Tip:
Highlight text to annotate it
X
SKYLINE (2010)
Sabah mı oldu?
Jarrod.
Jarrod, uyan.
Tamam.
Bu da ne?
Bilmiyorum.
Ray!
Burada bekle.
- Sorun ne?
- Gitti!
Jarrod!
Çeviri;
Emre Bekman & Begüm Özdemir (misery)
15 SAAT ÖNCE
Karar veremiyorum.
Elaine, sonuncuyu sen seç.
J-Rock, T-Money.
Harika günler geçirdik.
Çok fenaydık.
Zerre değişmemişsin.
Ama Terry değişti.
Göreceksin.
Önemli biri oldu.
Sabırsızlanıyorum.
Bunu bok çuvalını vurmadan
önce düşünecektin.
Bu kadar erken ne arıyorsun burada?
- Güzel bir gün.
- Evet, farkındayım.
Barry robot serisi için aradı.
Söyle kendi halletsin.
Doğum günümde iş miş yapmam.
- Selam.
- Tanrım, sürekli burada olmak zorunda mı?
Çalışıyor kız.
Eğlence sektörü bebeğim.
Terlisin.
- İyi misin?
- Evet.
Evet, iyiyim.
Durun yardım edeyim.
Al bakalım.
- Teşekkürler.
- Bir şey değil.
İşte benim kahramanım.
J-Rock.
Evet, o biziz.
Yok artık daha neler.
Benim için mi?
Çatı katı.
- Pekâlâ. - Yürü hadi.
- Hadi bakalım.
Tanıdığım ikinci
en fiyakalı adam nasılmış?
- Bilmem, sana sormalı.
- Gayet iyiyim.
Doğum günün kutlu olsun!
- Vay canına...
- Sen Elaine olmalısın. Hoş geldin.
Bu inanılmaz.
Otomatik yaşamda son nokta.
Bulutların içinde kendime ait bir yer.
Manzara bir harika.
Bir şey soracağım:
- Bizim elemanı hizaya getirdin mi?
- Sakın cevap verme.
Neredeyse tüm vaktimi alıyor.
Sana ne ödüyorsa
iki katını ödemeye hazırım.
Bana gelene kadar o işi
yapacak çok kişi var, baksana.
Onu sevdim.
Odanız şu tarafta.
Havuza girmek ister misiniz?
Kesinlikle.
Bebeğim!
Havuz zamanı!
- Tatlım bana bir Cosmo al.
- Tamamdır, tut şunu.
Bar bu tarafta.
- Gerçekten başarmışsın dostum.
- Evet.
- Bundan zaten kimsenin kuşkusu
yoktu ama... - Merhaba beyler
Merhaba.
Sen olmadan bunu başaramazdım.
Ne yaptım ki?
Sadece duvarları dekore ettim.
- Gayet güzel oldular.
- Herhalde olacak.
Nice mutlu yıllara Terry.
Evet, mutlu yıllar bana.
Ne kadar teşekkür etsem az dostum.
Asıl benim sana hediye vermem gerekiyordu.
O konuda bazı fikirlerim var.
Gel hadi.
Bakıyorum iyice kaynaşmışsınız.
- Bebeğim?
- Evet?
Cosmo'm nerede?
- Benim hatam.
- Denise, git bana içki getir.
- Başka isteyen var mı?
- Hayır.
Normalde aralık ayında böyle
bir şey yapamazsın.
Ne bileyim, bence
4 mevsimi de görmek en güzeli.
Her renkten görmek
isteyen biri var aramızda.
Yarın denizlere açılacağız.
Sizi Sun Seeker'ımla tanıştıracağım.
67 Putter.
Benim güzel yatım.
Ulusal Güvenlik'ten.
Bu akşamki partimin çok çılgın
olacağını anlamışlar ki gelmişler.
Şerefe.
Mutlu yıllar Terry.
- Merhaba dostum nasılsın?
- Ne var ne yok dostum?
Sizi biriyle tanıştırmak istiyorum. Ray!
Bir saniye.
- Doğum günün kutlu olsun dostum!
- Sağ ol.
Robot savaşları nasıldı?
Berbattı.
Ama yapımcı beğendi.
- Harika çocuk bu mu?
- Evet.
Ve güzel arkadaşı.
Vay.
Memnun oldum dostum.
- Ben de öyle. - Ekibe
katılacağın için çok heyecanlıyım.
Şey...
Yerleşecek yer buldunuz mu? Venedik'ten
iyisini bulamazsınız, benden söylemesi.
- Orada yaşamıştım.
- Aklımızda bulunsun. Sağ olun.
- Ben lavaboya kadar gideyim.
- Pekâlâ.
- İzninle.
- Hey, Elaine.
Hatun yakıyor.
Helal sana.
- Harika. - Aferin Ray, aferin sana.
- Neden bahsediyor o?
Nasıl gidiyor hanımlar?
- Kusura bakma.
- O da neydi öyle?
- Elaine...
- Bak.
Bir çuval inci berbat oldu.
Düşündüm de...
...Los Angeles'a taşınman gerek.
- Ne?
Ne yapacağım burada? Kendi
şehrimde bile zar zor geçiniyorum.
Burada işime yararsın.
- Sadakana ihtiyacım yok, tamam mı?
- İyi, tamam!
Sana ihtiyacım var.
Efekt işlerinden anlamam dostum.
- Saçmalıyorsun.
- Ne saçmalaması?
Yeteneklisin, sen de biliyorsun.
Bilgisayar altı üstü bir alet.
Bilmiyorum. Kendimi hiç o işte
düşünmedim.
Peki planın ne?
- Bilmediğim bir 5 yıllık kalkınma
planın mı var? - Mesele para değil.
Mesele her zaman paradır.
Elaine ne olacak?
Her şeyi ben çözemem.
Onu da sen hallet.
Terry, yukarıda
telefonun var.
Sen düşün bu arada.
Elaine.
Yapma şunu.
- Buraya eğlenmeye geldik. Sorun ne?
- Unut gitsin, tamam mı?
Bak...
Terry California olayını bana da
yeni söyledi, anlıyor musun?
- Haberim yoktu.
- Geciktim.
Nasıl yani, geciktin?
Günüm gecikti.
Pardon?
- Ne kadar oldu?
- Bilmiyorum.
Bütün hafta mide bulantısıyla geçti
ben de test yaptım ve...
Neden daha önce söylemedin?
Söylemek istedim.
İnan bana. Ama
gezini berbat etmek istemedim.
Ne...
Lanet olsun!
Tüm diyeceğin bu mu?
Ne dememi bekliyorsun?
- Buna hazır değilim.
- Sen mi değilsin Jarrod?
Peki ya ben?
Ben...
Yeter!
Geleceğimiz için kararlar verirken
bunu da düşünmeliyiz.
Elaine.
Durun, durun.
Yakaladım bir canlı yayın.
İşte kazanan.
Hadi, hadi, hadi!
Aman Tanrım!
Kusura bakmayın hanımefendi ama...
...gürültüden dolayı şikâyet var.
Kimden?
Binanın yarısı boş.
Sizi anlıyorum. Ama diğer yarısı da
uyumaya çalışıyor. Mahsuru yoksa...
Tamam.
Kitaplar için bir tane daha.
Bak hele.
Koltuk benim.
- Yapma, burası ikimize de yeter.
- Ben rahat edemem.
Pekâlâ, teklif var ısrar yok.
İyi geceler.
1. gün. 04:27.
Deprem mi oluyor?
Dev köstebeklerdir bence.
Kapa şu ışığı.
Ray.
Ne yapıyorsun?
Ray!
Burada bekle.
- Ne oldu?
- Gitti!
Jarrod, hayır!
Jarrod, gitme!
- Dur Jarrod. Dur!
- Neler oluyor?
Terry.
Lütfen bir şeyler yap!
Neyin var senin?
Jarrod!
Aman Tanrım.
Jarrod?
Jarrod?
Lütfen!
Neler oluyor?
- Jarrod, iyi misin?
- Tanrım!
Jarrod?
Ona ne oldu?
- Jarrod?
- Aman Tanrım!
Ray nerede?
- Terry, gitme!
- Ray nerede?
- Jarrod?
- Nerede dedim?
- Gitti?
- Ne demek gitti?
Gitti işte!
- Düştü mü? - Hayır!
- Atladı mı? - Hayır, bilmiyorum!
Lütfen...
Dışarı çıktı, ışığa doğru...
Sonra kayboldu.
Terry, lütfen!
Jarrod, dostum.
Ne gördün?
Ne gördün?
İyiyim...
Jarrod, ne oldu?
Bilmiyorum.
Işığa doğru...
...çekildiğimi hissettim.
- Panjurları aç.
- Hayır!
- Aç dedim!
- Açmayacağım!
Hay...
Aşağıda bir şey var.
Ne var?
Jarrod, gel de bak.
Ben bir şey görmüyorum.
Çatıda insanlar var.
Ne yapıyorlar?
Bilmiyorum.
Gidip bir bakmalıyız.
Dışarıdaki şeyin
ne olduğunu bilmiyorsunuz.
- Peki, tamam.
- Pekâlâ.
Ben polisi arıyorum.
- Bir şeyler çekmeye çalışacağım.
- Dışarı çıkma.
- Onu yalnız bırakamam.
- Polis cevap vermiyor.
Silah mı?
Ciddi misin sen?
Siz haberleri takip edin
ve neler oluyormuş öğrenin.
- Terry.
- Hemen döneceğiz.
- Jarrod.
- Yüzüme bak.
Gidelim.
Çabuk dön.
Merdivenler şu tarafta.
Lanet olsun Walt.
Neler oluyor?
- Gidip bir bakacağız.
- Silah ne için?
Sen evine gir.
Hadi.
Ve sakın gürültü etme.
Bundan emin misin?
Saat sabah 4'ten beri
yeni haber eklenmemiş.
Denise, televizyona bak.
Ortalık sakin.
- Ne yaptın Jarrod?
- Açık tutmamı söylemedin ki.
Tahmin edersin demiştim.
Özür dilerim.
Eğil.
Şimdi ne oluyor?
Gidip daha yakından bakalım.
Selam, ben Jackie.
Lütfen mesajınızı bırakın.
Anne, benim.
Bir şeyler oldu...
Aç şu telefonu.
Lütfen...
Mesajımı alır almaz
ara beni.
Ha siktir!
Doğru mu görüyorum?
Tanrım!
- Kaç!
- O da--
Hadi, çabuk!
- Çek, daha güçlü!
- Geri çekil!
Hadi!
Daha güçlü!
Elaine, hayır!
- Çekil, çekil!
- Tamam!
Hayatım, sen iyi misin?
Sanki her yerim yanıyor!
Hadi, getir.
Geçecek, güven bana.
Dayan.
İyi misin?
Işığa sen de baktın...
Nasıl...
Aman Tanrım.
Bütün o insanlar...
Onlara ne yapacaklar?
Bekleyip görecek değilim.
Tanrım, gözlerime inanamıyorum.
Nasıl olur bu?
Baktığın an...
...ışık seni kavrıyor.
- Sanki...
- Seni kontrol ediyor.
Yani o kadar güzel bir
şeyi kim görmek istemez ki?
Hatta muhteşem bir şeyi.
Lanet olsun.
Benim bir fikrim var.
- Nereye gidiyorsun?
- Walt'un dairesine.
- Terry.
- Neden?
- Onu merak ettim. - Jerry.
- Her şey kontrol altında.
Sen iyi misin?
Evet, yok bir şeyim.
Bakayım.
Sana yok bir şeyim dedim.
Peki.
Walt?
Walt?
Walt?
Walt?
Burada mısın?
- Ne yaptığını sanıyorsun?
- Saklanıyorum.
İnsanları gördüm.
Göğe yükseliyorlardı.
Sanki arşa yükseliyorlardı.
Yürü. Arabanı alıp
gideceğiz buradan.
Yere yat.
Yat!
Sustur şu köpeği!
Sustur.
Hayır!
Walt!
Siz de duydunuz mu?
Ne oldu?
Söyle.
- Bir tekne alıp gitmeliyiz.
- Ne oldu?
- Walt'u aldılar.
- Ne demek Walt'u aldılar. Ne diyorsun?
Bu seferki farklıydı.
Evin içine girip onu götürdüler.
O halde gidelim buradan.
Durun biraz.
O fotoğraflara beraber bakmadık mı?
O gördüklerimiz şu an dışarıda.
Her yerdeler.
Her yerde değiller.
- Denizin üstünde yoklar.
- Doğru söylüyor.
Ama sizi çatıda bulmaları
fazla uzun sürmedi.
Oraya arabayla 2 dakikada varırız.
Neler yapabileceklerini bilmiyorsun.
Elaine. Biliyorum, korkuyorsun.
Hepimiz korkuyoruz.
Ama elim kolum bağlı oturup
olanların sona ermesini beklemeyeceğim.
- Ben öyle demedim.
- Dostum, sakin ol.
Bu hiçbirimiz için kolay değil!
O lanet şeyler evlerin içine giriyor!
- Terry.
- Açılma vakti geldi.
Aman Tanrım.
Lanet olsun!
Saklanın, çabuk!
İğrenç herif!
Derdin ne senin?
- O konuyu sonra konuşuruz.
- Ha şunu bileydin.
Hala burada kalmak
istiyor musun?
Bunların olmasını ben de istemiyorum.
Ama bizi duymadı, görmedi.
- Burada sessiz bir şekilde kalırsak--
- İyi de nereye kadar?
O şeyler insanları topluyor,
açık ve net.
Bu şehirden ne kadar
uzaklaşırsak o kadar hayrımıza.
Haklı.
- Jarrod.
- Tekneye ulaşırsak bir şansımız olur.
- Peki ya ulaşamazsak?
- Ulaşmak zorundayız.
Denemeliyiz.
Eşyalarınızı toplayın.
Su ve yiyecek bir şeyler alın.
Yapalım şu işi.
Hadi yürüyün, yürüyün.
Tamam, gelin.
Bakın, oraya ne kadar tez varırsak
tekneyle o kadar çabuk uzaklaşırız.
Ver!
Yürüyün, gidelim.
- Ama...
- Ben kullanacağım. Yolu biliyorum.
- Sen sürtüğünü al!
- Candice?
Candice.
Bin arabaya!
Terry, üzgünüm.
- Acele et.
- Ben ne yapıyorum?
- Yavaşla.
- Olmaz.
Durdur arabayı!
Yardım lazım mı?
- Hayır. Gidelim. Böyle iyiyiz.
- Evet ama--
Kes şunu.
Böyle iyiyiz dedim!
Jarrod!
Terry, Terry, gel buraya.
Terry!
Tuttum seni!
Jarrod!
Çabuk gel buraya, çabuk!
- Gazla!
- Geriye!
Ne yapıyorsun?
Aman Tanrım!
Hadi!
Çabuk!
Açıl!
- Lanet olsun!
- Açıl hadi!
- Açılsana! Tanrım!
- Hadi artık!
Açılsana lanet şey!
Geri git!
Geri!
Aman Tanrım!
Yardım edin!
Anahtar!
Anahtar kimde!
Aman Tanrım!
İyi misiniz?
Aman Tanrım!
Tanrım!
- Bayan, gitmemiz gerek.
- Hayır, o...
Yaşıyor!
Colin!
Yardım edin!
- Gidelim buradan!
- Colin!
Aman Tanrım!
Arka taraftan çıkalım.
Kaçın!
Koş, koş!
Koşun!
Sakın durmayın!
Çabuk aç kapıyı!
- Açın!
- Geri çekilin!
Hadi!
Aklıma gelen en güvenli yer
en üst kat.
Biz oradaydık zaten.
O şeyle burada kalmak istiyorsanız
sizi tutmayayım.
Gidelim.
Çabuk, girin!
Çabuk!
Ellerimin arasından kaydı gitti.
Gel de bana yardım et.
Hiç yoktan iyidir, öyle değil mi?
Öyle diyorsan...
Ne yaptığını sanıyorsun?
Hoşuna gitsin ya da gitmesin;
bunlar oluyor.
Güçlü olmak zorundasın.
Herkes iyi mi?
Yaralandınız mı?
- Hayır.
- Bir şeyim yok.
- Şimdi ne olacak?
- Burada kalacağız.
Durup bekleyeceğiz,
biri gelirse de harekete geçeceğiz.
Haklı.
Birileri gelecektir.
Sonsuza kadar sürecek değil ya.
Değil mi?
- Güzelim, bir arada kalmamız
daha iyi olur. - Yapamam.
Duman...
İçinde bulunduğumuz duruma bakarsak
duman en küçük sorunumuz olur.
Candice.
Hamileyim, tamam mı?
Sadece...
...bunca stres arasında...
Tamam, sorun yok.
Anneme söyleyecek fırsatım
bile olmadı.
Gel bakalım ahbap, kızlar
biraz uyusun, biz de nöbet tutalım.
İkimiz birden mi?
O ışıklı şeylerini kullanırlarsa,
birbirimize destek oluruz.
Los Angeles'tan nefret ediyorum.
Gece boyunca bir kişi bile görmedim.
Belki de en kötüsü geçmiştir.
Belki de geçmemiştir.
Bu şeylerin gerçekte
ne olduğunu düşünüyorsun?
Bilmiyorum.
Bir önemi var mı ki?
Sanki yaşananlar gerçek değil.
Ama yaşanıyor.
Artık kendine gelsen iyi olur.
Bu da ne demek oluyor?
Şehir dümdüz oldu.
Hayatta kalmamız lazım.
Bundan çok az kişi kurtulacak.
Ne görüyorsun?
Birisi savunma ateşi açıyor.
- Ne yapıyorsun? - Dışarıda neler
döndüğünü görmek istiyorum.
Kapat şunu!
Çok parlak.
- Hayır.
- Riske giremeyiz.
Aman Tanrım.
2. GÜN
Uyuyabildin mi?
Kötüleşiyor mu?
- Ne?
- Derinin üzerindeki izler.
O ışığa baktığımda
10 dakika ayağa kalkamadım.
Kim bilir bize ne zarar verdi.
Vücutlarımıza.
O şeyi ilk gördüğün zamanı
hatırlıyor musun?
Seni tamamen ele geçirdiği ânı?
Sanki çok daha...
...güçlü hissettim.
Hâlâ da öyle hissediyorum.
Neden bir yere oturmuyorsun?
Rahatla biraz.
Pekâlâ, bekliyorum.
Planın nedir ahbap,
çünkü duymak için sabırsızlanıyorum.
Söyleyecek bir şeyin yok mu?
Tanrı aşkına, yat limanına
çok yakınız.
Farkındayım.
Sokağın karşısında
yüzlerce tekne var.
Bunu daha önce de konuştuk.
Son sefer neler olmuştu,
bir hatırla istersen.
Bu sefer daha sessiz oluruz.
Anahtarını bulana
kadar her tekneye bakacak mıyız?
Mecbur kalırsak evet.
Harika planmış Jarrod.
Tüm olanlardan sonra bunu
yapmak istediğine inanamıyorum.
Ne demek istiyorsun?
Sanki benim hatammış gibi konuşuyorsun.
Sana resmen yalvardım...
...ama beni dinlemedin bile.
Sence Terry beni dinler miydi?
Pekâlâ.
Diyelim ki binadan dışarı çıkabildik.
Rıhtıma, yat limanına ulaştık...
...tekneyi falan da bulduk,
peki ya sonra?
- Buradan defolup gideceğiz.
- Nereye peki?
Aşağı kıyıya Carolina'ya mı gideceğiz?
- Her yer buradan iyidir!
- Nereden biliyorsun?
Buradayız.
Hayattayız.
O da neydi?
Ne görüyorsun?
Şükürler olsun.
Hadi!
Herkes yere yatsın!
Elaine?
İşe yaradı.
İnanamıyorum.
Bitti artık.
İşe yaradı.
Müsaade eder misin?
Bu sizin zaten.
Geldikleri yerde daha çok uçak var mıdır?
Evet.
Artık ne yapacaklarını biliyorlar.
Zaman kaybetmeden yardım gönderirler.
Ne oldu?
- Sorun ne?
- Ölmemişler.
Ama şimdi çok kızmış olmalılar.
Bir şeyler oluyor.
Pencereleri bir şekilde örtmemiz gerekiyor.
Gelip bana yardım edin.
Buraya gel hemen!
Bir şeyler bulacağım.
Al.
Jarrod, ne yapıyorsun?
Yapılacak bir şey kalmadı.
Bu da neyin nesi böyle?
O şeyler bizim için gelecek.
Sence tişörtünün altındaki
şeyi fark etmeyecekler mi?
Her şey bitene kadar
burada durup beklemeliyiz!
Onunla aynı fikirdeyim.
Artık her şeye o karar
veriyor demek.
- Hiç suyumuz yok. Elektriğimiz de.
- Evet ama dışarıda olanları gördün. - Evet.
O yüzden açık hedef olmaktansa
tabanları yağlayıp kaçmayı tercih ederim.
Tüm o şeyler ve radyasyon...
Burada ölürüz.
Bırak beni!
- Ne halt ediyorsun? - Burada
olduğumuzu anlamalarını sağlıyorum!
- O zaman herkes anlar!
- Yardım gelsin diye bekliyorduk.
Geldi işte!
Sence kurtarma helikopterine benziyor mu?
Anlamıyor musun?
Savaştayız!
Nereye gidiyorlar?
Helikopterler onlar için
geri gelecek. Gitmemiz gerek.
Hadi.
Çatıya çıkarsak bizi alabilirler.
- Ya geri dönemezlerse? - Elaine.
- O uçaklara ne olduğunu görmedin mi?
- Helikopterlerin öyle olmayacağı ne malum?
- Şansımızı denemek zorundayız!
Şans mı?
Az önce şehri bombaladılar.
- Durup onlara el mi sallayacaksın?
- Sen bu işe karışma dostum!
Gitmemiz--
Kahretsin.
Orada öylece duracak mısın?
Bütün panjurlar düştüğünde ne olacak?
Yeterince çarşafımız da yok.
- Hadi.
- Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
Gidelim hadi.
Senin durumundaki biri buna karar
veremez. Kim bilir kimin tarafındasın!
Seni uyarıyorum.
Kesin şunu!
İkiniz de!
Yüzüne bir bakın.
Adam hasta.
- Canını yakarım.
- Sen orasını dert etme.
Ailem olmadan buradan gitmeyeceğim.
Bizi durdurmak için
elinden hiçbir şey gelmez.
Bana güvenmek zorundasın.
Benim.
Hâlâ benim.
Biliyorum.
Gitmeliyiz.
Onu öldürtecek.
Hadi.
Hadi.
Tamam, hadi gidelim.
Birilerini görüyor musun?
Şu tarafta.
- İmdat! - Yardım edin!
- Kıpırdamayın!
- Ateş etmeyin!
- Hayır, durun!
- Olduğunuz yerde kalın!
- Yardıma ihtiyacımız var. Lütfen.
Bu tarafı alın!
Hayır!
Hayır!
Çatıda 2 sivil bulunuyor.
Anlaşıldı.
Şu an görüş alanıma girdiler.
May day!
- Düşüyorum!
- Hayır!
Hadi gel.
Çek şunu üzerimden!
Yürü, yürü!
Dikkatli ol.
Bu taraftan gideceğiz. Hadi.
Hadi!
Eli, kaç!
Doldur!
Güle güle orospu çocuğu!
Çek şunu üzerimden!
Çek üstümden!
Yardım edin!
Jarrod.
Bana bak.
Bana bak Jarrod.
Kalk hadi.
Bu tek şansımız.
Elaine, lütfen.
Gitmelisin.
Sen olmadan hiçbir yere gitmem.
3. GÜN
Jarrod!
Olamaz!
Bebeğim!
Jarrod?
Çeviri;
Begüm Özdemir (misery) & Emre Bekman