Tip:
Highlight text to annotate it
X
Türkçe çeviri : mosaicus
İki tanesini bu tarafa ayırıyorum.
Ne dedikleri önemli değil,
herşey paraya bağlı.
Öyleyse vezneci olduğunuzu
hayal edelim, bayanlar. İzleyin.
Bir, iki, üç. Gördünüz mü ?
Hepsi sizindi,
ama şimdi hiçbiri yok
Ve şimdi dördü birden buradaaa.
Bir bakın. Oh !
Fakat bunun gerçek altın
olduğu konusunda size güvenmiyorum.
Bu bir peninin ne kadar
değerli olduğunun kanıtıdır.
Hmm.
Ve şimdi diğer sentin nerede
olduğunu merak ediyorsanız, izleyin.
Bir peni kulaktan.
eğlence nasıl gidiyor?
Edward'ı gördünüz mü ?
Hayır, görmedim. Muhteşem parti, Philip.
Karım bir dolu zahmete girdi;
Bir katerer çağırdı.
Afedersin, Ann. Howard, Nasılsın ?
Philip, iyiyim.
Hey, Edward'ın Morse Endüstrilerini
devraldığını duydum.
Yeah, evet, o burada
bronzlaşmak için bulunmuyor.
Evet,ara beni.
Ne zaman ?
Sadece ara.
Ah, selam Ben Philip Stuckey,
Edward Lewis'in avukatıyım.
Onur konuğumuz nerelerde acaba ?
Sanırım köşelerde biyerlerde
hoş bir Bayanla birliktedir.
Nasılsın ?
Sekreterime bir buluşma ayarlamasını
söylemiştim. Aramadı mı seni ?
Evet, aradı. Sekreterinle seninle
konuştuğumdan daha çok konuşuyorum.
Biliyorum.
Benim de kendime ait bir hayatım var,
biliyorsun, Edward.
Bu benim için çok önemli bir hafta
sana burada ihtiyacım var.
Fakat bana bir not bile bırakmadın. Sen
sadece herzaman yanında
olmamı ve seni aramamı istiyosun.
Buna inanmıyorum.
İyi, belki de bunu kendimi
iyi hissettirmenin tek yoludur.
Belki sadece taşınsam iyi olur.
Eğer istediğin buysa tamam.
Tamam, NewYork'a döndüğün
zaman bunu tartışırız
Şimdi hiç olmadığı kadar iyi bir zaman.
Benim için de Edward, hoşçakal.
Hoşçakal, Jessica.
Phil'in önerisine göre, onu alma.
Phil sadece benim avukatım, tamam mı?
Evet, efendim.
Morse tahvilleri Nikkei' de
nasıl açılış yaptı?
Bilmiyorum.
Bilmiyor musun? Tokyo
açılalı 90 dk oluyor.
Bu tarz şeyleri
listenin en başına koymalısın, tamam mı?
Tamam
Merhaba, Bay Lewis.
selam Nasıl gidiyor?
Bunların hepsini ist...
Hemen halletmeliyiz;
pazar günü NewYork' a gitmek zorundayım.
Met'e 2 adet biletim var.
Peki efendim.
Pardesünüz, Bay Lewis.
Teşekkür ederim.
Edward !
Susan !
Selam!
Carter'la ilgili duyduklarıma üzüldüm.
Evet, teşekkürler.
Evlendiğini duydum.
Seni bekleyemedim !
Mmm. Susan, söyle bana.
Evet ?
Seninle çıktığımız zamanlarda...
Benimle konuştuğundan çok
sekreterimle mi konuşuyordun ?
O benim nedimelerimden biriydi.
Kocan çok şanslı bir adam.
Hoşçakal.
Teşekkürler, güle güle.
Sen mi ?
Kesinlikle.
Harika.
O gidiyor. Edward gidiyor.
Afedersiniz.
Evet.
Bu Bay Stuckey'nin arabası mı ?
Edward
nereye gidiyorsun ?
Arabanın anahtarları sende mi ?
Neden, Limuzinin sorunu ne ?
Bak, limuzin oraya sıkışmış.
Daryl çıkaramıyor.
Mmm.
Lütfen bana anahtarları ver.
Tamam, bak.
Bunu kullanabileceğini sanmıyorum.
Sen biraz heyecanlısın.
Benim arabamı kullanamazsın.
Biraz deneme yapalım.
Bu nasıl bir araba?
Bu çeşit arabaları
kullanabilir misin ? Bak, Edward.
Edward. Ah vitesli kullanabiliyor musun?
Ah, evet.
Vitesli araba kullandın mı?
Dinle, tamam.
Biraz çabalaman gerekecek.
Bu yeni bir araba.
Yapma, ah hayır yapma
Tamam. Yapabilirim.
Edward ! Bana bir şans ver , lütfen !
Bu arabaya aşığım.
ben de aşığım. Bak, sen nereye
gittiğini bile bilmiyorsun.
Karanlıkta kaybolacaksın!!!
Beverly Hills tepenin aşağısında!
* I don't need
to fall at your feet *
* Just 'cause you cut me
to the bone *
* And I won't miss
the way that you kiss me *
Kahretsin
* We were never carved in stone *
* If I don't listen
to the talk of the town *
* Then maybe I can fool myself *
* I'll get over you
I know I will *
* I'll pretend my ship's
not sinking *
* And I'll tell myself
I'm over you *
* 'Cause I'm the king
of wishful thinking **
haritalar burada. haritalar.
İyi birşeyim var.
Ne dediniz, sarışın mı ?
Selam tatlım, biraz eğlence ister misin ?
Hey, bebek, çıkmak mı istiyorsun ?
Evet, tatlım bakınıyoruz.
Ben burdayım.
ben Al ve bu da benim arkadaşım
Bill. Arabaya binin.
* Well, I'm just goin' to school
like I'm real, real cool *
* Gotta dance like a fool
Got the message *
* And I gotta be a wild one
Ooh, yeah *
* I'm a wild one *
* Gonna break the news
Gonna keep on moving wild *
* Gonna keep on swingin', baby
I'm a real wild child *
Şimdi, bir dakika, beni pek de
anlamış görünmüyorsun.
Bu benim işim, ayın sonunda
herkesten kirayı toplarım.
Şimdi parayı ver bana
veya defol git buradan.
* Gonna meet all my friends
Gonna have myself a ball *
* Gonna tell my friends
Gonna tell them all *
* That I'm a wild one *
* Ooh, yeah
I'm a wild one *
* Gonna break the news
Gonna keep on moving wild *
* Gonna keep on swinging, baby
I'm a real wild child *
* I'm a real wild one
and I like wild fun *
* In a world going crazy
everything seems hazy *
* I'm a wild one
Ooh, yeah, I'm a wild one *
* Gonna break the news
Gonna keep on moving wild *
* Gonna keep on swinging, baby
I'm a real wild child **
Hollywood'a hoşgeldiniz !
Herkes bir hayale sahip olmak
için gelir Hollywood'a.
Sizin hayaliniz ne?
Sizin hayaliniz ne?
Hey, Bayım?
Hey, Sizin hayaliniz ne ?
İyi bir tane biliyorum.
Ne oldu ?
Bir piliç. Orada yatıyor.
Ben Dedektif Albertson.
Bu kız hakkında ne biliyorsunuz?
Size anlattım.
Kiminle çıktığını bilmiyorum
Hadi adamım.
Onu Dumpster'ın dışından topladık.
Pezevengi kim onun?
Pezevengi kokain onun. O bir çilek.
Gece ve gündüz sürekli dışarda, bu caddelerde...
Ve sen ne iş yaparsın?
Bahse girerim.
Hey, hey, hey ! Afedersiniz!Afedersiniz!!
Napıyorsunuz, basın mısınız?
Hayır, hayır, biz Orlando'dan geldik,
Buna inanamıyorum. Siz...?
Biz cesedin fotoğrafını çeken
turistleriz, Al.
Ne olmuş?
* In a world that can be
so insane *
* I don't think it's very strange for me
to be in love with you *
* I wanna know more
than your brain *
Hey, Pops, Kit burada mı?
Yukarda bilardo salonunda.
* Now I smile for your affection
We have made a soul connection *
* Just for whom
does your bell toll *
* Don't be cruel
Show me your soul **
Viv !
Hepsi gitmiş?
Carlos, benim oda arkadaşım, Vivian.
Bu Angel. Bu da Dude.
herkesi tanıyorum!
Hepsi gitmiş, Kit ?
Carlos bana süper bir esrar sattı. Biz de
bu partiyi veriyoruz. Ben hostesim.
Ev kiramızla
uyuşturucu aldığına inanamıyorum
sana neler oluyor, Kit ?
Biraz uçmaya ihtiyacım vardı.
İyi, kiraya ihtiyacımız var!
Oh, sakinleşelim.
Bana sadece 200 borcu var.
Carlos !
200 dolar daha mı ?
Bu öncedendi.
Haklısın, 200, Vivian. Fakat
onun parasını ödemek için benimle çalışabilirsin.
Birlikte çalışabiliriz.
Bu çok güzel bir öneri Carlos,
fakat şimdi değil.
Hadi, Viv. aşağı inelim..
Çalışmak?
Çalışmak ne?
Ne için çalışacağız?
Sen onu gerçekten beğeniyorsun, Carlos?
Kirayı ben
uyurken almışsın?
Danışma konusunda inanılmazsın.
Hey, gidelim
Snack ! Snack !
Yanında, o benim dairem.
Evet, ben de orada
yaşamak zorundayım, Kit
Bak, buraya geldin; Sana para
verdim;sana kalmak için yer verdim...
Sana bazı değerli ve mesleki tavsiyeler verdim.
Sürekli ensemdeydi.
Ona bişiler vermek zorundaydım.
Öyleyse sinirlendirme beni.
-Burası büfe değil, Kit.
Sinirlendirmek ?
Seni sinirlendiriyor muyum ?
Dumpster'in ortasında yatan
bir kız gördüm.
Biliyorum. Skinny Marie.
Fakat...o...o acayip biriydi.
Kafadan çatlaktı biraz. Dominic aylardır
onu kurtarmaya çalışıyordu.
-Bırakın onu!!
Sen buradan
gitmek istemiyor musun?
Buradan gitmek mi?
Hangi kahrolası yere gideceğim ?
Ahh, çöpten başka birşey yok!!
Ah, afedersiniz.
Hıı ?
Bana Beverly Hills'e
nasıl gideceğimi söyleyebilir misiniz?
Ordasın zaten!
Hemen şuradaki ev
Slyvester Stallone'nin.
Teşekkür ederim.
Önemli değil.
Hey, sen, Rachel.
Ne?
Evet. kaldırımdaki yıldızları
görüyor musun, bebek ?
Evet.
İyi, Vivian ve ben,
Bob Hope'ta çalışıyoruz,
biz Ritz Brothers'ta çalışıyoruz,
Fred Astaire'de çalışıyoruz,
biz Ella Fitzgerald'a kadar
olan yerde çalışıyoruz.
Burası bizim çimenliğimiz. Biz kıdemliyiz.
bizim köşemizden gitsen çok iyi olur.
Affedin beni. Sadece dinleniyordum
buralarda. Yanındaki? O yeni.
Evet. tamam, ben eskiyim, öyleyse git
Monty Hall'la ya da Esther Wilson'la dinlen!!
Williams.
Esther Williams ! Nereye aitsen!
Geri çekil, Kit. Biliyorsun,
sen iyice dırdırcı olmaya başladın.
Ben gerçekten dırdırcı mıyım?
Evet.
Bazen.
İyi, sebebi acıkmış olmam.
Birşeyler yemeye gideceğim.
Hey, kızlar.
Hey, yo, bebek !
Bedava nasıl olur?
Bugün benim doğum günüm.
Hayal et!
Bu gece
herşey gerçekten çok ağır.
Evet, tamam... belki de bir pezevenk
bulmalıyız, biliyosun .
Carlos seni gerçekten beğeniyor.
Ve o bizim hayatımıza karışıp,
paramızı elimizden alacak.Hayır!
Haklısın. O zaman kim demeye,
ne zaman demeye ve
ne kadar demeye devam edeceğiz
Benim Carol
Channing'e mi benzediğimi düşünüyorsun ?
Hayır ! Bu bakışı seviyorum.
Çok gözalıcı. çekici!!
Oh, yo, oh, yo.
yakala şunu !
Bir dk. bekleyin.
Bu Lotus Esprit.
Hayır, bu kiralık. Sen gitmelisin.
Bu gece çok ateşlisin.
100 dolardan aşağı alma.
İşin bitince ara beni . Kendine iyi bak.
Kendine iyi bak...
Hadi . Salla, bebek.
Salla !
Hadi. al onu.
Evet, bununla başedebilirsin.
Birinci buralarda olmalı!
Hey, tatlım,
bir randevu ister misin?
Hayır, Beverly Hills'i bulmak istiyorum.
Bana yönü tarif edebilir misin?
Tabii, bir beşlik kurtarır.
Saçmalama.
Fiyat iki katına çıktı.
Beni bunun için zorlayamazsın.
Ne istersem yapabilirim,bebek.
Kaybolan ben değilim.
Tamam, ok ?
Tamam. Sen kazandın, ben kaybettim.
20 lik bozabilir misin?
20 için, sana özel bir şey yapacağım.
Yıldızların nerede yaşadığını bile göstereceğim.
Oh, bu kadar yeter.
Az önce Stallone la birlikteydim.
Tamam, caddeden aşağı sür.
Işıklar! Burada ışıklar iyi durur.
Bu ateşli bir araba
Senin mi?
Hayır,değil.
Çalıntı mı?
Tam olarak değil.
İsmin nedir?
Ne olmasını istersen?
Vivian. ismim Vivian.
Vivian.
Hangi otelde kalıyorsun?
Ah, Regent Beverly Wilshire.
Bir blok aşağıya,
köşeden sağa.
Adamım, bu araba raylarda gidiyor gibi olmalı!
Pardon anlayamadım ?
Aklını kaçırtmıyor mu bu senin?
Sadece dört silindirli.
Arabaları tanıyorsun.
Nereden geliyor bu?
"Yol ve Kamyon". American heavy metalcilerle...
...büyüdüm: Mustangs, Corvettes.
Ah.
Onları ucuza alıp, onarırlardı.
Peki sen neden arabalar hakkında
bu kadar az şey biliyorsun?
Benim ilk arabam
bir limuzindi.
Oh.
öyleyse nerede bu...
...heavy metal... evi?
Millage Ville, Georgia.
Biliyor musun, bence
burada geri vites kullandın.
Vitesi doğru değiştiremiyorsun.
Bu bir standart "H."
Standart "H." Bunun ne demek
olduğunu biliyor gibi mi görünüyorum?
Daha önce hiç Lotus kullandın mı ?
Hayır.
Öyleyse şimdi başlamalısın.
Şaka yapıyorsun.
Hayır. Bu paltomu senin altından
alabilmemin tek yolu.
Kemerini bağla sana
hayatının sürüşünü göstereceğim.
Sana bu arabanın gerçekten neler
yapabileceğini göstereceğim.
Hazır mısın? Hazırım!
Tutun.
Tamam.
Gidiyoruz.
Bu pedallar yarış arabalarınınkine benzer.
Birbirlerine çok yakındırlar.
Böylece kadınlar için kullanması
çok kolaylaşır, çünkü ayakları çok küçüktür.
Ben hariç.
Ben 9 beden giyiyorum.
Dirsekten bileğe kadar olan kollar da ayaklar kadar büyüktür.
Bunu biliyor muydun?
Hayır,bilmiyordum.
Bu önemsiz birşey.
Söyle bana, ne kadar...
Senin gibi kızlar bu günlerde ne kadar kazanıyor?
Ballpark.
100 dolardan aşağı almam.
Bir gece?
bir saatliğine.
Bir saat?
Saatte 100 dolar kazanıyorsun ve çizmeni
sıkıştırmak için iğne mi kullanıyorsun?
Şaka yapıyorsun.
Para hakkında asla şaka yapmam.
Ben de.
Bir saatte 100 dolar.
Oldukça iyi iş.
Ehh, hayır.
Fakat potansiyel var.
İyi geceler Bay Lewis.
Bu gece arabaya
ihtiyacın olacak mı?
Umuyorum hayır!
Ah. buradayız artık
Evet.
Artık iyi olacak mısın?
Evet, 20 dolarımla şuradan bir taksiye bineceğim.
İşyerine döneceksin.
Evet.
İşyerim. evet.
Tamam, gezinti için teşekkür ederim .
Görüşürüz.
hoşçakal.
Taksi yok mu?
Hayır, otobüsleri severim.
Düşünüyordum da
bir geceliğine gerçekten 100 dolar mı dedin?
Evet.
Evet.
Tamam, eğer çok önemli bir
randevun yoksa...
Bana otelde eşlik edersen
gerçekten çok memnun olacağım.
Kazandın.
İsmin ne?
Edward.
Edward. Bu benim şu koca dünyada
tek favori ismim!
Hayır !
Sana ne olduğunu söyleyeyim
bu kader, Edward.
Neyse odur.
Bunu neden üzerine almıyorsun?
Neden ?
Bu otel senin bir saatliğine oda
kiralayabileceğin otellere benzemez.
Ah.
Wow !
Tamam.
Tanrı aşkına.
Benimle gel
ve kırıtmayı bırak.
İyi geceler, Bay Lewis.
Merhaba. Hiç mesaj var mı?
Evet, bir çok.
Teşekkür ederim.
Bana şampanya ve çilek
gönderebilir misiniz, lütfen? Tabii ki.
Bay Lewis için oda servisi, lütfen.
Ah tatlım.
Ne olduğunu biliyor musun?
Çorabımda bir kaçık var.
Ama ben çorap giymem ki...
Bu renge bayılırım !
Bir koltuk var hem de iki kişilik.
İlk kez asansöre biniyor da.
Kapa çeneni, tatlım.
Üzgünüm, bunun için yardım edemem.
Dene.
Çatı katı.
çatı katı.
Evet.
Mmm.
Sola.
Oh.
Anahtarı unutmuşum.
Etkilendin mi?
Dalga mı geçiyorsun?
Böyle yerlere her zaman gelirim ben.
Gerçeği söylemek gerekirse,
bu odaları birer saatliğine kiralıyorlar.
Eminim yapıyorlardır.
Wow, müthiş manzara!
Bahse girerim burdan okyanusa
kadar giden bütün yolları görebiliriz.
Bunu hatırlayacağım.
Ben dışarıya çıkmam.
Neden çıkmıyorsun?
Yüksekten korkuyorum.
Sen mi?
Öyleyse neden çatı katını kiraladın?
Bu en iyisi.
Çevrede ilk katta olan bütün
çatı katlarına baktım,
Fakat bulamadım.
Ben şimdi burda seninleyim,
benimle ne yapmak istiyorsun?
Ne bilmek istiyorsun?
Hiç ipucu yok.
Hayır mı ?
Kesinlikle bunu planlamamıştım.
İyi, herşeyi planlar mısın?
Herzaman.
Evet. ben de.
Ben aslında hayır, ben planlayıcı değilim.
Planlı olduğumu söyleyemem.
Ben şey olduğumu söyleyebilirim, um,
bir çeşit "rüzgarın savurduğu yere kadar"...
Biliyorsun, anı anına.
Bu benim. Bu evet.
Mmhmm. Bilirsin,
ödeme yapabilirsin.
Bu benim buzlarımı eritmenin
bir yolu olabilir.
Oh, evet. üzgünüm.
Sanırım nakit kabul edersin.
Nakit iyi olur, evet.
Faksımın üzerindesin.
Tamam, daha önce hiç bunun üzerinde
yapmamıştım.
Şirin. Çok şirin. Teşekkür ederim.
Tamam. Başlıyoruz.
Seç bir tane. Kırmızı var, yeşil var, sarı var.
Moru tercih etmiyorum, fakat bir tane altın renkli var.
Prezervatifin şampiyonu.
Bir ve tek. hiç bir şey
bundan öteye geçemez.
Ne diyorsun? Hmm ?
Korunma büfesi.
Ben korunan bir kızım.
Tamam, bunlardan birini seçelim.
Hayır. Ben...
Neden biraz konuşmuyoruz , olmaz mı?
Konuşmak. evet... uh... tamam.
Edward, şehre iş için mi
yoksa eğlence için mi geldin?
İş, sanırım.
iş,sanıyorsun.
Tamam... tahmin edelim.
Tamam... tahmin edelim.
Bu seni... avukatsın.
Avukat.
Mmhmm.
Avukat olduğumu düşündüren nedir?
Senin..., umm...
keskin, işe yaramaz bakışlar.
İddia ederim bir çok avukat tanıyorsundur.
Herkesi tanıyorum.
Bu nedir?
Şampanya.
Oh ! İyi.
Kendimi iyi hissetmeme
yardımcı olur.
Doldur.
İyi geceler.
Merhaba
Nerede istiyorsunuz?
Nerede istiyoruz?
Barın orada.
Afedersin!
Faturanıza ekledim, Bay Lewis.
Teşekkür ederim.
Neye bakıyorsun?
Neye bakıyor?
Ah, evet. burada işte.
Çok teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim, efendim.
İyi geceler.
Bahşiş. Wow.
Bunu unutmuşum. Oh.
Aptal.
Boşver üzülme.
Çizmelerimi çıkarsam sorun olur mu?
Olmaz.
Öyleyse, bir karın var mı? Kız arkadaşın?
İkisi birden.
Neredeler? Birlikte alışveriş mi yapıyorlar?
Eski karım... Şu an Long İsland'da...
Benim eski evimde...
...eski köpeğimle birlikte.
Eski kız arkadaşım,
Jessica NewYork'ta...
...konuştuğumuz kadarıyla dairemden
taşınmış olmalı.
Neden çilekle denemiyorsun?
Neden?
Şampanyanın tadını güçlendirir.
Oh, çok iyi.
Oldukça iyi.
Sen içmiyor musun?
Hayır.
Dinle, Ben... ben yaptığın bütün bu
baştan çıkarıcı şeyleri takdir ediyorum.
Fakat bahşişimi vermelisin...
Bundan emin olmalıyım, tamam mı?
Saate göre hızlı olmalıyım.
Biraz çabuk olabilir miyiz?
Her nasılsa zamanın senin için
bir problem olduğunu hissediyorum.
Neden bunu bir çözüme
kavuşturmuyoruz şimdi?
Müthiş, başlayalım.
Bir geceliğine ne kadar istiyorsun?
Bütün bir gece?
Buna gücün yetmez.
Dene.
300 dolar.
Oldu. Teşekkür ederim.
Şimdi rahatlayabiliriz.
Bir dakikalığına işim var.
Şampanya bana birşeyler yaptı.
Seni duyamadım. Ne dedin?
Uh...
Bir dakikalığına burada işim var...
Ne bu, ne var, ah, elinde?
Ne saklıyorsun?
Hiçbirşey.
Tamam bak,
burada uyuşturucu filan istemiyorum
İstemiyorum.
Eşyalarını ve paranı al ve git buradan.
Uyuşturucu kullanmıyorum, tamam mı?
Ben... ben 14 yaşımdayken
kullanmayı bıraktım.
Bu ne? Bu ne?
Bu diş ipliği.
Evet? Ne olmuş?
Çilek parçaları için.
Dişetlerini ihmal etmemelisin.
Üzgünüm. Lütfen devam et.
Teşekkür ederim.
İzleyecek misin?
Hayır, Gidiyorum.
Teşekkür ederim.
Sadece, uh, çok az insan beni
şaşırtabilmiştir.
Evet, iyi, şanslısın.
Bir çoğu da beni şok etmiştir.
İzliyorsun.
Gidiyorum.
-Evet bu doğru olabilir, Vance.
-Evet, biliyorum, fakat hala Morse
Endüstrileriyle ilgili her rakamı bilmeliyim.
-Londra'dan alıyorum.
-Şimdi Tokyo'dan bilmek istiyorum.
-Arayacağım ve ne zaman istersem alacağım
Teşekkür ederim.
Burada halıda piknik yapıyorum,
içmek istemediğine emin misin?
Çok eğleniyorum. Söyleyemez misin?
Biliyor musun, bu bölümü daha
önce görmemiştim.
Ne istiyorsun?
Ne yapacaksın?
Herşeyi.
Fakat ağızdan öpüşmem.
Ben de.
Hey, orada ne yapıyorsun?
İyi.
Günaydın, Bayım.
Günaydın, Bay Thompson.
Günaydın, Günaydın.
Günaydın, efendim.
Günaydın, Bay Thompson.
Günaydın, Marjorie.
Tabii ki Morse mücadele edecek.
Umduğumuz bu.
Şirketi için senelerdir çalışıyor
İsmini kırtasyeciye devredeceğini
sanmıyorum.
Seninle yüz yüze görüşmek istiyor.
Bunu yapmayacağım.
Tabii ki yapmayacaksın.
Fakat herşeye rağmen yapmalısın.
Bu gece. Akşam yemeği. Hazır ol.
Oh, Edward, Edward.
Bak bu gerçekten iyi bir fikir değil.
Kesinlikle yalnız olma.
Biliyor musun? O yaşlı ve alıngan bir adam.
Bilirsin, yanlış şeyler yapmadan
gözüne girmeye çalışmalıyız
İyi, her zaman bazı şeylerin
yanlış olabilme ihtimalleri vardır.
Bundan hoşlanmamın nedeni de bu.
Oh, şunu söylemeliyim Phil, araban hakkında.
Oh, Tanrım. Ne?
Raylarda gidiyor gibi...
Ne? Bu da ne demek? Edward ? Edward !
Selam!
Güzel, günaydın.
Kızıl.
Daha iyi.
Beni uyandırmamışsın.
Gerçekten meşgul olduğunu görebiliyorum.
Bir kaç dakika sonra gideceğim buradan.
hayır, acele etme.
Aç mısın?
Olmalısın.
Neden oturup birşeyler
yemiyorsun?
Ben ,menüde ne varsa ısmarladım.
Neleri sevdiğini bilmiyorum.
Teşekkürler.
Tamam mı? iyi.
İyi uyudun mu?
Evet, çok iyi.
Nerede olduğumu unutmuşum.
Mesleki risk?
Evet. Sen uyudun mu?
Biraz, kanepede.
Ben ,dün gece çalışıyordum.
Uyumuyorsun,
uyuşturucu kullanmıyorsun,
İçmiyorsun,
hiç yemiyorsun.
Sen ne yaparsın , Edward ?
Çünkü avukat olmadığını biliyorum.
Bu doğru.
Burada dört sandalye daha var.
Oh.
Ne yaparsın?
Şirketleri satın alırım.
Ne çeşit şirketleri?
Finansal problemleri olan şirketleri satın alırım.
Eğer problemleri varsa,
onları kelepir fiyattan alıyorsun, ha ?
Evet, bu hafta bir şirket alıyorum.
Fiyatı bir milyon olan kelepir bir şirket alıyorum
Bir milyon dolar ?
Evet.
Wow. Sen gerçekten akıllı olmalısın, ha ?
Ben sadece 11.sınıfa kadar okudum.
Okula nereye kadar gittin?
Gidilebilen en son yere kadar.
Ailen seninle gerçekten gurur duyuyo olmalı, ha ?
Gerçekten bir milyon doların yok öyleyse, ha ?
Hayır, birazını bankalardan ve yatırımcılardan alıyorum.
Bu kolay bir şey değil.
...ve hiç birşey yapmıyorsun,
hiç birşey inşa etmiyorsun.
Hayır, hayır.
Peki aldığın şirketlerle ne yapıyorsun ?
Onları satıyorum.
Yapmama izin ver.
Onları satıyorsun.
Ben bütün şirketi satmıyorum;
onu parçalara ayırıyorum...
...ve değerinin daha üstünde bir fiyata satıyorum
Öyleyse bu arabayı çalıp,
parçalayıp, satmaya benziyor,haksız mıyım?
Evet, bir çeşit. fakat yasal yoldan.
Mmmmm.
Bak, şimdi mükemmel.
Kötü değil. hiç kötü olmadı.
Bunu nereden öğrendin?
Lisede okul takımıyla yatmıştım.
Bir büyükbabam vardı ! bana karşı çok nazikti.
pazarları kravat takardı.
İzin verirsen, gitmeden önce
küvette yıkanabilir miyim?
Önemli değil çok derine dalma.
Merhaba?
-Edward, ben Phil. dinle,
kapının dışından arıyorum.
-Şunu bilmeni istiyorum,
Morse bu gece için hazır.
Oh, bu iyi.
-Torununu da yanında getiriyor.
-Onu şirketin başına geçirmek için
eğitiyor. Bilmiyorum.
Ah, evet. ismi David olan çok güçlü
bir erkek. Polo oynuyor.
-Bak bunu tekrar söylemek zorundayım.
Yalnız gitmeni istemiyorum.
*I just want your extra time and your *
-Bak, yanında biriyle gitsen
çok daha iyi olur.
-Biliyorsun? Sosyal görünmelisin.
-Edward ? Beni duyuyor musun?
Oh, evet. evet, buradayım.
* If you want to impress me *
-Bu da nedir?
* Oh *
Hizmetli şarkı söylüyor.
* Got to be
too flirty, Mama *
* I know how to undress me *
Evet...dinliyorum.
-Edward,bir çok hoş kadın tanıyorum.
Hayır, tanımıyorsun.
* I just want your extra time
andyour *
* Kiss *
Yakınımda, bir tane var.
* If you want to impress me *
Sen sadece Morse 'un neler
yapacağına konsantre olmalısın.
Ben ne yapacağımı biliyorum.
* I know how to undress me
Mmhmm, yeah, baby *
* I want to be your fantasy *
* Well, maybe
you could be mine *
* Mmhmm
You just leave it *
* All up to me **
Prince sevmez misin?
Hayatın kendisinden çok.
Kapıyı vurmaz mısın?
Vivian, sana bir iş teklifinde bulunacağım.
Ne istiyorsun?
Pazara kadar şehirde olacağım.
Bütün bir haftayı benimle geçirmeni istiyorum.
Gerçekten mi?
Evet.
Evet, seni bir çalışan gibi kiralamak istiyorum.
Bütün bir hafta senin yanında olmamı mı istiyorsun?
Sana kız arkadaşım olarak
görünmen için ödeme yapacağım.
Ben de bundan mutluluk duyacağım.
Fakat sen yakışıklı ve zengin bir adamsın.
Milyonlarca kız bulabilirdin.
Profesyonel birini istiyorum.
Bu hafta romantiklik saçmalıkları istemiyorum.
Eğer bir günde 24 saatten bahsediyorsak
bu sana pahalıya patlar.
Oh, evet, tabii ki!
Tamam, başlıyoruz.
Bana bir Ballpark örneği ver.
Ne kadar ?
Altı gece, günler de.
Dört bin.
Altı gece 300 den 1800 eder.
Günleri de istiyorsun.
İki bin.
Üç bin.
Oldu.
Tanrı aşkına!!
Vivian.
Vivian, bu evet demek mi?
Evet, evet!!
Günün çoğunda dışarıda olacağım.
Senden kıyafet almanı istiyorum.
Kredi kartlarına dikkat et.
Akşamları dışarı çıkabiliriz.
Giymek için birşeylere ihtiyacın var.
Ne gibi?
Gösterişli olmasın, seksi olmasın.
Muhafazakar. Anladın mı?
Sıkıcı.
Şık. başka soru?
Sana Eddie diyebilir miyim ?
Cevap beklemiyorsan diyebilirsin.
2000 için de kalırdım.
Dört de öderdim.
Bu gece görüşeceğiz.
Bebek sana öyle iyi davranacağım ki,
Beni asla bırakmak
istemeyeceksin.
Altı gün için 3000 dolar.
ve, Vivian, gitmene izin vereceğim.
Fakat şimdi buradayım.
Üç bin dolar!
Ooh.
Merhaba?
Seni aradım aradım.
Dün gece neredeydin?
Anne?
Ben Viv.
Oh. selam.Bir partideydim.
Sen neredesin ?
Buna hazır mısın?
O adamı hatırlıyor musun?
Lotus ? Onun otelinde
Beverly Hills deyim.
Çatı katında,
banyosu Blue Banana'nınkinden
bile daha büyük !
Bunu dinlemek zorunda mıyım?
Kit, bütün hafta onunla kalmamı istiyor.
Ve bana ne kadar vereceğini biliyor musun?
Tahmin et. Asla tahmin edemessin.
3000 dolar.
Kahretsin!
Tanrı adına yemin ederim.
Ve giysi satın almam için fazladan para.
Oh, adamım ! Ben salağım.
O adamı sana ben verdim !
3000 dolar. Gerçekten mi?
Dönme mi?
Hayır.
Çirkin?
Çok yakışıklı!
Peki, burada hatalı olan ne?
Hiçbirşey.
Sana parayı henüz vermedi mi?
Haftanın sonunda.
İşte yanlış burda.
Bana dün gece için
300 doları bayıldı ama... ve, Kit ?
Ben de danışmaya sana biraz para
bırakacağım . Benim için almanı istiyorum.
Ben Regent Beverly Wilshire'dayım,
bir yere yaz.
Yazıyor musun?
Unutacaksın, yaz bir yere.
Reg... Bev... Wil.
Şimdi, bir şey daha var. Kıyafetleri nerden
satın alacağım? Ona iyi görünmeliyim
Beverly Hills'te mi ?
Evet.
Rodeo Drive, bebek.
Selam
Evet, bayan, yardım edebilir miyim ?
Evet, bunu Kit De Luca için bırakıyorum.
Gelip alacak.
Sakın açmayın.
Hayır, Bayan.
Grazie.
Arrivederci.
Miss Wilson,
bu bayanı tanıyor musunuz ?
Hayır, efendim.
* Wild women do *
* And they don't regret it *
* Wild women show
what they're goin' through *
* Ooh *
* Wild women do
what you think you'll never *
* What you only dream about
wild women do *
* Oh, yes, they do *
* You tell me you
want a woman who *
* ls simple as a flower *
* Well, if you want me
to act like that *
* You've got to pay me
by the hour *
* Wild women do
and they don't regret it *
* Oh, wild women show *
* What they're goin' through
Ooh, yeah *
* Wild women do
what you think you'll never **
Yardımcı olabilir miyim?
Sadece bakıyordum.
Belirli bir şey mi arıyorsunuz ?
Hayır. Evet, evet,
muhafazakar... birşeyler.
Evet.
Hoş şeyleriniz var.
Teşekkürler.
Bunun fiyatı ne kadar?
Bunun size uyabileceğini sanmıyorum.
Bunun bana uyup uymayacağını
sormadım. Ne kadar olduğunu sordum...
Bunun fiyatı ne kadar, Marie ?
Çok pahalı.
Çok pahalı.
Bakın, alabilecek kadar param var.
Size göre bir şeyimiz
olduğunu sanmıyoruz.
Belli ki yanlış yere gelmişsiniz.
Lütfen gidin.
-Doktor'un ofisi?
İki blok aşağıda sonra sola dönün
-Teşekkürler
-Tiffany köşedeki yeri almış
tasarımı seviyorlar.
-Bütün bu şeylerden dolayı çok heyecanlıyız.
-Via rodeo nun 75 li yıllarda Beverly Hills in...
-...ilk caddesi olduğunu biliyor muydun?
Afedersiniz, miss, yardımcı olabilir miyim ?
Odama çıkıyorum.
Anahtarınız var mı?
Oh. O kart cinsi şeyi unutmuşum.
En üst katta kalıyorum.
Burada misafir misiniz ?
Bir arkadaşımlayım.
Bu arkadaşınız kim olabilir ?
Edward.
Edward ?
Edward... Edward,ahh...
O beni tanıyor.
Dennis.
Dennis, gece nöbetini yeni bitirdin
değil mi? Hmm ?
Evet, efendim.
Bu genç bayanı tanıyor musun?
O Bay Lewis'le.
Bay Lewis.
İşte bu. Edward Lewis !
Teşekkürler, Dennis.
Belli ki dün gece gelmişsiniz.
Teşekkürler.
Oh, Tanrım! Şimdi ne var? ne? ne?
Bugün herkesin nesi var?
Hayır, hayır. Tamam.
Benimle gelin.
Küçük bir sohbet yapacağız.
Teşekkürler. Dennis, teşekkürler.
Geliyorum.
İsminiz nedir, miss ?
Ne olmasını isterseniz?
Benimle oyun oynamayın, genç Bayan.
Vivian.
Teşekkürler . Vivian.
Peki, Miss Vivian.
Diğer otellerde olan şeyler
Regent Beverly Wilshire' da olmaz.
Bay Lewis,
çok özel bir müşterimizdir...
...ve biz müşterilerimizi dostlarımız gibi
düşünürüz.
Şimdi, müşteri olarak, Bay Lewis'in bazı
özel müşteri kurallarına uymasını umarız.
Fakat dost olarak,
bunu görmezden gelebiliriz.
Şimdi varsayalım ki siz onun....
Akrabası?
evet.
Ben de öyle düşünmüştüm.
O zaman siz onun...
Yeğeni?
Tabii ki. doğal olarak,
Bay Lewis bu otelden ayrıldığında sizi
bir daha burada görmeyeceğiz
Burada başka amcanız olmadığını
farzediyorum.
İyi! Artık birbirimiz anlıyoruz.
Size biraz daha...
...uygun giyinmenizi önerebilir miyim?
Hepsi bu!!
Hayır, hepsi bu değil.
Benim de yapmaya çalıştığım buydu.
Bugün Rodeo Drive da...
...giysi almaya çalıştım,
ve bana yardım etmediler.
Artık param var
ama elbise alamıyorum!
Bana yardım etmenizi beklemiyorum,
fakat bunların hepsi benim, tamam mı?
Bu gece akşam yemeği
için bir elbise almalıyım!
Ve kimse bana yardım etmiyor.
Oh, eğer polisleri arayacaksan.
Evet, polisleri ara. Bu müthiş.
Onlara merhaba dediğimi söyle.
Bayan reyonu mu?
Bridget, lütfen.
Evet, Bridget, merhaba.
Ben Barnard Thompson ,Regent Beverly Wil...
Teşekkürler, evet, fakat bana bir iyilik
yapmanı istiyorum, lütfen.
Sana birini yolluyorum.
İsmi Vivian.
Çok özel bir konuğumuz.
Çok özel bir konuğumuzun yeğeni.
Burası Morse krallığının hazinesi...
Los Angelas'ın Long Beach limanının
en önemli endüstriyel arazisi...
...emlakçılık imkanları sonsuz
fakat biz ilk olarak araziyi düz hale getirmeliyiz.
Bilgileri aldık Bay Stuckey.
Edward, Morse 'u çağdaşlaştırmalıyız .
Don, gösterime devam edebilir misin, lütfen ?
Evet, ne? konuş.
Yaşlı adam Morse deniz kuvvetleriyle
destroyer inşaa etmek için...
...350 milyon dolar kontrat imzalamak üzere...
Bahriye kontratı, buna inanamıyorum.
Sen bu konuda hiç bir umutları
olmadığını söylemiştin!
Olmadığını umuyorum.
Hey, biliyorsun, bu doğruysa
maliyeti çok fazla olur.
Bu tahviller tavana vurabilirdi.
Evet Sherlock.
Belki bu bilgiyi aldığımız için şanslı
olmalıyız, efendim.
Bakın, belki bu bir çocuk oyuncağı.
Çocuk oyuncağı ?
Hey, unut bunu, Pal. Binlerce
saat işimiz var!
Kimse hiç birşeyi kolay kazanamaz!
Philip, bence o haklı.
Beyler, rahatlayın !
Sakin olun! Senatoda kimi tanıyoruz?
Senator Adams.
Tamam, Senator Adams.
Onun nerde olduğunu bulalım.
Deniz kuvvetleri Senatoyla görüşmeden
hiçbirşey için 350 milyon dolar harcamaz.
Bugün burada neler olduğunu
anlamıyorum, beyler. Merhaba ?
Seni bunun için tuttum,
Phil, benim için endişelenmen için.
Senin ofisinde olacağım. Bob, eğer
jeolojik haritaları göndermek istersen...
Problem yok.
Teşekkür ederim.
Edward.
Dinle, bu gece için herşey ayarlandı.
Mmhmm.
Birlikte çıktığın şu kız kim?
Tanıdığın biri değil.
Evet ,
Edward Lewis Yatırımcılık. Phil Stuckey.
Evet, şimdi burada.
Meraklanmayın, Mrs. Rainey, geldiğinde
sizi arayacağım. Teşekkür ederim.
İyi günler.
Teşekkür ederim.
Merhaba. Sen Vivian olmalısın.
Benim ismim Bridget.
Evet, selam Barney sizin benimle
ilgileneceğinizi söyledi.
O çok tatlıdır. Şehirdeki planlarınız nedir?
Bir akşam yemeğine çıkacağız.
Oh, oraya oturma,tatlım.
Dışarı çıkacaksın ? Akşam yemeği?
Mmhmm.
Tamam, senin bir kokteyl elbisesine
ihtiyacın var öyleyse, gel benimle.
Eminim, burada amcanızın seveceği
birşeyler bulabiliriz.
6 beden değil mi?
Evet. Bunu nasıl bildiniz?
Oh, benim işim bu.
Bridg, o benim gerçek amcam değil.
Asla değillerdir, tatlım.
Barney ! afedersiniz, Bayım.
Bir elbise aldım!
İyi, onu giyebileceğinizi umudediyorum.
Oh, hayır, onunla bir sorunum yok! dinle,
ayakkabilarım da var. Görmek ister misin?
Hayır, bu gerekli değil.
Eminim oldukça güzellerdir.
Teşekkür ederim.
Tamam, iyi, dinle.
Senin lafını kesmek istemem ama
Bridget oldukça iyiydi...
...ve sana teşekkür etmek istedim.
Çok iyisin.
Rica ederim, Miss Vivian.
Merhaba?
Asla, hiç bir zaman telefonu açma.
Öyleyse neden beni arıyorsun?
Kıyafet aldın mı bugün ?
Elbise aldım. Kokteyl elbisesi.
Güzel.
Tam 7:45 te otel lobisinde olacağım.
Ne ? Kapıya kadar gelmeyecek misin?
Bu bir randevu değil.
Bu iş.
Beni nereye götüreceksin?
Voltaire diye bir restorant...
Çok şık.
Tamam.
Seninle lobide buluşacağım ama bana
sadece parasını ödediğin için.
Tamam, çok teşekkür ederim.
Tekrar arar mısın, lütfen.
Bay Stuckey sizi görmek istiyor.
Ona çok önemli bir telefon
konuşmasının ortasında olduğumu söyle.
Merhaba?
Sana telefonu açmamanı söylemiştim.
Sen de beni aramayı bırak o zaman.
Hasta.
Barney !
Uymadı mı?
Hayır, hayır, hayır, hayır.
Benim küçük bir problemim var.
Tamam, Miss Vivian,
biraz zaman.
Yemek peçetesi.
Yemek peçetesi, nazikçe dizlerin
üzerine konur.
İyi. Dirsekleri masadan indirin,
kambur oturmayın.
Karides çatalı,
Salata çatalı, yemek çatalı.
Kesinlikla salata çatalını biliyorum.
Geri kalanı ise biraz karışıyor
Tamam, eğer unutursanız,
sadece çatalın dişlerini sayın.
Dört diş: yemek çatalı.
...ve bazen salata çatalında üç diş
olabilir, bazen de...
Pardon, Bay Lewis. Ben Bay Thompson.
Otel müdürüyüm.
Afedersiniz, Bir arama yapmam gerekiyor.
Evet, um, efendim.
Size bir mesajım var efendim
Kimden?
Yeğeninizden, efendim.
Benim neyim?
Sizinle kalan genç bayan, efendim.
Oh. Hmm.
Sanırım ikimizde onun benim yeğenim
olmadığını biliyoruz. Tabii.
Çünkü ben ailenin tek çocuğuyum.
Evet, efendim.
Mesaj nedir ?
Sizi salonda bekliyor.
Miss Vivian oldukça meraklı genç bir hanım
Meraklı?
iyi geceler efendim.
Teşekkürler, Bay ?
Thompson. ben bu otelin
...bu otelin müdürüyüm, efendim.
Geciktin.
Çok hoşsun.
Affedildin.
Gidelim mi?
Burdan, Bay Lewis, sizi bekliyorlar.
Kırıtmayı bırak.
Bay Morse.
Evet, Bay Lewis. Ben Jim Morse.
Bu ateştopu benim torunum, David.
Ateştopu hakkında bir şey diyemem ama
torunu olduğum gerçekten doğru.
İkinizle de tanıştığıma memnun oldum.
Benim bir arkadaşım, Vivian Ward.
Merhaba. Sizinle tanıştığıma gerçekten
memnun oldum. Bay Morse. David.
Lütfen, oturun.
Afedersiniz.
Nereye gidiyorsun ?
Bayanlar tuvaletine gidiyorum.
Yukarda, sağda.
Tamam. afedersin.
Sana da yemek siperişi vereyim mi?
Yeah.
Lütfen. Teşekkür ederim.
Yapacağım.
Bay Lewis, büyükbabam bir şirketi
yaratanın onun...
...kaderini de konrol edebileceğini söylüyor.
Salata nerede?
Salata yemeğin sonunda gelir.
Bildiğim tek çatal onun ki.
İzin verin, bunu başka bir yola anlatayım.
Halka karşı söylemleriniz ve
havada dolaşan dedikodulara göre...
...sizin bununla ilgili gerçek maksatlarınızı
çözmekte oldukça zorlandık.
Sizi tanımıyorum,
fakat neyin nasıl olacağını da anlayamıyorum.
Biliyorsunuz, biz bu gemileri inşa ederken
şehirde çok arazi vardı
Bu ülkeyi benim büyükbabam gibiler yaptı.
Bunu kim ısmarladı?
Beyefendi, madam, afiyet olsun.
Bunlar escargot, fransızların salyongozu,
oldukça lezizdir.
Dene. David ?
Bay Lewis, eğer kontrol altına alacaksanız
ki yapabileceğinizi sanmıyorum,
eğer yaparsanız...
...bu şirketle ilgili planlarınız nedir?
parçalara ayırmak
ve bu parçaları satmak.
Benim 40 yıllık emeğimi
satılığa çıkarmanız konusunda...
...heyecanlı olmadığımı
eminim ki anlayacaksınız.
Size ödeyeceğim para sonucunda, Bay Morse,
çok zengin bir adam olacaksınız.
Yeterince zenginim.
Sadece tersanemi kendim yönetmek istiyorum
Güvenilmez küçük budala!!
Bu her zaman olur.
Babanızla tanışmıştım.
İsmi neydi?
Carter.
Evet, Carter. Carter Lewis.
Herkesin söylediği gibi alçak bir adam değildi
Hayır, Bunda ayrıcalıklarım var.
Bu onu gururlandırır mı?
Kuşkuluyum. Şu an hiç problem değil. O öldü
Oh, duymamıştım, üzgünüm.
Ben de üzgünüm.
Bay Morse, bu buluşmayı siz talep ettiniz.
Sizin için ne yapabilirim?
Şirketimden ellerinizi çekin.
Bunu yapamam.
On milyon senedi paylaştırdım.
Stoklarınızı tekrar alacağım.
Paranız yok.
Bulacağız; 10 destroyer yapmak için
kontrat imzalıyoruz
Kontrat olmayacak.
Kontrat şu an senatoda bekletiliyor.
ve orada kalacak.
Nasıl böyle bir şeyi yapabilirsiniz?
Kirli politikacıların ceplerinden ellerinizi
çekemiyorsunuz...
Sakin, sakin,
sakin olun. Sakin ol, David.
Bay Lewis sert oynuyor.
Evet, evet, yaparım.
Bunu yeterince dinledim. Vivian,
seninle tanışmak büyük bir zevkti.
Üzgünüm, büyükbaba.
Biraz hava almalıyım, Bay Lewis.
Torunuma katılsam iyi olacak.
İkinize de afiyet olsun.
Eminim oldukça lezzetlidir.
İyi şanslar, miss.
Dikkatli ol, Lewis.
Seni parçalara böleceğim.
Dört gözle bekliyorum, efendim.
Edward ?
Öpüşmememin nedeni bu.
Çok kişisel.
Bu şuna benziyor
Uyuşuk kal, karmaşık olma...
Bir erkekle birlikte olduğum zaman,
robot gibi oluyorum...Hep bunu yapıyorum
Ben ... sen hariç demek istiyorum.
Oh, tabii ki, beni hariç.
Sen ve ben birbirine oldukça
benzeyen yaratıklarız, Vivian.
İkimiz de insanları para için beceriyoruz.
Babanla ilgili duyduklarıma üzüldüm.
Ne zaman öldü?
Geçen ay.
Onu özlüyor musun?
Onunla 14 buçuk yaşımdan beri
konuşmuyordum
Öldüğü zaman yanında değildim.
Bununla ilgili konuşmak ister misin?
Hayır.
İyi, güzel bir fikrim var.
bütün gece eski filmleri seyredip.
TV nin önünde sebzeler gibi yayılalım.
"yayılmak" ?
evet. sebzeler gibi.
Lahana gibi yatmak.
Bak, sana ne diyeceğim. Geri döneceğim.
Yarın lahana gibi yayılırız.
Nereye gidiyorsun?
Biraz aşağıya iniyorum.
-evlilik cüzdanı mı dedin?
-şimdi, konuyu değiştirme,
sadece pulu ver.
-Oh, seni seviyorum, Adam, Alex, Peter,
Brian, ismin her neyse.
-Oh, seni seviyorum.
Çatı katındayım.
Buradaki adam...
Bay Lewis, aşağıda bir yerlerde
onu gördünüz mü?
Teşekkür ederim.
çok teşekkür ederim.
Çaldığını bilmiyordum.
Sadece yabancılara çalarım.
Yukarıda kendimi çok yabancı hissettim.
Beyler, bize biraz izin verir misiniz, lütfen?
Teşekkür ederim.
İnsanlar her zaman
ne dersen yaparlar mı?
Sanırım öyle.
Uyan. alışveriş zamanı.
Şimdi, bu kartı kullanırken bir sorun
yaşarsan, oteli ara.
Tamam mı?
Yine alışveriş.
Mmhmm.
Dün birden fazla elbise almamana şaşırdım.
Düşündüğüm kadar eğlenceli değilmiş.
Neden olmasın?
Bana çok kaba davrandılar.
Kaba davranmak mı?
İnsanlar bana bakıyor.
Sana bakmıyorlar bana bakıyorlar.
Mağazalar insanlara hoş davranmıyor.
Onları sevmiyorum.
Mağazalar insanlara nazik değildirler;
onlar kredi kartlarına naziktir.
Tamam, kırıtmayı bırak, cikletini çıkart.
Bunu yaptığına inanamıyorum.
Evet.
ben Bay Hollister,
müdür. size yardım edebilir miyim?
Edward Lewis.
Ah, evet, efendim.
Şurada duran genç bayanı görüyor musunuz.
Evet.
Bu mağazada onun kadar güzel başka
bir şey var mı?
Oh, evet.
Oh, hayır ! hayır, hayır, hayır,
Biz onun almak istediği kadar bir çok güzel
şeye sahibiz demek istedim.
Benim de değinmek istediğim nokta bu
ve hepimiz de buna katılıyoruz.
Buraya gelme nedeniniz de bu
Afedersin. Bir kaç insanın bize
yardım etmesine ihtiyacımız var.
Neden olduğunu söyleyeceğim.
Burada inanılmayacak kadar
çok para harcayacağız.
Bu yüzden biraz yardıma ihtiyacımız var.
Gerçekten istediğimiz bu.
Bunu anlıyor musunuz?
Bayım bunun için gerçekten
doğru mağaza ve doğru şehirdesiniz.
Gördüğünüz herşeyi yapabiliriz,
bu yüzden eğlenceye hazır olun.
Mary Pat, Mary Kate,
Mary Francis, Tovah, görelim!
Hadi kızlar getirin.
Kesinlikle müthiş olacak.
Afedersiniz, efendim, uh,
evet?
Tam olarak ne kadar
para harcamayı düşünüyordunuz?
Az mı çok mu?
Gerçekten fazla.
Bu adamı seviyorum!
Bay Lewis, efendim. Bay Lewis,
nasıl gidiyor? Oldukça iyi,sanırım.
Henüz başlamadık sanırım.
Çok iyi efendim. Siz sadece çok yakışıklı değil,
aynı zamanda çok da güçlü bir adamsınız.
Size burada ikinci kez rastlıyorum,
siz gerçekten saygıdeğer...
Hollister.
Evet, efendim.
Bana değil. Ona!!
Özür dilerim, efendim. Üzgünüm.
Nasıl gidiyor, bayanlar?
Oh, Edward, Edward.
Hangi cehennemdesin?
Heryerde söylentiler dolaşıyor.
Morse senin teklifini
yükseltecekmiş, dostum.
Karşı mı çıkıyor?
Tanrım, o güçlü yaşlı bir kuş.
Deniz kuvvetleri kontratlarının
durdurulduğunu biliyor.
Parayı nereden alacak?
Bilmiyorum.
O, ah bence çalışanlarını
şaşkına çevirecek.
İmzalamak için hala birilerine
ihtiyaç duyuyordur.
Onun kim olduğunu bulmalıyız.
Evet, tamam. Anladın.
Tek başınasın.
İşe dönmek zorundayım.
Harika görünüyorsun !
Kartım onda.
Ona kullanmasında yardım edeceğiz, efendim.
* Pretty woman
walking down the street *
* Pretty woman
the kind I like to meet *
* Pretty woman *
* I don't believe you
You're not the truth *
* No one could look as good as you
Mercy *
Edward bu kravata bayılacak.
Ona kravatını verecek misin?
Kravat mı?
Kravatını çıkar. ona kravatını ver.
O bunu yapmak ister,
bu kravatı görünce delirecek.
Pizza'yı kim ısmarladı ?
* Pretty woman, stop a while *
* Pretty woman, talk a while *
* Pretty woman
give your smile to me *
* Pretty woman
Yeah, yeah, yeah *
* Pretty woman, look my way *
* Pretty woman *
Yardımcı olabilir miyim?
Hayır, teşekkür ederim. selam
Merhaba.
Beni hatırladınız mı?
Hayır, üzgünüm.
Dün buradaydım .
Benimle ilgilenmemiştiniz.
Oh.
Komisyonla çalışıyorsunuz değil mi?
Evet.
Büyük hata. Büyük. Kocaman!
Şimdi alışverişime dönmeliyim.
* Pretty woman
don't walk on by *
* Pretty woman
don't make me cry *
* Pretty woman *
* Don't walk away, hey *
Teşekkür ederim.
* Oh, oh, pretty woman **
Bay Lewis.
Beyler.
Bunu bu öğlen bitirelim, hı?
Jake, Blair le birşeyler yapacak.
2:00, 2:30 iyi olur.
Morse hakkında haklıydın.
Sahip olduğu herşeyi ipotek altında,
hatta donuna kadar.
Para bankada koruma altında.
ve herhangi bir banka değil.
Plymouth Trust, huh ?
Hmm.
Öyleyse söylemeden gidiyor...
dostluktan çok iş anlamında, Bay Morse.
Tek yapacağınız bankayı aramak.
Yeah.
Edward, bağışla beni ama ,
bu hafta neyin vardı?
Gitmesi için Morse a bir şans mı
veriyorsun?
Çocukken bloklar yapmayı
severdim, Phil
Ne?
Bloklar.
Binalar.
Binalar inşa etmek.
Ben de Monopol severdim. Boardwalk,
Park Place. Varmak istediğin nokta?
Biz hiçbirşey inşa etmiyoruz, Phil.
Hiçbirşey yapmıyoruz.
Para yapıyoruz, Edward.
Bir yıldır bu anlaşma üzerinde
çalışıyoruz. İstediğin bu değil mi?
Bunu sana devrediyorum.
Morse artık savunmasız.
Vuruş zamanı.
Bunu bitirelim.
Bankayı ara !
Günün nasıldı, canım?
Hoş kravat.
Bunu sana aldım.
Annem müzik öğretmeniydi...
...ve ailesi çok zengin olan
babamla evlendi.
...ve başka bir kadınla beraber
olabilmek için annemden boşandı.
...ve parasını da kendisiyle götürdü.
...ve annem öldü.
Ona çok kızgınım.
Bu cümleyi kurabilmek için
terapiye 10,000 dolar harcadım
Ona çok kızgınım.
Bunu iyi yapıyorum, değil mi?
Tekrar söyleyeyim. Ona çok kızgınım.
Merhaba, ismim Bay Lewis.
Babama çok kızgınım.
Ben de 10 bin dolar için kızgınım.
Babam devraldığım üçüncü
şirketin başkanıydı.
Satın aldım.
Parçalara bölerek sattım.
Psikolog ne dedi?
İyileştiğimi söyledi.
Bu seni mutlu etmiş olmalı
Kalçamdan ayak parmağıma
kadar bacak boyum 44 inç eder...
...basitçe, 88 inçlik bir terapiden
sözedebiliriz...
...seni sarmak için yaptığımız
pazarlığın fiyatı olan...
3,000 dolar.
Yeah.
-Ebersol Şahini Kennan'ı geçti.
Ben Bill Fricker ,Gwen Olsen le...
...bu muhteşem hayırseverlik
olayını anlatacağız. Yürürken izleyin.
Eğer bir şeye basarsan,
arabaya geri dönmeyeceğiz.
Ağaca yakın olmasın.
Karıncaları sevmem. Merhaba.
Buralarda Edward'ı gördünüz mü?
Eğer biri beni tanırsa?
Sanmam. Onlar Hollywood Bulvarı'nda
vakit geçirmiyorlar.
Hadi. Gidelim. Gidelim.
Tamam. Müthiş görünüyorsun.
Hanımefendiye benziyorsun.
Çok iyi zaman geçireceksin.
Kırıtma ve gülümse.
-Humboldt bu tarafa geliyor.
-Toquenee Kennan'ın yanında.
Ceza geliyor.
- Gwen ve Gretchen,
inanılmaz Olsen kardeşler,
-evliliği sanat haline getirmişlerdir.
Edward.
Hemen döneceğim. Bekle.
öyleyse sen ayın favorisi olmalısın.
Kızma hemen.
Edward bizim en hoş bekarımızdır.
Herkes onu ele geçirmeye çalışır.
Onu elde etmeye çalışmıyorum.
Sadece seks için kullanıyorum.
Oh, evet.
Tebrikler.
Tebrikler. Whoo, whoo, whoo !
Bana neden burada olduğumuzu söyle.
İş.
İş toplantısı?
Yeah.
-İlk devre, Bayanlar Baylar.
-Falcons, yedi.
Gems, dört.
Afedersin. Edward ! Edward. Orada.
Phil.
Ah, seni görmek güzel.
Seni de.
Sizi bir arkadaşımla tanıştırmak
istiyorum, Vivian Ward.
Philip Stuckey, Vivian.
Bu karım, Elizabeth.
Edward'ın kızlarından biriyle tanışmaktan
herzaman memnunluk duymuşumdur.
Aman Tanrım!
Bu Tate Whitley Wallington.
Tate ! benim, Elizabeth,
Workout World 'den.
Bir çeşit aerobik kraliçesi.
Ateşi hissedin!
İçmek için birşeyler alalım. Vivian,
neden bununla başlamıyorsun?
Geri döneceğim.
Senator Adams'ın burada olduğunun
farkında mısın?
Ona sordum.
Sana sonsuz aşkımın bir teminatıdır bu. Mmm !
Sıkı herif.
O kim?
Benim avukatım.
O iyidir
Karısının kıçında
buzu dondurabilirsin.
Belki bunu daha sonra deneriz.
Bütün bu insanlar arkadaşın mı?
Zamanımı onlarla geçiriyorum, evet.
Şaşırmadım.
Neye şaşırmadın?
Beni aramak için geldiğine...
Bayanlar Baylar şimdi sizden bir şey istiyorum.
Yerlerdeki çim parçalarını yerlerine
yerleştirmeniz gerekli...
Öyleyse başlayın hemen.
Hadi! Hadi, millet.
Onu duydun...
Bu geleneksel bir olaydır,
Bayanlar Baylar.
Polo oyununun kendisi kadar eskidir.
Krallar ve kraliçeler bunu sürekli yaparlardı.
O tatlı biri, Edward.
Nerden buldun?
976 BABE.
-Sadece tek bir öneri: Çimlere nazik davranın!
Hayır, bu polo oyununun bir parçası.
Klübün üyeleri tarafından
ayakkabılarınız temizlenir.
Sanırım arabada bunu temizlemek
için birşey var.
Teşekkürler.
Vivian, selam. David Morse.
Afedersin.
David.
Nasılsın?
İyiyim.
Sen olduğunu anlamıştım.
Şapkanı sevdim.
Bu yeni.
Neye bakıyorsun?
Gel seni atımla tanıştırayım, Vivian.
Edward beni bekliyor.
Hemen şurada.
Peki, bir kaç dakikalık.
Senin burada oynadığını bilmiyordum.
Orada.
Öyleyse ona koşmalısın?
Bu müthiş. Jesus.
Ne yapıyor?
Çalışıyor mu?
O satış işinde.
Satış? Bu süper, iyi.
Ne satıyor?
Neden bilmek istiyorsun?
Sadece dinle beni.
Seni uzun zamandır tanıyorum.
Bu hafta sende bazı değişiklikler
görüyorum,
kravatın,ve...
Eğer bütün bunlar bu kızdan
kaynaklanıyorsa çok şaşıracağım,
özellikle onu David Morse ile
konuşurken gördüğümde...
Onları geçen gece yemekte tanıştırdım.
Ne olmuş?
Şimdi sıkı dost mu oldular?
Bu kız buraya ait görünmüyor.
Şimdiyse bizim almaya çalıştığımız
şirketin patronuyla konuşuyor.
Uygun mu sence?
Saçmalama.
Nasıl tanıştın bu kızla...
Kendine bağlamadın umarım
çünkü bilgileri Morse'a taşıyor?
Bu olur! ispiyonlama
Phil, Phil, Phil !
Phil, dinle beni.
Ne?
O casus değil, bir fahişe.
O bir fahişe.
Onu Hollywood Bulvarından aldım.
Senin arabana.
Oh sen...
evet, evet.
Oh, adamım!
Sen sokaktan birini bulduğunu gördüğüm...
...tek milyonersin...
Edward !
Sana söylediğim için üzgünüm.
Senator. Senator Adams,
Bunu yapabildiğiniz için memnun oldum.
Teşekkürler. Umuyorum size verdiğim
bilgiler sizi memnun etmiştir.
Kesinlikle, evet, ve teşekkürler.
Değişiklik yok değil mi?
No, it's still bogged down.
iyi zaman geçiriyor musun, Vivian ?
güzel zaman geçiriyorum.
Hollywood Bulvarı' ndan oldukça
farklı olmalı?
Ne?
Edward anlattı bana.
Fakat üzülme;Bu sırrı saklayacağım.
Dinle, belki, sen ve ben bir gün...
Edward gittikten sonra.
Tabii. Neden olmasın?
Bunu kesinlikle yapacağız?
Philip.
-selam, izleyiciler.
-Size gümüş sponsorlarımızdan
bahsedeyim:
-Jacobs Distributors,
Norrell Saddlery,
-ve platinyum sponsorlarımıza da
büyük teşekkürlerimizi sunuyoruz,
-Edward Lewis Yatırımcılık
-Dördüncü devredeyiz.
İyi misin? İyi
İyi. Güzel.
Yarıştan ayrıldığımızdan beri 7 kere iyi.
Başka bir kelime duyabilir miyim, lütfen?
Göt deliği! Bu bir kelime.
Sanırım "iyi" yi daha çok sevdim.
Ne biliyor musun? Bana tek bir şey
söyle: neden bana bu elbiseleri giydirdin?
Tek şey için,
bu giysiler çok daha uygundu.
Hayır, şunu demek istedim,
eğer benim bir fahişe olduğumu
herkese söyleyeceksen
Neden benim kendi
giysilerimi giymeme izin vermedin?
Kendi giysilerimle olsaydım,
Stuckey gibi herifler yanıma yanaştığında...
Savunabilirdim, hazırlıklı olurdum.
Çok özür dilerim. Sana Stuckey'nin
söyledikleri için çok üzgünüm.
Fakat o benim avukatım.
Onu on yıldır tanıyorum.
O senin şirketle ilgili bir casus
olduğunu düşünüyordu. Erkek paranoyası.
Şimdi benim pezevengim mi oldun?
Beni arkadaşlarına peşkeş
çekebileceğini mi sandın?
Ben oyuncak değilim!
Bak, oyuncağım olmadığını
biliyorum. Vivian !
Vivian, seninle konuşuyorum.
Buraya gel!
Ortada olanı söylemekten
nefret ediyorum ama sen fahişesin!
Ve benim çalışanımsın!
Bak, senin sahibin değilim.
Kararım bu, tamam mı?
Kim? Ne zaman? Kim?
Kalan üç günü seninle kavga ederek
geçirmek istemiyorum.
Üzgün olduğumu söyledim.
Bu son!
Seni tanıdığım için üzgünüm.
Senin o aptal arabana
bindiğim için üzgünüm!
Her zaman yaptığın gibi dokunaklı laflar...
Daha önce kimse bana
kendimi bu kadar ucuz hissettirmemişti.
Nedense buna inanamıyorum.
Nereye gidiyorsun?
Paramı istiyorum.
Buradan gitmek istiyorum.
Hadi!
Üzgünüm.
Bizimle ilgili sorulara hazır değildim.
Çok aptalca ve acımasızcaydı.
Bunu demek istemedim.
Gitmeni istemiyorum.
Bütün hafta kalacaktın?
Neden?
Seni David Morse' la konuşurken gördüm;
Bundan hoşlanmadım.
Sadece konuşuyorduk.
Hoşlanmadım.
Aşağıya?
Beni incittin.
Evet.
Bunu bir daha yapma.
İlk aşık olduğum adam gerçekten
önemsiz biriydi.
İkincisi daha berbattı.
Annem bana serseri mıknatıs derdi.
50 millik bir alanda bir çulsuz serseri varsa,
beni tümüyle o çekerdi
Nihayet burada sonuca ulaştım.
Üç numaralı serseriyi takip ettim.
Oh.
Sonuçta buradayım: parasız,
arkadaşsız, serserisiz.
Ve bu mesleği seçtin?
Fastfood larda çalıştım,
arabaları parkettim.
...ve kiramı ödeyemedim.
Eve dönmeye utanıyordum.
sonra Kit'le tanıştım.
O bir fahişeydi ve
anlattıkları kulağa hoş geliyordu.
Böylece bir gün geldi, yaptım.
Bütün gün ağladım.
Fakat sonra herşey düzene girdi
ve, biliyorsun...
Kimse bunu planlamaz;
bu çocukluk hayali değildir.
Daha fazlasını hakediyordun.
İnsanlar seni yerin dibine koyar,
inanmaya başlarsın.
Bence sen çok zeki,
ve çok özel bir kadınsın.
Kötü olan kolayca inanmaktır.
Daha önce farkına vardın mı?
Ona söyleyin pazartesi günü arayacağım onu.
Evet, efendim.
Nereye gidiyorsun? Bunları imzalamadı mı?
Hayır, gitmesi gerektiğini söyledi.
Edward, ortadan kaybolamassın.
Çok yaklaştık.
Panik yapma, Philip.
Morse bir yere gitmiyor.
Sabah burda olacağım.
Biletleri otele gönderdin mi? Teşekkürler.
Evet, efendim.
Nereye gidiyorsun?
Bir randevum var.
O fahişeyle mi?
Dikkatli ol, Philip.
İyi görünüyor muyum?
Mmm ?
Birşeyler eksik.
Tamam ama bu elbisenin içine
daha fazla bir şey giremez.
Sana söyleyeceğim.
Belki bu kutuda bir şey vardır.
Çok heyecanlanmanı istemiyorum.
Bu sadece kiralık.
Oh !
Bunu gerçekten ödünç almana
izin verdiler mi?
Ben iyi bir müşteriyim.
Eğer almaya kalksan ne kadar eder bu?
Çeyrek milyon.
Çeyrek milyon dolar?
Nereye gidiyoruz?
Bu bir sürpriz.
Eğer sana söylemeyi unutursam,
Bu gece çok iyi vakit geçirdim.
Teşekkürler.
Kırıtmadığın zaman,
çok güzel görünüyorsun...
...ve çok uzun.
* You're a dream
coming true *
* I can't believe how I have *
* Fallen for you *
* You are the one *
* Who's led me to the sun *
* How could I know *
San Francisco'ya limuzinle gitmek
istemessin?
* I was lost without you *
Daha önce uçağa hiç binmedim.
* And I want to tell you *
* You control my brain *
* And you should know that *
* You are life in my veins **
Oldukça iyi bir uçuş olacak, Bay Lewis.
Hava açık ve San Francisco'ya kadar sakin.
Yaklaşık 50 dakikalık yolumuz var.
Geciktik.
Hayır, herşey yolunda.
Açılış gecesi asla zamanında başlamazlar.
Tamam
Program, efendim.
Teşekkürler.
Tanıştığıma sevindim.
Burdan, Bay Lewis, efendim.
Doris, seni görmek ne güzel.
Nasılsın?
Efendim. Güzel haberler. Tebrikler.
İyi geceler, Edward.
Hey, buraya gel. Bunu görmelisin.
Tamam .
Daha önce görmüştüm.
Eğer yüksekten korkuyorsan,
neden burada oturuyorsun?
Çünkü en iyisi.
Başka bir şey var mı, efendim?
Hayır, teşekkürler.
Bardaklar burada. Operadan hoşlanmaya çalış.
Oh !
Bunların italyanca olduğunu söyledin.
Uhhuh.
Öyleyse ne söylediklerini nerden bileceğim?
Bunlar kırılmış.
Benimki de kırılmış.
Hayır,hayır. Tamam herşey yolunda.
Oh.
Göreceksin. İnan bana,
anlayacaksın.
Müzik çok etkileyicidir.
Grup çıktı!
Operayı ilk defa izleyen insanların
reaksiyonları çok dramatik olabilir.
Ya hep severler ya da hep nefret ederler.
Eğer severlerse daima severler.
Sevmezlerse, değerini bilmeyi öğrenirler...
...fakat asla ruhlarının bir parçası olamaz.
Operayı beğendin mi, tatlım?
Oh çok güzeldi, az daha
pantolonuma edecektim.
Ne?
Pirates of Penzance'dan
daha çok beğendiğini söyledi.
Oh !
Evet.
Şimdilik hoşçakalın.
Hayır, dokunma
Şah'la oynuyorum. Şahı severim.
Şahı hareket ettiremessin.
Bunu gerçekten yaptın mı?
Bunu neden yarın bitirmiyoruz?
Gerçekten geç oldu ve çalışmam gerekli.
Yarın işe gitmesen olmaz mı?
Tatil olsun.
Ben, iş yok?
evet.
Benim bir şirketim var.
İstediğiniz raporlar burda,
ve Bay Lewis aradı.
Ne dedi?
Bugün çalışmayacağını mı söyledi?
Çalışmayacak mı?
Söylediği bu.
Acıktım. Şurada acele sosis yapan biri var.
Paran var mı?
Param var. Acele sosis ne demek
bilmiyorum ama, param var.
Sana para vereceğim ve bana sosis alacaksın;
şurada ağacın altına çömeleceğiz.
Ne?
"Çömelmek"
Pekala,
ilk iki sayfayı oku.
Peki.
Mmm.
Biriyle konuşuyordum.
Uyumuş.
Seni seviyorum.
Tek başına oturmuş ne düşünüyorsun?
Bizim son gecemiz olacağı gerçeği,
ve sonunda benden kurtulacaksın .
Oldukça dayanıklısın
İşlerim tamamen bitti sayılır,
o yüzden New York'a döneceğim.
Seni gerçekten tekrar görmek isterim.
Gerçekten mi?
Evet.
Evet, sana bir daire kiralayabilirim, araba alırım,
istediğin mağazada aşağılanmadan
alışveriş yapmanı sağlayabilirim.
Herşey halledildi mi?.
Daha başka?
Şehirden ayrılırken yatağın üstüne
para da bırakır mısın?
Vivian, gerçekten böyle olmayacak.
Peki nasıl olacak?
İlk olarak seni sokaklardan kurtarmış olacağım.
Vivian, ne istiyorsun?
İkimizin arasında neler oluyor?
Bilmiyorum.
Küçük bir kızken,
kötü bir şey yaptığımda annem
beni sık sık tavan arasına kilitlerdi...
ve ben de bir prenses olduğumu
hayal ederdim...
bir cadı tarafından tutsak edilmiş
bir prenses.
ve aniden bir şövalye...
beyaz atıyla kılıcını sallayarak gelirdi.
ben de saçımı aşağıya sarkıtırdım.
O da kuleye tırmanır ve beni kurtarırdı.
fakat ...
ne zaman bu hayali kursam şövalye bana,
asla "Gel tatlım seni benim ülkeme
götüreceğim" demedi.
Evet.
Telefon etmem lazım.
James Morse' la konuşmak istiyorum.
Bağlayın.
Sizinle bugün buluşmak istiyor.
Ya siz?
Söyleyemez. Edward, Onu ele geçirdik.
Onu ele geçirdik!
Bak eğer köşeye sıkışmışsa,
öğleden sonra bütün hisseleri
üzerime almak istiyorum.
Hayır bu iyi olmaz. hayır gerçekten köşeye
sıkışmışsa, öğlene kadar beklemek istemiyorum.
Bu sabah Morse şehirde benimle
buluşacak. Hoşçakal.
Şimdi gitmem gerek,
fakat şunu anlamanı istiyorum...
söylediğin herşeyi duydum.
Şimdi yeteneklerimi göstermenin tam sırası.
Bu benim için büyük bir adım.
Biliyorum. Kadınların beni beğenmesi
için iyi bir teklif.
Sana asla bir fahişe gibi davranmadım.
Şimdi davrandın.
Ben Barnard Thompson, Miss Vivian.
Resepsiyona gelebilir misiniz? Burada sizinle
konuşmak isteyen biri var.
İsminin De Luca olduğunu söylüyor
Onunla konuşmama izin ver.
Ver bana
Onunla konuşacağım.
Yo, Viv, bebeğim. Aşağıya gelebilir misin?
Büzülmüş kaslı polis oraya
gelmeme izin vermiyor.
Tamam. Geliyor.
İyi.
Bay Thompson.
Evet.
Pencere temizleyicisi aşağıya
gelmek istemiyor.
Bugün cumartesi.
Bekleyin burada, lütfen.
Onu izle.
evet efendim.
50 dolar, büyükbaba.
75 dolara karın da izleyebilir.
Dinle, seni kaç kere aradım.
Yeah, biliyorum. Banana da beni
aradığını söylediler.
Salı günü gelmiş olmalıydın.
Resepsiyona para bırakmıştım.
Carlos'tan saklanıyordum.
eğer parayı almış olsaydın...
...saklanmana gerek kalmazdı.
Meşguldüm. Bir hayatım var.
Nino dövülmüştü.
Onu hastanede ziyarete gittik,
Rachel tutuklandı. berbat bir durumdu.
Herneyse parayı aldım.
Kıçımı kurtardığın için çok teşekkür ederim.
Şimdi Carlos peşimi bıraktı.
Dün gece senden bahsediyordu.
Seni bu halde görse dudağı uçuklardı.
Sana sarılmaktan korktum.
Üzerini kırıştırmak istemedim!
Gerçekten iyi görünüyorsun.
Hayır, orada bişiler görüyorum, tam orada.
Gerçekten çok hoş görünüyorsun.
Sokaktaki halinden tamamen farklısın,
asla olamayacağın bir şekilde.
Teşekkürler, fakat paran olduğu zaman
temiz ve iyi görünmek kolaydır.
Evet.
Ne zaman gidiyor?
Yarın.
Giysiler sen de mi kalacak?
Evet.
Edward tekrar onu görüp
göremeyeceğimi sordu.
Fakat kesinlikle hayır.
Başka bir hafta daha mı?
"Kesinlikle hayır."
Evet.
Oh, hayır.
Ne?
Yüzündeki bu acıklı bakışı biliyorum.
Oh, hayır, yapamassın!
Ona aşık oldun.
Hayır. Kit, lütfen. Dur.
Ona aşık mı oldun?
Kit !
Onu öptün mü? Ağzından?
Uh, evet, yaptım.
Onunla ağızdan öpüştün mü?
Yaptım. çok güzeldi.
Ona aşık oldun,
ve ağızdan öpüştün.
Sana bunu mu öğretmiştim?
Bak, ben aptal değilim tamam mı?
Ben...ben ona aşık olmadım.
Sadece hoşlanıyorum.
Ondan hoşlanıyor musun?
Evet.
Ondan kesinlikle hoşlanıyorsun.
Haklısın o serseri değil.
Zengin, şık bi herif.
Ama kalbimi kırmayacak mı?
Oh, hayır. Hadiiii.
Şunu bilmiyorsun.
Hey, sana sordu değil mi?
Belki, bu adam, um,
bilirsin, birlikte bir ev alırsınız.
Elmaslar ve atlar alırsınız. Bilmiyorum.
Her zaman bu olur.
Olur.
Ne zaman olmuş, Kit ?
Gerçekten ne zaman olmuş?
Kim bırakabilmiş ki bu işi?
Skinny Marie veya Rachel
bırakabilmiş mi? Hayır!
Bunlar çok özel durumlar.
Kimin bu işi bırakabildiğini bilmek istiyorum.
Bunu gerçekten yapabilmiş
birinin örneğini ver bana.
Bir isim mi?
Evet, bir isim ver .
Sana bir isim vermemi istiyorsun.
Evet.
Oh, Tanrım, zorlama bir isim.
Kahrolası Sinderella.
Bay Morse, bu sabah Bay Lewis'in sizinle
konuşmak istediğini söylemiştim.
Bay Lewis şimdi dinliyor.
Sizin şirketinizle ilgili kazançlarımı yeniden...
...gözden geçirdim.
Kendim için endişelenmiyorum,
fakat çalışanlarım için endişe ediyorum.
Bu bir sorun değil .
Korunacaklar.
Evet sonra bayım.
Eğer önümüzdeki kontratlara dikkat edersek,
Göz atarsanız...
Afedersin, Phil.
Beyler,
Bay Morse'la yalnız konuşmak istiyorum.
Teşekkürler.
Pekala, beyler, duydunuz.
Lütfen dışarda bekleyin.
Sen de, Phil.
Ne demek oluyor bu?
Bay Morse'la yalnız konuşmak
istiyorum demek istedim.
O neden kalıyor?
Lütfen, lütfen.
Hemen dışarda olacağım.
Güzel.
Bu daha iyi mi?
Herşey yolunda.
Bir fincan kahve alır mısınız?
Sade.
Bay Morse,
Şirketinizle ilgili çıkarlarım değişti.
Sonra ne olacak, Bay Lewis ?
Artık şirketinizi alıp, parçalara bölmek
istemiyorum.
Ben de kimsenin bunu yapmasını
istemiyorum.
Ama şimdi çok savumasız.
Böylece kendime geldim...
Size yardım etmek istiyorum.
Neden?
Bay Morse, sanırım şirketinizle ilgili
çok özel şeyler düşünebiliriz.
Peki ya Ordu Kontratları?
Ah, tamamen vazgeçmedik.
Sadece ertelendi.
Ben... küçük bir blöf yaptım.
Bunda çok iyisiniz.
Çok teşekkür ederim.
Bu benim işim.
Sanırım detayları konuşmayı
diğerlerine bırakabiliriz.
Bunu söylemek belki sizi havalara
sokacak ama...
Sizinle gurur duyuyorum.
Teşekkürler.
Sanırım diğerlerini de çağırabiliriz.
Toplantıya devam edelim.
Girin, beyler.
Oturun.
Edward, lütfen,
Bütün bunlar da neyin nesiydi? Hmm ?
Senin, Phil.
Bitir şunu.
Bekle. Bekle.
Bunlar imzalanmamış!
Bunlar imzalanmamış!!
Kahrolası biri bana burada neler
döndüğünü anlatabilir mi?
Bay Lewis ve ben büyük gemiler
inşa edeceğiz.
Çok büyük gemiler.
Biraz yürümeye gideceğim.
Biraz bekle.
Hemen döneceğim.
Evet, efendim, Bay Lewis.
Tekrar merhaba.
Edward'ı arıyorum.
Edward burada değil.
Seninle olduğunu sanıyordum.
Hayır. Ah, Edward kesinlikle benimle değil.
Hayır, Eğer Edward benimle olsaydı...
Ne zaman? Aslında, Ne zaman...
Edward benimleydi,
Milyarlarca dolarlık anlaşmayı berbat etti!
Uh, Edward seninleymiş.
Düşündüğüm bu.
Bir içki alır mısın?
Hayır.
Hayır, teşekkürler.
Sadece bekleyeceğim.
Uh, Edward yakında burada olur.
Her an evde olabilir.
Biliyorsun,
burası...
Burası, uh, otel odası.
ve, uh, sen de...
...küçük bir kız değilsin.
Sen bir fahişesin.
Belki de çok iyi bir fahişesin değil mi?
Belki eğer bunu yaparsak, milyarlarca
dolar kaybettiğimi umursamayabilirim.
Sana dürüst olacağım.
Şimdi, Vivian, şu an bunu umursuyorum
ve gerçekten yapacağım.
ve şimdi gerçekten sarhoşum, bilirsin?
Şu an gerçekten çıldırmış durumdayım.
belki seni becerirsem, huh,
ve seni operaya götürürüm, sonra mutlu
bir erkek olabilirim, Edward gibi.
Hey, bırak beni!
Hey, hey ! Tanrının cezası!
Ow !
Ow !
Hadi! Hadi! Sana ödeyeceğim.
Bırak beni!
Fiyatın ne kadar?
20 dolar, 30 dolar?
Bırak beni! Kalk üstümden!
50? Sen 50 dolarlık bir fahişesin, Vivian ?
Ne yapıyorsun?
Bırak!
Dur. Seni incitmek istemiyorum! Dur!
Zaten yaptın,
Edward !
Dışarı. Dışarı çık.
Pekala, pekala.
Bak, o bir fahişe adamım
o tanrının belası bir... Aah !
Aah ! Kahretsin.
Bok. Tanrının cezası!
Sanırım burnumu kırdın.
Defol buradan.
Senin neyin var? Hadi,
Edward ! Sana on yılımı verdim!
Bütün hayatımı sana adadım!
Hepsi zırvalık.
Bu zırvalık!
Aşk seni öldürecek, beni değil!
Sevdiğin herşeyi vererek
seni çok zengin bir adam yaptım.
Şimdi defol buradan!
Defol!
Bir kadına vurmayı nasıl becerebiliyosunuz?
Wham ! Gözüme patlattı.
Nasıl yapıyorlar? Size lisede bir kadına nasıl
vurulabileceğini mi öğretiyorlar?
Bu mu?
Bütün erkekler yapmaz bunu.
Morse'la ne yaptığını duydum.
Bu bir iş gereğiydi.
İyi olmuş.
İyi hissediyorum.
Sanırım bu yeterli.
Gitmek zorundayım.
Evet, toplandığını farkettim.
Neden şimdi ayrılıyorsun?
Edward, her zaman böyle erkekler olacaktır,
senin dostların gibi...
...Stuckey gibi düşünüp, davranacak erkekler,
istediğini yapabilecek.
Peki sen ne yapacaksın?
Herkesi dövecek misin?
Ayrılma sebebin bu değil.
Bak, bana çok hoş bir öneri sundun.
Bak, bu cidden çok hoş bişi.
bir kaç ay önce olsa,
problem yoktu.
fakat şimdi herşey çok farklı,
ve herşeyi değiştirdin.
şu an hiçbirşeyi değiştiremessin.
daha fazlasını isterim.
Fazlasını istemeyi bilirim.
Bunu ben keşfettim.
Sorun ne kadar fazlası.
Bir peri masalı istiyorum.
İmkansız ilişkiler.
İmkansız ilişkiler benim özel yeteneğimdir.
Teşekkürler.
Bir şey değil.
Eğer diş ipliği istersen ya da başka
bir şey, ne zaman istersen ara beni.
İyi vakit geçirdim.
Ben de.
Bellboy çağırmamı ister misin?
Hayır ben yaparım.
Taşıyabilirim.
Teşekkürler.
Kal. Bu gece benimle kal.
Sana parasını ödediğim için değil,
istediğin için.
Yapamam.
Hoşçakal.
Bence senin bir çok özel yeteneğin var.
Mmm.
Ben yapmadım, efendim.
Hayır, hayır. Bunu söylemedim.
Sizden aramanızı ve bunu
onlara paylaştırmanızı istiyorum.
En yetkili temsilci olmalısın.
Evet, efendim.
Selam, Barney.
Miss Vivian. teşekkürler.
Sana hoşçakal demek istiyorum.
Bay Lewis'e New York'a giderken
eşlik etmeyeceksiniz sanırım
Hadi, Barney. Gerçek dünyada yaşıyoruz...
çoğu zaman.
Nasıl gideceğinizi planladınız mı?
Size bir taksi çağıracağım.
İzin verin.
Darryl.
Evet, efendim.
Lütfen Miss Vivian'ı gitmek istediği
yere bırakın.
Peki, efendim.
Sizi tanıdığım için memnunum.
Gelin ve bizi tekrar ziyaret edin.
Sakin ol.
* Lay a whisper *
* On my pillow *
* Leave the winter *
* On the ground *
* I wake up lonely *
* The stare of silence *
* In the bedroom *
* And all around *
* Touch me now *
* I close my eyes *
* And dream away *
* It must have been love *
* But it's over now *
* It must have been good *
* But I lost it somehow *
* It must have been love *
* But it's over now *
* From the moment we touched *
* 'Til the time had run out **
Hepsi bu mu, efendim?
Evet. Evet, hepsi bu kadar.
Sizi aşağıda bekliyorum, efendim.
Teşekkürler.
Çok uyuşuk görünüyoruz.
San Francisco o kadar da iyi değil,
biliyorsun.
Havası kötü. Sisli.
Tahmin edilemez.
Hırkamı giyerim.
Orada ne yapacaksın?
İş bulacağım.
Liseyi bitireceğim.
Yapabileceğim şeyler var.
Lisede notlarım oldukça iyiydi.
Yeah, Seninle ilgili birşeyler görüyorum.
Bunu görebiliyorum.
Benimle gelmeyeceğine emin misin?
Bunları bırakmak mı?
Milyonlara değişmem.
Gel buraya.
Whoa. Whoa. Bu da nedir?
Edward Lewis burs fonundan
bir miktar para.
Sen de oldukça fazla potansiyel var,
Kit De Luca.
Öyle mi? Bunu mu düşünüyorsun?
Oh, yeah. Kimsenin farklı düşünmesine
izin verme, ok?
Ok.
Kendine iyi bak.
Hayır, Yapamam, yapamam.
Bu senin en sevdiğin.
Otobüs ne zaman kalkıyor?
Bir saat var.
Yeah, tamam, gitmeliyim,
ayrılıklardan hoşlanmam.
sen de kendine iyi bak.
Whoa.
Bay Lewis.
Benim için hiç mesajınız var mı?
Korkarım yok efendim
Havaalanına gitmek için
araBaya ihtiyacım var.
Tabii ki. Darryl
sizi nereye isterseniz bırakabilir.
Darryl, limuzin hemen ön tarafta,
lütfen?
Evet, efendim.
Teşekkürler, Darryl.
Son bir şey. Eğer mümkünse...
Evet.
Bunu benim için
Fred's e bırakabilir misiniz, lütfen.
Evet, tabii ki.
Bakabilir miyim, efendim?
Tabii, lütfen.
Güzel şeylerin gitmesine izin
vermek oldukça zor olmalı.
Biliyorsunuz, Darryl
Miss Vivian'ı da dün evine bırakmıştı.
Buna dikkat edeceğim.
Teşekkürler, Bay Thompson.
Uçağınız zamanında kalkacak, efendim,
...ve New York'ta zamanında olacaksınız.
Senden Vivian'dan aldığımdan
biraz daha fazla kira almak zorundayım...
Çünkü bunun içine güzellik kursu da dahil.
Çok fazla orada olmayacağım.
Çünkü yapamassın,
sonsuza kadar hile yapamassın.
Bir amacın olmalı.
Bir amacın var mı?
Her zaman lce Capades de olmayı
istemişimdir
Öyleyse taşınmak için bir sürü şeyin olmalı ?
Hayır, oradan taşınınca Carlos
herşeyimi yakmış.
Vivian!
Vivian.
Prenses Vivian !
Aşağı gel!
En üst kat olmak zorunda mıydı?
Bu en iyisi.
Pekala.
Geliyorum.
Peki kuleye tırmandıktan
ve kızı kurtardıktan sonra ne oldu?
Kız da onun arkasını kurtardı.
Hollywood'a hoşgeldiniz.
Sizin hayaliniz ne?
Herkes buraya gelir.
Burası Hollywood, hayaller şehri.
Bazı hayaller gerçekleşebilir,
bazıları gerçekleşemez...
Fakat siz hayal kurmaya devam edin
Burası Hollywood. Herkes için bir hayal
vardır, öyleyse devam edin.
* Pretty woman *
* Walkin' down the street *
* Pretty woman
The kind I like to meet *
* Pretty woman *
* I don't believe you
You're not the truth *
* No one could look
as good as you *
* Mercy *
* Pretty woman
won't you pardon me *
* Pretty woman
I couldn't help but see *
* Pretty woman *
* That you look lovely
as can be *
* Are you lonely
just like me *
* Oh, pretty woman **
* You really took me
by surprise *
* You're someone
I've needed for a lifetime *
* Your heart
was cleverly disguised *
* And it didn't look that way
in my mind *
* Tell me
how could it be *
* I was the last to know *
* Darlin', I couldn't read
what was in your mind *
* To turn around and love me *
* With no *
* Explanation *
* I gave you everything I have *
* I didn't know
that you would take it *
* With sweet consideration *
* And after all
that we've been through *
* I can't believe it's true *
* Until I hear you say *
* Ooh *
* I know now, now, now *
* Ah *
* No explanation *
* I gave you everything I have *