Tip:
Highlight text to annotate it
X
Türkçe'ye çeviren:
"Derilnest"
Buz Devri 3
Dinozorlarýn Þafaðý
Ýþte geliyor!
Önünüze bakýn çocuklar.
- Geliyor, geliyor!
- Önüne dikkat et!
- Bebeðim olacak!
- Kýz deðilse neyim.
Geliyorum bebeðim, geliyorum.
Yettik Ellie!
Biz tutarýz!
Ellie! Ellie!
Nereye kayboldun?
- Neredeyim ben?
- Manny?
Sana yalnýzca bir çocuk
olduðunu söylemiþtim.
Haklýsýn.
Öyle ya!
Baba bakýmýna gerçekten hazýr mýsýn?
Baba sana kabuk getirdi. Yolda uçuruma
yuvarlandý ve "bum, bum" diye düþtü.
Aptal babacýk.
Ýþte öyle!
Özür dilerim millet. Yanlýþ alarm.
Yalnýzca tekmelemiþ.
- Seni gýcýk çocuk!
- Yediðimiz üçüncü yanlýþ alarm bu.
Tamam, bitti artýk.
Daðýlýn haydi, daðýlýn.
Bu bedenden çýkmak isteyen
baþka biri daha mý var yoksa?
Hamile falan deðilim.
Çok kötü.
Halbuki senden ne de anne olurdu ya.
Manny, heyecan duyduðunun farkýndayým.
Ayný duygularý paylaþýyoruz...
...ama þu heyecanýný
biraz bastýrsan diyorum.
Pekâlâ, pekâla... Sorun yok.
Diego'daki kadar deðilim.
Bir saniye.
Diego nerelerde?
Ayaklarým hararet içerisinde, bebek.
Tozu dumana katýyorlar!
Bu afacanlarý kim dayanabilir ki?
Gitmem gerektiðini söylüyorlar!
- Geldik mi? Açabilir miyim?
- Sakin ol.
- Bebeði heyecanlandýrma sakýn.
- Bebek gayet iyi.
Beni düþündüren babasýnýn heyecaný.
Hiç düþünme.
Çocuðumuzun oyun parký.
Bu... Çok þaþýrtýcý.
- Manny!
- Tek baþýma yaptým. Ailemiz için.
- Burayý özlemiþim.
- Bizimkine binebilirsin.
- Az evvel bitirdik.
- Sað olun.
Elbette, hâlen yapým aþamasýnda.
Þurada, burada birkaç fazlalýk kaldý.
Ýnanamýyorum. Bebek için doðal
dayanýklý bir yer yapmýþsýn.
Doðal ve bebek için dayanýklý mý?
Alakasý yok. Bu çok saçma!
Manny, bebeðimi bu ortamda
yetiþtireceðim. Bunu deðiþtiremezsin.
Elbette yapabilirim.
Ben, doðadaki en büyük canlýyým.
Pekâlâ koca babacýk.
Dört gözle bekliyor olacaðým.
Haydi Sid, hiçbir þeye
dokunmaný istemiyorum.
Burasý çocuklar için hazýrlandý.
Sen çocuk musun?
Cevap verme.
Diego. Geldin demek.
Neler kaçýrdýn bir bilsen!
Evet, evet. Mutlaka öyledir.
Daha sonra göz atarým.
Pekâlâ, görüþürüz.
Bence Diego'nun
canýný sýkan bir þeyler var.
- Bence her þey yolunda.
- Onunla konuþmalýsýn.
Erkeklerle, erkeklere mahsus sorunlarý
kendi aralarýnda konuþmazlar.
Bizler...
Yalnýzca birbirimizin sýrtýna vururuz.
- Ne kadar aptalca.
- Sen bir kadýnsýn.
Erkek için, altý aylýk bir terapi
anlamýna geliyorsun.
Pekâlâ, gidiyorum iþte.
Selam.
- Bunu niye yaptýn?
- Ne bileyim.
Bak... Ellie, bir þeylerin
canýný sýktýðýný düþünüyor.
- Ona dedim ki--
- Aslýnda, eninde sonunda...
...kendi yoluma gitmem
gerekebileceðini düþünüyordum.
Pekâlâ, o hâlde Ellie'ye
hiçbir sorun olmadýðýný...
...söyleyeceðim. - Kendimi kandýrýp
duruyorum, Manny. Artýk yaþlandým.
Artýk bir delikanlý deðilim.
Bu oyun bana göre deðil.
Ne demek istiyorsun?
Bir aileye sahip olmak çok önemli bir þey
ve senin adýna mutluyum ama...
...bu sana has bir geliþim, bana deðil.
- Yani çocuklarýmla beraber yaþamak istemiyor
musun? - Hayýr, öyle deðil. Yanlýþ anladýn.
Peki, git bakalým. Git de kendine maceracý
bir hayat benimse. Bay Macera.
Git ki, benim sýkýcý ailevi hayatýmýn...
...seni tereddüde düþürmesine müsaade etme.
Hormonal düzensizliðe
maruz kalan Ellie deðil miydi?
Manny bekle.
Kimsenin gitmesi gerekmiyor.
Sonuç?
Erkekler iþte bu yüzden dertleþmezler.
- Neden? Ne oldu ki?
- Diego gidiyormuþ.
Aman Tanrým. Bu, hayatýmýzýn
en güzel günü olmalý.
- Bir bebeðimiz olacak!
- Yanýlýyorsun, Sid. Onlarýn bebeði olacak.
Ama biz bir sürüyüz, aileyiz.
Bak, iþler artýk deðiþti.
Manny'nin farklý öncelikleri var.
Bunu kabullen, Sid. Birlikte güzel bir yaþam
geçirdik. Ama artýk gitme zamaný.
- Öyleyse yalnýz ikimiz kaldýk.
- Hayýr, Sid. Ýkimiz falan kalmadýk.
Yoksa Crash ve Eddie
de bizimle mi geliyor?
Sadece Crash mý?
Eddie mi?
Hoþça kal, Sid.
Pekâlâ, telaþ yok, sakin olayým.
Arkadaþ edinmekte üstüme yoktur.
Ben de kendi sürümü oluþtururum.
Bu iþi böyle hâllederim.
Selam!
Ne var ne yok, dostlar?
Neyse, en azýndan hâlâ iyi görünüyorum.
Çok güzel.
Kimse yok mu?
yok mu?
Merhaba?
Sizi zavallýlar. Terk edilme duygusuyla yüklü
olmanýn nasýl olduðunu bilirim.
Endiþe etmeyin.
Artýk yalnýz deðilsiniz.
Tamam, bitti, bitti, bitti.
Kýmýldamayýn, burada kalýn. Sen, kardeþine
bakalak ol. Anneniz hemen dönecek.
Annen geliyor, bebeðim.
Yakaladým.
Ne dedim ben size çocuklar?!
Teþekkürler, teþekkürler.
Seni yaramaz çocuk.
Neredeyse kalbime indirecektin.
Üzgünüm tatlým. Sizleri ne kadar
çok sevdiðimi biliyorsunuz.
Þimdi, Manny amcan
ve Ellie teyzen ile tanýþ.
- Merhaba!
- Merhaba.
Sizlere Edward'ý, Shelly'yi
ve Yoko'yu takdim edeyim.
Sid... Her ne yapýyorsan,
hiç de iyi bir fikir deðil.
- Çocuklarým seni duyabilir. - Senin çocuðun
deðiller, Sid. Onlarý geri götür.
- Senden baba falan olmaz.
- Nedenmiþ?
Ýlk belirti: Baþkasýnýn
yumurtalarýný çalýyor olman.
Ýkinci belirti: Yumurtalardan birinin
neredeyse omlete dönüþmüþ olmasý.
Sid, birisi kýzgýn ve endiþeli
bir biçimde onlarý arýyor olmalý.
Hayýr, yer altýnda buza gömülmüþ hâldelerdi.
Onlar benim için hiç de "yumurta" deðiller.
Sid, zor günler geçirdiðini biliyorum.
Bir gün senin de bir ailen olacak.
Ahlâki deðeri düþük,
güzel bir kýz olacaksýn.
Farklý seçenekleri olmayan,
tekdüze kokan...
- Manny'nin demek istediðini anladýn.
- Anladým! Onlarý geri götürüyorum.
Kendi ailenize sahipsiniz ve ben
bir baþýma býrakýldým. Yapayalnýz.
Hem de ýssýzlýkla çepeçevre...
...buzlar içerisinde...
Sonsuza dek!
Kimsesiz, terk edilmiþ, yalnýz biri.
- Amma çok yalnýzlýk varmýþ.
- Aynen öyle!
- Sid, bekle!
- Hayýr, hayýr. Býrak gitsin.
Nasýlsa döner. Sid gibi biri olmanýn
avantajlarýndan biri de bu.
Niye geri götürmek zorundaymýþým?
Çocuklara bayýlýyorum.
Sorumluluk yüklü, þirin ve koruyucu biriyim.
Sizce?
Ayný þeyi düþündüðümüzü biliyorum.
Hayýr, hayýr. Aðlamayýn. Aðlamayýn!
Sizin için kuru bir yer bulacaðým.
Sizi kurulayayým.
Bilmiyorum.
Ebeveyn olmanýn yükü aðýrmýþ.
Belki de bunu için hazýr deðilimdir.
- Anne!
- Anne!
Ben bir anneyim.
Annecik nerede?
Ýþte buradayým!
Ýþte buradasýn, benim güzel oðlum.
Yakaladým, yakaladým!
Beni ýsýrmak yok!
Hayýr!
Özür dilerim, özür dilerim. Geçti gitti.
Aðlamayýn, aðlamayýn!
Aç mýsýnýz? Belki de açsýnýzdýr.
Aklýma çok iyi bir fikir geldi.
Seni diþi sandým!
Üzgünüm ama oraya giremezsiniz.
Manny oranýn çocuklar için yapýldýðýný söyledi.
Bir saniye...
Siz zaten çocuksunuz!
Sakýn bir þey kýrayým demeyin!
Tembel, çocuk parkýnýn açýldýðýný söyledi.
Durun, herkes için demedim!
Hayýr, hayýr!
Dokunma ona!
- Onlar da ne?
- Ne fark eder? Çok eðlenceliler!
- Dikkatli olun.
- Anne, oyuncaðý paylaþmýyor.
- Çocuðuna bir þey demeyecek misin?
- Niye ki? Ýlk o almýþ.
- Almadý!
- Aldý!
- Almadý! - Yalancý yalancý,
yalancýnýn olmaz hiçbir kazancý.
- Senin derdin ne?
- Üç çocuðu olan, yalnýz bir anneyim.
Býrak da bu kadarýna hakkým olsun.
Yapma!
Yapma, yeter!
- Rudolph!
- Zavallý þey.
Durun artýk, yeter!
- Sýký tutun, küçük Johnny!
- Sýký mý? Yapma!
Uzmanlar: "Çocuklarýnýz ne yemek
isterse, verin." diyorlar.
Sence de bileklerim
çok þiþmanlamamýþ mý?
Bileklerin mi?
Ne bileði?
Rudolph!
Yolculuk nereden?
Olamaz!
Pekâlâ. Haydi, çýkar onu.
Küçük Johnny'yi çýkartmazsan
çocuk parkýný rüyanda görürsün.
Bir... Ýki...
Bana üç dedirtme.
- Ýþte burada. Sapasaðlam.
- Bu, küçük Johnny deðil ki.
Elimden gelen bu.
- Haydi. Çýkar onu.
- Sid.
Selam...
Selam Manny.
Küçük Johnny!
Dur!
Hayýr!
Çok özür dilerim.
- Buranýn iþi bitti.
- O kadar da uðraþmýþtýk.
Ýletiþim yeteneðimizi
kaybetmiþiz, kardeþim.
Önemli olan,
kimsenin zarar görmemiþ olmasý.
Þu çocuk ve diðer üçü hariç.
Acýttý.
Sana onlarý geri götürmeni, onlara
bakamayacaðýný söyledim. Ne yaptýklarýna bir bak!
Pekâlâ, disiplin konusunda
sorun yaþadýðýmýzý kabul ediyorum.
Çocuklarý yemenin disiplin
sorunuyla alakasý yok.
- Ama sonradan çýkarttý. - Aferin ona.
Altýn bir yýldýz takalým tam olsun!
Haftanýn elemaný!
Buraya ait deðiller, Sid.
Yerleri neresiyse, onlarý nerede
bulmuþsan... Oraya geri götür.
Manny... Çocuklarýmý
terk etmemi nasýl beklersin?
Deprem!
Bir þey yok, bir þey yok.
Anneniz yanýnýzda.
Deprem haykýrýr mý ki?
- Bunlarýn nesli tükendi sanýyordum.
- O hâlde karþýmýzdaki kýzgýn, koca bir fosil.
Sid!
Ýçeri girin, saklanýn!
Kimse kýlýný dahi kýpýrdatmasýn.
Hayýr, hayýr.
Aðlamayýn, aðlamayýn!
Sizi küçük kuzucuklar.
Burada kaybolup gitmiþsiniz.
Sid! Çocuklarý ona ver.
O, onlarýn annesi!
Onlarýn annesi olduðunu nereden bileyim?
Doðum belgesi falan mý istiyorsun?
Karþýndaki bir dinozor iþte!
Onlarý büyüteceðim diye ter,
kan ve gözyaþý döktüm.
Yalnýzca bir gün döktün.
Ver þunlarý, aptal!
Bak! Onlar benim çocuklarým. Onlarý almak
için önce cesedimi çiðnemelisin!
- Sid!
- Sid!
Ýmdat!
- Kaç!
- Git baþkasýyla dalga geç.
Sid?
Sid aþaðýda olmalý.
- Eh... Ölmüþ olmalý.
- Ne kadar yazýk!
- Özlenilecek.
- Durun bakalým. O kadar da deðil.
Ellie, buradan sonra liderliði ben alýyorum.
Sen, Crash ve Eddie köye dönüyorsunuz.
- Dünyada olmaz.
- Ellie, o þeyi gördün.
- Çok tehlikeli olacaktýr!
- Külahýma anlat.
Bu harika, hele bir kurtaralým,
sonra Sid'i öldüreceðim.
- Bayanlar önden.
- Hayýr, yakýþýklýlar.
- Gülü seven dikenine katlanýr.
- Ne dikeni?
Sid?
Sid?
Hayýr. Bu olamaz.
Bu doðru olamaz!
Ellie!
Ellie, bekle.
Ellie, eðer herhangi bir þey hissedersen, hiçbir þey
olsa bile hemen söylüyorsun ve buradan çýkýyoruz.
- Emredersiniz!
- Þifreli bir söylemimiz olsun.
Evet. "Bebek geliyor."
anlamýnda bir þey olsun.
Þuna ne dersin: "Bebek geliyor!"
Nasýl?
Hayýr, çok uzun oldu. Daha kýsa
ve etkili bir þey lazým. Þey gibi...
- "Þeftaliler."
- Þeftaliler mi?
Þeftaliye bayýlýrým. Tatlý, sulu
ve yuvarlaktýr. Týpký senin gibi.
- Toparlak olduðumu mu düþünüyorsun?
- Toparlaklýk iyidir.
Toparlaklýk seksidir.
- Siz de benim gibi rüya gördüðünüzü mü
düþünüyorsunuz? - Burasý bambaþka bir dünya.
Ve kimsenin buradan haberi bile yok.
Kaçýn!
- Diego! Ne iþin var burada?
- Turistik geziye geldim.
Sizler gibi ben de Sid'i arýyorum.
- Ne kadar soylu bir adým!
- Þimdi sýrasý deðil beyler.
Ne kadar yardým, o kadar iyi.
Saðlýk olsun.
Gel oðlum, gel bakalým.
Al hadi, al.
- Kafayý mý yedin? O þeye binmeyeceðiz.
- Hangisini tercih edersin? O mu, bu mu?
Canýný seven koþsun.
"Yaba daba du!"
Þu "Yaba daba du" olayýný
bir daha yapayým deme.
- Kendimi çok... Küçük görüyorum.
- Al benden de o kadar.
Siper alýn!
Ahbap, müthiþsin. Hiç böyle
bir kardeþe sahip olmamýþtým.
Ben de!
Onu yanýmýzda götürebilir miyiz?
Ýsmim Buck,
Buckminster'in kýsaltmasý.
Daha kýsasý da...
Bo.
Biraz aksi.
Burada ne iþin var?
Dostum bir dinozor
tarafýndan kaçýrýldý.
Öyleyse... Ölmüþtür. Benim dünyama
hoþ geldiniz ve þimdi de evinize geri dönün.
- Hoþça kalýn.
- Sid olmadan gitmeyiz.
Ellie bekle...
Belki de komando haklýdýr.
Manny, bu kadar uzaklara
gelmiþken, onu bulacaðýz.
Ayak izi buldum.
Gidelim.
O tarafa gidecek olursanýz arkadaþýnýzý
bulursunuz. Öbür dünyada.
Pek muhterem sansarýmýz
bunu nereden biliyor acaba?
Anne dinozor, yanýnda üç çocuðuyla
pasaklý yeþil bir þey taþýyormuþ.
O pasaklý dediðin kiþi
bizim dostumuz oluyor.
- Ayak izinden anlaþýlan bu kadar mý?
- Hayýr, dahasý var.
Onu daha önce burada görmüþtüm.
Lav Þelaleleri'ne doðru gidiyordu.
Yeni doðan bebekleri oraya götürürler.
Ama oraya gitmek için...
...eziyet dolu bir ormandan geçmeniz...
...dipsiz bir ölüm çukuruna
inmeniz gerekiyor.
Þeytana bile parmak ýsýrtýr.
Pekâlâ. Kafayý yeme yolunda
sana baþarýlar.
- Artýk gidebilir miyiz?
- Bak þu konuþana.
Tropik bir cennetten geçeceðini
falan mý sanýyorsun?
Dostunu kurtaramazsýn, dostum.
Þu kolay kýrýlýr, sivri diþlerinin...
...yaratýkla karþýlaþýnca bir faydasý
olacak mý sanýyorsun?
Ona: "Rudy" derim.
Þuna bak.
Daha göz korkutucu...
..."kasap" veyahut "inletici"
gibi bir þeydir diye düþünmüþtüm.
Nasýl yani? Kastettiðin, anne dinozordan
daha büyük bir þey mi?
Aynen.
- Aynen mi?
- Aynen öyle.
Bunu o yaptý.
- Korsan bandýný senin için mi yaptý?
- Bedavaya mý? Çok iyiymiþ be!
Belki bize de birer tane yapýverir.
Benim dünyama hoþ geldin.
Ümidinizi yitirmeyin.
Oraya herkes gidebilir.
Peki, anladýk.
Ölüm, umutsuzluk vs. vs.
Eziyet dolu ormanýn sesi
bana tanýdýk geldi.
- Bekle...
- Ne? Ne oldu? Þeftaliler mi?
Ne? Hayýr. Sadece...
Ýçimde garip bir his var.
Aç mýsýn, þekerin mi düþtü?
Þurada meyveler var.
- Yapma, Manny!
- Yerinde olsam bunu yapmazdým.
Burayý kendi çöplüðün sanma.
Þu hoþ çiçek için endiþelenmeye deðmez.
Bahse girerim bunu fark etmedin.
- Manny!
- Bunun sorumlusu sensin, haberin olsun.
Gerzek bitki, dostlarýmýzý yiyemezsin.
Yeter artýk.
Uzuvlarýný tek tek koparacaðým.
Yapamazsýn.
Yoksa sonsuza dek kapanýr.
- Ne?! - Pekâlâ, elinin hamuruyla
erkek iþine karýþma.
Onlarý sindirmeden önce
kurtaracak kiþi benim.
Sindirmek mi?!
Kemikleri sindirmesi üç dakika falan sürer.
Belki þiþmanýnkiler beþ dakikayý bulur.
Ben þiþman deðilim!
Karýncalanma hissediyorum.
Bunu dibimdeyken söylemenin alemi yok.
- O tarz karýncalanma demiyorum.
- Ben de hissettim.
Ýmdat!
Biri yardým etsin!
Buck, çabuk ol!
Ýçeri girme zamaný!
"Buckarma"
Kimmiþ o þiþman?
Hayýr!
- Turistler.
- Bir bitkinin istiðfarýna maruz kalmak.
- Mükemmel!
- Mükemmel!
Ses verin...
Bizi kurtardýðýn için sað ol.
Buck, pasaklý, yeþil þeyi bulmamýzda
yardýmcý olur musun?
- Hiç gereði yok.
- Evet, var.
Pekâlâ, yardým edeceðim.
Ama bazý kurallarým var.
Birinci Kural:
Her zaman Buck'ýn sözünü dinleyin.
Ýkinci Kural:
Daima patikanýn ortasýndan yürüyün.
Üçüncü Kural:
Osuran kimse, en arkadan yürüyecek.
Beni takip edin.
- Liderimizi gözümüzün önünden ayýrmayalým.
- Bu da dördüncü kuraldý.
Haydi þimdi dostunuzu bulalým.
Tamam, korkacak bir þey yok.
Her þey yoluna girecek.
Lütfen sallandýrýp durma,
midemi bulandýrtýyorsun.
Gördünüz mü?
Bizi indiriyor.
Olamaz!
Yiyecek olmak için daha çok gencim!
Bu sümük ne kadar güzelmiþ.
Herkesin içinde söylemeyin!
Bak, ailevî sorunlar genelde baba kaynaklýdýr.
Belki bir çözüm yolu bulabiliriz.
Pazardan salýya bende kalýrlar.
Salýdan cumaya ne dersin?
Hafta sonlarý?
Sorun yok, anneniz gayet iyi.
Beni yersen, çocuklara kötü örnek olursun.
Tembel golü attý.
Ve maç bu skorla sona erdi.
Acaba yaratýk Sid'i bulmuþ mudur?
Daha da önemlisi, bizi?
Rudy mi?
Þaka mý yapýyorsunuz?
O her yerdedir.
Her þeyi bilir, görür ve yer.
Kýsaca, evet!
Çekil yolumdan.
Ýþine bak, haydi uza!
Onu týrtýl olduðu zamanlardan tanýyorum.
Þu kozalama öncesinden.
Demek burada cesaretinle bir baþýna yaþýyorsun.
Hiçbir sorumluluk taþýmadan, öyle mi?
Aynen öyle. Bu müthiþ bir þey.
Özgürlük, ayak baðý olan hiçbir þey yok.
Bu, bekar bir adamýn
yaþayabileceði en güzel hayat.
Duydun mu?
Burasý tam bana göre.
Alo? Evet, yok þimdi konuþamam. Pasaklýnýn
biri kendini öldürtmesin diye uðraþýyorum.
Evet...
Beni takip eden onlar. Farkýndayým,
deli olduðumu düþünüyorlar.
Dipsiz ölüm çukuruna girmek
üzereyiz. Telefon çekmiyor.
Ben de seni seviyorum.
Kapat artýk, kapat.
- Pekâlâ, beni takip edin.
- Üç hafta sonraki hâlini gör.
Niye buraya dipsiz ölüm çukuru diyorlar?
"Kokan yarýk" diyecek olduk
ama herkes kýçýyla güldü.
Peki þimdi?
Madam...
Dur bakalým.
Önden o gitmeyecek.
Birinci kural neydi?
Yapmam memeli.
Hafýzan iyi gibi görünüyordu.
"Daima Buck'ýn sözünü dinle."
Tamam, ileriye bak, dik dur...
...ve zehirli dumaný
soluyacak olursan, ölürsün.
- Zehirli duman mý?
- Yalnýzca cennetten bir pare daha.
Dur!
Jeronimo!
- Ellie? Ýyi misin?
- Bunu denemen lazým!
Pekâlâ yukarýdakiler, gayet kolay.
Endiþelenecek bir þey yok.
Yalnýzca... Bazý teknik aksaklýklar.
Sýký tutunun beyler.
- Daha fazla tutamayacaðým.
- Nefes aldýn!
Demek oluyor ki, ben de nefes alýyorum.
- Baksana, ölmedik.
- Sesin iðrenç geliyor.
Benim mi?
Sen bir de kendini duy!
Tamam, hazýr.
Bir, iki...
Kafayý mý yediniz?
Bu zehir falan deðil.
Þu sesine bir bak!
Gülmeyi kesin!
Size söylüyorum.
Gülmeyi kesin!
Size söylüyorum.
Birinci kural neydi?
Gülmelerinin ne sakýncasý var ki?
Bunlar gülmekten ölenler.
Gülmeyi kesin!
Asýl komik olan ne biliyor musun?
Sözde Sid'i kurtarmaya geldik...
...þimdi hep birden öleceðiz.
- Böylesi Sid için de en iyisi.
- Sid'i kim takar. Aptalýn teki zaten!
Beni bu bataða sürüklediðin için sað ol.
Yýllardýr bu kadar eðlenmemiþtim!
Sað olasýn. Bunu söylemen hoþ.
Senden bunu duyacaðýmý sanmazdým.
Çekil be!
Görmüyor musunuz? Öleceðiz!
Hep iþ baþa düþüyor.
Bazen, yataðýna iþiyorum.
O da bir þey mi,
bazen ben de iþiyorum!
- Deminkilerin ne kadarýný duydun bilmiyorum.
- Hepsini duydum.
- Demek öyle...
- Yataðýma mý iþiyorsun?
Dinime küfreden Müslüman olsa, ahbap.
- Pekâlâ. Devam edelim.
- Bir þey unutmadýn mý?
Rudy, Rudy...
Yapayalnýzým!
Ýþte çocuklar.
Mamalarýnýz geldi.
Ne?
Sebzelerinizi yemeyecek misiniz?
Kocaman, güçlü birer dinozor
olmak istemiyor musunuz?
Hayýr, olmaz. Onlarý vejetaryen yetiþtireceðim.
Daha saðlýklý bir yaþam biçimi.
Bana bir bak.
Cildim týpký maymun kýçý gibi.
Pardon ama þurada
iki laf edeyim diyordum.
Hayýr, hayýr.
Bu, çocuklar için deðil.
Çok tüylü ve kemiksiz.
Ayrýca da canlý!
Hayýr, olmaz!
Hayvanlarý canlý canlý yiyemeyiz.
Þimdi git, uç ve özgür ol...
...küçük, uçamayan kuþ.
Benim hatam.
Nereye gidiyorsun böyle? Sorunlarla
baþa çýkma þeklin bu mu?
Yalnýz olmana çok þaþýrdým!
Bu ne þimdi?
Burada baþçavuþun eþeði mi osuruyor?
Onlarýn vejetaryen olduðunu
söylüyorum, "grr" diyorsun.
Sana onlarýn geleceðini konuþalým
diyorum, "grr" diyorsun.
Böyle iletiþim mi olur? Gördün mü?
Her þeye ayný cevabý veriyorsun.
Korkacak ne var ki?
Sen dünyadaki en büyük canlýsýn.
Deðil misin?
Hayatta kalmak çok zor.
Günler çok tehlikeli.
Ama gece daha da kötü.
Ayrýca, rehberleri de delinin teki.
- Buck'ý mý diyorsun. Tam bir üþütük.
- Deðilim!
- Keçileri kaçýrmýþ.
- Ayaklarý da kokuyor.
- Kapa çeneni!
- Asýl sen kapa!
Ben... Küçük bir...
Kendi ayaðýyla mücadele ediyor.
Artýk yola çýksak diyorum?
Ne dedin? Rudy'nin gece öðünü
müsün? Pek benzetemedim de.
Kafatasý doðru söylüyor. Önümüzde uzun
bir yol var. Burada kamp kuracaðýz.
Evet, kimler acýktý?
- Ben.
- Senin kaloriye ihtiyacýn yok.
Oradaydým.
Sýrtýmý duvara yaslamýþ duruyordum.
Hiçbir çýkýþ yoktu.
Aklýmý yitirmek üzereyken...
...büyük, beyaz yaratýðýn
gözlerinin içine bakýyordum.
- Öldürüldün mü?
- Üzgünüm ki, evet.
Ama hayatta kaldým.
Ölüme bu kadar yaklaþmýþken, kendimi
hiç bu denli yaþýyor hissetmemiþtim.
Rudy'nin beni mideye
indirme olasýlýðýna karþýn...
...boðazýnýn arkasýndaki o çirkin
ve pembe þeye tutundum.
Beni yutamasýn diye sallanmaya baþladým.
Ýleri geri, ileri geri, ileri, geri...
...ileri, geri, ileri... Ta ki aðzýndan
dýþarýya çýkabilecek ana kadar.
O gün, bir gözümü kaybetmiþ
olsam bile bunu kazandým!
- Rudy'nin diþi.
- Evet.
Ne derler bilirsin:
"Göze diþ, burna kulak, göte...
Eski bir atasözü iþte.
En iyisi de deðil.
- Sen süper bir sansarsýn.
- Üst seviye bir sansar!
Baþ belâsý sansar.
Ne var?
Doðru.
Þimdi de sizlere,
daha evvel bir dinozoru...
...zekice bir istiridye kullanýp
nasýl lime lime ettiðimi anlatayým.
Peki, usta!
Tamam, haydi bakalým sizi masal severler.
Bu gecelik bu kadar yeter.
Haydi Ellie, dinlenmeliyiz.
- Partinin can alýcý kýsmý.
- Sizler huzur içerisinde uyuyabilirsiniz.
- Ben etrafý kolaçan ederim.
- Endiþelenme, Buck. Biz hâllederiz.
- Gece, keseli sýçanlarýn zamanýdýr.
- Aynen.
Geceler bizimdir, bebek.
Ýyi geceler, Rudy.
Bekle bir dakika.
Ben ne olacaðým?
Ýyi dinlenin çocuklar.
Yarýn yoðun bir gün olacak.
Yürüyüþ, avlanma...
Dostlarýmý özledim.
Muhtemelen eski ben'i de özlüyorum.
Gerçekten çok naziksin, biliyor musun?
Manny?
Crash?
Eddie?
Manny?
Neler oluyor?
Sen iyi misin?
Özür dilerim.
Yalnýzca güvende olmaný istemiþtim...
...ama þimdi dünyanýn
en tehlikeli yerindesin.
Bu senin hatan deðil. Ýkimizden de
öte bir þey. Sid'i geri almamýz lazým.
Evet, ama daha iyi bir dost olabilseydim...
...burada olmazdýk.
- Daha iyi bir dost mu?
Her þeyi bir yana býraktýn...
...hayatýný, arkadaþlarýný ve bebeðini
riske atýp dostunu kurtarmaya geldin.
Çok iyi bir baba veya koca olmasan da
dostluðuna diyecek yok!
Kimse kýpýrdamasýn!
Bir koku alýyorum.
Terli bir akbaba kýçý gibi kokuyor.
Bir parça da kokarca püskürtülmüþ gibi.
Bu Sid'in kokusu.
Memeliler, bir suç mahali
bulmuþ bulunmaktayýz.
Bir tutam saç...
...kemirilmiþ bir kemik ve bir parça...
Olamaz, olamaz!
...brokoli!
Bence þöyle oldu:
Dinozor Sid'e saldýrdý;
Sid brokoli ile ona karþýlýk verdi...
...ve dinozoru bitki hâline getirdi.
Manyak mýsýn?
Sid o kadar kuvvetli deðil ki.
- Ya da eþgüdümlü.
- Evet. Dinozor nerede?
Peki, peki.
Güzel soru.
Ýkinci teori:
Sid brokoli yerken,
dinozor gelip Sid'i yedi...
Dinozor brokolinin üzerine basýp
onu bir sebze hâlinde býraktý.
Aklýný tam olarak ne zaman kaybettin?
Üç ay önce. Sabah uyandýðýmda
kendimi büyük bir ananasla evli buldum.
Hem de berbat bir ananasla.
Ama onu sevmiþtim.
Buck, sanýrým þuradaki
ipucu gözünden kaçmýþ.
Pekâlâ, dostunuz yaþýyor olabilir
ama fazla zamaný kalmamýþ olmalý.
Rudy gittikçe yaklaþýyor.
Ona: "Þeytana bile parmak ýsýrtan." deyin.
Ya da ondan geriye ne kaldýysa.
Herkes tek sýra hâlinde yürüsün.
Lav Þelaleleri'ne geldik.
- Bu ses de ne?
- Rüzgâr...
...bize bir þeyler söylüyor.
- Ne diyor?
Bilmiyorum.
Rüzgârla konuþma huyum yok.
- Ellie...
- Merak etme, ben iyiyim.
Doðum yaklaþtý...
Ellie!
- Manny!
- Ellie, geriye zýpla!
Ellie!
- Ellie! Neredesin?
- Sorun yok, buradayým.
Dayan Ellie, hemen geliyoruz.
Bekleyin!
Tembel geride kaldý!
Mola!
Durun...
Siz çocuklar giderek hýzlanýyorsunuz.
Burasý o kadar da kötü bir yer deðil.
Güzel bir hava, dostça komþular...
Selam komþu.
- Rudy!
- Rudy mi?
- Daha önce bu tarz bir ses duymamýþtým.
- Bu, Sid!
- O hâlde hýzlanalým.
- Manny!
- Ananaslar.
- Ananaslar mý?
- Aþeriyordur.
- Aþ mý eriyorum?
- Müthiþ meyveler var. Mango, ahududu.
- Seninki meyve kokteyli aþeriyor.
Haydi Ellie, iyi düþün...
Þeftaliler!
Þeftali mi?
Þeftali!
- Bebek, bebek geliyor. Ne yapacaðýz?!
- Bir bu eksikti.
Bebek geliyormuþ!
Duydunuz mu?
Bazen bu aný yaþayacaðým
aklýma gelirdi ama--
- Dayanmaya çalýþ, Ellie!
- Beni kim yýkabilir ki?
Aldýn mý cevabý?
- Sýký tutun, geliyoruz.
- Tek bir çözüm yolumuz var.
Keseli sýçanlar, benimle geliyorsunuz. Manny,
sen kal ve biz dönene kadar Ellie ile ilgilen.
Ne? Þu an gidemezsiniz.
Kapana kýsýlmýþ durumda!
Ýkinci kurala ne oldu?
Beþinci kural der ki,
eðer bir diþi durumu varsa...
...yavru bir köpek bile olsa,
ikinci kuralý görmezden gelebilirsin.
Þu kurallarýn tümünü
aklýmdan uydurdum zaten.
- Peki ama o... Ellie...
- Manny, endiþelenme.
Ben arkaný kollarým.
Ýþte þimdi oldu.
Yürüyün millet.
- Ablamýza iyi bakýn, bayým.
- Ýltifata gerek yok.
O da neydi öyle? "Ben arkaný kollarým." Önü için
de ayrý dost mu gerekiyor? Benim bakýþ açým bu.
Acele etmeliyiz.
Tatlým, her þey yolunda.
Babacýðýn geliyor.
Yine de belirteyim bir tanem,
uygunsuz zamanda geliyorsun.
Kaçýn, uzaklaþýn!
Tehlike var, tehlikedeyiz!
Korkacak bir þey yok, sadece lav.
Kýzgýn, ölümcül lav!
- Beyler, maceraya hazýr mýsýnýz?
- Evet, efendim!
- Tehlikeye?
- Evet, efendim!
- Ölüme?
- Soruyu bir daha alabilir miyiz?
Ýþte bu, yürü!
- Bunlardan biriyle kaç kez uçtun?
- Aslýna bakarsan ilk kez!
- Ýþte orada.
- Ellie!
Manny!
- Ona ulaþmam lazým.
- Bak, ben Ellie'yi korurum.
- Sen bu elemanlarý durdur.
- Ama...
Manny... Ona ulaþýrlarsa çok geç olur.
Bana güven.
Pekâlâ.
Hâlledelim þu iþi.
Ayaklarým hararet içerisinde, bebek.
Tozu dumana katýyorlar!
Bu afacanlara kim dayanabilir ki?
Affedersin, ateþ pençeli.
Burada doðuruyorum.
- Doðru ya, özür dilerim. Ýyi misin?
- Ýyi gibi mi gözüküyorum?
- Doðuma dair bildiðin bir þey var mý?
- Hayýr, pek sayýlmaz.
Ama Manny geliyor.
Diego, korkuyorum.
Pençeni tutabilir miyim?
Elbette...
Acýyý bana geçirdin.
- Lafýn geliþi demiþtim.
- Hayýr! Bak!
- Ýþte orada.
- Anlaþýldý.
- Sid'i diyorum.
- Tamam, anlaþýldý.
Önce Sid'i kurtaralým, sonra anlaþýlaný
kurtarmak için döneriz olur mu?
Unutun gitsin!
Buck...
Hayýr, yapma. Dur!
Bunu onlara söyle!
Derdin ne senin, tavuk kafalý herif?
Endiþe duymana gerek yok.
Çok iyi gidiyorsun.
Çok iyi gidiyorsun.
Çok pardon.
- Nefes alýp vermeye devam et.
- Diego!
Derin derin nefes al.
Önemli olan bu.
Biraz cephane toparla.
- Hazýr.
- Ateþ!
- Al bakalým!
- Mükemmel!
- Þimdi!
- Ýþte bu, hoþça kal küçük kuþ.
Haydi tembelimize doðru gidelim.
Ýmdat! Ýmdat!
Ýrtifa kaybediyoruz!
Þunlarý tutun!
- Balýklarýma dokunayým deme!
- Pekâlâ, biraz garip bir durum.
- Seni seviyorum. Farkýndasýn deðil mi?
- Evet, farkýndayým.
Kendine gel artýk!
Pasaklý Sid'in sonu geldi.
- Merhaba, Sid. Benim.
- Ben de varým.
- Ben de.
- Panik yaratmak istemem ama...
...bu þeyi kim uçuruyor?!
Hayýr, durun, durun.
Çocuklarým!
Veda etme imkaný dahi bulamadým.
- Yapabilirsin. Ýttir, ittir!
- Yapamýyorum!
Son bir kuvvetli itiþ daha.
Neyle cebelleþtiðimden haberin yok.
Tamam, söylediðimi unut.
Hadi birlikte yapalým.
Yürüyüþ tarzýnýzý beðendim.
Ne kadar zormuþ!
Manny, gel dostum.
Sanýrým az kaldý.
Mükemmel.
Bence adýný Ellie koymalýyýz.
Küçük Ellie.
- Ben de bir isim düþündüm: Þeftaliler.
- Þeftali mi?
Neden olmasýn?
Tatlý, çekici ve toparlak.
Þeftali.
Bayýldým.
Þu delikanlýya bir bakýn.
Yok, yok. Þu son dinozorun
týrnaðý gözümü kaþýndýrdý.
Ben taþtan yapýlma
bir þey deðilim, tamam mý?
Geliyorum...
Bu Sid!
- Oðlan olmuþ.
- O gördüðün kuyruðu.
Kýz olmuþ.
Merhaba tatlým.
Ben Sid amcan.
Ne kadar güzel þeysin sen!
Gerçekten öyle.
Týpký annesi gibi.
Manny, sakýn alýnma.
Seninki iç güzelliði!
- Seni tekrar görmek güzel, Sid.
- Bunu söyleyeceðimi hiç düþünmezdim ama...
...seni özledim, dostum.
Keþke çocuklarým da burada olsalardý.
Arkadaþ olurdunuz.
Ellie!
- Aðlamayacaðýma dair kendime söz verdim.
- Ben vermedim.
Aile bireyi olmanýn nasýl bir duygu
olduðunu unutmuþum. Sen ne düþünüyorsun?
Keramet çocukta mý?
Pekâlâ, memeliler.
Sizi eve götürelim.
Ýþte geldik, memeliler.
Maceranýz burada baþlamýþtý.
Çok eðlenceliydi.
Bunu daha sýk yapalým.
Buna pek emin deðilim.
Elbette, onca ölümcül
tehlikeden sonra doðaldýr.
Neyse ki, Buck korkusuzdur.
- Sensiz baþaramazdýk.
- Ona ne þüphe. Ama iyi günler geçici...
Yalnýz deðiliz, deðil mi?
Selam, Rudy.
Kaçýn!
Buradayým dev fosil!
Bunu mu arýyordun?
Gel de al bakalým.
Acele edin. Kaçýn!
- Bebeðin yanýnda bekle.
- Biz iyiyiz, gidin.
Korktun mu?
Sansarcýk kaçtý!
Hadi, gidin.
Uçun!
- Diego!
- Yakala!
Ýki ters, bir düz ve düðüm tamam.
Tamamdýr dostlar.
Çekin!
Þansýn diðer sefere kaldý, sýska.
Kurtulmasý uzun sürmez. Kaçýn!
Beni bekleyin!
Ýþte böyle, anne-zilla!
Gelin çocuklar, size söylemem gereken bir
þey var. Þu an ait olduðunuz yerdesiniz.
Eminim ki büyüyüp kocaman ve kuvvetli
birer dinozor olacaksýnýz.
Týpký anneniz gibi.
Anne...
Çocuklara iyi bak.
- Sen iyi bir ebeveynsin, Sid.
- Teþekkürler.
- Bebeðine bakýcýlýk yapabilir miyim?
- Hayatta olmaz.
- Ama ucuza çalýþýrým?
- Pekâlâ, bir düþüneyim.
- Ýþte bu!
- Havasýný alýr.
- Bu da bitti. Þimdi ben ne yapacaðým?
- Cevabý basit. Bizimle gel.
Yukarýyý mý kastediyorsun?
Geri dönmeyi hiç düþünmemiþtim.
O kadar...
...uzun süredir buradayým ki
kendimi dýþarýda gibi hissediyordum.
- Uyum saðlayabilir miyim bilmiyorum.
- Sonuç?
Bize bak.
Sence bizler normal deðil miyiz?
Þalom, koca oðlan.
Derinden bir ses.
Haydi Þeftali devam et.
Yaþýyor.
Buck?
Ben... Benim...
Evet.
Sonuçta, bu dünya burada kalmalý.
- Onlara iyi bak, kaplan.
- Daima Buck'ýn sözünü dinle.
- Herkes iyi mi?
- Buck nerede?
Merak etmeyin.
Olmak istediði yerde.
- Peki huzurlu olacak mý?
- Þaka mý yapýyorsun?
O sansarý kimse öldüremez.
Ben Rudy'yi düþünüyorum.
Bebek bakýmýnýn ilgini
çekmediðini biliyorum...
...kararýn her ne olursa olsun...
Bir yere gittiðim yok, ahbap. Maceracý
bir hayatsa, burada fazlasýyla var.
Ama bir veda konuþmasý hazýrlamýþtým.
Üzerinde çalýþýyordum.
Güçlü ve hassas biri olduðumu
sana nasýl belirtsem?
Soylu ve düþünceli olduðumu?
Teþekkürler.
Ne kadar da hýzlý büyüyorlar, deðil mi?
Evet, kendi çocuklarýma bakýyorum da,
doðduklarýnýn ertesi günü...
...ayaða dikilmiþlerdi.
- Çocuklarýndý, Sid.
Evet, üzerlerinde çok emeðim vardýr.
Gördüklerin gerçek, tatlým.
Buz Devri'ne hoþ geldin.
Çeviri: Derilnest
derilnest@gmail.com