Tip:
Highlight text to annotate it
X
ZÝNDAN ADASI
BOSTON LÝMANI ADALARI
Çeviri: gothique
Ýyi Seyirler...
Topla kendini Teddy!
Topla kendini!
Sadece su.
Çok fazla su.
Hadi.
- Ýyi misin patron?
- Evet, sadece...
...beni deniz tutar da.
- Sen yeni ortaðým mýsýn?
- Evet, doðru.
Tuvaletten çýkýp da yeni bir ortakla
tanýþmak güzel olmasa gerek.
Hayalimdeki efsane Teddy Daniels
ile pek örtüþmedi.
Efsane mi?
Portland'da ne içiyorsunuz siz öyle?
Seatle.
Seatle'daki ofisten geldim.
Ne kadar zamandýr
dedektiflerle çalýþýyorsun?
4 yýldýr.
- Ne kadar küçük olduðunu biliyorsun yani?
- Evet.
Peki ya sen?
Sevgilin var mý? Evli misin?
Evliydim.
Öldü.
- Tanrým, özür...
- Önemli deðil.
Ben iþteyken apartmanda yangýn çýkmýþ.
4 kiþi öldü.
Onu öldüren yangýn deðil,
dumandý.
- Önemli olan da bu.
- Üzgünüm patron.
Nerede benim sigaralarým?
Bende var.
Benimkinden yak.
Ceketime koyduðuma yemin edebilirim.
Devlet memurlarý,
gözünden sürmeyi çalarlar.
Sað ol.
Ayrýlmadan önce týmarhane hakkýnda
bilgilendirme aldýn mý?
Tek bildiðim,
oranýn bir týmarhane olduðu.
Sabýkalý deliler için.
Sadece sesler duyan ve
kelebek peþinde koþan...
...insanlar varsa, sanýrým bize
ihtiyaç duymayacaklardýr.
- Gittiðimiz yer orasý mý?
- Evet.
Adanýn arka tarafý sarp kayalýktýr...
...doðruca suyun dibine iner.
Ýskele, adaya girmek
veya çýkmak için tek yoldur.
Siz adaya ayak basar basmaz
biz yeniden denize açýlacaðýz.
Acele ederseniz minnettar olurum.
- Neden?
- Fýrtýna yaklaþýyor.
Daha önce hiç dedektif rozeti görmemiþtim.
Ben hapishane müdürü
McPherson, beyler.
Zindan Adasý'na hoþ geldiniz.
Ashecliffe'e kadar size eþlik edeceðim.
Adamlarýnýz biraz endiþeli görünüyor,
Bay McPherson.
Dedektif, þu an hepimiz öyleyiz.
Bizim de yaþadýðýmýzý, sevdiðimizi
ve güldüðümüzü unutmayýn.
Elektrikli teller.
Nereden biliyorsun?
Daha önce böyle bir þey görmüþtüm.
Pekala. Beyler, elimizden gelen
yardýmý size göstereceðiz.
Ancak, bulunduðunuz süre içinde
kurallara uyacaksýnýz, anlaþýldý mý?
Tabii ki.
Saðýnýzdaki kýrmýzý tuðlalý bina
A koðuþu, yani erkekler koðuþu.
B koðuþu, yani bayanlar koðuþu
solunuzdaki bina.
C koðuþu ise sarp kayalýklar üzerindeki
binadýr. Ayný zamanda hisar koðuþu denir.
En tehlikeli hastalar orada bulunur.
Ben ve Dr. Cawley olmadan
ve yazýlý izin olmadan...
...C koðuþuna girmek yasaktýr.
Anlaþýldý mý?
Delilik bulaþýcýymýþ gibi davranýyorsunuz.
Bu yüzden silahlarýnýzý
teslim etmeniz gerekiyor.
Bay McPherson, bizler buraya
atanan federal dedektifleriz...
...silahlarýmýzý her zaman
taþýmamýz gerekir.
Cezaevleri Federal Kanununun
Baþkanlýk Emri 319. Fýkrasýna göre...
...cezaevlerinde kalýndýðý sürece...
...hapishanenin baþ memuru
en üst düzey yetkiye sahiptir.
Beyler, kapýdan silahlarýnýzla
birlikte geçemezsiniz.
Pekala, bu resmi olayý halleder.
Gidelim beyler.
Dr. Cawley'i bulmaya ne dersiniz?
Mahkum kýz neden kaçtý?
Maalesef, bilgi vermesi
gereken kiþi Dr. Cawley.
Kurallar böyle.
Týmarhanede gardiyanlar var...
...söylememim sakýncasý yoksa,
bu tuhaf bir fikir.
Burasý, Amerika'da bu özelliklere
sahip tek yer.
Hatta dünyada bile. Sadece,
baþka hastanelerin baþa çýkamadýðý...
...son derece tehlikeli hastalarý
kabul ediyoruz. Hepsi Dr. Cawley sayesinde.
Burada eþi benzeri olmayan bir þey yarattý.
Burasý insanlarýn ve toplumun...
Kimlikler, beyler.
Rozetler, beyler.
Dr. Cawley'e daha önce
birçok kez danýþan oldu.
- Londra Emniyet Müdürlüðü, MI5, CIA...
- Neden?
Ne demek istiyorsun?
Ýstihbarat ajanslarý neden bir
psikiyatriste danýþmak istesinler ki?
Sanýrým ona sormak zorundasýnýz.
- Dedektif Daniels.
- Adým, Ted.
Dedektif Aule.
- Teþekkür ederim gardiyan, hepsi bu kadar.
- Emredersiniz, efendim.
Benim için zevkti, beyler.
Sizin hakkýnýzda çok þey biliyor.
McPherson iyi bir adamdýr.
Burada yaptýklarý iþe itikat eder.
Peki bu iþ tam olarak nedir?
Kanun ve düzen ile klinik bakým
arasýndaki manevi kaynaþma.
Pardon doktor,
ne ile ne arasýndaki ne dediniz?
Bu resimler neredeyse hatasýz.
Eskiden, burada baktýðýmýz
bu tür hastalar...
...zincirlenmiþ ve kendi
pisliklerine terk edilmiþti.
Onlarý döverdik.
Kafalarýna vidalar sokardýk...
...bilinçlerini kaybedene kadar
soðuk suda bekletirdik...
...hatta boðulana kadar.
- Peki þimdi?
- Tedavi ediyoruz.
Ýyileþtirmeye çalýþýyoruz.
Bu baþarýsýz olursa, en azýndan
hayatlarýnda bir sükûnet saðlamýþ oluruz.
Bunlarýn hepsi...
...öfkeli suçlu, deðil mi?
Ýnsanlara zarar verdiler.
- Bazý olaylarda öldürdüler.
- Neredeyse tüm olaylarda. Evet.
O halde kiþisel kanaatim þu ki doktor,
sükûnet duygularýný boþ ver.
Benim iþim hastalarýmý tedavi etmek,
kurbanlarýný deðil. Yargýlamak iþim deðil.
- Peki þu bayan mahkum...
- Hasta.
Affedersiniz, hasta,
Rachel Solando...
...son 24 saat içinde mi kaçtý?
- Dün gece.
Gece saat 10 ile 12 arasýnda.
- Tehlikeli görülüyor mu?
- Sayýlýr.
3 çocuðunu da öldürdü.
Evlerinin arkasýndaki gölde boðmuþ.
Onlarý tek tek öldürmüþ ve
boðulana kadar kafalarýný suda tutmuþ.
Sonra tekrar onlarý içeri almýþ
ve mutfak masasýnýn etrafýna oturtmuþ...
...ve bir komþusu
uðramadan önce yemek yemiþ.
Peki ya kocasý?
Normandiya sahillerinde ölmüþ.
Zavallý bir dul kendisi.
Buraya ilk geldiðinde açlýktan ölüyordu.
Çocuklarýnýn ölmediðini ýsrarla söylüyordu.
- Üzgünüm doktor, aspirin yoktur deðil mi?
- Baþ aðrýlarýnýz mý var, dedektif?
Bazen, ama bugünkü...
...daha çok deniz tutmasý.
- Sývý kaybý.
- Ýyi misin patron?
- Evet.
Bu durumda oldukça haklýsýn.
Ne kadar sade olursa o kadar iyi.
Çok teþekkür ederim.
Rachel, çocuklarýnýn hâlâ
hayatta olduklarýna inanýyor.
Ayný zamanda burayý
Berckshires'taki evi olduðuna inanýyor.
Dalga mý geçiyorsun?
2 yýldýr buranýn bir týmarhane
olduðunu fark etmedi.
Hepimizin teslimatçý, sütçü,
postacý olduðuna inanýyor.
Çocuklarýnýn hiç ölmediði yanýlsamanýn
sürmesi için özenli, düþsel yapý oluþturmuþ.
Bu kurguda oynamamýz için
hepimize roller veriyor.
- Peki araziyi hâlâ aramadýnýz mý?
- Hapishane müdürü ve adamý adayý aradý...
...bir iz yok.
Asýl rahatsýz edici olan þu ki,
odasýndan nasýl çýktýðýný bilmiyoruz.
Dýþarýdan kilitliydi...
...ve penceresi demirliydi.
Sanki duvarlarýn içinden geçip gitti.
Grup terapisinden sonra onu
buraya getirdim, içeri kilitledim.
Gece yarýsý geri geldim
ama burada deðildi.
Cidden doktor, nasýl oluyor da
gerçeklerin farkýna varmýyor?
Yani, kendisi bir týmarhanede,
deðil mi?
Fark edebileceðiniz bir þey gibi duruyor.
- Hastalarýnýzýn kaç çift ayakkabýsý var?
- Ýki çift.
Akýl saðlýðý bir seçim deðildir, dedektif.
Üstesinden gelmeyi öylece seçemezsiniz.
Peki, burayý yalýn ayakla mý terk etti?
Yapma be doktor, bu arazide
10 metre bile gidemez.
Dedektif?
4 kanunu.
67 kim?
Bu kesinlikle Rachel'in el yazýsý.
- "4 kanunu" ne demek bilmiyorum.
- Psikiyatrik bir terim deðil mi?
Maalesef deðil.
67 kim?
Biliyorsam ne olayým!
Klinik sonucuma oldukça yakýn
olduðunu söylemeliyim.
Yani rastgele bir karalama
olduðunu mu düþünüyorsun?
Hayýr, hiç de deðil.
Rachel aslýnda zekidir, dahidir.
- Bu kaðýt parçasý önemli olabilir.
- Affedersiniz doktor, ancak...
...bizde kalsa iyi olacak.
- Tabii ki.
Buradan geçmek zorunda
olduðu söyleniyor.
Iþýklar söndükten sonra
hademeler burada kart oynar.
Dün gece 7 kiþi merdivenin orada
oturmuþ Stud Poker oynuyormuþ.
Fakat bir þekilde,
Rachel yanlarýndan sývýþmayý baþarmýþ.
Neden?
Nasýl?
Görünmez mi olmuþ?
Doktor, tüm saðlýk personelinin,
hemþirelerin, bekçilerin, hademelerin...
...burada çalýþan herkesin...
...kiþisel dosyalarýna ulaþmamýz gerek.
- Talebinizi deðerlendirmeye alacaðýz.
Bu bir talep deðil, doktor.
Burasý federal bir bina
ve tehlikeli bir mahkum...
- Hasta.
- Hasta...
...þu an kayýp. Ya razý olursunuz...
- Elimden geleni yaparým.
Doktor, personelle konuþmamýz gerek,
anladýn mý?
Akþam yemeðinden sonra
onlarý toplantý salonunda toplarým.
Baþka sorunuz varsa, arama sýrasýnda
hapishane müdürüne eþlik edebilirsiniz.
En yakýn yerleþim bölgesine
18 km uzaklýktayýz ve su buz gibi.
Dün gece akýntý kuvvetliydi.
Gelgit vardý.
Boðulmuþ veya kayalara vurmuþ olsaydý,
cesedi kýyýya sürüklenmiþ olurdu.
Peki ya þuradaki maðaralar,
kontrol ettiniz mi?
Oraya ulaþmasý imkansýz.
O yamaçlarýn yüzeyi
zehirli sarmaþýk, meþe, sumak...
...ve aletim kadar büyük dikenleri olan
binlerce bitkiyle kaplý.
Bunu kendin dedin dedektif,
ayaðýnda ayakkabýsý yok.
Pekala!
Diðer tarafý kontrol edelim!
- O kule nedir?
- Eski bir fener.
Bekçiler içerisini daha önce aradý.
- Ýçinde ne var? Daha fazla hasta mý?
- Kanalizasyon iþleme tesisi.
Az sonra hava kararacak.
Aramayý bu geceliðine durduruyorum.
Gidelim, beyler!
- Araziyi izliyordun, öyle mi?
- Evet.
Odasýndan çýkaný veya
odasýna gireni mutlaka görürüm.
Tamam.
Rachel Solando...
...buraya gelmek için
baþka kimi geçmek zorundaydý?
Beni.
Glen Miga.
- Efendim, ben bir þey görmedim.
- Bütün gece görev baþýnda mýydýn?
Evet, ama bir þey görmedim.
Glen.
Glen.
Bana gerçeði söyle.
Tuvalete gitmiþ olabilirim.
- Ne? Kurallarý mý çiðnedin? Tanrým...
- Sadece bir dakikalýðýna gitmiþtim.
Pekala, baþa dönelim,
baþa dönelim.
Bayan Solando, ýþýklar
söndüðü için odasýna kondu.
Bundan önce ne yaptýðýný
bilen kimse var mý?
Kimse bilmiyor mu?
Hadi ama, biri çýksýn.
Grup terapi seansýndaydý.
Olaðandýþý bir þey oldu mu?
"Olaðandýþý" derken?
- Anlamadým?
- Burasý bir týmarhane, dedektif...
...sabýkalý deliler için.
"Olaðan", pek karþýlaþtýðýmýz
bir þey deðil.
Baþka bir þekilde ifade edeyim.
Dün gece grup terapisi
sýrasýnda bir þey oldu mu...
...daha çok hatýrlanabilir, böyle...
- Normal mi?
Kesinlikle!
Hayýr, üzgünüm.
Bayan Solando grup terapisi
sýrasýnda bir þey söyledi mi?
Yaðmur hakkýnda endiþeliydi.
Bir de buradaki yemekten nefret eder.
Devamlý þikayet eder.
Dün gece de böyleydi.
Yanýnýzda hangi doktor vardý?
Sadece Dr. Sheehan
münazaraya yön veriyordu.
Dr. Sheehan mý?
Evet. Oturumu o yürütüyordu.
Rachel'in doktorudur kendisi.
Tedavisiyle doðrudan ilgilenen psikiyatrist.
Dr. Sheehan ile konuþmamýz gerek.
Maalesef bu mümkün deðil.
Bu sabah feribotla ayrýldý.
Tatili daha önceden planlandý.
Uzun zamandýr erteliyordu.
Korunaklý bir merkezdesiniz...
...tehlikeli bir hasta kaçtý...
...ve doktorunun tatile çýkmasýna
izin mi veriyorsunuz?
Tabii ki, o bir doktor.
Gittiði yerin telefon numarasý var mý?
Alo? Alo?
Alo?
Kimse var mý?
Üzgünüm efendim, ama hepsi kesik.
Tüm hatlar kesik.
Fýrtýna anakaraya çekiç gibi vuruyor.
Eðer çalýþtýrabilirsen derhal beni bul.
Dedektifler telefon görüþmesi yapacak.
Emredersiniz, efendim.
Maalesef, koðuþlarda akþam vizitem var...
...ama saat 9 gibi sigaramý içip
içkimi yudumluyor olacaðým...
...uðramak isterseniz...
Güzel. O zaman konuþabiliriz,
deðil mi?
Zaten konuþuyoruz, dedektif.
Yanlýþ bir kamu hizmeti
seçtiðimi düþünmeye baþlýyorum.
Biraz büyüleyicidir.
Ýç savaþ sýrasýnda inþa edildi.
C koðuþu ve askeri hisar evleri gibi.
Burasý asýl komutanlýk konutu.
Devlete pahalýya mal oldu.
Komutan askeri mahkemede yargýlanmýþtý.
Nedenini anlayabiliyorum.
Hoþ müzik.
Kim? Brahms mý?
Hayýr.
Mahler.
Çok doðru, dedektif.
Baðýþlayýn beni beyler,
meslektaþým, Dr. Jeremiah Naehring.
A minör, Piyano ve
yaylý çalgýlar dörtlü takým.
- Ne alýrsýnýz, beyler?
- Varsa, Rye alayým.
Buzlu gazoz lütfen, teþekkürler.
Alkol almýyor musun?
Þaþýrdým.
Sizin meslektekiler için
alkol tüketimi yaygýn deðil midir?
Yeteri kadar yaygýn.
Peki ya sizde?
- Pardon?
- Mesleðiniz doktor, psikiyatristlikte...
...aþýrý içki tüketildiðini duymuþtum.
Ben fark etmedim.
Peki ya bardaðýnda soðuk çay mý var?
Harikaydý, dedektif.
Olaðanüstü bir savunma mekanizmanýz var.
Sorgulamalarda çok uysal olmalýsýnýz.
Sizin gibi insanlar
benim uzmanlýk alanýmdýr.
Öfke insanlarý.
Bu sadece bir varsayým.
Varsayým deðil. Hiç deðil. Yanlýþ anladýnýz,
öfke insanlarý olduðunuzu söyledim.
Öfkeli olduðunuz için
sizi suçlamýyorum. Bu çok farklý.
Lütfen, lütfen, aydýnlatýn bizi doktor.
Ýkiniz de yurtdýþýnda görev yaptýnýz.
Büyütmeye deðmez doktor, biliyorsunuz,
ikimiz de evrak iþleriyle uðraþýyorduk.
Hayýr, öyle deðil.
Okul çaðýndan bu yana, bahse girerim
fiziksel çatýþmadan geri kalmamýþsýnýzdýr.
Hoþunuza gittiðinden deðil de inzivaya
çekilmeyi seçenek olarak görmediðiniz için.
Kaçmak için yetiþmedik, doktor.
Evet, yetiþmek.
Peki seni kim yetiþtirdi, dedektif?
Beni mi?
Kurtlar.
Çok etkileyici savunma mekanizmasý.
Tanrýya inanýr mýsýn, dedektif?
Çok ciddiyim.
Saçmalýk.
Hiç ölüm kampý gördün mü, doktor?
Ben gördüm.
Nazi Dachau kampýndaydým.
Ýngilizceniz çok iyi,
neredeyse kusursuz.
Ýngilizceniz çok iyi.
Yine de sessiz harfleri zor söylüyorsunuz.
Alman mýsýnýz?
- Yasal göç bir suç mu, dedektif?
- Bilmiyorum doktor, siz söyleyin.
Bakýn, Dr. Sheehan'in ve
diðer personelin dosyalarý lazým.
Sizin için hiçbir dosya
çýkarýlmayacak. Ýþte o kadar.
- O dosyalara ihtiyacýmýz var.
- Söz konusu olamaz.
Saçma, nasýl söz konusu olamaz?
Çok saçma.
Buranýn sorumlusu kim?
Yurtdýþý yönetim kadromuzla
Dr. Naehring irtibata geçiyor.
Talebinizi iletti ve reddedildi.
Ret mi edildi? Reddetme yetkileri yok.
Ve sizin de efendim.
Dedektif, soruþturmanýza devam edin,
biz de elimizden gelen yardýmý gösterelim.
Bu soruþturma burada biter.
Raporlarýmýzý yazacaðýz ve bunu þeye...
- Hoover'ýn adamlarýna...
- Evet Hoover'ýn adamlarýna teslim edeceðiz.
Sabah feribotla dönüyoruz.
Hadisene, Chuck.
Güzel bir gece.
Hademelerin orada yatacaksýnýz.
Patron, gerçekten toplanýp gidecek miyiz?
Neden ki?
Bilmem, daha önce
hiçbir þeyden vazgeçmemiþtim.
Gerçeði bir kez bile duymadýk, Chuck.
Rachel Solando yardým olmadan
kilitli bir odadan sývýþýp gitmedi.
Bence çok yardým ettiler.
Belki de Cawley malikanesinde oturup...
...davranýþlarýný tekrar düþünüyordur.
- Belki de sabah...
- Blöf mü yapýyordun?
Öyle bir þey demedim.
Büyük bir stok buldum, Teddy.
Tanrým, hiç ayýk olmayacak mýsýn artýk?
Savaþta bir sürü insan öldürdüm.
Bu yüzden mi içiyorsun?
Sen gerçek misin?
Hayýr.
O hâlâ burada.
Kim?
Rachel mý?
Hiç gitmedi ki.
Yazýn bir kulübede kaldýðýmýzý
hatýrlýyor musun, Teddy?
Çok mutluyduk.
O burada.
Gidemezsin.
Gitmeyeceðim.
Seni çok seviyorum.
- Ben sadece kemiklerden ibaretim, Teddy.
- Hayýr.
Öyleyim.
Uyanmalýsýn.
Gitmeyeceðim.
Buradasýn.
Deðilim.
Bununla yüzleþmelisin.
Ama kýz...
...ve adam burada.
Kim?
Laeddis.
Gitmem gerek.
Hayýr! Lütfen, sana ihtiyacým var.
- Biraz daha, lütfen.
- Teddy...
...býrak gideyim.
Býrakamam.
Bu yaðmurda feribot falan olmaz.
Doktor.
Doktor, doktor.
O gece Rachel'ýn grup terapisinde
bulunan hastalarla görüþmek istiyoruz.
Soruþturmanýzýn bittiðini sanýyordum.
Feribota binebileceðiz gibi görünmüyor.
Rachel, hastalýklarýndan dolayý
baþka bir tedavi görüyor muydu?
Son zamanlarda akýl hastalýklarýnýn çýkýþ
nedeninin ne olduðunu biliyor musunuz beyler?
Hayýr. Bu bir ipucu deðil, doktor.
Savaþ.
Eski ekol
cerrahi müdahalelere inanýr.
Beyin cerrahisi. Göz çukuru
lobotomisi operasyonu gibi iþlemler.
Bazýlarý hastalarýn akýllý olduðunu söyler,
bazýlarý da zombi olduðunu.
- Peki yeni ekol nasýl düþünüyor?
- Psikofarmakoloji.
Yeni bir ilaç uygun bulundu.
Delileri rahatlatýyor.
Uslandýrýyor diyebiliriz.
- Peki siz hangi ekoldensiniz?
- Ben mi?
Þöyle bir düþüncem var ki,
bir hastayý saygýyla tedavi eder...
...ve onu dinlerseniz...
...anlamaya çalýþýrsanýz,
ona ulaþabilirsiniz.
- Bu hastalara mý?
- Demek istediðim...
...olmasý gereken son çare,
ilk amaç oluyor.
Bir hap ver, bir köþeye koy
ve sýkýntýlar bitsin.
Rachel Solando, öfkeden uzak tutmasý...
...beklenen ilaçlar alýyordu ve bunlar
sadece aralýklarla verimli oluyordu.
Ýyileþmesine en büyük engel, yaptýðý þeyle
yüzleþmeyi reddetmesi idi.
Ýdi?
Hastanýz hakkýnda geçmiþ zaman kullanarak
konuþmanýzýn bir nedeni var mý, doktor?
Dýþarý bakýn, dedektif.
Sence neden?
Sýradaki isim Peter Breen.
Babasýnýn hemþiresine kýrýk camla saldýrmýþ.
Hemþire yaþýyor, ama yüzünün
kalýcý olarak þekli bozulmuþ.
Bekleyemem.
Bana gülüyordu.
Çok tatlýydý.
Ama gözlerinden okuyabiliyordum,
çýplak olmak hoþuna gidiyordu.
Sakso çekmeyi seviyordu.
Pekala, Bay Breen.
Bir bardak su istedi.
Mutfakta yalnýzken mi?
Sanki küçük bir mesele gibi mi?
- Neden küçük bir mesele olsun ki?
- Apaçýk ortadaydý.
Þeyimi çýkarmamý istedi,
böylece gülebilecekti.
Bay Breen...
...size birkaç soru sormak istiyoruz,
tamam mý?
Onu kestiðimde çýðlýk attý.
Ama...
...beni korkuttu.
Ne bekliyordu ki?
Ýlginç.
Ama, Rachel Solando hakkýnda
konuþmak için buradayýz, tamam mý?
Rachel Solando.
Kendi çocuklarýný boðduðunu
biliyor muydunuz?
Çocuklarýný boðdu.
Lanet bir dünyada yaþýyoruz.
Hepsini gazla zehirlemek lazým.
Hepsini.
Aptallarý, katilleri, zencileri.
Kendi çocuðunuzu öldürür müydünüz?
Gazla zehirleyin o sürtüðü.
Lütfen, kesin þunu?
- Hemþire mi?
- Lütfen, kesin þunu.
Bir hemþire belki de.
Belki çocuklarý da vardý.
Normal bir yaþam için...
...iki yakasýný bir araya
getirmeye çalýþan...
...bir koca.
Dosyana baktým.
Onun yüzünü parçaladýn, deðil mi?
Tebrikler, hayat artýk
onun için eskisi gibi deðil.
Neyden korktuðunu biliyor musun?
Senden.
Keser misin þunu, lütfen?
Kes þunu!
Lütfen, dur!
- Andrew Laeddis'i tanýyor musun?
- Hayýr! Hayýr!
Geri gitmek istiyorum.
Ona dava açmak istiyorum.
Buradan asla çýkmayacaðým.
Çýkmam gerektiðinden emin deðilim.
Bunu söylediðim için kusura bakmayýn...
...matmazel Kearns...
- Madam.
Madam Kearns.
Ama siz oldukça...
...normal görünüyorsunuz...
...yani diðer hastalarla kýyaslarsak.
Benim de kara günlerim vardýr.
Sanýrým herkesin vardýr.
Fark þu ki, birçok kiþi
kocalarýný baltayla öldürmez.
Ama þahsen, biri sizi dövüp
yolda gördüðü kadýnlarýn...
...yarýsýyla aldatýyorsa,
yapacaðýnýz bir þey yok demektir.
Onu baltayla öldürmek,
kabul edilir bir durumdur.
Belki de buradan çýkmamalýsýnýz.
Peki ya çýksam ne olur?
Dünyayý artýk tanýmýyorum.
Bütün þehirleri...
...küle çevirecek bombalar
olduðunu söylüyorlar.
Bir de televizyon dedikleri þey var.
Bir kutuda insanlar ve sesler var.
Ben yeterince ses duyuyorum zaten.
Rachel hakkýnda ne söyleyebilirsiniz?
Pek bir þey söyleyemem.
Kendi halinde takýlan biridir.
Çocuklarýnýn yaþadýðýna inanýyordu.
Hâlâ Berkshire'da yaþadýðýný ve hepimizin
onun komþusu olduðumuzu sanýyordu...
...sütçü, postacý...
- ...teslimatçý.
Dr. Sheehan o gece orada mýydý?
Evet.
Öfkeden bahsetti.
Biraz ondan bahseder misiniz?
Nasýl biridir?
O...
...iyidir, hoþtur.
Annem olsa, çok hoþ görünüyor derdi.
Sana hiç kur yaptý mý?
Hayýr.
Hayýr. Dr. Sheehan iyi bir doktordur.
O asla...
Bir bardak su alabilir miyim, lütfen?
Tabii, ne demek.
Teþekkür ederim, dedektif.
Son bir sorum daha var,
madam Kearns.
Andrew Laeddis isimli
bir hastayý tanýyor musunuz?
Hayýr.
Hiç duymadým.
Sýký tembihlemiþler.
Cawley ve hemþireninkiyle
neredeyse ayný kelimeleri kullandý.
- Söyleyecekleri önceden hazýr gibiydi.
- Andrew Laeddis kim?
Her bir hastaya sordun.
Kim ki o?
Hadi be patron.
Tanrý aþkýna senin ortaðýným.
Yeni tanýþtýk, Chuck.
Uzun zamandýr B koðuþundakilerle beraberiz.
Bir görevin, kariyerin var,
peki ben ne yapýyorum?
Kurallara uygun davranmýyorum.
Kurallar umurumda deðil, patron.
Sadece neler olduðunu bilmek istiyorum.
Bu dava geldiðinde...
...özellikle ben istedim, anlýyor musun?
- Neden?
Andrew Laeddis...
...karýmla beraber yaþadýðým
apartmanýn tamircisiydi.
Pekala.
Ayný zamanda kundakçýydý.
Andrew Laeddis kibriti yaktý...
...karýmý öldüren yangýna
sebebiyet verdi.
Çýkarýn onlarý!
Laeddis'e ne oldu?
Kaçtý. Laeddis kaçtý
ve kayýplara karýþtý.
Bir yýl kadar önce
gazeteyi açtým ve onu gördüm.
Çirkin þerefsizin teki.
Sað þakaðýndan dudaðýnýn
sol üstüne kadar yeni bir çizik vardý.
Gözler farklý renkte.
Unutabileceðin bir yüz tipi deðil.
Bir okul binasýný ateþe vermiþti.
2 kiþiyi öldürdü.
Öyle yapmasýný seslerin
söylediðini söylemiþti.
Ýlk olarak hapishaneye gönderildi,
daha sonra buraya nakledildi.
- Sonra ne olmuþ?
- Hiçbir þey.
Hiç yaþamamýþ gibi kayboldu.
Hiçbir iz yok.
B koðuþunda olmadýðýna eminim.
Bu durumda geriye C koðuþu kalýyor.
Ya da ölmüþ olabilir.
Rachel Solando da ölmüþ olabilir.
Burada ceset saklamak için çok yer var.
Ýnsanlarýn aslýnda bilmediði
tek bir yer var.
Þu hasta, Bridget Kearn,
beni su için gönderdiðinde...
...sana bir þey söyledi, deðil mi?
Hayýr.
Hadi be patron!
Yazdý.
KAÇ.
Patron!
Ýçeri girmeliyiz, zira hava
lanet bir kasýrgaya dönüþüyor.
Pekala.
Hadi, gidelim!
Dikkat et!
Tanrým!
Hadi!
Geri gidelim!
Tanrým.
Lanet olsun.
- Ýyi misin patron?
- Evet, iyiyim.
Demek sence Laeddis burada.
Ne yapacaksýn patron?
Buraya Leaddis'i öldürmek için gelmedim.
Benim karým olsaydý,
onu iki kez öldürürdüm.
Dachau kapýsýndan içeri girdiðimizde,
Nazi bekçileri teslim oldu.
Komutan, oraya ulaþmadan önce
intihar etmeyi denedi...
...ama beceremedi.
Ölmesi bir saat sürdü.
Dýþarý çýktýðýmda,
yerde cesetler gördüm.
Sayýlamayacak kadar fazlaydý.
Hayal edilemeyecek kadar fazla.
Öyle.
Gardiyanlar teslim oldu, silahlarýný aldýk
ve onlarý sýraya dizdik.
Savaþ deðildi...
...bu bir cinayetti.
Öldürmekten býktým artýk.
Burada oluþum bu yüzden deðil.
Peki hangi sebepten buradasýn?
Laeddis yok olduktan sonra...
...Ashecliffe'te incelemeler
yapmaya baþladým.
Burayý çok fazla insan biliyor,
ama kimse ondan bahsetmek istemiyor.
Sanki bir þeyden korkuyorlar gibi.
Biliyorsun burasý, Amerikan Karþýtý
Faaliyetleri Ýzleme Komitesinin...
...saðladýðý özel ödeneklerle
kurulmuþ bir yer.
AKFÝK. Boston Limaný'ndaki bir adada
komünistlerle nasýl savaþacaðýz?
Beyin üzerinde deneyler yaparak.
En azýndan benim fikrim bu.
Burada olduðunu mu düþünüyorsun?
Söylediðim gibi kimse
konuþmayacak, deðil mi?
Ta ki eskiden burada
hasta olan birini bulana dek.
Elemanýn adý George Noyce.
Üniversitede okuyordu.
Sosyalist biriydi.
Bir psikoloji deneyi için bir teklif aldý.
Bil bakalým neyi test ediyorlardý?
- Uyuþturucu testi.
- Her tarafta ejderha görmeye baþladý.
Hocasýný döverek neredeyse öldürüyordu.
En son Ashecliffe'te görüldü.
C koðuþunda.
1 yýl sonra onu serbest býraktýlar,
deðil mi? Peki o ne yaptý?
Anakarada iki hafta sonra bir bara girip
3 kiþiyi öldüresiye býçakladý.
Avukatý deli olduðunu savundu,
ama Noyce...
...mahkeme salonunda ayaða kalktý ve...
...hakime elektrikli
sandalye için yalvardý...
...týmarhane dýþýnda her yere razýydý.
Hakim ona Dedham hapishanesinde
Yaþama þansý verdi.
- Ve sen de onu buldun?
- Evet, buldum.
Kafasý çok karýþýk.
Ama bana söylediði apaçýk ortada.
Buradaki insanlar üzerinde
deney yapýyorlar.
Bilmiyorum, patron.
- Delinin tekine inanmam.
- Ýþin güzelliði de burada.
Deliler, bu iþ için en uygun kiþilerdir.
Konuþurlar ama kimse onlarý dinlemez.
Dachau kampýnda incelemiþtim.
Ýnsanlarýn birbirlerine neler
yapabileceðini gördük, deðil mi?
Tanrý aþkýna, lanet bir savaþta
onlarý durdurmak için...
...mücadele verdik ve þimdi de ayný þeyin
burada olabileceðini mi öðreniyoruz?
Bizim topraklarýmýzda mý?
Olmaz.
Peki aslýnda neden
buradasýn, Teddy?
Delil toplayacaðým.
Geri dönüp buradaki
skandalý gözler önüne sereceðim.
Hepsi bu kadar.
Bekle bir dakika.
Millete Ashecliffe'i sormaya baþladýn...
...buradan gitmek için fýrsat kolluyordun,
ve birden dedektife mi ihtiyaç duydular?
Þanslýydým. Kaçan bir hasta vardý.
Bu kusursuz bir nedendi.
Hayýr, hayýr, patron.
Þans bu þekilde iþlemez.
Dünya bu þekilde dönmüyor. Pis bir
týmarhanede elektrikli teller var.
C koðuþu, Ýç Savaþ hisarýnýn mý içinde?
Müdürün Nazilerle baðý var ve
AKFÝK'ten para desteði mi alýyor?
Yüce Tanrým! Bu yer hakkýndaki her þey
hükümetin oyunu gibi duruyor.
- Peki ya buraya gelmeni onlar istediyse?
- Saçmalýk.
- Sorular soruyordun.
- Saçmalýk.
Saçmalýk mý? Rachel Solando nerede peki?
Öyle biri olduðuna dair bir kanýt göster?
Bu tür olaylarda belirli bir delil yoktur.
Peki ya sen onlarý araþtýrýrken
onlar da seni araþtýrýyorsa?
Tek yapmalarý gereken sahte bir kaçýþ
ayarlayýp seni buraya getirmek.
Artýk ellerindesin.
Ýkimiz de ellerindeyiz artýk.
Dedektif, burada mýsýn?
Hapishane müdürü McPherson konuþuyor.
Dedektif!
Buna ne dersin?
Bizi buldular.
Burasý bir ada, patron.
Bizi her zaman bulacaklar.
Ýçeride olduðunuzu biliyorum.
Bu lanet adadan gidiyoruz.
Sen ve ben.
Hadi!
- Hadi!
- Koþ!
Gidin kurulanýn. Dr. Cawley
sizinle konuþmak istiyor. Derhal!
Acele edin, hava lanet bir
kasýrgaya dönüþüyor!
Kýyafetleri temizlemeye verdim.
Yarýna kadar hazýr olur.
Tabi önce onlarý yýkarsak.
Yeri gelmiþken, maalesef
sigaralarýnýz mahvolmuþ.
Yani...
Tek seçim þansýmýz bu mu?
Hapishane için bu gayet
güzel bir seçimdir.
Öyle dediysen öyledir, sorun deðil.
Tüm C koðuþu hastalarýnýn
zincire vurulmasý konusundaki...
...ýsrarýmý iþte bu yüzden yineliyorum.
Bina sular altýnda kalýrsa,
boðulurlar, bunu biliyorsunuz.
- Çok fazla su baskýný olmasý gerek.
- Bir adadayýz.
Okyanusun ortasýnda,
bir kasýrga sýrasýnda...
...büyük bir su baskýný
oldukça muhtemel.
Bu bir kumar, Steven.
Elektrik kesildiðini düþünsene.
Yedek jeneratörlerimiz var.
O da biterse, hücre kapýlarý açýlýr.
Nereye gidecekler ki?
Zayýf bir tahribatta,
feribota atlayýp anakaraya kaçamazlar.
Çok haklýsýn. Daha çok
burada bizimle beraber toplanýrlar.
Kelepçeli olurlarsa ölürler.
24 kiþi.
Bu acýyla yaþayamazsýnýz, deðil mi?
Açýkçasý, elimde olsa...
...A ve B koðuþundakileri de
zincire vururdum.
Affedersiniz,
- Dedektif.
- Özür dilerim doktor, küçük bir sorum var.
Tabii, az sonra size döneceðim.
Sabah, Rachel Solando'nun
notu hakkýnda konuþtuðumuzda...
4 kanunu, çok hoþuma gitti.
...ikinci satýrýn ne anlama geldiðini
bilmediðinizi söylemiþtiniz, deðil mi?
"67 kim" olan mý?
Evet, maalesef hâlâ bilmiyorum.
Hiçbirimiz bilmiyoruz.
Bir þey çaðrýþtýrmýyor mu?
Hiç mi?
Çünkü, az önce C koðuþunda
24 kiþi olduðunu...
...söylediðinizi duydum.
A ve B koðuþlarýnda ise
toplam 42 kiþi.
Bu da demek oluyor ki,
bu týmarhanede 66 hasta var.
Evet, bu doðru.
O halde görünüyor ki
Rachel Solando...
...67. hastanýz olduðunu
ileri sürüyordu, doktor.
- Ama maalesef yok.
- Çok saçma.
- Burada ne yapýyorsunuz?
- Lanet olasý iþimizi yapýyoruz.
McPherson size iyi haberi vermedi mi?
Hayýr. Ýyi haber nedir, doktor?
Rachel bulundu.
Burada.
Sað salim.
Üzerinde bir iz yok.
Bunlar kim?
Neden evimdeler?
Polisler, Rachel.
Birkaç sorularý varmýþ.
Hanýmefendi.
Yazýlar daðýtýp
insanlarýn devlete olan...
...güvenlerini sarsan
ünlü bir komünist görülmekte.
Burada mý?
Bu semtte mi?
Evet, maalesef öyle.
Dün ne yaptýðýnýzý,
nerede olduðunu bize söylersen...
...soruþturmamýza büyük katkýsý olacak.
Tabii.
Ben...
...Jim ve çocuklar için
kahvaltý hazýrladým...
...sonra...
...Jim'in öðle yemeðini
paketledim ve o gitti.
Sonra çocuklarý okula gönderdim.
Ve sonra...
Gölde uzunca bir süre
yüzmeye karar verdim.
Anlýyorum.
Peki ya ondan sonra?
Ondan sonra...
...seni düþündüm.
Üzgünüm hanýmefendi.
Neden bahsettiðinizi bilmiyorum.
Ne kadar yalnýzlýk çektiðimi
bilmiyor musun, Jim?
Sen gittin.
Öldün.
Her gece aðlýyorum.
Nasýl yaþayayým ki?
Tanrým.
Rachel. Her þey yoluna girecek.
Çok üzgünüm, ama...
...her þey yoluna girecek.
Tamam mý?
Seni gömmüþtüm.
Boþ bir tabut gömmüþtüm. Vücudun
et parçalarýna bölünüp denize atýlmýþ...
...köpek balýklarý tarafýndan yenilmiþti.
Benim Jim öldü.
Peki ya sen kimsin?
Sen de kimsin be?
Kimsin sen?
Kimsin?
Çok üzgünüm.
Bölmek istemezdim, size bir þey
söyleyebileceðini düþündüm, ama...
...onu, fenerin yanýnda bulduk...
...denize taþ atýyordu.
Oraya nasýl gitmiþ bilmiyoruz.
Bodruma inmenizi istemek durumundayým.
Yiyecek, içecek, yatacak yer var.
Kasýrga çýktýðýnda...
...orasý en güvenli yerdir.
Ýyi misin?
Solgun görünüyorsun.
Ýyiyim. Sadece...
Patron, iyi misin?
Çok parlak, deðil mi?
Iþýða duyarlýlýðýnýz, baþ aðrýnýz oluyor mu?
Dedektif, migreniniz mi var?
Evet, doðru.
Þunlarý yutun, dedektif.
Birkaç saat uyur, zinde uyanýrsýnýz.
Migreni tuttu.
Birinin kafanýzý testereyle kesmesi...
...ve içine jilet doldurup
olabildiðince sertçe sallamasý gibidir.
Ýlaçlarý alýn, dedektif.
- Hayýr, istemiyorum.
- Acýyý dindirir dedektif. Alýn þu ilaçlarý.
Onu yatýrman gerek.
Dikkat et. Tamam.
Ýyileþeceksiniz. Sakin olun.
- Þu kim?
- O mu?
Hapishane müdürü.
Onu merak etme, tamam mý?
Eski bir askeri hýyara benziyor.
Bu konuda seninle münakaþaya giremem.
Beni kurtarmalýydýn.
Hepimizi kurtarmalýydýn.
Ahbap.
Laeddis.
Evet.
Selam ahbap.
Gücenmiyorsun ya?
Gücenmek yok.
Sonrasý için küçük bir þey.
Bunu ne kadar arzuladýðýný biliyorum.
Saat iþliyor, dostum.
Zamanýmýz azalýyor.
Bana yardým eder misin?
Baþým belaya girebilir.
Öldüm mü?
Çok üzgünüm.
Beni neden kurtarmadýn?
Denedim, kurtarmak istedim,
ama geldiðimde...
...artýk çok geçti.
Görüyor musun?
Ne kadar güzeller, deðil mi?
Neden ýslaksýn, bebeðim?
Laeddis ölmemiþ.
Gitmemiþ.
Hâlâ burada.
Biliyorum.
Onu bulmalýyýz, Teddy.
Onu bulup öldürmelisin.
Tamam.
Bir daha!
Jeneratör bozuk.
Ýyi misin patron?
Ne lanet migrenmiþ!
Yedek jeneratör bozulmuþ.
Herkes çýlgýna döndü.
Ne yapmak istersin?
Tanrým!
Hayýr, olmaz!
Yere koy onu.
Derhal! Derhal!
Sence bütün elektrik sistemi bozuldu mu?
Güzel bir ihtimal gibi duruyor.
Tüm elektronik güvenlik...
...teller, geçitler, kapýlar.
Hadi.
Dolaþmak için güzel bir gün, deðil mi?
Mesela C koðuþuna doðru.
Belki Andrew Leaddis'i de bulursun.
Sana bahsettiðim eleman
George Noyce var ya...
...en kötü durumda olanlarý
burada tuttuklarýný söyledi.
Diðer koðuþtakiler
buradakilerden korkuyormuþ.
Noyce, laboratuar hakkýnda
bir þey söylemedi mi?
Pek sayýlmaz.
Tek hatýrladýðý, gece gündüz insanlarýn
çýðlýk attýðý. Pencere falan yokmuþ.
Her yerde parmaklýk varmýþ.
Tanrým!
Ýlk kez C koðuþuna geliyorsunuz,
deðil mi?
- Evet, evet.
- Evet.
- Birkaç þey duyduk, ama...
- Güven bana evlat, hiçbir þey duymadýn.
Þu an birçok haydut kilitli.
Ama bazýlarý hâlâ serbest.
Eðer birini görürseniz,
sakýn kendi baþýnýza hapsetmeye çalýþmayýn.
Bu þerefsizler sizi öldürür.
Anladýnýz mý?
O halde kýpýrdayýn bakalým.
Devam edin.
O burada.
Laeddis.
Hissediyorum.
Elim sende! Ebesin.
Ted!
Hey!.... Heyyy
Hey!... Heyyy
Tedy
Dinle! Buradan gitmek
istemiyorum, anladýn mý?
Millet neden ayrýlmak istesin ki?
Burada, dýþ dünya hakkýnda...
...adalar ve hidrojen bomba...
...deneyleri hakkýnda þeyler duyuyoruz.
Hidrojen bombasý nasýl çalýþýr,
bilir misin?
- Hidrojenle, hidrojenle.
- Çok komik.
- Patron.
- Diðer bombalar patlýyor, deðil mi?
Ama hidrojen bombasý patlamaz,
þiddetle içeri doðru çöker.
Binlerce milyonlarca derecelik bir patlama.
- Anladýn mý?
- Evet, evet.
- Anladýn mý?
- Anladým! Anladým!
Býrak onu!
Hayýr! Yapma!
Ne yapýyorsun sen?
Tanrým, Teddy.
Tanrým!
Billings mi o?
Sizin derdiniz ne beyler?
Onlarý yakalýyoruz, ama öldürmüyoruz!
Üzerimize atladý.
Yardým edin.
Kliniðe götürmeliyiz.
Olmaz! Sen gelme, sen gelme.
Sen hava almaya çýk.
Hadi!
Cawley beni fena haþlayacak.
Lütfen.
Lütfen.
On bin kez söyledim sana.
Lütfen.
Daha fazla kiþiyi öldürmeden...
...durdurun beni.
Lütfen, lütfen!
Laeddis.
Buradan kurtulup
özgür olacaðýmý söylemiþtin.
Söz vermiþtin.
Yalan söyledin.
Laeddis?
Laeddis?
Aman çok komik.
Sesin...
Tanýmadýn mý?
O kadar muhabbetten sonra?
Bana söylediðin yalanlardan sonra?
Yüzünü göreyim.
Artýk onlarýn eline geçtiðimi söylüyorlar.
Buradan asla gitmeyeceðimi söylüyorlar.
Kibritin sönmek üzere.
Þu lanet yüzünü göreyim artýk!
Neden?
Daha çok yalan söylemek için mi?
- Konu gerçekler deðil!
- Evet, gerçekler.
- Konu, gerçeði ortaya çýkarma.
- Konu sensin!
Ve Laeddis.
Baþtan beri konu sizsiniz.
Ben önemsizim.
Beni boþ ver.
George?
George Noyce?
Olamaz, bu mümkün deðil.
Sen burada olamazsýn.
Hoþuna gitti mi?
Bunu sana kim yaptý, George?
Sen yaptýn!
Ne diyorsun sen be?
Sen neden bahsediyorsun?
Neden bahsediyorsun sen?
Senin yüzünden buraya geldim!
George, seni oraya nasýl götürdüler?
Nasýl oldu? Bunu halledeceðim.
Beni anlýyor musun?
Asla çýkmayacaðým.
Bir kere çýktým, ikincisi olmaz,
asla olmaz.
- Seni nasýl getirdiler, onu söyle.
- Biliyorlardý!
Anlamýyor musun?
Üzerinde durduðun her þeyi,
tüm planýný biliyorlardý.
Bu bir oyun.
Tüm bunlar...
...senin için.
Hiçbir þey soruþturduðun falan yok.
Labirentteki bir sýçansýn.
George...
...yanýlýyorsun.
Gerçekten mi?
Buraya geldiðinden beri yalnýz mýsýn?
Ortaðýmla beraberim.
Onunla daha önce çalýþmadýn, deðil mi?
O...
...Seattle'dan bir dedektif.
Onunla daha önce çalýþmadýn, deðil mi?
George, bak...
Ýnsanlarý tanýrým.
O adama güveniyorum.
O halde desene, çoktan kazandýlar.
Lanet olsun!
Beni...
...fenere götürecekler.
Beynimi yaracaklar.
Senin yüzünden buradayým!
George, seni buradan çýkaracaðým.
Fenere falan gitmiyorsun.
Gerçeði ortaya çýkarýp,
ayný zamanda Leaddis'i öldüremezsin.
Bir seçim yapmalýsýn.
Bunu anlýyorsun, deðil mi?
Artýk öldürmek için burada deðilim.
- Yalancý!
- Onu öldürmeyeceðim! Yemin ederim.
O öldü.
Býrak onu.
Býrak.
Söyle ona Teddy.
Nedenini söyle.
Býrakmalýsýn.
Baþka çýkar yol yok.
- Býrak onu.
- Kolyemi getirdiðin günden bahset.
Býrakmalýsýn!
Kalbimin kýrýldýðýný söylemiþtim,
sen de bana nedenini sormuþtun?
Aklýný karýþtýrýyor.
Ben de sana mutluluktan
olduðunu söylemiþtim.
Seni öldürecek. Öldürecek.
Gerçeði su yüzüne çýkarmak istiyor musun?
O halde onu býrakmalýsýn.
- Yapamam.
- Býrakmalýsýn!
Yapamam!
Yapamam.
O halde bu adadan asla gidemezsin.
Dolores?
Kendisi bu koðuþta deðil.
Buradan...
...nakledildi.
A koðuþunda deðilse...
...tek bir yer kalýyor.
Fener.
Tanrý yardýmcýn olsun.
Patron, bir sorunumuz var.
Cawley ve McPherson binadalar.
Cawley, bir hademenin hastaya
kötü davrandýðýný duymuþ...
...her yerde onu arýyorlar.
Çatýya çýkmanýn bir yolunu bulmalýyýz.
Hadi çýkalým buradan.
Bu taraftan.
Devam et.
Buraya aidiz.
- Sana ne oldu?
- Nasýl yani?
Neredeydin?
O elemaný kliniðe götürdükten sonra...
...hasta kayýtlarýna baktým.
Laeddis'i buldun mu?
Hayýr.
- Hayýr, bulamadým.
- Bence en iyisi...
...giriþ formu.
Dosyasýnýn içindeki tek þey buydu.
Seans notu, vaka raporu...
...fotoðraf falan yok.
Sadece bu. Çok tuhaf.
Ýþte, baksana.
Sonra bakarým.
Sorun nedir, patron?
Sonra bakarým iþte, hepsi bu.
Ashecliffe bu tarafta.
Ashecliffe'e gitmiyorum.
Fenere gidiyorum.
Bu lanet adada neler
olup bittiðini öðreneceðim.
Ýþte burasý.
Lanet olsun!
Çok uzak.
Geldiðimizin iki katý gitmeliyiz.
Bu kayalarý aþmanýn imkaný yok.
Bu aðaçlarýn arkasýnda bir yol olabilir.
Belki kayalarýn arasýndan dolaþýp
fenere ulaþan bir patika vardýr. Gidelim.
Ne yapýyoruz ki biz?
Elimizde giriþ formu var.
Sürekli bize varlýðýný inkar ettikleri
67. hastanýn olduðunu kanýtlýyor.
Ben fenere gidiyorum,
anladýn mý?
Seni durdurmak için ne söyleyebilirim?
Neden durdurmak istiyorsun,
Chuck, neden?
Çünkü karanlýkta buradan aþaðý inmek bence
bir çeþit intihar olur. Ýþte bu yüzden.
Pekala.
O zaman belki de sen
burada kalsan daha iyi olur.
Beni buraya sen getirdin, patron.
Þimdi de bu kayalýkta kapana kýsýldým.
Bu adada kapana kýsýldým.
Senden baþka güvendiðim kimse yokken. Þimdi
karþýma geçmiþ þey gibi davranýyorsun...
Ne gibi?
Söyle ne gibi?
Nasýl davranýyor muþum?
O hücrelerde ne oldu, Ted?
- Portland'da hava nasýldýr sence, Chuck?
- Ben Seattle'da yaþýyorum.
Seattle?
Yalnýz gidiyorum.
Seninle geliyorum, patron.
Yalnýz dedim.
Peki.
Lanet olsun!
Lanet olsun!
Uzun sürmeyeceðini biliyordum.
Zira gelgit olduðu için geçemedim.
Chuck!
Chuck!
Hadi be!
Chuck!
Neredesin, Chuck?
Chuck!
Chuck!
Kimsin sen?
Teddy Daniels.
Polisim.
Sen dedektifsin.
Doðru.
Sakýncasý yoksa...
...ellerini öne çýkarýr mýsýn?
Neden?
Neden?
Tuttuðun þeyin bana zarar
vermeyeceðinden emin olmak istiyorum.
Sakýncasý yoksa...
...bu bende kalacak.
Bana uyar.
Sen Rachel Solando'sun.
Gerçeði.
Çocuklarýný mý öldürdün?
Hiç çocuðum yoktu ki.
Hiç evlenmedim bile.
Ashecliffe'te hasta olmadan önce,
burada çalýþýyordum.
Hemþire miydin?
Doktordum, dedektif.
Sence ben deli miyim?
- Hayýr, bence...
- Peki ya deli olmadýðýmý söylesem...
...bunun pek faydasý dokunmaz,
deðil mi?
Anlamsýz bir düþünce.
Ýnsanlar sana deli olduðunu söyler.
Sen aksini iddia ettiðinde de...
...sana katýlýrlar.
Aklým baþka yerdeydi, üzgünüm.
Adýn bir kez deliye çýktý mý...
...yaptýðýn her þey bu deliliðin
parçasý olarak görülür.
Mantýklý iddialarýn veya itirazlarýn...
...gerçek korkularýn,
paranoya.
Hayatta kalma içgüdüsü demek?
Savunma mekanizmasý.
Göründüðünden daha zekisin dedektif,
ama muhtemelen bu güzel bir þey deðil.
Bana þunu söylesene...
Evet?
...sana ne oldu?
Büyük çaptaki Sodyum Amytal ve
esrar içeren halüsinasyon ilaçlar...
...hakkýnda sorular sormaya baþlamýþtým.
- Psikotropik ilaçlar.
Ameliyatlarý da sormaya baþlamýþtým.
Göz çukuru lobotomisini hiç duydun mu?
Hastaya elektroþok verirler...
...sonrasýnda ise iðneyle
gözden içeri girerler...
...ve sinir liflerini çýkarýrlar.
Böylece hastalarý daha uysal...
...yumuþak baþlý yaparlar.
Çok ilkel.
Vicdansýzlýk.
Acý, vücuda nasýl girer dedektif,
biliyor musunuz?
Nereden yaralandýðýna mý baðlý?
Hayýr, etle alakasý yok.
Acýyý beyin kontrol eder.
Korkuyu, empatiyi, uykuyu, öfkeyi, açlýðý,
her þeyi beyin kontrol eder.
Peki ya onu kontrol edebilseydin?
Beyni mi?
Yeniden bir insan yaratýrdýn...
...böylece acý hissetmezdi.
Ya da sevgiyi, þefkati.
Hatýrasý olmadýðý için
sorgulanamayacak bir insan olurdu.
Hiçbir zaman bir insanýn
tüm hatýrasý silinemez.
Hiçbir zaman.
Dedektif, Kuzey Koreliler
beyin yýkama deneyleri sýrasýnda...
...Amerikan savaþ esirlerini kullanýyorlar.
Aynen burada yaptýklarý gibi
askerleri vatan hainlerine dönüþtürüyorlar.
Hayaletler yaratýp dünyaya salýyorlar ve
delilerin yapmadýðý þeyleri yaptýrýyorlar.
Böyle bir güç ve bilgi için...
...uzun yýllar gerekir.
Yýllardýr araþtýrýyorlar,
yüzlerce hastada deney yaptýlar.
Bundan 50 yýl sonra,
insanlar geçmiþe bakýp...
...her þeyin burada
baþladýðýný söyleyecekler.
Naziler Yahudileri,
Sovyetler de mahkumlarý...
...kendi kamplarýnda kullandýlar
ve biz de...
...Zindan Adasý'nda...
...hastalarý kullandýk.
Hayýr, kullanamayacaklar, hayýr.
Gitmene izin vermemelerini...
...anlýyor musun?
Federal bir dedektifim...
...beni durduramazlar.
Saygýn bir aileden gelen...
...saygýn bir psikiyatristim.
Hiç fark etmedi.
Þunu sorayým...
...hayatýnda hiç travma geçirdin mi?
Evet, neden ki?
Ne önemi var?
Çünkü, geçmiþinde önemli bir olay varsa...
...akýl saðlýðýný bu yüzden
kaybettiðini söylerler...
...bu yüzden seni buraya týktýklarýnda...
...arkadaþlarýn ve meslektaþlarýn
"tabii ki kafadan kontak" diyecekler.
Olanlardan sonra kim demez ki?
Herkese öyle diyebilirler...
...herkese.
- Önemli olan senin hakkýnda demeleri.
Baþýn nasýl?
- Baþým mý?
- Son zamanlarda tuhaf rüyalar...
...uyku sorunu, baþ aðrýlarý falan var mý?
Migrenim var, evet.
Tanrým!
Hiç ilaç içmedin, deðil mi?
- Aspirin bile?
- Aspirin içtim.
Tanrým!
Kafeteryada verdikleri yemeði yedin
ve kahveyi mi içtin?
En azýndan kendi sigaralarýný
içtiðini söyle bana.
Hayýr, hayýr.
Kendi sigaramý içmedim.
Uyuþturucu ilaçlarýn kiþiye etki etmesi...
...ortalama 36 ila 48 saat sürer.
Önce nabýz baþlar.
Önce parmaklar daha sonra
tüm elin titremeye baþlar.
Son zamanlarda kabuslar
gördün mü dedektif?
Fenerde neler oluyor söylesene?
Söyle.
Beyin ameliyatý.
"Þu kafatasýný açalým
bakalým neler olacak" gibi þeyler.
Nazilerinkinden farklý deðil.
Bu þekilde hayaletleri yaratýyorlar.
Bunu kim biliyor?
Yani, adada kim biliyor?
Herkes.
Hadi caným.
Hemþireler, hademeler de mi?
- Bu mümkün deðil...
- Herkes.
Burada kalamazsýn.
Öldüðümü, boðulduðumu sanýyorlar.
Seni ararlarsa, beni de bulabilirler.
Üzgünüm, ama gitmen gerek.
Senin için geri geleceðim.
Burada olmam. Gün boyunca dolaþýyorum.
Her gece farklý yerde kalýyorum.
Ama gelip seni adanýn dýþýna çýkarabilirim.
Dediklerimi duymadýn mý?
Adadan çýkmanýn tek yolu feribot
ve bu da onlarýn ellerinde.
Buradan asla çýkamazsýn.
Bir arkadaþým vardý.
Dün beraberdik ama ayrý düþtük.
Onu gördün mü?
Dedektif...
...arkadaþýn falan yok.
Demek buradasýn.
Ne zaman ortaya çýkacaðýný
merak ediyorduk.
Binsene.
Hadi.
Sessizce çevreyi dolanýyorsun, öyle mi?
Sadece...
...etrafa bakýyordum.
Tanrý vergisi hoþuna gitti mi?
- Ne?
- Tanrý vergisi.
Öfke.
Evde alt kata indiðimde,
salonda bir aðaç gördüm.
Bana ilahi bir güç gibi uzanýyordu.
Tanrý öfkeyi sever.
- Fark etmemiþim.
- Eminim fark etmiþsindir.
Yoksa neden o kadar öfkeli olasýn ki?
Ruhumuzda var.
Biz böyleyiz.
Savaþ halindeyiz, fedakarlýk ediyoruz,
yaðmalayýp talan ediyoruz...
...ve kardeþlerimizin bedenini
tedavi ediyoruz.
Peki neden? Çünkü Tanrý, onurunu
sürdürmek için bize öfke verdi.
Tanrýnýn bize ahlâki deðerler
verdiðini sanýrdým.
Bu fýrtýna kadar saf bir
ahlâki deðer yoktur.
Ahlâki deðer hiç yok aslýnda.
Sadece þu var:
Benim öfkem seninkini yenebilir mi?
- Öfkeli biri deðilim.
- Evet, öylesin.
Onlar kadar öfkelisin.
Bunu biliyorum, çünkü
ben de onlar kadar öfkeliyim.
Toplumun kurallarý olmasaydý...
...ve ben de yemeðini almana engel olsaydým
bir taþla kafamý parçalar ve beni yerdin...
...deðil mi?
Cawley, zararsýz olduðunu, kontrol
edilebileceðini düþünüyor, ama katýlmýyorum.
- Beni tanýmýyorsun.
- Tanýyorum.
Birbirimizi yüzyýllardýr tanýyoruz.
Þu an diþimi gözüne saplasaydým...
...seni kör etmeden
bana engel olabilir miydin?
Sýkýyorsa dene.
Ýþte ruh bu.
Nerelerdeydin?
Dolaþýyordum, adanýza bakýyordum.
Artýk Rachel bulunduðuna göre,
gidebilirsiniz.
Emin misiniz?
Önemli bir toplantý mýydý?
Evet.
Görünüþe bakýlýrsa dün C koðuþunda
kimliði belirlenemeyen biri varmýþ.
Son derece tehlikeli bir hastayý
kolayca zaptetmiþ.
Ne olmuþ?
Þizofreni hastasý George Noyce ile
uzunca muhabbet etmiþ gibi görünüyor.
Þu Noyce dediðiniz kiþi...
...sanrýlý biri mi?
- Aþýrý derecede. Çok sinirli olabiliyor.
Aslýnda, 2 hafta önce
bir hasta, Noyce'un...
...hikayelerinden birinden o kadar
etkilendi ki tekme tokat giriþti.
Sigara?
Hayýr, teþekkürler.
Býraktým.
Feribota binecek misin?
Evet, tabii ki bineceðim.
Sanýrým biz istediðimizi aldýk.
"Biz" derken, dedektif?
Konu açýlmýþken.
- Onu gördün mü doktor?
- Kimi?
Ortaðým Chuck'ý.
Ortaðýn falan yok dedektif.
Buraya tek geldin.
Burada deðerli bir þey inþa ettim...
...ama deðerli þeyler
zamanýnda yanlýþ anlaþýlýrlar.
Herkes hýzlý bir düzen istiyor.
Daima böyledir.
Savaþmadan vazgeçmeyeceðim
ve senin gibi...
...insanlarýn anlamadýðý
bir þey yapýyorum.
Anlýyorum.
Ortaðýndan tekrar söz etsene.
Ne ortaðý?
Dedektif...
...bir yere mi gidiyorsun?
Sadece, feribota gidiyorum.
Maalesef diðer tarafta.
Biraz beklersen...
...seni iskeleye götürecek
birini bulabilirim.
Bu nedir, doktor?
Sadece bir sakinleþtirici.
- Tedbir amaçlý.
- Tedbir mi?
Ne yapacaksýn?
Beni mi öldüreceksin, dedektif?
Sence hak etmedin mi?
Neden ki?
Seni gaza getirdiðim için mi?
Beni affet ama,
seni gaza getirmeyen bir þey var mý?
Düþünceler...
...sözler...
- Naziler!
O da var.
Ve tabii ki hatýralar, rüyalar.
Travma kelimesinin Yunancada yara
kelimesinden geldiðini biliyor muydun?
Peki ya rüya kelimesinin Almancada
karþýlýðý nedir? Travma.
Yaralar canavar yaratabilir.
Ve sen yaralýsýn, dedektif.
Sanýrým ayný fikirdesin.
Bir canavar gördüðünde...
...onu durdurmalýsýn.
- Ayný fikirdeyim.
- Evet.
Þimdiye kadar ölmüþ olmalý bence.
Önce ilk katý halletmemizi söylediler.
Kaç saattir çalýþýyorsun.
18 saat oldu.
Ýyiymiþ.
Ne yapýyorsun, bebeðim?
Feribota bilmelisin.
Hayýr, olamaz.
Eðer Chuck'ýn öldüðünü düþünüyorlarsa,
bu, deneylerini mükemmel kýlýyor.
Onu götürecekleri tek bir yer var.
Oraya gidersen ölürsün.
O benim ortaðým. Eðer ona zarar verirlerse,
onu zorla tutuyorlarsa, oradan çýkarmalýyým.
Birini daha kaybedemem.
Lütfen gitme Teddy.
Lütfen yapma, gitme.
Üzgünüm tatlým.
Sen hediye ettiðin için
bunu çok seviyorum.
Ama gerçek þu ki...
...bu iðrenç bir kravat.
Olamaz!
Kýpýrdama!
Olduðun yerde kal!
Beni öldürecek misin?
Hayýr. Seni öldürmeyeceðim.
Neden ýslaksýn, bebeðim?
- Ne dedin?
- Dediðimi duydun.
Bu arada, tüfekte mermi yok.
Otursana.
Tanrý aþkýna kurulansana,
üþüteceksin.
Pekala.
Bekçiyi ne kadar kötü yaraladýn?
Neden bahsettiðini anlamýyorum.
Evet, o burada.
Buraya göndermeden önce
Dr. Sheehan'e güzelce baktýrýn.
Demek, Dr. Sheehan...
...bu sabah feribotla gelmiþ.
Pek öyle sayýlmaz.
Arabamý havaya uçurdun.
O arabaya bayýlýyordum.
Bunu duyduðuma üzüldüm.
Sarsýntýlar gittikçe kötüleþiyor.
Halüsinasyonlar ne durumda?
Git buradan, Teddy.
Burasý senin sonun olacak.
- Fena deðil.
- Daha fena olacak.
Biliyorum.
Dr. Solando...
...uyuþturucu ilaçlardan bahsetti.
Öyle mi?
Ne zaman?
Yamaçta bir maðarada buldum onu doktor.
Ama ona asla ulaþamayacaksýnýz.
Hiç þüphem yok.
Gerçek olmadýðýný düþünürsek.
Ama halüsinasyonlarýnýz
düþündüðümden daha þiddetli.
Uyuþturucu ilaç kullanmýyorsun.
Uyuþturucu ilaç kullanmýyorsun,
aslýna bakarsan.
Peki ya bu nedir?
Nedir bu?
Yoksunluk.
Yoksunluk mu?
Ne yoksunluðu? Bu adaya geldiðimden beri
bir damla içki koymadým aðzýma.
Klorpromazin.
Farmakolojide iyi deðilim
ama senin durumun bu.
- Klorpro... ne?
- Klorpromazin.
Son 24 aydýr sana verdiðimiz þey.
Yani son 2 yýldýr...
...Boston'da bana ilaç veren
bir adamýnýz mý vardý?
Boston'da deðil.
Burada.
2 yýldýr buradasýn.
Bu týmarhanede bir hastasýn.
Burada gördüklerimden sonra, doktor...
...beni deli olduðuma
inandýrabileceðini mi düþünüyorsun?
Her gün ne kadar insanla uðraþýyorum,
biliyor musun? Ben bir dedektifim.
Eskiden bir dedektiftiniz.
Ýþte giriþ formunuzun bir kopyasý.
67. hastayla ilgili kanýt bulma umuduyla
C koðuþuna zorla girdiniz.
Anakaraya gitseydiniz, buradaki
skandalý gözler önüne serebilirdiniz.
- Bekle, bekle.
- Ama bir þekilde...
...buna bakmaya zaman bulamadýn.
Þimdi oku.
Alsana.
Hasta, oldukça zeki,
oldukça sanrýlý.
Madalyalý eski asker.
Nazi Dachau kampýndan
kaçtýðý için mahkum edildi.
Eski Amerikan dedektifi.
Öfkeye yatkýnlýðýyla tanýnýr.
Ýþlediði suç için piþmanlýk duymaz.
Çünkü...
...böyle fantastik ve hayal ürünü
suçlarýn varlýðýný yalanlar.
Bu hikayeler gerçeði görmesine
engel olur...
Sýkýldým bu saçmalýktan.
Ortaðým nerede?
Chuck nerede?
Nerede o?
Baþka þekilde deneyelim.
Karýnýn kýzlýk soyadý "Chanal"dý,
yanýlýyor muyum?
- Adýný aðzýna bile alma!
- Maalesef mecburum.
Bu 4 ismin ortak noktalarýný görüyor musun?
4 kanunu.
- Andrew, ne görüyorsun?
- Eðer ortaðýma bir þey yaptýysan...
...doktor, bu bir saldýrý...
- Odaklan, Andrew. Ne görüyorsun?
Ýsimler, ayný harflere sahip.
Edward Daniels'ýn
Andrew Laeddis gibi...
...tam olarak ayný 13 harfi var.
Ayný þey Rachel Solando...
...ve Dolores Chanal için de geçerli.
Tüm isimler...
...birbirlerinin anagramý.
- Taktiklerin...
...benim üzerimde iþe yaramaz.
Buraya gerçeði öðrenmeye geldin.
Ýþte sana gerçek.
Senin adýn Andrew Laeddis.
Ashecliffe'in 67. hastasý
sensin, Andrew.
Saçmalýk.
24 ay önce mahkeme kararýyla
buraya getirildin.
Suçun korkunç.
Kendini affedemeyeceðin bir suç.
Bu yüzden baþka bir kiþilik yarattýn.
Gerçeklere gelelim.
Katil olmadýðýn, kahraman ve
hâlâ Amerikan dedektifi olduðun...
...sadece burada, Ashecliffe'te...
...bir hikaye yarattýn...
...ve gizli düzeni ortaya çýkardýn.
Bu yüzden kim olduðun ve
ne yaptýðýnla ilgili anlattýklarýmýzý...
...yalan olarak düþünebilirsin, Andrew.
Benim adým Edward Daniels.
Bu kurguyu 2 yýldýr duyuyorum.
Bütün detaylarý biliyorum.
67. hasta. Fýrtýna.
Rachel Solando...
...kayýp ortaðýn,
her gece gördüðün rüyalar.
Dachau kampýndaydýn.
Ama hiçbir bekçiyi öldürmeyebilirdin.
Keþke seni öylece düþsel dünyanda
yaþamana izin verebilsem.
Gerçekten.
Ama öfkelisin, eðitimlisin, tehlikelisin.
Elimizdeki en tehlikeli hastasýn.
Tüm bekçileri,
diðer hastalarý yaraladýn.
2 hafta önce
George Noyce'a saldýrdýn.
Yanýlýyorsun, doktor.
- Noyce'u sen dövdürdün.
- Öyle bir þey yapmadým.
Ona dokunmam için
bana bir sebep göster.
Çünkü sana Laeddis diye seslendi.
O olmamak için her þeyi yaparsýn.
Elimde, dün Noyce ile yaptýðýn
muhabbetin dökümü var.
"Konu sen ve Laeddis hakkýnda.
Baþtan beri öyle."
Hayýr, "ben ve Laeddis" hakkýnda yazýyor.
Yüzüne ne olduðunu sorduðunda...
..."Sen yaptýn" dedi,
ve ben de bunu belirttim.
- Hayýr, benim hatam olduðunu...
- Onu neredeyse öldürüyordun.
Hapishane müdürü ve yurtdýþý yönetim kurulu,
verilen kararý yerine getirmekte kararlý.
Yine de seni þimdi akýl saðlýðýna
kavuþturabiliriz. Hemen þimdi.
Bir daha kimseye zarar vermemen için
daimi önlemler alýnacak.
Sana lobotomi uygulayacaklar, Andrew.
Anlýyor musun?
Evet, anlýyorum.
Çok iyi anlýyorum.
Bu küçük oyununuza
artýk eþlik etmezsem...
...Dr. Naehring beni hayaletlerinden
birine mi dönüþtürecek?
Peki ya ortaðým?
Federal dedektifliðin savunma mekanizmasýnýn
bir parçasý olduðunu mu söylüyorsun?
Selam patron.
Neler oluyor burada?
Onun adýna mý çalýþýyorsun?
Üzgünüm, baþka bir yolu yoktu.
Biri yanýnda olup sana göz kulak olmalýydý.
Beni mi izliyordun?
Her adýmýmý izliyordun demek.
Kimsin sen?
Kimsin? Söylesene.
Beni hatýrlamadýn mý, Andrew?
Son 2 yýldýr senin psikiyatristinim.
Ben Lester Sheehan.
Sana karýmdan bahsettim.
- Biliyorum.
- Seni kurtarmak için yamaca týrmandým.
Sana güvendim. Seni bulmak için
her þeyi riske ettim, her þeyi!
Biliyorum patron.
Burada zamanýmýz tükeniyor, Andrew.
Yurtdýþýnda olan yönetim
üyelerinin önünde...
...seni geri getirecek,
psikaytri tarihindeki...
...en radikal, en modern rol oyununu
oluþturabileceðime yemin ettim.
Eðer bu oyunu sana oynatabilirsek...
...ne kadar asýlsýz, ne kadar imkansýz
olduðunu görmeni saðlayabiliriz.
Burayý iki günlüðüne iþletmemiz gerek.
Söylesene, Nazi deneyleri...
...þeytani ameliyathaneler nerede?
Andrew, beni dinle.
Sende baþarýsýz olursak...
...burada yapmaya çalýþtýklarýmýz
her þey deðerini kaybedecek.
Her þey.
Yüzdük yüzdük
kuyruðuna geldik, Andrew...
...ve þimdi iþ sende bitiyor.
Kýpýrdamayýn!
Kýpýrdamayýn!
- Andrew, sakýn!
- Benim adým Edward Daniels.
Bu sefer mermisi var.
Aðýrlýðýndan anlýyorum.
Anladým. Senin silahýn mý o dedektif?
Emin misin?
Üzerinde baþ harflerim, namlunun üstünde de
Philip Stacks'ýn bana ateþ ettiði...
...günden kalan darbeler var.
Bu konuda aklýmý karýþtýramazsýn, doktor.
O halde çek tetiði, zira bu adadan
gitmek için tek þansýn bu.
Andrew, lütfen yapma.
Silahým...
Silahýma ne yaptýnýz?
Oyuncak bir tabanca, Andrew.
Sana gerçeði söylüyoruz.
Dolores deliydi. Manik depresif bozukluðu
vardý ve intihara meyilliydi.
Alkol almýþtýn. Uzak durdun.
Milletin söylediklerini duymazdan geldin.
Onun, kasýtlý olarak daireni
ateþe vermesinden sonra...
...o göl evine taþýndýn.
- Yalan söylüyorsun.
- Yalan söylüyorsun.
- Andrew, kes þunu.
Hepiniz yalan söylüyorsunuz.
Ýþte çocuklarýn.
Bunlar senin çocuklarýn.
Simon.
- Henry.
- Benim çocuðum falan yok.
Kulübenin yanýndaki gölde...
...karýn onlarý boðdu.
Ve iþte bu, her gece...
...rüyanda gördüðün kýz.
Benim kýzým yoktu.
Sürekli kendisini ve hepsini
kurtarman gerektiðini...
...söyleyen kiþi.
Kýzýn.
Adý Rachel.
Hiç yaþamadýðýný mý iddia edeceksin?
Andrew, öyle mi?
Çok üzgünüm bebeðim.
Buraya gelmemeni söylemiþtim.
Sana bunun...
...sonun olacaðýný söylemiþtim.
Ben geldim.
Oklahoma'nýn hemen çýkýþýnda...
...yakaladýk onu.
Burayla Tulsa arasýnda...
...10 yerde durmak zorunda kaldýk.
1 hafta boyunca uyuyabilirim.
Dolores?
Dolores?
Dolores?
Dolores?
Bebeðim...
...neden ýslaksýn?
Seni özledim.
Eve gitmek istiyorum.
Evdesin zaten!
Çocuklar nerede?
Okuldalar.
Bugün Cumartesi, tatlým.
Cumartesi günleri okul olmaz.
Benim okulum olur.
Aman Tanrým!
Tanrým!
Tanrým!
Tanrým, olamaz!
Hadi!
Hadi!
Hayýr. Tanrým.
Yalvarýrým. Hayýr!
Olamaz!
Olamaz!
Olamaz!
Olamaz!
Hadi onlarý masaya oturtalým, Andrew.
Kurulayalým...
...üstlerini deðiþtirelim.
Canlý kuklalarýmýz olurlar.
Yarýn onlarý pikniðe götürürüz.
Beni birazcýk seviyorsan, Dolores...
...lütfen konuþmayý kes.
Seni seviyorum.
Beni özgür kýl.
Bebeðim.
Onlara banyo yaptýrýrýz.
- Seni seviyorum.
- Seni çok seviyorum.
- Seni çok seviyorum.
- Seni çok seviyorum. Seni seviyorum.
Andrew.
Andrew, beni duyuyor musun?
Rachel!
Rachel, Rachel!
Rachel.
Rachel?
Rachel Laeddis.
Kýzým.
Neden buradasýn?
Çünkü karýmý öldürdüm.
Peki bunu neden yaptýn?
Çocuklarýmýzý öldürdü.
Ve onu býrakmamý söyledi.
- Teddy Daniels kim?
- Öyle biri yok.
Rachel Solando diye biri de yok.
Ben uydurdum.
Neden?
Senin aðzýndan duymak istiyoruz.
Ýlk intihar teþebbüsünden sonra...
...Dolores bana...
...beyninde yaþayan...
...bir böcek olduðunu söylemiþti.
Kafatasýnda gezinip...
...zevk için sinirine dokunduðunu...
...hissedebiliyordu.
Bana öyle demiþti.
Bana öyle demiþti ama
kulak asmamýþtým.
Onu çok seviyordum.
Neden uydurdun?
Dolores'in çocuklarýmýzý
öldürdüðüne dayanamýyordum.
Onlarý ben öldürdüm, çünkü
ona yardým getiremedim.
Onlarý ben öldürdüm.
Ýþte benim kuramým, Andrew.
Daha önce bir kez giriþimimiz olmuþtu.
9 ay önce.
Sonrasýnda gerilemiþtin.
- Hatýrlamýyorum.
- Biliyorum.
Tekrar baþa döndün, Andrew.
Sonsuz bir döngüyü...
...devamlý çalan bir kaset gibi.
Burada yaptýðýmýzýn bunu
durduracaðýný umuyordum, ama...
...gerçeði kabul ettiðini...
...bilmek istiyorum.
Beni takip mi ettin, doktor?
Kimse etmezken sen bana yardým ettin.
Benim adým Andrew Laeddis.
1952 yýlý baharýnda
karýmý öldürdüm.
Bu sabah nasýlýz bakalým?
Ýyiyim, ya sen?
Fena deðil.
Sýradaki hamlemiz nedir?
Sen söyle.
Bu adadan gitmeliyiz, Chuck.
Anakaraya dönmeliyiz.
Burada çok fena þeyler oluyor.
Endiþelenme ortak,
Bizi buradan çýkartacaðým.
Doðru. Onlarýn yanýnda
çok zeki kalýyoruz.
Evet, öyleyiz, deðil mi?
Merak ediyorum da...
Evet?
Nedir, patron?
Sence hangisi daha kötü olurdu?
Canavar olarak yaþamak mý...
...yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?
Teddy?
Çeviri: gothique
gothique@divxplanet.com