Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviren: pirate
Şutunu atıyor ve gol!
- Ne oldu? Ver onu bana!
- Güzel vuruş.
- Çok güzel bir vuruş.
- Ver topu bana!
Justin!
- Bırak... Bırak beni yere!
- Tamam.
Affedersin.
- Aman.
- Hey!
Selam.
- Gittikçe iyiye gidiyorsun.
- Sen de.
İIk çıktığımız zamanlarda
hiç de iyi öpüşemiyordun.
- Ben futbolu kastetmiştim.
- Cidden mi?
Kesinlikle. Sen...
...takımımdaki erkeklerin yarısından
iyisindir muhtemelen.
Belki de daha fazlasından.
Hiç de iyi öpüşemiyorsun derken
neyi kastettin?
Dert etme. Sana iyi öğretmiştim.
Biliyorum.
Tamam ama sence de...
...Michigan gibi bir okulda oyuna
daha fazla zaman ayıramaz mıydın?
Belki ama benim için
Tar Heel'den farkı olmazdı.
Ben Carolina mavisini giyeceğim.
- Evet.
- Evet, bebeğim!
Lacrosse takımının sahamızda
ne işi var?
- Okul, takımımızı dağıttı.
- Ne?
- Yeteri kadar kız kaydolmamış.
- Onlar da takımı mı dağıtmış?
Bunu yapamazlar.
Bu iş burada bitmez.
Selam, kızlar. Kötü haberi duydum.
"Kötü" mü? Tam bir felaket.
Üniversitenin gözlemcileri bizi izleme
imkanı bile bulamayacaklar.
Biliyorum. Yapabileceğim bir şey olursa,
söylemeniz yeter.
Aslına bakarsanız, var.
Erkek takımına katıImak istiyoruz.
Bundan başka her şeyi.
Koç, hadi ama!
Yeterince iyi olduğumuzu biliyorsun.
Bunu bildiğimi bilmiyorum.
Ne?
Tüm istediğimiz sadece bir şans.
- Evet.
- Kızlar,
okulların başlamasına iki hafta kaldı.
Sonra da Illyria'ya karşı açıIış yapacağız.
Çekişmeli bir maç. Kazanmak zorundayız.
Kazanmanıza yardım edebiliriz.
- Hey, bebeğim.
- Hey.
Neler oluyor, koç?
Kızlar takıma katıImak istiyor.
- Ciddi olamazsın.
- Tamam, tamam!
Hepiniz harika oyuncularsınız.
- Ama kızlar, erkekler kadar hızlı değil.
- Doğru.
- Ne?
- Ya da güçIü değil. Ya da atletik değil.
Bunu ben söylemiyorum.
Bu bilimsel bir gerçek.
Kızlar erkekleri yenemezler.
Bu kadar basit.
Pekâlâ. Justin, sen takım kaptanısın.
Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Bence koç her şeyi söyledi.
Dün bana, takımdaki erkeklerin yarısından
iyi olduğumu söylemiştin.
Ne?
Böyle bir şey söylemedim.
Ne diyorsun sen?
Neden yalan söylüyorsun?!
Viola! Konu kapanmıştır.
İyice anlat ona.
Güzel. İlişkimiz sona erdi.
- Hadi, gidelim.
- Bebeğim, böyle yapma. Ben...
...sana zarar gelmesini istemem.
Tam bir bok...
Antrenmana dönün.
Sebastian.
Sebastian?!
Sebastian! Tanrım!
Sensin demek.
Sen ve kardeşin birbirinize
oldukça benziyorsunuz.
Sanırım sende kıvrımların
olmayışından dolayı bu böyle.
Selam, Monique.
Seni de görmek güzel.
Sebastian'ı arıyorum. Nerede o?
Bilmiyorum.
Hayatımda öyle birisi olduğu için kardeşine,
onun ne kadar şanslı olduğunu hatırlat.
Ve orada kalmak istiyorsa,
bana telefon açmasını söyle. AnlaşıIdı mı?
Numaran var mı onda?
1-800-KALTAK?
Büyük işler karıştıracak.
Sana bir sürprizim var!
Zaten bu yüzden arkadaşlarımı getirmiyorum.
Anne, şimdi olmaz.
Çok kötü bir gün geçirdim zaten.
Seni neşelendirecek bir şey.
- Bekle.
- Tamam.
Gözlerini kapalı tut.
- Gözler kapalı, kapalı, kapalı.
- Kapalı zaten.
Pekâlâ. Sürpriz!
Sosyeteye takdim olacak
sevgili kızım için güzel elbiseler.
Anne, sana bin kere söylemedim mi?
Sosyeteye takdim olma gibi bir derdim yok.
Bunun modası geçmiş.
Tüm gün boyunca bir sahada...
...pis bir topun peşinde koşmak isteyen
bir kıza nasıI dur diyebilirdim?
Dünya yoluna girdi, anne.
Takımımı dağıttılar.
- Ne? Futbol yok mu?
- Evet, doğru. Futbol yok.
- Ne üzücü.
- Gözyaşlarına boğulduğunu görebiliyorum.
Justin, seni bunların içindeyken çok beğenecek.
Onu giymemem için başka bir sebep daha.
Onu terk ettim.
- Ne? Niye?
- Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
Çok yakışıklı, kuvvetli,
düzgün fizikli ve harika biri.
Sen niye çıkmıyorsun onunla, anne?
Hayır, çıkamam.
- Hey, Sebastian.
- Hey.
İyi misin?
Monique seni arıyordu.
Hâlâ neden onunla çıkıyorsun?
Seksi biri. Erkekler için önemli.
Ama çok kötü biri.
Biliyorsun, ön kapıyı kullanabilirsin.
Annem de beni görmez.
Babamla kaldığımı sanıyor.
Babam da annemle kaldığımı sanıyor.
İki gün için de ikisi de okuldan
uzakta olduğumu düşünecek.
- Boşanmanın güzel yanı.
- Nereye gidiyorsun?
Birkaç haftalığına Londra'ya.
İngiltere'deki Londra'ya mı?
Evet, grubumla oradaki
müzik festivaline katılacağız.
Okulu ne yapacaksın?
Bu konuda bana yardım
edeceğini umuyordum.
Annem gibi davranıp, Illyria'yı arasan
ve benim hasta olduğumu söylesen?
İki hafta böyle bir şey uydurmak lazım.
Sebastian, okula gitmediğin için
Cornwall'dan atıIdın.
Bu şekilde yolculuğa çıkamazsın.
Müzisyen olmak istiyorum ben.
Son duyumlarıma göre, onların da
trigonometri bilmelerine gerek yokmuş.
Ayrıca rüyanı gerçekleştirmek istiyorsan,
bazen kuralları çiğnemelisin, öyle değil mi?
Grupların yüzde kaçının
başarıIı olduğundan haberin var mı?
Büyük ihtimalle kadın futbolcularla aynı.
İki hafta sonra görüşürüz.
Sebastian.
- Sebastian!
- Kardeşinle mi konuşuyordun?
Hayır. Evet.
Telefonda. Babamlaymış. Hoşça kal, baba.
Şunu düşün:
Golf kulübündeyiz,
adını anons ediyorlar
ve sen de bununla ortaya çıkıyorsun.
Hayır. Üzgünüm, anne.
Benim katı bir politikam var.
Bazen, kardeşin kadar iyi olmaman için
bir neden olmadığını düşünüyorum.
Biliyor musun?
Onlara katılamıyorsan, yen onları.
Seni kardeşine dönüştürmemi mi istiyorsun?
Evet.
Sebastian olarak Illyria'ya gideceğim.
Erkek futbol takımına gireceğim
ve 12 günde Cornwall erkek takımını yeneceğim.
Başına çok top çarpmış.
Bunu yapabileceğimi biliyorsun, Paul.
Ses, kişisel özellikler,
göğüsler, düşünüş dışında.
Mesele değil. Illyria'daki hiç kimse
daha Sebastian'la görüşmedi.
- Farkı anlayamazlar.
- Kız olduğunu anlayacaklardır.
- Yapma, Paul.
- Evet, yapma, Paul.
Evet, yapma, Paul.
Tamam. Tamam. Bakalım neler yapabileceğiz.
Evet!
Nereye gidiyorsun?
Anne, söylemiştim sana!
İki haftalığına babamın evine gidiyorum.
Hayır, söylememiştin. Ayrıca gitmiyorsun.
Bu yazı hiç birlikte geçirmedik.
Yukarı çık ve valizini boşalt.
Tamam, anne. Söylediklerini düşündüm.
Monique orada 7 gün 24 saat
Sebastian ile birlikte olacak,
ben de düşündüm ki...
...o da bana sosyeteye çıkmanın
inceliklerini falan öğretir.
- Bu çok heyecan verici!
- Öyle değil mi?!
Çok eğleneceksin.
Resmi balo olacak.
Ve öğle yemeği.
Önümüzdeki hafta yardım
toplanacağından bahsettim mi?
Karnaval olacak!
Hadi be!
Kardeşin orada olacağına söz verdi,
o yüzden onu gördüğünde hatırlat ona.
Oh, benim küçük kızım.
Sonunda bir hanımefendi olacaksın!
Bunu yapabileceğime emin misin?!
Evet. Kesinlikle.
N'aber?
Aman Tanrım, tanıdı!
- Eve gitmek istiyorum!
- Sakin ol. Arkadaşça davrandı!
Eve gitmiyoruz! Kes artık şunu!
Tüm zamanımı...
- Bu senin hatan! Eve sür!
- Benim fikrim mi?! Sen benden istedin!
- Saçını ve makyajını yaptım!
- Tam tersi!
- Gitmek istiyorum!
- Kız gibi davranıyorsun!
- Gitmiyoruz.
- Hadi! Sür!
- Arkadaşça davranıyordu.
- Tamam!
Bir kez daha deneyelim.
Sesini duyayım.
Hey. N'aber? Ben Sebastian.
Tamam. Şimdi çalımla yürü.
Şimdi ise balgam çıkar.
Çok gurur duyuyorum!
- Çekil üzerimden!
- Unutma,
her kızın içinde bir erkek vardır.
Yanlış söyledim.
Ama ne demek istediğimi anladın sen.
Vi.
Uslu bir çocuk ol.
Görüşürüz çocuklar.
Bunu yapabilirim. Ben bir erkeğim!
Ben çekici bir erkeğim!
Ben sert ve çekici bir erkeğim!
Hey! Hey! N'aber?
Oda arkadaşlarım olmalısınız.
Adın ne?
- Sebastian Hastings.
- Duke Orsino.
Tamam.
Tamam, tamam, tamam.
Bunlar Andrew ve Toby.
Yan odada kalıyorlar.
Evet. Burası yeni öğrencilerin yurdu oldu.
Cidden, sen kaç yaşındasın?
Birkaç sınıf atladım.
Zeki biriyim.
Her neyse, futbol seçmelerinin
ne zaman başladığını biliyor musunuz?
Öğlede. Oynuyor musun?
Kesinlikle. Orta saha.
Peki, iyi oynuyor musun... birader?
Birader? Dostum?
Evet, forvetim.
Andrew ve Toby ise orta saha.
Güşel.
Neden çantanda *** var?
Burnum çok kötü kanar.
Yani onları burnuna mı sokuyorsun?
Evet.
Ne var? Hiç yapmadınız mı bunu?
Beckham her zaman böyle yapar.
- Cidden mi?
- Evet.
Bakın. Size nasıI yapıIdığını göstereceğim.
Bunu çıkartın ve...
...her ne ise bu.
Ve tam buraya sokun.
Bu şekilde içine emer.
- Dalga mı geçiyorsun?
- İğrenç bir şey.
Aman Tanrım, oda arkadaşın
tam bir kaçık.
Çok iğrenç.
Sezona, bitirdiğimiz gibi başlayalım.
Sert!
Nesin sen, ailenin bücürü mü?
Tişörtler çıksın.
Affedersiniz, efendim.
Tişörtlü olmam lazım.
- Ne?
- Güneşe karşı alerjim var.
Güneşe karşı alerjin mi var?
Çok, çok, çok alerjiğim.
Illyria'da uyum sağlamaya çalışıyoruz.
O yüzden seni güneş şemsiyesiyle
takip edeceğim. Tamam mı, godoş?
Tişörtlü kal.
Pekâlâ, çocuklar. Başlayalım.
Bir, iki, üç!
Bir, iki, üç! Bir, iki, üç!
Rahatlayın, beyler.
Bugün bayağı enerji
harcadığınıza şahit oldum.
Bu da koçu gururlandıran şeydir.
Sizi as takım ve yedek takım olmak üzere
ikiye ayırmak istiyorum.
Yedek takım,
alınmayın sakın.
Siz de as takım gibi
bu takımın bir parçasısınız.
Bundan ayrı olarak,
maçlarda da oynayacaksınız.
Schuler.
Haims.
Potensky.
Donner.
Hastings.
Yedek takım.
Geri kalanınız, tebrikler.
As takım.
Şimdi duşa.
Duş zamanı.
Duş zamanı mı?
- Hastings! Sana duş yok.
- Tamam.
Müdür Gold, ofisinde seni görmek istiyor.
Ben bittim. Bitti her şey.
Biliyorlar artık.
Sebastian'ın dosyası.
Sebastian...
Daha kalın olamazdı.
Bay Hastings.
Horatio Gold...
...okul müdürü.
Tanıştığımıza memnun oldum.
Çok, çok memnun oldum.
Merhaba, efendim.
Beni görmek istediğinizi söylediler.
Hoş geldiniz demek istemiştim.
Hoş geldiniz demek için
çağırmıştım sizi.
NasıI olduğunuzu görmek istedim.
Evet, iyiyim.
Erkek olmanın sıkıntılarıyla meşgulüm.
Erkek olmak. Evet.
Dosyana bir bakalım,
Sebastian. Ve...
Biraz sıkışmış gibi görünüyor.
İşte oldu. Tamam.
Pekâlâ.
Yakalandın.
Okul müdürüyle oturup konuşmak istemiyorsunuz.
Ama itiraz kabul etmeyeceğim.
Okul müdürünün koltuğuna oturun.
Hadi, oturun.
Oturun.
Sebastian Hastings.
- Kampüsü nasıI buldunuz?
- Güzel.
Kara kalem ve elma şekerinden
ilham aldınız mı?
- Anladınız.
- Hey!
Sakın dokunmayın. Hiç. Hiç.
Sakın bunu yapmayın.
Biliyor musun, Sebastian,
bir zamanlar ben de...
...nakil öğrenciydim. Dinazorların dünyada
aylak aylak dolaştığı zamanlarda.
O yüzden bu okula gelen...
...nakil öğrencilere karşı
özel bir ilgi duymaya başladım.
Gayri resmi ağabey
gibi davranmaya başladım.
Denetleme amacıyla duyuru yapmadan
uğrarsam, sakın şaşırma.
Sabırsızlıkla bekliyorum.
Şimdi tabanları yağla!
Affedersin.
- Sıkma canını.
- Benim hatam.
Ne bu?
Karşı cinsi tanımaya çalışıyoruz,
öyle mi?
Erkek-kadın dinamikleri.
Cinsel gerilim.
Bunların hepsi, lise deneyimlerinin bir parçası.
Devam edin siz. Lütfen.
Ama temiz tutun. Tamam.
Kilit olan şey, kendini dizginleme.
Yapmamanın en iyi yolu yapmamadır.
Evet.
Her zaman böyle içten midir?
Dalga mı geçiyorsun?
Bu onun kaba hali.
Pekâlâ. Güzel ayakkabılar.
Öyle mi?
Anthropologie'den aldım.
- Hadi be! Orada ayakkabı var mı?
- Evet. Aksesuarların yanında.
Kitapların.
- Sağol.
- Sanırım ben,
bilirsin işte, gidip biraz
adam gibi bir şeyler yapacağım.
Tamam.
Buyur.
Güzel bir elma ve sandviç.
Selam! Ben...
- Hayır.
- Ama...
Hey, beyler. KatıImamın mahzuru var mı?
Teşekkürler.
Demek futbol seçmeleri düzmeceydi, ha?
Yani yedek takım? Bu çok saçma.
Haksız mıyım? Haksız mıyım?
Cornwall'a karşı oynanacak maç
ilginç olacak.
Neden ilginç olsun ki?
Kız kardeşim orada oynayan
Justin Drayton ile çıkıyordu.
Tanıyorum onu.
- Bir zamanlar bir maçta onu ağlatmıştım.
- Dur hele.
- O sen miydin?
- Kesinlikle.
- Çok komikti.
- Vay.
Kız kardeşin seksi mi?
Sanırım öyle.
Harika bir kişiliğe sahip.
Geliyor.
Evet! Şu sarışının kıçına bakın.
Onunla bu şekilde konuşma.
Kız arkadaşın mı?
Çok isterdi.
Üniversiteli bir adamla çıkıyordu
ama çocuk bunu terk etti.
Şimdi ise zor durumda olduğunu duydum,
tamamen hassas.
Güven ve öz saygı dibe vurmuş.
- Erkek dilinde, üzerine atlamanın tam zamanı.
- Kesinlikle.
O çocuktan nefret ediyorum.
Sucuğun %38'inin
toynaktan yapıIdığını biliyor muydun?
Teşekkürler, Malcolm.
Görünüşe bakıIırsa sana
meydan okuyan biri var.
- Altı üstü Malcolm.
- Tam bir ucube.
Çok üzgün görünüyor. Çok üzücü.
Onunla bağlantı kurabilirim.
Ben de kötü bir ilişkiden yeni çıktım.
Birini tanıdığınızı düşünürsünüz.
Ve bunun büyük bir yalan olduğunun
farkına varırsınız.
Her dokunuşun.
Her öpücüğün.
Ayrıca kızları susturamazsınız.
Pekâlâ, çocuklar. Sonra görüşürüz.
Duş boş.
Evet!
Duş alabilirim.
Duş alabilirim.
Malcolm Festes, yurt yöneticisi.
Duş ayakkabıları, duş dışında...
...her zaman banyoda giyilmeli.
Yurt Hayatı broşürünü okumadın mı?
Odanda vardı.
N'aber, ahbap?
İyiyim, birader.
Görüşürüz.
Hey. Bunu unutmuşsun, Coolio.
Kesinlikle, G-Money.
Pekâlâ, Hastings, sıra sende!
Hastings, sağır mısın?!
Hadi, başla!
Kaldır kıçını! Hadi!
Toz ol!
Aman Tanrım!
Hadi, bebeğim. Hadi.
Günaydın.
Durun! Bırakın beni!
Bırakın beni!
Cehenneme hoş geldiniz!
Baylar! Bu senenin yeni
futbolcularını takdim ediyorum!
Ama önce, giysilerinizi çıkarmalısınız!
Giysilerinizi çıkarın!
Giysilerinizi çıkarın!
Giysilerinizi çıkarın!
Giysilerini çıkarsınlar!
Merhaba. Hayatım boktan.
- Bittim ben!
- Ne?
Herkes benim zavallı bir
sapık olduğumu düşünüyor.
Cornwall'a karşı sahaya çıkamayacağım.
Çok kötü kokuyorum.
Gülünç biriyim.
Beni al, eve götür ve böyle bir şeyi
bir daha yapmamamı sağla.
Vi, futbol takımı ile ilgili olarak
ne söyleyeceğimi bilemiyorum...
...ama sosyal hayatın için
sanırım bir fikrim var.
- Öyle mi?
- Evet.
Herkese, senin içindeki erkeği göstereceğiz.
Bunu nasıI yapacağız?
Yürü, Viola.
Çakın bir beşlik. Güzel.
Bakın kim var burada.
Çekici anne.
Bakmayın ona.
Belki bizi görmez.
Biraz yayıIın ki boş yerimiz
olmadığı gözüksün.
- N'aber?
- N'aber?
Yürü, Kia.
- Hey, Sebastian.
- Kia.
Güzelim. NasıIsın, bebeğim?
- Sensiz aynı değilim.
- Biliyorum. Üzgünüm.
Yeni okul, yeni bebekler.
Özledim seni, Sebastian.
Seni çok düşünüyorum.
- Özellikle geceleri.
- Harika.
- Ve sonlarında.
- Daha güzel.
Kız bunları Sebastian'a mı söyledi?
- Ne oldu ya?
- Oh, Sebastian.
Pekâlâ, dokunaklı bir iç çekiş.
Acı tatlı bir elveda.
Sen onun oyuncağısın, bebek.
Seni görmek çok güzeldi,
Sebastian.
Beni ara.
Oraya vurmak isterdim.
Teşekkürler, Kia.
Muhteşemsin. Sıra sende, Yvonne.
Kadınlar.
- Evet.
- Evet.
Sebastian? Sen misin?
Hey, nasıI gidiyor, Yvonne?
- Bu kim?
- Bir şey yok.
Okulumuz en büyük silahını kaybetti,
Sebastian Hastings.
AyrıIık vakti gelmişti, Yvonne.
Biliyorum, Sebastian.
Sana göre bir kadın olamadım.
Hayır, olamadın.
Her zaman bununla yaşamak
zorunda kalacağım.
- Çok acı veriyor.
- Aşk acıdır.
Seni hiç unutmayacağımı bil,
Sebastian.
Asla! Hiçbir zaman!
Zavallı.
Yeniden bir gözden geçirme yapabiliriz.
- Evet.
- Güzel bayan.
Ne yani, bana mı yazıIıyorsun?
- Ben sadece...
- Ben sadece...
Bu beyin fırtınasına hemen şimdi
bir nokta koyalım.
Benim gibi kıçı olan kızlar
senin gibi yüzü olan erkeklerle konuşmaz.
Erkek arkadaşım Sebastian Hastings'i
arıyorum. Gördünüz mü onu?
Sebastian?
Çok yaklaşmasına izin verme,
seni tanır yoksa.
Ne yapacağım ben?
- Benden uzak dur!
- Pardon?!
Güzel bayanlar.
Fazla yaklaşma, Monique.
- Sebastian!
- Bu iş bitti!
Neden bahsediyorsun sen?!
- Seninle konuşmak istemiyorum!
- Sebastian, buraya gel.
Çok ateşlisin, Monique. Çok ateşli.
Buraya gel.
- Ama çok ateşli kız var.
- Buraya gel.
Ve gerçek şu ki, bana verecek
başka hiçbir şeyin yok.
Gözlerimi kapadığımda,
senin gerçekte ne olduğunu görüyorum,
çirkin olduğunu! Biz ayrıIdık!
Bu harikaydı!
İşte sen busun!
Derdiniz ne çocuklar?
Adamımız için biraz yer açın.
Otur!
Şimdi resmen benim idolümsün.
İşte burada.
- N'aber?
- N'aber, beyler?
- Hey, Sebastian.
- Bayanlar.
- Sevgiline bağırsana.
- Hey! Hey! Sebastian!
Yolumdan çekilir misiniz?
Tavsiyene ihtiyacım var.
Kadınlarla başım dertte.
Senin için buradayım.
Bir ömürlük tecrübem var.
O kızla ne kadar çıktın?
Çok uzun. Ayağıma köstek oldu.
Ahbap.
Justine.
Kız peşimi bırakmayacak.
Aman Tanrım. Aman Tanrım.
Bizim sınıfta.
Ahbap, kızarma. Bu çok aptalca.
Kes sesini. Kızarmıyorum ben.
Millet, bir kağıt çekin...
...ve laboratuvar partnerinizin ismini okuyun.
"Eunice Bates. "
Bu bir şaka olmalı.
- Nazik ol.
- Evet.
Onda bir şeyler var.
Evet, astım ve başIık.
"Olivia Lennox. "
- Tanıyor musun onu?
- Biraz konuşmuştum onunla.
Ne hakkında? Başıyla selam verdi.
- Güzel selamdı.
- Güzel selam verdi.
Sakinleşir misiniz?
Onun, senin laboratuvar partnerin
olacağına inanamı... Değiş benimle.
Değişemem. İsmini
yüksek sesle söyledim.
Bazıları ışığa doğru yürür.
- Tekrar merhaba.
- Merhaba.
Daha önceden tanıştığımızı sanmıyorum.
Ben Sebastian.
Olivia.
Senin en iyi laboratuvar
partnerin olacağım.
Harika.
Tamamen dürüst olacağım.
Bu parçalarına ayırma işi
beni deli ediyor.
Bunda idareyi sen
üzerine alsan iyi olur.
Çoğu erkek bunu kabullenmez.
Haklısın.
Hayır, üzülme.
Bu çok hoş.
- Öyle mi?
- Bunsen alevinin yanına kağıt koymayın.
- Dur.
- Ne bu? Şiir mi?
Şarkı sözleri. Bunlar onun...
Eski şeyler.
"Uyan, seni bekliyordum. "
Bunlar gerçekten güzel. Çok samimi.
Biliyorum. Durmadan söylüyorum ona...
bana... kendime...
Ben de şarkı yazıyorum, Olivia.
- Cidden mi? Harika.
- Bak şimdi.
Otur.
Git sen!
- Benim hakkımda bir şey söyledin mi?
- Hayır. Söylemem mi gerekirdi?
Yapma. Mükemmel bir ortam.
Diğer zamanlar onunla
birlikte olma şansın var.
Benimle çıkmaya ikna edebilirsin.
Üç buçuk sene önce onun
böyle bir seçme hakkı vardı.
Sana şunu söyleyeyim. Sen bunu yap,
ben de seninle futbol çalışayım.
As takım için seni
hazır hale getiririm.
- Cornwall maçı için mi?
- Kesinlikle.
Pekâlâ, tamam. Anlaştık.
- İşte sen busun.
- Evet, öyleyim.
Doğru ya.
Aman Tanrım! Yanıyor!
Hiç adil değil, Malvolio.
Olivia'yı üç senedir bekliyorum
ve sonra bir nakil öğrenci geliyor...
...ve kız aniden etkilenmiş...
...ve aşk vurgunu gibi davranıyor.
Bunu kabullenmeyeceğim,
Malvolio!
Evet, biliyorum. Biliyorum.
Kesinlikle haklısın.
Biraz kurcalayıp
neyin ne olduğunu bulayım...
...ve Olivia'yla olan şansını azaltayım.
Ne bu? Evet, tabi ya.
Yürüyüş. Affedersin.
Çok zekisin.
Merhaba.
- Özledin mi beni?
- NasıI gidiyor?
Sesine ne oldu?
Biraz soğuk aldım.
O yüzden biraz bitkinim.
- Okulu aradın mı?
- Evet.
İcabına baktım.
12'sine kadar geri dönmüş ol.
Çok harikaydı, Vi.
Birkaç gün erken gittik
ve kalabalık bize deli oldu.
Şarkıyı tekrar istediler, biz de
şarkılarımdan birini akustik olarak çaldık.
- Şarkı sözlerime deli oldular.
- Bu harika.
Monique hakkında haklıymışsın.
Tarih oldu.
- Öyle, değil mi?
- Gitmem lazım. Sonra konuşuruz.
Tamam. Hoşça kal.
Peruğunla bir sorunun mu var, Hastings?
Hayır, aslında...
Derimde bir sorun var.
- Hayır, yok.
- Evet, var.
Gerçekten var.
Sıkıntı veriyor...
Hayır.
Sende erkeklere özgü kellik var.
Salla gitsin, evlat.
Farkettin mi bilmiyorum...
...ama son günlerde incelmeye başladım.
Tüm krema ve tereyağlarını denedim...
...ama yine de ne sen ne de ben
doğa ananın öfkesini...
...durduramayız.
Olduğun şeyi kabullenmek zorunda...
...kalacağın günler de gelecek.
Bir kel.
Ama her şey yoluna girecek. Oldu mu?
Aramızda kalsın,
kızlar bundan hoşIanır.
Çak bakalım. Evet.
Selam, Olivia. Endişelendirmek istemem
ama Malvolio kayıp.
- Olamaz!
- Evet.
Görürsen onu, besleme.
Hassas bağırsakları var.
Evet. Çünkü yapacağım ilk şey olurdu.
Tarantulayı beslemek.
Sana delice bir fikir.
Duke Orsino ile çıkmayı düşündün mü hiç?
Bunu göre biliyorum.
- Duke?
- Evet.
- Hayır.
- Evet.
- Hayır.
- Evet.
- Evet mi?
- Hayır!
Yakışıklı ve her şey var onda...
...ama bana göre biri değil.
Bilmem yani.
Sanırım onda olduğunu düşündüğünden
daha çok şeye sahip.
Arkadaşlarına bir şeyler anlatmak için
benimle takıIan...
...bir aptal olmadığını mı söylüyorsun onun?
- Sana eşitmişsiniz gibi davranırken tutarsız mı?
- Kesinlikle.
Bir de bana sor.
Okulda, benimle bir şeyler
denemek istemeyen ilk erkeksin.
Tipim değilsin.
Neden?
Sadece...
...seni o şekilde hiç düşünmedim.
Biz arkadaşız.
Burada kendimi güvende hissettiren...
...birkaç kişiden birisin.
Ben de senin için
aynı şeyleri hissediyorum.
İyi. O zaman tavsiyemi dikkate al.
Duke ile çık.
Düşünürüm bunu.
Tam olarak bu nedir?
Sanırım dalak.
Kimmiş baban?
Seni dikkate alması hususunda anlaştık.
Yolu yarıladın.
Pekâlâ. Ona çıkma teklif etmeli miyim?
Hayır. Onu korkutmak
istemezsin herhalde.
Öncelikle sudan şeyler konuşmalısın.
Neden bunu çok sık yapmadığın
hissine kapıIıyorum?
Kızlarla konuşmada iyi değilimdir.
- Neden? Çekici birisin!
- Ne?
Hoş bir adamsın sen...
Erkek... adam.
Bilmiyorum ya.
Her zaman yanlış şeyler...
Her zaman yanlış şeyler söylüyorum.
Tamam. Hadi. Kalkalım.
Bir şey denemek istiyorum. Ben bir kız gibi
davranacağım ve sen de benimle konuşacaksın.
Zorunda mıyım?
Evet! Çünkü ben Viola'yım.
- Duke? Tanıştığımıza memnun oldum.
- Çok iğrençti.
Zaten bir kız gibi konuşuyordun.
Her zaman kız kardeşimi taklit ederdim.
Bu konuda bayağı iyiyimdir.
Hadi. Kalk ayağa!
Hadi. Bana soru sor...
...ve eğer kimyamız uyuşursa,
her şey kendiliğinden gelir.
- Ne hakkında soru sorayım?
- Her şey. Peynir...
...sevip sevmediğimi...
...sor.
Tamam. Peynir sever misin?
Neden, evet severim. Favorim Gouda'dır.
- Ben de Gouda'yı severim.
- Gördün mü?
- Neyi gördüm mü?
- Elektrik başladı.
Peynir hakkında konuşuyoruz.
Ne olmuş yani? Elektrik elektriktir.
Ne? Bu da ne?
Bu ne?! Bana dokundu!
Bana dokundu!
Malcolm'un tarantulası! Tut onu!
- Sen tut!
- Erkek olan sensin!
Büyük erkek.
Affedersin!
Bir daha asla, asla
kız gibi konuşma!
- Korkuttun beni!
- Benim hatam.
Sebastian, tatlım, ben annen.
Yarınki karnavalı hatırlatmak
için aramıştım.
Kız kardeşin ve sen orada olacağınıza
söz verdiniz. Hoşça kal.
Saçmalık! Unutmuştum bunu!
- Annen Gençler Liginde mi?
- Evet. Nereden biliyorsun?
Benimki de orada.
Benim de gitmem lazım.
Şu an bununla uğraşamam.
İIgilenmem gereken bir futbol maçım var.
O kadar da kötü olmaz.
Olivia orada olacak.
Bir şeylere zemin hazırlamak için
mükemmel bir fırsat.
Olivia da orada olacak.
Ve kız kardeşim.
Monique. Sen.
Ve annem.
Harika.
Basket atışı.
Hey, ahbap!
Seni keseceğim, dostum.
Sana gerçeği söyleyeceğim.
Karnavallardan hiç hoşlanmam.
Öpüşme kulübesine gidiyorum.
Gel beni gör.
Karnavalları seviyorum, dostum.
- Hey, Duke, nereye gidiyorsun?
- Nereye gittiğimi sanıyorsun?
- Ne oldu?
- Hiçbir şey.
Eski çatlak sevgilim.
Onunla hiç uğraşmak istemiyorum.
Mahzuru yoksa, bir müddet
gözlerden ırak olacağım.
- Sonra görüşürüz.
- Tamam.
Çık yıkarı!
Nefes nefese kalan...
...bir kedi yavrusu görüyorum.
Affedersin. Çok acil.
Artık sizin.
Selam, anne!
Tam bir hanımefendi olmuşsun.
Bu bir mucize.
- Gerçekten öyle.
- Monique sana sosyeteye...
...takdim olmanın heyecanını tattırdı mı?
Çok heyecanlıyım.
İyi karnavallar.
Benim küçük petunyam.
Nereye gittiğini sanıyorsun?
Öpüşme kulübesinde sırada sen varsın.
Kardeşin pamukhelva için geç kaldı.
Gidip ona bakayım. Hoşça kal.
Affedersin.
- Seni tanıyor muyum?
- Hayır.
Affedersiniz.
Viola! Hey, hey, hey.
Nerelerdeydin?
Durmadan seni aradım.
Özledim seni. Konuşmamız lazım.
Konuştuk zaten, Justin.
Konuşmalarımız bitti.
Bak, hiç kimse bir futbol meselesi
yüzünden ayrıImaz, tamam mı?
Beş saniyeliğine bir kız
gibi davranabilir misin?
Beş saniyeliğine mi?
Öncelikle,
aptalca bir futbol meselesi değil...
...ve sen de bir hıyarsın.
Şuna baksana! Zaman doldu!
Affedersiniz, üzgünüm.
Bir tane, Iütfen.
Okulu asma.
Sebastian? Sebastian!
- Monique arkamda.
- Nereye gidiyorsun?
- Hallederiz.
- Sebastian!
Affedersiniz. 8 yaşından büyük hiç kimse
Aya Zıplama'ya giremez.
- Erkek arkadaşımın oraya girdiğini gördüm.
- Doğru terim "eski erkek arkadaşım" olacak.
Ben demedikten sonra
hiçbir ilişki bitmez. AnlaşıIdı mı?
Yine de Aya Zıplama'ya giremezsiniz.
İyi madem.
- O ne?
- Kia, sakın bakma.
Tanrım!
- Gitti.
- Teşekkür ederim.
- Peki, eğleniyor muyuz?
- Evet, kesinlikle.
NasıI olacağını düşünüyorsun?
Duke, bana bak.
Gerçekten senin için
özel olacağını biliyorum.
Orada tam 350 erkeği öpmüş.
Bence bu anı ölümsüzleştirmek lazım.
Dört yıI sonra, Duke
nasibine kavuşacak.
Hayat güzeldir.
Hayat adildir. Hayat doğrudur.
Selam. Nöbeti devralmaya geldim.
- Buna rağmen...
- Tanrı'ya şükür.
Bir fırsatını bulamıyorum.
YaşIı adamın çiğnediği şeyden sakın.
Sakız değil o.
- Seni tanıyor muyum?
- Hayır.
Bu da benim şansım.
Hayır. Hayır, hayır, hayır.
Bunu demek istememiştim.
Bilirsin işte, o...
Hayır. Tamam.
Diğer yandan,
sen de...
- Ben mi? Teşekkürler, sanırım.
- Evet.
Onunla flört edemezsin,
dahi çocuk. Buna para ödüyorsun.
Neden sakin olmuyorsun.
Sanırım seni şimdi öpsem iyi olacak.
Biletimi o kız için almıştım
ve sırada bekledim.
En azından bunu yapabilirim.
Tamam. BaşIıyorum.
Bence bir biletlik öpüş bu kadardı.
Hayır, biraz daha öpebilirsin.
Affedersiniz.
Otel caddenin karşısında.
- Viola, bu da ne böyle?!
- Çizginin gerisine geç.
Affedersin, budala.
Sen benim kız arkadaşımla öpüşüyorsun.
Eski kız arkadaşın.
Sebastian'ın kız kardeşi sen misin?
Ve sen de ölmek üzere olan.
Ne yani, beni gözyaşlarının
içinde mi boğacaksın?
Ağlamadım.
Sadece gözüme bir şey kaçtı.
Baksanıza.
Meseleyi kapatamaz mıyız?
Geri çekilin.
Haklı.
Sahada görüşürüz...
...ve her şeyi hallederiz.
Tamam, Duke.
Ya da burada halledebiliriz.
Justin! Kesin şunu! Çocuklar!
Kes şunu! Justin!
Çocuklar! Kesin!
Justin, kalk üzerinden!
Kızım nerede?!
Özür dilerim. Affedersiniz.
Viola! Kes artık! Bir hanıma yakışmıyor.
Burada şiddete yer yok!
Allah kahretsin,
burası sevimli çocukların karnavalı!
İkiniz de defolun! Hemen!
Neredeydin bugün?
Bir anda ortadan kayboldun.
Eski sevgilimle karşılaştım.
Kaçmak zorunda kaldım.
Aman Tanrım! O şey mi?
Ne? Evet.
Umarım kusura bakmazsın.
Ödünç aldım senden...
Evet. Bu arada, haklıymışsın.
Gerçekten işe yarıyor.
Kanın akıyor.
İyi misin sen?
Yani, metin ol! Erkek ol!
Bir şeyler sür!
Tamam. Bir şeyler sürerim.
Eee, ne oldu?
Kız kardeşinin eski
sevgilisiyle dalaştım.
Cidden mi? Neden?
Öpüşme odasında ikimizi
öpüşürken gördü.
Dur bakalım. Onu öptün mü?
Evet, dostum... Umarım sorun olmaz.
Hayırseverlik içindi.
Yani, ahbap,
onu öpmek istiyorsan,
hiç durma ve öp onu!
Kendini aş.
Tut onu, öp onu...
...delice öp onu!
Tamam.
Eee...
...hoşlandın mı ondan?
Bilmiyorum.
Bunu konuşmasak?
Senin kız kardeşin. Biraz garip.
Hayır. Doğru. Doğru.
Düşünüyorum da,
ondan hoşlandıysan eğer,
ona çıkma teklif etmelisin.
Olivia'yı unutayım mı?
Konuyla kesinlikle ilgisi olmayan...
...tamamen objektif üçüncü şahıs
olarak diyebilirim ki,
Olivia ve senin birbirinizle...
...uyuşacağınızı zannetmiyorum.
Ama sen ve Viola...
...yani...
...büyüleyici olur.
Bilmem.
Kalbin sana ne diyor?
Yani, hangisini çıplak görmeyi
tercih ederdin?
Neden böyle? Neden?
Neden hep böyle yapıyorsun?
Neden her zaman kızlar hakkında
müstehcen ifadeler kullanıyorsun?
Biliyor musun? Senin sorunların var.
Hassas birisin,
değil mi?
Ne? Hayır. Hayır. Sadece...
Bilmiyorum. İlişkilerin fiziksel öğelerden...
...daha önemli olması
gerektiğini düşünüyorum.
Beni yanlış anlama,
bu mesele önemli...
...ama biriyle beraberken...
...başka şeyler hakkında
konuşabilmek istiyorum.
Ne bileyim, ciddi şeylerden.
Başkasıyla konuşamayacağım şeylerden.
Evet...
...ne tür şeylerden?
Bilmem ki, bazı şeyler işte.
Mesele ne ise.
Bu gibi şeylerden mi?
Evet.
Ama bunları sadece
senin için söyledim.
Başkasına anlatırsan eğer,
sana gününü gösteririm.
Evet. Hayır.
Arkanı korurum, dostum.
Güzel.
Kız kardeşin nasıI?
İyi. Niye?
Bilmem.
Bu gece Cesario'ya
yemeğe götürmeyi...
...teklif etmeyi düşünüyordum.
Öyle mi? Cidden mi? Çok isterim.
Ne?
Ona telefon numaranı vermeyi
çok isterim.
Hastings!
Evet, koç?
Cornwall maçında as takımdasın.
- Gerçekten mi?
- Hayır.
Şaka yapıyordum, aptal.
Ahbap, bu harika.
Ahbap.
- Sana ayarlamamı ister misin?
- Hayır.
- Şirin değil mi?
- Duke mü? Evet.
Hayır. Sebastian. Çok havalı.
Ama onun tipi olmadığımı söyledi.
- İmkansız. Sen herkesin tipisin.
- Onun değil.
Bu gibi durumda biz gibilerin
ne yaptığını söyleyebilirim.
- Ne?
- Kıskandır onu.
Ne yapıyorsun?
Başkası gibi mi davranıyorsun?
Sonra da onu arsızca kullan.
Vay.
Viola'yı aramalısın.
Evet. Arayacağım sanırım.
Hey, Duke.
- Sebastian.
- Olivia.
Olivia.
Bu günlerde ne kadar kaldırıyorsun?
225. Çok etkileyici.
Teşekkürler.
Duke, hani bir arama yapacaktın.
- Yapacak mısın?
- Evet. Teşekkür ederim.
225 ile kaç tekrar yapabilirsin?
20... 20 gibi.
225, ağırlığımın tam iki katı.
Benimle kaç tekrar yapabilirsin?
Kırk.
Alo?
Selam, ben Viola.
Sebastian seni aramamı söyledi.
- Yemeğe çıkmak isterim.
- Evet. Ne?
Seni sonra arayabilir miyim?
Çünkü...
...ayaklarımı değişmeliyim.
Bu gece için planın var mı?
Benim hatam.
Yapacağını konuştuğumuz şeye ne oldu?
Ne şeyi? Benim işim falan yok.
Harika! O zaman buluşma tamam.
Cesario'da, 8'de.
- Orada görüşürüz.
- Tamam.
- Güle güle, Sebastian.
- Görüşürüz.
Evet!
Başardın.
Olivia'yla çıkıyorum.
Bu da ne?!
Viola'dan hoşlandığını sanıyordum!
Ahbap, yapma böyle. Erkeksin sen.
Okulun en seksi kızı yanına gelse...
...ve sana çıkma teklif etse,
ne yapardın sen?
Hemen dönerim.
Olivia? Selam.
Seninle biraz konuşabilir miyim?
Benimle mi? Sebep ne?
Duke'le çıkman hakkında.
Biliyorum! Seni dinlediğim için çok memnunum.
Haklısın. Müthiş biri.
O şortla çok iyi görünüyordu.
Et parçası değil o, Olivia.
O bir erkek. Bir erkeğin duyguları vardır.
Bir kadının da duyguları vardır.
Benim duygularım onunla uyuşuyor.
Biliyor musun?
Konuyla kesinlikle ilgisi olmayan,
tamamen objektif...
...üçünü şahıs olarak diyebilirim ki,
Duke ve senin tüm bunlardan sonra
iyi bir fikir olacağını zannetmiyorum.
İIgin için teşekkürler.
Çok endişeliysen eğer, bu gece Cesario'ya gel,
gözün üzerimde olsun.
Çift olarak gidebiliriz.
Bahse girerim Eunice müsaittir.
Orada olacağım, bu çok güzel.
Peynir sever misin?
- Hey, siz ikiniz, nasıI gidiyor?
- Buradasın...
...Eunice'le.
KatıImamızın mahzuru var mı?
- Hayır. Oturun.
- Hayır, hayır, hayır.
Bayanlar önden.
Garson!
Yardım et.
Ben de..
...Duke'e, bu okulda
gerçek bir erkekle tanışmanın...
...ne harika bir şey
olduğundan bahsediyordum.
Öyle mi?
Bahsetmek üzereydim.
Yanında gerçek bir erkeğin olması
harika bir şey değil mi, Eunice?
Evet.
Gerçek bir erkek bulmak zor.
Çok zor.
Sebastian, Eunice ile beraber.
Sandığımdan daha ateşli olmalı.
Neden hep Eunice ile çıkmak istediğimde
herkes benimle dalga geçiyor?
Sebastian ondan hoşIanıyor,
kız birden mükemmelleştiği için mi?
Hadi oradan.
Liseden nefret ediyorum.
Eunice! Ellerin!
Gerçekten çok eğlenceliydi
ama gidip...
...traş olmam lazım.
Tamam.
Bu çok hoştu.
Bir ara yine yapalım.
- Ne?
- Yakında. Hoşça kal.
Eee...
...peynir sever misin?
Diğer hayvan ürünlerinden daha fazla.
Evet, hesap Iütfen.
Hey Monique, ben Sebastian.
Viola Londra'da olduğumu
söyledi mi bilmiyorum...
...ama bir gün önceden eve varacağım.
Dinle, düşünüyordum da,
konuşmamız gerek.
Bayanlar...
Bayanlar.
Hoş geldiniz.
Adım Cheryl Lancaster,
Stratford Gençler Ligi'nin başkanı...
...ve bu senenin sosyeteye takdim
sezonunun koordinatörüyüm.
Lütfen ama.
Teşekkür ederim. Bugün,
sosyeteye nazik ve zarif bir girişin...
...yol haritasına bir göz atacağız.
Orospu ço...
Merhaba.
Merhaba.
- Selam.
- Dikkat edin de toplu fotoğrafta...
...arkada dursun.
Bize katıIdığın için teşekkürler, Viola.
Kim ortaya çıkmak için hazır?
Vurun beni.
Viola? Tatlım.
Unutma, sanki bir sırrın varmış gibi çiğne.
Müsaadenizle.
Bayanlar.
- Selam.
- Hey.
Hey! Sen beni
öpüşme kulübesinde kurtaran kişisin.
- Selam.
- Selam.
Dünya küçük. Ben Viola.
Olivia.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- Ben de.
Eee...
Beni ilgilendirmez...
...ama sen Duke Orsino
ile çıkıyordun, öyle değil mi?
Evet. Bir kere.
- Öptün mü onu?
- Hayır, niye?
Hayır. Bir şey yok ama...
Mümkün olduğunca ertelemeye çalış.
Onda tükürük bezi sorunu var.
Evet. Bu konu hakkında
konuşmaktan hoşlanmaz...
...ama ben boğuluyormuş gibi oldum.
Cidden mi?
- Aman Tanrım.
- Biliyorum. Çok iğrençti.
Ama ikinize de mutluluklar.
Hayır, aslında Duke'den hoşlanmıyorum.
Oda arkadaşı Sebastian için
bir şeyler besliyorum.
Ve Sebastian'ı kıskandırmaya çalışıyordum.
Vay be.
Bir insanı bu şekilde
kullanmak çok yanlış...
...ve bu konuda kendimi çok kötü hissediyorum.
Ama ben Sebastian'dan çok hoşIanıyorum.
Çok yakışıklı,
birçok erkeğin olduğu gibi
aptal yakışıklılardan değil.
Hassas biri,
hatta kibar bir yakışıklı.
Gülümsediğinde, ona bakmaktan
kendimi alamıyorum.
Çok harika biri.
Biliyor musun, Olivia...
- Olivia idi, değil mi?
- Evet.
Sana ufak bir tavsiyede bulunacağım.
- Tamam.
- Bu kadarı yeter!
Çok karmaşık ağlar örüyorsun.
Gerçekten çok karmaşık.
Tatlım... biraz durman lazım!
Herkese gerçeği anlatmalısın.
Çok ama çok dürüst olmalısın.
Bırak her şey oluruna varsın.
- Haklısın.
- Biliyorum.
Sebastian'ı ilk gördüğümde
ona doğru yürüyeceğim.
- Yürü!
- Ve neler hissettiğimi ona anlatacağım.
Anlat ona.
Sonra onu, ondan nefret
eden insanların bile...
...zevk alacağı
büyük bir tutkuyla öpeceğim.
Merhaba, Viola.
Bu iyi değil işte.
Sana da merhaba,
seni küçük yokedici.
- Kimsin sen?
- Sebastian'ın kız arkadaşı.
Eski kız arkadaşı.
Böyle demeyi bırakın artık.
Geçen gün pizzacıda terkettiği
kişi sendin demek.
Hayır, hayır, hayır, hayır.
O beni terketmedi.
Zorlu bir dönemden geçiyoruz.
Seni terkettiğini duydum.
Seni kötü terketmiş.
Büyük bir terkediş.
Deli misin sen?! İyi misin sen?
Çekil sen!
Yanlış adamla uğraşıyorsun!
Çekil üzerimden! Çekil üzerimden!
- Çekil üzerinden!
- Bırak beni!
Bayanlar! Bayanlar, durun!
Lütfen!
Takdim olunan kızlar anlaşmazlığa düştüklerinde
bunu gözleriyle ifade ederler.
Hastings.
Neden her zaman seni
bir güreşin ortasında buluyorum?
Kötü zamanlama?
Bir şeyler sakladığına eminim.
Çok saçma, Malcolm.
Biraz kafası karışık olabilir...
...ama sıhhati yerinde,
tam bir Amerikan erkeği.
- Aynen senin gibi.
- Anne, kendi elbisemi...
...giyeceğim.
Hayır, topuklu giymeyeceğim.
Çünkü topuklar, kadının kıçı
daha küçük gözüksün diye...
...dizayn edilmiş
bir erkek icadıdır.
Ayrıca kaçmayı zorlaştırmak için.
Malcolm, yüksek topuklarla
kaçmayı hiç denedin mi?
- Hayır, efendim, ben...
- O kadar kolay değil. O kadar kolay değil.
Gitarınızı unutmayın, Bay Hastings.
Sadece yap.
Gözlerini kapa ve öp onu.
Sebastian.
"Uyan. Gözlerini açmayı bekliyordum...
...ki hazır olduğumu söyleyebileyim.
Bir bilinmeyene düşmeye hazırım. "
Yarınki oyunda görüşürüz.
Sanırım bu okul hoşuma gidecek.
Monique, ben Sebastian.
Viola Londra'da olduğumu
söyledi mi bilmiyorum...
...ama bir gün önceden eve varacağım.
Dinle, düşünüyordum da,
konuşmamız gerek.
Londra mı?
Selam.
Dinklage seni arıyordu, dostum.
Ahbap. Merhaba!
Salaklığa bak.
Senin insan olduğunu düşünebilmem
ne kadar yanlış.
Salakça.
Onların bir şey olduğunu düşünüyorsun...
...ve sonra tam tersi oluveriyorlar.
- Neden bahsediyorsun sen?
- Orada öylece oturup...
...neden bahsettiğimi anlamamış
gibi mi davranıyorsun?
Tamam.
Pekâlâ. Tamam.
Sana söyleyecektim, Duke, ama...
...şunu bilmelisin ki...
...futbolu dünyadaki her şeyden
daha fazla seviyorum...
...ve bunu ispatlamam için
bir fırsatım vardı.
Ne?! Futbolda sana yardım etmem için...
...beni kullandığını...
...ve sonra dönüp beni arkamdan
bıçakladığını mı söylüyorsun?
Ne? İşte şimdi neden
bahsettiğini anlamıyorum.
Kendine sakla, dostum.
Seni onunla gördüm.
- Kiminle?!
- Kim mi?! Olivia, işte onunla!
- Taksiden çıkar çıkmaz onu öptün!
- Ne taksisi?!
- Arkadaş olmamız gerekirdi!
- Arkadaşız zaten!
- Ne demek olduğunu bilmiyorsun bunun!
- Olivia senden hiç hoşlanmadı, tamam mı?!
Beni kıskandırmak için
seni kullandı.
Ama Viola, senin için deli oluyor,
seni ilk öptüğü andan beri.
Bahse girerim bu da planının bir parçası. Olivia'yla
kalabilmek için benim aklımı karıştırıyorsun.
- Olan bitenler böyle değil!
- Sen ve kız kardeşine hayatta başarılar!
"Hastings ikizleri bundan
daha fazla zıt olamaz. "
- İkizler mi?
- Sebastian?
Sebastian?
Sebastian, aç kapıyı!
Ben Monique!
Rezilliklerle dolu bir gecenin ardından...
...bana bir açıklama borçlusun!
Burada değil!
Al onun aptal cep telefonunu.
Justine her on saniyede bir arıyor.
Sebastian'ın telefonu değil bu.
Tanrım! Sebastian!
- Sebastian!
- Yardımcı olabilir miyim?
- Alo?
- Viola. Hey, bebeğim.
Ben Justin.
Büyük maç yarın ve...
Viola.
Kendimi tanıtayım.
2003, 2004, 2005, 2006, 2007...
Güzel gece... 2008.
Hey, Eunice.
Randevumuz kısa sürdüğü için üzgünüm.
Sorun değil.
Şiddetim bazı insanları korkutuyor.
Evet.
Yanlış giden bir şey mi var?
Odamdan atıIdım.
Yatacak bir yere mi ihtiyacın var?
Gerçekten var.
Yarın Cornwall maçı var.
Daha önce hiç oda arkadaşım olmamıştı.
Vay. Vi, tüm eşyalarımı yerleştirmişsin.
Teşekkürler.
- Bundan kesinlikle emin misiniz?
- Evet, efendim, eminiz.
- Ahbap, ne yapıyorsun?!
- Sebastian, maç başlamak üzere!
Çık yataktan ve sahaya gel, dostum!
Futbol maçı mı?
Demek kız bundan bahsediyordu.
Sebastian! Sıradaki sensin. Acele et.
Buraya gel, seni ben yapayım.
Pekâlâ, bayanlar, dinleyin.
Hastings nerede?
Euni...
Eunice! Neden beni uyandırmadın?!
Çok sakin görünüyordun.
Kahvaltı hazırladım, sevgilim.
Pardon. pardon.
Ne bu acele?
Bunun için squash oyunumu iptal ettim.
Bilmiyorum.
Müdür Gold...
...Sebastian'ın futbol maçında
olmamız gerektiğini söyledi.
Viola son birkaç haftada
sana bir şey söylemedi mi?
Nereden bileyim?
Seninle kalıyordu.
Kalmıyor muydu yoksa?
- Affedersiniz.
- Çok heyecanlı, çocuklar.
Hoş geldiniz, bayanlar ve baylar.
Bugün bölgemizdeki en büyük
rekabete şahit olacağız.
Illyria ile Cornwall karşı karşıya.
Olağanüstü şeyler olacak
ve dehşet bir atmosfer var!
İyi günler, beyler.
El sıkışın, Iütfen.
Pekâlâ, sen söyleyeceksin.
Tura.
Tura geldi.
Olduğumuz yerde kalıyoruz.
İyi maçlar, beyler.
Çenen nasıI?
Hadi, başlayalım!
Aferin, çocuklar.
Dinleyin beni.
Bunu başarabiliriz. Bugün, Cornwall'un...
- ... Illyria'yı yeneceği gün.
- Evet!
Söyleyecek çok şeyim yok.
- Kim kan ve gözyaşı getirecek?!
- Siyah kırmızı!
- Bu bir maç değil. Bu bir savaş!
- Evet!
Kim kan ve gözyaşı getirecek?!
Bir, iki, üç! Cornwall!
Pekâlâ, çocuklar, başIıyoruz!
Hastings! Pas ver!
Pas ver! Hastings!
Neler oluyor?!
Güzel hareket, moron.
Ne?
Olamaz bu.
Sebastian?
Topu al! Topu al!
Kalk ayağa, geri gel!
Topu al!
Aman Tanrım, bu benim maçım!
Ne işim var benim burada?
Bu hiç eğlenceli değil.
Buz üzerindeki Bambi'ye benziyorsun!
Sebastian!
Sebastian!
Kısa bir ara verebilir miyiz, Iütfen?
Kısa bir ara?
Saati durduruyorum.
Durdur saati.
Ne oluyor?
Teknik jargonu bilmiyorum.
Armadillolar. Kavgacı armadillolar, Iütfen.
Etrafıma toplanın.
Gençken futbol oynamıştım.
Satranç mıydı yoksa?
- Bir sorun mu var, müdür bey?
- Evet, maalesef var.
Ama bence en doğrusu, bunu
Sebastian Hastings'in size anlatması.
Sebastian? Oğlum? Yoksa...
Söylemek istediğin bir şey var mı?
Çok iyi bir futbolcu olamadığım için üzgünüm.
Anlıyorum.
Peki o zaman,
Iütfen söyleyeceklerimi iyi dinleyin.
Büyük bir üzüntü içinde söyleyeceğim.
Bayanlar ve baylar, saygıdeğer öğrenciler,
Sebastian Hastings'in arkadaşları ve ailesi.
Üzülerek...
...söylüyorum ki Sebastian Hastings...
...bir kız.
Üzgünüm, bu senin iyiliğin için.
Bunun için bana bir gün teşekkür edeceksin.
Tabi. Evet.
Özür dilerim. Ben kız değilim.
Alo! Evet.
Aslında, evet. O bir kız.
O aslında, geniş çaplı psikoanalizden sonra...
...çeşitli nedenlerden ötürü kardeşinin
yerine geçtiği gün gibi ortada olan...
...kendi kız kardeşi, Viola.
Millet.
Ben erkeğim. Yemin ederim.
- İspatla.
- Tamam.
Tanrım! Gördüm.
İyi iş başardın, Paul. Vay.
İşte benim oğlum.
Kevin, kapa gözlerini.
Futbol dünyanın en sevilen oyunu.
Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
Görülecek bir şey yok. Gücenme.
Millet, Iütfen, bir dakika bekleyin.
Birkaç saniyeliğine kendi aranızda konuşun.
Malcolm!
Mevcut duruma biraz ışık saçabilir misin?
Olduğundan daha fazlasını saçamam, efendim.
Tamam, gençler, dinleyin şimdi.
Şimdi bu erkeğin tam bir erkek olduğunu...
...tescil ettik.
Maça dönmemiz mümkün mü?
Evet. İyi eğlenceler. Şakaydı...
Tamam. Evet.
Hemen başlayalım, çocuklar. Hadi.
- Biliyorum, oynayalım.
- Zaman kaybı.
Bebeğim, bebeğim.
Seni çok özledim.
Tanrım, ikimiz de öldük.
İlişkimiz bitti, Monique.
Tanrım! Yine mi!
İyi iş başardın, Hastings.
Kenara.
Güzel!
İIk yarı bitti, beyler.
Sebastian!
- Vi?
- Evet.
Neden bana benziyorsun?!
Erkek futbol takımında
oynayabileceğimi ispatlamak için...
...son iki hafta senin gibi
görünmeye çalıştım.
- Evet.
- Tamam. Tamam, güzel.
- Hayır, bekle! Ne?!
- Açıklayacak vaktim yok!
Neden formamı giyiyorsun?
Dün gece beni öpen kızı
bulmak için geldim.
- Kim öptü seni? Hangi kız?
- Bir bak. O.
Olivia?
Bana bitmişti. Beni öptü
ve şarkı sözlerimi ezberden okudu.
Vi, o benim rüyalarımın kızı olabilir.
Duke'ün gördüğü öpücük o idi.
Bunlar gerçek mi?
Evet, favori uzatıyorum.
Hayır! Maç sonuna kadar saklı kal.
Ve formamı bana hemen geri ver!
Bayanlar ve baylar,
ikinci yarıya başIıyoruz.
Illyria, sıfır, Cornwall, sıfır.
Bir çift sıfır dışında hiçbir şey yok.
- Koç, oynamaya hazırım.
- Böyle mi diyorsun sen?
Kısa etekli küçük kızların bile
topa senden daha iyi vurduklarını gördüm.
Değiştim.
Hadi, koç,
bana bir şans daha ver.
Tamam. Git.
Vur. ÖIdür!
Evet! İşte bu Viola!
İIk yarıda bana gol atamadın.
Bu yarıda da bana gol atamayacaksın, bebek!
Ben ninjayım! Ninja kaleci!
Hadi, çocuklar!
Duke! Duke! Ben boşum!
Topu bana ver! Duke! Hey, buradayım!
Boşum!
Duke! Geri gel! Geri gel!
Hayır!
Evet, aferin, bebek!
Cornwall bir golle oyuna ortak oldu.
- Derdin ne senin?! Sebastian boşta!
- Gol kaçırmak mı istiyorsun?!
Kapa çeneni.
Duke, bana kızgın olduğunu biliyorum.
Konuşma benimle. Çekil gözümün önünden!
Ben ve Olivia arasında hiçbir şey geçmedi!
Oyun bittiğinde açıklayacağım!
Şimdilik beni sevmek zorunda değilsin
ama ben senin takım arkadaşınım, tamam mı?!
Bu adamları yenmek istiyorum!
Bu adamları yenmek zorundayım!
Rahatsız etmiyorum umarım
ama bitirmemiz gereken bir maç var.
Sahana dön, dostum.
Yoksa yine yüzünü
yumruğuma mı vuracaksın?
Bunu yaptığımı görmek ister misin?
Hadi o zaman!
Duke, yapma. Kes şunu.
- Hadi ama!
- Duke, kes şunu.
Sebastian!
Duke! Kes şunu!
Hadi!
Tamam!
Kes şunu! Aman Tanrım!
Gürültü patırtı çıkarmak istiyorsanız,
stadyumun 500 metre...
- ... ötesine gidin.
- AyrıIın! AyrıIın!
Pekâlâ, sert çocuklar.
Boks yapmak mı istiyorsunuz?
O zaman defolun sahamdan.
Yoksa oyuna devam edin.
Hadi, Illyria'nın armadilloları.
Geri kalanınız için de geçerli bu!
Çıkın ve gerçek futbolu oynayın!
- Bir yığın kız gibiler.
- Tamam.
Geri kalanınız bir yığın kız gibi
gerçek futbolu oynasın.
- Tamam mı?
- Çok boktansın!
Ayak topu değil bu, futbol.
Amerika'da biz buna böyle diyoruz.
- Sebastian! İyi misin?
- Hayır, Olivia, şimdi olmaz.
Bir şeyler olmadığını tekrardan
söylesene bana.
Olup biten bir şey yok!
- Peki ya dün gece?
- Sana yalan söylemedim, Duke.
Söyledim ama bu mesele hakkında değil.
İşte gerçek.
Seni seviyorum.
Pardon?
Ne? Nesin sen?
Biraz garip kaçtı.
Biliyor musun?
Artık bunu yapamam.
Size söyleyemem gereken bir şey var.
Ben Sebastian değilim.
Ben Viola'yım.
Sen Viola değilsin.
- Evet, öyleyim.
- Hayır, ben Viola'yı tanırım.
- Ben Viola'yı öptüm.
- Beni öptün sen.
Sen neden bahsediyorsun?
Seni öpmedim.
Cornwall'daki kız takımını dağıttılar.
Erkekler benim, kendi takımlarında
oynamama izin vermediler.
Takıma girebilmek
ve Cornwall'u yenebilmek için...
...kardeşimin Londra'da geçirdiği
iki haftalık süre içinde...
...ona benzedim.
Ama kardeşim eve erken geldi.
Olivia'yı öperken gördüğün
ve ilk yarıda oynayan oydu.
Peruk takman kız olduğunu ispatlamaz.
Peki o zaman.
Merhametli Tanrım.
Evet!
- Viola?!
- Bu futbol maçında...
...her zamankinden daha çok
çıplaklık olduğunu gören tek ben miyim?
Herkes anladı mı şimdi?
- Evet. Ben anladım.
- Tamam.
Dur bir dakika. Eğer ben
kardeşini öptüysem, nerede o?
Muhtemelen Çin yolunu yarılamıştır.
- Burada.
- Selam.
Bu ne böyle?
Bu beni çıIdırtıyor.
Bayanlar ve baylar, "size söylemiştim"
demekten nefret ederim ama...
Gördün mü, Duke? Sana ihanet etmedim.
Üzgünüm.
Ne böyle olmasını istedim,
ne de seni incitmek istedim.
Yeteri kadar iyi olduğumu
ispatlamak istemiştim.
Tek istediğim sadece bir şans.
Duke?
Her maçtan önce koçun söylediği gibi:
"Büyüklükten korkma.
Bazıları büyük doğar.
Bazıları büyüklüğü elde eder.
Ve bazıları, onları harekete geçiren
bir büyüklüğe sahiptir. "
Bizim bugün burada büyük olmamızda
en büyük pay senin oynaman.
Evet!
Evet! Evet! Hayır!
Maç olmaz!
Elenmeniz lazım.
Bu ligde kızlar oynamaz.
Kitapçığa bakın.
Ne kitapçığı?
Dinle, ahbap. Illyria'dasın.
Cinsiyet farkı gözetmeyiz.
Tamam.
Acıyacak.
Takımındaki bir kızla bizi
yenebileceğini mi düşünüyorsun?
Eğlenceli olmalı.
Yürü.
Son sözü ben söylerim, sen değil. Yürü.
Pekâlâ, takım...
...vurun! ÖIdürün!
- Evet!
Hadi! Hadi!
Harika bir maç oluyor.
İkinci yarının sonlarında skor berabere.
Hadi, hadi! Açığa geç!
Ne?
Faul mü? Faul değil ki!
Top kendisinde!
Penaltı atışı sonucu skor belirlenecek.
Nereye atacaksın? Buraya mı?
Oraya atacağını biliyorum.
Aklında ben var mıyım? Aklında ben var mıyım?
Golü görüyor musun?
O küçülürken ben büyüyorum.
Hadi.
Seni seviyorum.
Konsantre ol. Kız gibi vurma.
Erkekler daha iyi.
Böyle bir şey olmayacak.
Sen bir zavallısın! Burası benim evim!
Acınacak haldesin! Aklında ben varım.
Evet!
- İşte benim kızım!
- Benim de!
Bu adil değil! Bu adil değil!
Şanslı bir vuruştu!
Seni bir daha görmek istemiyorum!
Çok boktansın!
- Başardın, Vi!
- Çok müthiştin!
- Seninle gurur duyuyorum.
- Her şey bitti.
Maçı kazandıran golü attın.
Bir şeyler söyle.
Anne? Baba?
- Çok iyiydi.
- Teşekkürler, baba.
- Tüm bunları futbol oynamak için mi yaptın?
- Söylemiştim sana, bu benim için önemli.
Viola senin yerine geçtiyse,
- ... sen neredeydin?
- O...
Londra'da kendi müziğimi çalıyordum.
- Londra mı?
- Benim için önemliydi.
- Gitmeden önce aramalısın.
- NasıI yaparsın bunu?
Anne, baba... Hey!
Neden yemeğe gitmiyoruz? Aile olarak?
- Belki yarın?
- Sanırım bana uyar.
Telefon numaramı almak ister misin?
- Sana e-posta adresimi vereyim.
- Tamam.
- İyi iş.
- Teşekkür ederim.
Seni tanıştırmak istediğim biri var.
Sebastian Hastings, Olivia Lennox.
- Tanıştığıma memnun oldum.
- Ben de.
Şarkı sözlerimi beğendiğini duydum.
- Eunice?
- Toby?
Söylemek istediğim bir şey var.
Bence sen...
...harikasın.
Bundan da utanmıyorum.
Hileleri bilirim.
Oh, Eunice.
Oda arkadaşım.
Bu sana.
"Stratford Gençler Ligi sizi...
38. Yıllık Sosyeteye Takdim
Balosuna davet ediyor. "
- Hâlâ gelebilir.
- Onun yüzünü görmedin.
Mükemmel giysiyi buldum.
Teşekkürler, anne, ama onu giyme şansını
elde edeceğimi sanmıyorum.
Saçma.
Güzel bir giysi giymen için
bir erkeğe gerek yok.
Ama acı vermiyor.
Viola Hastings, size bu gece eşlik etmek
benim için bir şereftir.
Teşekkürler, Paul. Bu gerçekten hoş.
Tırtıllar! Benim sevgili tırtıllarım.
20 dakika sonra hepiniz
birer kelebek olacaksınız.
- Tırtıllar!
- Kelebekler!
Güzel görünüyorsun.
Biraz hava almalıyım.
Geleceğini düşünmüyordum.
Burada olman benim için
çok şey ifade ediyor.
- Bir şey söyle.
- Fıskiyeleri açmam lazım.
Affedersin.
- Selam.
- Selam.
Hangi rüzgar attı seni?
Birkaç gün önce...
...öpüşme kulübesinde bir kız öptüm.
Ve onu düşünmekten kendimi alamıyorum.
O da öyle.
Ayrıca oda arkadaşımı özledim.
ondan gerçekten hoşlanmıştım.
Şey...
...tam burada.
Sana kim olduğumu söylemem
gerektiğini biliyorum ama...
...korkmuştum.
Üzgünüm.
Belki kız olduğunu bilseydim,
o zamanki gibi konuşamazdık...
...ve birbirimizi böyle tanıyamazdık.
Utanılacak bir şey olurdu.
Şunu bil,
ben erkekken bana söylediğin her şey...
...senden daha çok hoşlanmama neden oldu.
Ama şimdiden itibaren,
eğer kız kalırsan,
her şey daha kolay olur.
Söz veriyorum.
Monique Valentine,
eşlik eden Justin Drayton.
Justin, işte sen busun!
Olivia Lennox,
eşlik eden Sebastian Hastings.
Viola Hastings,
eşlik eden by Paul Antonio.
Viola Hastings.
Standart oldu artık. Nerede?
Çeviren: pirate