Tip:
Highlight text to annotate it
X
Acı çekiyormuş gibi görünüyorsun.
Bedenim değil, asıl kalbim acı çekiyor Han-Gyul yüzünden.
O uslanmadığında,
Sadece ona bir eş bulmak istiyorum.
Şimdi bir kız meselesi var.
Hayatımda yaptığım en kötü şey...
senin yüzünden Han-Gyul'un gerçek annesinden ayrılmam oldu.
Han-Gyul'un da benim gibi yapmasını istemem.
Bu hala eşinden nefret ettiğin anlamına mı geliyor?
Bu doğru değil.
Odana gitmeden biraz meyve al.
Neden kocana karşı bu kadar iyisin...
o eski kızarkadaşını bir türlü aklından çıkaramazken?
Neden şimdi bunu söylediniz?
Niçin bu kadar mutsuzsunuz?
Yok bir şey.
Neyse, ben birkaç gün önce onunla buluştum.
Kiminle?
Eun-Chan.
Niçin yaptın bunu?
Elinde bu kadar vakit varken.
İlk başta onun Han-Gyul için uygun olmadığını düşünmüştüm.
Fakat o nazik...
ve dürüst biri gibi görünüyor.
Eğer ona öğretirsek eviyle çok güzel ilgilenebilir.
Yoo-Joo'dan farklı.
Biliyorsun Yoo-Joo'yla geçinmek zor.
Aynı zamanda Yoo-Joo benden çok genç, onun yanındayken kendim olamıyorum.
Eminim ki her şey zamanla daha iyi olacak.
Eun-Chan iyi geçinilebilir biri.
Dikkatli ol.
Onun gibi çocuklar seni arkandan vurabilir.
Bunu şimdiden bilmelisin.
Bu torununuzun iyi bir çocuğa sahip olabilmesi için bir şans.
Yok artık!
Torunumun çocuğu olsun istiyorum, fakat o kızdan değil.
Ağzınızdakini çiğnemeyi unutmayın.
Han Yoo-Joo, yaşlandın artık.
Ona öğle yemeği hazırlıyorsun ha?
Sadece iyi bir eş olmaya çalışıyorum.
Niçin evleniyorsun?
Ne biçim soru bu böyle?
Kulağa evlenmemi istemiyormuşsun gibi geliyor.
Yok, sadece sordum. Gerçekten bilmek istiyorum.
Çok fazla kavga eder miyiz sence?
Sen her zaman hazırsın zaten kavgaya.
Bu kötü oldu.
Bunu alabilirsin.
Bu da ne?
Mutlu görünüyorsun, Han Yoo-Joo.
Evlendiğinden olsa gerek daha bir güzel görünüyorsun.
Serseri.
Biliyorum.
Daha sonra Han-Sung'la alışverişe gideceğim.
Gelmek ister misin?
Sana ödetmem.
Bunu istemiyorum.
Biz bir alışverişe daha gidecek miyiz?
Yok, tamam.
Han-Sung'la telefonda konuştum.
Mutlu gibiydi.
Onlar şimdi elbise alışverişindeler.
Gerçekten mi? Ben de bir tane denemek isterdim.
Onlar çok şanslılar.
Tamam o zaman.
O çok güzel görünecek.
O çok güzel görünüyor.
Vay!
Bravo!
-Evet? -Kes şunu, utandırıyorsun beni.
Çok hoş görünüyorsun.
O çok mutlu görünüyor.
Bir tane de sen denemelisin. -İmkanı yok.
Cafe'ye geri mi dönsek?
Geç kaldık.
Bundan bir tane giymek ve benimle evlenmek ister misin?
Ne?
Evlen benimle.
Bana teklif mi ediyorsun?
Han-Gyul çok aceleci.
Bu doğru değil.
Ne biçim bir teklif bu böyle?
Şimdi cevap almak için sormuyorum. Sadece ne düşündüğünü bilmek istedim.
Düşünmeme gerek yok, cevabım...
Şimdi cevap vermek zorunda değilsin! İyice düşün.
Ama elbette seninle evleneceğim.
Sormamı bekliyormuşsun gibi geliyor kulağa.
Birazcık utanmalı ve sessizce bana sarılmalısın.
Serseri.
Çok utandım! Nasıl da utandım!
Sen bana evlenelim mi diye sordun, ben de evet dedim.
Niçin mutsuzsun peki?
Ah, neredeyse unutuyordum.
Sinir oluyorsun.
Neden bahsediyorsun?
Kahvaltı etmem için dırdır edeceksin, akşam üzeri uyuyacaksın,
telefon konuşmalarını kısa keseceksin, odamı temizleyeceksin ve çamaşırları yığacaksın.
Ah, hayır.
Düğün iptal.
İptal mi? -Evet!
Anlaşılan bizim düğünümüzü mahvetmek için geldiniz.
Özür dileyin bizden!
Benden daha iyi bir adamla karşılaşacağını mı zannediyorsun?
Hey! Dur orada!
Defol!
Eğer böyle bırakırsan, defol.
Choi Han-Gyul!
Büyükannem yemeğe çağırıyor bu akşam.
Hey!