Tip:
Highlight text to annotate it
X
Tarihsel düşünmek ne demektir?
Geçmişi, yıllık kayıtlarda tek başına duran
değişmeyen bir bütünlük olarak mı görüyoruz?
Yoksa onu şimdinin prizmalarından sürekli olarak yeniden mi yorumluyoruz?
Tarih, hangi noktada kendi koşullarına göre, kendi bağlamında algılanmalıdır?
When Rousseau said ‘man is born free but everywhere in chains’, hecould easily have been referring to ‘İnsanoğlu özgür doğar fakat her yerde zincirlere mahkumdur’ sözüyle Rousseau,
pekala geçmişi düşünüp de masaya taşıdığımız algısal önyargılara atıfta bulunuyor olabilir.
Tarih varolduğu sürece, farklı yorumlamalar da olacaktır.
Önemli tarihi olaylar üzerine çatışan yorumlamalar yapılacaktır.
Önümüzde iki yol uzanıyor:
Hukuktan yoksun bir yol, ki her birey
kendi anlatısını diğer bireylere
empoze etmeye çalışır.
Bizi ayıran öğeler yanında, bizi birleştiren birçok öğenin de varolduğunun
farkına varacak olgunluğa ermiş olan toplumlarda bir de şu yol vardır ki,
o da, kapsamlı danışım süreçlerinin yaşandığı yoldur.
Etnik, dini veya farklı türlerde çatışmaların yaşandığı yerlerde
tarih eğitimi de o çatışmanın organik bir parçası haline gelir;
Kıbrıs’ta da durum aynen böyledir.
Bunu değiştirebilmek için alternatif bakış açıları geliştirmemiz gerekiyor.
Burası her ne kadar da tarih takıntısı olan bir yer gibi görünse de, 22 00:01:22,480 --> 00:01:26,480 çocuklar arasında tarihi anlayış üzerine yapılması gereken araştırmaların kıtlığı
bence bir paradoksun göstergesidir.
Eğer etkin bir tarih eğitiminden söz edilecekse,
çocukların, tarihi nasıl algıladığından başlanmalı
ve onların daha tarihsel bir düşünüş içeresine girebilmelerini sağlamak için kafa yorulmalı.
Burada en önemli rol belki de
okulların veya tarih derslerinin değil,
tarihin toplumsal boyutunundur.
Bizler şu yanılgıya düşüyoruz ki,
öğrencilerin tarihi bilinçlerinde oluşturulanlar
sadece okul kitaplarına münhasırdır.
Ancak yapılan tüm araştırmalar gösteriyor ki, bu doğru değildir.
Bir çocuk, ilk sosyalleşme anlarından itibaren ideolojik yapılar oluşturmaya başlar.
Okula başladıklarında, halihazırda farkında bile olmadıkları ideolojik düşünce yapılarına sahiptirler.
Bilgilerimizin tümü veya çoğunun
yazılı müfredat ve ders kitaplarından öğrenildiğini düşünmek
büyük bir hatadır.
Yapılan deneysel araştırmalardan çok iyi biliyoruz ki,
ders kitapları okunsa bile, çoğu zaman anlaşılmıyor.
Çok milliyetçi bir ders kitabını eleştirel bir başyapıt olarak kullanabilirsiniz.
Bunu öğrencilerinize gösterebilir ve ezber yapmamalarını, duydukları herşeye
ve ders kitaplarında olan herşeye inanmamaları için onları yönlendirebilirsiniz.
Onları düşünmeye, gerçekleri değerlendirmeye,
çoklu bakış açıları geliştirmeye ve herzaman sorgulamaya alıştırabilirsiniz.
Bu yüzden, eğitimcinin de önemli bir rol oynadığı
ancak daha genel, daha kolektif bir kişisel bilgilenme sürecinden bahsediyorum.
Ve tabi ki bu tip bir eğitmen de mesleğinin bilimsel taraflarının farkında olacak.
Belli bir ideolojinin taşıma bandı olmayacak.
Sadece resmi bilgiyi dolaştırmakla kalmayacak, kendisi de yeni bilgileri devreye sokabilme
yetisine sahip olan aktif bir entellektüel olarak görev yapacak.
Sınırın her iki tarafından tarih öğretmenlerinin algılamaları üzerine yapılan ilk araştırma,
adadaki eğitimcilerin ortak ihtiyaçlarını açıkça gösteriyor.
Birçoğu, tarih öğretmeni olabilmek için lisans eğitimlerini tamamlayıp
öğretmenliğe başladıklarında rahat olmadıklarını söylüyor.
Bu sebeple hizmet içi eğitim talep ediyorlar.
Mevcut tarih kitaplarından hiç memnun değiller, 58 00:03:54,960 --> 00:03:56,960. ve bu her iki toplumdaki çoğunluğun ifadesi.
Bu da bize eğitimsel reformun ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor,
özellikle tarih müfredatı reformu, ki bu sadece içeriğin değişmesi değil,
eğitim sisteminin metodolojisi ve uyumlanmasının da değişmesi anlamına gelmektedir.
Diyaloğun rolü, bir kaynağın yorumlanmasında diyaloğun rölü,
diğer bireylerin de sözlerine kulak verilmesi, onların da fikirlerinin değerlendirilmesi,
hemfikir olunsa da olunmasa da dikkate alınması, çok önemli.
Neyi neden söylediğinizi karşı tarafa anlatabilmek çok önemlidir.
Karşı tarafı dinlemek, belki görüşlerinizi değiştirmek,
ve bu temel safhada belki de birçok cevabın olduğunu öğrenmek çok önemli.
Bazen bilemeyiz, belki de birden çok cevap vardır.
Birleşik Krallık’ta belli şeylerden hep kaçındık ve hala kaçınıyoruz.
Mesela II. Dünya Şavaşı’yla ilgili kabahatlerimizi konuşmaktan kaçınıyoruz
çünkü bombalama kampanyasının asıl mahiyetine bakıldığında 72 00:04:52,320 --> 00:04:56,520 İngiltere çok büyük bir savaş suçu sorumlusudur.
Ve bu hala tam olarak itiraf edilmiş değildir, insanlar halen bununla yüzleşmiş değildir
ama günü gelince bununla da yüzleşilecektir
ve sesler yükselmeye başlamıştır.
Eğer belli tarihi tecrübelerin bugün ve geleceğiniz üzerinde hakimiyet kurmasına izin verirseniz,
iletişim kanallarını kapatır, karşılıklı anlayış ve farklılıkların tanınmasına olanak sağlayan
açık ve demokratik diyalogu engellersiniz.
Eğer bir gelecek istiyorsanız,
bu gelecek ortak bir gelecek olmalıdır.
Bizim bugünden ahiret gününe dek
birbirimizden ayrı ve izole olacağımızı savunan
herhangi bir fikir, çok da akılcı bir fikir değildir.
Tarihsel Diyalog ve Araştırma Birliği işte tam burada devreye giriyor;
geçmişe daha serinkanlı bir şekilde bakabilmek adına bir uzlaşmaya varmak için.
Tarih öğretmek ve öğrenmek için kullandığımız metodlar,
geçmişi daha kapsamlı bir şekilde anlamamızda bize araç olabilirler.