Tip:
Highlight text to annotate it
X
Trabzon, Ayasofya müzesinin önündeyiz.
Bugün müze hakkında tarihi, turistik ve mimari bilgiler vereceğiz.
Komnenos hanedanı, 1202 yılından 1461 yılına
kadar varlığını sürdürmüş.
Kral Manuel Komnenos, 1238 ile 1263 yılları arasında
hüküm sürmüş.
Semte adını veren Ayasofya Kilisesi,
I.Manuel Komnenos’un krallığı döneminde yapılmıştır.
Yapılış tarihi 1240 ile 1250 yılları arasında,
ama daha önce de aynı yerde
Roma tanrısı apollo adına yapılmış bir tapınak,
daha da eski dönemde hala kalıntıları mevcut olan
bir şapel bulunuyordu.
Ayasofya Müze alanı içinde kilise,
kilisenin yanında çan kulesi,
bahçede, Hristiyan ve Osmanlı mezar taşları
ve kazılarda bulunup daha sonra buraya getirilen kalıntılar bulunuyor.
Kilisenin mimarisine baktığımızda bazilikal, haç planlı bir yapı görüyoruz.
Kuzey, güney ve batı tarafında giriş kapıları bulunuyor ve batı tarafı bir narteks eklenerek
daha uzun tutulmuş ve haç görünümü verilmiş.
Güney, kuzey ve batı narteksleri
beşik tonoz örtüsü ile örtülmüşlerdir.
Duvarlar kalın ve kesme taştandır.
Doğu kısmında 5 pencere,
güney kısmında 6,
kuzey kısmında 6,
batısında ise 1 pencere ile aydınlanıyor.
Kilise mihrabı içerden bakıldığında yarım yuvarlak şeklinde,
dışardan bakıldığında beş köşelidir.
Kubbe, Hz.İsa’nın havari sayısı gözönüne alınarak 12 köşeli yapılmıştır.
Karma mimarisiyle dünyada eşi olmayan Ayasofya’nın
Kubbe kasnağı Kafkas stilinde, kubbesi Gürcü stilinde yapılmıştır.
Dış duvarlarda Selçuklu rozet motifleri vardır.
Güney girişi, yapının en görkemli ve süslü bölümüdür.
Girişin en üstünde kilit taşı vardır.
Kilit taşında, doğuya bakan tek başlı kartal motifi bulunuyor.
Bu amblem Komnenos hanedanının devlet amblemidir.
Kilit taşının hemen altında kuyrukları birbirine geçmiş,
doğuya ve batıya bakan iki güvercin var ki bu Hristiyan inancında kutsal ruhu temsil eder.
Güvercinlerin iki yanında ise yıldız ve hilal bulunan iki kare
güneş ve ayı yani iyiliği ve kötülüğü simgeliyor.
Karelerin altında antikçağ hayvan motifleri ve geyik motifleri bulunuyor.
Geyik ise ölümsüzlüğün simgesidir.
Kemerde, Hristiyan inancına göre kutsal kabul edilen
üzüm yaprakları vardır ve simetrik olarak işlenmiştir.
Friz üzerindeki kabartma figürler adem ve havvanın yaratılışı
ve cennetten kovulma hikayesini anlatır.
Sağdan sola doğru baktığımızda ilk sahnede
Hz.Adem ve Hz.Havvanın yaratılışı bulunuyor.
Daha sonraki sahneler, Adem ve çevresindeki bahçe,
Ademin uyuması ve Havvanın yaratılışı,
Havvanın elma yemesi ve Ademe de yedirmesi,
İncir yaprakları,
Yasaklanmış ağaçtan yedikleri için cennetten kovulma,
Adem ve Havva’nın çocukları Habil ve Kabil vardır.
Habil Çiftçi, Kabil çobandır.
Son sahnede ise Kabilin Habili öldürmesi bulunuyor.
Sütunlar ve sütun başlıklarının çok daha eski bir dönemden kalma olduğu sanılıyor.
Doğu tarafta binanın dışında çift başlı kartal sembolü bulunur.
Çift başlı kartal, Bizans imparatorluğunda Doğu Roma ve Batı Romayı simgeler.
Bu sembolü aynı zamanda Selçuklular, devlet amblemi olarak kullanmışlardır
ve sembolün tarihi Hititlere kadar uzanır.
Yine aynı duvarda, daha altta kesici aletlerle çizilmiş gemi motifleri var.
Gemi motifleri çeşitli Akdeniz uygarlıklarına ve limanı ziyaret eden gemilere aittir.
Tarih olarak 1400 – 1700 yıllar arası gösteriliyor.
Kilisenin denize bakan tarafı Selçuklu mimarisinin
içiçe geçmiş yıldız ve rozet motifleriyle süslenmiştir.
Aynı tipte süslemeler batı cephesinde de var.
Merkez kubbe yüksek bir kasnak üzerinde ve kasnak ve kubbeyi dört sütun taşıyor.
Kubbenin tam altında kilisenin orta bölümü,
altı değişik türe kesilmiş mermerlerle yapılmış
renkli mozaik döşemeyle kaplı.
Kilisenin doğu tarafı kapalı ve üç apsisle çevrelenmiş,
ana apsis ve yanlarda odalar bulunuyor.
Kuzeydeki bölümde ayin hazırlıkları yapılır ve buraya prothesis denir.
Güneydeki odada dini törenlerde kullanılacak eşyalar,
papazların giysileri, kutsal ekmek ve şarap kabı bulunur.
Bu odaya diakonikon denir.
Bu demir merdivenle çıkılan bölüm, depo olarak kullanılıyordu.
Tavan, duvarlar ve kubbede ıslak alçı üzerine
madeni boyalarla işlenmiş freskler görülüyor.
Fresklerin bir kısmı oldukça yıpranmış ve bazı freskler oldukça iyi korunmuş.
Kubbenin en üstünde, her şeyin hakimi anlamına gelen Pantakrator freski bulunuyor.
Hz. İsa’nın tüm kiliseyi buradan seyrettiği söylenir.
Pantakrator altında uçuşan melekler bulunuyor.
Kubbede 12 pencere var ve pencere aralıklarında 12 havarinin tasvirleri bulunuyor.
Pandantiflerde Hz.İsa’nın doğumu,
Hz.İsa’nın çarmıha gerilmesi,
Hz.İsa’nın ölüler ülkesine inişi,
Hz.İsa’nın vaftizi bulunuyor.
Doğu apsis üst köşe planında, yani mihrabın üstünde,
Hz.Meryem ve Hz.İsa,
İsa’nın göğe yükselişi,
Kutsanan havariler,
Balık tutma mucizesi,
Şüpheci Thomas,
Hz.Meryem’in doğumu,
Kuzey duvarda kemerde azizler,
Kemerin altında dört aziz
Onların üstünde tekrar
Hz.İsa’nın ölüler ülkesine inişi ve
Hz.İsa’nın çarmıha gerilmesi bulunuyor.
Batı duvarında Ayak yıkama,
Son akşam yemeği,
Vali Pilatus ellerini yıkarken,
Havari Petrusun inkarı bulunuyor.
Kuzey Dış Nartekste Hz.Yakup’un rüyası,
Aziz George’a işkence edilmesi, Sekiz asker Aziz,
Yeni Hıristiyanların vaftizi,
Hz.İsa’nın soy ağacı,
Havariler yeryüzünde vaaz ederken işlenmiştir.
Batı giriş narteksi içindeyiz.
Hristiyan olmayanlar bu bölüme kadar girebiliyordu.
Bat Narteks'te Kemerde, Hz. Meryeme müjde,
Kemerin kuzey altında Koruyucu Hz.Meryem,
Kemerin güney altında Hz.İsa ve Kitabı Mukaddes,
Batı narteks tavanında Dört incil yazarı ve simgeleri hayvanlar,
Hz.İsa’nın vaftizi,
Doğuştan görmeyen birinin gözlerinin açılması,
Bilginler arasındaki çocuk İsa,
Hz.İsa’nın ilk mucizesi, Suyun şaraba dönmesi,
Şeytana tutsak olmuş çocuğun iyileştirilmesi,
Şifalı havuz ve kötürüm adamın iyileştirilmesi,
Hz.İsa’nın su üstünde yürümesi ve yanında Hz.İsa’nın fırtınayı dindirmesi,
Havari Petrus’un kaynanasını iyileştirmesi,
Hz. Meryem ve vaftizci Yahya’nın
Hz.İsa’dan rahmet dilemesi,
Kuzey ve güney kemerde altı Aziz,
Ve yine batı narteks iç duvarında 5000 kişinin doyurulması bulunuyor.
Batı dış nartekste boydan boya mahşer resmedilmiş.
Çan kulesi, 1427 yılında yapılmış ve deniz feneri olarak kullanılmış.
Çan kulesinin müzeye bakan tarafında,
mihrabı andıran çıkıntının altında,
şu anda silinmiş olan bir sahne vardır.
Kral Aleksious’un oğlu Aleksious’u öldürerek tahta çıkmıştır
ve bu olayı resmettirmiştir.
Müze, Trabzon’un merkezi bölgesindedir. Ayasofya semtine adını vermiştir.
Şehre hakim ve yüksek bir konumda bulunuyor.
Eski dönemlerde şehir surlarının dışında
ve denize bitişikken şu anda denizden 200 metre uzaklıkta.
Çevre düzenlemesi ile anayola bakan kısmındaki binalar yıkılmış
ve yeşillendirme çalışması yapılıyor.
1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethetmesinden sonra yapı,
bir minber ve bir mahfil ilavesiyle camiye çevrilmiş.
Güneyde yapının cami olarak kullanıldığı dönemden kalma,
Şüphesiz mescitler Allahındır. O halde Allahtan başka hiç kimseye kulluk etmeyin yazar.
1864 yılında yeni baştan onarılmış,
I. Dünya Savaşı ve Rus işgali sırasında depo ve hastane,
işgalden sonra yine camii olarak kullanılmış.
1962 yılında Edinburg Üniversitesi ve Vakıflar işbirliği ile restore edilmiş
ve 1964 yılından sonra müze olarak hizmete açılmıştır.
Her yıl yaklaşık 700 bin kişi Ayasofya Müzesini ziyaret ediyor.