalıyım.
Kafanın ölçüsü ne? Kafa ölçün, dur...
-Markası "It's Made By Man." -O bi erkek şapkası.
'Comme des Garçons' onun markası.
-Junya Watanabe. -Bi dene.
-Yok, o daha çok... -Jesper Parnevik'e benzedim.
-Yok, kafam seninkinden büyük. -Hafiften büyük. Kaç tane... -Çalışacak mısın?
-Evet, lütfen. -Vakit geldi mi?
-Evet. -Tamam.
Henüz ölmedim ama... O duyguyu hiç sevmedim.
Ve muhtemelen, umarım bir gün... eğer başıma gelirse...
şöyle diyeyim, ölüme yaklaştığımda, böyle hissedeceksem,
onun geldiğini bileceğim.
Sanırım gözlerimi kırpmamam lazım.
-Ve kestik. Güzel -Harika.
Sanırım herkes bilinmeyenden...
korkar, çünkü bilincimize ne olacak bilmiyoruz,
öldüğümüzde. Ve bilinç, sahip olduğumuz...
yegane hediye. O yüzden belki bilincimi...
kaybetmekten korkarım, ama aynı zamanda...
korkmam da, çünkü...
ölmek de yaşamakla aynı değerde.
Hepsi aynı şeyin birer parçası, o yüzden...
o yüzden bunu, güzel bir şey olarak...
kabul ediyorum. Ama aynı zamanda,
tüm yaşam ölümle son buluyor,
ve...
bu bilebileceğimiz tek şey.
Ölümümüz ne anlama geliyor, bilmiyoruz.
Bunlar ölüm ve ağaçlar hakkında çok ağır sorular...
Bence ben bunlara cevap veremem.
Filmin ismi ne?
-Çok uzun bi isim. Unutursun. -Unutmam.
Hayır, unutursun.
-"The Limits Of Control". -Tamamdır. Teşekkür ederim.
Hayır.
-Pantolonu çok aşağıda, onu çekiver... -Böyle mi? -Evet, teşekkürler.
Sağol.
Tamam. Başlıyoruz.
Oyun.