Tip:
Highlight text to annotate it
X
Mutlu yıllar, canım. Umarım seni yakalayabilmişimdir.
Seni göremeyecek olmam büyük utanç...
...ama umuyorum teyzen Irene'nin 40. yaş gününe geleceksin.
Muhtemelen ayın 15'inde.
Hayır ayın 23'ünde.
Bu ay değil, zaten bu ayın içindeyiz. Yani gelecek ay.
Bu arada haberin olsun, teyzen Susie hastaneden çıktı.
Bu gün çıkacaktı ama dün çıktı.
Bilmek istersin diye düşündüm.
Teşekkür ederim.
Ne için?
Doğum günü şarkısı için.
Bu gün senin doğum günün mü?
Bu sabah nasılsın?
Boktan.
Tanrı'ya yemin olsun bir daha içki içmeyeceğim, öğle yemeğine kadar.
Çok akıllıca.
Pekala, 26 olmak nasıl hissettiriyor?
- Biraz gazlı. - Yaşlanıyorsun.
Eğer bu Logan's Run olsaydı dört yıl içinde ölmüş olacaktın.
- Kötü olurdu. - Paraşüt elbisesinin içindeki bir karacahil gibi olurdun.
Öyle söyleme. Kadınlar o kelimeden nefret eder.
- Karacahil mi? - Hayır, paraşüt elbisesi.
Şuraya bakın. Aman Tanrım! Dolapta ne var böyle?
- Sevmedin mi? - Sevdim.
- Bu ben miyim? - Evet.
Herneyse, mutlu yıllar.
Tuvalete gideceğim.
Selam.
Selam, Sophie. Burada olduğunu unutmuşum.
Mutlu yıllar.
Teşekkürler.
Özel bir şey planladın mı?
Sanırım yemeğe çıkacağız, bilirsin işte.
İyi olur.
Eğer gelmek istiyorsan gel.
Teşekkürler. Evet, isterim. Harika olur.
Güzel.
Daisy beni yemeğe davet etti.
- İyi olur. - Evet.
Eminim Marsha şüphelenmez.
- Sıkıntı yaratmak istemem. - Yaratmazsın.
- Ona neden söylemediğimizi bilmiyorum. - Ne diyeceksin?
Bu arada, biz gerçek bir çift değiliz.
Evi kiralayabilmek için bir yıldır sana yalan söylüyoruz.
- Biz şeytanız. - Yapmanız gereken şeyi yaptınız...,
- ...onun için endişelenmeyin. - Endişelenmiyoruz.
- Hadi gidelim. - Nereye gidiyorsunuz?
Sophie'yi metroya götüreceğim.
Bu çok tatlı.
Öyle, değil mi?
Evet.
Görüşürüz, Daisy. Mutlu yıllar.
Ne orospu ama.
Daisy'e sürpriz bir yaşgünü pastası yaptırdım,...
...daktilo şeklinde.
- Güzel. - Haftalardır planladığım bir şeydi.
Pastacıyla Strawberry Sundae'de buluştum. Beş saat dans ettik...
...sonra pastalar üzerine bir tartışmaya girdik.
Herneyse, benimle anlaşmaya vardı.
- Daisy'e karşı çok iyisin. - Öyleyim, değil mi?
- Evet. - Ben tatlı biriyim.
- Sen aptal bir siksin. - Teşekkürler.
Sadece rahatla.
- Merhaba. - Neredeydin?
- Ne zaman? - Bu sabah.
Yatakta.
Bugün benim için neden önemli, Tim?
Gelecek hafta çavuş oluyorum, unutma.
Unutmam.
Gelecek hafta çavuş oluyorum, unutma.
Unutmam.
Neydi o?
Yarın rütbe atlıyorum, unutma.
Unutmam!
Unuttum.
- Unuttun. - Üzgünüm.
- Arkadaşımsın sanıyordum. - Öyleyim.
Orada olmanı istiyordum.
Ne diyebilirim ki? Üzgünüm.
- Onun yüzünden. - Ne?
Sadece iki haftadır onunla birliktesin...
...ve ben dünkü çocuk oldum.
Sarah'la birlikteyken bile böyle olmuyordu.
Mike, sen her zaman benim bir numaramsın.
O zaman neden iki numaranmışım gibi davranıyorsun?
Sophie gibi biriyle birlikte olmayalı uzun zaman oldu.
Sadece heyecanlıyım.
Sen benim uzun süreli arkadaşımsın. Herşeyi beraber yaptık.
Yoksa o zamanları unuttun mu?
Hayır, tabi ki unutmadım.
Güya geçen hafta hayalet avlayacaktık.
- Biliyorum. - Neredeydin?
Hatırlayamıyorum.
Pekala, yeni kız arkadaşınla sana mutluluklar.
Şutlandığın zaman kimin...
- ...omzunda ağladığını unutma. - Unutmam.
Veya 2000AD'de Johnny Alpha o yaratık tarafından öldürüldüğünde.
Mike, unutmayacağım dedim.
Bu Mike.
- Mike, kartal bakışını yapsana. - Hayır!
Ona zarar ver, seni öldürürüm.
Gerçekten ciddi mi söyledi bunu?
Evet.
Tak, tak, tak.
Merhaba, yaş günü kızı.
Merhaba, Marsha. Nasıl gidiyor?
Ben iyiyim, sen nasılsın?
Ben de iyiyim. 26.
Mutlu yıllar, canım.
Amber'i mi özledin?
Nice mutlu yıllara hayatım.
Ne olabilir?
Düşündüm ki bu gece için biraz makyaj yaparsın.
Biraz süslen.
Aslında pek fazla giyime önem vermem...
Kaba kırmızı.
İyisi mi ben gidip haftalık alışverişimi yapayım.
İçinde yabacı olmayan (unadultered) bir eğlence için ayakta olacak mısın?
Zina (adultery) mı?
Yani bu gece geliyor musun?
Evet. Sonra görüşürüz.
Selam, Daisy. Benim.
Selam, Twist.
Seninle konuşmak güzel. Sanki yıllardır seninle görüşmüyormuşum gibi hissettim.
Dün gece beraberdik.
O sendin, değil mi?
Alışverişe gelmek ister misin?
İsterim ama param yok.
Gerek yok. Buluşalım mı?
- Neredesin? - Sizin caddede.
Bizim caddede ne yapıyorsun?
Açıklayamam. Hadi çık gel.
Pekala. Bana bir dakika ver.
Neyin peşinde olduğunu biliyorum.
Mike mı sana söyledi?
O da mı biliyor?
Birilerine söylemek zorundaydım.
Sen çok kötü bir adamsın.
Ne?
O kız seni seviyor.
- Kim? - Daisy.
- Öyle mi? - Elbette.
- Sana söyledi mi? - Hayır, ama bu çok açık değil mi?
Evet. Tabi. O benim kız arkadaşım.
Ona söylesen iyi olur, Tim.
Sen söylemezsen ben söyleyeceğim.
Ama sürprizi berbat edeceksin.
Seni piç.
Brian'la işim bitti.
Aman Tanrım.
İyi misin?
Ne hakkında?
Brian'ın nasıl karşıladığı hakkında?
Brian, hayır!
Neden? Bu yeniydi!
Üzgünüm, seni görmedim.
- Ne yapıyorsun? - Kendimi rahatlatıyorum.
- Etrafa boya saçarak mı? - Evet.
Sorun nedir?
Twist'ten ayrıldım.
Hadi ya. Gerçekten mi?
Ne oldu?
Seks, seks, seks. Baştan beri tek düşündüğü şey bu.
- Ben başka bir şeyler istiyorum. - Yani, artık teksin.
Sonu gelmeyen tartışmalardan sıkıldım.
- Ne, kıyafetlerin hakkında mı? - Daisy!
O kadar da sığ biri değilim.
O sığ biri, Brian. Şey gibi...
Buffy the Vampire Slayer'den çıkmış Cordelia gibi.
Ve son Angel, Los Angeles'taki seriden.
Ne hakkında konuştuğunu anlamadım.
Örümcek kafalısın.
- Sence bu gece gelir mi? - O Daisy'nin en iyi arkadaşı.
Biraz güçlü olmalısın, dostum.
- Biliyorum. - İyi olacaksın.
Uzun bir süre iyi olamayacağını düşündükten sonra...
...bir sabah uyanacaksın ki düzelmişsin.
Aslında düzelmediğin gerçeğini görmezden geleceksin yoksa daha korkunç olur.
Eğer hala kendine gelememişsen o zaman başka şeylere sarılman lazım.
İşte o zaman iyi olacaksın.
Daha iyi hissediyor musun?
İyi oldu mu?
Brian da geliyor mu?
Evet. O benim arkadaşım, Twist.
Sanırım öyle.
En azından birbirimizi daha sık göreceğiz.
Evet, işin o tarafını hiç düşünmemiştim.
Sen neden bir şeyler denemiyorsun?
Her zaman aynı şekilde giyiniyorsun ve bu biraz eski moda.
Ben böyle giyinmeyi seviyorum.
Dinle.
Güzel görünmenin yanlış bir tarafı yok, Daisy.
Bir kere olsun saçını fırçalamakla...
...kızkardeşliğe ihanet etmiş olmazsın.
Sadece buradaki giysilerin ilgimi çekeceğini sanmıyorum.
Hadi, bu senin doğum günün.
Merhaba, anne.
Selam, hayatım. Orada olduğunu düşünmüyordum.
- Hayır, dışarıdaydım. - Sabah 9'dan beri mi?
Evet. Beni bilirsin. Hep dışarı.
Sana anlatacak çok şeyim var ama bana hiç telefon etmiyorsun.
- Mutlu yıllar, tatlım. - Teşekkürler.
- Sana iyi haberlerim var. - Nedir?
Teyzen Caroline aradı.
Söylediğine göre gazetede muhabir açığı varmış.
O da seni düşünmüş.
Güzel haber, değil mi?
İşin güzel yanı gazetenin adı Colwyn Bay Gazette!
Sizin caddenin üst tarafında değil mi?
Tim'le bir şeyler yaptınız mı?
Yemeğe çıkacaktık.
Sadece ikiniz mi?
Hayır, biz ve birkaç arkadaş.
Sabırsızlıkla bekliyor olmalısınız.
Vur bana.
Güzel görünmenin yanlış bir tarafı yok. 0:14:43.520,1193:02:47.295 Bu gece biraz makyaj yaparsın diye düşünmüştüm.
Kendine biraz çekidüzen ver. Kaba kırmızı.
Biraz süslen.
Biraz süslen.
Pekala.
Merhaba. Üzgünüm geciktik, yani ben geciktim.
Ofiste miydiniz?
Evet, uğramam gerekiyordu.
Kesin öyledir.
- İçecek bir şeyler getireyim mi? - ***, lütfen.
- Şarap. - Kaç bardak?
- Bir. - Tamam. Sert mi, Mike?
Hayır, ya sen?
- Sert bir şeyler ister misin? - Evet.
Bourbon, Tim. Sek olsun.
Merhaba, Daisy, nasıl gidiyor? İçecek?
Evet, lütfen. Ben bir Bloody Mary alayım. Teşekkürler.
- Güzel görünüyorsun, Daisy. - Teşekkürler.
Keşke ben böyle giyinmiş olsaydım.
- Tekrar gelecek. - Tamam.
- Merhaba. İyi misin? - Evet.
Başlayalım mı?
- Şeye mi gidiyorsun... - Evet.
Tuvalete gidiyoruz.
Onu buraya getirdiğine inanamıyorum.
İyi olur diye düşünmüştüm.
Peki ona söyleyecek misin?
Marsha, senin sorunun ne?
O zaman, ben söyleyeceğim.
Neden doğum gününü berbat etmek istiyorsun?
Ondan ayrıldığın her saniye, onun için daha acı oluyor.
- Ne? - Ona söyleyeceğim.
- Yapma! - Yapacağım.
Biri söyleyecekse, o ben olmalıyım.
- Sen yapmazsın. - Hayır!
Neler oluyor?
- Tim seni aldatıyor. - Sana doğum günü pastası aldım.
Ne?
Tim onunla aşk yaşıyor.
- Ne? - Onları gördüm.
Ön bahçede.
- Hayır. Marsha, düşündüğün gibi değil. - Ne demek istiyorsun?
Hayır, düşündüğün gibi ve üzgünüm, Daisy, ama benim için bir şey ifade etmiyor.
Sanırım ona söylemeliyiz.
- Ne söyleyeceksiniz? - O şokta.
- Değilim. - Öylesin.
- İçkiliyim... - Daisy.
- ...ama aklım başımda. - Lütfen.
- Sorun değil. - Neler oluyor?
Gitsem iyi olacak.
Biz gerçek...
...bir çift değiliz.
Ne?
Biz aslında gerçekten evli değiliz.
Çok rahatlatıcıydı!
Olay şu ki, daireyi kiralamak...
...için öyle söylemek zorunda kaldık...
...ama gerçek şu ki yalan söyledik.
Yalan mı söylediniz?
Evet, çaresizdik. Sonuçlarını düşünemedik.
Seni incitmek istemedik.
Biz sadece...
Yalan söylediniz.
- Marsha... - Neden?
Gazete ilanında "Sadece evli çifler için" yazıyordu.
- Hayır, öyle değildi. - Evet öyleydi.
Hatırlıyorum. Adam hıyarın tekiydi.
Beni dinlediğini düşünmüyordum.
- Dave. - Bir dakika bekler misin, lütfen?
Çift yataklı, mobilyalı, Streatham'da, haftada £350.
Benim için yapar mısın? Yemeğe çıkacağım.
Tabi ki.
Bu arada, sadece evli çiftler için.
Kulağa hoş geliyor.
Sadece evli çiftler.
Beklettiğim için özür dilerim, Bayan Klein. Hepsi bu mu?
Harika. Yarın sunumu yaparız.
Bunca zamandır yalan söylediğinize inanamıyorum.
Yıldönümünüz için size hediye almıştım! İkinize de.
Üzgünüm.
Bak, Marsha.
Lütfen. Bizi anla.
Kötü niyetli değildik. Başka şansımız yoktu.
O daireyi gerçekten sevdik. Bunun senin için iyi bir şey olması lazım.
Sanırım hepinizin bundan haberi vardı.
Benim tam bir gerizekalı olduğumu düşünmüş olmalısınız.
Sinirlenme.
Nasıl olmamı beklersin, Daisy?
Yeni arkadaşlarımın beni kandırdığını...
...şimdi keşfettim.
Hayır, Brian. Gidiyorum.
- Nereye gidiyorsun? - Sizden uzağa.
Gerçekten gitsem iyi olacak.
Hayır, Tim.
Seni yarın ararım.
Bu iyiydi, Daisy.
Gizli tutulması gereken kız arkadaşımla...
...ön bahçede öpüşen ben değildim.
Tim Sophie'yle birlikteyken...
- ...başka kimseyi düşünmez oldu. - Sen buna karışma.
Seninle ilgisi yok.
Herşeyin benimle ilgisi var. Ben o evde yaşıyorum.
Senin yüzünden annemden ayrılmak zorunda kaldım.
Benim yüzümden mi? Ona söyleyen ben değildim!
Dilini ağzının içinde tutabilirdin!
Sanırım hepimiz bir şekilde suçluyuz.
Çok teşekkürler, Bayan Magnanimous.
Vicdanlı davranmak için çok güzel bir zaman!
Onun benimle böyle konuşmasına izin mi vereceksin?
- Evet! - Ne?
İhtiyacın olduğunda yanına çekeceğin bir suç ortağı değilim ben.
Düşüncelerini açık bir şekilde söylemek için mükemmel bir zaman.
- Brian'ı azarlama! - Azarlamıyorum!
Buna inanamıyorum...
- Senin hatan. - Kapa çeneni!
- Yüzünü gördün mü? - Bir şey söyle!
- Kapa çeneni! - Neden onu getirdin?
O kadar aptalsın ki, Daisy!
Tim! Biliyorsun buğdaya alerjim var.
Siktir git.
- Büyüyün artık. - Sen büyü.
Pekala, gördüğüm kadarıyla iki seçeneğiniz var.
Polisi çağırabiliriz,...
...veya yarattığınız bu pisliği kendiniz temizlersiniz.
Temizlemeye kim oy veriyor?
Polise?
Temizleyeceğiz.
Güzel. Ben gidip paspası getireyim.
Ben eve gidiyorum.
Mutlu yıllar, Daisy.
- Ne yapacağız? - Discoya gidebiliriz.
Marsha'dan bahsediyorum.
Günümüz gençliğine olan inancını mahvettik.
Genç yetişkinler.
Birlikte hareket etmeliyiz yoksa herşeyi kaybedeceğiz.
- O zaman anlaşmaya vardık. - Discoya gidiyoruz!
Brian ve Mike onu aramalı.
Bu bölgede yüzlerce ev var.
Herhangibirinde olabilir.
Belki şansları yaver gider.
Biz burada kalıp dönmesini beklemeliyiz.
- Tamam. - Üzülme, Daisy.
Üstesinden geleceğiz. Her zaman gelmişizdir.
Bilmiyorum. Bu sefer farklı.
Ciddi. Burada iyi anlarımız oldu, değil mi?
- Mutlu günler. - Evet.
Biz gidiyoruz, Tim.
Tamam.
Eğer onu bulursak, seninle temasa geçeriz.
Onu bulacağız, Daisy.
Söz veriyorum.
Sizinle buluşma yerinde görüşürüz.
Tamam, Tim.
İyi şanslar.