Tip:
Highlight text to annotate it
X
Candy Crowley, Oturum Başkanı: Hemstead, New York'taki Hofstra Üniversitesi'nden İyi akşamlar.
Ben, CNN kanalının "State of the Union" programından, Candy Crowley.
Bugün, sponsorluğunu Başkanlık Açık Oturumu Komisyonu'nun yaptığı, kasaba meclisi şeklinde yürütülen,
ikinci başkanlık açık oturumu için buradayız. \ Crowley: Gallup organizasyonu, New York bölgesinden
82 kararsız seçmen seçti. Gece, onların sorularıyla ilerleyecek.
Benim amacım, konuşmayı yönlendirmek ve sorulara yanıt verilmesini sağlamak.
Sorular yalnızca benim ve ekibim tarafından biliniyor.
Ne komisyon, ne de adaylar soruları görmediler. Mümkün olduğunca çok sayıda soru almaya çalışacağım.
Ben iyimser yapıda olduğum için, adayların cevaplarını kısa ve öz tutacaklarına inanıyorum.
Her aday, ortak bir soruya yanıt vermek için iki dakikaya sahip olacak,
ardından da iki dakika daha aynı konuda konuşmalarını sürdürecekler.
Buradaki izleyiciler kibar olacaklarını ve konuşmacıları ilgiyle dinleyeceklerine dair söz verdiler.
Tezahurat ya da yuhalama ya da ani çıkışlar olmayacak. Şimdi, bir sefere mahsus olmak üzere bu sözü unutuyoruz
ve Başkan Barack Obama'ya ve Eyalet Valisi Mitt Romney'e "Hoşgeldiniz" diyoruz.
[ALKIŞ]\ Beyler, bu akşam burada bize katıldığınız için teşekkürler.
Sizinle konuşmak için bütün gün bekleyen kişiler var burada,
bu yüzden sözü uzatmadan başlayalım. Vali Romney, bildiğiniz gibi
yazı turayı siz kazandınız, bu yüzden ilk soru size gelecek. Şimdi ilk defa oy verecek olan bir seçmen olan
Jeremy Epstein'in size bir sorusu olacak. Jeremy: Sayın Başkan, Sayın Vali Romney,
20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi olarak, profesörlerimden, komşularımdan ve çevremdeki diğerlerinden tek duyduğum
mezun olduğumda, işe alınma şansımın çok düşük olduğu. Bana, daha da önemlisi anne ve babama,
mezun olduktan sonra kendimi idame edebileceğime dair ne söz verebilirsiniz?
ROMNEY: Teşekkürler Jeremy. Sorunu takdir ediyorum,
ayrıca bugün burada olduğun için sana ve Nassau Bölgesi'nden gelen herkese
zaman ayırıp geldikleri için teşekkür ediyorum. Hofstra Üniversitesi'ne
ve Candy Crowley'e de, bu buluşmayı organize ettikleri ve yönettikleri için teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, size de bu açık oturumun bir parçası olduğunuz için teşekkür ediyorum.
Gelelim soruna- senin sorun bu ülkenin dört bir yanındaki üniversite öğrencilerinin sorduğu sorulardan biri.
Pennsylvania'da yeni mezun olmuş biriyle beraberdim- Philadelphia şehrinde-
ve bu bayan dedi ki, "Diplomamı aldım. İş bulamıyorum. Üç tane yarı zamanlı işim var.
Bu işler de, yiyeceğimi ve apartman kiramı ancak karşılıyor.
Öğrenci borçlarımı ödemeye başlayamadım." Bu yüzden iki şey yapmamız gerekiyor.
Gençlerin üniversiteye gidebilmelerini kolaylaştırmalıyız.
Ayrıca üniversiteden mezun olduklarında çalışabilecekleri işler sağlamalıyız.
Ben Massachussetts eyaleti valisiyken, liseden mezun olmak için bir sınavdan geçmek gerekiyordu.
Sınıfının en başarılı yüzde 25'indeki öğrencilere,John ve Abigail Adams bursu sağlıyorduk.
Bu da Massachussets eyaletinde istediğin herhangi bir devlet üniversitesinde, 4 yıl boyunca ücretsiz eğitim hakkı veriyordu.
Ayrıca Pell bursu programımızın geliştirildiğinden emin olmak istiyorum.
Ayrıca, insanların eğitimlerini karşılayabilmeleri için, kredi programımız olacak.
Ancak kilit nokta, okuldan mezun olduktan sonra, sizlerin iş bulabilmesi.
Ve geçen dört sene içinde olanlar, Amerika'daki gençlerin iş bulmasını çok çok zorlaştırdı.
Ben senin iş sahibi olmanı istiyorum.
Ben ekonominin çalışır hale gelmesi için ne yapmak gerektiğini biliyorum. Bu sene üniversiteden mezun olan öğrencilerin
işsiz olduğunu biliyorum. Ve üniversite seviyesindeki kişilerin iş bulamaması kabul edilemez.
Ayrıca, sırtınızda gittikçe artan bir de borç var.
Yani artan borç ve daha az iş. Ben bunu değiştireceğim.
Ben, tekrar iyi işler yaratmak için ne yapmak gerektiğini biliyorum. Sizin, hak ettiğiniz fırsatı elde etmeniz için
ne yapmak gerektiğini biliyorum. Ve ülkenin dört bir yanındaki gençler,
ekonomimizi eski haline döndüreceğimizi fark edecekler. Son dört yıl gibi olmayacak.
Orta sınıf, son dört yılda çok ezildi. Ve işler çok seyrekleşti.
Ben bu işleri geri getirmek için ne yapmak gerektiğini biliyorum. Ve bunu yapacağım.
Ve sen mezun olduğunda-- ne zaman mezun olacaksın?
Jeremy: 2014. Romney: 2014. Sen 2014'te mezun olduğunda,
benim başkan olduğumu varsayarsak, senin iş sahibi olmanın sağlayacağım. Teşekkürler Jeremy.
Crowley: Sayın Başkan?
Obama: Jeremy, herşeyden önce, senin geleceğin parlak. Şu anda yüksek öğrenime yatırım yapıyor olman
çok önemli. Yalnızca senin için değil, tüm ulus için önemli.
Bizim yapabileceğimiz en önemli şey, bu ülkede yeni işler yaratıyor olmak.
Ancak yalnızca iş yaratmak da değil, iyi maaşlı işler yaratmak. İnsanların ailelerini geçindirebilecekleri türden işler.
Benim yapmak istediğim, yalnızca özel sektörde geçen 30 ay boyunca yarattığımız beş milyon işin üstüne
yeni işler eklemek. Ayrıca geleceğin aydınlık olması için yapabileceğimiz bir çok şey var.
Birincisi, tekrar bu ülkede imalat sektörü işleri yaratmak istiyorum.
Senatör Romney, "Bırakın Detroit iflas etsin" dedi.
Bense, iddiamı Amerikan çalışanlarından ve Amerikan otomobil endüstrisinden yana kullandım
ve endüstri kuvvetle geri geldi.Ben bunu yalnızca Detroit'teki endüstriler için değil,
ülkenin dört bir yanındaki tüm endüstriler için yapmak istiyorum. Bu yüzden, vergi kanunumuzu değiştirmemiz gerekli.
Burada, ABD'de yatırım yapan şirketlere teşvik sağlamamız ve burada iş olanakları oluşturmamız gerekli.
Ayrıca, küçük işletmelere yardım etmemiz ve
onların dünyadaki yeni pazarlara ihracat yapmalarını sağlamamız gerekli.
İkincisi, dünyadaki en iyi eğitim sistemine sahip olmamız gerekli.
Senin üniversiteye gidiyor olman harika, ancak ben herkesin harika bir eğitime sahip olmasını istiyorum.
Biz öğrenci kredilerinin senin gibi kişilere sağlanabilmesi için büyük uğraş verdik,
ancak ben istiyorum ki, bölge üniversiteleri çalışan kişilere de yer açsın
ve bu kişiler şu anda piyasada mevcut olan ve gelecekte mevcut olacak iş olanaklarını doldurmak için eğitim alsınlar.
Üçüncüsü, bizim kendi enerjimizi, kendimizin kontrol etmesi gerekiyor.
Enerji derken yalnızca yatırım yapmış olduğumuz petrol ve doğal gazdan bahsetmiyorum,
geleceğin enerji kaynaklarını inşa etmekten bahsediyorum. Ve bu gelecek yalnızca seneye anlamına gelmiyor,
bundan sonraki 10 yıl sonra, 20 yıl sonra anlamına geliyor.
Bu yüzden güneş ve rüzgar enerjisine, biyoyakıta ve enerji verimli araçlara yatırım yapıyoruz.
Bütçe açığımızı kapatmamız gerekli tabii ki, ancak bunu dengeli bir şekilde yapmalıyız.
Zengin kişilerin ekonomiye biraz daha fazla katkı sağlamasını isteyerek ve biraz daha bütçe kesintisi yaparak,
senin gibi kişilerin eğitimine yatırım yapabiliriz.
Hadi son on yıldır savaşa harcadığımız parayı Amerika'yı tekrar inşa etmek için kullanalım; yollar, köprüler, okullar kuralım.
Eğer bunları yapabilirsek, yalnızca senin geleceğin değil,
Amerika'nın geleceği de aydınlık olacak. Crowley: Size daha çabuk çözüm isteyen bir soru sorayım.
Ve Sayın Romney ile başlayayım- Şu anda,
işsiz nüfusun % 40'ının en az altı aydır işsiz olduğu bir durumla karşı karşıyayız.
Onların, Jeremy gibi iki senesi daha yok.
Uzun süredir işsiz olan ve acilen çalışmaya ihtiyacı olan bu kişiler için ne yapabilirsiniz?
Romney: Doğrusu, bu ülkede gördüğümüz şey, 23 milyon insanın
iş bulmakta zorlandığı. Senin de dediğin gibi Candy, bu kişiler çok, çok çok uzun süredir işsizler.
Başkanın politikaları son dört yıldır uygulamadaydı ve
bu politikalar, Amerika'lıları işe döndüremedi. Bugün çalışan kişi sayısı,
Başkan ofisi devraldığındaki tarihtekinden daha az. Eğer, Başkan seçildiğinde işsizlik oranı 7.8 idi ise,
bu oran bugün de 7.8. Ancak, bu işsizlik oranına,
işini kaybedenleri de dahil ederseniz, bu oran 10.7.
İnsanları iş gücüne dahil etmek için gerekli olan ilerlemeyi göstermedik.
Bu yüzden, dört sene içinde 12 milyon yeni iş yaratacak olan ve insanların eve getirdikleri kazancı artıracak olan
5 basamaklı bir plan hazırladım. Bu plan, Jeremy mezun olduğunda onun işe sahip olmasını sağlayacak.
Ülkenin dört bir yanındaki işsiz kişilere yardım edecek.
Ve Başkan'ın söylediği bir nokta var, ben de bunu açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Dedi ki, ben "Bırakın Detroit iflas etsin" demişim. Ve doğru, dedim.
Benim planım şirketlerin 7/11 ya da Macy's gbi ya da Condell Havayolları gibi iflas etmesini ve
sonrasında iflastan daha güçlü çıkmasını öngörüyordu. Biliyorum ki, kendisi de Detroit'in iflas etmesini destekledi.
Evet, Başkan Detroit'in iflasına destek verdi. [Obama'ya] Siz, General Motors'un iflasıı sağladınız.
Chrysler'in de iflasını sağladınız. Yani, siz benim otomobil endüstrisinin iflas etmesini desteklediğimi söylüyorsunuz,
kendiniz de aynen bunu yaptınız. Ve bence herkesin bilmesi gereken önemli nokta,
iflas sürecinin, bu firmaların tekrar ayağa kalkabilmeleri için gerekli bir süreç olmasıydı.
Böylece daha fazla kişiyi işe alabileceklerdi. Ben de aynen bu tavsiyede bulunmuştum ve olaylar da bu doğrultuda ilerledi.
Crowley: Sayın Başkan'a konuşma hakkı tanımak istiyorum. Lütfen, buyrun. Obama: Candy, Vali Romney'in söyledikleri
tamamen doğruluk dışı. Kendisi bu firmaları, tekrar açılma şansları olmadan iflasa götürmek istedi.
Ve öyle olsaydı, bir milyon kişi işsiz kalacaktı. Eğer bana güvenmiyorsanız,
General Motors'un ve Chrysler'ın yöneticilerine sorun- ki bazıları Cumhuriyetçi'lerdir
ve Vali Romney'i destekliyor olabilirler. Ancak, size şunu söyleyeceklerdir:
Romney'in reçetesi işe yaramayacaktı. Vali Romney beş aşamalı bir planı olduğunu söylüyor.
Vali Romney'nin beş aşamalı bir planı yok, kendisinin bir aşamalı bir planı var.
O da, yükseklerdeki kişilerin, halkın geri kalanından farklı bir grup kurala tabi tutulması.
Bu onun özel sektördeki felsefesiydi, bu onun valiykenki felsefesiydi,
şimdi de, bu onun başkan adayı olarak benimsediği felsefe.
Çok para kazanıp, sizden çok daha az kazanan kişilerin verdiğinden daha düşük oranlı vergiler verebilirsiniz.
İş fırsatlarını ülke dışına çıkarıp, vergiden muaf olabilirsiniz. Bir şirkete yatırım yapıp, onu iflasa sürükleyip,
çalışanların işine son verebilir, emeklilik maaşlarını çalabilir ve bundan para kazanabilirsiniz.
İşte son on yıldır gördüğümüz felsefe bundan ibaret.
Orta gelirli aileleri zorlayan bu felsefe. Ve son dört yıldır bu kargaşadan çıkmak için savaştık.
Yapmamız gereken son şey, bizi o noktaya sürükleyen politikalara geri dönmek.
Crowley: Sayın Başkan, sonraki sorum sizin için olacak.
Ve Sayın Romney, Senatör Romney, siz de
cevap vermek için bir çok şansa sahip olacaksınız. Şimdi...
Romney: Detroit konusundaki cevaba ilişkin olarak...
Crowley: Burada bekleyen bir çok kişi var. Romney: Detroit konusundaki cevaba ilişkin olarak...
Crowley: Size, söz veriyorum konuşma şansınız... Romney: Verilen cevap,
tamamen gerçek dışı. Crowley: Tamam, şimdi, lütfen...
Yanıt vermek için çok zamanınız olacak. Çünkü bir başka konuya geçmek istiyorum.
Hem bu konu da arabalarla ilgili sayılır. Şimdi Phillip Tricolla'nın bir sorusu olacak.
Phillip: Enerji Bakanı'nız Steven Chu,
bugüne kadar üç kere, petrol fiyatlarının indirilmesinden kendi bakanlığının sorumlu olmadığını söylerken kaydedildi.
Siz de, bu işin Enerji Bakanlığı'nın sorumluluğunda olmadığı konusunda hemfikir misiniz?
Obama: Bizim yapabileceğimiz en önemli şey, kendi enerjimizi, kendi kontrolümüz altına almaktır.
Ben başkanlığa geldiğimden beri yaptıklarımız şöyle.
Petrol üretimini, son 16 yılın en üst seviyesine çıkardık.
Doğal gaz üretimi, yıllardır artmadığı kadar yükseldi. Kömür üretiminde ve kömüre dayalı işlerde artış oldu.
Ancak, önceden de söylediğim gibi, yalnızca geleneksel enerji kaynakları üretemeyiz.
Geleceğe de bakmak zorundayız. Bu yüzden araçlardaki yakıt verimliliği standartlarını ikiye katladık.
Bu demek oluyor ki, gelecek on yıl zarfında,
hangi aracı satın alırsanız alın, bir galon benzinle, eskisinin iki katı kadar yol alacaksınız.
Bu yüzden, temiz enerji üretimini, mesela rüzgar, güneş ve biyoyakıtlardan elde edilen enerji üretimini ikiye katladık.
Bütün bu çabalar, petrol ithalatımızın son 16 yıldaki en düşük seviyeye ulaşmasına katkıda bulundu.
Şimdi bu konuda biraz daha derinleşmek istiyorum. Bu demek ki,
evet, petrol sondajları açmaya devam edeceğiz. Ve doğal gaz araştırmalarımız hala öncelikli olarak sürecek.
Ayaklarımızın altında, doğal gaz sayesinde 600.000 iş olanağı ve 100 senelik daha enerji var.
Ve biz bunu, çevreye duyarlı bir şekilde yapabiliriz.
Ancak, bir yandan da, verimli enerjiye sahip olmak için ne yapmamız gerektiğini düşünmeyi sürdürmeliyiz.
Çünkü sonunda, ancak bu şekilde enerji talebimizi kısabiliriz
ve bu şekilde petrol fiyatlarını düşürebiliriz. Şimdi, Vali Romney,
planıma yukarıdakilerin hepsini dahil ediyorum diyor. Ancak onun asıl planı, petrol şirketlerinin enerji politikalarını belirlemesi.
Yani planın petrol ve doğal gaz kısmı aynı, ancak temiz enerji kısmı yok.
Ve eğer yalnızca yarını veya bir sonraki günü düşünüp de,
bundan sonraki 10 yılı hesaba katmazsak, ekonomik geleceğimizi kontrol altında tutma şansımız yok.
Çünkü Çin ve Almanya bu yatırımları yapıyor. Ve ben geleceğin mesleklerini bu ülkelere kaptırmak istemiyorum.
Yeni enerji kaynaklarının, burada, Amerika Birleşik Devletleri'nde üretilmesini istiyorum.
Bu, hem Jeremy'nin iş sahibi olmasını sağlayacak,
hem de senin, petrol için bu kadar para harcamamanı sağlayacak.
Crowley: Sayın Senatör, petrol fiyatlarıyla ilgili olarak? Romney: Evet, hadi Başkan'ın sözlerine değil de,
yürüttüğü politikalara bakalım. Çünkü son dört senedir bu politikaların işleyişine tanık olduk.
Başkan, petrol üretiminin artmasından bahsetti,
ancak bu üretimin hiç biri devlet arazisinde olmadı. Doğrusu, devlet arazisi üzerindeki petrol üretimi % 14,
doğal gaz üretimi ise % 9 geriledi. Neden?
Çünkü Başkan, devlet arazisi ve devlet suları üzerindeki sondaj ruhsatlarını yarıya indirdi.
O halde bu artış nereden geliyor?
Çoğu, Kuzey Dakota'daki Bakken Bölgesi'nden geliyor. Peki Başkan'ın bu konudaki katılımı nasıl oldu?
Yönetim, burada, devasa yeni kaynakta, petrol sondajı yapan kişilere karşı ceza davası başlattı.
Peki sorun neydi? 20 ila 25 kuş öldürülmüştü ve
yönetim, bu kişilere karşı ceza davası açmak için, göçmen kuşlarla ilgili bir kanun oluşturdu.
Bakın, ben hem petrolümüzden, hem kömürümüzden, hem doğal gazımızdan, hem nükleer gücümüzden, hem de yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan yararlanmak istiyorum.
Yenilenebilir enerji kapasitemize inanıyorum; etanol, rüzgar, güneş enerjisi her zaman enerji kaynaklarımızın
önemli bir parçası olacak. Ancak, başkanın bizim petrol, kömür ve gaz kaynaklarımızdan yararlanmamızı engellemesine
ihtiyacımız yok. Siz "Bay Petrol, Bay Gaz ya da Bay Kömür" olmadınız.
Bu sektörlerde çalışan insanlarla konuşun. Ben Coal Bölgesi'ndeydim.
İnsanlar beni kolumdan tutup "Lütfen işimi koruyun" dediler.
EPA [Çevre Koruma Örgütü], kömür santrali kuramayacağınızı söyledi. Mevzuata göre, kömür santrali kurmak imkansız.
Başkan geçen seçimlerden önce, "Eğer kömür santrali kurmak isterseniz,
buyrun deneyin, ancak iflas edersiniz", demişti. Bu yol Amerika için doğru yol değil.
Şu anda sahip olduğumuz enerji kaynaklarından yararlanalım,
diğer bir yandan geleceğin enerji kaynaklarından da yararlanalım. Eğer bunu yapabilirsek,
benim planımı uygularsak, gelecek 8 yıl içinde Kuzey Amerika'yı enerji açısından bağımsız hale getireceğiz
ve o zaman imalat işlerinin de ülkeye geri döndüğünü göreceksiniz.
Enerjimiz düşük maliyetli olduğu için, bu zengin enerjiden dolayı, bazı işler geri gelmeye başlıyor.
Ben Amerika'yı ve Kuzey Amerika'yı enerji açısından bağımsız hale getireceğim.
Bunu daha fazla sondaj yaparak, daha fazla ruhsat ve izin sağlayarak yapacağım. O boru hattını Kanada'dan getireceğiz.
Başkan o boru hattına nasıl "Hayır" dedi? Hiç bir zaman anlayamayacağım.
Amaç, iş fırsatlarının Amerika'nın orta sınıfına geri getirilmesidir. Ve ben de bunu yapacağım.
Crowley: Sayın Başkan, şimdi bu sorunun özüne indirmeye çalışacağım.
Şimdi yeni bir norm mu oluşturuyoruz? Yarın sabah, Hemstead'deki bir çok insan uyandıklarında,
gaz fiyatlarının galon başına 4$'ı aştığını görecekler.
Bu durumda, fiyatların düşürülmesi hükümetin sorumluluğu altında mıdır,
yoksa yeni bir norm mu oluşturuyoruz?
Obama: Candy, dünyadaki petrol talebinin arttığından kuşkumuz yok. Ancak bizim üretimimiz de artıyor
ve ayrıca petrolü daha verimli kullanıyoruz. Vali Romney'nin söylediklerinin yalnızca ufak bir kısmı doğru.
Kamu topraklarında sondaj yürütüyoruz. Hatta, buralarda bir önceki başkanın yürüttüğünden bile daha da fazla
sondaj çalışması yürütüyoruz--ki benden önceki başkan tam bir petrol adamıydı.
Doğal gaz ise sihirli bir şekilde oluşmuyor.
Biz üretimini teşvik ediyoruz ve endüstriyle beraber çalışıyoruz.
Şimdi Vali Romney'nin kendisini "kömür adamı" olarak tanımlaması beni şaşırtıyor çünkü
-- Senatör, siz Massachusetts valisiyken, bir kömür santralinin önünde durmuş ve demiştiniz ki
" Bu santral insanları öldürüyor" ve bu santrali kapatmaktan büyük gurur duymuştunuz.
Ancak şimdi birden kömür şampiyonu oldunuz.
Bense, tutarlı olmaya çalıştım. Örneğin kömür konusunda,
temiz kömür teknolojisine, bu güne kadarki en büyük yatırımı yaptık. Bu sayede, kömür üretimimiz arttığında,
bu üretimi daha temiz ve zekice yapabilelim. Aynı şeyi petrolde,
doğal gazda da yaptık. Bunun kanıtı da, petrol ithalatımızın,
son 20 yılın en düşük seviyesinde olması. Petrol üretimimiz arttı, doğal gaz üretimimiz arttı ve
en önemlisi de, daha verimli çalışan araçlar üretmeye başlıyoruz.
Ve bu, iş yaratmak demek. Bu, üretilen araçların ihraç edilmesi demek,
çünkü dünyada talep bu yönde. Ayrıca bu paranızın cüzdanınızda kalması demek.
İşte ihtiyacınız olan strateji bu, bütün seçenekleri çözüme dahil eden bir strateji ve biz de gelecek dört yılda bunu yapacağız.
Romney: Ancak, bu sizin geçen dört yılda yaptığınız değil.
Sorun da burada. Geçen dört yılda,
devlet arazileri ve suları üzerinde üretim ruhsatlarını yarıya kestiniz.
Obama: Doğru değil, Vali Romney. Romney: O halde ne kadar kestiniz?
Obama: Doğru değil. Romney: O halde, ne kadar kestiniz?
Obama: Sayın Vali, doğrusu biz nispete daha fazla petrol ürettik--
Romney: Hayır, hayır. Devlet arazi ve sularındaki üretim ruhsatlarının ne kadarını kestiniz?
Obama: Vali Romney, bakın, biz şunu yaptık. Bir çok petrol şirketi vardı.
[Üstüste konuşmalar] Romney: Hayır, hayır, size bir soru yönelttim ve bu soru da
ruhsatların ne kadarını kestiğiniz. Obama: Eğer soruya yanıt vermemi istiyorsanız--
Romney: O halde ne kadarını kestiniz? Obama: Bu soruya yanıt vermekten memnuniyet duyarım.
Romney: Tamam. Obama: Bakın, olanlar şöyle.
Bir çok şirket devlet arazisi üzerinde ruhsata sahipti ancak bu ruhsatı kullanmıyordu.
Biz de onlara, bu ruhsatları 10, 20, 30 yıl boyunca atıl şekilde bekletemeyeceklerini ve ne zaman isterlerse
kendileri üretim yapmak istedikleri ve kendileri için en karlı olduğu zaman birden sondaj yapamayacaklarını söyledik.
Bu arazi kamu arazisidir. Bu yüzden, eğer kamu arazisi üzerinde sondaj yapacaklarsa, ya bu ruhsatı kullanırlar, ya da kaybederler.
Romney: Tamam. Obama: Biz de, bu tür anlaşmaları sonlandırdık.
Ve onlara tekrar hak tanıyoruz ki, bu sefer gerçekten kar yapabilelim.
Romney: Peki, özel-- devlet arazilerindeki üretim--
Obama: Üretimde artış var. Romney: Düşüş var.
Obama: Hayır, yok. Romney: Devlet arazilerindeki üretim
% 14 azalma göstedi. Obama: Sayın Vali--
Romney: Doğalgaz üretimi-- [Üst üste konuşmalar]
Obama: Bu doğru değil. Romney: Bu tamamen doğru. Bakın,
insanlar devlet arazileri ve devlet sularında üretimin artış göstermediğinin farkındalar.
Ve kömür, kömür üretimi de yükselmedi. Kömüre dayalı işler artmadı.
Daha yeni, 1200 kişinin işini kaybettiği bir kömür tesisindeydim.
Amerika için doğru yol, gerçekten elimizdeki tüm seçenekleri kullanan bir politika uygulamak.
Zannetmiyorum ki kimse sizin hem petrol, hem doğalgaz, hem de kömür üretimin peşine eşit şekilde düşeceğinize inanmıyor.
Birazdan cevap verebileceksiniz, ben hala konuşuyorum.
Obama: Doğrusu-- Romney: Ve yanıt şu ki, ben inanmıyorum ki
insanlar böyle hareket edeceğinize inanmıyor. Obama: [duyulmuyor]
Romney: Bunu soru olarak sormadım. Obama: Tamam.
Romney: Bunu bir beyan olarak belirttim. Amerikan insanlarının buna inandığını düşünmüyorum.
Ben petrol, kömür ve doğal gaz için mücadele edeceğim. Ve bir stratejinin işe yarayıp yaramadığına dair en büyük kanıt,
benzin istasyonunda ödediğiniz miktardır. Eğer, iki yıl önce ödediğiniz miktardan daha az ödüyorsanız,
demek ki bu strateji işe yarıyordur. Ancak daha fazla ödüyorsunuz.
Başkan ofise geldiğinde, Nassau Bölgesi'nde galon başına petrol fiyatı 1.86 Dolar'dı.
Şimdi 4 Dolar. Elektriğin fiyatı da artmış durumda.
Eğer başkanın enerji politikası işe yarıyorsa, enerji masraflarının azalması gerekir.
Ben bu ülkede daha fazla enerji üretmek için, Amerika'yı enerji açısından bağımsız hale getirmek için savaşacağım.
Ve bu savaşın bir kısmı da, Kanada'dan petrol boru hattının getirilmesi olacak,
ayrıca sahip olduğumuz petrol ve kömürden yararlanacağız, Alaska'da ve Virginia'dai insanların istediği yerlerde,
deniz sondajı yapacağız. Bunlar bize ihtiyacımız olan enerjiyi sağlayacaktır.
Crowley: Sayın Başkan, lütfen, konu petrol fiyatlarına gelmişken
Senatör'ün sözünü ettiği konuyu aydınlatabilir misiniz? Yani eğer enerji politikası işe yarasaydı
petrolün galon fiyatı 4 Dolar olmazdı, dedi. Bu doğru mu?
Obama: Şimdi Vali'nin söylediği şey üzerinde bir düşünelim.
Dedi ki, ben ofisi devraldığımda, petrolün fiyatın 1.80, 1.86 Dolar'dı. Neden? Çünkü ekonomi yıkılmanın eşiğindeydi.
Çünkü şimdi Vali Romney'nin benimsediği bazı politikaların aynısı olan politikalar yüzünden,
Büyük Depresyon'dan beri karşılaştığımız en büyük krizi yaşamak üzereydik.
Bu yüzden Vali Romney'nin petrol fiyatlarını aşağı çekebilmesi muhtemeldir,
çünkü onun politikalarıyla, aynı batağa tekrar batabiliriz.
Benim yapmak istediğim, hem güçlü bir ekonomi yaratmak, diğer bir yandan da enerji üretmek.
Senatör Romney'nin sürekli bahsettiği boru hattına gelince,
biz bir seferinde, dünyanın çevresinde bir halka oluşturabilecek uzunlukta bir boru hattı döşedik.
Yani, boru hatlarını tamamen destekliyorum. Ben petrol üretimini de destekliyorum. Benim desteklemediğim,
denklemin diğer kısmını görmezden gelmek. Örneğin, rüzgar enerjisi için, Vali Romney
bu sektördeki iş fırsatlarının hayali işler olduğunu söylüyor.
Oysa şu anda Iowa'da, Colorado'da, iyi maaşlarla bu sektördeki imalat işlerinde çalışan, rüzgar enerjisi yaratan kişiler var
ve Iowa'daki Cumhuriyetçi Senatör de tamamen bu projeyi destekliyor
ve yardımcı olmak için vergi muafiyeti sağlıyor; Vali Romney ise, " Ben karşıtım. Ben bu politikayı çöpe atarım." diyor.
Bu tür stratejiler, gelecek için yararlı değil.
Bizim geleceği kazanmamız gerekiyor. Ve ben Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı olarak, geleceği kazanmak niyetindeyim.
Crowley: Şimdi, oturumu ilerletmeliyim--
Romney: İlk konuşma hakkı onundu-- Crowley: Sıradaki soru
Romney: İlk soruyu-- Crowley: sizin için.
Romney: İlk soruya cevabı o vermişti. Bu yüzden ben de son cevap hakkına sahibim.
Crowley: [ilerleyen zaman içinde [duyulmuyor], sistem
böyle ilerlemiyor. Ancak, size konuşma şansı vereceğim. Söz veriyorum.
Şimdi bir sonraki soru size.
Devam etmek isterseniz o zaman cevaplayabilirsiniz. Tabii burada bekleyen kişileri daha fazla bekletmek istemiyorum.
Romney: Candy, Candy.
Candy, benim Iowa'daki rüzgar enerjisi üretiminin sağladığı iş fırsatlarını durdurmak gibi bir politikam yok.
Bu işler hayali işler de değil. Bunlar gerçek iş fırsatları. Crowley: Tamam.
Romney: Ben Iowa'da ve ülkenin dört bir yanında ortaya çıkan rüzgar enerjisi işlerini takdir ediyorum.
Kömür, petrol ve gaz sektöründeki işleri de. Benim garanti altına almak istediğim şey--
Crowley: Tamam. Romney: enerji kaynaklarımızdan yararlanıyor olduğumuz.
Biz imalat işlerini Amerika'ya geri taşıyacağız.
Çok agresif bir enerji politikasını hayata geçireceğiz. Bu ülkede 3 buçuk milyon daha iş yaratacağız. Geleceğimiz için çok önemli.
Obama: Candy, işe yaramayacak.
Crowley: Şimdi, oturumu ilerletelim--
Obama: Ben sözümün kesilmesine alıştım. Crowley: Şimdi her ikinizi de diğer bir konuya taşımak istiyorum.
Vergi konusuna ve buradaki seçmenler de bekliyorlar.
Sayın Vali, bu soru sizin için. Mary Follano.
Romney: Merhaba Mary. Mary: Vali Romney, bir beyanınızda demiştiniz ki
eğer başkan seçilirseniz, tüm vergi dilimlerindeki kişiler için vergi oranlarını düşüreceksiniz
ve Meclis ile birlikte ortak çalışarak, gelir kaybını azaltmak amacıyla
vergi indirimlerini iptal edeceksiniz. Bu indirimlerle ilgili olarak,
örneğin ipotek indirimi, hayırsever bağışlara ilişkin indirimler, çocuk vergi kredisi ve diğeri neydi? Unuttum.
Obama: Çok iyi gidiyorsun.
Mary: Hatırlardım. Eğitim kredileri. Özellikle bu krediler benim için önemli çünkü
benim üniversitede okuyan çocuklarım var. Sizin, orta gelirli aileler için önemli olan bu konudaki pozisyonunuz nedir?
Romney: Teşekkür ederim. Söylediklerinin bir kısmında tamamen haklısın,
vergi oranlarını aşağıya çekmek istiyorum, vergi kanununu basitleştirmek istiyorum ve
orta gelirli ailelerin daha az vergi vermelerini istiyorum.
Orta gelirli ailelerin daha az vergi vermelerini istememin sebebi,
orta gelirli ailelerin son dört yılda ezilmiş olmaları.
Siz de, orta gelirli bir aile olarak gördünüz ki, aile başına 4.300 Dolar'lık bir kayıp yaşandı,
Petrol fiyatları 2.000 Dolar arttı. Sağlık sigortası katkı payları 2.500 Dolar arttı.
Gıda fiyatları arttı. Ev giderlerine ait faturalar yükseldi. Amerika'daki orta gelirli aileler son dört yılda çok ezildi.
Bu yüzden, orta gelirli ailelere biraz rahatlık sağlamak istiyorum.
Bu planımın ilk parçası.
Peki, ya indirimler? Çünkü ben herkesin ödeyeceği vergi oranlarını azaltacağım,
ama özellikle de, yüksek gelir seviyesindekilerin hak sahibi olduğu indirimleri, muafiyetleri ve kredileri sınırlandıracağım,
böylece yüksek gelir seviyesindeki kişiler bugün ödedikleri vergiden daha az vergi ödemeyecekler.
En yüksek vergi ödeyen % 5, yine
ülkenin gelir vergisinin % 60'ını sağlıyor olacak. Yani bu durum değişmeyecek.
Orta gelirli ailelerse, vergi muafiyetine tabi olacak.
İndirimlerin sınırlandırılması konusunda şöyle bir yöntem izleyeceğim.
Diyelim ki, tüm vergi mükellefleri 25.000 Dolar'lık indirim hakkına sahip olacak.
Bu miktara siz istediğiniz şeyi dahil edebilirsiniz; ipotek faizi indirimi, yaptığınız bağışlar, çocuk vergi kredisi vs.,
Siz kendi indirimlerinizi seçebilirsiniz.
Böylece verdiğiniz vergi oranı ve üzerinizdeki yük hafifleyecek.
Ayrıca orta gelirli mükellefler, faiz kazançları, temettü hissesi kazançları veya
sermaye kazançlarına ait vergi ödemeyecekler. Tasarruflarınız için vergi ödemeyeceksiniz. Bu durum, hayatı kolaylaştıracak.
Eğer bir banka size faiz sağlıyorsa, eğer yatırım fonundan ya da yaptığınız diğer bir yatırımdan ötürü
evinize hesap bakiyesi geliyorsa, bu kazançlar için vergi beyanında bulunmanız gerekmeyecek,
çünkü senede 200.000 Dolar ve altında para kazanan kişilerin, faizden, temettü hissesinden ya da sermaye kazançlarından
elde ettiği gelirler için vergi vermeleri gerekmeyecek. Neden orta gelirli aileler için vergileri düşürüyorum?
Çünkü son dört senedir, bu kişiler çok ezildiler.
Ben orta sınıftaki kişilere yadım etmek istiyorum. Hiç bir koşul altında,
yüksek gelirli mükelleflerin vergi paylarını azaltmayacağım. Yine hiç bir koşul altında,
orta sınıfın vergilerini artırmayacağım. Başkanın harcamaları,
Başkan'ın borçları, Amerikan halkının daha yüksek vergiler ödemesine sebep olacak.
Yakın zamanda yürütülen bir çalışma, bu yönetimin harcamalarının ve borçlarının,
vergiye senede 4.000 Dolar'lık bir artış olarak yansıyacağını gösterdi.
Ben buna izin vermeyeceğim. Ben, bizi dengeli bütçe oluşturma yoluna koymak istiyorum
ve orta gelirli ailelerin üzerindeki vergi ağırlığını hafifletmek istiyorum.
Peki, bu neye yarayacak? Bu, bahsettiğim ailelere yardım edecek
ve bu ülkede tekrar iş fırsatları oluşturmak için teşvik sağlayacak.
Crowley: Teşekkürler, Sayın Vali. Obama: Benim vergi konusundaki felsefem hep basit olmuştur.
Bu da, orta sınıf ailelere ve orta sınıfa ulaşmaya çalışan ailelere destek vermek.
Çünkü son on yıldır, onlar çok zarar gördüler. Hatta 15, 20 yıldır.
4 sene önce, aynı bunun gibi bir sahnede ayakta duruyordum.
Hatta, yine kasaba meclisi şeklindeydi ve dedim ki, orta sınıf ailelerinin ödediği vergiyi azaltacağım
ve söylediğimi aynen yaptım: 3.600 Dolar'lık bir azalma sağladım. Yine dedim ki,
kalkınmanın lokomotifi olan küçük işletmelerin ödedikleri vergiyi azaltacağım. Onlara 18 defa, indirim sağladım.
Ve orta gelirli ailelerin ve küçük işletmelerin vergilerini azaltmayı sürdüreceğim.
Ancak, öte yandan da dedim ki, eğer bütçe açığını kapatmak konusunda ciddiysek,
eğer bu, bizim bir sonraki nesile karşı ahlaki borcumuzsa, harcamalarımızda büyük kesintiler yapmanın yanı sıra,
zengin kesmin biraz daha katkıda bulunmasını sağlamalıyız.
O halde dedim ki, 250.000 Dolar'ın altındaki gelire sahip kişilerin vergi oranlarında değişiklik olmayacak.
Yani Amerikan ailelerinin % 98'sini ve küçük işletmelerin % 97'sini oluşturan grup için vergi artışı olmayacak.
Ben bu yasayı imzalamaya hazırım. Yasanın yürürlüğe konmamış olmasının tek sebebi,
Vali Romney'nin Meclis'teki müttefikleri halkın % 98'sinin haklarını esir almış durumda,
çünkü zirvedeki % 2 kişilerin vergiden muaf olmasını istiyorlar.
Ancak, bir de dedim ki, 250.000 Dolar'ın üzerinde gelir sahibi insanlar için, Bill Clinton başkanken
uygulanan oranlara geri dönebiliriz. Biz 23 milyon yeni iş fırsatı yarattık. Bizi bütçe açığından, bütçe fazlasına
getirenlerden biri buydu. Bu hem ekonomimiz, hem de iş fırsatı yaratabilmemiz açısından avantajlı olacaktır.
Şimdi, Vali Romney farklı bir felsefeye sahip.
İki hafta önce 60 Minutes programında, ona şu soruyu sordular: Sizin gibi senede 20 Milyon Dolar kazanan birinin,
senede 50.000 Dolar kazanan bir hemşire ya da otobüs şoföründen daha az oranda vergi vermesi adil mi?
O da, "Evet, bence adil" dedi. Yalnızca bunu söylemekle kalmadı,
"Bence ekonomiyi büyüten bu", dedi.
Ben, bu fikre temelden karşıyım. Bence ekonomiyi büyüten
çocuklarınızın üniversiteye gitmesi için yerleştirdiğimiz vergi kredisinin kullanılmasıdır. Bence ekonomiyi bu büyütür.
Ya da, küçük işletmelerin, ülkeleri için savaşmış olan gazileri işe alması durumunda vergi kredisi alması.
İşte ekonomiyi bu büyütür.
Yani, bu konudaki teorimiz farklı. Şimdi Vali Romney bugün burada, bir seneyi aşkın seçim kampanyası yürüttükten sonra,
ve Cumhuriyetçi aday seçimi sırasında " Vergi indirimleri sağlayacağım" dedikten sonra karşınızda duruyor--
ve kendisi "vergi oranında indirim" demiyor, en zengin % 1 de dahil olmak üzere herkese indirim sağlamaktan bahsediyor,
ve ona inanmalısınız ki bunu yapacak, çünkü geçmişte de hep böyle hareket etti.
İşte bu tür yukarıdan aşağı türden bir ekonomi, kuvvetli bir orta sınıf
ve herkesin refaha kavuştuğu bir ekonomi istiyorsak, işe yaramayacaktır.
Crowley: Vali Romney, eminim sizin bu konuda bir cevabınız olacaktır.
[Kahkaha] Romney: Kesinlikle haklısın. Benim vergi planımı duydunuz.
En yukarıdaki % 5, bugün olduğu gibi yine verginin % 60'ını ödemeye devam edecek. Ben zengin kişiler için
vergi indirimi yapma niyetinde değilim. Ben orta gelirli insanlar için vergi indirimi yapmak istiyorum.
Peki neden özellikle yüksek gelir grubu için hem vergi oranlarını, hem de muafiyetleri ve kesintileri azaltıyorum?
Çünkü oranları aşağıya çekerseniz, bu durum
küçük işletmelerin sermayelerini ellerinde tutmasını ve insanları işe almasını kolaylaştıracaktır.
Benim için, bu iş fırsatı demektir. Ben Amerika'nın ekonomisini tekrar harekete geçirmek istiyorum.
Amerika'nın çalışan nüfusunun % 54'ü, şahıs olarak vergi mükellefi olan işletmelerde çalışıyor.
Eğer bu oranları aşağı çekerseniz, bu küçük işletmeler daha fazla para biriktirebilecek ve
daha fazla insan istihdam edeceklerdir. Son dört yıldır olanlara bakıyorum ve bunun hayal kırıklığı olduğunu görüyorum.
Biz, bundan daha iyisini yapabiliriz. Bizim, bundan sonraki,
kaç ay ediyor, 43 ay boyunca, işsizliğin % 8 oranında olduğu ve 23 milyon kişinin iş bulmakla boğuştuğu
bir duruma razı olmamız gerekmiyor.
Bugün, Başkan ofisi devraldığından beri, 3.5 milyon kadın daha fakirlik içinde yaşıyor.
Böyle yaşamak zorunda değiliz. Bu ekonomiyi tekrar harekete geçirebiliriz.
Benim beş aşamalı planım bunu yapıyor. Kuzey Amerika'yı beş yıl içinde enerji açısından bağımsız hale getirmek.
Özellikle Latin Amerika'yla olmak üzere, ticari faaliyeti artırmak.
Çin hile yaptığında, ona aman vermemek. Ülke bütçesinin dengelemek. Çalışanlarımız için eğitim programlarını düzeltmek.
Ve son olarak, küçük işletmeleri zafere ulaştırmak.
Ben küçük işletmelerin büyümelerini ve başarılı olmalarını istiyorum. Bunu yapmak istiyorum. Ben hayatımı
özel sektörde geçirdim. İşler neden gelir, neden kaybolur, biliyorum. Ve şu anda kaybolmalarının sebebi,
bu yönetimin politikaları. Crowley: Sayın Vali, Başkan'a, söylediklerinizle ilgili bir soru sormak istiyorum.
Sayın Vali diyor ki, yanlış anlamadıysam,
en yukardaki % 5'e vergi indirimi sağlamayacak ve bu durum herşeyi dengeleyecek,
Yapmak istediği şey vergi indirimini orta sınıfa sağlamak. Bu konu hallolmuş mudur?
Obama: Hayır, hallolmamıştır. Bakın, herkes için vergi oranlarını
sabit bir orana, % 20'ye indirmenin maliyeti nedir. Eğer, intikal vergisini iptal etmesini ve şirketler için vergi kanununda
yapacağı değişiklikleri de bu sabitlemeye eklerseniz,
maliyeti 5 trilyon Dolar olacaktır. Vali Romney, ayrıca
her ne kadar askeriye talep etmiyor olsa da, ek askeri programlar için 2 trilyon harcamak istiyor.
Bu 7 trilyon Dolar. Ayrıca, Bush'un en zengin Amerika'lılar için sağladığı
vergi indirimlerini de sürdürmek istiyor. Bu da 1 trilyon Dolar daha. Toplam 8 Trilyon Dolar.
Şimd, kendisi diyor ki, bu değişiklikler bütçe açığını büyütmeyecek
ve orta sınıfın vergilerinde indirim sağlayacak. Ancak kendisine bunu nasıl yapacağı,
hangi indirimleri sağlayacağı ve hangi yasal boşlukları düzelteceği sorulduğunda, size yanıt veremiyor.
İşin aslına bakarsanız, kendisi yalnızca % 14 oranında vergi veriyor ki bir çoğunuz bu orandan çok daha fazlasını veriyorsunuz.
Ayrıca sermaye kazançları da, sabitlenen vergi oranının dışında kalıyor ve düşük oranlı bir vergiye tabi tutuluyor
yani, bu yolla da bütçeye para aktaramayacağız.
Validen, henüz, Minik Kuş'a ve Planned Parenthood'a destek vermeyeceği haricinde,
bütçe açığını kapatabilmemiz için tam olarak neler yapacağına dair hiçbir şey duymadık.
Vali Romney, çok başarılı bir yatırımcıydı. Eğer, biri size elinde bir planla gelseydi Sayın Vali,
ve deseydi ki, "Ben 7 ya da 8 trilyon Dolar harcamak istiyorum,
ve bunu geri ödeyeceğiz ama nasıl ödeyeceğimizi ancak seçimlerde sonra açıklayabilirim,"
Siz bu baştan savma anlaşmayı kabul etmezdiniz. Ve Amerikan halkı, sizin de kabul etmemeniz gerekir,
çünkü hesap tutmuyor. Burada iki riske attığımız şey iki seçenekten biri, Candy
Birincisi, bu durum bütçe açığını iyice büyütecek, çünkü hatırlatmak isterim ki,
Vali'nin belirttiği yeni ödenek, ancak bu 7 ya da 8 trilyon Dolar'lık ek harcama için kullanılacak,
ki bizim bundan önce zaten bütçemizde açık var. Diğer seçenek ise,
zengin şahısların vergi indirimlerini iptal ederek sağlanabilir- ki bu miktar
vergi oranlarındaki küçülmenin ancak % 4'ünü engelleyebilir. Geri kalan kısmı halk ödüyor olacak.
Vergi indirimlerinizi kaybedeceksiniz bu plana inanıyor olamazsınız. Bu plana ciddiyetle bakan kimse
rakamların doğru eşleştiğini düşünmüyor.
Crowley: Sayın Başkan, rakamların uyuşmadığını gösteren araştırmalara geçmeden önce,
Romney: Ben.. Ben..
lütfen Vali'ye bu konuda konuşma hakkı tanıyayım.
Eğer siz seçilirseniz ve vergi gelirleri yeterli olmazsa, yani
rakamlar bir türlü hesabınızla uyuşmazsa, yine de % 20'lik vergi sabitlemesini yürürlüğe sokar mısınız?
Romney: Rakamların hesaba uymaması diye bir şey yok. Ben 25 senelik işletmeciyim,
ve her zaman bütçeyi dengeledim. Olimpiyat'ları organize ettim ve bütçeyi dengeledim.
Massachusetts eyaletinde valilik yaptım ve Vali'nin sorumlu olduğu ölçüde, dört yıl boyunca bütçeyi dengeledim
Rakamların açığı kapatmamasından bahsediyorsak, peki
son dört yıldaki 4 trilyon, 5 trilyon Dolar açığa ne diyeceksiniz? İşte, rakamların hesaba uymaması burada.
Burada, benim gerçek planımı hiç de yakından incelememiş bir şekilde konuşan bir Başkan'la karşı karşıyayız.
Diğer taraftan da kendi kayıtlarına baktığımızda,
geçen seçimlerden önce, bütçe açığını yarıya indireceğini söylemişti.
Ancak, bunun yerine açığı ikiye katladı. 10 trilyonluk Dolar'lık ulusal borcumuz,
16 trilyon Dolar'a yükseldi. Eğer Başkan tekrar seçilirse,
ulusal borcumuz 20 trilyon Dolar'ı bulacak. Bu bizi, Yunanistan'ın durumuna sokacak.
Ben bütçenin nasıl dengelendiğini biliyorum. Bunu hayatım boyunca yaptım. Bu yüzden Başkan,
"Sizinkisi 5 trilyon Dolar'lık bir indirim" diyor, ancak bu doğru değil.
Çünkü, vergi gelirindeki azalmayı, vergi indirimlerini azaltarak dengeleyeceğim.
Crowley: Sayın Vali, şimdi
İkinizin de... [üst üste konuşma]
Crowley: Burada, işin ciddiyetini anlıyorum. İkinizi de anlıyorum.
Ancak şimdi... [üst üste konuşma]
Romney: Ve şimdi tarif ettim, şimdi tarif ettim size Sayın Başkan.
Belirlenen bir rakamın içine, insanlar indirimlerini ve kredilerini
koyabilecekler.
[Üstüste konuşma] Crowley: Sayın Başkan, size söz veriyorum, bunları takip ediyoruz.
Sayın Başkan, bir sonraki soru size geliyor olacak. O yüzden, ayakta kalabilirsiniz.
Obama: Harika, dört gözle bekliyorum. Crowley: Ve bu soru size Katherine Fenton'dan geliyor.
Katherine: İşyerlerindeki cinsiyet eşitsizliğini gidermek için,
özellikle de kadın maaşlarının, eşit düzeydeki erkek maaşlarının yalnızca % 72'sine eşit olması
konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz?
Obama: Katherine, doğrusu bu harika bir soru. Bildiğin gibi,
benim annem tek başına yetiştirdi ve iki çocuğuna bakarken, bir yandan da eğitimini tamamlıyordu.
Kendisi her gün çok çalıştı ve bizim ihtiyaç duyduğumuz herşeye sahip olmamız için çok uğraştı
Annanemin ilk işi, bir bankada sekreterlikti. Zeka küpü olmasına rağmen,
üniversiteye gitmedi. Ve seneler içinde, yerel bir bankada başkan yardımcılığına kadar ilerledi
ancak sonunda cam tavana vurdu. Kariyeri boyunca, eğittiği kişiler, ileride onun patronu oldular.
Şikayet etmedi, çünkü o nesilde şikayet etmezlerdi.
Ancak benim ilk imzaladığım kanun tasarılarında biri, işte bu yüzden, Lily Ledbetter tasarısıdır.
Bu kanun tasarısı, adını, yıllarca çalıştıktan sonra,
yaptığı işin aynını yapan bir erkeğin, kendisinden daha fazla kazandığını öğrenen bir kadından almaktadır.
Lily bu durumu Yargıtay'a taşıdığında, ona bu durum için çok geç dava açtığı için, dava hakkını kaybettiğini söylediler.
Ancak onun, bu durumu daha erken öğrenme şansı yoktu.
İşte biz bu eşitsizliği düzelttik. Bu kanun, bizim benimsememiz gereken tavra iyi bir örnek, çünkü kadınlar gün geçtikçe
eve ekmek getiren taraf olmaktadırlar. Bu durum, yalnızca kadınları ilgilendiren bir konu değil,
aileleri, orta gelirli aileleri ilgilendiren bir konu, ve bu yüzden bu konuda savaş vermemiz gerekli.
Bu ayrıca, sizin gibi kişilerin, üniversite eğitimini finanse edebiliyor olmalarının
güvence altına alınması gerektiğini gösteriyor. Vali Romney, önceden,
Pell Bursları'nın ve diğer eğitim fırsatlarının genç insanların erişimine sunmak istediğini söyledi.
Doğrusunu isterseniz, biz de aynen böyle yaptık.
Pell Bursları'nı yaygınlaştırarak, milyonlarca kişinin erişimine sunduk,
ve bu milyonlarca kişinin arasında, ülkenin dört bir yanındaki kadınlar da var.
Öğrenci kredi programlarında, bankaların ve kredi kuruluşlarının komisyonculuk yaparak kazandığı 60 milyar Dolar'ı geri aldık
Ve dedik ki, "Haydi, komisyoncuyu işin içinden çıkaralım.
Parayı, direk olarak öğrencilere verelim." Ve sonuç olarak, milyonlarca öğrenci
üniversite eğitimini finanse edebildi ve işte bu eğitim
genç kadınların pazar ortamında yarışabilmesini sağlayacak.
Tabii ki, bu konudaki yasaların uygulanmasını sağlamalıyız, biz de bunu yapıyoruz. Ayrıca
hayatın her alanında, ayrımcılığa göz yummayacağız.
Bu, benim yönetiminin en belirgin özelliklerinden biri olmuştur. Gelecek dört sene boyunca da, ayrımcılı konusunda güçlü
adımlar atacağız. Crowley: Vali Romney, kadınların gelir eşitliği konusu?
Romney: Teşekkürler. Önemli bir konu. Bu konuda ben eyaletimin valisi konumundayken, çok şey öğrendim.
Çünkü kabinemi oluştururma şansı verildiğinde,
tüm adayların erkek olduğunu gördüm.
Ve sonra ekibime dedim ki " Nasıl oluyor da, bütün bu pozisyonlarda
yalnızca erkekler var?" Dediler ki, " Doğrusu, işin şart koştuğu niteliklere sahip olanlar bunlar."
Ben dedim ki, "Aman Yarabbi'm, aynı niteliklere sahip olan kadınlar da bulamaz mıyız?"
Sonrasında, kabine üyemiz olmak için gerekli niteliklere sahip olan
kadınları aramak için beraberce bir çalışma başlattık.
Ben bir kaç kadın grubuna gittim ve dedim ki " Bize, bu iş için adaylar sağlayabilir misiniz?"
Onlar da bize, dosyalarca kadın getirdiler.
Kabinemi ve üst düzey yöneticilerimi seçtikten sonra, Albany'deki New York Üniversitesi
50 eyalet arasında bir anket düzenledi ve benim eyaletimdeki üst düzey yönetici pozisyonundaki kadınların,
diğer eyaletlerden daha fazla olduğunu buldu, bu da beni gururlandırdı.
Bu ekipte bu kadar çok nitelikli kadın olmasının sebeplerinden biri,
işe alım sırasında gösterdiğimiz çabadan kaynaklandı. Ancak, bir diğer sebep de,
işgücünüze kadınları dahil ettiğinizde, biraz daha esnek davranmanız gerektiğini kabul etmemizdi.
Örneğin, benim personel şefimin hala okula giden iki çocuğu var.
Bana dedi ki, "Ben her akşam, 7, 8 ya da 9'a kadar burada olamam.
Benim saat 5'te evde olmam gerekli ki çocuklarıma yemek yapabileyim
ve okuldan geldiklerinde onlarla zaman geçirebileyim. Biz de, "Tamam" dedik. O halde esnek bir program yapalım.
Sana uygun saatlerde çalış." Benim hayata geçireceğim yeni
ekonomide, iyi çalışanları işe almak için, kadınları işe almak için heyecanlı olan kişiler olacaktır.
Bundan önceki yönetimde, kadınlar
580.000 iş kaybettiler. Son dört yılda olanların net sonucu bu.
Bu 580.000 iş hala kayıp. Önceden de bahsettiğim gibi,
dört yıl öncesine kıyasla, şimdi fakirlik içinde yaşayan 3.5 milyon kadın var. Bizim her yaştan kadına yapabileceğimiz yardım,
güçlü bir ekonomi yaratmaktır. Öyle güçlü bir ekonomi ki, işverenler
iyi çalışanlar arasınlar ve bu çalışanlar arasındaki kadınlara
esnek bir çalışma programı sağlayabilme şansına sahip olsunlar.
İşte ben bunu yaptım. Ve gelecekte de bunu yapmak için sabırsızlanıyorum ve ben ekonominin tekrar
canlanması için ne gerektiğini biliyorum. Ve % 7.8 işsizlik
oranına sahip bir ekonomi, gerçekten güçlü bir ekonomi değil. 23 milyon kişinin iş aradığı bir ekonomi, gerçekten güçlü
bir ekonomi değil. Üniversiteden mezun olan öğrencilerin % 50'sinin iş bulamadığı, ya da üniversite mezunu bir kişinin
çalışması gereken işlerde çalışmadığı bir ekonomi, bizim sahip olmamız gereken ekonomi değil.
Crowley: Sayın Vali? Romney: Ben Amerika'daki kadınlara,
güçlü bir ekonomi içinde iyi işlere sahip olmalarını sağlayarak ve işgücündeki kadınları destekleyerek yardım edeceğim.
Crowley: Sayın Başkan, siz de bu konuda hemen yorumlarınızı paylaşırsanız.
Obama: Katherine, tek söylemek istediğim, Vali Romney'ye
Lily Ledbetter kanunu destekleyip, desteklemediği sorulduğunda, yanıtı "Bu konuda yorumumu sonraya saklıyorum."
olmuştu. Ancak, ekonominin durumunu gözetmeksizin, kadınların bu türden bir desteğe ihtiyaçları yok.
Şimdi, kadınların işyerinde başarılarını etkileyen başka konular da var.
Örneğin, sağlık sigortası. Bildiğiniz gibi, Vali Romney, Vaşington'daki politikacıların
kadınların sağlık sigortalarına ilişkin yaptıkları seçimleri, onlar adına yapmasından rahatsızlık duymuyor.
Bence bu bir hata. Benim sağlık sigortası tasarımda,
sigorta şirketlerinin, sigortaya sahip olan herkese doğum kontrolü sağlaması gerektiğine inandığımı söyledim.
Çünkü bu konu, kadınlar için yalnızca bir sağlık konusu değil, ayrıca ekonomik bir konudur.
Ve bu fark yaratır. Bu durum, ailenin cebinden para harcaması demektir.
Vali yalnızca buna karşı olmakla kalmadı, "Kadınların doğum kontrolü yöntemlerinin
sigorta kapsamına dahil edilip edilmeyeceğine, işverenleri karar versin", dedi.
Kadınların ihtiyacı olan destek bu değil. Vali Romney,
Planned Parenthood için verilen katkının iptal edilmesinin gerektiğini söylüyor, ancak bu ülkenin dört bir yanında,
Planned Parenthood'a yalnızca doğum kontrol hizmetleri değil,
mamogram, rahim kanseri taraması gibi hizmetler alan kadınlar var. Bu durum, kadınlar ve ülkenin dört bir yanındaki aileler için
kendi ceplerinden harcamaları anlamına geliyor. Ve kadınların ne derece verimli çalıştıklarını da etkiliyor.
Çocuk bakımı konusuna gelince, özellikle de sağladığımız krediler konusuna...
Bu krediler, kadınların işgücüne katılıp, ailelerini geçindirmelerini sağlıyor.
Bunlar yalnızca kadınları ilgilendiren konular değil. Bunlar aileleri toptan olarak ilgilendiriyor.
Bunlar ekonomiyle ilgili konular. Ve bizim ekonomik olarak
güçlenmemiz için, herkesin katılımcı olması ve kadınlar, erkeklerle aynı şartlar altında çalışması gerekli.
Crowley: Sayın Başkan...
Obama: Benim iki kızım var ve ben onların,
erkek çocuklarla aynı fırsatlara sahip olmasını istiyorum. Bu,
benim ABD Başkanı olarak verdiğim mücadelelerden biri. Crowley: Şimdi devam etmek istiyorum.
Susan Katz'ın bir sorusu var size Sayın Vali.
Susan: Ben, geçen dört sene içinde kat edilen ilerlemelerden dolayı hayal kırıklığına uğradığım için, kararsız bir seçmenim.
Ancak, Amerika'nın içinde bulunduğu ekonomik ve uluslar arası problemlerin,
Bush yönetiminin hataları ve yanlış adımlarından kaynaklandığını düşünüyorum.
Hem siz, hem de Başkan Bush Cumhuriyetçi olduğunuz için, o yıllarda yürütülen politikaların geri gelmesinden korkuyorum.
Sizin, George W. Bush ile aranızdaki en büyük fark nedir?
Ve kendinizi George W. Bush'tan nasıl ayırıyorsunuz?
Romney: Teşekkürler, sorunu takdir ediyorum. Ancak önce, bir önceki soruda en son konuşması gereken ben olacaktım.
Ancak belirtmek isterim ki...
Obama: Sanmıyorum, Candy. Romney: Ben inanmıyorum ki..
Obama: Zaman tutucularımızın görevini yaptığından emin olmak istiyorum.
Romney: Zaman- zaman... Crowley: Tamam, zaman tutucularımız çalışıyorlar.
Son kısımla ilgili olarak şunu belirteyim. Bu kısım, sizin karşılıklı olarak konuşmanız için ayrılmış durumda.
Ancak siz, bu iki dakikayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz.
Soru, soruldu.
Romney: Ben sadece şunu netleştirmek istiyorum ki ben Vaşington'daki bürokratların, kimseye doğum kontrol
yöntemleri kullanıp kullanamayacaklarını söylemesi gerektiğini düşünmüyorum. Ayrıca işverenlerin de
insanlara doğum kontrol yöntemleri kullanıp kullanamayacaklarını söylemesi gerektiğini de düşünmüyorum.
Amerika'daki her kadının doğum kontrolüne erişimi olmalı. Başkan'ın benim bu konudaki politikamla ilgili beyanı tamamen
yanlış. Obama: Sayın Vali...
Romney: Şimdi sizin sorunuza geri dönelim ve yanıtlayalım.
Başkan Bush ve ben farklı kişileriz ve içinde bulunduğumuz zaman dilimi de farklı.
Ve benim beş aşamalı planım, onun yapmış olacağından çok farklı
Örneğin, şu anda biz, yeni teknolojiler sayesinde Kuzey Amerika'da ihtiyacımız olan tüm enerjiyi
Araplar'a ya da Venezüellalı'lara ya da herhangi bir diğer ulusa gitmeden elde edebiliriz.
Bu, onun başkanlığı sırasında böyle değildi. Bu yüzden, benim politikam
Kuzey Amerika'daki tüm enerjiyi elde etmekle başlıyor- yani bizi enerji açısından bağımsız hale getirmekle.
İkincisi, ticaret. Ben Çin'e aman vermeyeceğim. Başkan Bush, böyle yapmamıştı.
Ayrıca, Latin Amerika'yla karşılıklı ticaret ilişkilerimizi belirgin şekilde artıracağım. Uzun süredir, senede % 12'lik bir artış
seyrediyordu. Ben, daha fazla serbest ticaret anlaşması yürürlüğe sokarak, ticareti artıracağım.
Üçüncüsü, ülke bütçesini dengeleyeceğim
Başkan Bush, bunu da yapmamıştı. Başkan Obama, Bush'un başkanlığı sırasında
bütçe açığının yarım trilyon Dolar'ı bulmasının akıl almaz olduğunu söylemişti.
Ve haklıydı, ama kendisi dört yıllık başkanlığının her bir senesinde, o açığın iki katı kadar daha açık verdi.
Ve sonraki dört yıl için yaptığı plan da, neredeyse aynı miktarda başka açıklar vermek.
Dediğim gibi, Başkan Bush'tan farklı olduğum diğer bir alan da buydu.
Sonra, planımın sonuncu maddesine bakalım: küçük işletmeleri zafere ulaştırmak.
Bizim partimiz uzun süredir bu konuya yoğunlaşmış durumda. Ben de iş hayatıma küçük işletme ile başladım. Küçük işletmeyi
başlatmanın zorluklarını biliyorum. Bu yüzden, planımın her bir parçası, küçük işletmelerin büyümesini ve iş gücü
yaratmasını destekleyecek şekilde tasarlandı. Ben küçük işletmelerin verecekleri vergileri düşük tutmak istiyorum.
Vergi düzenleyicilerin amaçlarının küçük işletmeleri cesaretlendirmek olduğunu düşünmelerini istiyorum, onları ezmek değil.
Ve Obama Care ile ilgili beni en çok endişelendiren şey, gerçi çok şey var ama,
beni en rahatsız eden şeylerden biri, küçük işletme sahipleriyle konuştuğunuzda ve onlara bu konuyla ilgili ne düşündüklerini
sorduğunuzda, sağlık reformunun, onları yeni insanları işe almaktan alıkoyduğunu söylüyorlar.
Benim önceliğim iş fırsatı yaratmak. Bunun nasıl yapıldığını biliyorum. Başkan Bush, çok farklı bir zamanda,
çok farklı bir yol seyretti. Benim yolum, küçük işletmelerin büyümesi
ve iş olanakları sağlaması. Crowley: Teşekkürler, Sayın Vali.
Sayın Başkan? Obama: Öncelikle belirtmek istiyorum ki, biz ofisi devraldığımızda,
zorlu bir ortam vardı. Ben başladığımda, ayda 800.000 iş kaybı yaşıyorduk.
Hatalı yerleştirilmiş politikaların içinden çıkmaya çalışıyorduk.
Sonra odağımızı çok iyi durumda olan kişilerle, çok iyi durumda olmayan orta sınıf kişilere doğru çevirdik.
Şimdi, ardarda son 30, 31 aydır, iş sayısında artış gözlemliyoruz. 5.2 milyon yeni iş yaratıldı.
Ve bahsettiğim planlar sayesinde, daha da çoğu yaratılacak. Vali Romney, " Çok farklı bir ekonomik planım var", diyor
Planının en önemli parçasını, vergi kesintileri oluşturuyor.
Bizi, bütçe fazlasından, bütçe açığına taşıyan da bu oldu. Çin'e baskı yapmaktan bahsettiğinde,
hatırlayın ki, Vali Romney Çin'e ilk kez iş taşıyan şirketlere yatırım yapmıştı
ve hala, Çin'in halkını gözetlemesini sağlayacak olan ekipman üereten
firmalara yatırım yapıyor.
Bu yüzden Sayın Vali, siz, Çin'e baskı yapacak olan son kişisiniz.
Ticari faaliyetler konusunda ise, üç tane yeni anlaşma imzalayarak
yeni pazarlara açılmakla kalmadık, ayrıca Amerikalı işçilerin ya da işletmelerin haklarını çiğneyerek,
adil bir ticaret alanı oluşturmayan herkesin peşine düşmek için, bir çalışma kolu oluşturduk.
Haksız ticari faaliyetlere karşı, bir önceki yönetimin iki katı kadar dava açtık
ve bugüne kadar sonuçlanmış olan tüm davaları kazandık.
Ben, Çin yerel pazarımızı ucuz lastiklerle doldurmamalı derken,
Vali Romney, beni "korumacı" ilan etti; bu durumun Amerikan işçilerine
yardım etmeyeceğini söyledi. Doğrusunu isterseniz, biz 1000 kişinin işini kurtardık.
Ve ticari konularda böylesine sert eylemler şart. Ancak benim son olarak söylemek istediğim bir şey var.
Vali Romney'nin, George Bush'tan farklı olduğu noktalar da var.
George Bush, Medicare'i senete çevirmeyi teklif etmedi. George Bush, kapsamlı göçmenlik reformunu benimsedi.
İnsanların kendilerini sınır dışı etmesini önermedi.
George Bush, [aile planlaması sağlayan] Planned Parenthood'a fon sağlanmasının iptal edilmesini önermedi.
Yani, Vali Romney ile George Bush arasında farklar var ancak bunlar ekonomi politikayla ilgili değil.
Romney, konu sosyal politikaya geldiğinde, Bush'tan daha aşırı noktalara gidiyor ve
bence bir hata. Biz ekonomimizi bu şekilde ileri taşıyamayız.
Crowley: Şimdi her ikinizi de bir sonraki soruya taşımak istiyorum,
çünkü benzer bir konuda, bu yüzden aynı konuda tartışmayı sürdürebileceksiniz. Başkan bu soruyu yanıtlıyor olacak önce.
Michael Jones, soruyu soruyor. Michael: Sayın Başkan, 2008 senesinde oyumu sizden yana kullandım
2012 senesinde oyumu hak etmek için nelere imza attınız? 2008 senesinde olduğum kadar umutlu değilim.
Her gün ihtiyaç duyduğum bir çok şey çok pahalı.
Obama: Zorlu bir dört sene geçirdik. Buna kuşku yok.
Dört sene önce, Amerikan halkına ve sana, orta sınıf aileleri için
vergileri azaltma sözü vermiştim. Ve sözümü tuttum. Küçük işletmelerin ödedikleri vergileri azaltma sözü vermiştim.
Bu sözü de tuttum. Irak'taki savaşı sonlandıracağımı söyledim ve öyle de yaptım. Odağımı, 11 Eylül'de bize karşı saldıranlara
çevireceğimi söyledim ve Al Kaide'nin idaresinin peşine düştük ve
Usama Bin Ladin öldü. Sağlık reformu sağlayacağımı ve böylece
sigorta şirketlerinin, eğer sağlık sigortanız yoksa, sizi sömürmesini engelleyeceğimi ve
uygun fiyatlarda sigorta sahibi olma şansı yaratacaımı söyledim
ve bunu da yaptım. [Borsa'nın] Wall Street'in aşırılıklarını dizginleme konusunda pes etmedim
ve 1930'lardan beri yapılan en sert Borsa Reformunu gerçekleştirdik.
Ayda 800 iş kaybını durdurup, 5 milyon iş fırsatı yarattık ve hala ilerleme kaydediyoruz.
Çöküntünün eşiğinde olan otomobil endüstrisini kurtardık.
Peki, bütün bunlar senin şu anda zorlanmadığını mı gösteriyor? Tabii ki hayır. Bir çoğumuzu zorlanıyoruz.
Ancak bu yüzden benim planım imalat işlerini, eğitimi,
bütçe açığımızı makul bir şekilde kapatmayı, savaşları sonlardırmamız sayesinde biriktirdiğimiz parayı Amerika'yı tekrar
inşa etmeyi ve insanları tekrar iş sahibi yapmayı kapsıyor. Enerjimizi kontrol altına almayı da kapsıyor, ancak bu enerji
yalnızca bugünün enerjisi değil, yarının da enerjisi. Bütün bu saydıklarım sonunda bir fark yaratacak.
Özetle, verdiğim sözleri tutmuş bulunuyorum.
Ve henüz gerçekleştiremediklerim ise, çaba sarf etmediğimizden değil. Bu sözleri de
ikinci dönemde gerçekleştireceğim. Ancak, bu seçim kampanyasına çok dikkat edin.
Çünkü Vali Romney de bazı sözler verdi. Ve bu sözleri tutacağını tahmin ediyorum.
Meclisteki Cumhuriyetçi üyeler, " Biz, milyonerlerin ve milyarderlerin kuruş ödemeyeceğini sağlayan bir vergisizlik
taahhüdü imzalayacağız, ama buna rağmen hem açığımızı kapatacak,
hem eğitime yatırım yapacak, hem de çocukların üniversiteye gitmesine yardım edeceğiz" dediklerinde,
Romney "Ben de!" dedi. Onlar, " Planned Parenthood
fonunu keseceğiz" dediklerinde, o da "Ben de!" dedi. Sonra, ilk iş olarak "Obamacare'i feshedeceğiz dedi.
Hem de, Massachusetts eyaletinde yürürlüğe koyduğu ve iyi işleyen
sağlık sigortası planıyla tamamen aynı olmasına rağmen. Buna da "Ben de!" dedi.
İhtiyacınız olan liderlik bu tür bir liderlik değil, ancak kendisinin
bu sözleri yerine getireceğini beklemelisiniz. [Üst üste konuşmalar]
Crowley: Sayın Başkan, izninizle... [Üst üste konuşmalar]
Obama: Bu seçimdeki asıl soru, verilen sözlerin hangilerinin
sizin hayatınızı kolaylaştıracağı. Hangisinin, çocuklarınızı üniversiteye göndereceği.
Hangisinin size iyi maaşlı bir iş sağlayacağı ve Medicare ve Sosyal Güvenlik'i
[Üst üste konuşmalar] Crowley: Sayın Başkan. Teşekkürler.
[Üst üste konuşmalar] sizin hizmetinize sunacağı.
Crowley: Teşekkürler. Sayın Vali? Romney: Bence sen cevabı biliyorsun.
Bence sen son dört yılın, Başkan'ın tarif ettiği kadar iyi geçmediğinin farkındasın
ve kendini gelecek dört yılın bir önceki dört yıldan daha iyi olacağı konusunda güvende hissetmiyorsun.
Ben sana şunu söyleyebilirim ki, eğer Başkan Obama'yı seçersen,
neyle karşılaşacağını biliyorsun. Son dört yılın tekrarı olacak.
Ancak, biz son dört yıl gibi bir dört yıl daha karşılayamayız.
Kendisi, şu anda işsizlik seviyesini % 5.4'e çekeceğini söylemişti.
Ancak şu andaki oranla, % 5.4 arasındaki fark, işsiz dokuz milyon Amerikalı demek.
% 5.4 diyen ben değildim, bu Başkan'ın kendi planıydı. Başaramadı.
Şu ana kadar, Sağlık Sigortası'nı ve Sosyal Güvenlik'i reforma sokacak bir plan geliştirecekti.
Çünkü bu sistemlerin iflas etme yolunda ilerlediklerini söylemişti.
Onları yeniden düzenleyecekti. Bu iş bitmiş olacaktı. Ancak
bu iki konuda da, teklif bile sunmadı. Kendisi,başkanlığının ilk yılında göçmenlik konusunda karşılaştığımız sorunlarla
başa çıkacak bir göçmenlik planı yaratacaktı. Taslağını bile hazırlamadı.
Bu başkan, yapacağını söylediği şeyleri yapamayan bir başkandır.
Bütçeyi yarıya indireceğini söylemişti. Bunu da yapmadı.
Aslına bakarsanız, iki katına çıkardı. Orta gelirli ailelerin sağlık sigortası primlerinin, senede 2.500 Dolar azalacağını söylemişti.
Ancak bu primler senede 2.500 Dolar arttılar.
Eğer Obamacare Meclis tarafından kabul edilir ya da uygulanırsa -çünkü zaten kabul edildi-
--tamamiyle hayata geçirilirse-- bu primlere bir 2.500 Dolar daha eklenecek.
Orta sınıf, ekonomiyi canlandırmak için ne yapılması gerektiğini bilmeyen bir Başkan'ın politikaları altında eziliyor.
Kendisi sürekli "Bakın, 5 milyon iş fırsatı yarattım" diyor.
Ancak, bu, önce 5 milyon iş kaybettikten sonra oldu.
Kayıtlara bakarsanız, işsizlik oranları azaltılmadı. İşsizlik rakamları,
bugün hala iş arayan kişi sayısı, 23 milyon Amerikalı.
Fakirlikte yaşayan insanlarsa daha da fazla, halkın altıda biri fakirlik içinde yaşıyor.
Peki ya gıda kuponları? Kendisi ofise geldiğinde, 32 milyon kişi gıda kuponu yardımı alıyordu.
Bugünse 47 milyon kişi gıda kuponu alıyor. Peki, ekonominin büyüme hızı?
Ekonomi bu sene geçen seneden daha yavaş büyüdü, ve geçen sene de bir önceki seneden daha yavaştı.
Başkan yarar sağlamaya çalışıyor. Anlıyorum. Ancak, Obamacare'dan, Dodd Frank kanununa, vergi konusunda
yürüttüğü politikalardan, düzenleme konusundaki politikalarına, uyguladığı tüm politikalar birleşerek,
ekonominin canlanmasını ve ulaşabileceği büyümeyi engelliyor.
Şimdi diyebilirsiniz ki, "Bundan daha iyi işleyen bir örneğin var mı?"
Evet, Reagan dönemindeki krizde, işsizlik 10.8 oranını bulduğunda, krizin sonundaki dönemle,
seçimler arasındaki zaman diliminde, Ronald Reagan'ın kalkınma planı,
Başkan'ın kalkınma planının iki katı kadar iş fırsatı yarattı. Beş milyon iş fırsatı,
nüfus artışımıza bile yetişemiyor. Ve bugün işsizlik oranının
azalmış gibi görünmesi, işten çıkarılan insanlar sebebiyle.
Başkan denedi ancak politikaları işe yaramadı. Kendisi planlarını, vizyonunu tarif ederken, harika bir konuşmacı.
Bu harika ama bizim önümüzde, onun yaptıklarına ait bir kayıt var.
Ve bu kayıt gösteriyor ki, kendisi bütçeyi açığını kapatamadı,
Medicare ve Sosyal Sigorta programlarının devamlılığını sağlamak için gereken reformları hayata geçiremedi ve
ihtiyacımız olan maaş artışlarını sağlayamadı. Orta gelirler, aile başına 4.300 Dolar azaldı ve 23 milyon Amerikalı işsiz.
İşte bu seçim de bununla ilgili. Bu seçim, orta sınıfa kimin aydınlık ve başarılı bir gelecek sağlayabileceğiyle
ve çocuklarımıza, hak ettikleri umudu verebileceğiyle ilgili.
Crowley: Sayın Vali, şimdi diğer bir konuya geçmek istiyorum.
Uzaklaşmayın, cevap verme şansınız olacak.
Bizler, her ikiniz için de saatin farkındayız. Ancak şimdi başka bir konuya geçmek istiyorum.
Sayın Başkan, size birazdan konuşma hakkı vereceğim.
Lorraine Osorio, henüz bahsetmediğimiz bir konuda soru soracak.
Obama: Soru Vali Romney için mi? Crowley: Vali Romney için
ve sonra söz hakkı sizin olacak Sayın Başkan. Teşekkürler.
Romney: Loraina mı isminiz? Lorraine: Lorraine.
Romney: Lorraine? Lorraine: Evet, Lorraine.
Romney: Lorraine. Lorraine: Nasılsınız?
Romney: İyiyim, teşekkürler. Lorraine: Sayın Romney, bugün yeşil karta sahip olmayan ancak
toplumun üretken üyeleri olarak hayatını sürdüren göçmenler konusunda ne yapmayı planlıyorsunuz?
Romney: Teşekkürler. Lorraine? Doğru mu söylüyorum?
Tamam. Sorun için teşekkür ederim. Ve öncelikle bir adım geri gidip, genel olarak göçmenlik politikamı tarif etmek istiyorum
ve bu tarif içinde, senin soruna da bir yanıt sağlayacağım.
Öncelikle, biz göçmenlerden oluşan bir ulusuz. Biz, bu ülkeye göçmen olarak gelen kişileri memnuniyetle karşılarız.
Benim babam, Meksika'da, Amerika'lı bir ailede hayata gelmiş. Ann'in babası Galler'de doğmuş ve
ilk nesil Amerikalı'lardan. Biz bu ülkeye yasal yollarla giren göçmenleri memnuniyetle karşılıyoruz.
Ben bizim yasal sistemimizin daha iyi çalışmasını istiyorum. Verimli ve sadeleştirilmiş olmasını istiyorum. Sistemin
daha açık olmasını istiyorum. Bence bu ülkeye yasal olarak girmek için
bir avukata başvurmanız gerekmemeli. Ayrıca, okullarından, ihtiyacımız olan yeteneklerle donatılmış olarak çıkan kişilere
vize, daha doğrusu yeşil kart, sağlamamız gerektiğine inanıyorum. Dünyanından dört bir yanından, bilim ve matematik
alanlarında, onaylanmış derecelere sahip olan kişilerin diplomalarına bir yeşil kart iliştirilmeli ve bu kişiler
ABD'ye gelmeli. Yasal sistemimizin çalışır hale gelmesini sağlamalıyız.
İkincisi, yasadışı göçü durdurmak zorundayız. Bugün, buraya yasal yollarla girmek için sırada bekleyen
dört milyon insan var. Yasa dışı yollarla gelen kişiler, bu kişilerin yerini alıyorlar.
Bu yüzden, buraya yasa dışı yollarla gelen kişilere af uygulamayacağım.
Benim yapacağım şey, bir işveren doğrulama sistemi kurmak ve
buraya yasadışı yollarla gelen kişileri işe alan işverenlerin, bu yüzden cezalandırılmasını sağlayacağım.
Buraya yasa dışı gelen kişiler için, burayı çekici hale getirmeyeceğim. Yani, örneğin,
Başkan'ın yapacağı gibi, buraya yasa dışı yollarla gelen kişilere
sürücü ehliyeti vermeyeceğim. Buraya yasa dışı şekilde giren kişilerin çocukları,
bence bu çocuklara, ABD'de kalıcı oturma iznine sahip olabilmeleri için bazı yollar tanınmalı.
Askeriyede görev almak, mesela, kalıcı oturma izni sahibi olmak için tanınan yollardan biri olabilir.
Şimdi, Başkan geçen seçimlerden önce,
ilk senesinde, bizim göçmenlik sistemimizi yenileyecek, yasal göçü koruma altına alacak ve
yasa dışı göçü durduracak bir kanun tasarısı oluşturacağını söylemişti.
Ancak bunu yapmadı.
Gerek yasama meclisinin, gerek Senato'sunun büyük çoğunluğu Demokrat'lardan oluşuyordu. O halde
buraya yasal olarak gelmek isteyenler ve bugün burada yasa dışı olarak yaşayanlar için bir yanıt oluşturacak olan bu yasayı
neden ön plana çıkarmadı? Bu soruyu şimdi
Başkan'ın cevaplama şansı olacak sanırım.
Obama: Harika, memnuniyetle. Larrana, Lorraine, biz
göçmenlerden oluşmuş bir ülkeyiz. Ellis Adası'ndan yalnızca bir kaç mil uzaktayız. Hepimiz, bu ülkenin,
dünyanın dört bir yanındaki yetenekli kişilerin buraya gelmeyi istemesi sayesinden bu günkü haline geldiğini biliyoruz.
İnsanlar risk almayı kabul ediyorlar. Özellikle hayallerini gerçekleştirmek isteyenler
ve çocuklarının, kendi hayallerinden daha da büyük hayallere sahip olmasını isteyenler.
Ancak, biz ayrıca kanunlardan oluşan bir ülkeyiz. Bu yüzden, ben göçmenlik sistemimizi tamir etmemiz gerekiyor dedim
ve sistemi düzeltmek için kendim elimden geleni yaptım, ayrıca Meclis'in de desteğini arkama almaya çalıştım.
Yaptığımız ilk şey, yasal göçmenlik sisteminin etkin şekilde ilerlemesi oldu;
yığılmayı azalttık, sırada bekleyenler için göçmenliği daha kolay, daha basit ve daha ucuz hale getirdik,
bir yandan da bu kişilerin kanunlara uyarak, ülkemize katkıda bulunmasını sağladık
ki bu bizim ekonomik gelişimimiz için iyi bir şey.
Onlar yeni işletmeler açacaklar. Onlar, burada ABD'de
yeni işler yaratılmasını sağlayacak şeyler yapacaklar. İkincisi,
sınırlara bugüne kadar yerleştirilen en fazla sayıdaki devriyeyi yerleştirdik- bu sayede, belgesiz iş gücü sayısı,
son 40 yılın en düşük seviyesine indi.
Ayrıca şunu da söylemiştim ki, eğer ülkeye yasa dışı yollarla giren kişilerin peşine düşeceksek,
bunu zekice yapmalıyız ve topluma zarar veren kişilerin, suçluların peşine düşmeliyiz,
öğrencilerin ya da ailelerini geçindirmek için buraya gelen kişilerin değil.
Ve biz de aynen bunu yaptık.
Amaç, buraya, genellikle aileleri tarafından getirilen genç kişilerin,
burada okula gidip, Amerikan bayrağına bağlılık yemini eden kişillerin, Amerika'yı kendi ülkeleri olarak kabul eden ve
kendilerini, yasal belgelere sahip olmaları hariç, diğer her yönden Amerikalı kabul eden kişilerin peşine düşmek değil.
Ve bu kişilerin, vatandaşlığa kabul edilmeleri için bir yol sağlamalıyız.
İşte ben de, yönetimsel olarak bunu yaptım. Şimdi, Vali Romney bildiğiniz gibi, bu genç kişilere yardım etmek istediğini
söylüyor, ancak, Cumhuriyetçi Parti Başkan Adayı seçimlerinde,
bu gençlere vatandaşlık yolunu açan DREAM Act'i veto edeceğini söylemişti.
Cumhuriyetçi Parti Başkan Adaylığı Seçimleri'nde, stratejisi, bu kişilerin kendi kendilerini ülke dışı etmesini teşvik edeceğini
söylemekti. Yani, hayatı onlar için öyle yaşanmaz hale getirecekti ki, onlar kendileri ülkeden ayrılacaklardı.
Arizona kanununun, ulus için örnek bir kanun oluşturduğunu söyledi. Bu kanunun bir yerinde, emniyet görevlilerinin
kaçak göçmen olabileceğinden şüphelendikleri herkesi yolda durdurup,
onlardan yasal dokümanlarını göstermelerini istemek var. Biliyor musunuz? Eğer benim ya da sizin kızınız,
birilerinin görüşüne göre bu ülke vatandaşına benzemiyorsa, ben
kimseye bu gücü vermek istemem. Biz bu sistemi, kapsamlı bir şekilde düzeltmeliyiz.
Vali Romney ,"Obama sistemi düzeltmeyi denemedi" diyor. Bu doğru değil.
Göreve geldiğim ilk günlerde, Demokrat'larla ve Cumhuriyetçiler'le oturdum ve dedim ki
"Hadi bu sistemi düzeltelim." Bu kişiler arasında, Cumhuriyetçi olup da bana hak veren Senatörler de vardı.
Ancak, Meclis'teki Cumhuriyetçilerin kapsamlı göçmenlik reformunu desteklemeleri, parti liderlerinin
"Hayır, ben bunu desteklemiyorum" dediği sürece çok zor.
Crowley: Şimdi izninizle Sayın Vali'ye söz hakkı vermek istiyorum
Sayın Başkan. Romney: Evet.
Crowley: Kendi kendini sınırdışı etmek konusunda? Romney: Önce biraz daha geri gidip,
Başkan'ın bahsettiği bazı noktalara değinmek ve onları düzeltmek istiyorum.
Ben Arizona kanununu, ulus için o şekilde örnek göstermemiştim. Demiştim ki,
Arizona kanununun internet üzerinden doğrulamayı içeren kısmı, yani işverenlerin,
kişilerin burada yasal ya da yasa dışı olarak bulunduklarını kontrol etmelerini sağlayan kısmı,
ulus için bir model oluşturmaktadır. Bu, birincisi.
İkincisi, ben Başkan'a ülkedeki İspanyol asıllı göçmenlerin ve tüm göçmenlerin sorduğu bir soru sormuştum.
Aynı soru, Univision'da da soruldu kendisine: Neden, söz verdiğiniz gibi,
göreve geldiğiniz ilk yıl, bu konuda bir yasa tasarısı hazırlamadınız? Ve cevaplamadı.
Bu soruyu cevaplamıyor. Lider desteklemedi diyor.
Dört yıl önce benim lider olduğumu düşündüğünüz için teşekkürler,
ama değildim. Dört yıl önce, siz, göreve geldiğiniz ilk sene yasa tasarısını
hazırlayacağınızı söylediniz. Başkan'ın başkanlığının ilk senesinde,
ben Johm McCain'e karşı kaybetmiş olmaktan kaynaklanan yaralarımı sarıyordum ancak. Lider konumunda değildim.
Benim görüşüm, başkanın vermiş olduğu sözü tutması gerektiği.
Şimdi, bir başka konuya değinmek istiyorum. İnsanların kendi kendilerini sınır dışı etmesi konusuna.
İnsanların kendilerini sınırdışı etmesi, onların kendi seçimlerini yapmalarını sağlamaktır. Yoksa ben,
12 milyon belgesiz göçmeni alıp, ülke dışına çıkaralım, demiyorum.
Bunun yerine, insanlar kendi seçeneklerini, kendiler yapsınlar.
Eğer burada istedikleri avantajlara sahip olup, istedikleri işi elde edemezlerse,
o zaman daha iyi şansa sahip olacakları bir yere gitme kararı verebilirler.
Yoksa, ben insanları bir araya toplayıp,
sınırdışı edelim demiyorum. Ben de, Başkan gibi,
suç işlemiş kişilerin sınır dışı edilmesini destekliyorum.
Şimdi, Başkan'ın önceden bahsettiği bir noktaya değinmek istiyorum.
Biraz evvel yanıtlama şansım olmamıştı. Çin'e yapılan
yatırımlarla vs. ilgili. Obama: Candy?
Bir dakika. Romney: Sayın Başkan, sözümü bitirmedim.
[Üstüste konuşmalar] Romney: Sayın Başkan, bırakın da bitireyim.
[Üstüste konuşmalar] Romney: Devam etmem gerekiyor.
[Üstüste konuşmalar] Crowley: Vali Romney, kısaca bahsederseniz.
Bu insanları görüyor musunuz? Sizi bekliyorlar. O yüzden kısaca.
Romney: Kısaca bir şey belirteceğim. Benim son sekiz
senedir yaptığım tüm yatırımlar, bir kör fon tarafından yönetilmekte.
Ve bu yatırımların bazıları, aralarında Çin firmalarının bulunduğu,ülke dışı firmalara yapılmış durumda.
Sayın Başkan, siz kendi emeklilik maaşınıza baktınız mı?
Obama: Açıkçası... Romney: Sayın Başkan,
emeklilik maaşınıza baktınız mı? Obama: Ben bu maaşa bakmıyorum.
Sizinki kadar büyük değil, o yüzden çok uzun sürmüyor.
Romney: Size bir tavsiyede bulunayım. Obama: O kadar sık bakmıyorum.
Romney: Size bir tavsiyede bulunayım. Emeklilik maaşınıza bakın.
Sizin de ABD dışında yatırımlarınız var.
Cayman adalarına ait bir fon aracılığıyla yaptığınız yatırımlar var.
Crowley: Vali Romney, konunun çok dışına çıktık.
[Üst üste konuşmalar] Obama: Ben, göçmenlikten bahsettiğimizi sanıyordum.
[Üstüste konuşmalar] Obama: Ben bir şeyi anladığımızdan emin...
Crowley: Lütfen oturur musunuz, Vali Romney?
Ben, bir şeyi anladığımızdan emin olmak istiyorum.
Vali Romney, Arizona modelini, ulus için örnek model almadığını söyledi.
Göçmenlik konusunda ona baş danışmanlık yapan kişi, Arizona kanununu tasarlayan kişi.
Yalnızca internet üzerinden doğrulama kısmını değil, tümünü tasarlayan kişi. Bu onun politikası. Ve bu kötü bir politika.
Ve bizim büyümemize yardım etmeyecek bir politika. Bizim, göçmenlik konusunu ele aldığımızda,
dünyanın bir çok yerindeki insanın, Amerika'yı hala fırsatlar ülkesi olarak gördüğünü anlamamız gerekiyor.
Ve bu insanlar bize enerji sağlıyorlar, bize yenilikler getiriyolar
ve bize İntel ve Google gibi şirketler kazandırıyorlar. Biz, bunu teşvik etmek istiyoruz.
Tabii ki bunu zekice ve çok kapsamlı şekilde yapmalıyız.
Ayrıca yasal sistemimizi iyileştirmeliyiz. Ancak, biz bu konuda partiler arasında fikir ayrılığı yaşarsak,
her iki partinin de desteğini almazsak-- ben bir çok
Demokrat'la beraber kapsamlı bir göçmenlik reformu gerçekleştirebilirim Sayın Vali.
Romney: Ben bunu halledeceğim, ben halledeceğim, ilk yıl içinde.
Obama: Biz Cumhuriyetçilerin bu konuyu ciddiye aldıklarına şahit olamadık.
Ve bu konuda ciddi olma zamanı.
Crowley: Sayın Başkan, şimdi sizi bir sonraki soruya taşımak istiyorum.
Obama: Bu, önceleri iki partinin beraber çalıştığı bir konuydu.
Crowley: Şimdi, uzaklaşmayın çünkü,
şimdi sizi, bizim için konuyu değiştirecek olan Kerry Ladka ile konuşturmak istiyorum.
Obama: Tamam. Merhaba Kerry.
Kerry: İyi akşamlar, Sayın Başkan. Obama: Pardon, isminiz neydi?
Kerry: Kerry, Kerry Ladka. Obama: Seni gördüğüme sevindim.
Kerry: Bu soru, aslında dün, Minneola'daki Global Telecom Supply'ın
danışman grubunun üyelerinden geldi. Obama: Ah.
Kerry: Biz oturmuş Libya hakkında konuşuyorduk ve bir yandan da konu hakkında yazılanları okuyorduk,
sonra Dış İşleri Bakanlığı'nın, Bingazi, Libya'daki konsolusluğa, dört Amerikan vatandaşı öldürülmeden önce,
ek güvenlik önlemleri alınmasına izin vermediğine ilişkin raporlara rastladık.
Bu ek güvenliğin sağlanmasını reddeden kimdi ve ek güvenliği neden reddetti?
Obama: Öncelikle, diplomatlarımız hakkında konuşmak istiyorum, çünkü dünyanın dört bir yanında görev yapıyorlar
ve çok tehlikeli bir durumlar altında bile, harika işler çıkarıyorlar. Ve bu insanlar
yalnızca ABD'yi değil, beni de temsil ediyorlar. Onları oraya ben gönderiyorum,
çoğu zaman tehlikenin tam ortasına. Bu insanları ve ailelerini yakından tanıyorum. Bu yüzden, onların güvenliğine ve
emniyetine en çok önem veren benim.
Biz, Bingazi'deki konsolosluğun saldırıya uğradığını öğrendiğimizde, ben ulusal güvenlik ekibimle telefon
görüşmeyi yaptım ve onlara üç talimat verdim:
Birincisi, yalnızca Libya'yla sınırlı kalmadan, bölgedeki tüm konsolosluk ve büyük elçiliklerimizde güvenlik önlemlerini artırın.
İkincisi, veriler bizi nereye yönlendirirse yönlendirsin, tam olarak ne olduğunu soruşturun
ve hatalı davranışta bulunan kişilerin sorumluluk almasını sağlayın ve
durumun tekrarlanmamasını sağlayın. Üçüncüsü, bu saldırıyı düzenleyenleri bulacağız
onları avlayacağız ve Başkanlığım boyunca söylediğim gibi,
insanlar Amerikalılar'a bulaşırlarsa, biz onların peşinde olacağız.
Vali Romney'nin bu konuya tepkisi çok farklı oldu. Biz hala
diplomatlarımızın tehlike altında olmasıyla ilgilenirken, Vali Romney bir basın bülteni çıkardı ve
politik avantaj yakalamaya çalıştı. Ve bir başkumandan böyle davranmaz. Ulusal güvenlik konusu,
politikaya çevrilmez. Özellikle de, olaylar hala sürmekteyken.
Herkes, benim aldığım bazı kararları desteklemeyebilir. Ancak
konu ulusal güvenlik olduğunda, dediğimden şaşmam. "Irak'taki savaşı sonlandıracağım", dedim,
ve öyle yaptım. "El-Kaide'nin ve Bin Ladin'in peşine düşeceğiz", dedim,
ve öyle yaptık. "Afganistan'dan yavaş yavaş çıkacağız, bir yandan da Afganlar'ın kendi güvenliklerini kendi kendilerine
sağlayabildiklerinden emin olacağız", dedim.Ve şu anda bunu yapıyoruz.
Şimdi, bu konuda da, "Tam olarak ne olduğunu bulacağız
ve sorumlular cezasını çekecek" dediğimde, olanlara ilişkin olarak
tüm sorumluluğu ben üstleniyorum, çünkü bu insanlar benim adamlarım ve onların tabutları ülkeye geri geldiğinde,
onları karşılaması gereken benim. Ben bu konuda, dediğimden şaşmam.
Crowley: Sayın Başkan, şimdi oturumu ilerletmek istiyorum.
Romney: Kerry, sorun için teşekkür ederim. Önemli bir soru.
Başkan doğru söyledi, nihai sorumluluk ona ait ve
kendisi de, bu güvenlik önlemlerinin sağlanmamasının sorumluluğunu kabul etti.
Ve bu tür şeyler, zaman zaman meydana gelen korkunç olaylar.
Ben de sevdikleri insanları kaybeden aileler için derinden sempati hissediyorum. Bugün
bu trajedide hayatını kaybedenler için bir anma töreni düzenlendi.
Onların ailelerini anıyoruz ve onlara çok önem veriyoruz. Bu trajediye ilişkin olarak
başka sorunlar da vardı. Bizim bu olayın, aniden ortaya çıkan bir gösteri mi, yoksa
terör saldırısı mı olduğunu anlamamız çok uzun sürdü.
Ve bu bir protesto değil, terör saldırısıydı. Ancak bu gerçeğin
Amerikan halkına açıklanması çok uzun zaman aldı. Yanıltıcı veriler mi vardı,
yoksa olanları bilmiyor muyduk, sizin kendinize sormanız lazım.
Beş gün sonra, Birleşmiş Milletler elçisi televizyona çıkıp,
"Bu olay bir protesto gösterisiydi" dedi. Nasıl olur da, gerçeği bilmiyorduk?
Ancak benim daha da rahatsız edici bulduğum şey, Amerikan elçisinin öldürülmesinden bir sonraki gün,
ki bu olay 1979'dan beri ilk defa tekrarlandı,
biz meğer gerçekten olduğunu anlamadan, dört Amerikalı'nın öldürülmesinden bir sonraki gün,
Başkan kampanyasına fon toplamak için önce Las Vegas'a,
sonraki gün ise baka bir politik etkinlik için Kolorado'ya geçti.
Bence Başkan tarafından atılan bu adımlar, sembolik olarak,
ya da somut olarak, önem taşıyor. Çünkü bu sırada
olaylara tanık olan kişileri sorgulayabilirdik. Onların
tanık olduklarını okuduk. Olanların protesto gösterisi olmadığı açıktı.
Bu bir terör saldırısıydı. Ve bu durum, Başkan'ın tüm Orta Doğu'daki politikasına şüphe düşürüyor.
Suriye'de, Mısır'da, şimdi de Libya'da olanlara bakın.
İsrail'le aramıza giren mesafeyi düşünün. Başkan, bizimle İsrail
arasına mesafe koyacağını söylemişti.
İran, şimdi nükleer bomba üretimine dört yıl daha yakın. Suriye'deki trajedi ise,
yalnızca askeriyenin öldürdüğü 30.000 kişiden ibaret değil, ayrıca, Amerika için stratejik bir oyuncunun
öldürülmesinden ibaret. Başkan'ın Orta Doğu'daki politikası,
önce bir özür turuyla başladı ve liderliği gerilerden yaptı.
Bu strateji gözümüzün önünde yıkılıyor.
Crowley: Şimdi sonra yaklaştığımız için, hala bir çok kişiye söz vermek istiyorum.
Sayın Başkan önce size, sonra da Sayın Vali'ye bir sorum olacak.
Dış İşleri Bakanı'nız, sizin de bildiğiniz gibi, Bingazi'deki diplomatik elçiliğe düzenlenen saldırıdan dolayı
sorumluluğu üzerine aldı. O halde, olanlara ait son sorumluluk ona mı ait?
Obama: Bakan Clinton olağanüstü bir iş çıkardı.
Başkan benim ve her zaman ben sorumluyum, ve bu yüzden
tam olarak ne olduğunu öğrenmeyi herkesten çok ben istiyorum.
Saldırılardan bir sonraki gün, Sayın Vali, ben Gül Bahçesi'nde, Amerikan halkına tam olarak ne olduğunu bulma sözü verdim.
Bu bir terör saldırısıydı
ve ben "Bu suçu işleyenleri avlayacağız", dedim.
Bundan bir kaç gün sonra, tabutlar Andrews Hava Kuvvetleri Üssü'ne indiğinde,
ailelerin yanında, onlarla beraber yas tutuyordum.
Bu yüzden, ekibimdeki herhangi bir kişinin, Dış İşleri Bakanı'mın, BM Elçi'min,ya da takımımdaki herhangi birinin,
hem de kendi adamlarımızdan dört kişiyi kaybettiğimiz sırada, politik oyunlar oynadığını ya da halkı yanıltmaya çalıştığını söylemek,
Sayın Vali, harekete girer. Ve biz böyle hareket etmeyiz. Ben ne Başkan olarak, ne de Başkumandan olarak
böyle hareket etmem. Crowley: Sayın Vali, yanıtlamak isterseniz...
Romney: Evet, evet, ben... Crowley: çabuk olabilirseniz, lütfen.
Romney: Benim ilginç bulduğum, Başkan'ın şimdi, saldırıdan sonraki gün Gül Bahçesi'nde verdiği demeçte,
olanların terör eylemi olduğunu söylediğini iddia etmesi.
Obama: Evet, öyle dedim.
Romney: Siz, saldırıda sonraki gün Gül Bahçesi'nde, olanların terör eylemi olduğunuz söylediniz ve
aniden oluşan bir gösteri olmadığını söylediniz, öyle mi?
Obama: Lütfen devam edin Sayın Vali. Romney: Ben bunun kayıtlara geçmesini istiyorum
çünkü Başkan'ın Bingazi'deki saldırı için, terör eylemi demesi 14 günü buldu.
Obama: Metnin deşifresine bakın.
Crowley: Sayın Vali, Başkan haklı, öyle demişti.
Obama: Biraz daha yüksek sesle söyler misin Candy?
Crowley: Evet, kendisi olayları terör eylemi olarak adlandırdı. Orada bir ayaklanma olduğunun anlaşılması, ve ayaklanmanın
bir video yüzünden başladığının anlaşılması, yaklaşık iki haftayı buldu.
O konuda haklısınız. Romney: Bu yönetim,
olanların videoya tepki olduğunu ve aniden ortaya çıkan bir tepki olduğunu söyledi.
Crowled: Evet. Romney: Yönetimin, olanlar için,
Bu bir terör örgütü tarafından düzenlenmiş bir terör eylemidir" demesi çok uzun sürdü. Haksız mıyım bu konuda?
Pazar günü, Dış İşleri Bakanınız.. >>Obama: Candy?
Romney: Pardon. Birleşmiş Milletler elçisi Pazar günü televizyon programınlarına çıktı ve olanları...
Obama: Candy, ben...
Romney: aniden ortaya çıkan bir-- >> Crowley: Sayın Başkan, izninizle...
Obama: Ben dış politika konusunda daha uzun konuşmaktan
Crowley: Biliyorum, siz... >>Obama: memnuniyet duyarım...
Crowley: Kesinlikle. Ancak şimdi diğer bir konuya geçelim.
Obama: Bundan da memnuniyet duyarım. >> Crowley: deşifre metinler ve
Obama: Ben, buradaki harika insanların >> Crowley: çözüme kavuşur..
Obama: sorularına yanıt bulmalarını sağlamak istiyorum.
Crowley: Şimdi Sayın Başkan, orada kalırsanız,
sizi Nina Gonzalez'le tanıştıracağım. Kendisi hem internette sıklıkla karşılaştığımız,
hem de buradaki kişilerin aklından geçen bir soru soracak.
Nina: Başkan Obama, 2008'deki Ulusal Demokratik Kongre'de,
AK-47'lerin, suçluların eline geçmemesini sağlamak istediğinizi söylemiştiniz. Yönetiminiz, hü*** silahlarının
varlığını kısıtlama konusunda neler yaptı ya da yapmayı planlıyor?
Obama: Biz, Anayası'nın ikinci düzeltmesine inanan bir ulusuz. Ben de bu düzeltmeye inanıyorum.
Avcılık geçmişimiz ve insanların kendilerini koruma isteği çok gerilere dayanıyor.
Ancak, benim Başkan'lığım sırasında çok kez,
aile bireylerini bu yüzden kaybeden kişileri teselli etmek durumunda kaldım.
En yakın örneği, Aurora. Bir kaç hafta önce,
muhtemelen bir ay önce, sinema salonunda vurulan oğlunun yanı başındaki bir anneyle tanıştım.
Oğlu başından vurulmuştu.
Biraz vakit geçirdik, beraber dua ettik ve inanılmaz ama iki ay sonra,
bu genç adam ve annesi beni ziyaret ettiler. Ve genç adam sapasağlam görünüyordu.
Ancak onula aynı kaderi paylaşmayan ve oğullarını, kızlarını,
ya da eşlerini kaybetmiş olan aileler var. Bu yüzden benim inancım, A) mevcut kanunlarımızı daha sıkıca icra etmeliyiz.
Yani, silahların suçluların ya da akli dengesizlik yaşayanların eline geçmemesini sağlamalıyız.
İnsanların sabıka kayıtlarının kontrol edilmesine dair iyi bir iş çıkardık. Ancak,
kanunların uygulanmasına dair daha hala işimiz var.
Ancak, savaş ortamında kullanılmak üzere tasarlanmış silahların bizim sokaklarımızda kullanılmaması gerektiği konusunda
seninle hemfikirim. Buy yüzden benim yapmaya çalıştığım şey,
şiddeti genel olarak nasıl azaltabiliriz, bu konunun gündeme getirilmesi. Bu planın bir kısmı, saldırı silahlarının yasaklanmasını
sağlayıp sağlayamayacağımıza bakmak. Diğer bir kısmı da, şiddetin diğer kaynaklarına bakmak.
Çünkü, benim büyüdüğüm yer olan Şikago'da şiddet çok fazla, ancak orada AK-47 kullanmıyorlar.
Ucuz el silahları kullanıyorlar.
Bu yüzden biz nasıl müdahale edebileceğimize bakıyoruz; genç insanların fırsatlara sahip olmasını sağlıyoruz,
okullarımızın işe yaramasını sağlıyoruz, böylece eğer sokaklarda şiddet varsa,
inanç gruplarıyla ve emniyet güçleriyle işbirliği yapıp, işler çığırından çıkmadan önce müdahale ediyoruz.
Yani benim istediğim, kapsamlı bir strateji. Bu stratejinin bir diğer parçası da, çok sayıda insanı öldüren
otomatik silahların suçluların ve akli dengesini kaybetmiş olan insanların eline geçmesini engellemek.
Tabii, bunu yapmak için, daha derine inip, mahallelere gitmek
ve şiddet içeren eylemleri daha onlar meydana gelmeden yakalamak.
Crowley: Vali Romney, Soru, saldırı silahlarıyla, AK-47'lerle ilgiliydi.
Romney: Evet, ben silahlar hakkında, silahların yasaklanmasını ya da kişilerin elinden alınmasını içeren türden yeni yasalar
yaratılmasını desteklemiyorum. Tabii ki, otomatik silahlar istemiyoruz,
zaten otomatik silah taşımak bu ülkede yasak. Benim inancım,
Başkan'ın da konuşmasının sonunda belirttiği gibi,
mevcut kanunlarımızı uygulamak için büyük çaba sarf etmek ve
mevcut şiddet kültürünü değiştirmek. Tabii, bunu nasıl yapacağımızı merak ediyorsunuzdur.
Birçok yolu var. Başkan iyi okullardan bahsetti. Ben tamamen katılıyorum. Benim eyaletimdeki okulları, biz bir numaraya
taşımıştık. Ve ben inanıyorum ki,
eğer insanlara daha iyi eğitim sağlamayı becerebilirsek, onlara hak ettikleri umudu ve
fırsatları sağlamış olacağız ve bu sayede şiddeti azaltabiliriz. Ancak bir şeyden daha bahsetmek istiyorum.
O da ebeveynler. Bizim, çocuklarını yetiştirmeye yardım eden anne ve babalara ihtiyacımız var.
Mümkün olduğunca, evde her iki ebeveynin de mevcut olması büyük yarar. Ancak bu her zaman mümkün değil.
Bir çok harika bekar anne, bekar babalar var. Ama, çocuklarımıza,
bebek yapmadan önce, birileriyle evli olmaları gerektiğinin söylemek, bu da harika bir fikir.
Çünkü eğer bir ailede her iki ebeveyn de mevcutsa, fakirlik içinde yaşama olasılığı büyük ölçüde azalıyor.
Çocuğun sahip olacağı fırsatlarsa, büyük ölçüde artıyor.
Bu yüzden, kültürümüzün işleyişini değiştirerek, insanları şiddetten uzaklaştırabilir ve
onlara fırsatlar sağlayabilir, Amerikan sistemine dahil edebiliriz. Bizim silah vahşeti konusunda
yaptığımız e büyük hata, "Hızlı ve Öfkeli" olarak bilinen operasyondur.
Bu program, bu yönetime aittir ve tam olarak nasıl yönetildiğini bilmesek de,
binlerce otomatik silah ve AK-47 cinsi silahlar, bu programla
sonunda uyuşturucu baronlarına verilmiş oldu.
Bu silahları kendi vatandaşlarına karşı kullandılar ve Amerikalılar'ı
da öldürdüler. Bu program, bu hükümete aitti. Programın yürürlüğe konmasının ardındaki amaç neydi,
ben anlamış değilim. Ancak, bu yönetim sırasında şiddet konusundaki
en büyük trajedilerden birine yol açtı. Amerikan halkı bu konunun
açıklığa kavuşturulmasını isterdi bence ve bu konu bir yere kadar irdelendi ama
yönetim bütün bilgilerin dışarıya çıkmaması için özel çaba gösterdi.
Ben bu programın kimler tarafından yürütüldüğünü, hangi fikirler temel alınarak yaratıldığını ve
şiddete nasıl sebep olduğunu ve Meksikalı uyuşturucu baronlarına nasıl binlerce silah sağlandığını merak ediyorum.
Obama: Candy? Crowley: Sayın Vali, eğer izin verirseniz, soru
eskiden yasaklanmış olan ve şimdi yasağı kaldırılmış olan saldırı silahlarıyla ilgiliydi.
Bildiğim kadarıyla, siz Massachusetts'deyken saldırı silahlarının yasaklanmasına ilişkin bir yasayı onaylamıştınız, ancak siz
artık bu yasağı desteklemiyorsunuz. Toplu ölümlere yol açan şiddet olaylarını da göz önünde bulundurursak,
yasaklara ilişkin olarak fikrinizi değiştiren ne oldu?
Romney: Candy, doğrusu benim eyaletimde, silah taraftarı ve silah karşıtı kişiler bir araya geldiler ve
beraberce bir kararname oluşturdular. Şimdi, bu kararname saldırı silahlarının yasaklanması kararnamesi olarak geçiyor,
ancak imzalanma sırasında hem silah karşıtı, hem de silah taraftarı kişiler mevcuttu,
böylece her iki grubun da istediği haklar verilmiş oldu.
Örneğin, önceden sağlanmamış olan avlanma hakkı verildi.
Yani bu kararname her iki tarafı da memnun etti. İşte bizim ihtiyacımız olan şey bu, Candy.
Vaşington'da yaşadığımız ise tam bir kavşak tıkanması.
Crowley: Yani, eğer insanlar kabul ederlerse, siz de bu silahların kullanımını desteklerdiniz?
Romney: Biz Obama: Candy?
Romney: Vaşington'da he iki tarafın da haklarını gözeten bir liderlik yok.
Ben bunu kendi eyaletimde sağlayabilmiştim ve her iki tarafı bir araya getirebilmiştim.
Crowley: Sayın Başkan, hızlıca özetleyebilirseniz.. Obama: Öncelikle, Vali Romney silah yasağına karşı olmadan önce,
bu yasağı destekliyordu. Ve kendisi fikrini değiştiren sebeperden birinin, Ulusal Tüfek Birliği'nin desteğini kazanmak
olduğunu belirtmişti.
Bu kayıtlara geçmiş bir beyandır. Ancak bizim kendisiyle hemfikir olduğumuz nokta,
ebeveynlerin ve okulların önemidir. Çünkü ben inanıyorum ki,
eğer genç insanlara fırsatlar tanınırsa, onlar bu tür vahşi eylemlere daha az bulaşacaklardır.
Akli dengesi yerinde olmayan herkesi iyileştiremeyebiliriz, bu yüzden
onların eline silah geçmemesini sağlamalıyız. (SES KESİNTİSİ)
Obama: Çünkü ben inanıyorum ki, eğer gençlere fırsatlar sağlanabilirse,
bu tür vahşi eylemlere daha az bulaşırlar.
Akli dengesi yerinde olmayan herkesi iyileştiremeyebiliriz,
bu yüzden onların eline silah geçmemesini sağlamalıyız. Ancak
Amerika'daki tüm gençlerin, nereden gelmiş olurlarsa olsunlar,
görünüşleri nasıl olursa olsun, bu hayatta başarılı olma şansı olmasını sağlayabiliriz. Ve Candy, eğitim hakkında pek
konuşma şansımız olmadı ama bence ortaya çıkardığımız yeniliklerle ve ülke genelinde 46 valiyle ortaklaşa çalışmamız
sayesinde, en başarısız öğrencilere sahip olan okullar
bile başarı göstermeye başladılar.
Matematik ve fen alanlarında farklılıklar ortaya çıkmaya başladı. Aralarında Nassau Bölge Üniversitesi'nin de bulunduğu ,
bölgesel üniversitelerde, işçilere tekrar eğitim sağlıyoruz, mesela
eskiden üniversiteyi terk etmiş kişilere tekrar üniversite şansı veriyoruz ve onları
mevcut işlerde çalışabilecek hale getiriyoruz. Doğrusu, işverenler
vasıflı işçiler arıyorlar. Böylece biz de onları eşleştiriyoruz. Onlara lisans eğitimi sağlıyoruz. Dediğim gibi,
milyonlarca genç insan önceden sahip olamadıkları
bir eğitim şansı elde ediyorlar. Şimdi...
Crowley: Sayın Başkan, Şimdi sizi bir sonraki konuya taşımam gerekiyor.
(ÜSTÜSTE KONUŞMALAR)
Crowley: Burada yapmamız gerekiyor. Obama: Ancak, yalnızca
bir (ÜSTÜSTE KONUŞMALAR)
Obama: yalnızca bir saniye . Crowley: Bir...
Obama: Çünkü bu söyleceğim şey önemli. Bu seçimde kişilerin seçimini etkileyecek.
Vali Romney'e, daha fazla öğretmenin işe alınmasının ekonominin büyümesi açısından önemli olup olmadığı
sorulduğunda, Vali Romney bunun ekonomimizi büyütmeyeceğini söylemişti.
Kendisine sınıfların büyüklüğünün (ÜSTÜSTE KONUŞMALAR)
Crowley: Sayın Başkan, sorunun konusu silahlar idi, bu yüzden ilerlememiz gerekiyor.
Obama: Anlıyorum. Crowley: Biliyorsunuz, soru silahlar üzerineydi.
Şimdi bir başka konu açalım. Obama: Ancak bu konu,
bu gençler için ekonomimizi harekete geçirip geçiremeyeceğimizi belirleyecek.
Crowley: Anlıyorum. Obama: Ve şiddeti azaltmamızı da sağlayacak.
Crowley: Tamam. Çok teşekkürler. Şimdi Carol Goldberg'den ayağa kalkmasını rica edeceğim,
çünkü kendisi her iki adamın da çok önem verdiği bir konu hakkında bir soru soracak. Soru Vali Romney'e.
Carol: Amerika'daki iş fırsatlarının dışarıya taşınması
ekonomimizi kötü yönde etkiliyor. İş fırsatlarının burada yaratılması ve
burada kalması için planlarınız nedir? Romney: Harika bir soru
ve çok önemli, çünkü tamamen haklısın. İmalat işleri
Çin'e taşınmış durumda. Çin, şu anda dünyadaki en büyük imalatçı. Bu, eskiden
Amerika Birleşik Devletleri'ydi. Bir çok iyi insan işini kaybetmiş durumda. Son dört yılda,
yarım milyon imalat işi kayboldu. Dört yolda yıldaki toplam rakam bu.
Bunun arkasında en önemli sebeplerden biri, bazen yurt dışına
yatırım yapmanın, burada kalmaktan daha cazip olması. Biz, burayı şirketlerin yurt dışına gitmektense, burada kalmasını
sağlayacak kadar cazip kılamadık. Ben başkan olarak,
şirketlerin Amerika'yı tekrar cazip bulmalarını sağlayacağım.
Bu ülkede bu sayede iş fırsatları yaratacağız. Damlama teorisini destekleyen
bir hükümetle, efendim insanlardan daha fazla para alıp, daha fazla hükümet çalışanı yaratacağız,
vergileri artıracağız, yerine daha fazla mevzuat koyacağız diyerek, değil. Kalkınmanın damla teorisiyle olacağına
inanan bir hükümet ne burada, ne de başka bir yerde başarıya ulaşmamıştır. Ben Amerika'yı girişimciler için,
küçük işletmeler için ve büyük işletmeler için dünyadaki en çekici ülke haline getireceğim; onların yatırım yapıp
büyümelerini sağlayacağım. Ayrıca, diğer uluslarla ticaret yaparken de,
onların kurallara uymalarını sağlayacağım. Çin kurallara uymuyor.
İhlal ettikleri kurallardan biri, yapay yollarla, para birimlerinin değerini
düşük tutmak. Çünkü eğer kurları düşük olursa, sattıkları malların
ücretleri de düşük oluyor. Ve bu da onlara, pazarda avantaj sağlıyor.
Biz satış gücümüzü kaybediyoruz. ABD'de, aynı malları üreten imalatçılar, onlarla yarışamıyor.
Çin senelerdir kurunu manipüle ediyor. Ve Başkan'ın
daimi olarak onları, kurlarıyla oynamakla suçlama şansı var, ancak
kendisi bunu yapmıyor. Bir gün ben, Çin'in kuruyla oynadığını duyuracağım
ve Başkan olarak, gerekli gördüğüm durumlar, kendi imalatçılarımıza
haksız rekabete yol açan durumlarda, Çin'e gümrük vergileri uygulayacağım.
Yani, dünya çapında ticaret yaptığımız ülkelerin kurallara göre
oynadıklarından emin olacağız. Ancak devam etmek istiyorum. Unutmayın ki, ülkeye işleri geri getirmek için esas olan,
cezalandıracak kişiyi bulmak değil, ki ben
tüm ticaret yaptığımız ülkelerin kanunlara ve kurallara uymasını sağlayacağım,
ama asıl önemli olan, Amerika'yı her tür ticari faaliyet için
en çekici yer haline getirmek. İşte ben bu yüzden küçük işverenlerin, büyük işverenlerin,
vergi oranlarını indirmek istiyorum; böylece onlar buraya gelmek isteyecekler. Kanada'nın şirketler üzerindeki vergi oranı
şu anda yüzde 15. Bizimkisi ise yüzde 35. Siz bir işletme açacak olsanız,
nerede açardınız? Eğer burada iş firsatı yaratmak istiyorsak, rekabetçi olmalıyız.
Yönetmelikler dörde kaltandı. Bu başkanlıkta, yönetmelik sayısı dörde katlandı. Ülkenin dört bir yanında,
küçük işletme sahipleriyle konuşuyorum. "Kendi hükümetimiz tarafından
saldırıya uğramış gibi hissediyoruz" diyorlar. Ben yasa oluşturuculara, onların işlerinin küçük işletmeleri yok etmek değil,
onları cesaretlendirmek olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ayrıca,
Obamacare'in şirketler için, işe alımda zorluk yarattığı da bilinen bir gerçek.
Benim önceliğim, daha çok insanın iş sahibi olması. Eğer daha fazla insanın iş sahibi olmasını sağlarsak,
eğer imalat işlerini geri kazanırsak, eğer her tür işi bu ülkeye geri getirebilirsek,
işte o zaman gelirlerin arttığını göreceksiniz. Gelirlerin düşük olmasının sebebi,
işsizlik oranının bu denli yüksek olması. Ben bunun nasıl sağlanacağını biliyorum,
ve bunu sağlamak için yapmamız gerekenlerden biri de, Çin'in kurallara uymasını sağlamak.
Crowley: Sayın Başkan, söyleyeceklerinizi iki dakikaya sığdırabilirseniz, sonra, bir sonraki soruya geçeceğim.
Obama: Tamam. Bizim burada yeni iş fırsatları yaratmamız gerekli.
Hem Vali Romney, hem ben, şirketlere uygulanan vergi oranının düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Mevcut oran çok yüksek. Ancak kendisiyle aramızdaki fark, bu oranı nasıl düşüreceğimizle ilgili.
Ben, şirketlerin işlerini Çin'e taşıyarak, ülke dışında kar yapmasını ve masraflarını vergiden düşürerek
vergi ödememelerine izin veren, yani yurt dışında vergi avantajlarından yararlanmayı sağlayan yasal boşlukları
düzeltmek istiyorum. Vergi kanunumuzdaki değişiklikler bunu sağlayacak.
Şimdi, Vali Romney ise, bu vergi indirimlerini artırmak istiyor. Kendisinin şirket vergisi reformuna ait en büyük fikirlerinden biri,
eğer yurt dışına yatırım yaparsanız ve yurt dışında kar yaparsanız,
ABD vergisi ödemek zorunda değilsiniz, diyor. Ancak, eğer siz küçük bir işletme iseniz,
ya da ufak aile şirketiyseniz ya da burada kurulacak olan büyük firma iseniz, o zaman
Vali Romney'nin bahsettiği o düşürülmüş oranlı vergiyi ödemeniz gerekiyor.
Tahminlere göre, onun planına göre 800.000 yeni iş fırsatı yaratılacak. Sorun şu ki,
bu iş fırsatları Çin'de, Hindistan'da ya da Almanya'da yaratılacak. Ve biz bu sayade, Amerika'da iş fırsatı
yaratamayız. Buraya iş fırsatı yaratmanın yolu yalnızca vergi kanunumuzu değiştirmekten değil, ayrıca
ihracatımızı ikiye katlamaktan geçiyor. Başkan iken söz verdiğim gibi,
ihracatımızı ikiye katlama yolundayız. Bu da, ülkenin dört bir yanında, on binlerce iş fırsatı yaratmak üzere.
İşte bu yüzden, ticari anlaşmalar üzerinde bu kadar durduk, bu anlaşmalar
Amerikan işçilerinin ve Amerikan işletmelerinin avantajlı duruma gelmelerini sağladı.
Vali Romney Çin'den bahsetti. Özel sektörde, Vali Romney'nin firması,
dışarıdan iş temin etmenin öncüsü olarak kabul edilen bir firmaya yatırım yaptı. Bu terim bana ait değil,
gazetecilere ait.
Kurun manipüle edilmesine ilişkin olarak da, kur ben Başkan olduğumdan beri yüzde 11 arttı,
çünkü onlara baskı yaptık. Hatta bizim baskımız bugüne kadar görülen en güçlü baskı.
Başkanlığım sırasında, ihracatın açıkça artmasının sebebi de bu.
İşte iş fırsatlarının artmasını sağlayacak olan budur. Crowley: Sayın Başkan, şimdi ufak bir tartışma için zamanımız var.
iPad'ler, Macintosh'lar, iPhone'lar, hepsi Çin'de imal ediliyor.
Bunun en önemli sebeplerinden biri de, iş gücünün çok daha ucuz oması.
Bir Amerikan şirketini, imalatını tekrar buraya taşıması konusunda nasıl ikna ederdiniz?
Romney: Cevap çok basit. Biz, adilce oynayan herkesle yarışabiliriz.
Çin senelerdir hile yapıyor. İlki, kurunun değerini düşük tutarak.
İkincisi de, fikri haklarımızı çalarak; bizim tasarımlarımızı,
patentlerimizi, teknolojimizi çalarak. Çin'de sahte Apple mağazası bile var.
Sahte mallar satan bir Apple mağazası. Bizim bilgisayarlarımızı hackliyorlar.
Bu yüzden öncelikle, insanların adilce oynamalarını sağlamalıyız.
İkincisi de, Amerika'yı, girişimciler için ve işlerinin büyütmek isteyenler için çekici hale getirmeliyiz.
İşte iş fırsatlarını getirecek olan budur. Başkan'ın benin vergi
planım hakkında söyledikleri (ÜST ÜSTE KONUŞMALAR)
Romney: tamamen... tamamen... (ÜST ÜSTE KONUŞMALAR)
yanlıştır. Şöyle söyleyeyim..
Crowley: Şimdi Sayın Başkan'a sözü vermek istiyorum çünkü zamanımız doluyor.
Soru şuydu, çalışanlara Çin ile aynı maaşları sağlayabilir miyiz; bu sürdürülebilir bir plan mı?
Obama: Candy, bazı işler hiç bir zaman geri gelmeyecektir. Bunlar,
düşük maaşlı, düşük vasıflı işler. Bense, yüksek maaşlı, yüksek vasıflı işler istiyorum. Bu yüzden imalat konusu üzerinde
durmalıyız. Bu yüzden, ilerlemiş imalata yatırım yapmalıyız.
Bu yüzden dünyadaki en iyi bilime ve araştırmaya sahip olmalıyız. Şimdi, bütçe açıklarından bahsettiğimizde,
paraya ihtiyaç duymayan kişilere vergi indirimi sağlayarak açığımızı büyütürsek,
ve bundan bir sonraki Apple'ı yaratacak olan, dünyanın her yerinde satışları yapılacak olan yeniliğin yaratılmasını
sağlayacak olan bilim ve araştırma fonlarını kesersek
yarışı kaybederiz. Eğer mühendislerin bu ülkede yeterince donanımlı olmasını sağlamazsak,
o zaman firmalar buraya gelmeyecektir. Bu tür yatırımlar,
dünya ekonomisini yalnızca gelecek sene içinde değil,
bundan 10 sene, 50 sene, hatta 100 sene içinde de yönlendirmemizi sağlayacaktır.
Crowley: Teşekkürler Sayın Başkan. (ÜST ÜSTE KONUŞMALAR)
Crowley: Vali Romney? Romney: Hükümet iş fırsatı yaratmaz.
Hükümet iş firsatı yaratmaz. Crowley: Vali Romney, şimdi sizi
Barry Green ile tanıştırmak istiyorum; kendisi size son soruyu yöneltecek.
Romney: Barry? Barry nerede? Barry: Merhaba Sayın Vali. Sanırım size zor bir soru yönelteceğim.
İkiniz için de. Sizce, Amerikan halkının bir insan ve başkan adayı olarak
hakkınızda yanlış olarak anladığı en büyük yanılgı nedir? Örnekler üzerinden giderek,
bu fırsatı, bu yanılgıları düzeltmek için kullanır mısınız?
Romney: Teşekkürler. Bu benim için bir fırsat ve takdir ediyorum.
Seçim kampanyası sırasında, bazı kampanyalar, adayların kendi gelecek planlarını tarif etmek yerine,
diğer insanı karalama üzerine kurulur. Bu bağlamda,
Başkan'ın kampanyası da, beni olduğumdan çok farklı biri olarak
göstermeye çalıştı.
Ben Amerikan halkının % 100'ünü önemsiyorum. Ben Amerikan halkının % 100'ünün de
parlak ve başarılı bir geleceğe sahip olmasını istiyorum. Çocuklarımızın geleceğini önemsiyorum.
Amerika'nın tekrar parlak ve başarılı bir geleceğe sahip olması için gerekenleri biliyorum. Ben hayatımı özel
sektörde geçirdim, hükümette değil. Ben sahip olduğum deneyimleri
Amerikan halkı ile paylaşmak isteyen bir kişiyim. Benim arzumun kaynağı da
Tanrı inancım. Hepimizin aynı Tanrı'nın çocukları olduğuna inanıyorum. Ve birbirimize bakmakla sorumlu olduğumuza
inanıyorum. Ben kilisemde misyoner olarak görev aldım.
Cemiyette 10 sene rahiplik yaptım. İşini kaybetmiş insanlarla aynı masaya oturdum ve
onların yeni iş bulmalarına ya da zor zamanlardan geçmelerine yardımcı oldum.
Olimpiyatlar'da sorun yaşandığında, onlara yardım ettim ve işleri yoluna soktum.
Eyaletimin valisi olarak da, halkım % 100'ünün sigortalı olmasını sağladım;
çocukların hepsinin ve yetişkinlerin de % 98'sini. Eyaletimdeki okulların
ülkenin bir numaralı okulları olmasını sağladım ki, çocuklarımızın
geleceği fırsatlarla dolu olsun. Ben bu ülkenin tekrar rayına oturmasını için neyin gerektiğini biliyorum.
İçinde bulunduğumuz duruma razı olmak zorunda değiliz.
Benzinin dört dolardan satılmasına razı olmak zorunda değiliz. İşsizliğin, kalıcı olarak yüksek seyretmesine razı olmak
zorunda değiliz. 47 milyon insanın gıda yardımı alıyor olmasına razı olmak zorunda değiliz.
Üniversite mezunu öğrencilerin % 50'sinin işsiz olmasına razı olmak zorunda değiliz.
23 milyon insanın iyi bir iş sahini olamamasına razı olmak zorunda değiliz.
Eğer ben Başkan olursam, Amerika'yı tekrar çalışır hale getireceğim.
Bütçemizi dengeleyeceğim. Başkan bunu yapmadı. Ben yapacağım. Sosyal Güvenlik
ve Emeklilik Sağlık Sigortası Sistemleri'ni gelecek nesiller için güvence altına alacağım. Başkan bunun da sözünü vermişti
ancak gerçekleştirmedi. Crowley: Sayın Vali...
Romney: Ben gelirlerimizi artıracağım. Ve bu arada, ben Vali
olarak hizmet verdiğim sırada, bunları gerçekleştirebildiğimi gösterdim. Crowley: Sayın Başkan, son iki dakika sizin.
Obama: Barry, bu seçim kampanyasının büyük bir kısmı, hatta son dört yıl,
benim inancımın hükümetin iş olanakları sağlayabileceği yönünde olduğu iddiasıyla geçti.
Ancak benin inancım bu yönde değil. Ben,
serbest teşebbüsün, dünyada başarıyı getiren en büyük etken olduğunu düşünüyorum.
İnsanların kendi kaynaklarına güvenmelerinin, şahsi olarak girişimlerde bulunmalarının ve risk altına girenlerin ödüllenmeleri
gerektiğinin doğru olduğuna inanıyorum. Ancak öte yandan da, herkesin eşit fırsata sahip olması gerektiğine, herkesin görevini
yerine getirmesi gerektiğine ve herkesin aynı kurallara göre oynaması gerektiğine inanıyorum, çünkü bizim ekonomimiz
işte böyle büyüdü. İşte böyle dünyanın en harika orta sınıfını yarattık.
Ve işte bu seçimde de, tehlike altında olan da bu. İkimiz arasındaki,
ülkeyi ileri taşıma planlarımız arasındaki ana fark bu.
Ben Vali Romney'nin iyi bir insan olduğuna inanıyorum. Ailesini sevdiğine, inançlı olduğuna inanıyorum. Ancak
kapalı kapılar ardında, ülkenin % 47'sinin şahsi sorumluluğunu alamayan ve kendini mağdur olarak gören kişiler olduğunu
söylediğinde, kimden bahsettiğini bir düşünün.
Hayatı boyunca çalışıp şimdi Sosyal Güvenlik'ten yararlanan kişiler. Ülkesi için fedakarlıkta bulunan gaziler.
Kendi hayallerini ve bu ülkenin hayallerini gerçekleştirmeye çalışa umutlu öğrenciler.
Şu anda ülke dışında bizim için savaşan askerler.
Her gün canını dişine takarak çalışan, gelir vergisi, petrol vergisi ödeyen,
yine de yeterince geliri olmayan kişiler. Ben onlar için savaşmak istiyorum.
Ve son dört yıldır da bunu yapıyordum. Çünkü eğer onlar hayatta başarılı olurlarsa, o zaman tüm ülke başarılı olur.
Benim dedem 2. Dünya Savaşı'nda savaştıktan sonra döndüğünde,
kendisine G.I. Yasası sayesinde, üniversiteye gitme şansı verildi. Kendisi savaşarak bu hakkı elde etmişti.
Ve bu tüm ülkenin ilerlemesini sağladı. Ve ben bir sonraki
neslin de aynı fırsatlara sahip olmasını istiyorum. İşte bu yüzden
oyunuzu istiyorum ve bir dört yıl daha talep ediyorum.
Crowley: Başkan Obama, Vali Romney, bu akşam burada olduğunu için teşekküler.
Bu sözün üzerine, bu akşamki açık oturumu sonlandırıyoruz. Oturuma katılanlara, zaman ayırdıkları için teşekkür ederiz
ve Hofstra Üniversitesi'ne, bizi ağırladığı için teşekkür ederiz.
Bir sonraki ve son oturum Pazartesi akşamı Boca Raton, Florida'daki Lynn Üniversitesi'nde olacak.
İzlemeyi unutmayın. Seçim, bugünden itibaren üç hafta sonra.
Oy vermeyi unutmayın. İyi geceler.
(ALKIŞ)}