Tip:
Highlight text to annotate it
X
Ürün yerleştirmesi yapılmıştır.
Gizli reklam içerir.
Çeviri: Fraghera
fraghera@turkcealtyazi.org
- Alo? Ben, Sandy Patterson.
- Evet, Bay Patterson...
...ben, Kredi Kartları Mali Kontrol Servisi
Sahtekârlıktan Koruma Bürosu'ndan Jainine.
Sizi arama nedenimiz, öyle görünüyor ki
maalesef birileri sizin...
...kimlik bilgilerinizi çalmaya çalışmış.
- Dalga mı geçiyorsunuz?
- Tanrım, keşke öyle olsaydı.
Biz onu zamanında yakalarız zaten
ama bu arada size...
...tamamen ücretsiz, çalınmalara ve
sahteciliğe karşı komple...
...koruma paketimizin avantajlarından
yararlanmanızı öneriyorum.
Evet, lütfen. Madem bedava. Kesinlikle.
Fevkalade. Bu plandan bende
yararlanıyorum.
Bay Patterson, bazı bilgilerinizi
doğrulamam gerekiyor.
Tam adınızı, doğum tarihinizi ve
sosyal güvenlik numaranızı...
...alabilir miyim lütfen?
Tabii, anladım. Buyurun.
Kimlik Hırsızı
İşleniyor
Arizona - Iowa - Florida
Sürücü Belgeleri
Tamamlandı
Jackson-Castle Bankası
Kredi Kartı
- Ne alırsınız?
- Karpuz topu ve...
...tekila alayım. Tepsiye koyalım.
Pekâlâ.
Hesap açık kalsın.
Arkadaşlarım gelemediler.
Ben de elimde bu kaliteli
tekilalarla kala kaldım.
- Bizde ondan içiyorduk.
- Olamaz.
- Benim adım Sandy.
- Merhaba Sandy!
Şerefe! Şerefe!
Bir tur daha alalım!
Hadi! Hadi!
Bir sonraki içkiler benden!
- Sandy! Sandy!
- Kim ki la bu?
Kimin umurunda?
İçkileri ısmarlıyor işte.
Sandy! Sandy!
Benden Sandy,
sizden de Patterson.
Sandy! Patterson!
Kim bir içki daha ister?
Sizin için!
Yeter! Yok başka! Hanım efendi!
İnin aşağıya!
Kim beni, şuradaki avizede
sallanırken görmek ister?
Hayır, hayır! Oraya çıkamazsın!
Üzgünüm, sizi duyamıyorum.
Evet, evet. Beni duyamadığın için
bana cevap veriyorsun.
Bunu da duymadım bak.
- Göreceksiniz!
- Aşağı inin hanım efendi!
Siktir.
Sandy! Sandy!
Gösteri sona erdi, tamam mı?
Sen, çık git buradan!
- İşin bitti, hadi!
- Hayır, sen git!
Git bara geri gön ve arkadaşlarıma
içecek hazırla.
Onlar arkadaşın değil tamam mı?
Onlara içki ısmarladığın için
seni seviyorlar.
Senin gibi insanların arkadaşı olmaz.
Tanrım!
Bence, gerçekten kim olsa vururdu.
- Sen de vurur muydun?
- Sandy Patterson?
O benim işte.
Toplum içinde şiddet kullanma
suçundan tutuklusun.
Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum.
- Üfle şuna.
- Zevkle.
Nasılsın?
Şuna bak. Doğum günün kutlu olsun
Sandy Patterson.
Winter Park Polisi - Sandy Patterson
18 Mayıs 1974
Peynir!
Doğum günün kutlu olsun, Sandy Patterson.
- Doğum günün kutlu olsun babacığım!
- Teşekkür ederim. Teşekkürler.
- Dilek tut!
- Hadi bakalım!
- Bravo!
- Harika. Uzun bir kırk sene.
- Bunu sana yaptım babacığım!
- Teşekkür ederim.
- Şuna bak. Bunu gördün mü annesi?
- Evet.
Çok pahalı görünüyor.
Çaldın mı bunu? Çok pahalı görünüyor çünkü.
Hırsızlara ne olur biliyor musun?
Bak sana hırsızlara ne olduğunu göstereyim!
Yüzü pastayı boylar.
Yüzüne bakın! İşte böyle!
İşte böyle olur.
Görüyor musun? Hiçbir şey çalma!
Hadi bir bıçak alalım ve şunu
yemeye başlayalım.
Hadi ama, doğum gününde olmaz!
Kira, ihtiyaçlar, akaryakıt ve
telefon faturasından sonra.
- Bu ay biraz para biriktirmişiz.
- Ne kadar?
- 14.03 Dolar.
- Yarısı benim, biliyorsun değil mi?
Bir şey değil.
- Yatırımlarımızı akıllıca yapmalıyız.
- Ya primlerin?
Yine iptal ettiler.
Finansal piyasalar biraz durgun.
İleride düzeleceğini söylüyorlar.
Terfi edeceksin.
Edeceksin.
- Sorun değil. Biz iyiyiz.
- Biliyorum.
- Ayrıca hamileyiz.
- Ben hamileyim.
Bana bak, iyiyim ben.
İlk diş çıkarana, üniversiteye gidene
ve evlenene kadar.
Belki bu sefer erkek olur ve
onu çalışmaya göndeririz.
Umurunda değilmiş gibi sanki.
Evet. Güzel plan.
Sana vermediğim bir hediyen daha var.
Sabırsızlanıyorum. Hadi gidelim.
Odamıza gidelim.
Arka tarafta bir oda tuttum.
Patterson.
- Selam. Günaydın.
- Günaydın.
Westfield kâğıdını değiştirmeni
istemiş miydim?
- Evet.
- Siktir! Aslında...
- Piyasa içinde daha büyüyebileceğini mi
düşünmüştün?
- İkisini de tuttum, hissetmiştim.
- Hissedeceğini biliyordum.
- Sana e-postayla atmıştım.
- En iyisi sensin, Patterson.
- Sandy?
- Evet?
Cornish seni ofisinde bekliyor.
- Selam peynir kroket!
- Peynir kroket mi? Ben mi?
- Seninle konuşmak istiyorum.
Bir dakikan var mı? - Evet
- Neler yapıyordun?
- Daha yeni geldim açıkçası.
Şey, gidebiliriz. Tamam. Görüşürüz.
- İç hesapların hepsini sen işletiyorsun,
doğru mu? - Evet.
Benim için bazı prim çekleri
kesmene ihtiyacım var.
Prim çekleri mı? Bizim...
Harika. Üç seneden beri almayı umuyoruz
ama ertelendikçe erteleniyordu.
Çalışanlara dağıtılacak bir prim değil.
Şirket ortakları düzeyinde...
- ...onların çekmek için.
- Bize değil yani.
Çekler, listedeki kişilere kesilecek.
Hepsi de ortaklarımız.
Bu dikkat programı, şirketin tamamını
sağlıklı tutuyor.
Harika haberler.
Sesindeki bu tonu anlamış değilim.
Davranışların sanki...
Hayır, hayır. Sadece çok heyecanlandım
çünkü üç yıldan beri prim almadık.
Şirket de gayet iyi gidiyor.
Ben de o gün geldi sandım.
Pekâlâ. Sırf Harry Cornish prim
aldı diye, Peterson'ın da...
İlk adın neydi Peterson?
- Adım Sandy Patterson.
- Zor oluyor mu?
İlk adım mı? Hayır.
Sanki Sandy Koufax gibi...
- Pekâlâ.
- Babam futbol hayranıydı.
Gidip şu çeklerle...
- Futbol izler misiniz?
- Söyleyişin çok komikti.
Konu baban olduğu için bununla
ilgili yorum yapmayacağım.
Cidden senin yaptığın iş ne?
İç hesapları yönetiyorum efendim.
Yani sen, eşimin hızlandırıcı noktalar
dediği programın yaptığını yapıyorsun?
Kutuların içine numaralar yazıyorsun.
Eğer yapmak zorunda kalırsan, bir...
...maymunu bile bunun için eğitebilirsin.
Gerçek şu ki, ekonomi değişiyor.
Benim gibi insanlar önemli.
Biz parayı getiriyoruz...
...sonra da senin gibi insanların maaşını
bununla ödüyoruz. Anlıyor musun?
Bunun neden önemli olduğunu anlamanı
sağlayacak, okuyacak şeyler vereyim sana.
Kilitli. Şifrenizi Girin.
Arşiv
Harold Cornish: 1.200.000 Dolar
Tanrım.
Alıcı: Harold Cornish
Sandy Patterson.
Merhaba, Sandy. Ben, Kadınların Seçimi
Güzellik Merkezinden Janet.
Bu cuma saat üçteki randevumuzu
doğrulamak için aradım.
- Üzgünüm, yanlış numara.
- Sandy Bigelow Patterson değil mi?
Evet, ama...
- 407? Nerenin kodu?
- Winter Park, Florida.
Burası Denver. Bu numarayı nasıl aradınız?
Randevu alırken numara bırakmamışsınız,
biz de Google'a baktık.
- Anladım ama siz yanlış...
- Selam dostum.
Benimle park yerinde buluşur musun?
7. kat B blok.
- Olur.
- Teşekkürler.
Geldi.
Bu da nedir? Neler oluyor?
Her şey yolunda mı?
Sikilmeyi seviyor musun?
Çünkü üstümüzde olan şey bu.
Cornish tarafından sikilmekten
bıkmadın mı?
Evet, hiç sevemedim herifi.
Biz de sevmiyoruz. Bu nedenle ayrılıyoruz.
Kendi şirketimizi kuruyoruz.
Bütün müşterileri de alıyoruz.
- Bizimle gel.
- Sizinle mi geleyim?
Sandy, sen yaptığın işte en iyisisin.
Müdür vekili olacaksın ve
kendi ofisin olacak.
Yılda ne kadar kazanıyorsun?
50.000 Dolar.
250.000 Dolara ne dersin?
Ne?
Bu harika.
Bu çok güzel görünüyor.
Alyansımı kaybettim.
15 yıllık evlilik, inanabiliyor musunuz?
Kimliğinizi görebilir miyim?
Evet, görebilirsiniz.
Sandy Bigelow Patterson.
Daha yeni St. Paul'da evlendik.
Howard cerrah. Böylece
gülüşünü düzeltebiliyor.
Ekip için önemli biri gibi yani.
Arkadaşım doğum günüm için
dışarı çıkardı beni.
Önemli bir şey değil. 30 oluyorum.
Herkes, ne 30 mu? Olamaz diyor.
Böyle oldu işte. Yirmi yaşlarım da
çok zor olmuştu.
Senin de öyle oldu mu?
Bahse girerim olmuştur.
Bahse girerim sen de kolayca girersin.
Çok zor.
- Al bakalım.
- Tamam.
Hadi indirelim onları.
Hanım efendi?
Ne oluyor amına koyayım?
Kartınız onaylanmadı hanım efendi.
Evet.
Bunu kullanın. Onun işi bitti.
Harika.
Kart Onaylanmadı
Kart Onaylanmadı
Yetkiliyle Görüş
Merhaba, günaydın. Pompada bir sorun
var herhalde. Kartımı onaylamadı.
Teşekkürler.
Borçlarını ödememişsin adamım.
Kartı kesmem lazım.
Kartı kesmek mi? Hayır, ben kesinlikle
faturalarımı ödüyorum.
- Tekrar deneyin. Kartta hiçbir sorun yok.
- Ekran öyle demiyor.
Ekranın ne dediği umurumda değil.
Belki de o bozuk.
Başka bir yere gidebilirim.
Kartı kesme.
Kartı kesmek mi? Bu çok gülünç.
- Başka bir yere gidiyorum.
- Başka bir yere mi gidiyorsun?
Bak bu benim babam tamam mı?
Dükkânın sahibi o.
Kartı kes diyor.
- Faturalarını ödememişsin.
- Faturalarım ödendi.
Demek ödendi ha? Kartı keseceğim.
- Babam kartı kes diyor.
- Kartı kesme!
Kestim.
- Git faturalarını öde, Randy!
- Sandy.
Sandy mi? Bu erkek ismi değil ki?
Benim adım Sandy. Bana Sandy deyin
Limitimi nasıl aşmışım?
Bay Patterson, bakiyeniz
12.243 Dolar.
Saçmalık bu.
Kartımı sadece akaryakıt
ve kahve için kullandım.
Son alışverişinizin su sporları dünyasından
4345 Dolar tutarında olduğuna eminim.
Öyle bir yere hiç gitmedim.
Öyle bir yerin ismini bile duymadım.
Su sporları dünyası mı? Hayır.
Oraya hiç gitmedim.
Bu sabah mı? Evden daha yeni çıktım.
Kartım onaylanmayınca, cam paravanın
arkasındaki adam tarafından...
...kartımın kesildiği benzin
istasyonu dışında.
Tamam mı? Her şeyden önce, ilk ihtiyacım
olan şey, posta kutumda yeni bir kat.
Bu sorunun üstesinden gelmem için
bana yardım etmelisiniz.
Belli ki bu işte benim değil,
sizin bir hatanız var.
Yoksa ben düzeltirim. Nerede
bu sörf dükkânı?
Florida'daki Winter Park'ta efendim.
Florida mı? Ben Colorado'dayım.
Bilirsiniz, yani...
- Kahretsin.
- Affedersiniz?
İnanılmaz. Sizi daha sonra ararım.
- Sürücü...
- Üzgünüm.
...aracınızı yolun sağına çekin.
NCIC 10209F. Dikkatli olun.
İnin arabadan Bay Patterson.
Tamam. Handsfree kullanmadığım için mi
arabadan indiriliyorum?
Bu biraz aşırı değil mi?
- Bay Patterson, tutuklusunuz.
- Tutuklu mu?
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Söylediğiniz her şey, aleyhinize...
...mahkemede delil olarak kullanılabilir.
Ehliyet bilgilerin, suçlu veri tabanına
uyduğu için tutuklanmışsın.
İki hafta önce Florida'da saldırı
suçundan tutuklanmışsın.
Ne? Tutuklanmadım. Neden bahsediyorsunuz?
Hayatımda hiç Florida'ya gitmedim.
- Hiç Florida'ya gitmedin?
- Evet efendim. Sabahtan beri...
Bekleyin bir saniye.
Winter Park, Florida mı?
Bu güzel. Seni içeri tıkmamız
hata değilmiş.
- Hayır, hayır. Dinleyin. Şimdi anladım.
- Sorun şu ki Bay Patterson...
...3 gün önce Florida'daki
mahkemenize gitmemişsiniz.
Hakim de sizin için yakalama emri
çıkarmış.
Şimdi yapacağımız şey, seni
Florida'ya geri göndermek.
- Orada bronzlaşırsın biraz.
- Efendim dinleyin. Dinlemiyorsunuz.
- Otur.
- Üzgünüm.
Bu şeyleri yapan kişi... Florida'da.
Güzellik salonlarına gidiyor.
Benim kimlik bilgilerimi kullanarak
plaj kıyafetleri alıp...
- ...kartımın limitini bitiren biri var.
- Sen 18 Mayıs 1974 doğumlu...
...Sandy Bigelow Patterson musun?
Evet, bu benim ama bu şeyleri
yapan ben değilim.
Eyaletten hiç ayrılmadım.
Burada sizinleyim.
Colorado'dayım. Nasıl Florida'da
olabilirim ki?
Winter Park Polisini ara. Detayları bul.
- Tamam. Kelepçeleri çözün.
- Kelepçeleri çözün mü?
Bu harika.
Bakabilir miyim?
- Bir kadın mı?
- Sanırım kimliğini çalan bir kadın.
Görünen o ki, bir kadın ismine sahip
olmanın avantajını kullanmış.
Kadın ismi değil, unisex.
Kimliğimi çalmak dediğinizde, kredi kartı
dolandırıcılığını mı kast ettiniz?
Bundan daha kötüsü. Yaptıkları şey,
her yerde isminizi...
...doğum gününüzü ve sosyal güvenlik
numaranızı kullanmak.
- Siz olarak tutuklanırlar, suça teşebbüs
ederler. - Ne diyorsunuz, onu...
- ...yakalayabilecek misiniz?
- Hayır yakalamayacağız.
Biz Denver Polisine bağlıyız. Yapabileceğimiz
tek şey dava dosyasını açıp kapatmak.
Mesela Amazon'dan bir şey alırsa
Seattle Polisi soruşturur.
Eğer aldığı şey Ohio'da ise o zaman
Cleveland Polisi bakar.
Öyle veya böyle bir şekilde bulunur.
Tüm bunlar ne kadar sürer?
6 ay ile bir yıl içinde.
- Bir yıl mı?
- Evet.
Lütfen buradaki beyefendiye
telefonunu bırak.
Bu raporu da al, belki ihtiyacın olabilir.
Pekâlâ dinle, bu kişiye bir senden
daha kısa sürede ulaşmam lazım.
Bunun seni gerçekten rahatsız
ettiğini anlıyorum...
...ama bu tarz davalardaki başarı
oranımız oldukça yüksek.
- Öyle mi kaç peki?
- Yüzde 5-10 civarı.
- Bu işe yaramaz.
- Seninle bağlantıda olacağız Sandy.
NewCatalyst Yatırım Şirketi
- Patterson? - Üzgünüm. Çok kötü
bir sabah geçirdim.
Açıkla şunu.
- Nedir bu? - Bunlar olası
müşterilerimizden gelen mailler.
Hayır, hayır.
6 tane kredi kartı faturanı ödemedin mi?
Hayır, ödemedim açıkçası...
Ve 9 tane de suç işlemişsin.
- Bu sabah olan da buydu.
- Bakiyende 2,4 Dolar var.
2,4 Dolar mı? Evsiz insanlar bile
senden daha iyi durumda.
Savcılık tarafından uyarılmışsın.
Burası finansal bir kuruluş.
Nasıl sana 5 milyar Dolara
erişim hakkı vereyim?
Kimliğim çalınmıştı.
Bu sabah polis merkezindeydim.
Merak etmene de gerek yok.
Onu bulacaklar ve halledecekler.
Yarın tekrar kredimi açacaklar.
Her şey yoluna girecek.
Bu ne amına koyayım?
- Polis bunlar.
- Bu benim polis.
Bu benim davama bakan dedektif.
Merhaba. Bende şimdi patronuma
durumumu anlatıyordum.
Buldunuz mu onu? İyi haberleriz var mı?
Hayır. Üzgünüm iyi haberlerim yok.
Sen ayrıldıktan hemen sonra
Orlando'dan bir telefon aldık.
Paolo Bordan adında bir uyuşturucu
satıcısını yakalamışlar.
Adının ve kredi kartlarının soruşturmayla
ilgisi olduğu ortaya çıktı.
Arkadaşlarımdan bir tanesi
senin eski patronun...
...Bay Harold Cornish ile konuştu.
O senin bir uyuşturucu satıcısı
olduğunu söylemiş.
Yalancı yavşağın teki.
Elimizde uyuşturucular için
arama iznimiz var.
- Ve silah için de.
- Demek bir de silahlar için.
- Bu zaman kaybı.
- Anlıyorum.
Bu ben değilim. Bu o resimdeki kadın.
- Sadece işimi yapıyorum.
- Bunu halletmem lazım.
Tamam beyler.
Tamam.
İşimiz bitti.
- Çalışanlarınızı geri alabilirsiniz.
- Teşekkürler.
- Uyuşturucu bulamadınız mı?
- Bulamadık.
Silahımı buldunuz mu?
Ben salak değilim Bay Patterson.
Bunun Florida'daki o kadın olduğundan
neredeyse eminim.
Ama bunu yapanın siz olmadığınızdan
emin olana kadar...
- ...bu açık bir soruşturma.
- Uyuşturucular için.
Sizi geçireyim.
Seçeneklerimiz hakkında
konuşmak zorundayız.
Bence seni göndermeliyiz.
Nerede olduğunu biliyorum.
Yarın akşam tam olarak nerede
olacağını biliyorum.
Ben size söylersem, sizde
Winter Park polisinden...
...onu yakalamasını istersiniz.
Sonra da işimiz biter.
- Hayır. Hayır öyle olmuyor.
- Neden olmasın?
Öncelikle suçlamalar için yerel bir
soruşturma başlatmak zorundalar.
Ve bu neredeyse bir yıl sürer.
Bu davanın çözülebilmesi için
burada olması gerekiyor.
Polislerin yeni çalışma standardı bu mu?
Suçluların önünüzde mi durması gerekiyor?
- İyi günler.
- Bekle. Bekle.
Eğer onlar onu buraya getiremiyorsa,
ben getiririm.
Bir şekilde onu buraya getiririm
ve önünüze koyarım.
Size her şey hakkında tam bir ifade verir.
- Sonrada işimiz bitmiş olur. Olmaz mı?
- Bunu tavsiye etmem Bay Patterson.
Genellikle kanun kaçakları suçlarını polise
karşı itiraf etmeye gönüllü olmazlar.
Ya şuna ne dersiniz?
Ya ondan seninle konuşmasını istersem?
Çünkü bana işime mal oldu ve
işimi geri almak istiyorum.
Karşılık olarak da herhangi bir
suçlamada bulunmayacağım.
Benim için endişelenmesi gerekmeyecek.
Polis olmayacak.
Ama aslında olacak. Siz koridorun diğer
ucunda herzeyi dinliyor olacaksınız.
- Bu çok gülünç. - Hayır hayır.
Bu işleri gayet iyi çözer.
Ayrıca bundan başka bir sürü
davalarımız da var.
Hayır, Sandy. Burada sana
çalışırken ihtiyacım var.
Ben yaptığım işte en iyisiyim.
Bunlar senin sözlerin.
- Sadece biraz zaman istiyorum.
- Zamanımız yok.
Herkesi bekleten ben olmalıydım.
Bir sürü müşterimiz var.
Sana inandığım için her şeyden vaz geçtim.
Sadece inan bana. Hadi. Beni bilirsin.
Hadi, Daniel.
- Sana bir hafta veriyorum.
- Gerçekten mi?
- Hepsi bu.
- Tüm ihtiyacım olan bu, teşekkürler.
Bir hafta Patterson.
Eşimin yarın saat üçteki randevusunu
doğrulamak için arıyorum.
Randevuyu sonuçlandıran oydu.
Buralarda yeni olduğunu düşünemedim
Her neyse, adresinize ihtiyacım var
çünkü o kaybetmiş.
Tamam aldım. Teşekkürler.
Yarın saat üçte görüşürüz. Hoşça kalın.
Uçak bileti için nakit aldım. Çorabımın
içine koymak için de para aldım.
- Taksi çağırdın mı?
- Yapma bunu.
Tekrar başlama, Trish.
Orada beklemene ihtiyacım var.
Biz böyle insanlar değiliz.
Sen de Batman değilsin.
Lütfen. Tüm bunları yeniden katlayamam.
- Sen daha bunun nasıl kullanılacağını
bile bilmezsin. - Tedbir amaçlı.
Bu benim tek seçeneğim.
Bu bizim tek seçeneğimiz.
Fotoğrafa yeniden bakmak istiyorum.
Bunu görünce daha mı iyi olacaksın?
Evet.
Evet. O tehlikeli değil.
Şuradaki numaralar boyunu gösteriyor.
Onun boyu Hobbit kadar.
Bilbo'nun peşinden gidiyorum.
Evet, bunu yapabilirim ama senin
desteğin olmadan başaramam.
Tamam mı? Lütfen güven bana.
Teşekkürler.
Her şey yolunda giderse yarın gece dönerim.
Uçakta beni sakinleştirmesi için
antidepresanlarını ödünç aldım.
Tamam, tamam sorun değil. Zaten
nerede ihtiyacım olacak ki?
Vardığımda ararım tamam mı?
- Güle güle çocuklar.
- TV bozulmuş babacığım.
Şey, bilirsiniz. Gelin bakalım.
Bazı sorunlar var.
Ama sadece birkaç günlüğüne.
Bu yüzden Amerika'nın en kötü
yerine gitmek zorundayım.
Ama babanız bu sorunları çözecek.
Geri döndüğümde her şey mükemmel
olacak, söz veriyorum. Tamam mı?
Gelin buraya.
Zaten TV için çok geç. Yatağa gidiyorsunuz.
Bir şeyler çizin.
Sonra da pijamalarınızı giyin.
Hoşça kal.
- Git yakala şu kaltağı.
- Anlaşıldı.
Kadınların Seçimi
Pekâlâ.
Tamam.
Ah boynum. Ağzımda kan tadı var.
Ah, Tanrım.
- Yaralandın mı?
- Boynum.
Boynum yaralı.
Üzgünüm. Otobanın ortasına öyle aniden
duracağını tahmin etmemiştim.
Bir anne ve bir yavru sincap
aniden önümden geçtiler.
- Sincap ha?
- Evet.
Sırtım. Omurgamdan aşağıya
vuran bir acı var.
Yardım et Tanrım.
Bu tamamen benim suçum.
Yanında ehliyetin var mı?
Neden bilgilerimizi birbirimize vermiyoruz?
Sigorta şirketlerimizi bilgilendiririz.
Sanırım böyle olacak.
Sana söylemem gereken bir şey var,
bu gümrüğü ödenmemiş bir araba.
Teşekkür ederim.
Bilirsin, eğer senin için de uygunsa...
...işi nakit parayla halletmeyi
tercih ederim.
Nakit para çok daha kolay olur değil mi
Sandy Bigelow Patterson?
- Bigelow, ne kadar da az bulunan bir isim.
- Aileden gelen bir isim, bilirsin.
- Amerika'ya ilk gelişe kadar uzanır.
- Öyle mi? - Evet, Jeremiah Bigelow.
Belki de onu en ünlü ayı avcısı
olaraktan hatırlayabilirsin.
- Cesur birine benziyor.
- Büyütülecek bir şey değil.
İşte üzerinde benim adımın yazılı
olduğu sürücü belgem.
Sandy Bigelow Patterson.
Yakaladım seni.
Bırak saçımı, acıttın!
- Hiçbir yere gitmiyorsun!
- Çık arabadan!
Al senin olsun!
Saçımı mahvettin!
Bak şimdi nasıl yapılıyormuş gör.
Hayır, hayır!
Manyak mısın?
Ne yapıyorsun?
Bunları mı arıyorsun?
Bulamayacaksın salak!
Görüşürüz Sandy!
Hadi ama...
- Selam.
- Selam, benim. Yanlış bir zaman mı?
Hayır, süper zamanlama.
Neler oluyor tatlım?
Fiat Otomotiv'den bir borç toplayıcı aradı.
Bazı ödemeleri yapmadığımızı söylediler.
Demek bir borç toplayıcı aradı ha?
- Sanırım kendine bir araba almış.
- Tatlım, bu...
Sesin çok garip geliyor.
İyi olduğuna emin misin?
Evet, iyiyim.
Tamam.
Bakalım çantanda ne tip...
...boktan şeyler varmış, Sandy Patterson.
Buyurun. Teşekkürler.
Güzelmiş.
- Bingo!
- Siktir.
Koy onu!
- Küçük bir sohbet yapacağız.
- Tamam.
Tamam mı? Bunu zor yoldan da
yapabiliriz, kolay yoldan da.
- Kolay yolu seçmek istiyorum.
- Buraya gel ve ellerini bana ver.
Tamam.
Bir planım var...
- Siktir. Ben bir bayanım, seni
siktiğimin hayvanı! - Ellerini ver!
- Benimle dövüşmeyi bırak.
- Yapma ya. Hoşuna gitti mi?
Buna ne dersin?
Kadınlara vurmayı sever misin, Sandy?
Hasiktir!
Siktir.
- Orada kal.
- Kadına atılır mı amına koyayım?
Planımı dinlemeni ve benimle
gelmeni istiyorum.
- Seninle hiçbir yere gitmiyorum.
- Kahretsin! - Siktir git Sandy!
- Dur orada ve beni dinle.
- Hayır. Eve, o boktan...
...karının ve geri zekâlı çocuklarının
yanına geri dön.
Orada dur!
- Bunu neden yaptın?
- Sen yaptın.
- Bu kolay yol değildi.
- O gitarı severdim.
- Seni dava edeceğim.
- Beni dava mı edeceksin?
Dava mı edeceksin gerçekten?
Bomboş hesabımın tadını çıkar.
Arabamın anahtarlarını alıyorum. Bunlar ne?
- Gelecekteki kurbanların mı?
- Bırak eşyalarımı.
Bana sonra teşekkür edersin.
Bütün bu ihtiyacın olmayacak boktan
şeyleri nasıl aldın? Hastasın sen.
Bütün bunlar, çocuklara yardım
amaçlı aldığım şeyler.
- Kime?
- Çocuklara hayır amaçlı seni salak.
Ha, şimdi mantıklı geldi geldi.
Özür dilerim. Benimle geliyorsun.
Ellerini ver. Bu arada adın ne?
- Julia.
- Julia mı?
Diana! Aç şu siktiğimin kapısını!
Siktir!
- Kim bu?
- Üzerime bir şeyler alayım.
- Hemen geliyorum.
- Bana yalan söyleme.
Paolo'ya sattığın kredi kartları
bok gibiymiş.
Hayır, hayır. Bir yanlış anlaşılma olmalı.
Bu çok saçma. Şimdi açıklarım.
Bizimle geliyorsun. Hemen!
- Ver arabanın anahtarlarını!
- Hayır, yine arabayı almıyorsun.
Siktir!
Yürü, yürü!
Bu ne lan... Çok yavşaksın.
Demek gittiğin her yerde arkadaş
ediniyorsun ha? Kimdi bu insanlar?
- Merak etme.
- Bu da ne? Saç tokası mı?
Aynen öyle.
- Zamanını boşa harcıyorsun. Açılmayacak.
- Göreceğiz bakalım.
Neredeyse vurulmama neden olacaktın,
bunun için özür dilemeye ne dersin?
Bunun için özür dilemeyeceğim
çünkü evime girmemeliydin.
Bu sana küçük bir ders olsun Sandy.
- Kenara çek.
- Kenara çekmiyorum.
Havaalanına gidiyoruz ve Denver'a
giden ilk uçağa biniyoruz Diana.
Tekrar kıçına tekmeyi basmadan önce
kenara çekmeye ne dersin?
Neden benimle geleceğini açıklar açıklamaz
tamam mı? Ne diyorum bak? Bir bar bulsak.
Biraz sakinleşsek. Bir içki ısmarlasam?
Kulağa güzel geliyor mu?
Güzel geliyor Sandy.
- Bu tutumunu barda da koruyacak mısın?
- Tamamıyla.
- Harika.
- Bir şey yapamayacaktım...
...çünkü bana, Trish Patterson'a
ait olan Zanax'tan içirecektin.
- Onları ne zaman aldın?
- İki elimde pantolonun ceplerindeydi...
...ama sen fark etmedin bile.
Dolayısıyla bu senin sorunun.
- Ceplerinde paradan başka her şey var.
- İğrençsin.
- Arabayı kenara çek sadece.
- İstediğin bu mu?
- Evet. Tanrı aşkına evet.
- Buyurun.
- Otobanın tam ortasında. Emin misin?
- Otobanın tam ortasında.
Gerçekten mi? Pekâlâ.
Bak ne diyeceğim.
Şimdi polisi arıyorum ve onlara,
suçlu bir kadının...
...hiçbir yetkisi olmadan otobanın
ortasında dolaştığını söylüyorum.
Bende görmek isteyecekleri
bir sürü kanıt var.
Hiçbir şey yok sende.
Şimdi polisi arıyorum.
İyi şanslar ahbap! Ben çoktan gittim.
Çalıyor.
Koşucu musun nesin amına koyayım?
Dinle, sadece patronumla konuşmana
ihtiyacım var.
Hepsi bu. Suçlamada bulunmayacağım. Senin
yüzünden işimi kaybetmek üzereyim.
- İşini mi?
- Doğru.
- Seni ben kovmadım.
- Dolaylı yoldan sen kovdun.
Öyle olduğunu düşünmüyorum. Endişeli
karınla tanışmak için Colorado'ya...
...gitmeye ihtiyacım yok.
Endişeli, çok endişeli haklısın.
Neden endişeli bilmek ister misin?
İki kızımız var ve üçüncüsü de yolda.
Çok küçük bir dairede yaşıyoruz.
Senin çaldığın evin yarısı kadar
büyüklüğünde bir yer.
O ev için çok çalıştım.
Yeter. Bu bedava bir tatil tamam mı?
Benden tamam mı?
Polis olmayacak. Tek yapman gereken
patronumla konuşmak. Hepsi bu.
Sonra da işimiz bitecek.
Hepsi bu. Çok basit.
Hadi, işyerim Denver'da. Orayı çok
seveceksin. Hiç kimse seni orada...
...vurmaya çalışmayacak.
Burada kalırsan seni bulurlar.
Hadi ama.
Bu çok saçma.
- Siktir.
- Yoruldun mu?
- Tabii yoruldum anasını satayım.
- Neden arabada dinlenmiyorsun?
Havalandırmayı aç.
- Polislerle konuşmayacağım.
- Doğru, polis yok. Bunu söylemiştim.
- Yalan söyleme.
- Yalan söylemiyorum, yemin ederim.
Çocukların üzerine yemin eder misin?
Evet, çocukların üzerine yemin et.
Evet, çocuklarım üzerine yemin ediyorum.
Çifte.
- Anahtarlara ihtiyacım var.
- Al sana.
Teşekkürler.
- Evet?
- Yakaladın mı?
- Neredeyse.
- Neredeyse mi?
Pekâlâ. Oraya geldiğimde seni neredeyse
öldürmeyeceğim o zaman.
Önemli biri değil. Zaten kullanılmış
kredi kartları satan biri.
- Parayı geri alırım.
- Bundan daha fazlası var Marisol.
Sizden hiç kimse benim başıma dert açamaz.
Polis tarafından tutuklandığında
büyük sorun çıkartacaktır.
Kızın işinin bitmesi lazım.
Git onu bul Julian ve işini bitir.
Tamam ama ya yanında birisi olursa?
Onu gebert, onu da gebert,
kimi gerekirse gebert.
Tamam.
Çabuk bitir lan şunu. Gitmemiz lazım.
- Senin için çalışmıyorum.
- Evet çalışıyorsun.
Hank!
Tamamdır Paolo.
Merak ediyorum da...
...şu uçağa nasıl bineceğiz?
Kendi biletimi aldım zaten.
Seninki için de nakit getirdim.
İkimiz de aynı Sandy Bigelow Patterson
kimliklerini mi göstereceğiz?
Doğum tarihlerimiz, her şeylerimiz aynı.
Havaalanında bunu önemsemezler mi?
Evet, ben de öyle düşünmüştüm.
Orospu çocuğu!
- Tamam arabayla gidiyoruz o zaman.
- Tamam.
Bunu unuttuğuma inanamıyorum.
- Bu kadar salak olman çok yazık.
- Lütfen başlama.
Bence biraz müziğe ihtiyacımız var.
# Benim milkshake'im bütün erkekleri
bu tarafa toplar... #
# ...ve onlar şöyle olurlar,
bu seninkinden daha iyi. #
# Benim milkshake... #
# Benim milkshake'im bütün erkekleri
bu tarafa toplar... #
# Ama 800 kilometre yürürüm ve sonra
bir 800 kilometre daha yürürüm. #
# Sırf kapına yığılabilmek için 1600 km
yürümüş bir adam olabilmek için. #
# Otların arasına öylece gizlenmişsin.
Bahse girerim beni pusuya düşüreceksin. #
# Dizlerimin üzerine çökmemi
isteyeceksin... #
# ...değil mi Barracuda? #
Alo, evet? Elinde var?
Bir ödül. Değeri 50.000 Dolar.
- 50.000 mi?
- Evet.
- Adı var mı?
- Evet, Sandy Patterson.
- Birkaç tane duruşması olacak.
- Gerçekten mi?
Daha yeni, Kadınların Seçimi isimli
bir yerde kredi kartını kullanmış.
Üzgünüm efendim, kapalıyız.
Sandy Patterson'ı tanıyor musun?
Müşteriniz.
Bugün saat dört civarı burada
kredi kartını kullanmış.
Erkek arkadaşı falan mısınız?
Hayır, hayır.
Hayır, ben bir takipçiyim. Toplayıcıyım.
Ödül avcısı gibi yani.
İnsanlar neredeyse bulurum ve onları
ait oldukları yere götürürüm.
Şu Sandy çok para ediyor mu?
Beni az para için göndermezler.
O kafesinden kaçmış ve beni de onu
geri getirmem için tuttular.
Yardımcı olmak isterdim ama müşterilerin
bilgilerini paylaşmamalıyım. O yüzden...
Elbette. Anlıyorum.
Güzel mekânmış.
Evet.
Aşırı derecede yanıcıdır.
Burası yanıp kül olsa çok yazık olurdu.
Bana randevu defterinin yerini
göstermek ister misin?
İşte bu.
Evet planladığım bir şey değildi...
...ama pazar günü veya pazartesi
sabahı evde olurum.
Sanırım durum bu. Kızlar nasıl?
Tamam. Ben de seni seviyorum.
Seni daha sonra ararım.
Hoşça kal.
Ne zamandır birliktesiniz?
Kendimden bahsetmeyeceğim.
Ailemden de bahsetmeyeceğim. Hakkımda
herhangi bir şey öğrenmeye iznin yok.
Basit bir adam olmanın
yanlış bir tarafı yok.
Ben de Wisconsin'den basit
bir kızım sadece.
- Bilirsin, peynirin bol olduğu yerden.
- Harikulade.
Morganville'denim. Küçük, küçücük
bir şehirdir ama çok güzeldir.
- Umurumda değil.
- Annem 70'inde, hala çalışıyor.
Babam emekli oldu.
Sanırım 2-2,5 sene kadar oldu.
- Ulu tanrım.
- 2,5 sene oldu.
Ortaokulda müdürlük yapıyordu.
Çok normal gibi geliyor. Nasıl oluyor da
insanların hayatlarını cehenneme...
...çeviren şerefsiz bir evlat sahibi
oluyorlar? Nasıl oluyor bu?
Şu an bir çeşit ortak an yaşamaya
çalışıyorum, bilirsin.
Yani buna takılmaman lazım.
Buna kafayı takmış gibisin.
Biz şu anda, bir anlamda birbirimize
mecbur gibiyiz.
Yani demek istediğim, senden
görsel olarak hoşlanıyorum.
Yani bilirsin, uzun erkeklerden
her zaman hoşlanmışımdır.
Neden bahsediyorsun? Ortalama
bir boyun var benim.
Bana göre uzunsun.
Pekâlâ.
Şuna bak. Macera yazıyor. Gördün mü?
Bunu beğendim.
- Ne zaman mola veriyoruz?
- Neden ki?
Bilirsin, yorgun olarak araba kullanmak,
alkollü araç kullanmaktan...
...daha tehlikeli derler. Bu
istatistiksel bir gerçek.
- Şüpheliyim.
- Peki.
Söylemeye çalıştığım, ben her zaman alkollü
araç kullanırım ve hiçbir zaman sorun olmaz.
Bir kere direksiyonda uyudum, arabayla
pizzacı dükkânına girdim.
Tabelaları yolun ortasına düştü,
vurunca ortadan ikiye böldüm.
Colanade'e hoş geldiniz.
Nasılsınız bakalım?
İyi. Açız biraz.
Gibson'dan beri yollardayız yani...
Buyurun oturun.
Güzelmiş.
Çok hoş, hoş ve rahat bir kanepe.
Paramızı bölüştürdüm. Her birimiz
yemek için 8 dolar harcayabiliriz.
Yani bak bakalım, salatalardan mı
yoksa çorbalardan mı alırsın?
Üzgünüm, hızlıca sipariş vereceğim.
Domates çorbası alayım lütfen.
Ben tam porsiyon bir biftek alayım.
Bununla birlikte patates püresi...
...ve köfte alayım.
Yanında da buzlu çay alayım.
Yarağın kafası.
Bu ne demek bilmiyorum.
Senden daha az yemeni istedim.
Senin neyin var? O çok güzel bir kadın.
Bırak yesin.
Hayır, o haklı.
Bu aralar stres yüzünden biraz kilo aldım.
Walter itfaiyeciydi.
Sorun değil, sorun değil.
Çok fazla gergin olurdu.
- Umurunda değil.
- Kazayla...
Erkeklik organını kaybetti.
Yerine dikemediler.
Artık çalışamıyor.
İtfaiyeciydi ve...
...gücünü geri kazanmak istiyor.
Biliyorum kazanmak istiyorsun
ama yapamazsın.
İki kâse çorba getirin lütfen.
Kocalık görevlerini yerine getiremiyor.
Şu olaydan sonra benimle ilgilenemez oldu.
Gerçi ihtiyacım da yok ama en ufak
şeyde bana kızmaya başladı.
Sinirini benden çıkarmaya başladı.
Sonra kendimi kötü hissediyorum.
Kendimi çirkin hissediyorum. Ben...
ben biliyorum tamam mı?
Hayır, hayır. Sen sadece burada
bekle tatlım, tamam mı?
- Tamam, tam burada bekliyorum.
- Tanrım.
Kuralları çiğniyorsun. Anlıyor musun?
Kuralları çiğniyorsun.
Toplum kurallar olmadan işleyemez.
- Sen kurallara uyuyorsun öyle mi?
- Uyduğuma eminim.
Peki bundan senin çıkarın ne?
Evet, bekle bir dakika.
Bunlar yan taraftaki büfemizden...
...ve bizim ikramımız.
Bu çok hoş.
Çorbanın tadını çıkar.
Çişin gelirse, bayanlar
tuvaleti arka tarafta.
- Tanrı seni kutsasın.
- Tamam, sorun değil.
Sosyopatın ne olduğunu biliyor musun?
Kaburga sevenlere mi deniyor?
- Merhaba, nasılsınız? - Selam.
- İki yataklı bir oda lütfen.
Üzgünüm. Bu gece sadece
tek yataklı odalar kaldı.
- Dalga mı geçiyorsun?
- Hayır.
Sorun olmaz. Biraz rahatsız edici
olabilir ama. Kocamın sindirim...
...sorunları var da. Ameliyattan sonra
bazı sorunlar yaşamaya başladı.
Patates kızartmasını sindiremiyor.
Doğru. Ben Walt, bu da eşim Mira.
İşlevsel açıdan geri zekâlıdır.
Deli gibi donuna sıçar. Disneyland'a
gitmeyi, sesleri ve şekerleri sever.
- Araba kullanmaktan yorgun düştü.
- Yatak işini halledebilecek misin?
Çünkü bununla seks yapacak olursam
benim alet ve taşaklar alev alır.
- Burada yangın çıkmasını istemiyorum.
- Hasiktir.
Bununla birlikte yatmaktansa yerde yatmayı
tercih ederim. Neden bilmek ister misin?
- Sikini yakalar diye mi?
- Yaklaştın.
Çünkü beni iteleyip duruyor. Şimdiye
kadar tanıştığım en kötü insan.
Sikeyim seni. Barınız var mı?
- Evet, odanızın kartıyla alışveriş
yapabilirsiniz. -Teşekkürler.
- Oda kartını kullanmayacaksın.
- Denver'a gitmeye ihtiyacım yok.
Denver'a gitmek için senin
bana ihtiyacın var.
Ayrılmak yok.
- Odayı hala istiyor musunuz?
- Evet istiyorum. Hızlıca hallet.
- Umurumda değil.
- Beni ilgilendirmez biliyorum...
...ama sikin için üzüldüm.
Bence hanımına biraz daha iyi davranmalısın
yoksa başka birileri bunu yapacaktır.
Minnettarım. Nedir bu gece talk show'u mu?
- Biliyor musun? İyi olmak da bir seçimdir.
- Siktiminin anahtarını ver yeter.
Acelen mi var?
Bunu ayarlamam lazım çünkü
manyetik özelliği iyi değil.
Biraz sürer.
Çift karpuz topu alayım.
Teşekkürler.
- Karpuz topu mu içiyorsun?
- Evet.
- Milkshake'leri sever misin?
- Sadece içmek istiyorum.
Üzgünüm, aptalca bir açılış cümlesiydi.
Özür dilerim.
Milkshake'leri sevmem, onlara bayılırım.
O zaman teklifimi kabul etmek zorundasın.
Stu, iki bardak uçur buraya.
- Ben Koca Chuck.
- Evet, öylesin.
- Ben Margie.
- Sizinle burada olmak bir zevk.
Aynen.
Mücevher takan erkekleri severim.
Çok teşekkürler.
Turkuazı kadınım gibi severim.
Amerikalı ve seçkin.
Yüzde yüz.
Sana.
Akıttın. İçmeyi dene.
Çok süper.
Selam.
5 dakikada hemen arkadaş yaptın ha?
- Sen Walter olmalısın.
- Walter!
- Selam.
- Selam, ben koca Chuck.
- Merhaba. - Söylemem lazım, bu küçük
hanım Margie, tam bir kadın.
- Margie mi?
- Otur.
- Hayır.
- İçecekler benden.
- Keşke zamanım olsa.
- Stu halleder.
Stu, Walter'a bir şeyler getir,
siki çalışmıyor.
Çok geç oldu. Boş ver Stu.
Buradan gitmemiz lazım tatlım.
Şöyle ki, ben gitmek istemiyorum.
Çok geç oldu. Yarın St. Louis'e
kadar yolumuz var, yani...
- Bence iyi bir tane bulduk.
- Neymiş o?
İyi bir tane bulduk.
Dinle, sana neler olduğunu anlatayım.
Walter izlemeyi sever.
Walter izleyicidir.
- Hayır. - Beni başka bir erkekle
birlikte olurken izlemeyi sever.
- Öyle mi?
- Bu onu tahrik eder.
Pompa seyretmeyi seviyorsun ha?
Gerçekten gitmem lazım.
- Hadi bakalım. Gitme zamanı.
Öyle söyledi. - Evet.
Dans pistine gidiyorum ve
çok yavaş dans edeceğim.
- Çok yakın bir dans yapacağız.
- Olmaz saate bak.
Kalıp izleyebilirsin veya gidebilirsin.
- Senin seçimim.
- Gidemem. Gedemeyeceğimi biliyorsun.
Yardımın için teşekkürler ahbap.
Bir izleyicimiz var.
Bak tatlım.
Taşıdığın için teşekkürler. Başardık.
Gördüğün gibi yatmaya hazırım.
İyi geceler de lütfen. Hayır, hayır.
Buradan git anlamında.
- Kapıyı kapatma. Bırak...
- İyi geceler.
- Şimdi ne olacak?
- Şimdi...
Bu en sevdiği bölüm. Aşağılanmayı...
- ...aşağılanmayı sever.
- Hayır sevmem.
Seni küçük oğlan...
- Bu kadar yeter.
- Küçük oğlan.
- Kalktı mı?
- Tam tersi.
Şimdi ona Koca Chuck'ın şovunu
gösterme zamanı geldi.
Şova gerek yok.
Onu geri tak.
Yeterince şov gördüm.
Birlik yok burada.
Görüş alanımdan çıkmasına izin veremem.
Hiçbir yere gitmiyor. En güzel yerdesin.
Onu fiziksel olarak korkutmanı istiyorum.
Sınırı geçmeyelim.
Sakin ol adamım.
- Koca Chuck paylaşmayı sever.
- Sendeki hiçbir şeyi istemiyorum.
Neden sen ve ben paylaşmıyoruz?
Kahretsin. Ben banyoda uyurum.
Karşınızda...
Çok doğru.
Görünen o ki sen ve ben kaldık.
Çok doğru, bu geceyi çok özel yapacağım.
Aslında...
Yüzeceğim orada.
Sana benim özel, ünlü kokteylimden
yapacağım.
Umarım zımba gibidir.
Var ya? Çok beğeneceksin.
Beğeneceğim çünkü sen yapıyorsun.
Çok güzel olacak.
Bunu yapabilir miyim bilmiyorum.
Evet, sorun değil.
Senin ilgini çeken bir bayan değilim.
- Hayır, üzgünüm.
- Önemli değil.
Karım öldüğünden beri kimseyle
birlikte olmadım sadece.
Ben şey. Özür dilerim.
Çünkü burada karşımdasın ve çok güzelsin.
Çok da renklisin.
Oz Büyücüsündeki Dorothy gibi.
Çiçeklerle...
İnan bana...
...süper manyakça cinsel partinize
davet edildiğim için minnettarım.
Korktum.
Hayır, Koca Chuck.
Senden hoşlandım.
Gerçekten hoşlandım.
- Margie?
- Evet?
Seninle aşk yapmak istiyorum.
Tanrım, al beni.
- Tanrım!
- Bana camış de!
- Camışım benim!
- Bana camış de!
Camışım benim!
Kes sesini!
- Tanrım!
- Hissediyor musun bebeğim?
İçime!
- Kalçalarımı parçala!
- Tamam.
Parçala kalçalarımı amına koyayım!
Saat yönünde!
- Ne diyorsun?
- Daha fazla diyorum.
Üstte devam et.
Ondan kaç tane var? Ne lan bu?
Bu benim stilim değil!
Aynen benim stilimde yap.
- İşte geliyor.
- Tanrım.
Koca Chuck bir dakika sonra ikinci
raunt için hazır olacak.
Walter çok şanslı bir adammış.
Ne kadar da iyi bir insansın.
Diana?
Diana!
Ev Arıyor
Alo? Babacığım?
Babacığım? Alo?
Orada mısın?
Siktir.
Buz almaya gittim.
Günaydın!
Bir filin ayak seslerini duyuyor gibiyim.
- Bitmişim ben ya.
- Bir bokun yok.
- Bin arabaya.
- Sanırım gerçekten yırttı.
Bakman gerebilir.
Gidip resepsiyona anahtarı teslim edeceğim.
Arabadan ayrılırsan seni gebertirim.
- Ciddiyim, bin arabaya.
- Anahtarları ver, klimayı açayım.
Hayır bu olmayacak.
Ayaklarını sok.
Bana çilek suyu getirebilir misin?
Bu iyi gelir.
- Ellerinde varsa.
- Çabuk ol.
Günaydın. 192'den ayrılıyorum.
- Ziyaretinizden memnun kaldınız mı
efendim? - Hayır.
- Bu güzel.
- Çilek suyu satıyor musunuz?
- Evet. İster misiniz?
- Bugün olmaz.
- Şuradaki kahve bedava mı?
- Evet. - Süper.
Aslında 50 sente mal oluyor
ama herkes çalıyor nasılsa.
Tamam.
Otobana güneyden çıkıyoruz değil mi?
Orada benzinlik...
Seni amına kodumunun evladı!
Hayır, hayır! Tanrım, hayır!
Hayır!
Siktir!
- Selam.
- Selam!
Yakaladım.
- Bir saate görüşür müyüz?
- Evet bir saat içinde...
Affedersiniz bayım.
Arkadaşımı mı kaçırdınız?
- Gitmem lazım.
- Hayır.
- Hadi ama onu kaçırırken gördüm seni.
- O zaman sorma lan.
- Sandy, çıkar bu siktiminin yerinden beni!
- Tamam anladım, anladım.
Kenara çekebilir misin dostum?
Ona ihtiyacım var.
- Kız arkadaşın bir sürü belaya bulaştı.
- Kız arkadaşım değil o.
Dikkat!
Oraya geri dönüyorsun!
Dostum, o Sandy Patterson değil.
- Hayır, öyle.
- Yanlış kişiyi kaçırdın.
- Sandy Patterson benim.
- Hayır, Sandy kız ismi.
- Hayır, her iki cinse de uygun.
- Kızlar için değil mi?
Sandy!
- Sikeyim seni dönme!
- Minibüse çarp!
Siktir.
Onu önce ben yakalım. Kenara çek!
- Yapamam.
- Siktir.
Siktir.
Hay amına koyayım.
Siktir.
Hayır!
Dinle lanet olasıca!
- Vur ona!
- Ne?
- Yandan çarp!
- Bu konuda yeteneğim yok.
- Umurumda değil! Vur!
- Asla.
Orospu çocuğu!
- Geri git!
- Bırak beni yavşak!
- Siktir.
- Onun da mı boğazına vurdun?
Direksiyondan alamıyorum.
- Kenara çek!
- Yapamıyorum!
Direksiyondan çekemiyorum!
Arabaya çarp!
- Bunu yapamam!
- Umurumda değil!
Siktir.
Çabuk ol seni korkak!
- Sanırım hastayım.
- İyi misin?
İyi misin? Kanıyorsun.
- İyi misin?
- Siktir.
Çok kötüydü. Bana iyi olduğunu söyle.
- İyiyim.
- Tamam, yok bir şey.
Tamam. Yok bir şey. Bu eleman pek
iyi görünmüyor.
Tanrım.
- Sadece şeydir...
- İyi görünmüyor.
Bunu yaptığıma inanamıyorum.
Ama yaptın.
Hem de aşırı yaptın.
İlk seferinde hafif yapmaya çalıştım.
- Sonra sen bana ne dedin?
- İsminle hitap ettim tamam mı?
Arabada çizikler dışında bir şey yok.
Şey araba gayet iyi durumda,
daha önemli olan şey ise...
Tanrım. Gözlüklerim oradaydı.
Doğru adama geldiniz.
Bu civarda birileri bir şey almak
veya satmak istediğinde...
...bana gelirler.
Pekâlâ. Bu kaç para?
350.000 dolar.
Bunu çok rahat 100.000'e alabilirim.
Etkilendim. İkinizin de araştırma
yaptığı belli oluyor.
O zaman sizin de bildiğiniz gibi
bu geleneksel bir toplum.
Geleneksel de ne demek?
Homoseksüel olmamaları lazım demek.
Yabancıların veya siyahilerin
olmaması lazım demek.
İkimiz de öyleyiz.
İkisi de olan sensin.
Ben buralıyım ama sen siyahisin.
Ve yabancısın.
- Ben sadece siyahiyim.
- Anladım.
Ben şahsen yargılayıcı biri değilimdir.
Ama buradaki alıcılar ve
satıcılar daha çok...
Geleneklerine bağlı.
Aynen kardeşim.
Otel barlarında orospularla düşüp kalkmak
gibi mi geleneklerine bağlı?
- Kimsiniz siz?
- Orospusun. Kiralık bir arabada görülmüş.
Lowyack'daki dostlarımızı aradık.
- Ne?
- Lowjack.
Yabancılar J'leri söyleyemez.
Onlar da otelde olduğunu söylediler.
Sonra oteldekiler de, senin, onun ve bir
adamın daha bir odada seks yapma...
...hikâyelerinizi filan anlattılar.
Bu iğrenç.
Sorunu cevaplamak gerekirse,
lowjack bir araba takip sistemi.
Bu da işimizi kolaylaştırıyor.
Ne işi?
İşimiz bu.
Çok geleneksel, değil mi Chuck?
Şimdi. Yanındaki kim? Nereye gidiyorlar?
Tam alerji sayılmaz aslında.
Hassaslığım var sadece.
Biraz daha bant lazım.
Ne yapıyorsun? Hala bağlıyor musun?
Daha fazla bant lazım.
- Onu bantlıyor musun sadece?
- Nerede bu bantlar ya?
Hah buradaymış. Evet, onu bantlıyorum.
Hayır, hayır.
Tanrının cezası!
Hararet yapar diye söylemiştim.
Tepeyi daha yavaş çıkmalıydın.
Hiçbir şey yapmadan siktiminin
yolunda nasıl gidilir ki?
Ben sana gösterebilirim demiştim.
Sana meyve suyu vereceğim.
Meyve parçacıklı.
Ateşin var gibi.
Bunlar iyiymiş.
Kendine iyi bakmışsın.
Şey...
Sakalların sanki sandviç gibi kokuyor.
Bu hoş.
Benzin istasyonuna 32 km
Tamam, dinle...
Sanat çalışmana hoşça kal de.
Yürüyebileceğimiz uzaklıkta
bir benzin istasyonu var.
- Geliyorum.
- Nerede olursan ol...
...seni bulacağım, buna inansan
iyi edersin. Öleceksin.
Pekâlâ.
Anladım. Günün sonunda korkutucu kurtuluş.
Bana karşı nazik olmalıydın,
sana meyve suyu verdim.
Ona çarpan bir minibüs vardı.
Gelip çarpıp kaçtılar.
Sonra kısa boylu bir kızla orta
boylarda bir adam gördüm.
Kuzeye doğru gittiler.
Evet iyiyim, hala dava üstündeyim tatlım.
Bilmiyorum. Yoda nerede yaşıyorsa orada.
Droid aramıyorsun değil mi?
Bunu ona söyle.
Biliyorum. Sesin gidiyor tatlım.
Tatlım? Alo?
Siktir.
Evde işler nasıl?
Bilmiyorum, çok konuşmadık.
Onu duyamadım.
Evet, beni kurtardığın için...
...teşekkür etmeliyim.
- İyi bir arkadaşsın.
- Arkadaşın değilim.
Arkadaşın değilim. Takılmıyoruz.
O herife, arkadaşımı kaçırdın
dediğini duydum.
Bu sadece bir deyim. Bu deyimi
daha önce hiç duymadın mı?
Hayır.
Arkadaşlar birbirlerinin kimliklerini
çalmazlar değil mi?
- Sen tam bir şeytansın.
- Teşekkürler.
- Bu bir iltifat değildi.
- Biliyorum.
İşte başlıyoruz.
Hadi ama.
Harika gidiyorsun.
Saklanman gerekiyordu.
Kesin senin yüzünden.
Benim mi?
Parmağımı kaldırdığım zaman
asla görmezden gelinmedim.
Yol kenarında pek iyi iş
çıkardığın söylenemez.
Neden bana inanmıyorsun? Dur bir saniye.
Buradan sadece 3,2 km uzakta.
Ormandan 3,2 km mi?
Ne ağaçlara da mı alerjin var?
Bu yolda 16 km daha yürümek mi istiyorsun?
Daha fazla kabarcıklar mı istiyorsun?
Hadi ama.
Bu kestirme.
Evet mi? İşte evet dedi. Sonunda.
Büyük ihtimalle yanıldığını biliyordum.
Bizi neredeyse öldüreceğini biliyordum.
- Bir şeyler söylemeliydim.
- Nesin sen medyum mu?
Aslında var ya, öyleyim. Çok fazla bu
yönümü kullanmam ama öyleyim.
Cidden mi? Tüm bunlardan sonra
medyum çıkıyorsun öyle mi?
Bu harika.
Birden ona kadar bir sayı tut.
- Dört.
- Dört.
Biliyorum. Bu bir yetenek.
Olağanüstü yetenekler.
Evet, bence de öyle.
Neden biraz yeteneklerini
dinlendirmiyorsun?
Biraz dinlendikten sonra yolun geri
kalanını yürümemiz gerekecek.
Uzak dur. Koskoca orman var.
Ne yapıyorsun?
Hava soğuk. Survivor'da
böyle yapıyorlardı.
Tokat mı istiyorsun? Çekil.
Uyumadan önce müzik dinler misin?
Hayır, sadece sessizlik yeterli.
# Benim milkshake'im bütün erkekleri
bu tarafa toplar... #
# ...ve onlar şöyle olurlar,
bu seninkinden daha iyi. #
4 yaşındaki çocuk gibi.
Ateşin ışığı yüzünde dans ediyor gibi.
Tanrım...
Diana, lütfen. Ciddiyim bak. Çekil.
Ayak oyunları istemiyorum.
- Bir şey yapmadım.
- Yılan! Yılan!
Tanrım!
- Yardım edin!
- Uzak dur benden!
Bırak! Bırak!
Tanrım!
- Yardımın için teşekkür ederim.
- Bir şey değil.
Uyumama imkân yok. Bunlardan
bir sürü vardır amına koyayım.
Yılanlar sürüde yaşamaz, Sandy.
Biliyorum. Hiç yılan yuvası diye
bir şey duymadın mı?
- Hasiktir.
- Daha şimdi düşündüm.
Tanrım.
- Hareket etme.
- Sorun değil. Kıpırdamıyorum.
Çok büyük.
Al şunu benden.
Tamam, tamam.
Ateşle ne yapacaksın?
Çek şunu üzerimden.
TV'de yılanların ateşten nefret
ettiğini görmüştüm.
Yoksa örümcekler miydi? Bilmiyorum.
Beni yakabilirsin ve yılan da beni ısırır.
Sessiz ol.
- Kıpırdama.
- Çek şunu.
Tanrım.
- Yardımı olmuyor.
- Bana bakıyor sürekli.
Sıkmaya başladı.
- Tamam, kafanı çevir.
- Tamam.
Neredeyse bitti.
Boynum! Boynumu ısırdı!
- Tanrım! Biri yardım etsin!
- Çok pis acıyor.
Tamam. Tamam, yavaş ol dostum.
Yavaş ol. Sakin.
- Neredeyiz biz? Burası neresi?
- Otobüs durağı.
Hiçbir yerin ortası.
- Kimin pantolonu bu?
- Seninki kaybolunca bunu buldum.
- Uymuş değil mi?
- Evet.
Hadi bir otobüse binelim.
3 gün boyunca Denver'a otobüs yokmuş.
Ne?
3 gün boyunca buradan Denver'a otobüs yok.
Denver'a bir sonraki otobüs ne zaman?
Çarşamba.
Siktir! Bu çok geç!
Telefonum gitti. Cüzdanım gitti.
Çünkü pantolonum gitti.
Biz bittik. Bittim ben.
Ben kaybettim, sen kazandın.
Harika bir hırsızsın.
Hiçbir şeyim kalmadı.
Ne param var, ne zamanım,
ne işim, ne de şansım.
Hiçliğin ortasında bu pantolonu giyiyorum.
Neyse, buraya nasıl geldik?
- Seni taşıdım.
- Ne yaptın?
Seni taşıdım. Önemli bir şey değil.
Bilincin kaybolmuştu.
Ana yoldan 800 mt uzaktaydık.
Tanrım.
Sonra bir tır denk geldi ve
bizi buraya bıraktı.
Buraya attı.
Demek beni 800 mt taşıdın ha? Bu...
O kadar bile değil.
Bu ayakkabıları da pantolonları
aldığın yerden mi aldın?
Hayır... Evet.
Görevliler ölenlerin eşyalarını
dağıttıklarını söylediler yani...
- Hadi ama.
- Ona tekrar ihtiyacı olmayacak.
Herif bunların içinde mi ölmüş?
- Ayakkabıya ihtiyacın var.
- Senin neyin var?
Çoraplarım da...
Onların senin çorapların,
ölü adamınkiler değil.
Benim param var. Çorabımda para vardı.
Bizim paramız...
Bu da ne?
Biz hayvanlar gibi yaşarken
çorabında para varmış.
300 dolarım var ve salı günü
Denver'da olmam lazım.
Şuradaki Andrew'in dükkânından
ucuz araba bulabilirsin.
Seni Carl'ın gönderdiğini söyle.
Andrew iyi biridir.
- Bir ara kardeşimle takılmışlardı.
- Öyle mi?
Burası harika bir yer, Andrew.
Buyur 200 Doların.
- İşte anahtarlar. - Teşekkürler.
- Uydumuz varmış.
Bunu almak istememiştim. Tanrım.
Andrew'in Kullanılmış Araba Dükkânı
Günaydın.
Günaydın.
Arkadaşlarla burada buluşmam lazımdı.
Bir adam ve bir kadın.
İsmi Sandy.
Buradan binlerce insan geçer.
Günün iyi geçmedi. Adam gibi anlat yoksa
suratını köpek suratına çeviririm.
- Buradalar mı? değiller mi?
- Buradaydılar.
Sonra onlara araba almalarını önerdim.
- Nerede?
- Andrew'ın kullanılmış araba dükkânı.
Yaz.
Buraya hiç gelmedim.
Teşekkürler.
Bunu bir uyarı olarak al.
Ona senden daha çok ihtiyacımız var.
- Bir dahaki sefer iyi şanslar yaşlı adam.
- Siktir git.
Sonra ben de düşündüm ki,
bak ne diyeceğim...
Bunu yapacağım. Garajı duvar
kâğıdı ile kaplayacağım.
İlk başlarda bunun çılgınca olduğunu
düşündüm. Sonra düşündüğüm...
...kadar çılgınca olmadığı ortaya çıktı.
- Şarkıyı dinlemek ister misin?
- Bu şarkı gerçekten harika.
Şarkıyı çok beğendim.
Üzerinde tekerlekler var.
Üzerinde tekerlekler olan duvar kâğıdı.
- İyi misin?
- Evet, iyiyim.
Sanırım sen de kırmızı ile...
Kahretsin!
Sincap vardı.
Bu Caprice ile yolculuk eğlenceli ha?
Bu son benzin alışımız biliyorsun değil mi?
Bu da bizi Denver'a kadar götürmez.
Biliyorsun yardımcı olabilirim.
Nasıl? Çorap parası mı buldun?
Hayır. Çorap parası bulmadım.
Kredi kartı konusunda yeteneğim var.
Hesaba ulaşayım, 15 dakikada
depoyu fullerim.
Sana söyledim, bu yolculuk beni senin
gibi birine dönüştüremeyecek.
Çıkıp yetimlerden veya küçük köpeklerden
çalalım demiyorum.
Hiç kimse kendisinden bir şey
çalınmasını hak etmiyor.
Kes şunu.
Anladım. Hiçbir bokun olmadan her şeyi
halletmeye çalışman saçma sadece.
Sandy Patterson'ın öfkesini hak eden
birinin olmadığına inanmak...
...gerçekten çok zor.
Eski patronum Harold Cornish,
buraya ortak.
St. Louis'de bunun gibi bir sürü
büyük finansal kuruluşları var.
Plan şu.
İçer girip senin küçük kredi kartı
oyuncağın için bilgi edineceğiz.
Sosyal güvenlik numarası,
banka hesap numaraları...
...işlem numaraları. Hepsinin de asıl
kopyaları kayıt odasında tutuluyor.
- İçeri girebilmek için şifre lazım.
- İçeri giremeyiz.
- Şuna baksana.
- Güzel bir noktaya değindin.
Bir yolu var.
İyi misiniz?
- Ne oldu?
- Yine kramp girdi.
- Tanrım bacaklarıma kramp girdi.
- Ne yapabilirim?
- Ovala.
- Ovalayayım mı?
Ovala, çok kötü acıyor.
- İyi mi?
- Daha sert, daha sert.
- Daha mı sert?
- Biraz daha sert.
Aman tanrım, kıçıma da kramp girdi.
- İşte orası.
- Bunun nasıl sana faydası oluyor?
Tanrım!
Tamam bırak beni. Çekil git.
Ortak gibi davranacağımızı düşünmüştüm.
Hayır, hadi ama.
Bu adam kim?
Hesap uzmanı. İşlemleri araştırır. Hadi.
Sorun değil. Alınma ama sen sadece
çeneni kapalı tut yeter.
Fazla uzun sürmez.
Merhaba, günaydın.
Tina.
Ken Weston Garten, nasılsın?
İyiyim. Yardımcı olabilir miyim?
Patronum Harold Cornish ile beraberim.
Denver'dan geliyoruz.
- Bu ismi biliyorum.
- Bildiğine eminim.
Kayıt odasına girmemiz lazım.
İzin belgeniz var mı?
Sana karşı dürüst olacağım.
Sıçtım.
İzin belgesini almayı unuttum.
24 saat çalıştırdı beni.
Şu Cornish var ya... yani...
Dürüst olmak gerekirse
yavşağın önde gideni.
Bir saniye.
Ne yapıyorsun orada? İyi misin?
Güvenliği mi arıyorsun? Güvenliği
aramasan iyi edersin. Kapat telefonu.
- Güvenliği aramıyordum.
- Evet arıyordun. Kapat hemen.
Üzgünüm ama izniniz olmadan
oraya giremezsiniz.
Ben mi? Sen oraya iznin
olmadan giremezsin.
Ben istediğim boku yerim.
Bazılarının yanlış şeyler yaptığından
şüphelendiğimizi...
...söylememe gerek yok sanırım.
Senin de bazı kayıtlara çok dikkatle
bakmanı isteğimi söylememe de...
...gerek yok.
Bay Cornish, alınmayın lütfen ama...
Kurallarımız var.
Hiç 5590 nolu belgelerden götürmedin mi?
Veya 33B evraklarının mühürlerini
unutmadın mı?
Esas müşterinin izni olmadan mesela?
Ayda en az iki kere yaptığına eminim.
Tanya, izin verebilir misin?
Benim adım Tina...
- Ben ne dedim?
- Hiçbir şey, doğru söyledin.
Şu an zor bir durumdasın.
Sen beni tanımıyorsun...
...ama ben seni tanıyorum Ken.
Yılda 49,395 dolar kazandığını biliyorum.
Oradaki eşin ve çocuğun için son
derece sıkı çalıştığını biliyorum.
İşinde iyi olduğunu ve bu şirketteki
en iyisi olduğunu da biliyorum.
Sen onların asla bilemeyeceği
şeyler yapıyorsun.
Kıymetini bilmiyorlar ama sen
işinden gurur duyuyorsun.
Değil mi? Ama korktun.
Korktun çünkü her an işinden olabilirsin.
Korktun çünkü günün birinde...
...maaşı senden daha az olan ve daha
genç biri ile değiştirileceksin.
Hatta bir bilgisayar programı ile.
Yapabileceklerimiz şunlar. Bugün
bana yardım edebilirsin...
...ve günün birinde ben de
sana yardım ederim.
9048.
Buldum.
Bakayım.
İşte bur. Girişi yap.
Buldum. Pekâlâ.
İhtiyacım olan da bu.
Siktir.
İşleniyor.
Tamamlandı.
Aldım.
Aldım.
İyi işti.
Hadi şu kartı benzin alıp tekrar
yola koyulmak için kullanalım.
Bekle, bekle. Yeniden yola koyulmak mı?
Tükendim ben. Birkaç saat uyumam gerek.
Çantamdan çıkmayan bir şeyler yemem lazım.
En azından bir duş almam lazım.
Odayı batıracağına bahse girerim.
Seni ucuz bir otele götüreyim mi?
Ucuz bir otel mi? Hayır, hayır.
Canımız nereye isterse oraya
gidebiliriz Bay Cornish.
Hadi. Gidelim.
- Bir oda lütfen.
- Süite ne dersin?
- Teşekkürler Bay Cornish.
- Evet, merhaba.
Tanrım, bunlar gerçek.
- Gerçekler.
- Öyle mi?
İşte orası. Orası.
- Özledim seni.
- Ben de seni özledim tatlım.
Birazcık dinleniyoruz. Sonra evde oluruz.
Tanrıya şükür. Daniel ile konuştun mu?
Evet, Daniel ile görüştüm.
Her şey güzel olacak.
Buranın alışveriş merkezi var.
8'e yazdır ve mücevher almak yok.
Bahşişler için nakit çekeyim.
- Bu o muydu?
- Evet, oydu.
Dikkatli kullan tamam mı?
Tamam. Görüşürüz.
Renkler uyuştu.
Güzelmiş.
Tanrım. Doymak bilmedi.
Böyle daha iyi.
Gördünüz mü?
Belki de bana yardımcı olabilirsiniz.
Tatlım.
- Bize bırak.
- Pek iyi hissetmedim.
- Gerçekten mi?
- Biraz rötuş lazım.
Tamam.
Diana.
- Ne?
- Güzel görünüyorsun.
Sadece hileler filan işte.
Hile falan değil, bu sensin.
Mücevher yok demiştim.
- Tanrım. Ciddi miydin?
- Evet.
Doğru vurgulaman lazımdı.
- Vurgu mu?
- Net değil.
Sadece en yüksekleri de değil bu arada.
Kadeh kaldırmak istiyorum.
- Sana.
- Düşman olduğumu sanıyordum.
Öylesin ama itiraf etmem gerekir ki
bana bir şey öğrettin.
Birkaç şey öğrettin.
İstediğini almak ve kendine güven
hakkında şeyler öğrettin.
Belki de kendine güven hakkında
çok fazla şey.
Zavallı Ken'in halini gördün mü bugün?
- Evet, ona karşı çok kabaydın.
- Biliyorum.
İnsanlar hayatım boyunca
bana kaba davrandı.
Artık böyle boktan hissetmek istemiyorum.
Bunu sen öğrettin.
- Gerçekten mi?
- Evet.
Ayrıca hayatımı mahvettin...
...sanırım biraz mahvolmaya ve biraz da
Diana'ya ihtiyacım varmış.
Ya da gerçek adın her neyse işte.
- Gerçek adım bu.
- Değil.
- Öyle.
- Hadi ama bak artık arkadaşız.
- Adım bu.
- Gerçek adın bu mu?
Lütfen. Sonuncusu bu mu?
- Ne fark eder ki?
- Aynen. Ne fark eder?
Adım Marla. Neden yalan söylüyorsun?
Adını söyle gitsin.
- Söylemek istemiyorum.
- Kızma.
Kızmadım. Kes bitsin.
Bu çok garip. Neden adını söylemiyorsun?
Sandy'den daha kötü olamaz.
- Çünkü bilmiyorum.
- Hadi ama.
Bilmiyorum.
- Bilmiyor musun?
- Bilmiyorum.
Gerçekten mi?
Ya ailen? Ya Morganville...
Wisconsin filan... Hepsini uydurdum deme.
Hayır.
Morganville diye güzel bir yer var...
Wisconsin de güzel bir yer. Orada...
...insanların sahip olmak istemedikleri
bebekleri...
...bırakabilecekleri çok güzel
polis karakolları var.
Hangi adı istiyorsun söyle bakalım çünkü
evlat edinildiğim için 6 tane var.
Bu, bu zor bir hayatmış...
Yani zor...
Küçükken seni alıp da...
...başka tarafa yönlendirebilecek
kimse yok muydu?
Hayır. Hiç kimse olmadı.
Hiçbir zaman olmadı.
Geçmişte kalan şeyler.
İhtiyacım olan hiçbir şey için yanımda
birisi olmadı, kendi başımaydım.
Ben insanları sallamıyorum, insanlar da
beni sallamıyor. Olay bundan ibaret.
- Ben seni umursuyorum.
- Beni umursamıyorsun.
Başına açtıklarımı temizlemek için
bana ihtiyacın var sadece.
Beni sallamıyorsun ve bunu biliyorum.
Hayatım boyunca yalnızdım.
Burada olduğumu veya nerede
olduğumu bilen kimse yok.
Çünkü kimsem yok.
Eğer hastalanırsam, kendi kendime bakarım.
Okul için bir şeye ihtiyaç olursa
kendim hallederim.
Öyle salaksın ki. Kızlarını, böyle
fiyakalı takım elbiseler...
...şerefsiz biri gibi davranışlar mı mutlu
eder sanıyorsun? Onların istediği...
...bu mu sanıyorsun? İnsanlara bok gibi
davranan koca bir adam mı...
...istiyorlar sanıyorsun? Senin gibi biri
olabilmek için her şeyi verirdim.
Her zaman yanında olacak birilerine sahip
olmak. Seni gerçekten önemseyen...
...birilerinin olması. Benim gibi
davrandıkça yavşağın teki olursun.
Güzel seçim, Sandy.
Bir daha bu makyajın aynısını
yapamayacağım.
- Buyur.
- İstemiyorum.
Üzgünüm.
Sana salak...
...bir kızın hikâyesi hakkında yalan
söylediğim için ben üzgünüm.
Yaptığım buydu. Yalan söyledim.
Bay Cornish.
Sahtekâr, hırsız ve yavşaksınız.
Her kimsen eğer.
Kredi kartı sahteciliğinden tutuklusunuz.
Ayağa kalk ve ellerini ver.
O bir şey yapmadı. Sadece
benimle konuşuyordu...
Ellerini önde birleştir.
Tamam. Hadi gidelim.
Bunlar onlar.
Görüşürüz.
- Evet.
- Tutuklandı. Ne bok yiyelim?
Onu polis merkezine kadar
takip edin ve kaçırın.
Sonra da gebertin.
- Kahretsin!
- Yakıyor değil mi?
- Niye yaptın bunu?
- Önce sen beni vurdun.
Ben değil şu kaltak vurdu.
Uslu çocuk.
Ananı avradını...
- Var ya, manyaksın sen!
- Evet.
Teşhisler falan konuldu.
Hadi biraz gezelim.
Bu saçmalığın daniskası adamım. Beni
öldürmek istiyorsan hemen yap.
Çıkar beni şu amına koyduğumun bagajından.
- Şimdilik amına koyduğumun bagajına
giriyorum. - Bizi nasıl buldun?
Sizin yaptığınız gibi.
Arabanızda uydu radyosu vardı.
GPS'i kullandım.
Birlikte çalışmaya ne dersin?
Parayı bölüşürüz.
Bunun artık parayla alakası yok.
Minibüsümü mahvettiler.
Bu artık kişisel meselem.
Bu taraftan.
Sizin arabanız da güzelmiş.
Nedir bu? 09 mu yoksa Crown Vic 08 mi?
- 08.
- 08'miş.
Pekâlâ. Bende öyle düşünmüştüm.
250 beygir gücünde motor ha?
Bunu hissedebilirsin değil mi?
Gözlerini kapat sadece.
- Ne?
- Sağdan çık.
Ne yapıyorsun?
Kenara çek. Kenara çek.
Kafayı mı yedin? Bu berbat bir fikir.
- Çıldırdın mı? Ne yapıyorsun?
- Kaçıyoruz.
Yardıma ihtiyacımız var!
Ellerini başının üzerine koy!
Çık arabadan dışarı!
Buradan gidemeyiz.
Ya şimdi ha?
Siktir!
Buradan.
Diana!
Diana?
Diana?
Diana!
Yürü! Hadi gidelim!
Kalk ayağa! Seni koca bebek!
Kıpırdama!
Eller havaya! Çık arabadan!
Çık!
Yavaşla. Boğazıma yumruk yedim.
Siktiminin arabası çarptı bana.
Bunu gördün mü?
Bagajında ne var?
Bagajdaki insanlar hakkında
hiçbir şey bilmiyorum.
- Ellerinizi göreyim!
- Ellerimi mi? Beni vurdu.
- Önce o beni vurdu.
- Hepiniz merkeze.
Niye? Ben bagajdaydım.
Bana da bir kelepçe numarası yapsana.
- Arabaya kadar bekle.
- Hadi. Çıkar şunu.
Kes sesini ve bana zaman ver.
Ölmüş olmalıydın yani sana araba çarptı.
Sen gerçekten insan mısın?
- Sadece kötü görünüyor.
- Aynen öyle.
Bilirsin, işin hilesi bacaklarını
rahat tutmakta.
Hiç gerçeğini denememiştim ama...
...Nasıl Yapılır'da okumuştum.
Bana yalan söylemiş olabilirsin
ama hayatımı kurtardığın için...
Teşekkür ederim.
Benim yüzümden buradasın. Yani...
Oldukça adil.
Selam?
- Baba!
- Babacığım!
Selam.
- Selam.
- Selam.
Diana, Trish, Jesse, Franny.
- Diana ile tanışın.
- Selam.
Selam.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- Ben de tanıştığımıza memnun oldum.
Diana bu geceliğine bizde kalacak.
Yarın işyerime birlikte gideceğiz.
- Eğer sorun değilse?
- Bu boynumuzun borcu gibi.
Yüzünde yemek var.
- Neresinde?
- Şurada.
Şimdi senin yüzünde yemek var.
- Neresinde yemek var? Burada mı?
- Hayır.
- Burada mı?
- Hayır.
Kesinlikle değil. Bu benim temiz yanağım.
Üç yerde var. Şuranda, şuranda.
Beni delirteceksiniz. Burada
hiçbir şey yok.
Hiçbir şey yok.
- Gördün mü?
- Gördün mü?
Bu çok fazlaydı.
Yardım etmemi ister miydiniz?
Sorun değil, neredeyse bitirdim.
Şey...
Büyük ihtimalle merak ediyorsundur...
...tüm yolculuk boyunca ne olduğunu falan.
Otoban falan...
Sadece aklında soru işareti kalmasın
diye söylüyorum, ikimizin arasında...
...hiçbir şey yaşanmadı.
Bilirsin ben biraz yolunu yaptım
ama o buna gelmedi.
Bu biraz şaşırtıcıydı...
...çünkü ona Bermuda Şeytan
Üçgenini sundum.
Ki o da şuralar oluyor.
Ve bilirsin bu, bir kere girdin mi
geri çıkış zordur.
Çünkü bazı insanlar yapmak istemezler...
Bazıları orada duygusal olarak
kaybolurlar.
Onun mükemmel bir beyefendi olduğunu
bildiğinden emin olmak istedim.
Parmağı ne bana dokundu...
...ne de içime girdi.
Tamam.
Bilirsin...
O seni gerçekten seviyor.
Teşekkür ederim.
Tamam.
10 yıldan beri kaçıyor.
Ve o kötü biri değil.
Neyim var bilmiyorum.
Ne kadar da salağım.
Salak falan değildin.
Eğer onu polise vermezsem,
o zaman salağım.
Sorun değil.
Diana?
Yalnız gidiyorum.
Diana nerede?
Gitmek zorunda olduğunu söyledi.
Gideli ne kadar oldu?
Saçını ve makyajını yaptıktan sonra gitti.
Üzgünüm D.
Al.
Sandy Patterson
Yönetici Yardımcısı
- ...performansımız ne durumda?
- Kaynak ortaklar tarafından sağlanıyor.
Yapamadım.
Dürüst olmak gerekirse, zaten olmayacaktı.
Olmaması gerekirdi.
Patterson.
Selam.
- Merhaba, Sandy.
- Neler oluyor?
İfade süreciniz şöyle tamamlanacak.
Size haklarınızı okuyacaklar. Sonra
memur arkadaşlar sizi götürecek.
Bay Patterson.
Artık bu soruşturmanın sanığı değilsiniz.
St. Louis'de olan hiçbir şeyin
sorumluluğu da sizde değil.
Konuyla ilgili patronunuza açıklama
yapmaktan mutluluk duyarım.
İsminiz temizlendi. Tebrikler.
Teşekkürler.
Şey... bana onunla bir saniye
verir misiniz lütfen?
Tabii.
Teşekkürler.
Anlamıyorum.
Rahatsız olmana gerek yok
nasıl olsa yakalanacaktım.
Öyle veya böyle sonum polis
karakolu olacaktı değil mi?
Hala burada olduğuma inanamıyorum.
Bedava seyahatin tadını çıkardım.
Çok da hoşuma gitti. Kaçabilirdim.
- Ama kaçmadım.
- Sabah niye gittin?
Çünkü beni polislere vermeyeceğini
biliyordum.
Doğru olan, bu yaptığım.
Gitmem lazım.
Teşekkür ederim.
Yolculuğu gerçekten de sevdim.
- Tebrikler.
- Teşekkürler.
Burası senin odan. Hadi.
Bir yıl sonra.
Mutlu yıllar sana...
Mutlu yıllar babamız...
Hadi kızlar.
Mutlu yıllar sana.
Derin bir nefes alın ve dilek tutun.
Yaklaşın.
Yaşasın, babamız!
- Annenize biraz daha verelim mi?
- Evet.
Tatlım, tatlım lütfen.
Aslında var ya. Şunu da alıp
gerçekten gidelim.
Gitmemiz lazım. Çok geç kaldık.
Ne kadar güzel olduğuna inanamıyorum.
Bence gerçekten de Diana'ya benziyor.
- Unut gitsin.
- Unutmak istiyorum ama...
- Üzgünüm.
- Dalga mı geçiyorsunuz?
- Bunu cebinizden çıkardınız.
- Hayır.
Sizi bahçede vururum. Yaparım.
Ziyaret 5 dakika içinde sona erecek.
- Çabuk göster bakalım, hadi.
- Tamam. İşte başlıyoruz.
- Matematik: A
- Normal.
- Muhasebe: B
- Güzel.
- Ya ekonomi?
- Şey...
- ...bilirsin.
- Ne oldu?
Haftalardır çalışıyordunuz değil mi?
Biliyorum ama sadece bunu alabildim.
- İyi gidiyorsun.
- Biliyorum.
- Bunu dosyana koyacağım.
- Hadi ama...
Kim eski bir mahkûmu işe alır ki?
Aslında ilk adım programına başvurdum.
- Bunu düşünmek için birkaç yılın olacak.
- İyi halden dolayı üç yıl.
Peki burada havalar nasıl?
Harika.
Buradaki erkeklerin bazıları
benim yumuşak kasama...
...atlamak istiyorlar ama
izin vermiyorum.
- Kızlar yumuşak kasa...
- Bir çeşit tatlı.
Pislik deliğinde sorun olmuş.
- Gerçekten de gitmemiz...
- Dinleyin bak.
Dinlerseniz... ormanlardaki...
Ormanlarda erkekler. Dişi ayılarla
birbirlerine sarmaşırlar.
Erkek ayılar böyle yaparak gelir.
Bunun anlamı iyidir.
Böyle olursa o zaman ataklara
karşı savunmalısınız.
Seni görmek her zamanki gibi çok güzeldi.
Biz dışarıda bekleyim. Hadi kızlar.
Ne yapıyorsunuz? İzin vermiyorsunuz
değil mi?
- Gel bakayım.
- Hoşça kal Diana.
Uslu ol tamam mı?
- Birkaç ay sonra tekrar görüşelim mi?
- Tamam.
- Pekâlâ. - Teşekkürler.
- Ben de.
Bende bir şey var.
Rilley ile araştırma yaptık.
Parmak izlerini Wisconsin'deki
bilgi bankası ile karşılaştırdık...
...ve bunu bulduk.
Adım.
Dawn Budgie.
Çok sikindirik isimmiş.
Umduğum kadar harika değildi
ama bu sensin.
Teşekkürler Sandy.
Ama sen zaten kim olduğumu biliyorsun.
Evet teşekkürler.
Kafesine dön kaltak.
Siktir!
Budgie?
Üzgünüm.
Fraghera çevirisi ile izlediniz.
fb.com/Fraghera
Mart 2013
Tire - İzmir