Tip:
Highlight text to annotate it
X
- SAHTEKAR -
GERÇEK BİR HİKAYEDİR
LOS ANGELES
9 Mart 1928
Çeviri:..:: G-G::..
İyi Seyirler...
Walter, tatlım.
Uyanma vakti.
On dakika daha.
Üzgünüm ufaklık,
yarın uyuyabilirsin.
Cumartesileri ne
güne duruyor.
Duvara yaslan bakalım.
Gel, gel, gel...
Pekâlâ.
Ölçtüm, ölçtüm.
Bak, bak!
Pekâlâ, otur bakalım.
Kahvaltın soğuyor.
Mısır gevreği...
...zaten soğuk olur.
Tatlım, geldik.
Tamam mı?
İşte kitapların.
Git bakalım.
Evet bayan, biraz beklerseniz,
hemen yöneticimi çağıracağım.
Evet, hemen geliyor.
Bir saniye,
sizinle konuşacak.
Sadece bir saniye lütfen. Siz
halledin, ben başa çıkamıyorum.
Alo, ben yöneticiyim.
Size nasıl yardımcı olabilirim?
Gördüğüm kadarıyla
ortak hattasınız...
Maalesef bazı kişiler
ortak hatları dinliyor. Biz...
Peki ne yapıyor?
Aman Tanrım.
Her şey yolunda mı?
Evet efendim. Bir bayan,
bağlantısında sorun yaşıyormuş.
- Selam ufaklık.
- Selam anne.
Okul nasıl geçti?
- İyi.
- Öyle mi?
Dinozorları öğrendik.
Ve Billy Mankowski
ile kavga ettim.
Ne oldu?
Bana vurdu.
Sen de ona vurdun mu?
Güzel.
İlk kuralı hatırlıyor musun?
Asla kavgayı sen başlatma.
Hep bitiren ol.
Neden sana vurdu?
Çünkü ona vurdum.
İlk sen mi vurdun?
Neden?
Babamın, beni sevmediği
için gittiğini söyledi.
Tatlım, baban seni
hiç görmedi.
Seni nasıl sevemez ki?
Peki neden gitti?
Çünkü senin doğduğun gün...
...postayla bir şey gelmişti.
Senden daha büyük bir kutuydu.
İçinde ne vardı biliyor musun?
'Sorumluluk' denen bir şey.
Ve bazı insanlara göre,...
...sorumluluk dünyadaki
en ürkütücü şeydir.
Yani, o kutunun içinde olan
şeyden korktuğu için mi kaçtı?
Bu aptallık.
Ben de aynen
öyle düşünüyorum.
Bayan Andy'i kaçırdım mı?
Korkarım evet, ufaklık.
Kalk bakalım, uyku zamanı.
Yarın sinemaya gidiyor muyuz?
Yeni bir Charlie Chaplin
filmi olduğunu duydum...
...ve adı 'Gizemli Pilot'muş.
O kim?
Bilmiyorum. Hiç
kimse bilmiyor.
Onu gizemli yapan da bu.
Beni taşıman için
çok mu ağırım?
Hayır. Yıllardır değilsin.
Yıllardır değilsin.
- Alo?
- Ben Margaret.
'10 Mart 1928'
- Merhaba Margaret.
Nasılsın?
İyiyim.
Dinle, Jean bugün gelemeyecek.
Burada eksik kaldık.
Hasta olduğunu
ne zaman söyledi?
Yarım saat önce.
Birisini bulmakta zorlanıyorum.
Peki ya Myrna?
Fazla mesai istiyor
diye biliyordum.
İşi varmış. Sen
gelemez misin?
Hayır. Hayır, hayır,
yani ben...
Walter'a, onu sinemaya götürmek
için söz vermiştim, ve...
Sadece saat 4.00'e kadar.
Pekâlâ.
Sadece saat 4.00'e kadar.
Görüşürüz.
Sandviçin ve sütün
buzdolabında.
Bayan Riley ve kızına birkaç
saatliğine uğramasını söyledim.
Ben kendime göz
kulak olabilirim.
Biliyorum, evi kontrol etmek
için gelecekler. Seni değil.
Yarın sinemaya gideceğiz.
Sonra da, Santa Monica'ya gidip
iskelede yürüyüş yapacağız.
Ne dersin? Tamam mı?
Hava kararmadan dönerim.
Karanlıktan korkmuyorum.
Hiçbir şeyden korkmuyorum.
Biliyorum, biliyorum.
Uslu dur.
Seni seviyorum.
Ohio hatlarında sıkışıklık var.
Yetkili birisi ile görüşmek
istediğini söylüyor.
Bir işlem için
imzanız gerekiyor.
Numara, lütfen.
Numara, lütfen.
Devam edin, lütfen.
Pekâlâ, Omaha santralına ulaşın.
Aramalarımızı onların hatlarından
bağlamaya çalışalım.
Bu konsolu çalışır
hale getirin. Hemen.
Christine. Güzel, sana
yetişmeye çalışıyordum.
Dinle, çalışma raporlarını
inceliyordum.
Bilmeni isterim ki,
gerçekten çok etkilendim.
Kadın bir yöneticiyle çalışmayı
ilk önerdiğim zaman,...
...patronlarım pek
sıcak bakmamıştı.
Ama sen, en az erkek meslektaşların
kadar başarılı oldun.
Teşekkür ederim, Bay Harris.
Ben diyebilirsin.
Dinle...
Dinle, asıl konu şu ki...
...Beverly Hills'deki yeni
ofisimize bir müdür arıyoruz.
Eğer bu işle ilgilenirsen,
bir rapor yazabilirim.
Harika olur,
çok teşekkürler, efendim.
Tamam, güzel.
Belki de...
- Pazartesi konuşabilir miyiz?
- Evet, tabii ki.
Çok teşekkürler,
efendim. Teşekkürler.
Lütfen!
Lütfen.
Walter.
Tatlım?
Walter.
Walter!
Tatlım?
Walter?
Tatlım!
Walter!
Walter, eve dönme
zamanı tatlım!
Suzie, Walter'i gördün mü?
Hayır, Bayan Collins.
Üzgünüm.
Walter?
Walter.
Numara, lütfen.
Polis karakolunu
bağlar mısınız?
Bağlıyorum.
Lincoln Heights Karakolu.
Merhaba, adım Christine Collins.
210 Kuzey Bulvarı
23 numarada yaşıyorum.
Kayıp bir çocuğu rapor
etmek için arıyorum.
Kayıp çocuk.
Çocukla yakınlığınız
nedir, bayan?
Oğlum.
Ne zamandır kayıp?
Emin değilim, işten eve
daha yeni döndüm.
Bu sabahtan beri de olabilir,...
...son bir saattir de olabilir.
Çevreyi kontrol ettiniz mi?
Evet, tabii ki ettim.
Belki zamanın farkında değildir.
Hayır, hayır.
Hava kararınca, her zaman
evin yakınlarında olur.
Lütfen buraya birisini
gönderir misiniz?
Üzgünüm, kurallarımıza göre...
...çocuk dosyalarında 24 saat
geçmeden, bir birim gönderemiyoruz.
Ne?
Bakın, çocukların %99'u
sabah ortaya çıkar.
Arkadaşlarıyla takılan her çocuğun
izini sürecek yeterli kaynağımız yok.
Hayır, hayır.
Walter öyle birisi değil.
O bunu yapmaz.
Kusura bakmayın bayan, ama
bütün aileler aynı şeyi söylüyor.
Lütfen. Lütfen.
Bakın, yapabileceğim
hiçbir şey yok.
Adınızı ve bilgilerinizi aldım...
...ama yarın sabaha kadar
yapabileceklerim bu kadar.
Eminim yakında ortaya
çıkar. Hep böyle olur.
Siz Bayan Collins misiniz?
Bugün dualarımız yeniden, Lincon
Heights'tan Bayan Christine Collins için.
Genç oğlu Walter Collins...
...yaklaşık iki hafta
önce kaybolmuştu.
Topluluğumuzun bir
üyesi olmasa da...
...durumunu öğrendiğimizden beri,
her gün yaptığımız gibi...
...bugün de onun
için dua ediyoruz.
Radyo ve gazetelerden
öğrendiğimiz kadarıyla...
...Los Angeles polisi, anne ve
çocuğun yeniden birbirlerine...
...kavuşması için, elinden
geleni yapıyormuş...
...ve umuyorum ki bu doğrudur.
Ancak, Rocky dağlarının
en sert, yozlaşmış ve...
...beceriksiz polis departmanının
durumundan dolayı,...
...bunun gerçekleşeceğinden
pek emin değilim.
Her gün, Mulholland'da
ve şehrimizin çukurlarında...
...yeni cesetler ortaya çıkıyor.
Tüm bunlar, Polis Müdürü James Davis ve
adı 'Silahlı Takım' olan ekibinin işleri.
Her gün, dürüst
vatandaşların ihtiyaçları...
...hırs ve kişisel çıkarlar
uğruna, ikinci plana atılıyor.
Her gün, bu şehir korku, gözdağı
ve yozlaşma ile dolu...
...bir çukurun
derinliklerine batıyor.
Bir zamanların melekler şehri...
...Los Angeles, bizi
koruyan kişilerin...
...gaddarlaştığı bir yere dönüştü.
Kanun adamı olacakları yerde,
kanunların üzerinde olarak...
3 Nisan 1928
Anlıyorum, teşekkürler.
Birkaç haftaya tekrar ararım.
Çok teşekkürler.
Las Vegas kayıp
kişiler bölümü mü?
Merhaba, ben Christine Collins.
Walter Collins'in tarifine
uyan kayıp bir çocuk...
...bulunup bulunmadığını
öğrenmek için arıyorum.
Tamam, lütfen arayın,
lütfen arayın.
Eğer sorun değilse,...
...birkaç hafta içerisinde, ben de
sizi arayabilirim. Çok teşekkürler.
Teşekkürler.
DeKalp, Illinois
20 Temmuz 1928
İki Dolar.
Kahretsin, cüzdanımı
evde unutmuşum.
Sana borçlanabilir miyim?
Veresiye yok.
Öde, yoksa polisleri ararım.
Senin gibi serserilerin
buraya gelmesinden bıktım.
Seni kandırmaya
çalışmıyorum, dostum.
Sadece cüzdanımı evde
unutmuşum, hepsi bu.
En fazla 5-10 dakika
içerisinde gidip gelirim.
Teminatın var mı?
İnsanın kendi kanından...
...daha iyi bir teminat
olamaz, değil mi?
Sen burada bekle, evlat.
Ben hemen döneceğim.
- Ama...
- Bana sorun çıkarma.
Bize böyle güvenen,
iyi bir adam.
Sen burada kal, ben de
gidip cüzdanımı alayım.
On dakika. Yoksa
polisleri ararım.
Kahretsin!
- Numara, lütfen.
- Selam, Myrtle.
- Selam.
- Ben restorandan, Harve.
Selam, Harve.
Şerif Larson'ı bağlar mısın?
Elbette.
Size de iyi günler.
Christine, bağlantıda
bir sorun yaşıyorum.
Bir yolunu bulamadım.
Bence de. Evet,
şimdi daha iyi.
- Uzun mesafe.
- Üzgünüm, tekrarlar mısınız?
Hemen bağlıyorum, bayan.
Teşekkürler.
Bayan Collins?
Evet.
Ben Yüzbaşı J.J. Jones,
Lincoln Park çocuk bölümünden.
Ofisim bütün kayıp çocuk
vakalarıyla ilgilenir.
Oğlunuzunki de dahil.
Oğlunuz hayatta, Bayan Collins.
DeKalb-Illinoıs'in yerel polisi
tarafından, iki gün önce bulunmuş.
Güvende ve durumu iyi.
Serserinin biriyle berabermiş,
arama emri çıkarttık.
Ama oğlunuz güvende.
Çok teşekkür ederim,
teşekkür ederim.
Christine...
Bu harika.
Teşekkür ederim.
Basından çok kişi var.
Mutlu sonla biten bir
hikayeniz var, Bayan Collins.
İnsanlar mutlu sonları sever.
Tren gelmeden önce
acele etmeliyiz.
Geri çekilin, beyler.
Geri çekilin.
Teşekkürler. Teşekkürler,
beyler, teşekkürler!
Birkaç dakika içerisinde
açıklama yapacağım...
...ama şuanda daha önemlisi...
...bu bayanı oğluna
yeniden kavuşturmak.
İzninizle.
Burada bekleyin.
Acele etmeyin.
Yavaş olun,
yavaş olun!
Bayan Collins, sizi Polis Müdürü
James E. Davis ile tanıştırayım.
Memnun oldum.
Bu günlerde, basından pek
iyi haberler duyamıyoruz.
İyi bir hikaye ile burada
bulunmanız çok güzel, değil mi?
Evet, efendim.
Bölümdeki adamlarım
size iyi davrandı mı?
24 saat raporunu bulamadım...
...ve düşündüm de, belki...
Teknik ayrıntıları boş verin.
Harika.
Pekâlâ, güzel.
O zaman, basına şunu
söylemenizde bir sorun yok.
L.A polisinin etkisi...
Kadınlar.
Bekleyin, efendim.
Geri çekilin, beyler,
geri çekilin.
Onları geride tut.
Pekâlâ, hadi gelip de...
Bu benim oğlum değil!
Ne?
Nasıl yani?
Bu benim oğlum değil.
Eminim yanılıyorsunuz.
Yanılmıyorum.
Beş korkunç ay geçirdi.
Kilo kaybetti, değişti.
Kendi oğlumu tanırım.
Söyleyebileceğim şu ki,
siz şoktasınız ve o değişti.
Adın ne?
Adını söyler misin?
Walter Collins.
Yaygın bir ad.
Nerede yaşıyorsun, Walter?
Ev adresini biliyor musun?
210 Kuzey Bulvarı,
23 numara...
...Los Angeles, California'da
yaşıyorum.
Ve bu da annem!
Bayan Collins, dinleyin
beni, sizi anlıyorum.
Şu anda biraz şüphelisiniz,
ama bu beklenen bir şey.
Bu yaştaki bir çocuk
çok hızlı değişir.
Araştırmada bunları da
göz önünde bulundurduk.
Ve bunun oğlunuz
olduğuna hiç şüphe yok.
Bu Walter değil.
Hatırladığınız Walter değil.
Bu yüzden, denemek için
onu eve götürmeniz çok önemli.
Denemek için mi?
Evet, evet.
Tanıdığı çevrenin
etrafında olursa...
...ve onun değişen durumuna
yaşadığınız şoktan kurtulmak için...
...kendinize zaman tanırsanız,
göreceksiniz ki, bu oğlunuz Walter.
Sizi temin ederim, yemin
ederim, size söz veriyorum.
Bu sizin oğlunuz.
Eğer herhangi bir probleminiz
olursa, gelin benimle konuşun.
İlgileneceğim.
Size söz veriyorum,
bana güvenin.
Bayan Collins, gidecek
hiçbir yeri yok.
Lütfen.
Belki de, sağlıklı
düşünemiyorum.
Ve...
Tamam.
Tamam, sağlıklı
düşünemiyorsunuz, doğru.
Gidelim.
Teşekkürler, teşekkürler.
Şöyle dönün.
Oğlunuzun eve dönmesi
nasıl bir his, Bayan Collins?
Onu ilk gördüğünüzde
ne düşündünüz?
Tarif etmesi zor.
Başlangıçta şok yaşadı.
Oğlunu tanıyamadı,
ki bu çok doğal.
Büyük sıkıntılar atlattı.
Neler hissediyorsun, evlat?
Eve dönmek harika olmalı.
Evet, harika.
L.A. polis bölümü, DeKalb şeriflerine
bu zor çalışmalarından dolayı...
...ve bu sevinçli birleşmeyi
sağladıkları için minnettardır.
L.A. polisi, kendisini her zaman
kamu hizmetine adamıştır.
Anne ve oğlunun fotoğrafını
çekebilir miyiz, Yüzbaşı?
Tabii ki. İşte böyle.
Yakınlaşın.
Çekebilirsiniz, beyler.
- Bu tarafa, Walter.
- Gülümse.
- Bir tane daha, lütfen.
- Böyle iyi.
Bir tane daha.
Sandviç güzel mi?
Biraz daha süt ister misin?
Hayır.
Hayır, teşekkürler.
Hayır, teşekkürler.
Trenden kirlenmişsin.
Duş yapman lazım.
Pijamaların yatağın kenarında.
İyi misin?
Bir şeyin var mı?
Düştüm. Aptal küvet!
Önemli değil.
Sen sünnetlisin.
Dışarı çık.
Yürü.
Walter'ı son ölçtüğümde...
...oğlumu son ölçtüğümde...
...senden daha uzundu.
Kimsin sen?
Ne yapıyorsun burada?
Kimsin sen?
Kimsin sen?
O benim oğlum değil.
Bayan Collins...
Hayır, neden öyle söylediğini
bilmiyorum ama...
...ama o, Walter değil,
bir hata olmalı.
Alışması için ona
zaman verecektiniz.
8 cm. daha kısa.
Daha önce ölçmüştüm.
Belki de ölçümünüz yanlıştır.
Bakın, eminim bütün bunların
mantıklı bir açıklaması vardır.
Sünnetli.
Ama Walter değildi.
Bayan Collins.
Oğlunuz beş aydır kayıptı.
Bu süre içerisinde, kimliği belirsiz
bir serseri ile birlikteydi.
Kim bilir, o ruh hastası
ona neler yapmıştır.
Belki o sünnet
ettirmiştir. Belki de...
Boyunu mu kısaltmıştır?
Neden beni dinlemiyorsunuz?
Dinliyorum, kahretsin, dinliyorum.
Ve duygularınızı anlıyorum.
Değişti, hata falan yok.
İkiniz de kötü birer
tecrübe yaşadınız...
...ve bu yüzden sevgi ve
desteğinize ihtiyacı var.
O benim oğlum değil!
Bunu neden yapıyorsunuz,
Bayan Collins?
Neden yapıyorsunuz?
Çocuğa kusursuz olarak
bakabilecek durumdasınız.
Geliriniz, onun kişisel
ihtiyaçları için yeterli.
Bir anne olarak, sorumluluktan
neden kaçtığınızı anlayamıyorum.
Hiçbir şeyden kaçmıyorum!
Sorumluluklarımı yerine getiriyorum!
Hatta şuanda, o çocuğa karşı bile!
Çünkü sahip olduğu
tek kişi, benim.
Beni endişelendiren şey,
oğlumu aramayı bıraktınız...
- ...ve bu sizin sorumluluğunuz.
- Zaten bulduğumuz birisini neden arayalım?
Çünkü onu bulamadınız.
Kimliği doğrulandı.
Hem de, çocuk tanımlama
konusundaki en iyi kişiler tarafından.
Ne yaptıklarını bilen
insanlar tarafından.
Ben bilmiyor muyum yani?
Özür dilerim.
Bu bölümün yaptığı
her şeye minnettarım...
...ve ne kadar sıkı
çalıştığınızı biliyorum.
Gerçekten biliyorum ve herhangi
bir sorun çıkarmak istemiyorum.
Ancak, ciddi bir hata olmuş...
...ve bu yanlışı düzeltmek için
yardımınız gerekiyor.
Böylece, çok geç olmadan,
oğlumu bulabilirim.
Lütfen.
Daha fazla zamanınızı almayayım.
Özür dilerim, üzgün durumdayım.
Üzgünüm, çok üzgünüm.
Evet, Yüzbaşı?
Sarah, Doktor Tarr'ı bağla.
Tabi, efendim.
- Bayan Collins?
- Evet?
Ben Doktor Earl W. Tarr.
Beni Yüzbaşı Jones gönderdi.
Onunla ara sıra çocuk
dosyaları hakkında görüşürüz.
Girebilir miyim?
Elbette, geldiğiniz
için teşekkürler.
Bana inanmadığını
düşünmeye başlamıştım.
İşte buraya geldim ve
her şeyi yoluna koyacağız.
Çocuk nerede?
İşte burada.
Yakışıklı bir genç adam.
Gözlerini sizden
almış, değil mi?
Ve biraz da burnunu.
Yaşadığı sıkıntılara rağmen,
yine de her şey tam uyuyor.
Çok dirençli bir oğlunuz
var, Bayan Collins.
Bana yardım etmek için
geldiğinizi düşünmüştüm.
Evet, doğru.
Yüzbaşı Jones, çocuğun bazı fiziksel
değişiklikleri olduğunu söyledi...
...ve benim de bir
göz atmamı istedi.
Sizin de, annelik kaygılarınızı
gidermek için.
Annelik kaygılarım onun için değil,
çünkü o benim oğlum değil!
Böyle konuşmalar çocuğun
kendine olan güvenini zedeler.
Öyle değil mi?
Yüzbaşı Jones, boyundaki
değişiklikten bahsetmişti.
Evet.
Gel.
Duvara yaslan.
8 cm. daha kısa.
Az rastlanan bir gizem,
Bayan Collins.
Yaşanan travmaların, çocukların
büyümesini etkilediğini biliyoruz.
Son beş aydır yaşadığı
stres düşünülürse,...
...omurgası küçülmüş olabilir.
Nadiren görülür ama
olasılık dahilinde.
Peki ya sünnet?
Muhtemelen, onu kaçıran kişi,
bunun münasip olacağını düşünmüş.
Ne de olsa, sünnet hijyeniktir.
Tüm bu olanlar,
çok travmatik olmalı.
Hafızasını kaybetmesine şaşmamalı.
Ben...
Gördüğünüz gibi, tüm bu olanların
tamamen tıbbi bir açıklaması var.
Ama sizin sorular
sormanız normal.
Onun yokluğunda, başından geçen tüm
değişiklikleri öğrenmek istiyorsunuz.
Onun benim oğlum olup
olmadığını bilmez miyim?
Ben anneyim.
Bu da, tarafsız
olamıyorsunuz demektir.
Hatırladığınızdan farklılaşan
çocuğunuza,...
...büyük bir duygusal
prizmadan bakıyorsunuz.
Buradan giden çocukla
aynı olamaz.
Tıpkı, savaşa gidip gelen
çocukların aynı olamayacakları gibi.
Bir annenin kalbi, sezgi ve
duygularıyla harekete geçer,...
...bu değişiklikleri görür
ve isyan eder.
Bunun oğlunuz olmadığı
konusunda ısrar etseniz de...
...bu gerçekleri değiştirmez.
Teorimi, tarafsızlık testine
sokmaya hazırım, Bayan Collins.
Peki ya siz?
Bu tamamen ölçüyü
aşan bir şey!
Sakin olun, sakin olun
ve beni dinleyin.
Hayır, hayır, siz dinleyin.
Dinleyin beni, lütfen.
Şu sözde doktor, bana
etrafta ahkam kesti,...
...sanki kendi oğlunu tanımayan
kötü bir anneymişim gibi.
Peki bulguları neydi?
Bulmayı umduğu
şeyleri buldu.
Sizin ona söyleyerek bulmasını
istediğiniz şeyi buldu.
- Bayan Collins.
- Ama...
Utanılacak bir şey yok.
Konu, benim utanıp
utanmamam değil.
Asıl konu şu ki, oğlumu aramanız
gerekirken, zaman kaybediyorsunuz.
Ama rapor son noktadır,
Bayan Collins.
O zaman, başka birisine gitmeden
o raporu almak istiyorum,...
...böylece onu reddedebilirim.
Pekâlâ.
Tamam. İyi günler.
Bitirdim. Odama gidebilir miyim?
Evet.
İyi geceler anne.
Bunu söyleme!
Bunu söyleme!
Ben senin annen değilim!
Oğlumu geri istiyorum.
Sen o değilsin.
Sen benim oğlum değilsin!
Oğlumu geri istiyorum.
Oğlumu geri istiyorum!
Allah’ın belası!
Oğlumu geri istiyorum.
Sana bağırmam yanlıştı.
Sen daha bir çocuksun,...
...ve ne yaptığını
bildiğini de sanmıyorum.
Ve sebep olduğun
ızdırapları da.
Ama oğlumun, benim her şeyim
olduğunu anlamanı istiyorum.
Elimdeki tek şey o.
Polis ne düşünürse düşünsün,
dünya ne düşünürse düşünsün...
...sen ve ben...
...ikimiz de gerçeği
biliyoruz, değil mi?
İkimiz de, senin Walter
olmadığını biliyoruz.
Onlara, benim oğlum
olmadığını söylemen gerekiyor.
Böylece, benim
oğlumu bulabilirler.
Lütfen.
Yarın konuşuruz.
Alo?
Christine Collins'le mi
görüşüyorum?
Evet.
Adım Gustav Briegleb.
St. Paul's Presbyterian
Kilisesinin rahibiyim.
Evet, konuşmalarınızı duymuştum.
Teşekkür ederim.
Bu sabah Times'i
okudunuz mu?
Hayır.
Belki de bir göz atmalısınız. Sonra
kahvaltı için, bir saat sonra buraya gelin.
Sanıyorum, görüşmemiz gerekiyor.
Alo?
''Gizemli Olay''
"L.A. polisinin talimatıyla, çocuk
uzmanı Doktor Earl W. Tarr,...
...geçen pazartesi annesine dönen
Walter Collins'deki solgunluk...
...kilo kayıplarının ve aklının karışmasın
nedenlerini araştırmak için muayene etti.''
Ne güzel yazmışlar,
değil mi?
'Çocuğun annesine
döndüğünden beri.'
Onun annesi olduğunuzu
belirtmekle kalmamışlar...
...bu değişikliklerden bir şekilde sorumlu
olduğunuz sonucuna da varmışlar.
Ve polis, çocuk sizdeyken
sağlığından endişe ediyor.
Yumurtaları denemelisiniz,
çok güzel olmuşlar.
''Doktor Tarr'a göre, çocuğu
muayene ettikten sonra...
...çocuğun ona anlatacağı
bazı şeyler varmış.''
Eminim ki, zamanla...
...bütün bu olanların çocuksu
hikayesini anlatacaktır.
Ama kendine güven
duyana kadar anlatmaz.
Ama zaten eksik olan şey de bu.
Zavallı delikanlının hikayesine olan güven.
İncelemelerimde, L.A polisinin
bulgularıyla uyuşmayacak...
...hiçbir şey bulamadım.
Bunu neden yapıyorlar?
Yanlış çocuğu
bulduklarından dolayı...
...yaptıkları hayatı kabul
etmemek için.
Gazete okuyan ve yarım akıllı
herkes, bunu hemen anlayabilir.
Maalesef, Times okuyucularının
yarısını hariç tutmak lazım.
Bayan Collins, ben hayatımı,
L.A polisinin duyulmasını istemediği...
...olayları aydınlatmaya adadım.
Şiddet, suistimal, cinayet, rüşvetçilik
ve tehditle yönetilen bir birim.
İki yıl önce, Müdür Davis
göreve geldiğinde, şöyle demişti:
Los Angeles sokaklarında, silahlı
adamların karşısında olacağız.
Onları ölü istiyorum,
canlı değil.
Suçlulara karşı merhamet
gösteren memurları cezalandıracağım.
Birimdeki en zorba
50 polisi seçti.
Onlara makineli tüfek ve önlerine
çıkan herkesi vurma yetkisi verdi.
Onlara 'Silahlı Takım'
adını verdi.
Avukat yok, mahkeme yok, soru yok,
erteleme yok, araştırma yok.
Sadece ceset yığınları var.
Morgda cesetler, hastanelerde cesetler,
yol kenarlarında cesetler vardı.
L.A. polisi, suçları
temizlemek mi istiyordu? Hayır.
L.A polisi, rekabeti
yok etmek istiyordu.
Belediye Başkanı Cryer ve
polisin yarısı işin içinde.
Kumar, fuhuş,
kaçakçılık, adını sen koy.
Çünkü insanlara bir kere istedikleri
şeyleri yapma özgürlüğü verdiğiniz zaman...
...tıpkı Lord'un Eden Parkı'nda bulunması
gibi, aynen bunu yapacaklardır.
Bu polis birimi, muhalefete ve
itirazlara tahammülü yok.
Hatta utanç duymaya bile.
Ve siz, onları utandırabilecek bir
konumdasınız ve bundan hoşlanmıyorlar.
Sizi gözden düşürmek için,
ellerinden geleni ardına koymazlar.
Gerçekleri gizlemek için,
bunu yaptıklarını çok defa gördüm.
Bu yüzden sizinle
tanışmak istedim.
Kendinizi nasıl bir işe
bulaştırdığınızı anlatmak için.
Ve eğer kabul ederseniz,
savaşmanıza yardım etmek için.
Peder, bu yaptıklarınıza ve
söylediklerinize minnettarım.
Ama ben bir savaşta değilim.
Sadece oğlumun eve
dönmesini istiyorum.
Bayan Collins, birçok
annenin çocukları...
...menfaat uğruna kurban edildi.
Maalesef, oğlunuz ilk değil.
Eğer doğru şeyi yaparsanız,
bu son kişi olabilir.
Dolgu yapılması gereken
iki tane çürüğü vardı.
Biraz karşı koydu ama
çaresine baktım.
Ve?
Oğlunuzun ön iki dişi, küçük bir
doku tarafından ayrılmıştı. Bir diyastem.
Birbirinden 30 milimetre
ayrı kalmıştı.
İçerideki çocuğun böyle
bir boşluğu yok.
Yaşına bağlı olarak değişemez mi?
Çünkü söyleyecekleri şey bu olacak.
Bazı durumlarda, evet.
Bu mümkün.
Ama Walter'ın dişlerinin arasındaki
doku, bunun olmasını engeller.
Bir ameliyatla doku alınmadan,
asla bir araya gelemezler.
Size rahatlıkla söyleyebilirim ki,
bu çocuk böyle bir ameliyat geçirmemiş.
Bu söylediklerinizin resmi olması
için, yazılı olarak verir misiniz?
Lafımı bağışlayın,
ama kahretsin! Evet.
Anestezinin etkisi
geçmeye başlıyor gibi.
Bir yandan da, önce
şu yazıyı yazalım.
Küçük dostumuza düşünecek
bir şeyler verelim.
Eğer öyleyse, çok faza değişmiş.
Benim kim olduğumu
biliyor musun?
Öğretmensiniz.
Evet ama öğretmenlerin de
isimleri olur. Benim ki ne?
Hatırlamıyorum.
Sizi tanıyorum ama
adınızı hatırlamıyorum.
Bayan Fox.
Şimdi yerine oturabilirsin.
Herhangi bir yere otur demedim.
Kendi yerine otur dedim.
Neresi olduğunu bilmen lazım.
Bir yıldır aynı yerde oturuyorsun.
Bayan Collins, eğer bu sizin oğlunuzsa,
ben de Recep İvedik olayım:)
Sadece yazıya dökmekle kalmam,
mahkemede ifade de veririm.
Gerekirse, Başkan Calvin
Coolidge'in kendine de söylerim.
Teşekkür ederim.
Akşam toplantıda görüşürüz.
Bol şans.
Bayan Collins.
Bir sorum olacak.
Bayan Collins.
Merhaba. Adım
Christine Collins.
- Günaydın.
- Günaydın.
10 Mart günü, dokuz yaşındaki
oğlum Walter Collins, kayboldu.
Beş aylık bir
araştırma sonrasında...
...DeKalb-Illinois'ten Los Angeles'e
bir çocuk getirildi.
Bana ve sizlere, o çocuğun benim
oğlum olduğunu söylediler.
Ama o benim oğlum değildi.
L.A. polisi bir hata yapmıştır.
Malum değişiklikleri,
bu nedenle söylüyorlar.
Elimde, onun benim oğlum
olmadığını ispatlayan...
...öğretmeninin ve doktorunun
yazdığı belgeler var.
Bunları çoğaltıp, yarın
size dağıtacağım.
L.A. polisine, hatalarını
kabul etmeleri için...
...ve oğlumu yeniden
aramaları için şans verdim.
Bunu yapmayı
reddettikleri için...
...konuyu halk önüne
taşımak zorumda kaldım.
Umuyorum ki, başladıkları işi
bitirmeleri için ikna olurlar...
...ve oğlumu bana
geri getirirler.
Çok teşekkürler.
Morelli!
Şu Collins denen kadını bulup,
buraya getirmeni istiyorum.
Bill, arka girişten
içeriye getir.
Emredersiniz, efendim.
Bu taraftan, bayan.
Neden arkadan giriyoruz?
Yüzbaşı'nın emri. Ön taraf
gazeteci kaynıyor.
Lütfen oturun, bayan.
Yüzbaşı Jones birazdan gelecek.
Hey! Kanadalı atlı polisin telefonuna
bakmak isteyen var mı? Ybarra?
Ne olmuş, geyiklerini mi
kaybetmişler?
Kanada'dan kaçak giren ve burada
yaşayan bir çocuk varmış.
Riverside-Wineville yakınlarında bir
çiftlikte, kuzeniyle beraber yaşıyormuş.
- İlgilenir misin?
- Alıyorum.
Yapacak başka işim yok.
Sen bir prenssin.
Bayan Collins.
Çocuğu bırakabilirsiniz,
onunla ilgilenirler.
Oturun.
Başımıza biraz iş açtınız,
Bayan Collins.
Bu durum, bütün polis biriminin
utanç kaynağı olmaya başladı.
Niyetim hiç kimseyi
utandırmak değildi.
Ne demezsiniz,
tabii ki değildi.
Sadece basına, bir çocuğu diğerinden
ayırt edemediğimizi söyleyerek, iltifat ettiniz.
Aylarca sizin davanız üzerinde
çalışmamıza rağmen.
Bizi aptal yerine mi koymak
istiyorsunuz? Hoşunuza gitti mi?
Tabii ki hayır.
Oğlumu bulmanızı istiyorum.
Probleminizin ne olduğunu
biliyor musunuz, Bayan Collins?
Bir anne olarak
sorumluluklarınızdan kaçıyorsunuz.
Ne?
Özgür bir kadın olmak
hoşunuza gitti, değil mi?
Genç bir çocuğu dert
etmemek hoşunuza gitti.
İstediğiniz yerlere gitmek,
istediğiniz şeyleri yapmak.
İstediğiniz kişiyi görebilmek.
Ama sonra oğlunuzu bulduk,
onu geri getirdik.
Ve şimdi
sırtınıza yük oldu.
Ve bu yüzden,
bu dolapları çeviriyorsunuz.
Tantana yaratıp, size
puan kazandırsın diye.
- Doğru değil mi?
- Bu doğru değil!
Öyle mi? Çocuk bile, sizin
oğlunuz olduğunu söylüyor.
Neden böyle söylüyor ki?
Bunu yapmayı
nereden biliyor ki?
Bilmiyorum. Bildiğim tek şey,
onun yalan söylediği.
Belki öyledir.
Belki bir yalancıdır.
Ama zaten böyle
eğitildi, değil mi?
İkinizde de doğuştan
yalancılık var.
Siz yalancı ve sorun yaratan
birisiniz. Bana sorarsanız...
...Los Angeles sokaklarında
işiniz olmamalı.
Bir dakika...
Çünkü ya yalan
söylediğinizi biliyorsunuz,...
...ya da yalan olup olmadığını
bilecek durumda değilsiniz.
Peki hangisi?
İhmalkar bir anne misiniz?
Yoksa, deli rolü mü yapıyorsunuz?
Çünkü buradan öyle görünüyor.
Burada oturup
bunları dinlemeyeceğim.
Uzman ya da doktor ister misiniz?
Benim de birkaç tanıdığım var.
Matron.
Bayan Collins, dışarıdaki çocuğun, oğlunuz
olmadığını konusunda ısrarcı mısınız?
Evet.
- Lütfen debelenmeyin.
- Ne?
- Hayır!
- Sadece kendinize zarar verirsiniz.
- Ne yapıyorsunuz?
- Kıpırdamayın.
Bunu yapamazsınız.
Hayır, yapamazsınız.
Los Angeles Hastanesi psikiyatri koğuşuna,
tutuklu olarak nakledileceksiniz.
Ne?
Sayacağım maddelerden
suçlanıyorsunuz.
Zanlı, polis ve diğerleri
tarafından kandırıldığını,...
...ona başka bir çocuk
teslim ettiğimizi ve...
...kendi çocuğu olmadığını söylediği halde,
onu inandırmaya çalıştığımızı iddia ediyor.
- Götürün.
- Hayır, hayır, hayır.
Lütfen, lütfen.
Yürüyün, Bayan Collins.
Hayır, hayır.
Bu taraftan.
Bayan Collins'i, 10 mart 1928'den
bu yana tanıyoruz.
Dokuz yaşındaki oğlu Walter'ın
kayıp olduğunu rapor ettiğinden beri.
Çocuk, Ağustos 1928'e
kadar kayıptı.
Çocuğunun dönmesine rağmen,
hâlâ kayıp olduğundan yakınıyordu.
Ve çocuğun bulunabilmesi için
yeniden talepte bulundu.
Gerçeklikten uzak bir şekilde, paranoya
ve eziyet saplantılarından şikayetçi.
Kendisi ve başkaları için
tehlike oluşturabilir.
Aklına kavuşana kadar,
psikiyatri koğuşuna...
...nakledilmesini tavsiye ediyoruz.
Yeni bir Kod-12 durumu var.
İsim?
Collins. Christine.
Hayır, hayır. Dinleyin,
hata yapıyorsunuz.
Onaylayan memur kim?
Yüzbaşı J.J. Jones,
Lincoln Heights Karakolu.
Hayır, lütfen! Polis bana ders
vermeye çalışıyor, çünkü...
Rahat durmazsan, sana deli gömleği
girdirmek zorunda kalacağım.
Bunu ister misin?
Hayır, bayan.
O halde uslu ol.
Kod-12.
Ben deli değilim!
Lütfen.
Tanrım!
Pekâlâ.
Dur!
Bacaklarını aç.
Ne?
Daha geniş.
Ben hasta değilim!
Elini ver!
İçeri gir. Burası senin odan.
Doktor şuanda yok.
Yarın sabah seni görecek.
Yetkili birisi ile
görüşmem gerekiyor.
Üzgünüm.
Benim odam! Hayır, hayır.
Burası benim odam.
Telefon edebilir miyim?
Telefon hakkı, uslu
olmakla kazanılır.
Gazete, dergi, radyo, kitap ve
keskin cisimlere izin yok.
Kendi iyiliğiniz için.
Dinleyin beni.
Benim odam.
Hayır, burası benim odam.
Benim odam.
Hayır, hayır,
burası benim odam.
Benim odam.
Benim odam! Benim odam!
Benim odam!
Benim odam!
Benim odam olduğunu
söylemişlerdi!
Sorun mu var?
Sadece fazla ısınmış.
Birazdan düzelir.
Hey, dinle, bana
yardımcı olur musun?
Wineville'in üst tarafında, Northcott
çiftliği diye bir yeri arıyorum.
Northcott çiftliği mi?
Evet, evet.
Neredeyse varmışsın.
Bu yolu batıya
doğru takip et...
...yaklaşık 3 ya da 4 km. kadar.
Sonra ilk sağa dön.
O yolda devam et,
seni tam oraya götürecek.
Orada bir şeyler mi oluyor?
Hayır.
Bir çocuk meselesiyle
ilgileniyorum.
Yardımın için teşekkürler.
Bir şey değil.
Kimse yok mu?
Hey!
Hey! Hey!
Gel buraya!
Gel buraya!
Ben polisim!
Sanford Clark ismindeki çocuk
için tutuklama emrim var.
Kapıyı aç ve kenarda dur.
Hey! Dur!
Dur! Dur! Dur!
Dur! Dur, yoksa,
yüzünü yere yapıştırırım!
Dur!
Tamam!
Ellerini uzat.
Haydi, otur.
Tanrım!
Derdin ne evlat?
Bir polise saldırmak
kanunlara aykırıdır.
Ne fark eder?
Seni Kanada'ya geri
gönderiyoruz, evlat.
Dünya'nın sonu değil.
Ne?
Amerika'da istediğin kadar
kalamazsın, ahbap.
Bayan Collins'den
haber yok mu?
Haber alamadık.
Evine git ve iyi
olduğundan emin ol.
Eğer evde değilse,
komşularına sor.
Ne biliyorlarmış, öğren.
Tabii ki.
Ve şimdi KGF'de konuğumuz,
St. Paul's Presbyterian Kilisesinin...
...rahibi, Gustav Briegleb.
Ben St. Paul's Presbyterian
Kilisesinin rahibi, Gustav A. Briegleb.
KGF radyosuyla, size Tanrının
kelamını getiriyorum.
İyi akşamlar.
Bu gece bir konuğum
olmasını umuyordum.
Ama görünüşe göre, erteledi.
Öğleden sonra basına söylediklerini
anlatmak için şuanda burada olamadığından,..
...elimden geldiği kadar
ben anlatmaya çalışacağım.
Sizlere neler olduğunu
anlayacağım...
...ve her gece de burada
anlatmaya devam edeceğim.
Ta ki, birileri bu konuyla ilgili
bir şeyler yapana kadar.
45 numaralı
'The Desert Local' treni...
...ikinci perondan, beş dakika
içerisinde kalkacak.
Kanada'ya bir bilet
almak istiyorum.
Alberta ya da Vancouver,
bu akşam hangisi gidiyorsa.
Bu gece, o mesafe
için yerim yok.
Yapabileceğim en iyi şey, sizi
Seattle trenine bindirmek olacak.
Oradan banliyö ya da
arabayla sınırı geçebilirsiniz.
Tamam, olur.
Gidiş-dönüş mü?
Tek gidiş.
15 Dolar.
Tamam.
Teşekkürler, buyrun.
İyi yolculuklar.
Teşekkürler.
Kahvaltı yarım saat sürüyor.
Yetkili bir doktorla
görüşmem gerekiyor.
Yemek salonu
koridorun aşağısında.
Doktor hazır olduğunda
seni çağıracak.
Yumurta mı istersin,
yulaf ezmesi mi?
Tamam, herkes burada.
Tamam.
Yemelisin.
Yemek normaldir.
Normal görünmek için
her şeyi yapmalısın.
Tek şansın bu.
Adım Carol Dexter.
Senin ki ne?
Christine.
Christine Collins.
Hepsini bitir. Zor olduğunu
biliyorum ama denemen gerekiyor.
Onları konuşurken duydum.
Kod-12'den mi buradasın?
Polis işlemi.
Eğer seni buraya
polis getirmişse...
...doktorlar ve çalışanlar...
...bunun iyi bir sebebi olması
gerektiğinin farkındalar.
İyi bir sebebi yok.
Aklım başımda ve bunu
onlara anlatacağım.
Nasıl?
Ne kadar akıllı rolü yaparsan yap,
o kadar deli görünmeye başlarsın.
Fazla gülümsüyorsan, hayalcisin ya da
sinir bozukluğunu bastırıyorsun.
Eğer gülümsemiyorsan,
karamsarsın.
Tepkisiz kalırsan, duygusal olarak
içine kapanıksın. Muhtemelen katatoniksin.
Bunları çok mu düşündün?
Evet, düşündüm.
Anlamıyor musun?
Sen bir Kod-12'sin.
Ben de öyle.
Tamamen aynı
sebeplerle buradayız.
İkimiz de polisleri kızdırdık.
Şuradaki kadını görüyor musun?
Onu döven bir
polis ile evliydi.
Birilerine bunu anlatmaya çalıştığı
zaman, onu buraya gönderdi.
Ve şuradakinin...
...kardeşini polis dövmüş.
İki ayağını da kırmış.
Gazetelere anlatmak
istediği zaman...
Peki ya sen?
Geceleri çalışırdım.
Anlarsın ya,
geceleri çalışıyordum.
Şehir merkezindeki kulüplerde.
Üzgünüm.
Bir müşteri beni dövüyordu
ve durmak bilmiyordu.
Ben de onu şikayet ettim.
Meğerse, o bir polismiş.
Sonra bir de baktım,
buradayım.
Ama bunu yapamazlar.
Dalga mı geçiyorsun?
Kadınların narin
olduğunu herkes bilir.
Mantıklarıyla değil, duygularıyla
hareket ederler. Yarım akıllıdırlar.
Ne zaman birazcık münasebetsiz
bir şey söyleseler...
...hemen, kahrolası deli derler.
Sözlerimi bağışla.
Eğer deliysek, hiç kimse bizi
dinlemek zorunda kalmaz.
Sana kim inanır ki?
Birimin bütünlüğüne zarar vermeye
çalışan deli bir kadına mı...
...yoksa bir polis memuruna mı?
Bizi buraya tıktıklarında,
ya çenemizi kapatıp hizaya geliriz...
...ya da eve dönemeyiz.
Ya da eve bu şekilde döneriz.
Dur!
Kes şunu!
Kes şunu!
Lütfen.
Clark.
Sanford Clark?
Buradayım.
Belgelerin geldi.
Yarından sonraki gün Kanada'ya
geri gönderileceksin.
Oradaki polis, seninle ilgili ne
yapılacağına karar verilecek.
Burada bulunman, sınırı bir daha
yasa dışı geçmemen için...
...ikna edici olmuştur umarım.
Bekleyin!
Beni buraya getiren memurla
konuşmak istiyorum.
Eminim yapacak
daha önemli işleri...
Lütfen. Önemli.
Christine Collins.
Teşekkürler. Bayan Collins.
İsmim, Doktor Jonathan Steele.
Lütfen, oturun.
Umarım bizimle beraber olduğunuz
sürede rahat etmişsinizdir.
Evet.
Öyle mi?
Başlangıçta biraz zor
olduğunu sanıyordum.
Evet, öyleydi.
Tabii ki çok zordu,
ama yeteri kadar rahattı.
Gördüğüm kadarıyla,
kan testi yapmışlar.
Wassermman testi yaptılar.
Frengi kontrolü olduğunu söylediler.
Çünkü zihni etkiliyormuş.
Birisinin, sizin frengi kontrolünden
geçmeniz gerektiğini düşünmesi...
...sizi üzdü mü?
Hayır, standart prosedür
olduğunu söylediler. Üzülmedim.
Evet, kesinlikle.
Standart prosedür.
Prensiplerimizi korumamız
gerekiyor.
Bazı kişiler için...
...bunun rahatsızlık verici bir şey
olduğunu tahmin edebiliyorum.
Ama, ben anlıyorum.
Dosyanıza göre, polisin,
oğlunuzu başka bir çocukla...
...değiştirdiğine inanıyormuşsun.
Hayır, başka bir
çocuk demedim.
O benim oğlum değil.
Eve yanlış bir
çocuk getirdiler.
Benim oğlum halen kayıp.
Çok garip. Çünkü burada
bir gazete makalesinde...
...tren istasyonunda oğlunuzu
karşılarken çekilmiş bir fotoğrafınız var.
Fotoğraftaki sizsiniz, değil mi?
Evet.
Öyle mi?
Evet.
Yani, önce sizin oğlunuzdu,...
...ama şimdi oğlunuz değil.
İnsanların değişmesi ve
daha farklı görünmeleri...
...uzun zamandır
devam ediyor mu?
İnsanlar değişmez.
İnsanların değiştiğini
düşünmüyor muydunuz?
Hayır, demek istediğim...
Polisin amacı size
eziyet etmek değildir.
- Hayır, değildir.
- Hayır, değildir.
Polis, sizi korumak için vardır.
Evet.
Öyle mi?
Evet.
O zaman bu garip.
Çünkü buraya geldiğinizde...
...başhemşireye, polisin
sizi cezalandırmak için...
...kasıtlı olarak komplo
kurduğunu, ayrıca başhemşire...
...ve asistanların da sizi cezalandırmak
için, komplo kurduklarını söylemişsiniz.
Ya da hikayenizi değiştiriyorsunuz.
Gerçeklerden fantezi yaratma sorununu,
sık sık yaşıyor musunuz, Bayan Collins?
Hayır.
Sizi bu havada dışarıya çıkardığım
için üzgünüm, dedektif.
Ama çocuk çok
ısrarcı oldu.
Sorun değil. Bakalım ne söyleyecek.
Sonra eve gidip kurulanırım.
Bu yağmurda kediler, köpekler
ve demokratlar dışarıda.
Umarım bu değer.
Demek yine sen.
Görelim bakalım.
Pekâlâ.
Bu kolay değil,
tamam mı?
Öyle mi?
Bu şiddetli yağmurda, kıçımı
buraya getirmek de kolay değildi.
Kuzenimin adı
Gordon Northcott.
Beni bulduğunuz
çiftliğin sahibi.
O ayrıldığında, etrafa göz kulak olmam
karşılığında, orada kalabileceğimi söyledi.
Günlük çiftlik işleri falan.
Dilediğim kadar
kalabileceğimi söyledi.
İstediğim zaman
ayrılabileceğimi sanmıştım.
Seni hapsettiğini mi
söylüyorsun?
Saçmalık.
Oraya geldiğimde,
tazı gibi koşuyordun.
İstediğin zaman gidebilirdin.
Hayır.
Peki, nedir bu?
Ülkeye illegal gelişini
bahane ettiğin bir hikaye mi?
Hayır, öyle değil.
Bunun için zamanım
yok, tamam mı?
Dinleyin beni!
Dedi ki...
Ne?
Ne dedi?
Eğer gitmeye çalışırsam,
beni öldüreceğini söyledi.
Bakın, nasıl birisi
olduğunu bilmiyorsunuz.
Yaptıklarımızı,
bana yaptırdıklarını.
Pekâlâ.
O zaman baştan başlayalım.
Sana ne yaptırdı?
Bazı çocukları öldürdük.
Ne?
Bakın, böyle bir niyetim yoktu, yemin
ederim. Ona yardım etmeye zorladı.
Eğer etmezsem, beni de
öldüreceğini söyledi.
Bakın, bana yardım etmelisiniz.
Lütfen. Çok korkuyorum.
Çocuk öldürmekten hapse
girmek istemiyorum.
Hangi çocuklar?
Neden bahsediyorsun?
Bilmiyorum. İsimlerini
hiç öğrenmedim.
İsimler...
Kaç tane?
Kaç tane çocuk?
Toplam mı?
Sanıyorum, yaklaşık yirmi.
Yalan söylüyorsun.
Hayır! Doğru, yemin ederim!
Yirmi tane çocuğu
öldürdüğünü mü söylüyorsun?
Evet! Yaklaşık olarak.
Bir süre sonra,
saymayı bıraktım.
Gordon, belki birkaç tanesinin
kaçmış olabileceğini söylüyordu.
Ama...
Hayır.
Hiç kimse durup dururken, yirmi
tane çocuğu öldürmez, tamam mı?
Biz yaptık.
Biz yaptık.
Nasıl?
Çoğu zaman, bir ya da
iki çocuk olurdu.
Bazen de üç.
Gitmeye hazırlandığımızda,
hep anlardım.
Arabayı temizlerdi.
Lastiklerin iyi olduğundan
emin olurdu.
Motoru kontrol ederdi.
Çünkü arabanın bozulmasından...
...ve yakalanmaktan korkardı.
Her defasında farklı
yerlere giderdik.
Asla kasabanın aynı yerinden
iki defa geçmezdik.
Bazı zamanlarda
saatlerce dolaşırdık.
Birisini bulana kadar.
Demek buradasın!
Deliler gibi seni arıyorduk.
Öyle mi?
Tabii ki.
Dinle, annen ve baban,
bir kaza geçirmişler.
Seni bulmamız için bizi gönderdiler.
Çok kötü yaralanmışlar.
Polis onları hastaneye götürdü ama
seni bulmaları için zamanları yoktu.
Biz de, biz buluruz dedik.
Hadi.
Hadi bin. Çabuk.
Seni hastaneye götürelim ki,
anneni ve babanı görebilesin.
Anladınız mı, birçok çocuk, yalnız
bir yabancının arabasına binmez.
Ama arabada bir çocuk varsa...
Aferin sana.
Yanaş, yanaş, evlat.
...işi kolaylaştırırdı.
Sıkı tutun bakalım.
Bana bakarlardı ve...
Yolumuz uzun.
"Hey, eğer o güvendeyse... "
Birazdan uçacağız.
"... sanırım ben de
güvende olacağım'' derlerdi.
Kamyonete her bindiklerinde...
...ölmek istiyordum.
Çiftliğe döndüğümüzde,
kümese girerlerdi.
Acıktınız mı çocuklar?
Kapıyı tut, Sanford!
Hey! Kapıyı tut!
Neyiniz var?
Sizi incitmeyeceğim.
Sizi inciteceğimden mi
endişe ediyorsunuz?
Siz incitmeyeceğim.
Gelin buraya.
- Hayır, lütfen, hayır!
- Sizi asla incitmem.
Bazı günlerde, anında
işlerini bitirirdi.
Diğer günlerde, beklerdi.
Birkaç tane daha toplardı.
Elinde dört ya da beş
kişi olana kadar.
Evet.
Hayır! Hayır! Hayır!
Hayır!
Hadi!
Sanford, gözünü
kapıdan ayırma!
Hayır! Lütfen! Hayır, hayır!
Hayır! Hayır!
Lütfen! Hayır!
Bazen, birkaç tanesini...
...canlı bırakırdı.
Yani, hemen hemen.
Derdi ki...
'Bitir işlerini, San.'
'Bitir işlerini. Bitir işlerini,
yoksa ben senin işini bitiririm.'
Ve ben de yaptım.
Ve onları öldürdüm.
Yaptım, onları öldürdüm!
Tanrım, onları öldürdüm!
Tanrım!
Hey.
Ne?
Bana bak.
Bu çocukları...
...tekrar görürsen,
onları tanıyabilir misin?
Bilmiyorum.
Belki.
Bunları bir süredir
güncellemedim ama...
...yine de...
...şunlara bir bak, olur mu?
Eğer tanıdığın birisini
görürsen, masaya bırak.
Üzgünüm!
Aman Tanrım!
Yapmak istememiştim.
Beni zorladı.
WALTER COLLINS
9 YAŞINDA, LOS ANGELES
Kahretsin!
Bu çocuk.
Bana bak.
Emin misin?
Eminim.
Yüce İsa!
Tanrım!
Tanrım!
Yüce İsa!
Kahretsin!
Tanrım!
Yalan söylüyor.
Kafayı mı yedin sen, Les?
Yirmi tane çocuk, efendim.
Seninle oynuyor.
Başının belada olduğunu biliyor.
Saçma sapan bir hikaye anlatarak...
...ülkede kalmaya nasıl
zorlandığını anlatıyor.
Kusura bakmayın efendim ama
pek sanmıyorum. Onu görmediniz.
Çocuk aklını yitirmiş
gibi korkuyor.
Collins'in çocuğunu göstermiş.
Onu bulmuştuk, hatırladın mı?
Gazeteleri okumuyor musun?
Belki de okumuşsundur.
Başka bir şey var mı?
Efendim, eğer beni dinlerseniz...
Özür dilerim, Yüzbaşı.
O yine burada.
- Kim?
- Rahip Briegleb.
Christine Collins'i soruyor.
Söyle o orospu çocuğuna...
...polis mülkiyetinden
defolup gitsin.
Yoksa huzuru bozmaktan
onu tutuklatacağım.
Denedim. Ne kendisinin, ne de
arkadaşlarının gitmeyeceğini söylüyor.
Ne?
Neler oluyor?
Tanrım!
Tanrım, kahretsin!
Yüzbaşı?
- Ybarra?
- Evet.
Dinle beni. Buraya dönmek dışında
hiçbir şey yapmayacaksın.
Efendim, bölümün
kurallarına göre...
...cinayetle ilgili tüm iddialar
araştırılmak zorunda.
Bunlar çocuk, Tanrı aşkına!
Ben ne söylüyorsam,
bölüm kuralı odur.
Sana kıçını kaldırıp, o çocukla beraber
buraya gelmeni emrediyorum. Anladın mı?
Kimseyle konuşmadan o çocuğu
bana getir. Anladın mı?
Hiç kimseyle.
- Yüzbaşı Jones.
- Beyler.
Christine Collins'e ne halt yaptınız?
Ve sıyrılmak için yalan
söylemeye kalkmayın.
Çünkü bazı komşuları, polis
arabasıyla götürüldüğünü görmüş.
Bayan Collins, yaşadığı
bir sinir krizi sonrası...
...ihtiyati gözetim altına alındı.
Neye?
Mümkün olan en iyi
tedaviyi görüyor.
Ve hepsi bu.
Sıradaki.
- Yürü, kımılda.
- Neden?
İlaç tedavisi.
- Ne ilacı?
- Sana iyi gelecek türden.
Rahatlamanı sağlayacak.
- Rahatlamak istemiyorum.
- Hadi.
- Ne olduğunu bilmediğim...
- Eğer istediğin buysa...
- ...bir ilacı almak istemiyorum!
- ...zorla vereceğiz.
- Ne ilacı olduğunu bilmiyorum.
Doktor Steele? - İçeceksin. Hademe.
Doktor Steele?
Anlıyorum, gel.
Bayanlar, devam edin. Hadi.
Ne olduğunu bilmediğim
hiçbir şeyi almak istemiyorum.
İlaç almamı gerektirecek
hiçbir sorunum yok.
Herhangi bir sorunun yok.
- Hayır, hiçbir sorunum yok.
- Hayır.
- İyisin.
- Evet, iyiyim.
O zaman, bunları imzalamak
için de sorunun yoktur.
Bunu imzalayarak,
polisin getirdiği çocuğun...
...senin çocuğun olmadığını söylediğin
ifadende, yanıldığını kabul etmiş olacaksın.
Ayrıca, polisin seni...
...buraya gözlem için
gönderdiğini doğrulayacak...
...ve onları bütün sorumluluktan
kurtaracak. İmzala.
Bunu imzalamam.
Bunu imzalamam.
O zaman durumun düzelmemiş.
İmzala ve yarın sabah ilk işin
buradan çıkmak olsun.
Ama ben yanılmadım.
O benim oğlum değil.
Benim oğlum hâlâ kayıp.
Bayan Collins, sarsılmış
durumdasınız.
Evet, öyleyim... Bunu imzalamayacağım
çünkü o benim oğlum değil!
Hademe!
- O benim oğlum değil!
- Hademe!
Benim oğlum kayıp!
- Hasta sinir krizi geçiriyor!
- Hayır! Benim oğlum kayıp!
İyice yatıştırın.
- Çıkar onu buradan.
- Hayır! Hayır! Hayır!
- Sıradaki.
- Hayır!
- Hayır, hayır!
- Hademe, sıkı tut.
Durun!
- Hayır!
- Ağzını aç, ağzını aç!
- Sakin ol!
- Tuttun mu?
- Tanrım!
- Yut.
Durun!
Geri çekil.
- Sen!
- Götürün onu buradan.
- Hadi, tuttun mu?
- Sen karışma.
Bu seni ilgilendirmez.
Bu polisin işi!
Kendi iyiliğiniz için
hiçbiriniz karışmayın!
Bir fahişe olarak, yasalarla
başın yeterince...
...belada değil mi sanıyorsun?
Bir görevliye saldırmak, oda 18.
Hayır, hayır!
Durun! Hayır!
Hayır! Hayır!
Hayır, durun!
Hadi evlat.
Bilmiyorum, emin değilim.
Bence de. Çok yaklaşmıştı.
Özür dilerim...
- Tamam, buradan sonrasını
ben hallederim. - Ama ben...
Sorgulamamız gerekiyor.
Teşekkürler. Hadi.
Brady, Ross.
Destek için benimle
gelin. Yolda anlatırım.
Tamam, efendim.
Emin değilim. Daha önce boğmaca
geçirdiğini söyledi. Zatürre olabilir.
Söyleyip durdum ama istemedi.
Israr etmeliydin.
Bunu yapmamalıydın.
- Lütfen, çıkartın beni!
- Gir içeri!
Yapmak istedim.
Kendimi iyi hissettim.
- Çıkartın beni! Hayır! Lütfen, hayır!
- Yakaladın mı?
Arka sokak doktorlarında
iki bebeğimi kaybettim.
Başka seçeneğim yoktu.
Onlar için savaşma
şansım hiç olmadı.
Senin var.
Sakın durma.
Durmam.
Onları sik!
Ve izledikleri yöntemleri de.
Bu kelimeler bir
bayana yakışmıyor.
Cehenneme kadar!
Bu kelimeleri kullanacak
doğru zamanlar vardır.
Öyle mi?
Kaybedecek bir şeyin
kalmadığı zaman.
Burada olmaman gerekiyor!
Orada bekle. Evi kontrol et.
Ambarı kontrol et.
Tamamen temiz.
Burası temiz.
Şu küreği getir.
Pekâlâ, gel bakalım.
Haydi.
Bana göstereceksin.
Hadi, göster bana.
Burası mı?
Emin misin?
Evet.
Kaz.
Onları sen gömdün,
dışarı da çıkartabilirsin.
Hadi, kaz.
Beni duydun, kaz.
Tanrım!
Aman tanrım!
Merkezi ara.
Savcıyı ve 30 km. içerisindeki
tüm memurları...
...bir saat içinde buraya getir.
Sonra, Gordon Stewart
Northcott'a arama emri çıkart.
Bilgiler arabamda. Gidin.
Dur, evlat.
Bırak artık. Bitti.
Biz hallederiz. Bundan sonrasını
biz hallederiz. Bundan sonrasını...
Bundan sonrasını biz hallederiz,
tamam mı? Artık bitti.
Tamam.
Geçti. Geçti.
Hepsi geçti.
Tamam mı?
Dosya.
İzin verin, lütfen.
Gördüğüm kadarıyla, ilaç almayı
reddediyormuşsun. Zorla veriliyormuş.
Altı gün, Bayan Collins.
Ve hiç ilerleme yok.
Daha güçlü terapilere
geçmemiz gerebilir.
Tabi bunu imzalayarak,
daha iyisini yapacağını...
...kanıtlayana kadar.
Seni de sikeyim,
izlediğin yöntemleri de.
Oda 18.
Yetkili birisi ile konuşmak
istiyorum. Hemen!
Lütfen.
Burada yetkili kim?
Aç.
Görevli başhekim benim.
Christine Collins'i kilitli tutan
doktor sen misin?
Üzgünüm, bayım.
Dosyaları, aile dışından
kimseyle tartışmıyoruz.
Bunu bal gibi de tartışacaksın.
Oku şunu.
Bayım!
Oku şunu!
Durun.
Bayan Collins, son kez soruyorum.
Bu mektubu imzalamaya
hazır mısınız, değil misiniz?
Hayır.
Gitmekte özgürsünüz.
Ne?
Elbiseleriniz yan odada.
Orada değiştirebilirsin.
Yan odada mı?
Evet, doğru.
İlgilenin.
'RIVERSIDE'DA, ÖLDÜRÜLMÜŞ
ÇOCUKLAR BULUNDU'
Tanrım.
Orijinal olmadığı sürece.
Hayır, değil.
İşte burada.
Bu kimin? Baker'ın
dosyası mı, Larson'ın mı?
Baker'ın.
Söylediğine göre...
Hemşire.
Christine Collins dosyasının bütün
belgelerini görmek istiyorum.
Ve hemen görmek istiyorum.
Anladın mı? Her bir sayfasını.
Ne zaman dışarıya
çıkmış olacak?
Kasırga, West Palm Beach'i vurdu.
Babe Ruth, 53. tur vuruşunu yaptı!
Riverside'da öldürülmüş
çocuklar bulundu.
Los Angeles tarihindeki
en büyük suç!
Collins'in oğlu
ölmüş varsayılıyor!
Yazıyor!
Yazıyor!
Bayan Collins, çok üzgünüm.
Yüzbaşı, Christine Collins
davasını yürütme tarzın...
...bu departmanın kamuoyunda alay
konusu olmasına neden oldu.
Hatta, hukuki ve cezai
yükümlülük altına girebiliriz.
Efendim, o çiftlikte neler
olduğunu hiç kimse bilemezdi.
Ne biz, ne şerif bölümü,
ne de emniyet müdürlüğü.
Collins denen kadına gelirsek,...
...oğlunun Wineville'deki kurbanların
arasında olduğuna hâlâ ikna olmadım.
Öyle mi?
Hayır.
Kayıp çocuklardan ona çok benzeyen,
dört ayrı fotoğraf daha vardı.
Clark denen çocuk
yanılmış olabilir.
Belki öyledir.
İddiası doğru bile olsa,
kimin umurunda?
Efendim?
Belediye Başkanı bu konunun
kapanmasını istiyor.
Ben bu konunun
kapanmasını istiyorum.
İzleyeceğin yol, Walter Collins'in
o kahrolası çiftlikte öldürülen...
...çocuklar arasında olduğunu
söylemekten geçiyor.
Çünkü getirdiğin çocuk
Walter Collins değilse...
...ve o çiftlikte ölmediyse,
o zaman hangi cehennemde?
İnsanlar neden hâlâ onu
bulamadığımızı ve...
...neden işimizi yapmadığımızı
öğrenmek isteyecekler.
Ama, öte yandan...
...eğer çocuk Wineville'de öldürülen
zavallı çocukların arasındaysa, ki olabilir...
...o zaman sorgulamalar biter.
Sadece anlık bir mahcubiyetle...
...karşı karşıya kalacaksın.
Uzayan bir problem yerine...
...kısa bir rahatsızlık daha
iyi olmaz mıydı, Yüzbaşı?
Evet, efendim.
Çocuk neredeyse bir yıldır kayıp.
Eğer bulunacak olsaydı,
şimdiye kadar bulunurdu.
O çiftlikte olsa da, olmasa da,...
...gerçek şu ki, muhtemelen
bir yerlerde ölmüştür.
Annesinin bunu şimdiden kabullenmesi
daha iyi olur. Öyle değil mi?
- Evet, efendim.
- Güzel.
Hepsi bu kadar, Yüzbaşı.
Böyle olmasını sen istedin.
Sanırım, burada işimiz bitti.
Belediye hapishanesine söyle,
duruşmaya kadar onu tutuyoruz.
Bekleyin, ben hiçbir şey yapmadım.
Olay olduğunda burada bile değildim.
Walter Collins gibi görünerek...
...polisin bir kaçırma ve cinayet
soruşturmasına engel oluyorsun.
Seni o cinayetin suç ortağı
gibi yargılayabiliriz.
Bu çok kötü.
Belediye hapishanesi, yetiştirme
yurdundan çok daha kötüdür.
Çok daha kötüdür.
Bunu yapamazsınız.
Ben daha çocuğum.
Sanford Clark da bir çocuk.
On beş yaşında.
Hapishaneye giriyor.
Bütün katiller ve suç ortakları
hapse girer. Bunu herkes bilir.
Götürün onu buradan. Artık
yapacağım bir şey kalmadı.
Bekleyin, hapse
girmek istemiyorum.
İspat et.
Ben...
Los Angeles'ı, Tom Mix filmlerinin
çekildiği yer olarak biliyordum.
Eğer Tom Mix ile
tanışabilirsem,...
...belki atına binmeme
izin verir diye düşündüm.
Atının adı Tony.
Biliyor muydun?
Kendini nasıl hissediyorsun?
İyi.
Polis arabası hâlâ dışarıda.
Sanıyorum, sıradaki hamlenin ne
olduğunu görmek için bekliyorlar.
- Eve gidiyorum
- Ya sonra?
Üzerinde düşünmem
gereken birçok şeyler var.
O kadınlara neler yaptıklarını,
Walter'a ne yaptıklarını.
Ona hep 'asla kavgayı sen başlatma,
ama hep bitiren ol' derdim.
Ve bu kavgayı ben başlatmadım.
Ama, bitireceğim.
Bayan Collins, polisin bile
sizin peşinizden gelmeye...
...tereddüt edeceğine emin
olduğum bir konumdasınız.
Ama, durumlarının tehlikede
olduğunu düşünürlerse,...
...bu durumun hemen değişeceği
konusunda sizi uyarmalıyım.
Hem de hemen.
Bana ne yapacaklar ki?
Ellerinde hiçbir şey yok.
Eve gidiyorum.
Vancouver, Canada
20 Eylül 1928
Selam, kardeşim.
Gordon.
Kasabaya döndüğünü bilmiyordum.
Evet, birkaç gün önce geldim.
Sana sürpriz yapayım dedim.
İyi yapmış mıyım?
Evet. Evet, tabii ki.
Tabii ki, içeriye gel.
Benim küçük yeğenim nerede?
Şehre gitti.
Akşam dönmüş olacak.
Bob burada.
Güzel.
Birkaç gün kalabilir miyim
diye soracaktım.
Kalmak mı?
Evet.
Banyoyu kullanabilir miyim?
Uzun bir yolculuk oldu ve
duş yapmam gerekiyor.
Tabii ki. Tamam.
Teşekkür ederim.
O mu?
Pekâlâ, komşuya git. Ben
polisi arayacağım. Acele et.
Santral. Sizi nereye bağlayayım?
Yukarı katta, efendim.
Diğer tarafa dolaş. Önünü kes!
- Benimle gel!
- Tamam, efendim.
Gidelim!
Bayan Collins, siz arkadaşım
Bay Hahn'la tanıştırmak istiyorum.
Bayan Collins, kaybınız için
başınız sağ olsun.
Girebilir miyiz?
Hassasiyetiniz için minnettarım...
...ama halen...
...oğlumu teşhis etmeye çalışıyorlar.
Hiçbir zaman kolay olmuyor.
Beş yıl önce, kızımı çocuk
felcinden kaybettim.
'Bundan Claudine'e bahsetmeydim'
demediğim bir günüm bile geçmiyor.
Sonra da, yanımda
olmadığını hatırlıyorum.
Lütfen oturun.
Bütün sabahımı, Polis
Müdürlüğünün sekreteriyle...
...telefonda konuşarak geçirdim.
Duruşmada ifade vermeme
ya da şahitlik yapmama...
...izin vermeyeceklerini söylediler.
Gerekli değilmiş.
Biliyorum. Kaynaklarıma
göre, Polis Müdürlüğü,...
...Jones ve L.A. polisinin yanlış bir şey
yapmadığını, hatanın, yalan söyleyen...
...çocukta ve onlara zorluk
çıkardığınız için sizde olduğunu...
...ve kendi iyiliğiniz için de, sizi
alıkoyduklarını söyleyecek.
O zaman sanırım bir avukat tutup,
hususi hukuk davası açacağım.
Şehrin en iyi avukatına gittim.
Bu şehre dört defa dava açıp,
kazanan bir adam.
Ama ne yazık ki, onu tutmaya
mali gücümüz yetmez.
Anlıyorum.
Bu yüzden, ben de bunu
para almadan yapacağım.
Sizin savunmak, benim için
bir onur olacak, Bayan Collins.
On beş yıllık avukatlığımda...
...adalet yolunda sizin
kadar uzun ve çetin...
...savaşan birisini hiç görmedim.
Teşekkür ederim.
Rafta ne olduğuna
bir bakayım.
Ben bakarım.
Evet? Size...
Adım S.S. Hahn.
Elimde, bu hastanede Kod-12'den
tutulan bütün kadınların...
...hemen salı verilmesi için
mahkeme kararı var.
Alıkoyulma sebepleri için, resmi
soruşturma kararı da beklemede.
Üzgünüm ama yetkili doktor
sabahtan bu yana...
...burada değil.
- Bayan, daha açık olayım.
Ya mahkeme kararında isimleri
yazan insanları bırakırsınız...
...ya da kendinizi parmaklıklar arkasında
bulursunuz. Hem de anahtarsız.
- Size izin veremem ve...
- Bayan, kenara çekin!
Onu şimdi görebilir miyim?
- Tabii ki, kesinlikle.
- Nasıl görünüyor?
Pekâlâ beyler, geri
çekilin. Yer açın.
İşte orada.
Bay Northcott, tutuklanmanız ile
ilgili yorum yapacak mısınız?
Bay Northcott,
neler hissediyorsunuz?
İyi hissediyorum.
Bildiğiniz gibi,
kısa bir tatildeydim.
Gerçekten çok keyifli bir tatildi.
Polis bana birçok
eğlenceli şey sundu.
Ne zamandır saklanıyorsunuz?
Yakalanmaktan nasıl kaçtınız?
Sakin olun. Yeterli
kadar yakınsınız.
Kaçamadım. Öyle değil mi?
Gazetede resminizi gördünüz mü?
Yakın zaman kadar, birilerinin
beni aradığını bilmiyordum.
Denemedim bile.
Bavulumun üzerinde, hâlâ
ismimin baş harfleri var, beyler.
Polisin neden peşinizde
olduğunu biliyor muydunuz?
Hayır ama uzak durmanın iyi bir
fikir olabileceğini düşündüm.
Pişman mısınız?
Öldürdüğünüz çocukların ailelerine
söyleyecek bir şeyiniz var mı?
Yorum yok.
Bir poz daha. Buraya bakın!
Belediye Başkanı, Cryer.
Sizi beklemiyordum.
Ben de bunları.
Mahkeme çağrıları, görevden
alınma talepleri, yazılı sorular.
Bay Hahn ve yeni müvekkili
Christine Collins'in selamlarıyla.
Çok yakından incelemene
gerek yok, Müdür Bey.
Kendi kopyaların her an
burada olabilir.
Belediye meclisi de bunu
incelemek için karar aldı.
Hem de, hemen.
Allah kahretsin!
Bu konunun kapatılacağını
sanıyordum.
Seçim yılındayız.
Bu tür bir baskıyı kaldıramam.
Kapatılıyor, efendim. Bunu halletmesi
için, Yüzbaşı Jones'a emir verdim.
Korkarım, bindiği dalı kesiyor.
Hata yaptığını söylemesi
yeterli olmayacak, Müdür Bey.
Eğer onu bir süreliğine
oyunun dışında tutarsak...
...mahkeme bitene kadar, ortalığın
sakinleşmesine yardımcı olabilir.
- Neler oluyor?
- Duymadınız mı?
Hayatımda gördüğüm
en büyük protesto.
- Protesto mu?
- Evet.
Collins fahişesi yüzünden,
inanabiliyor musunuz?
Adalet istiyoruz!
Adalet istiyoruz!
Aman Tanrım!
'L.A. POLİSİ: BİR ŞEHRİN UTANCI'
Bay Harris.
Tanrı'nın gizemli yöntemleri
var, Bayan Collins.
Şu kalabalığa bakın.
Baylar, bayanlar.
Lütfen dikkat!
Bu mahkeme salonunda, şimdiye kadar hiç
görülmemiş bir kalabalık toplanmış durumda.
Dolayısıyla, herhangi bir
gösteriden kaçınmanızı istiyorum.
Gerçekleri söyleyin!
Gerçekleri söyleyin!
Hepimiz, bu davadaki gerçekleri
öğrenmek istediğimiz için buradayız.
Burada bir hafta boyunca oturmamız
gerekse bile, herkes dinlenecek.
Bay Thorpe, Polis Müdürlüğünün
hiçbir üyesini göremiyorum.
Salonda polis departmanının
herhangi bir üyesi var mı?
Müdür Davis burada mı?
Yüzbaşı Jones burada mı?
Polisi temsil eden birisi var mı?
Bayan Collins, benimle bir dakikalığına
caddenin karşısına gelebilir misiniz?
Sanıyorum, görmeniz
gereken bir şey var.
Daha başlamadan ara vermekten
hiç hoşlanmıyorum ama...
...birkaç yere telefon
edilmesi gerekiyor.
Polis, bu duruşmanın gizli olmasının
daha iyi olacağına karar verdi.
Yolun karşısında olan türden
kargaşaların önüne geçmek istiyor.
Bayan Collins.
Ben Leanne Clay.
- Bu da eşim, John.
- Merhaba.
Size olan sempatim bir yana...
...oğlumuz David'den hiçbir
haber alamamamız...
...yetmiyormuş gibi,
şimdi bir de bu.
Ama polisin size yaptıklarının,
hiçbir mazereti yok.
Hiçbir mazereti yok.
Herkes ayağa kalksın!
- Lütfen, oturun.
- Bailiff.
Selam.
Seni gazetelerde gördüm.
Polise böyle diklendiğin için,
çok taşaklı olmalısın.
Sanık ayağa kalsın, lütfen.
Gordon Stewart Northcott.
Birince dereceden, üç kişiyi
öldürmekle suçlanıyorsun.
Ayrıca, 17 dosya da bölge
savcılığının incelemesi altında.
Nasıl savunacaksın?
Suçlu değilim, Sayın Yargıç.
Oturabilirsin, Bay Northcott.
Sanığın yurtdışına kaçabilme
ihtimaline karşı, kefalet olmayacak.
Mahkeme yarın sabahtan itibaren,
ön duruşmadaki dilekçeleri inceleyecek.
Walter Collins isimli çocuğun...
...10 Mart 1928'de
kaybolduğu bildirildi.
Sonrasında biz de, yurt çapında
bir araştırma başlattık.
18 Ağustos günü, DeKalb-Illinois'de
onun tarifine uyan...
...bir çocuk bulunduğuna
dair telgraf aldık.
Sorgulama esnasında, kendisinin
Walter Collins olduğunu söyledi.
Sonra, California'ya geri gönderilmesi
için, gerekli düzenlemeleri yaptık.
Bayan Collins, çocuğun kendi
oğlu olmadığını söylediği halde.
Evet, çocuğun kimliğini reddetti.
Bütün deliller tam tersini
göstermesine rağmen.
Ama, takip eden olayların
gösterdiği gibi...
...haklıydı.
Pekâlâ, onu neden psikolojik
değerlendirmeye gönderdiniz?
Doğru çocuk olsa da,
olmasa da,...
...kararımın bununla
bir ilgisi yoktu.
Bu dönem içerisinde,
garip davranıyordu.
Çoğu zaman, ilgisiz
ve duygusuzdu.
Özellikle, DeKalb'da bulduğumuz
çocukla karşılaştırdığımızda,...
...ve sonraki konuşmalarımızda.
Rahatsız edici
davranışlarından dolayı...
...onu, gözetim altına
alınması için...
...Los Angeles Hastanesi
psikiyatri koğuşuna gönderdim.
Sadece böyle yaparak.
Parmaklarınızı şaklattınız
ve masum bir kadın...
...deliler koğuşuna atıldı!
- Atılmadı. - Bu eyaletteki tüm
aileler büyük tehlike altında.
Bir Polis Yüzbaşısı, bir
kadını ofisine alabiliyor...
...ve beş dakika sonra...
...onu kendi inisiyatifiyle
psikiyatri koğuşuna attırabiliyor!
Atılmadı.
Atılmadı!
Atılmadı!
Ne dediniz, Yüzbaşı?
Atılmadı. Eşlik edildi.
'Eşlik edilmek, atılmak'. Kelimenin
ne olduğu önemli değil, Yüzbaşı.
Önemli olan, onun hapsedilmesine
izinsiz olarak emir verilmesidir.
Elimde, California Eyaleti ile...
...Christine Collins'in karşı
karşıya olduğu davada...
...onun deli olduğunu beyan eden
yeminli ifadenin bir kopyası var.
Yeminli ifadeyi kim imzaladı?
Ben imzaladım.
O zaman, doğru anladığımdan
emin olayım.
Bir kadın, psikiyatri koğuşuna
izinsiz olarak atılıyor...
...çünkü ortada bir izin yok.
Nihayet birkaç gün sonra
izin çıkınca da...
...imzalatmaya ya da hakime
girmeye gerek duyulmuyor...
...çünkü o zaten akıl
hastanesindeydi.
Doğru mu, Yüzbaşı?
Teknik olarak, evet.
Olağandışı adımlar atılması
gerekiyordu, çünkü...
...olağan dışı bir durum
ile uğraşıyorduk.
Walter Collins olduğunu iddia
eden bir çocuk tarafından...
...kandırılmak bizim
suçumuz mu? Hayır.
Çocuğun ifadesi ve annesinin endişe
verici davranışları ışığında...
...hangimiz kadında bir sorun
olduğunu düşünmezdi?
Çünkü sizi sorguladı.
Hayır, çünkü dinlemedi!
Çünkü inatçı olmakta ısrar etti!
Çünkü nitelikli memurları
saf dışı bırakmaya...
...ve işleri kendisi
halletmeye çalışıyordu.
Çünkü sivil itaatsizlik
bir defa başlarsa...
Çünkü oğlunun hayatı
için savaşıyordu!
Siz değerli vaktinizi, yanlış bir şey
yapmadığınızı söyleyerek harcarken,...
...bir çocuk hâlâ
hayatta olabilirdi!
Ve sonunda da...
...olan şey buydu, değil mi?
Bir noktadan sonra, tüm
bunlar sürüp giderken...
...Walter Collins, Wineville'deki
Northcott çiftliğinde...
...diğer 19 çocuk gibi...
...vahşice öldürüldü.
Doğru mu, Yüzbaşı?
Evet, doğru.
Bu rezillik.
Başka sorum yok.
14 numaralı tren, birazdan...
Yani, uzun uğraşlar sonrasında,
bu çocuğun kimliğini tespit ettik.
Bize çok fazla sorun yaratmıştı.
Adı Arthur Hutchins.
Cedar Rapids-Iowa'lı.
Bununla beraber, gerçek
Walter Collins'i öldüren...
...zanlının yakalanmasıyla da...
...Los Angeles tarihinin en gizemli
iki olayını çözmüş bulunuyoruz.
Umarım, siz değerli
basın mensupları,...
...nadir yaptığımız hatalara
yer verdiğiniz kadar,
...yaptığımız iyi şeylere de
yer verirsiniz.
Beyler, sizi çocuğun
gerçek annesi ile tanıştırayım.
Bayan Janet Hutchins.
Arthur.
Umarım size çok fazla
sorun yaratmamıştır.
Hayır, hiç değil.
Bir fotoğrafa ne dersiniz, dostlar?
Bir tane daha.
Bayan Hutchins,...
...Bayan Collins, oğlunuzun yanında
kaldığı kadın, bunları almasını istedi.
Ona giydirdiği kıyafetler.
Tamam, teşekkürler.
Ne hoş değil mi, Arthur?
Bu kibar memura teşekkür et.
İstemiyorum bunları.
Başka birisine verin.
Ne kadar şakacı
çocuk, değil mi?
Benim hatam değil.
Polisin hatası.
Onlar benim Walter Collins olduğumu
söyledi. Ben değil! Benim fikrim değildi!
- Benim fikrim değildi!
- Bin...
Evet, kendi hataların
için polisi suçla.
Bu filmi daha önce
gördük, değil mi?
Kendine iyi bak, Arthur!
İyi yolculuklar.
Pekâlâ, dostlar,
bugünlük bu kadar.
Efendim, efendim,
çocuk neyi kastetti?
10 mart günü,
işten eve geldim...
...ve 9 yaşındaki oğlum
Walter, yoktu.
Yüzbaşı Jones, doğru olduğuna inandığı
bir bilgiye göre hareket ediyordu.
Walter Collins'in diyastemi vardı.
Dişler arası açıklık olarak da bilinir.
O çocuk, asla benim
sınıfımda değildi.
Bunu kesinlikle ispat edebilirim.
Bizler, toplumda kabul edilmeyen
davranışlar sergileyen insanları...
...işaret eden, polis
departmanındaki...
...iyi dostlarımıza güveniriz.
Walter'ın son ölçümünden,
yaklaşık 8 cm. daha kısaydı.
Bu resimlerin bazıları...
...Stanford Clark'ın bana
anlattığı şeyleri gösteriyor.
O çocukların öldürülmesine
gerçekten yardım etmiş.
Teşekkürler, dedektif.
Değerli jüri üyeleri,...
...bu resimlere dikkatlice
bakmanızı istiyorum.
Bu olayın ve bu korkunç
suçun doğasını...
...hiçbir şüpheye yer bırakmadan
gözler önüne seriyor.
Buradayım, Peder.
Walter buradayken, uyuduğu zaman
odasının önünden geçerdim.
Ve her ne kadar onu
göremesem ve duyamasam da,...
...onu hissedebilirdim.
Walter'ın öldüğünü
bu yüzden düşünmüyorum.
Onu hâlâ hissedebiliyorum.
- Bayan Collins...
- Hayır.
Polisin ne söylediğini biliyorum.
Ama o yerdeki kalıntılar...
...tam olarak teşhis edilemedi.
Ve belki de o çocuk, Walter'ın
resmine baktığında hata yapmıştır.
Bunu kabullenmek
istemediğinizi anlıyorum.
Tüm annelerin
kabullenmeyeceği gibi.
Ama artık hayatınıza
devam etmeniz...
ve baştan başlamanız
gerektiğini düşünüyorum.
Oğlunuz devam etmenizi isterdi.
Belki.
Belki de, onu aramaya
devam etmemi isterdi.
Belki de, bir yerlerde
beni bekliyordur.
Beklediğine inanıyorum,
hanımefendi.
Bir gün hepimizin,
sevdiklerimizle...
...buluşmak için gideceğimiz
yerde bekliyor.
Ve o gün geldiğinde, tüm
kalbinizle ve ruhunuzla...
...elinizden gelen her şeyi
yaptığınızı bilecek, Bayan Collins.
Her şeyi.
Gitmemiz lazım, hanımefendi.
Bir dakika.
Mahkemede düzen sağlansın!
Heyetimiz tüm ifadeleri dinledi.
Ve ortaya çıkan
gerçekler ışığında...
Yüzbaşı Jones'un geçici
uzaklaştırılmasının...
...kalıcıya dönüşmesini öneriyoruz.
Düzen! Lütfen. Lütfen.
Bay Foreman,...
...jüri bir karara vardı mı?
Vardık, Sayın Yargıç.
Sanık ayağa kalksın, lütfen.
İkinci olarak, bu şehrin bir vatandaşının akıl
hastanesine kapatılmasına olanak veren...
...geçerli yasalar ve prosedürlerde
yapılması gereken değişikliklerin...
...araştırılması için, bu adımların
atılması gerekiyor.
Kararı okuyabilirsiniz.
Bizler jüri olarak, sanık
Gordon Stewart Northcott'ı...
...tüm cinayetlerde 1. dereceden
suçlu bulduk.
Sonuç olarak, polis departmanın halkın
güvenini yeniden kazanması için,...
...başındaki polis müdürünün
görevden alınması gerektiğini...
...heyetimiz ayrıca tavsiye eder.
Bu duruşma karara bağlanmıştır.
Yargılama bitmeden önce, sanık
bir şeyler söylemek istiyor mu?
Şunu açıklığa kavuşturmak
isterim ki,...
Sizden hiç adil bir
davranış görmedim,...
...Sayın Yargıç.
Bu mahkemeden de.
Buradaki en değerli
kişi, sadece o.
Çünkü beni basına karşı
hiç kötülemeyen tek kişidir.
Yapmadığınız bir şey için
polis tarafından suçlanmanın...
...ne olduğunu bilen tek kişidir.
Pekâlâ, bu kadarı yeterli.
Ve bir deliğe tıkılarak...
...kokuşarak çürümek,
unutulmak ve...
- ...yavaş yavaş yok olmak,
öyle değil mi? - Gordon!
- Avukat Bey!
- Öyle değil mi?
Oğlunuzu öldürmedim, Bayan Collins.
- Avukat Bey! Bu kadarı yeter!
- Bunu asla yapamazdım.
Walter'a asla
zarar veremezdim.
Müvekkilinizin kontrolünü
sağlayın...
...yoksa onu kelepçeleteceğim.
O bir melek.
- Hadi, Gordon, Gordon.
- Bırak beni!
Otur yerine.
Gordon Stewart Northcott.
Bu mahkemenin kararı...
...San Quentin Hapishanesine
nakledilmendir.
İki yıl boyunca, hücre
hapsinde tutulacaksın.
2 Ekim 1930'a kadar.
O tarih geldiğinde,...
...ölene kadar boynundan
asılı kalacaksın.
Tanrı ruhunu bağışlasın.
30 Eylül 1930
10 dakika mola
verebilir miyim?
Elbette.
Biliyor musun?
Bir gün, şu aldığın 10
dakikalık molalarını...
...gerçekten değerlendirmelisin.
Sana iyi gelebilir.
Göreceğiz.
Ben Christine Collins.
Dün aramıştım.
Dosyalara bakma şansınız oldu mu
diye merak ediyordum.
Oğlum Walter Collins'le
bir eşleşme var mı?
Anlıyorum.
Peki, eğer sorun değilse...
...sizi tekrar bir ay içerisinde
ararım. Çok teşekkür ederim.
- Bayan Collins.
- Ben sadece...
Evet, biliyorum.
Aslında, ben de bu yüzden
sizi görmek istedim.
Walter hakkında.
Çok ilginç bir telgraf aldık.
Kimden?
Gordon Northcott'dan.
Sizi görmek istiyormuş.
Neden?
Hâlâ oğlunuzu aradığınızı
bildiğini söylüyor.
Ve ölmeden önce...
Walter'ı öldürmediğini beyan ederken,
yalan söylediğini söyledi.
Christine, bunu yaptığını
nihayet itiraf edecek.
Eğer onu bizzat
görmeye gidersen,...
...gerçekleri senin
yüzüne söyleyeceğini...
...ve böylece, senin de hayata
devam edebileceğini...
...ve huzura ereceğini söyledi.
Bildiğin gibi, yarından sonraki gün
San Quentin'de infaz edilecek.
Dolayısıyla...
...çok fazla zamanın yok.
Tüm düzenlemeleri yapmak,
sabahımın büyük bir bölümünü aldı.
Eyaletinin, infaz arifesindeki bir seri
katili ziyaret etmesine izin verdiği...
...son 30 yıldaki tek kadınsın.
İyi olacak mısınız, bayan?
- Evet.
- Kapının dışındayız.
Yirmi dakika.
Sanırım sigaran yoktur.
Bay Northcott, buraya
gelmemi istedin.
Eğer gelirsem,...
...oğlum hakkındaki
gerçeği söyleyecektin.
Evet.
Haklısın, söyledim.
Ama...
...konu şu ki, geleceğini
gerçekten düşünmüyordum.
Ve şimdi...
Ve şimdi...
Ve şimdi ne?
Ben sadece, seni...
Seni görmek istemiyorum.
- Beni görmek mi istemiyorsun?
- Hayır.
Bunu yapamam.
Seninle konuşmak istemiyorum.
Seninle şuanda konuşamam.
Yarın bana yapacaklarını
yapmadan önce olmaz.
Bir şey var ki, Bayan Collins,
bir telgraf yollamak...
...gerçekten çok kolaymış.
Ama, şuanda, bizzat burada
olunca, anlarsın ya...
Sana duymak istediklerini
anlatamam, Bayan Collins.
Peki neden?
Çünkü yalan söyleyerek
cehenneme gitmek istemiyorum.
Kefaretimi ödedim.
Tanrıya, beni affetmesi için yalvardım
ve o da affetti. Bildiğim kadarıyla öyle.
Ve kendimi hiç olmadığı
kadar iyi hissediyorum.
Ama şimdi yalan söylersem,
şuanda günah işlersem...
...burada zamanım doldu...
...ve tekrar affedilemem.
Size tek bir şey söyleyeyim,
cehenneme gitmiyorum.
Gitmiyorum.
Bay Northcott, buraya
gelmemi istedin.
Bay Northcott,
lütfen bana bak.
Bay Northcott,
lütfen bana bak.
Oğlumu öldürdün mü?
Oğlumu öldürdün mü?
Neyden bahsettiğini bilmiyorum.
Evet, biliyorsun.
Evet, biliyorsun.
Oğlumu öldürdün mü?
Sana söyledim, şuanda seninle
konuşmak istemiyorum.
Oğlumu öldürdün mü?
Oğlumu öldürdün mü?
- Oğlumu öldürdün mü?
- Bilmiyorum.
Bilmiyor musun?
Hatırlamıyor musun?
- Oğlumu öldürdün mü?
- Hayır.
Cevap ver! Bana cevap ver!
Bana cevap ver!
- İsimlerini bilmiyorum.
- Oğlumu öldürdün mü? Evet mi?
Beni bıraksan iyi edersin.
Yoksa ne olur?
- Oğlumu öldürdün mü?
- Bilmiyorum.
Oğlumu...
Oğlumu öldürdün mü?
- Adını biliyorsun!
- Bilmiyorum, hayır.
Adını biliyorsun!
Ona 'melek' dedin!
Adını biliyorsun!
- Hayır, adını bilmiyorum.
- Oğlumu öldürdün mü?
- Ailelerinin onları alması için
ağladılar... - Oğlumu öldürdün mü?
Oğlumu öldürdün mü?
- Cevap ver!
- Yoksa ne olur?
Cevap ver!
Ne yapacaksın ki?
Beni incitecek misin?
Umarım, cehenneme gidersin.
Umarım, cehenneme gidersin.
- Oğlumu öldürdün mü?
- Gardiyan! Gardiyan!
Oğlumu öldürdün mü?
- Oğlumu öldürdün mü?
- Bayan, lütfen.
- Haydi.
- Umarım, cehenneme gidersin!
Umarım, cehenneme gidersin!
Umarım, cehenneme gidersin!
Üzgünüm, bayan.
Oğlumu öldürdün mü?
Gordon Stewart Northcott,...
...cinayetten, suçlu bulundunuz.
Cezanız, asılarak ölümdür.
Erteleme ya da tecil olmamıştır.
Bu nedenle, California eyaletinin...
...yasalarında belirtildiği gibi,
infaz gerçekleştirilecektir.
Son sözün var mı?
Hayır.
Hiçbir şey.
Günah çıkardıktan sonra,
Peder'e de söylediğim gibi...
...her şeyden arındım.
Acıyacak mı?
Lütfen, lütfen,
bu kadar hızlı değil.
Lütfen, beni bu kadar
hızlı yürütmeyin!
Lütfen, yapmayın!
Hayır, istemiyorum.
Hayır! On üç adım.
On üç adım.
Ama hepsine dokunmadım,
sizi piç kuruları!
Hepsine dokunmadım.
Hepsine dokunmadım.
Lütfen!
Bir dua, lütfen.
Tanrım!
Lütfen!
Lütfen birisi buraya gelip...
...benim için dua etsin!
Hayır, Tanrım, hayır!
Hayır! Hayır!
Sessiz gece...
Kutsal gece...
Her yer sakin...
Her yer aydınlık...
Oradaki bakirenin etrafında...
Anne ve çocuk...
27 Şubat 1935
Bu akşam benim evimde Oscar
töreni için parti yapıyoruz.
- Gelmek ister misin? - Hayır,
yapacak milyonlarca işim var.
Hadi ama, lütfen!
Siz kızlar, buradan Baltimore'a kadar
telefon hatlarını uçurmuşsunuz.
Birisinin bunları
düzeltmesi lazım.
Gidin, iyi eğlenin.
Benim radyom var.
Tamam.
- Emin misin?
- Eminim, eminim.
İyi eğlenceler.
- İyi geceler.
- İyi geceler.
Bakın, ben gerçekten...
Merhaba, Ben.
Birkaç arkadaşımla, akşam yemeği için
Musso ve Frank'in yerinde buluşacağım.
Restoranda, radyodan Oscar
ödül törenini yayınlayacaklar.
Harika bir gece olacak.
Gelirsen memnun olurum.
Yapmam gereken çok işim var.
İyi geceler.
Ben.
En iyi film ödülü için,
''Bir Gecede Oldu'' filmine...
...2 Dolar yatırdım.
Görünüşe göre, Cleopatra’ya
karşı şansı...
...olduğunu düşünen
tek kişi, benim.
Ama kazanırsa, yarın akşam bir
yemekle kutlamak ister misin?
Anlaştık, Christine.
Görüşürüz.
Eğer senin filmin kazanırsa,
seni ararım.
Burada olacağım.
- Selam.
- Selam.
...'Zayıf Adam', 'Cleopatra'...
Çok abartılmış.
...ve 'Bir Gecede Oldu'.
Clark Gable,
Claudette Colbert.
Her bahsine varım.
Zarfı alabilir miyim, lütfen?
Ve kazanan...
'Bir Gecede Oldu'.
Biliyordum! Biliyordum,
biliyordum, biliyordum!
Akşam yemeği benden.
Christine Collins'le mi
görüşüyorum?
Evet.
Ben Bayan Clay.
Beni hatırlıyor musunuz?
Bayan Clay, elbette
sizi hatırlıyorum.
Sizi hemen aramak istedim.
Ne oldu?
Biraz önce polis aradı.
Bir çocuk bulmuşlar, Christine.
Nerede?
Lincoln Heights
Polis Karakolunda.
Hemen gidiyoruz.
Hemen geliyorum.
Buradayım.
Hemen odaya girmek istedim...
...ama, önce onunla yalnız
konuşmaları önemliymiş.
- Eminler mi?
- Eminler.
Ama, daha önemlisi,
ben eminim.
O benim oğlum.
O David.
Yaşıyor, Christine.
Onu Hesperia'nın
yukarısında bulmuşlar.
Evden okula yürüyordun...
...ve bir köpeği bulmak için
yardım gerektiğini söylediler.
Evet.
Peki, kamyonete bindikten
sonra, neler oldu?
Uzun bir yolculuk yaptık,...
...sonra o çiftliğe geldik.
Hadi. Hadi, Davy.
- Davy! Hadi.
- Bırak beni.
Debelenme.
Orada başka çocuklar var mıydı?
Evet. Sanıyorum, beş kişi.
Gerçi, uzun zaman önceydi.
Selam, çocuklar.
Bu Davy.
Eminim onu...
Hayır, hayır!
Kesin sesinizi!
Onlarla konuştun mu?
İsimlerini hatırlıyor musun?
Evet.
Onlardan ikisi kardeşti.
Sanıyorum, soyadları...
...Winslow'du.
Yaşı en büyük olan, Jeffrey'di.
Ve Walter.
Walter mı?
- Evet.
- Walter'ın soyadını hatırlıyor musun?
Collins.
Walter Collins.
Söyle bakalım, bazı çocukların
sadece adlarını hatırlarken...
...onun tam adını
nasıl hatırlıyorsun?
Olanlar yüzünden.
Walter ve Jeffrey konuşuyordu.
Etrafı kontrol ediyorlardı...
...ve kümesin tellerinin zayıf
olduğu bir yer buldular.
Dikkatli ol!
Oradan çıkıp kaçmak için
yeterli bir delik açtılar.
Çıkınca, ayrılacağız.
Farklı yönlere gideceğiz, tamam mı?
Hepimizi yakalayamazlar.
Çok fazla ses
çıkarmış olmalıyız.
Sessiz olun. Anladınız mı?
Ve eğer delik yeterince
büyük olmazsa, sıkışabilirdik.
Bekleyin. Yardım edin,
yardım edin. Hadi, çabuk!
Ayağım sıkıştı! Çabuk ol,
yardım et! Yardım et, lütfen!
Geliyor!
Ayağım!
Geliyor!
Çabuk, koş, koş, koş!
Ne haltlar karıştırıyorsunuz?
Yüce Tanrım!
Hemen dönün buraya!
Durun!
Dur!
Diğerlerini kontrol et!
Durun! Kahretsin!
Peşinizden geliyorum, çocuklar!
Kahretsin! Kahretsin!
Çocuklar, her nerede
olursanız olun, sizi bulacağım!
- İçeride değiller!
- Hadi, arabaya bin!
Sizi bulacağım! Kahretsin!
Kahretsin! Hadi.
Kahrolası, bin şu
arabaya, Sanford!
O gün, onları son
görüşüm oldu.
Yani, diğer ikisinin yakalanıp
yakalanmadığını bilmiyor musun?
Hayır.
Bildiğim şu ki,...
...eğer Walter benim
için dönmeseydi...
...oradan asla kaçamazdım.
Tamam.
Peki sonra ne oldu?
Ana yolları takip ettim.
Bir trenin dört yol ağzında
durduğunu gördüm...
...ve içine atladım.
Neden bu olanları
hiç kimseye anlatmadın?
Korkmuştum.
Benim ya da ailemin peşinden
geleceklerini düşündüm.
Bu yüzden, hiç
kimseye anlatmadım.
O bayandan yemek alana kadar,
Tek başınaydım. Bayan Lansing'den.
Ona öksüz ve tek başıma
olduğumu söyledim.
Kalabileceğimi söyledi.
Ve ben de kaldım.
Her gece...
...onların, penceremin kenarında
olduklarını düşünerek uyanıyordum.
Sonra radyodan, polisin
çiftlikte olanlarla...
...ilgili konuşmalarını duydum.
Artık kesinlikle geri
dönemem diye düşündüm.
Neden?
Neden dönmedin?
Olanları hiç kimseye
anlatmadığım için...
...o çocukların ölümünden dolayı,
beni suçlayacaklarından korktum.
Ben de uzakta kaldım.
Bu kadar zamandan sonra, seni
ortaya çıkartan sebep nedir?
Neden şimdi ortaya çıktın?
Annemi gerçekten
çok özledim.
Babamı gerçekten
çok özledim.
Sadece eve gitmek istiyorum.
Sadece eve gitmek istiyorum.
İyi misin?
Seni seviyorum.
Hâlâ inanamıyorum.
Beş yıl geçti, dosya kapandı, herkes
öldüğünü sandı ve işte o karşımızda.
Walter olmasaydı,
karşımızda olmayabilirdi.
Oğlunuz çok cesurca bir
şey yaptı, Bayan Collins.
Onunla gurur
duyuyor olmalısınız.
Duyuyorum.
Hâlâ yaşadığını
düşünüyor musunuz?
Neden olmasın?
O gece üç çocuk
kaçtı, dedektif.
Ve eğer birisi başardıysa...
...o zaman diğer ikisi de
başarmış olabilir.
Belki Walter da, o çocukla aynı
korkulara sahip olarak yaşıyordur.
Eve dönerek kendini
tanıtmaya ya da...
...belaya bulaşmaya
korkuyor olabilir.
Ama ne olursa olsun...
...bu akşam bana, önceden sahip
olmadığım bir şey verdi.
Nedir o?
Umut.
Duruşmalar sonrasında, Yüzbaşı
Jones görevinden alındı.
Polis Müdürü Davis'in
rütbesi indirildi.
Belediye Başkanı Cryer, seçimlere
yeniden girmeme kararı aldı.
Rahip Briegleb, hayatının
sonuna kadar radyosunu...
...polisin suistimallerini ve politik
yozlaşmaları açığa vurmak için kullandı.
Wineville halkı, skandalın
izlerinden sıyrılmak için...
...kasabanın adını 'Mira Loma'
olarak değiştirdi.
Christine Collins, oğlunu
aramayı asla bırakmadı.
Çeviri:..:: G-G::..