Tip:
Highlight text to annotate it
X
Dusan Lazic -- isim ve soyisim.
Sadece devam et. Bir, iki, üç, dört. Bir, iki, üç, dört...
Şu anda işsizim. Bana şu anda arıcılık yaptığımı da söylebilirsiniz.
Bu benim resmi işim gibi birşey.
♪ Şarap ve gitarlar...♪
Arı kovanlarına giderim, acil olan günlük işlerimi yaparım, bundan önce atölyemdeki işlerimi hallederim.
Daha sonra aile bir araya gelir. Her zamanki gibi. Öğle yemeğine otururuz.
Öğleden sonra evin etrafında aynı işleri tekrarlarım.
Akşamlayin de kendime biraz zaman ayırırım, ve grubumla olurum biraz olsun rahatlamak için.
♪ ... hep beraber burda toplandığımız zaman.♪
♪ Bu yaşam, yücelttiğimiz farklı bir taraftan. ♪
Babam tef ve gitar çalardı, ve...
O günleri hatırladım, ve onun gitarını da sakladım.
Hmm, sanırım bu bende bir istek yarattı...
6ncı sınıftan arkadaşlarımla beraber gerçek bir müzik grubu kurma yönünde.
O zamanda, 65/66'lardı sanırım. O zamanda
Rock muzik filizleniyorduç The Beatles, The Rolling Stones... Hmm..
Ve biz, sanırım bundan bir şeyler kaptık.
ve okul balo ve gösterileri için bir trio yaptık.
Bir gitarım vardı.
♪ Yaşam bir tarafa gitmek zorunda. Ve görünür olan yaralar dahi... ♪
Bir şekilde, güvenilik görevlisi olarak bir iş buldum, ve orda 3 ay kaldım.
Ve sonrasında İş Bulma Kurumunda bir fırsat ortaya çıktı... Davet ettiler
makina, kimya ve elektrik-elektronik mühendislerine bir kurs
bir yıl içinde bitirmek zorunda olduğumuz ve tren makinisti oluyorduk sonunda.
O zamanlar Belgrad - Bar hattı çok popülerdi.
(muzik çalıyor)
Bunu yeni anladım, bunun sonucunda... Hmm...
Yugoslavyanın dağılmaya başladığını anladım daha sonra,
çünkü trenyolunu ZTP'ye kadar, ZTO'ya kadar, e kadar...diye ayırmışlardı. Bilmiyorum, Uzice kendinin olanı aldı.
Belgrad'da öyle, Ruma da keza aynı, tabii ki Karadağlılar da kendi paylarına düşeni aldılar.
Herşey parçalara ayrılmıştı.
Sanırsam, bu Yugoslavyanın dağılmaya başlamasının başlangıcıydı.
Bu benim kişisel yorumum.
O zamanlar bu evi yapıyordum.
O zamanlar biz... Milica, eşim, çalışmıyordu. Evde çocuklara bakıyordu.
Sürekli dışarda olduğum için, aslında en mantıklı olanı da buydu.
Eve geri döndüğüm zaman, evin inşaatı beni bekliyordu, tarla da cabası.
Bir miktar ekstra gelir için bunu yapıyordum.
♪ Hep beraber olduğumuz zaman, zaman durabilir ♪
♪ Bu hayat...♪
Beni arıcılığa bağlayan, hmm, bir çok sebep var.
En basiti... ağaçlarla çalışmayı seviyorum.
Çok şeye ihtiyacın var orda. Yani, bir şeyi nasıl keseceğini bilmelisiniz, nasıl ele geçireceğini
Nasıl şekillendireceğini, nasıl boyayacağını, nasıl... bunların hepsi gerekli
Çok titiz davranmanız gerekir.
Yalnız olmalısınız. olmak zorundasınız.. Kendi kendine bağlısın, ve bu beni tanımlıyor.
Kimse tarafından yönlendirilmiyorsunuz.
Yaptığın herşeyi, kendine yaparsın. Yaptığın her hatanın sorumluluğu sana aittir.
Her başarısızlık sadece senindir, çünkü arılar... asla hata yapmazlar.
Bu öğrendiğim kurallardan biridir.
Çocuklarım küçükken, Ljubinko bir keresinde bana sormuştı: "Babacım, ne yapıyorsun?"
Bu durumda. Ve bir şey üstünde çalışıyordum, bir şeyi çakıyordum ya da... emin değilim.
İşte, yaptığım şey bu dedim. O da "Sen çok mu çalışkansın" dedi. Gelişi güzel bir soruydu.
"Sen en az bir arı kadar çalışkansın, hayır bir işçi arı kadar". dedi.
Ve o günden beri beni işçi arı diye çağırmaya başladılar.
-Hayatını bugüne dek gözden geçirirsen, mutlu biri misin?
-Oldukça mutlu olduğumu söyleyebilirim. Oldukça mutlu.
Aklıma gelen ilk şey ailem.
Bununla beraber çocuklarımla da oldukça mutluyum.
Özellikle oğullarımdan çok memnunum
Ve işte böyle... Daha ne olsun? Daha ne isteyebilirim ki? Başka bir şeye ihtiyacım yok.
♪ Ve gençlik. bırakın geçsin. Yaşam bir tarafa gitmek zorunda. ♪
♪ Ve görünür olan bazı yaralar bile -- herşey geçer, bu da geçecek. ♪
♪ Bu akşam evimde istediğim şarap ve gitarlar. Eski zamanlar...♪
Hey, hey, hey. Bunu orda kaybettin ve işte bu o.