Tip:
Highlight text to annotate it
X
Filmimizi alın! Alın!
İki versiyonlu tek film. Biri sarı, biri mavi.
Sarıyı alın, maviyi alın. Filmimizi alın, çünkü iki tane var.
Aynı film, ama yine de farklı.
Güzel ve çirkin. Sarı film.
Büyük ve küçük! Mavi film.
Bu mavi versiyon. Mavi versiyon...
Madeleine, dört, çekim üç.
Hangi okuldan mezun oldun? Sigtuna özel okulundan.
Veliaht prensin sınıfından? Hayır.
Koca kafalıya benziyorsun, öyle misin? Hayır.
Fransız Lisesi. Ne kadar süre?
Tüm hayatımca, yedi yaşımdan beri.
Fransız Lisesi. Ya ondan sonra?
İsviçre'de sil çalışmaları.
Sık sık yurtdışına giderim. Fransa 'ya.
Fransa'yı seviyorsun, öyle mi? Fransa'yı seviyorum.
Ne iş yapıyorsun? Üniversitede Fransızca eğitimi alıyorum.
Bana bak.
Şimdi kameraya bak.
YETENEĞE DAYALl TOPLUMA DİKKAT
Veliaht prensin kız arkadaşının kim olduğunu biliyor musun?
''Maj Hulten, Öğretmen, yaşı 34''
Çoğu kadına sıradan ilişkide zirveyi yakalamak zor gelir.
Pozisyon farketmez.
Üstte, yanda, otururken ya da her neyse.
Hemen hemen her pozisyon mümkün,
ee, belki de sırf koşuyorken hariç.
Ama pek çok yol var,
tıpkı herhangi bir diğer fiziksel aktivite gibi.
Çoğu insan genç kadınların zirveye
psikolojik nedenlerle ulaşamadıklarını sanır.
Bilinçaltı ya da bazı bilinç düzeyi çatışmalar
zirveye ulaşmaktan kendilerini menetmelerine neden olur.
Ki bu hiç ''hoş'' değil. Kesinlikle.
Ki bu hiç ''hoş'' değil. Aynen öyle düşünüyorum
Çoğu kız böyle düşünüyor.
Oh, lütfen...
Sadece yer de yersen çıplak nasıl görüneceğini bilirsin.
''Vilgot Sjöman, genç yönetmen, yaşı 42''
''Lena Nyman, tiyatro öğrencisi, yaşı 22''
Seks dersi iki, kamera iki.
MERAK EDİYORUM
MAVİ BİR FİLM
Marie, sorun mu vardı?
Eğer homoseksüel kadınlar sevişirse, bu da mı karşılıklı bir onanizmdir?
Evet, onanizm kelimesi, mastürbasyon,
kendini tatmin anlamına gelir.
Bir şeye karşılıklı kendini tatmin demek zor.
Ama durumu tanımlıyor.
Birbirlerinin cinsel organlarını okşarlar,
böylece ikisi de zirveye ulaşır.
Önceleri, lezbiyen olduğumu düşünür diye bir kıza zar zor dokunmaya kalkışırdım.
Lezbiyen kelimesi net, o halde?
Eşcinsel kadın anlamına geliyor.
Bunu hiç hissetmedim, ama... Hiç mi?
İnsanlara çok mu dokunursun?
Durumun eşcinsellik konusunda çok daha
hassas olduğu bir kız yatılı
okulunda bulundun mu hiç?
Bu okulda durum aynı değil. Çıkarız, erkeklerle tanışırız...
Aynı değil.
Ama İsviçre'deki yatılı okullardaki kızları ele al...
onlara eşli keden rahibeler olduğu halde.
Ne kadar, öyleyse? 5.000 kron.
Çok iyi , 10 değil.
Bir lOU yazmamız gerekecek. Çocuk oyuncağı.
Ve senin ödemen gerekecek. Çocuk oyuncağı.
Hey, başlayabilir miyiz? Lanet olsun, duyamıyor.
Ahlstedt'i bekleyemeyiz.
Hangi cehennemde o?
Sandrew'da film yaparlar Sandrew'da iyi filmler yaparlar
MERAK EDİYORUM MAVİ
Cehennem çanları!
Utanç verici! İsveç sınıf sistemi üzerine film yapıyorsun,
ama karaborsa bir daire alıyorsun! Konuşana da bakın!
Onu tamamen kendine istiyorsun! Canım.
Benim yerim iyi değil mi, öyleyse? Evet, ama kendi yerimi istiyorum.
Neden?
Merhaba. Geç mi kaldım? Evet, on kala demiştik.
Şimdi değil mi yani? Biraz geç.
Otur, tanrı aşkına.
Sahne denemesi: Börje Ahlstedt. Yönetmen: Hortlund.
Motor!
Satış müdürüsün. Evet, şirketin
Stockholm satış ve servis müdürüyüm.
Ve Bergengren Ltd.nin yöneticisiyim
Evet...
Sürücü ehliyetin var mı? Oh, evet!
Bu basit bir gereklilik. Tabi ki.İyi bir sürücüyümdür.
Arabalarla ilgileniyor musun?
Spor arabaları severim. Her türlü arabayı.
Kaç yaşındasın?
Kaç yaşındasın? 28.
Lena'yla bir aşk sahnen var.
Sonuçları olan bir aşk sahnesi.
Ne tür sonuçlar?
Bilmem. Birşeyler düşünürüm.
Bu Madeleine... Bir üst tabaka fıstığı.
Ona gerçekten yanılsın. Sonra Lena'yla birşeyler oluyor.
Sence başarılı bir satıcı olacak mısın?
Evet, kişiliğime güvenirim.
Evet. 1200. O halde her arabadan 350 kron kazanırım.
Verigiz ücret alabilir miyim? Hayır, bu mümkün değil.
Vergisiz terimi bugünlerde namevcut, korkarım ki.
Film şirketinin hayran mektupları personeli yıldızlara ve yönetmene gelen iletileri sınıflandırır.
''Lena Nyman'ın Hayran Postası'ndan''
DİŞİ KOKARCA
''Dişi kokarca senin adın. Fahişeden beter!
Sana ve Vilgot'a ***çe işkence edilmesi lazım!
Umarım siz ve sizin gibiler acılı bir ölümle karşılaşırsınız!
Yalnız olsaydım bunu imzalardım, ama hepimiz cehenneme gitmenizi umuyoruz.
''Direktör Vilgot Sjöman, c/o Sandrew Filmcilik''
Lena Nyman gibi genç ama tamamen açmış bir fahişe bulman nedeniyle tebrikler.
Ondan iyi yararlanmalısın, hem kişisel olarak, hem de kiralamak olarak.
Biz fahişeyi bir grup terapisi için kiralamak isteyen bir grup eğlencesever genciz.
O bunun için iyi eğitimli. 24 Kasım tarihli 'Expressen,
fiyata ve fahişeyi nereden alabileceğimize dair cevap veriyor.
Günaydın, Peter Wester.
Lena Nyman geldi mi?
NYMAN ENSTİTÜSÜ
Hey, Lena?
Freud'u mu yoksa Marx'ı mı istersin?
Franco'yu isterim.
Merhaba.
Bir göz at.
Annenin, babanın ve senin çok genç olduğunuzu düşün.
Minik bir çocuk, orada yatıyor ve senin hakkında konuşmalarını dinliyorsun.
Ne dediklerini duyamıyorsun, ama alenen senin hakkında.
Radyo da açık. Popüler bir şarkı.
Annenin ortadan kaybolmadan önce
çok sevip mırıldanarak dolaştığı.
Ama neden kaçtı? Bilmiyorum.
Daha fazla dayanamadı. Ama beni bu şekilde bırakmak!
Sinirleriyle ilgili olması lazım. Belki sinir krizi geçirmiştir.
Sanırım sen küçükken bir süre akıl hastanesindeydi.
Yani, taşradan geliyordu, Vastergötland'dan.
Lundsbrunn adlı küçük bir yerden.
Annesi dindardı, bir nonkomformist.
Pentecostal Revival Kilisesi gibi bir şey.
Oh, ondan nefret etmiş olmalıyım!
Ve onu özlemiş.
Nyman Enstitüsü üzerine bir inceleme için birkaç soru sorabilir miyim?
Kendi başına yayılmak zorundasın.
Gazeteler çok hızlı çalışırlar ve onlara güvenilemez.
Bilim çok yavaş işler ve sonuç alamaz.
Bu yüzden kendi başına yayılmak zorundasın.
Gelir düzleştirmesi İsveç'te olabildiğince ilerledi mi?
Olabildiğince?
Hayır, ama yakın gelecekte daha fazla gidebileceğini sanmıyorum.
Gelir düzleştirmesinin 20 yıldır durakladığını biliyor muydun?
Hayır mı? Ama yine de doğru.
20 yılda nasıl olacağını tahmin et. Gelir aralığı daha da büyüyecek.
Ama bana fazla kimse inanmadı.
Özellikle öğrenciler arasında.
Onlara göre bir çalışmanın
başındakinin diğerlerinden daha fazla kazanması çok doğaldı.
Henüz zihinlerimize yerleşmiş bir fırtına yok
BAŞARlYA DAYALl
Onlar kitap kurtlarını ödüllendirip
SİSTEME DİKKAT diğer herkesi
unutan bir eğitimsel refah sisteminden korkmuyorlardı.
Sizi uyarıyorum:
Eğitimi vurgulamak sınıf sınırlarını keskinleştirir!
Bazı insanlar sınırlı yetilerle doğdular.
Onlar kayıp ve hantal.
Eğitim alacak beyinden yoksunlar.
Diğerleri farklı bir başlangıca sahipler. Onların eğitim şansları var.
Onları cesaretlendirip zorlayan aileleri var.
Bunun için ödüllendirilmeleri mi gerek? Daha iyi işler mi bulmalılar?
Daha iyi ücretler? Toplumda daha iyi bir mevki?
Bu doğru ve adil mi?
Evet, sanırım öyle. Bu bir performans meselesi.
Evet, ama dahiden alt bir beyinle doğmak elde olan bir şey değil ki.
Bunun için acı çekmemesi gerekir. Ama mesele şu ki çekiyor, değil mi?
Ya ben net anlatamamıştım,
ya da onun adalet ve eşitlik üzerine büyük talepleri yoktu.
Bunun için acı çekmemesi gerekirdi. Ama çekiyor, değil mi?
En garip sonuç işçilerden geldi.
Beyinleri yıkanmış gibiydiler, ''sınıflı toplum'' terimini hiç duymamışlar gibi görünüyordu.
Sınıf toplumu mu?
Sınıf toplumu mu?
Buna nasıl cevap verirsin?
Hayır, sanmıyorum. Bence her şey yolunda.
Daha fazlasını isteyemezsin.
FARKlNDA DEĞİL
Hayır, sanmıyorum.
Sanmıyorum. Öyle mi?
İsveç İşçi Federasyonundan biri bunun Per Albin yüzünden olduğunu söyledi,
çocukluk zamanlarımdan bir başbakan.
O insanları hayallerle uyuşturmuş.
Komadalar ve sağ kanat iktidara bile gelse uyanmazlar.
İSVEÇ SlNlF TOPLUMU
İsveç'te gerçekten düşük bir ücreti ne getirir?
50 yaşın üzerinde olmak, sadece ilkokul ve el emeğine dayalı işi yapmak.
Tercihen bir kadın, kırsal kesimde. O zaman zor.
1 4,000 bir kadın için yeterli, en azından kırsal alanlarda.
Kadınlar erkeklerden daha mı az kazanmalı? Kesinlikle.
KADINLARI KÜÇÜK GÖRME GİZLİ:AÇIK:
Kuzey İsveç'in neresi? - Hammerdal, Jamtland'da.
Peki mesleğin ne? Hızlı aşçı.
Eğitimin? İlkokul.
Gelirini tahmin etmeye çalışayım.
11 .000 civarında olmalı.
Doğru.
Blekingeliyim. Bir hızlı aşçı daha?
Hayır, öğretmenim.
Hangi seviye? İlkokul.
25.000 kazanıyorum.
Tekstil işçisi. Tahmin edeyim.
16-1 7-18.000? Evet, 16-1 7.000.
Lise öğretmeni. İyi bir meslek, değil mi?
Ee, evet, keyif alıyorum. Peki iyi para da getiriyor mu?
50.000? O civarda, evet.
Mimar. Stockholm'den mi?
İyi para kazanırsın. Büyük bir gelir, yaklaşık...
100,000 civarı.
Enerjik görünüyorsun. Belki bir yan iş yaparsın?
Yaparım. Bu da bir 50.000 daha demek.
Elli bin mi? Demek toplam 150,000 civarı?
Tebrikler!
Lütfen orada tek başına durur musun?
Bence gerçekten burada birşeyler yapmalıyız.
Siz beşiniz ve
bütün kamuoyu, emektar İsveç sınıf toplumu
için büyük bir tezahürat yapmamız gerektiğini düşünmüyor musunuz?
İsveçliler kiliseden uzaklaşıyorlar, tanrıya şükür.
O halde neden evleniyor, kiliseye gömülüyor ve çocuklarını takdis ettiriyorlar?
Bir inceleme yaptım.
º/º42: Ciddi bir şeye ihtiyaç.
º/º21 : alışkanlıktan.
º/º1 7: büyülenmişlik. º/º8: tanrı korkusu.
İsveçliler için dini törenlerde yer almak için yeterli neden!
Lanet olsun!
KİLİSE EVLİLİKLERİ İKİYÜZLÜLÜK
TAKDİS İKİYÜZLÜLÜK
KİLİSE+BURJUVAZİ=ŞEYTANİ İTTİFAK
KİLİSEYE GİRMENİN TEK YOLU PARMAKLAR ÖNDE.
Kilise ve devleti ayırmalı mıyız? Evet, iyi fikir.
Hangi siyasi partidensin? Ben Sosyal Demokratım.
Yine de öyle düşünmüyorsun? Hayır, çok riskli.
Kilise gerçekten uyanabilir! Bırak uyur durumda kalsınlar.
BÖLGE PAPAZl KAYlT BÜROSU
Kilise ve devleti ayırmalı mıyız? Evet.
Neden?
Devlet Hristiyan görünmek istemez,
bu yüzden kilise ve devlet bir arada olamaz.
Örneğin, bu büronun kiliseyle hiçbir ilgisi yok.
Burada oturup doğum belgelerini imzalamamın anlamı ne?
İnsanlara ulaşmak üzerine onca konuşma... sadece saçmalık.
Birkaç yıl önce kadın rahiplerin olması konusunda büyük bir tartışma vardı.
Hala da var. Ama sıradan insanlar arasında değil.
Yüksek eğitimli teologlar arasında.
Devlet kilisesi içindeki bu hareketin adı ''Kiliseyi Topla.''
Ne için velvele yaptıklarını farkettin mi?
Kadın rahipler. Kürtaj. Cinsel eğitim.
Sabit kafalı değiller mi?
Kilisenin İsveç'te gücünü yitiriyor olması iyi mi, kötü mü?
İyi.
Tanrıya inanmıyor musun? Hayır.
Devlet kiliseninden ayrıldın mı? Hayır.
Neden? Sırf tembellikten.
Takdis edildin mi? Vaftiz? İkisi de.
Takdis edildiğimde dindardım.
Nasıl gitti? Merhaba, Lena.
Ödünç sadece ellim var. Hiçbir şey değil o! Peki sırada ne var?
Bunu daha sonra konuşuruz.
Lena, yeni bir ev buldum.
Harika. Gel ve bir bak.
Bim'i tanımadığım için utanmıştım.
Tanrım, yani...Bim!
O yazdığında sık sık 'Stockholms Tidningen'deki sandalyesinde uyurdum.
Bazen eve, Bim'e gitmeden önce ikimiz de orada uyurduk.
Tüm hayatında sosyalist basın için çalıştı, siyasi eğitimden sonra.
İşçi Federasyonu'nun satın aldığı ve
kapattığı her gazete için.
Sonunda serseriler ''Stockholms Tidningen''i öldürdüler! Kahretsin.
Ne kadar ödedin? 10.000.
Bütün bunlar için mi? İşçi Federasyonu ödentimin tamamıydı.
Hans'la ilk tanıştığımda o bir gelecek projesi üzerinde çalışıyordu.
Hareketi sarsmak ve 197 4'ün May Day
gösterisini tamamen yeni bir şey yapmak istiyordu.
ÖRGÜTLENME...SABOTAJ... İŞBİRLİĞİ YAPMAMA
May Day gösterisi saldırmazlığın bir manifestosuydu.
Alışılmadık bir kalabalık katıldı ve izledi.
Organizatörler, işçi hareketi için bir yenilik işareti olduğunu söylediler.
Saldırmazlık! Saldırmazlık!
Dışişleri Bakanı Torsten Nilsson kalabalık bir stadyuma hitap etti:
Şiddete dayanmayan teknikleri derinlemesine bilmemiz gerekir...
doktrinlerinin çözümünü ve
dönüştürülmüş askeri eğitimi.
Sorunları hafife almamalıyız,
ya da bir işgalci gücün getireceği riskleri.
Hayat kayıplarının biz ve düşman için
geleneksel bir savaşta çok daha fazla olacağı gerçeği,
toplumun gelişimi askeri silahları antika durmuna getirirken bizi
çağa yeni savunma yöntemleri getirmeye teşvik ediyor.
Mesele yükseklik.
Yapamıyorum.
Hans, sorun ne?
Neden yapamıyorsun?
Kafamda olup biten çok şey var. Rahat olamıyorum.
O halde, neyi düşünüyorsun?
Bim mi?
Evet.
Ne kadar garip oldun. Öyle mi düşünüyorsun?
Neden tenkeye çıktın?
Grup ve grup duyguları hakkında çok fazla konuşuyorsun.
Kendini orada nasıl Bim'le tecrit edebiliyorsun?
İşe yarıyor mu? Evet, onunla çok çok iyi.
Ama Bim'le mutlu musun? Tabi. Bağırıyor ve kavga ediyoruz.
Sonra sevişiyoruz. Bağırıp kavga mı ediyorsunuz?
Ondan sonra gayet iyi yürüyor.
Ama ben *** falan değilim.
Mesele bu değil! Beni rahat bırak.
Evet, ama o iktidarsız oldu.
Onunla öylece oynayamazsın.
Sonunda mızlanan bir velet olup çıkar. Adamda bir tür güç olması gerekir.
Bu ortamda hiçbir güç olamaz. O tam bir fiyasko.
Bütün gece kız üzerinde çalıştı! Bütün gece mi?
Bütün gece ve beceremedi.
Orada güç yok!
O güç onda yıllar önce vardı, dediğimiz gibi!
Hey, o Lena'nın entellektüel babası!
Saldırmazlık ve sınıf toplumu üzerine tüm fikirleri ona o verdi.
Onu eğiten ve bu dikkatini mesele üzerine çevirten kişi o.
Bütün durumun içine ediyorsun.
Onu iktidarsız yapmamı istemek niye?
O benim fikrim değildi. Senin fikrindi.
Vilgot'la eve gitmedim
Öylesine dolandım, nereye gideceğimi bilmeden.
Aniden Börje'yi düşünmeye başladım,
ve Marie hamile kalıp evlenmelerinden önce
tiyatro okulunda ne kadar eğlendiğimizi.
Sonra da ona telefon edebilmem için zamanın akıp gitmesini umdum.
Telefona Marie'nin çıkmasından korkuyordum.
Madeleine!
Buraya sık mı gelirsin? Hayır!
İlk kez mi? Evet.
Cecil's'e giderim. Hayır, sadece gitmem.
Cecil's'te eğlenirim.
Buraya sık mı gelirsin? Müdavimim.
Hiç Lorry'ye gittin mi? Hayır.
-Jambalaya? Hayır.
İsveç bir sınıf toplumu mu? Sanırım öyle, belli bir boyutta.
Bazı insanlar, buradaki gibi, burayı özel bir şey olarak görürler,
belki de öyle değilken.
İsim beni korkutuyor. Aynen.
Reklam işindeyim. İsveç'te sınıflı bir toplum mu var?
Sınıf toplumu mu? Hayır, sanmıyorum.
Kesinlikle hayır. Yani topyekün eşitlik var?
Evet, oldukça şok edici. Çok edici bir eşitlik mi?
Yani hiçbir şeyi değiştirmemeli miyiz? Kesinlikle hayır.
Veliahtın şu anki kız arkadaşının kim olduğunu biliyor musun?
Hiç ilgilenmiyorum. Öyle mi?
Seks hayattaki en büyük zevk mi? Hayır, bu çok...
Neyi o sözcük?
İsveççe ile ilgili sorunların mı var? Evet, daha dün geldim.Özür dilerim.
Yurtdışında mıydın? Yurtdışında yaşıyorum.
Nerede? İsviçre.
Çalışmayanlar çalışanların sırtından geçinmemeli.
O halde bu yeni bir sınıflı toplum, ha?
Çok fazla refah desteği var.
İnsanlar tembellik edip bir yığın çıkar sağlıyor. Bedelini de çalışanlar ödüyor!
Kahretsin, bu oluyor! Başrolü benim Marie'nin oynamamızı istiyorlar!
Ne tür oyun?
Bir Amerikan hiti. Başarı, para, kahkaha.
Böyle bir şans tabi ki...
Kesinlikle. Ama filmin...
Lena'yla bir aşk sahnesinden bahsettin. Sonuçlarıyla.
Evet, sonuçları olan bir aşk sahnesi.
Tabi ki, sonuçları olmayan bir aşk sahnesi anlamsız kaçar.
Bir avukatın yıllık geliri nedir?
Neredeyse sıfırdan birkaç yüz bine kadar.
Sonra º/º80 vergilere öder.
Şu anki yükseklikleriyle oldukça adil vergiler.
Ama bir lokanta çalışanı, örneğin...
defalarca daha azını kazanır,
ama işi zordur. Bu adil mi?
Hayır, adil değil.
Bir maden ya da çiftlikte çalıştığımda,
daha düşük gelir vergisi öderdim.
O zaman çok çalışırdım ama daha azı kalırdı, düşük vergilerden sonra bile,
şimdi, daha az çalıştığım zamandan.
İnsanlar çok çalıştığımı söylüyorlarsa da.
Şimdi elime daha çok kalıyor, ve çok daha tatmin edici iş.
Bu konuda bir şey yapamaz mıyız? Her şey için çok şey yapabilirsin.
Mesele sadece dinamikler. Biz her zaman farklılıklara ve ayrımlara dönüyoruz.
Madeleine! Acele et.
Biz gidiyoruz, Madeleine!
Yine fikrini değiştirdi! Şehirden iki aylığına gidiyoruz.
Hayır. İkimiz bir araya gelmek zorundayız. Biliyorum, ama nasıl?
Nasıl kaçabilirim? Annenle kaldığını söyle.
O mazereti çok sık kullandım.
Ne diyeceksin, o halde?
Şimdi içeri girmek zorundayım. Ama iki ay!
Şimdi onlardan ne istiyorum? Aynı şeyi.
lOU onarıldı. 5.000 çektim. Harika.
Ama annenin de ortaklaşa imzalaması gerekecek.
Öyleyse gidip onu görmek zorundayım.
Şehirden ayrılmadan yaparım bunu. Onu bir süredir görmemiştim.
Kendi yerin olacağı için artık mutlu musun?
Tabi ki.
Artık uyumana devam et.
Baba için iyi ol.
O deneme çekimini gerçekten batırdım.
Beni filmde istediğini söyleyse ona...
''Hayır, teşekkürler. İlgilenmiyorum,'' derim.
Bundan emin olabilir! Ama o sana güveniyor.
Öyle mi?
Dün gece sahnelerimiz hakkında konuştuk.
Dün gece mi? Onun yatağında mı? Evet, orada yaşıyorum.
Taşınabilirsin. Parayı ödünç alabilirsem.
Para, para, para! Bir dairenin maliyeti var.
Lanet fahişelik her yerde!
Gidebileceğimiz bir yer olması güzel olur. Her yer! Buraya gelebiliriz.
Burada olmaktan hoşlanmıyorum.
Marie ne zaman dönmüş olur? 12:00'den önce dönmez.
Emin misin? Yemin ederim ki.
Açım.
Hepiniz nereye? - Lundsbrunn'a.
Orası neresi? Vastergötland'da sanırım.
Orada ne yapacaksın? Anneyi arayış, dedi.
Kimi? Anneyi.
Sanırım o öğleden sonra annemin izinde olurum.
Biri demişse...
Yeni okulda o. O bir aşçı.
Ama okul yaz nedeniyle kapalı.
Yanlış iz, tabi ki.
Hayır, hiç de orada çalışmıyor.
Bir yıl önce Boras'a taşındı.
Boras'ta yaşıyor, yeniden evlendi,
ve sekiz-dokuz yaşlarında, hiç görmediğim bir oğlu var.
Üvey kardeşim.
Büyükannem bir Revivalistti,
ve annem kızken kiliseden ayrılmaya çalışmış.
Anlamak zor...
kiliseden ayrılmakta zorlandığını.
Yalanlar ve hilelerle onu aldılar,
ve çarmıha gerdiler,
insanın kötü doğasını kanıtlayarak.
Ama insanlığım ceza çekmesine izin vermek yerine
Jesus ona gitti ve babasına dedi ki...
''Baba, beni biliyor ve insanlığın kötülüğünü görüyorsun.
İzin ver dünyaya gideyim.
İnsanlarla konuşayım,
ve hayatımı onlarınki için vereyim,
yüce tanrım.''
Ve bu tanrının planıydı. Oğluna, gitmesini söyledi.
Böylelikledir ki İsa sevgi armağanını da getirerek bize geldi.
Biz bunu anlayamayız, ama tanrının sevgisi böyledir.
Anlayamasak da inanç yoluyla onu yaşayabilir,
ve İsa'nın kalplerimizi arındırıp kutsamasına nail olabiliriz.
Amen.
Ayağa kalkıp efendimize hamdederek kapatalım.
Hallelujah... hallelujah...
Yüce İsa!
Tanrının koruması hepinizin üzerinde. Sizi kısa zamanda yeniden burada görmeyi umuyorum.
Pek çok diğer peygamber de
kıyamet gününden bahseder.
İnsanların nasıl dünyevi şeylerle meşgul olup tanrıdan uzaklaştığından.
Ve, ee...
ahaki çöküşün nasıl zafer kazandığından.
Nuh ve Lut'un günlerindeki gibi.
Yani şimdi çöküş egemen, öyleyse? Oh, evet. Hem de çok.
Özellikle İsveç'te. Ne şekilde?
Sadece haberlerde söylenenleri falan dinlemen gerek.
Ahlaki çöküşle kastettiğin?
Ahlaksızlık, hırsızlık.
PAZAR OKULUNU HATlRLAYlŞ
Ahlaksızlık ne?
İncil der ki
evlilik dışı bütün ilişkiler ahlaksızlıktır.
O halde sen ve nişanlın hiç seks yapmadınız?
Hayır.
Evlenene kadar yapmayacak mısınız?
Hayır, yapmayız.
Hiç yaptın mı? Hayır.
Nişanlın yapmış mı? Hiç sanmıyorum.
Onu o şekilde arzuluyor musun?
Tabi ki. Bu normal.
Ama tanrı onun sadece
evliliğe ait olduğunu söylediği için riayet ediyorsun.
Bunu yapmak için gücün oluyor.
İkiniz hiç öpüşüp koklaşmaya girişmiyorsunuz?
Hayır. Ama öpüşüyor ve sarılıyorsunuz?
Evet, öyle. Ama o kadar?
Hemen mi çocuk yaparsınız?
Yapıp yapamayacağımıza bağlı. Herkes yapamaz.
Çocuğunuz olmayacaksa, bunu nasıl engelleyeceksiniz?
Önlemeye çalışacağımızı sanmıyorum. Ama isteseydiniz?
Onsuz gitmek zorunda kalırsın.
Tam bir perhiz, o halde? Evet, kesinlikle.
Doğum kontrolü yok? Yok.
Ritm? İlişkiyi yarıda kesme? Perhiz.
Nüfus patlamasını ele alalım, örneğin.
Dünya aşırı kalabalıklaşıyor. Bunu nasıl durdurabiliriz?
Durdurmak...
Bunun bir durdurma meselesi olduğunu sanmıyorum.
Daha önce de söylediğim gibi, çok zamanımız kaldığını sanmıyorum.
İncil der ki bütün dünya...
Ama aşırı nüfusa bağlı açlık konusunda birşeyler yapmamız gerekmez mi?
Tabi ki. Elimizden geleni yapalım. Ne gibi?
Onlara doğum kontrol gereçleri gönderebilir, doğum kontrlünü öğretebiliriz.
Dünyaya en çok lazım olan şey İncil öğretisi.
İncil bilgisi her yıl bebek yapan aç insanları doyurmaz.
Şunu düşün:
Kurtarılmış biri öldüğünde cennete gider.
Kurtarılmamış olan cehenneme.
Ama Hidistan ve Çin'deki o
milyonlar kurtarılmamış durumda.
Cehenneme mi gidiyorlar?
İncil cennet ve cehennemden ve de İsa'ya inanmayanlardan söz eder.
Demek önce dünyada açlıktan ölüyor ve sonra da cehennemde yanıyorlar!
Onlar çocuk! ''Çocuklara katlanın, çünkü Cennet Krallığında öyledir.''
İsa böyle söylemiş.
İlk işkence dünyada... ''Çocuklara katlanın'' diyor.
Ama...
Evet, bu zor bir soru.
Sonrasında çok kızgındım ve her tür şeyi düşünüyordum.
Katolikler gibi, sosyal değişiklikler onların zerre umrunda değil.
Ve Hindistan'daki dinler, kast sistemi!
Bütün kilisemiz, hayatında hiçbir önemli şey için hamle yapmamış olan.
İNSANLlĞA SORU:
BÜTÜN DİNLERİ NE YAPACAĞlZ?
Boras'a hiç gitmedim, annemi orada bulacağımdan emin olduğum halde.
Annem, üvey kardeşim ve annemin yeni erkeği.
Yapamadım işte.
Bazı çok garip günlerim olurdu,
havada kaldığım.
Her şey olabilirdi.
Korkutucuydu.
Ama güzeldi de.
Beni beş saat sonra indirdiler...
Örebro yakınlarında.
İsveç halkının emriyle yapılan maksimum
güvenlikli hapishanemize hoşgeldiniz.
Sonsuza kadar onun kollarına göç var. Amen.
Strömsund'daki sosyal görevlilerle konuşmam gerekecek.
Ve Gaddede'dekilere, yer olup olmadığını anlamak için.
Evet, yerleri var mı?
Taşınırsan evdeki arkadaşların ne der?
Asla konuşmazlar. Öyle mi?
Sanki sağır ya da ahmaklar.
Kesinlikle canlı değiller.
O bacağa bir daha bakayım.
Acıyan bu, değil mi?
Eklemler ayrılıyor gibi.
''Bertil Wikström, Genel Pratisyen, Yaşı 45.''
Doktor geldi. Oh, güzel.
Dün gece iyi uyudun mu? 20 milyon yıldakinden daha iyi!
Hapishane sağlığıyla mı ilgileniyorsun? Çok doğru.
Torsten'i tanıyor musun? Torsten kim?
Torsten Eriksson, hapishane müdürü.
Kumla, ''Çöl Kalesi''ni inşa ettiren mi?
Strömsund'a seninle gelebilir miyim?
Ama yükleyecek çok şeyin var.
Bu müessese...
lanet şeyi moleküllerine ayırmamız gerek.
Neden? Ben hapishanelere inanmam.
Bunun gibi devasa olanlarına. Ne tür nakliye bu?
Hapishane nakliyesi bana doğru geliyor. Hastalarıma.
Hapishane sağlığına ne olacağını düşünüyorsun, öyleyse?
Tıp Gazetesi'nden yakın zamanda
bir meslektaşım, Karl Grünewald,
Hapishane Kurulu'nun inşaat planlarına göz atmış.
Ürkütücüler.
görünüşe göre, terapi açısından, Langholmen'den devralacak
müessese Kumla'dan daha kötü.
Ve bir sonraki, Harnösand'daki hapishane daha da kötü.
Planlamacıların besbelli ki davranış bilimleri konusunda bir bilgileri yok.
Bütün sistemin arkasında sadece finansal düşünce var.
Çevresine bir fabrika inşa edip bunun mükemmel çözüm olduğunu düşünüyorlar.
Kim o?
Yeni gelen biri. Svartön'ü kiralıyor.
Ne çarpıcı bir şapka.
Bana oyuncu Gunnel Broström'ü anımsatıyor.
Bir dakika burada bekle, lütfen.
Peter, akşam yemeği hazır. Johan'ı da yanında getir.
Babana yemeğin hazır olduğunu söyle.
Tamam, Lena, artık girebilirsin.
Kadınlar, bilirsin. Neden sen hapishanedeyken kadınlara izin yok?
Hayati bir probleme mi benziyor?
Ee, başlangıçta öyle.
Ama bir süre sonra önemsizleşiyor.
Bacağın nasıl, bu arada? Sorun yok, gerçekten.
Ağır şey taşıdığım zamanlar hariç. O zaman ağrıyor.
Bugün neden buradasın, öyleyse? Yakında salıveriliyorum.
Uyku ve sinir problemlerin olur.
''Ateşi serbest bırak'' diyorsun, ha? - Right.
Çok şey üzerine düşünüyorsun.
Bir süre kalmak istedim,
ve iki gün Bertil ve Anna'yla kaldım.
Çevreye hapishane sağlığını sordum.
İyi insanlar. Ya da aptal, ya da zeki.
Burada ne tür bir adaletimizin olduğunu kimsenin düşündüğünü sanmıyorum.
Çok fazla şımarıklar.
Bu yüzden durum kötüleşiyor.
Sırf buraya girmek için suç işliyorlar!
Hapishane öncesi günlerinde Ulriksfors neydi?
Aslında bir kağıt hamuru fabrikası. Sonra tekstil fabrikası oldu.
Hapishanenin burada olması belediyeye kar sağlıyor mu?
Sanırım sağlıyordur.
Bu bölgeden birçok insanı istihdam ediyorlar.
Herhangi bir şirketin o devasa tesislere
taşınması pek olası değil.
Bir avukatın yıllık geliri ne kadardır? Bilemem.
Tahmin edebilir misin? Hayır.
Ne düşünüyorsun? Çok kazanıyor olmalılar.
Ya bir tekstil işçisi? Pek kazanmıyorlardır.
Bir garson, peki? Yıllık olarak? Bilmiyorum.
Hangi şehirde çalıştığına bağlı,
lokantanın tipine, yaşına.
Ama maaşı berbat, berbat bir iş.
Maaşın berbat mı? Artık değil.
Neden artık değil?
Üniversiteye gittin mi? Gittin mi?
Hayır, üniversite cebimde.
O eğitimle çok mu kazanıyorsun? Evet. Bunu bilmiyor muydun?
Gece burada hiç karanlık olmadığında uyuyabiliyor musun?
Evet. Ben iyi uyurum.
Bir şeye ihtiyacın olursa, içme suyuna falan, çık gel.
Bir mahkumun maliyetini biliyor musun? Yılda 30.000, ortalama.
Rakamları kafanda mı tutuyorsun? Şu an için değil.
Onları tatil için kilitledim.
Vicdan azabı yaşıyor musun? Hayır, ama İsveç toplumu yaşıyor.
Gerçekten mi? Kendine sor!
Silahım olsaydı şu bacağı indirirdim.
Ve kuleyi.
Bütün lanet sistemi.
Teşekkürler. ''Noncustodial'' ı unuttun.
Konsantre ol!
Öyleyim! Değilsin!
Bir mahkumun yıllık 30.000'e malolduğu söylemenin bir önemi yok.
''Noncustodial'' bakımla kıyasla,
20.000 insan yılda 6'ya patlar.
Bir geri alım? Evet!
O deli.
Resme tam konsantrasyon ister.
Başka hiçbir şeyin var olmasına izin yok!
Onun bir serseri olduğunu biliyorum. Yine de onunla yatıyor musun?
Onunla yatıyor musun dedim?
Oh, şu...
Yapmazsam, ona bizden bahsedebilirim de.
Şunu kesmek zorundasın!
Film bitene kadar imkansız.
Grand Hotel, Strömsund.
Kısa bir süre onsuz olabilirsin.
Beni özledin mi, Lena? Çok mu?
Seni özledim.
Seni çok özledim.
Hoşçakal, öyleyse.
Stockholm'e uçup Pazar gecesi dönmeye zamanımız olur.
Bence sınıflı toplumun Sosyal Demokratları rahatsız ediyor olması gerekir.
Feci kaşındırıyor.
Uyuz gibi. Sosyalist kaşıntı.
İsveç kasıntı bir toplum. Sosyalizmimiz sadece gösteriş.
Mesele insanlarla ilgilenmek olduğunda hapishane sağlığımız
ne kadar amatör olduğumuzun bir kanıtı.
Genel önleme fikrine, insanların ceza korkusuyla suç işlemeyecekleri
şeklindeki temelsiz teze saldırmam gerek.
Annen ne dedi? Saygılarını gönderdi mi?
Hayır. Gönderse güzel olurdu.
Hey... Evet?
Burada işimiz ne zaman biter? Sana bağlı.
Neden?
Bu işe kendini ne kadar vermeye hazırlandığına bağlı.
Ruhunu kaybediyorsun. Bugün Gunnel Broström'le o sahne...
Çok dalgındın. Ya sen, öyleyse?
Her şeyde numara yaptın. Sen de çok değişmişsin.
Öyle mi? Ama değiştiğini kabul ediyor musun?
Seni tutan birşeyler var. Bildiğimden değil.
Öğrenme zamanı, o halde.
Yüzeyde uyum sağlıyorsun, ama asla geçmediğin bir engel var.
Bu şekilde mi olacak? Hayır, bu eğlenceli değil.
Ama önceden düzeltmiştik.
Değil mi? Yoksa o da mı sahteydi?
Hayır.
Hayır, öyle gelmedi.
Lena, yapmak istediğin ne? Ne demek istiyorsun?
Filmi bitirmek? Benimle kalmak? Filmi bitirmek ve sonra beni terketmek?
Bunu derinlemesine düşündün mü?
Tamam, demek artık sana dokunmama izin yok.
Kızların burada oturup erkeklerin orada durması iyi mi?
Biraz resmi görünüyor, ama sorun değil. Yani tamam mı?
Yoksa, içlerine karışırsak çocuklar bizi göremezler.
Çocuklar bütün akşam ne yaparlar? Buna gerçekten cevap veremem.
Çoğunlukla civarda araba kullanırlar.
Yani bir dans gecesinde?
Dans edebilenlerin çoğu dans için ayaktadır, ama bu gece çok canlı değil.
Danstan önce içki satın alır mısınız? Tabi ki bir şişe getirirsin!
Kesinlikle! Neden?
Buradaki kadınlar çok çekingen, bu yüzden biraz gevşemek zorundasın.
Alkol dükkanındaydım ve tam beş şişe brendi aldım.
Afedersin. Oh, uzun boylusun. Boyun kaç?
1 .90.
Tam yetişkin.
Kız tavlamak için mi çıkarsın? Evet.
Genelde bulur musun? Hayır.
Zahmetli iş.
İlk gece seninle yatan bir kız için ne düşünürsün?
İyi. Hoşuna gider mi?
Tabi, eğer yatakta iyiyse. Yoksa zahmetli.
Kötü. Kötü olduğunu düşünürsün, o zaman?
Adamın kim olduğuna bağlı.
Yapmak isteyen biriyle karşılaşırsan, izin verir misin ona?
Sanmam. Duruma bağlı.
Neye? Çocuğa ve diğer şeylere.
Ben vermezdim. Kaç tanesi, o halde?
Birden fazla, bu arada.
Kızlar seksi evlilik sonrasına saklamalı mı? Hayır.
Ne düşünüyorsun? Kesinlikle hayır.
Oh, yani pratik yapmalılar? Doğru!
Önlemi kız mı yoksa çocuk mu almalı?
Bununla kim ilgilenmeli? Kız.
Ee, çocuk.
İkisi de.
Hangisini tercih edersin, prezervatifi mi yoksa diyaframı mı?
Ne? Prezervatif mi, diyafram mı yoksa hap mı?
Hap en iyisi.
Şu an almış durumda mısın? Hayır.
Doktora soramayacak kadar utangaç mısın? Hayır.
Çocuk kızı hamile bırakırsa onunla evlenmeli mi?
Gerekli değil, birbirlerinden hoşlanmadıklarını anlamışlarsa.
Ee, bu lanet bir sorun.
Ama mahkemede karara bağlanması gerekir falan.
Eğer adam kızı seviyorsa, onunla ilgilenmesi gerekir.
Sevmiyorsa, onu unutmalıdır.
Evliliğe inanıyor musun? Hayır.
Evlendin mi? Hayır.
Ama çocuk istemiyor musun? Zaten bir tane var.
Şu an kaç yaşında? 13.
13!
Bilimsel bir araştırma yapıyorum. Birkaç soru sorabilir miyim?
Tabi.
Kaç yaşındasınız? 29.
Bebeğiniz olduğunda kaç yaşındaydınız?
Yeni 1 7 olmuştum.
Oğlan mı, kız mı? Kız.
''Lena Saldırmazlığı Sonja'ya Anlattı.''
ÖRGÜTLENME...SABOTAJ... İŞBİRLİĞİNE KARŞl OLMA
Burası kadar sığ!
Tanrım, çamurlu. Ne berbat bir göl yatağı! Kahretsin!
Orada yengeç var mı? Hayır, sadece balık.
Hadi!
Acele et. Sana yüzme dersi veririm.
Cesaretin yok mu? Hadi.
Bir hafta her gün Sonja ve Elin'le every day for a week.
Böğürtlen?
O yaz ilk kez bir yerde kalmayı istediğimi hissedişimdi.
Tanrım, soğuktu! Burası çok huzurlu.
Millerce mesafede tek bir kişi bile yok. Çok çamurlu!
Giyinmeden önce durula.
Sonja Lindgren'i tanıyor musun? Evet.
Daha 1 7 yaşındayken hamile kaldığı için çok kimse lanetledi mi onu?
Tanrım, hayır. Bunu düşünemiyorum.
Hiç sanmıyorum. Sanmıyor musun?
Ya sen?
Hayır, bunda ters...ters bir yan yok.
Yok mu? Bana göre yok.
O başka bir yüzyıla ait, bu şekilde yargılamak.
Başka bir yüzyıla mı? 19. mu? Evet.
İnsanların şimdilerde o kadar katı olduğunu sanmıyorum. Genelde öyle değilller.
Hastaneye girdiğimde asansörü kullanmamı istediler.
Reddettim.
''Merdiveni kullanırım. Siz çantamı asansöre götürün.''
Sonra, doğumhanede yatağı ve her şeyi reddettim.
Hepsi de ''Ne işi var burada?'' der gibi bakıyordu bana.
''Siz gülmeye devam edin. Bunu kendim hallederim,'' diyordum.
Nasıl olduğunu bilirsin. Kimse kibarca bir bakış atmaz.
Hepsi pis olduğunu,
beladan uzak duramadığını düşünür.
Kahretsin, sadece 1 2:00.
Sonja ve Elin beni almaya gelmeden birkaç saat uyumaya yemin etmiştim.
Alabalık avına gidiyorduk. Ama orası çok aydınlık.
Kahrolası sivrisinekler!
Lena!
HAPİSHANE KURULUNA MESAJ:
HAPİSHANE SAĞLlK ÜNİTESİNİ DÜŞÜNMEYİ
KÖKTEN BlRAKTlNlZ
Toprak bir yastık
Güzel, yumuşak ve sıcak
Lena güvenle uyuyacak orada
EMPERYALİZME KARŞl YÜRÜ
ABD - Katiller!
Franco - Katil!
Çok yaşa Ho Chi Minh!
İşte sosyalist hareketin
burada bir yılanla sembolize edilen
emperyalizme karşı yürüyüşü geliyor.
Afrika: Uhuru özgürlük demektir.
Portekiz Afrika'dan defol!
Güney Afrika'daki Volvo: lrk ayrımcılığının değeri sürüyor.
Wallenberg'i yakın! Finansörlerini yakın!
Franco, İspanyol halkının celladı.
Atina'daki sağ kanat cuntayı ezin.
Devrimi Amerika'da yay.
Endonezya ClA'in gaz odası. Bir milyon insan öldürüldü.
Hepsiyle yeniden karşılaşmak korkunçtu.
O an tek istediğim saklanmaktı.
Dünya işçileri birleşin.
Dünya barışı için savaşın.
Burada parti mi var?
Hayır, Lena burada yaşayacak.
Sadece birkaç günlüğüne. Ne kadar olduğu önemli değil.
Mesele, nerede uyuyacaksın?
Hepsi ayarlandı. Şurada.
Hans!
Ne var? Sağ dolabı o alıyor.
Dırdırı kes. Burada olacak. Olmaz dedim!
Onu kendin yatır, kahretsin!
Bakalım sana yaşayacak bir yer bulabilecek miyiz.
Şu an evde yaşayamam, bu yüzden... Sorun değil.
Zahmet vermek istemiyorum.
Oh, hayır! Hans'ın sık sık konukları olur.
Çok nazik.
Evet, öyledir, ama...
Ne var? Kaşındırıyor.
Strömsund'daki bir doktor allerjim olduğunu söyledi.
Allerji mi? Bir bakalım.
Sadece burası mı? Hayır. Koltukaltlarım ve parmaklarım da.
Ne var? Çekil. Şey koyacağım...
Kahrolası pasifist! Saldırmazlık, ha?
Sen delisin.
Ne. Zaten sen kazandın. Kazanmak?
Çok iyi biliyorsun.
Lena'yı buraya getirdim.
Onu tanıyor ve yardım etmek istiyorum.
Sen ve kahrolası içi boş psikolojin! Git ve ona bildiğin gibi yardım et, o halde.
Edebilirsen.
Lena'yı daha önce idare ettim.
Önce, evet!
Buraya gel. Uyumak istiyorum.
Sana vurmak istemiyorum.
Buraya gel. Bim nerede?
Uyuyor.
Gir ve otur. Biraz konuşmak istiyorum.
Bu şeyler hakkında konuşmak çok zor.
Lena...
Çok tatlısın.
Her şey çok karmaşık!
Bu lanet kavgaya dayanamıyorum.
Sen daha ileri gitmeden... Burada ne yapıyorsun?
Lena'yla konuşmak istiyorum! Biliyorum, ama bir şeyi görmek istiyorum.
Lena'yı rahat bırak! Onunla hiçbir ilgin yok!
Allerjine bakacağım. Elini ver bana.
Büyüteç! Sen delisin.
Tam düşündüğüm gibi. Sen uyuz olmuşsun.
Uyuz! Doktor allerji dedi.
Allerji değil. Uyuz bu. Birine bulaştırdın mı acaba.
Bulaşmak mı? Bulaşıcı, sıcak bir yatakta.
Bu uyuzu bizi durdurmak için uydurduğunu düşünüyorum, neredeyse.
Kapa çeneni!
Rolü aldım, öyleyse. Araba satıcısı rolünü.
Hayır demeye yemin etmeme ve Marie'nin hayır demememi istemesine rağmen.
Börje.
Bay Johansson'a bir araba satmışsın ve o şu an çok kızgın.
Merhaba.
Bir yerde konuşabilir miyiz?
Şimdi gidiyorum. Seni götürebilirim.
Araba garajda.
Söyleyeceğin şey neydi? Uyuz.
Teşekkürler. Çok teşekkürler. Uyuz için teşekkürler.
Bir şey farkettin mi? Elbette! Her tarafım kaşınıyor!
Demek sende de var.
Ama sana ben bulaştırmış olmayabilirim. Başka kim, öyleyse?
Belki senden bana geçmiştir! Her zaman erkekler kızlardan kapar!
Uyuz hakkında o kadarını biliyorum! Şimdi de kız hastalığı oldu, ha?
Birçok erkekle yattın. Ve sen de birçok kızla!
Benden önce biriyle miydin? Evet. Ve sen de öyle.
Ne yani? O zaman kapmış olabilirsin.
Senden bana geçti.
Ve çocuğuma. Kahretsin!
Daha önce çocuğundan hiç bahsetmemiştin. Kahretsin, kahretsin, kahretsin!
Kahrolası ikiyüzlü. Beni iğrendiriyorsun!
Çok iğrençsin!
Önemi yok. Bu konuda bir şey yapmalıyız.
Randevu için St. Göran's Kliniği'ni ara.
Numara 27.
SOSYALİST KAŞlNTl
...artık hizmetlerini istemiyoruz...
BMC'de mi çalışıyorsun? Yeni kovuldum.
Şimdi ne yapacaksın? Bilmiyorum.
Kahrolası fuhuş her yerde.
Numaran, lütfen.
Öne çık, lütfen.
Kağıdın üzerine otur. Herbirinde bir topuk.
Biraz daha ileri. Kartını ver.
Ne için buradasın? Kaşınıyorum. Sanırım uyuz oldum.
Ne zamandır?
İki ya da üç hafta.
Biraz aşağı.
Sivrisinek ısırıkları sanıyordum.
Kaşınıyorum ve uyuyamıyorum.
Ulusal Sağlık Kartı'n, lütfen.
Buraya daha önce geldin mi? Hayır.
Akıntın var mı? Farkettiğim bir şey yok.
Olsaydı farkederdin. O halde yok.
Adın Börje mi?
Meslek? Araba satıcısı.
Eski. Evli misin?
Hayır, neden?
Muayeneye bağlı olarak
diğer aile bireylerinin de muayene edilmeleri gerekebilir.
Hayır, evli değilim. Evli değil.
İkametgah burada belirtildiği üzere... Evli olsaydım o...
Buna doktor karar verir. Hayır, evli değilim.
Biraz daha aşağı.
Biraz daha.
Eğer dediklerimi yapm...
Üç kron.
İşte, o halde.
Kalk, lütfen.
Sonuçlar için dışarıda bekle.
Tedavi sırasında alkol, cinsel ilişki ve sevip okşamak yok.
Dur!
Onlardan biraz önde olmalıyız. Yeniden geri.
Hıza ihtiyacımız var.
Daha erken başlamalıydık. Yap, öyleyse.
Dünyayı yeniden şekillendir
Tam küçük İsveç'ten
Böylece ünlü oluruz, sen de güzel demokrasimizi görürsün
Yarın ne yapıyoruz? Son sahne. Lena annesiyle karşılaşır.
Annesini kim oynuyor? -Gudrun Östbye.
Filmimizi alın! Akın!
İki versiyonu olan tek film!
Bu mavi versiyonuydu. Mavi versiyon.