Tip:
Highlight text to annotate it
X
- Brett, kendine iyi bak, dostum! - 7'yi kapatın.
Hoşçakal, dostum.
Konuştuğumuz gibi.
Sakın geri döneyim deme.
Seni bir daha burada görmek istemiyorum.
O ne tür bir tüy?
Kulağındaki.
- Tüy işte. - Kakadu tüyü.
Kökenimiz kızıIderili de...
- Bir şey içer misin? - Evet, bira Iütfen.
Coors, Heineken?
Ne olursa. Light olsun.
Geliyor.
Teşekkürler.
Bu otobüs nereye gidiyor?
Hamilton kavşağından iki durak öncesine.
- Güneye mi? - Evet.
Daha güneye gitmek istersen nehiri geçmen gerekiyor.
Vaktin varsa otobüsle devam edersin.
- Teşekkürler. - Rica ederim.
Hep böyle konuşkan mısın?
Filmi bitmiş kameralardan var mıdır sizde?
Depoda falan?
Beleşe vermem.
Hayır, satın almak istedim.
Bundan mı bahsediyorsun?
- Patates kızartması var mı? - Elbette.
Kızartma yapın.
- Feribotu nerede bulabilirim acaba? - Nehirin yanında sanırım.
Hiç bindin mi?
Binmedim.
Öbür tarafa geçmek istemedin mi hiç?
Komik buldum. Sanırım kızıIderili kökenli olduğum için.
Her yeri görmek istiyorum, bilirsin.
- Seni tanıyor muyum? - Hayır.
Neden?
Kimseyle konuşamaz mıyım?
Sana zarar verecek değilim.
Elbette. Baltalı katiller de öyle der.
Dün gece yaptığımız şey bir hataydı.
Seninle...
Sarhoştum.
- Tamam mı? - Yani bu gece çıkmıyor muyuz?
Baksana. Sen. Benimle gelmek ister misin?
- Olur. - Yürü.
Gerçekten. Çok yardımcı oldun.
Teşekkür ederim.
Her zaman daha kötü olabilir. Böyle düşün.
Ben... gerçekten...
...öyle düşünmüyorum.
Zamana bırak.
İyi olacaksın.
Bol şans.
Ne yapıyorsun?
Kamerayla uğraşıyorum.
Harika olabilir, hiç bilemezsin.
- Bir şeyler yap. - Ne gibi?
Ne olursa.
Bu harikaydı!
Bekle. Garip bir şeyler yapabilir misin?
Gelebilir misin?
Beni tut.
Dengemi sağladığımda kadrajdan çıkabilirsin.
Tamam.
Sirk hayvanı gibisin!
Biraz da...
Geçecek misin?
Evet.
Bizimle gelebilirsin. Tek arabayla daha ucuz olur.
Gelmezse beni geri bırakırsın.
Aramızda hayalperest biri var, bayanlar baylar!
Gitmek istiyorum ama onunla tek başıma gitmek istemiyorum.
Fırtına bizi yakalayacak.
Sorun yok, dostum. Ben anlarım.
Tamam.
Kapatalım.
Bu arada ben Brett.
Ben Gordon.
Herkes bana Gordy der.
Martine.
- Buralı mısın, Gordy? - Hayır, batıdan geldim.
- Sen buralı mısın? - Sadece geçiyorum.
Ben burada doğdum ve büyüdüm.
Nehri takip ediyorum.
New Orleans güzel olabilir diye düşündüm.
- Fırtına yolumuzu engelliyor gibi. - Huzurlu bir yolculuk olacak.
- Bence hasar görme ihtimalimiz var. - New Orleans yolunda bir şey olmaz.
Parayı inerken alırım.
Bugün geri dönmeyeceğiz.
Tamam.
Bırak beni!
Gordy, bagajda yağmurluk gibi bir şey var mı?
Olur.
Ama...
- Ne yapıyor? - Klostrofobisi var.
Çadırımı mahvedeceğini düşünmüyor mu?
Başka ne için kullanıIır ki?
Daha önce bu kadar fazla yağmur görmemiştim.
Tanrım!
Otele gir.
Tek bir odamız kaldı. Tek yataklı.
Sadece nakit alıyorum, kart geçmiyor.
Ben hallederim.
Harcasam daha iyi olur zaten.
Yanımda bu kadar taşımamalıyım.
- Ne kadardı? 50 mi? -50.
Oda numarası 5.
- Ne tarafta? - Orada.
Posta kutunuz var mı, bayan?
Baltalı katilden bahsetmiştin ya?
- Yağmurda mektup göndermek olabilir mi? - Onu sevdim.
Sorun olmazsa tuvalete gireceğim.
Uyuyacağım.
- Uyuyacak mısın? - Düşünüyordum, evet.
Benim tuvalette işim yok. İstesem daha iyi kokamazdım.
Ne kadar acınası. "Evime bakın. "
"Jakuzime bakın. " Sakın boğulma, zengin piç.
Hava atma programı.
İzliyor musun bunu?
- Severim. - Hayır, sevmezsin.
Sevdiğini sanıyorsun ama sevmiyorsun.
Haydi!
Görüyor musun?
Merhaba, baba.
Hiç. Fırtınadan kaçıyorum.
Hayır, arkadaşlarımlayım. Tanımazsın.
Yanımızda yetişkin biri var, her şey yolunda.
Evet, bugün tam olarak bunu yapacaktım, baba.
Elimden geldiğince fazla vakit harcay...
Neden Denver'a gittin?
İyi.
Evet. Tamam. Salı günü görüşürüz o zaman.
Baba...
- İyi misin? - Evet.
İşiniz bittiyse size iyi geceler diliyorum.
Girmek isteyen varsa kapıyı çalsın.
Garip adam.
Bence birkaç saat içinde hava düzelirse gitmeliyiz.
Gecenin körü olması bir şeyi değiştirmiyor.
Yer buz gibi.
İyi geceler.
Seninle aynı odada uyumak çok zor.
Bazı şeyleri yaparken çok güzel oluyorsun.
Beni azdırıyor.
TakıntıIı oluyorum.
Bence beni bir kez öpsen, takıntı...
...kalmazdı çünkü hiç hoşuna gitmez.
Ne diyorsun?
Yani takıntı gibi olan şey...
...bana dokununca gidecek mi?
Evet, öyle bir şey.
Neden?
Gizem kalmıyor.
Çekil üzerimden! Susmayacağım, tamam mı?
Neler oluyor burada yahu?
Sen. İçeri.
Hayır.
Tanımadığım yaşIı birinden emir almayacağ...
- Derhal. - Hiçbir şey olmadı, o...
Çok biliyorsun.
- Dikkat edin! - Haydi, yakala.
Sıkıca bağlayın.
- Selam. - Selam.
Ben... şey...
Özür dilemek istedim ve...
- Aman tanrım. - Koyalım şuraya.
Gordy.
Beni buraya kadar getirdiğin için teşekkürler...
...ama sanırım bundan sonrasına otobüsle devam edeceğim.
Ben de öyle. Otobüsle gideceğim.
Bıraktığın için çok teşekkürler.
Eve dönecek kadar yeterli param olduğunu sanmıyorum.
Ben hallederim.
Yürüyerek gidersen biraz uzun sürebilir.
- Teşekkürler. - Sorun değil.
Nerede çalışıyorsun?
Güneydeki petrol yataklarında çalışıyordum eskiden.
Kurabiye ister misin?
Güney derken, New Orleans'a yakın mı?
Birkaç saat uzaklıkta.
Hep New Orleans'a gitmek istemişimdir.
Evli misin?
Hiç evlenmedin mi?
İş görüşmesi mi yapıyorsun? Biraz gençsin.
- Gezmek ister misin? - Evet.
- Nerede o? - Kim?
Eşin.
Birinin benimle evlenmek isteyebileceğini nereden çıkardın?
Görebiliyorum.
Gördüğün her şeye inanma.
- Dün babanla mı konuşuyordun? - Evet.
Sanırım artık sevgilisi var.
Anlatmıyor bile.
Eminim babamla birlikte geziyordur.
- Bir kez o otelde kalmıştık. - Haydi canım.
Gitsek iyi olacak.
Mesaj yok. Bir gündür ortalarda yokum ve kimse aramamış.
Muhtemelen evde bekliyorlardır.
Dün gece ağladığımı duydun mu?
Acaba günde kaç kez ağIıyorumdur?
Bir gün sayacağım. Eminim şaşırtıcı olur.
- Sen ağlar mısın? - Hayır.
- Artık ağlamıyorum. - Benim yanımda ağlayabilirsin.
İstersen.
Vay vay. General geri döndü.
Tahmin edin.
Radyoda duydum ki, bütün...
...taşımacıIığı durdurmuşlar.
Tek çıkış yolunuz bende.
Geri dönmen çok iyi oldu, Gordon.
Sorun değil. KurtarıImanız gerekiyordu, değil mi?
- Montu nereden aldın? - Farklı, değil mi?
Fark ettiniz mi diye merak etmiştim.
Hemen fark ettim.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Bana uyan mont bulmak zor oluyor.
Omuzlarım çok geniş.
Fark ettin mi, bilmiyorum.
Omuzlarım aşırı derecede geniş...
...ve belim çok ince.
Sanırım böyle bir şeyi almam garip...
...çünkü benim halkımı öldürdüler, falan.
Ama uyan bir mont bulmak zor oluyor...
Görüyorsun, geniş ve ince...
Bir saat beklemek zorunda kaldım.
Yeni televizyon kanalları fırtına fotoğrafları isteyebiliyorlar.
Tanrım!
Harikalar.
Bu kadar iyisini beklemiyordun, değil mi?
Sen neden yoldasın, evlat?
Ben mi?
- Evet, sen. - Yeni bir şeyler görmek istedim.
İş bulabilirim ama param var.
New Orleans'da babamı görmeye gidebilirim.
Fırtınayı geçmemiz lazım. Uzun zamandır haber alamadım.
Ne iş yaparsın?
Tamir edilemeyen bilgisayarları tamir ederim.
Ya sen? Neden yoldasın?
Herkesin gitmesi gereken bir yer var, değil mi?
İzninizle tuvaleti kullanacağım.
Aslında düşündüğünde...
...o bir yabancı.
Onu yolda bulduk.
Onu tanımıyoruz. Belki de terk etmeliyiz.
Ben tanıyorum.
Senden iyi tanıyorum.
Onu burada öylece bırakamayız.
Araç bulabileceği bir yere götürmemiz gerekiyor.
Afedersiniz. Çalışabilecek birilerini tanıyor musunuz?
Tekne işleri.
Hayır.
Teşekkürler.
- Ben yaparım. - Ne?
Yapmayı bildiğim şeyler var. KarşıIığında Whaler'ı alırım.
Boston Whaler. Küçük tekne.
- Ön taraftaki eski püskü olan. - Evet.
Size uyar mı, bilmiyorum.
Hayır. Yine de teşekkürler.
Baksana! Yorulduğunu düşündüğünde bırakabilirsin.
İstediğin zaman durabilirim.
Bir aylığına petrol kuyusuna döneceğim.
Bir süre burada olmam.
- Tekne senindir öyleyse. - Henüz değil.
- Bunu bilmen gerekir. - Evet, öyle ama bilmiyordum.
Biliyorum. Burada çok daha değerli.
Gitmeden önce tekneyi denemek ister misin?
Elbette.
Bilmiyor musun? Harita okurken...
...gittiğin yöne doğru tutarsın. Döndüğümüzde çevireceksin...
...ve üstten alta doğru okuyacaksın.
Zaten öyle bakıyordum.
- Bana bağırmana gerek yoktu. - Yolun dışına çıktık.
Nehire vaktinde yetişemeyeceğiz.
Haritanı kendin oku öyleyse!
Senin uşağın değilim.
Tuvalet var mı?
Tuvalet var mı acaba? Merhaba?
Tuvaletinizi kullanabilir miyim?
Tam bir gerizekalı.
Yardıma ihtiyacı olacak.
Belki bozuk yengeç yemiştir.
- Kimse yok mu? - Hayır.
Sorunumuz var. Yağ akıtıyor.
- Sızıntı mı var? - Evet.
Ben hallederim. Arabayı ben toparladım zaten.
- Hep böyle konuşkan mısındır? - Hayır.
- Kuyuda ne kadar kalırsın genelde? -1 ay.
Dünyanın bu tarafına nasıI geldin?
Kazara.
- Öyle mi dersin? - Evet.
Hayatımda hiç büyük kararlar almadım.
- Öyle o zaman. - Evet.
Ee?
Konuşmayı sevmiyorsun, öyle mi?
Hayır. Sanırım ben de öyleyim.
NasıI?
Hayatımda hiç büyük kararlar verdiğimi hatırlamıyorum.
Bakma.
Tamam.
Hayır. Haydi, tahmin et.
Düşünürsen bulabilirsin.
Ne seversin?
Bitki.
Hayır ama bitkiden üretiliyor. Çok sıcak. Sıcaksın.
- Teşekkürler. - Haydi.
Ne istemiştin?
Eyvah.
Eyvah...
Suratını seviyorum.
Dur! Yapma!
Kahretsin! Beni kim sanıyorsun?
Yarın sen yokken tamir ederim.
Lütfen gider misin?
Lütfen.
Mesajlarıma baktım.
Hiç yok.
Herkes endişelendiği için seviniyorum.
Gitmeye devam edebiliriz.
Seninle yaşayabilirim.
Bana bakarsın.
Benimle birlikte gel.
Ne yapıyor bu?
O kadar da kötü değil. Bence üstüne gitme.
Ben mi? Bana tecavüz etmeye çalıştı.
Unut gitsin.
Sanırım sadece acınası biri.
Bence sadece "genç" biri.
Yaşına göre öyle.
Bence seninle başa çıkabilir.
Hayır. Ne?
Telefonumun şarjı bitti.
İkinizde de telefon olmadığına inanamıyorum.
Korkunç bir korku filmi.
İki insan, evrenle bağlantısını yitirir.
Bizimle nasıI takıIdığını anlamıyorum.
Senin için zorlayıcı bir hayat.
Bu yüzden işe yarıyorlar.
Dostum. Bak.
Kendini rezil ediyorsun.
- Ondan hoşIanıyorsun, yazık oluyor. - Evet, tabii.
İşe yaramaz sürtük, benden iyi olduğunu sanıyor.
Onu biraz daha tanımamızı istiyordur belki.
Neden öyle düşündün?
Bizi olduğumuz gibi görmekten korkmuyor.
Kişiliğimizi anlıyor.
Sızıntıyı kapatmak için bir şeyler bulacağım.
Beni eve götürsen iyi edersin.
Tekrar olmayacak.
Haklısın. Keşke yaşadığım yeri bilmeseydin.
Seni istemiyorum.
Artık senden korkuyorum.
Benden uzak dur.
May!
Tamir oldu mu?
- Artık gidebilir miyiz? - Hayır, biraz uyumalıyım.
Yakında güneş doğacak.
- Brett nerede? - Bilmiyorum.
- NasıI gidiyor, usta? - Çok daha iyi.
Gitsek iyi olur.
- Selam. - Merhaba.
Beni sonraki kasabada indirebilirsin.
Neden?
Buralardaki iş durumunu görmek istiyorum.
Ne yapıyorsun ulan? Çizdin.
- Nereye gidiyorsun? - Hiçbir yere.
Buraya gel. Arabaya koy şunu.
- Şuna bak! - Arabayı yaraladı.
- Ne yapıyorsun, dostum? - YanlışIıkla oldu...
Ne dedin sen? Satacaktık.
Arabayı değiştirmemiz gerekecek.
Haydi, yapma.
Ne dedin sen, kaltak?
Haydi, dostum.
Hoşuna mı gitti, evlat?
- Özür dilerim, haydi! Yapma! - Ne diyorsun ulan?
Bu çok gereksiz.
Sen karışma, ihtiyar.
Nereden biliyorsun gereksiz olduğunu?
Biz bu arabanın içinde yaşıyoruz.
- Bizi yargılama sakın. - Yargılamıyorum.
- Gerizekalı pislik. - Aynen öyle.
- Yapma! - Bırak onu.
Özür diledim!
Bırak beni!
Arabaya bin, Gordy.
Arabaya bin dedim!
İşte. Kapının parası.
Ruh hastası katil!
Katil herif!
Çok stresli bir olaydı. Dövüşçü falan mısın?
Babamı aramalıyım. Endişelenecek.
Kimse beni merak etmez.
Gittiğimde kutlama yaptılar.
İnsanlar sıraya girdi.
Köpekler bile "görüşmeyiz!" dedi.
O adamı muhtemelen beni öldürmesi için göndermişlerdir.
Neden gittin? Ne yaptın?
Kimseye hiçbir şey yapmadım. Ben...
İnsanları rahatsız etmiş olabilirim, hepsi bu.
Neden rahatsız ettin?
Bilmiyorum! Mesela bir gün...
...sarhoşken insanlar kendimi öldürmeye çalıştığımı düşündü ve çatıdan düştüm.
İnsanların ne düşüneceğini merak etmiştim.
- Bunu neden yaptın? - Bilmiyorum!
Belki de çok ama çok sıkıImışımdır.
Polisler.
Lütfen motoru kapatın ve dışarı çıkın.
Ellerinizi görebileceğim bir yere koyun.
Yavaş.
Haydi.
İşte böyle. Ellerinizi arabaya yaslayın, bayım.
Ehliyet, Iütfen.
- Ehliyetinizi görmek istiyorum, bayım. - Yok.
- Ehliyetsiz mi kullanıyorsunuz? - Hayır...
Sesli konuşur musunuz?
- Ehliyetime el konuldu. - Yani ehliyetsiz kullanıyorsunuz.
- Efendim, araba ben... - Sessiz ol. Neden, bayım?
Adınızı söyleyin, bayım.
Bayım, adınızı söyler misiniz Iütfen?
Ehliyetim yok çünkü altı yıIdır hapishanedeydim.
Çocukların haberi yoktu.
Otostop çektim ama sonra kavga olunca...
Hiçbir şey bilmiyorlar.
Yavaşça sol elinizi arkaya getirin.
Şimdi diğer el.
Araba senin mi? Ehliyetin nerede?
Dedektif bölümüne gönderildi.
- Ne getirdin, tatlım? - Kızartma yemeği.
Farnsey!
- Çavuş Farnsworth. Yemek geldi. - Evet?
Şuraya bırakıver. Teşekkürler.
Brett Hanson? Sen misin, Brett?
Gerçekten sensin! Harika görünüyorsun.
Yani...
- Altı yıI mı oldu? - Evet, altı.
Tebrikler. Çok sevindim.
- Burada ne arıyorsun? - Hız yapıyordu.
Kavga şikayetinde bulunan çocuk...
...o olduğunu doğruladı.
Zavallı çocuk. Başka?
Kavgaya karıştığını kabul etti. Soruşturma yapıyoruz.
O istasyon, Brett'in yaşadığı yerdeydi. Onu tanırlar.
Ben de tanıyorum.
Eski bir mahkumla iki günümüzü geçirdik.
Havalı, değil mi?
Gülmek istediğini biliyorum. Haydi, gül.
- Belki eski katildir. - Komik değil.
Kendine iyi bak.
Beklediğiniz için teşekkürler. Sorun yok.
Dikkatli kullan.
Haydi, git sor.
Bekle!
- Bırakmamızı ister misin? - Sizin için endişeleniyorum.
Bunları hak etmiyorsunuz.
Gidelim buradan.
Neden hapisteydin?
Cinayetten girdim.
Hala bırakmak istiyor musunuz beni?
Nedenini öğrenmek istiyorum.
Hayatımın çoğunda başım beladaydı.
Sanırım "neden" kısmına gelebilmek için hepsini anlatmam gerekir.
Bakın, bu konuyu kapatabilirsek...
Bir kez mi girdin?
Üçüncüydü. Saymayı bıraktım.
İIk kez neden girmiştin?
14 yaşındaydım.
Arkadaşlarımla birlikte bir atı serbest bıraktık.
On milyon dolarlık yarış atıymış.
Şaka olarak başladı, olay büyüdü.
Bütün gece onu aradık.
yanlarına gittim. Tutuklandım.
- İkinci kez çıktığımda... - Neden girmiştin?
Uyuşturucu.
İçimden bir ses "böyle devam edersen...
...bütün hayatını mahvedeceksin" dedi.
Düşündüm ki, "nereye gittiysen,
nerede bulunduysan, ne yaptıysan, hepsini bırak. "
"Bildiğin her şeyi bırak. "
Güneye hiç gitmemiştim...
...bu yüzden elimden geldiğince uzağa gittim.
Topraktan bile çıktım.
Kıyıda tatil günlerimde 2 hafta geçiriyordum. Saatime bile bakmıyordum.
Sanki çoktan ölmüş gibiydim.
Haberim yoktu.
May olmasaydı bir yıI bile dayanamazdım.
Tekneni getirdim.
Teşekkürler ama istemiyorum.
- Senin olsun. - İstemiyorum.
Aramızda bir şey olmasını istemiyorum.
Arkadaş bile olamaz mıyız?
- NasıI olacağız ki? - Olacağız işte.
- Yapabileceğimi sanmıyorum. - Neden?
Kendime güvenmiyorum çünkü. Kolay unuturum.
Hep öyle olmuştur. Ne bana, ne de insanlara yarar sağladı bu.
Hoşçakal.
Benimle evlenmeni isteyecektim.
Ne?
Beni tanımıyorsun bile.
Kim olduğunu söyledin işte.
Ama zaten biliyordum.
Hayatın suratından okunuyor.
Ve o suratı çok seviyorum.
- Ama bir konuda yanıIıyorsun. - Ne?
Senin için kötü olduğunu düşündüğün şeyler muhtemelen senin için değil,
herkes için kötü.
Bu akşam kuyuya döneceğim. Tekneyi sat gitsin.
Döndüğümde burada olursa alacağım, tamam mı?
Kimseyle evlenmek istemiyorum.
Sorun değil.
Ama sormana sevindim.
Ondan uzaklaşmak istemiyordum.
Uzaklaşamıyordum da.
Korkmuyordu.
Ne benden...
...ne de başka bir şeyden.
Herkes benden korkar. Kaçarlar.
Ben senden korkmuyorum.
Sinir oluyorum sadece.
Böyle olmaya devam etmeni istemiyorum.
Sorun değil.
Başka biri oluveririm hemen.
Peki.
Selam.
Neden bunu sürekli yapıyorsun?
Kapağı açamıyorsun ve...
...ilaçları yere döküyorsun.
Başın mı ağrıyor?
Dişim.
- Dişçiye gittin mi? - Evet.
- Aramamı ister misin? - Ağrı gelip gidiyor.
Senin için bir sürü şey yapmamı seviyorsun, değil mi?
Evet. Hayatım boyunca her şeyi kendim yaptım.
Kuyuya dönmeden önce biraz...
...vakit geçirmek ister misin?
Neden değiştiğini anlamıyorum. Çok zahmetli olmaya başladın.
Üç günde bir yemek pişirdiğin için mi böyle diyorsun?
Tanrım, çok mutluyum.
- Hala evlenmek istiyor musun? - Kiminle?
Ne oldu? Sorun nedir?
Haydi.
Neden hep bir sorun olmak zorunda?
Hamileyim.
Ne?
Mavi çıktı. Hamile olduğum anlamına geliyor.
Belki.
Gerçekten mi?
- Ama bu konuda hiç konuşmadık. - Biliyorum.
Emin değilim. Doktora gitmem gerekiyor.
Tamam.
Hiç aklıma gelmedi.
Ne zaman emin olacaksın?
Doktora gideceğim bugün.
Molada beni ara.
- Koşarak geleceğim. - Neden?
Yanında olmamı istemiyor musun?
Buraya gelmen uzun sürer. Motoru almak ister misin?
Çalıştığım köprünün üzerinden bahçeni görebiliyorum.
Şu eski yelkeni hatırlıyor musun?
Sarı renkte olan.
- Doktor onaylarsa onu asarsın. - Şaka yapıyorsun.
Hayır.
- Peki. - Tamam o zaman.
Adamın benim.
Evet, adamım sensin.
Dikkat et!
Taşımama yardım eder misiniz?
Arabayı kullanamam.
Şurada bir ev var.
Merhaba?
Kimse var mı?
Geyiğe ne yapıyordun öyle?
Onlarla birlikte büyüdüğümü söyledim.
Özür diledim gibi bir şey.
Şey gibi bir şey söyledim...
"Hayatın benimkiyle aynı değerde... "
Açıklayamıyorum.
Kamp eşyalarını getirelim. Bu gece buradayız.
Sonra ne oldu?
Güzel kısmı sonra başladı, değil mi?
Etrafımda hep aileler vardı.
Ama benim başıma geldiğinde çok garip hissettim.
Hayatımın geç vakitlerinde böyle bir şansa sahip olmak muhteşemdi.
Sonra?
Bay Hanson? Eşiniz sizi görmek istiyor.
Birkaç ay sonra tekrar deneyebilirsiniz.
Ve geçmişiniz yüzünden, her hafta uğrayıp.
...muayene olmanızı tavsiye ederim.
Daha önce kürtaj yaptırdım. "Geçmiş" ile bunu kast ediyordu.
Önemi yok...
Bu konuyu konuşmak istiyorum.
Konuşabilir miyiz Iütfen?
Ne yapıyorsun?
Ne yapıyorsun dedim.
Nedir bu?
Bu evliliği hala istiyor musun?
Böyle bir şeyi hiç beklemediğini söylemiştin...
...ve şimdi elinden almışım gibi davranıyorsun.
Bunu ben de yaşıyorum!
Biliyorum.
Söylemiştin.
Hayatında hiç büyük bir karar almamışsın.
Şimdi neden bahsettiğini anladım.
Konuşmak istemiyorum.
Bir şişe Vahşi Hindi, Iütfen.
Afiyet olsun, arkadaşım! Afiyet olsun.
Temiz bir sayfa istediğini sanıyordum.
Suratımdan hayatımı okuduğunu ve...
...tanıdığını sanmıştım.
Kendimizi bunlarla kandırdığımızı sanıyorsun.
Seni ruh hastası!
Yalancı. Suratımda görüyordun hani?
Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. Ne istiyorsun?
Hiç zorluk yaşamayan biri...
...benim hayatımı da mahvetmek mi istiyor?
Saçmalık! Saçmalıktan ibaretsin!
Farklı olduğunu sanmıştım. Değiştiğini.
Şimdi ilk sorunda çekip gidiyorsun!
Gerçekten sana ihtiyacım olduğunda!
Duyuyor musun? Anlıyor musun?
Bırak beni! Bırak!
Çekil üzerimden!
Ne yapıyorsun? Bırak onu!
Brett, yapma!
Hayır!
Aman tanrım.
ÖIdü mü?
Oracıkta öldü.
Zavallı adamın çocukları vardı.
Küçük çocuklar babasız kaldı.
Kazara oldu ama.
- Kazaydı. - Kaza diye bir şey yoktur.
Sonra May ne yaptı?
Ondan sonra bir kez görüştük.
Bir kez mi? Neden?
Ben olsam beklerdim.
Birisi beni böyle çok sevse, beklerdim.
Öyle diyorsun ama bilmiyorsun.
Kavga etmişsiniz ve bir kaza olmuş.
Yıllarca beklerdim.
O... soğuk biri.
Soğuk mu?
Bunu yapan bendim, o değil.
Nereden bileceksin? 15 yaşındasın.
Özür dilerim.
Üzgünüm, öyle söylemek...
Seni tanımıyorum bile.
Neden ama?
Bendim. Giden bendim.
- NasıIsın? - İyiyim.
- Sen nasıIsın? - İyi değilim.
Kocam bir kaza yüzünden kendini hapise soktu.
Adam öldü.
Bunu istiyorsun ve neden dışarıda olmayı istemediğini anlayamıyorum.
Tekne satışı nasıI gidiyor?
Aynı. Bak, buraya havadan sudan konuşmaya gelmedim. Tamam mı?
Tamam.
- Nedir bu? - Belgeler.
Boşanma kağıtları mı?
Evet.
Başından beri biliyordun, değil mi?
Evlilikte de başarısız olacağını.
Hepsini biliyordun ve şimdi düşündüğün gibi...
...çıktığı için mutlusun ve kendini mi cezalandırıyorsun?
Hep yapmak istediğin gibi.
Bunu anlayabiliyor musun?
Beni kendine aşık ettiğini biliyor muydun?
Bunu anlayabiliyor musun bari?
Neden bize bir şans vermiyorsun?
Bu senin fırsatın.
Teninin kokusunu unutmadım.
Tenini.
Şimdi ne yapacaksın?
Uyuyacağım. YıIdızların altında uyuyacağım.
Sabah görüşürüz.
Neden hiçbir şey söylemedin?
Ne düşünüyordun?
AğIıyor musun?
Sorun nedir?
Haydi, söyle bana. Bilmek istiyorum.
Ona neden başından beri güveniyorsun?
Sanırım...
...üzgün insanlara çok güvendiğim için.
Ben de üzgünüm.
Bunu bilmiyordum.
Sence ona güvenmemeli miyim?
Bence onu sevmelisin.
Herkes kadar iyi.
Herkes bir şeyleri mahveder.
Ben de hiçbir şeyin parçası olduğumu hissetmedim.
Her şeyden ayrı hissediyorum.
Arabaya gerçekten neden bindin?
Birileri bana değer versin istedim.
Veriyorlar işte.
Bu kim?
- Ben. - Yanındaki kim?
Babam.
Fazla hatırlamıyorum çünkü beni yetiştiren...
...kadınla birlikte kaçtı. Annem dediğim kadın.
Bu yüzden KızıIderiliyim.
Yani değilsin.
- Evlatlıksın. - Hayır. KızıIderiliyim.
Çok garip bir şey, ama...
En baştan başlamalısın.
Bu nasıI bir proje böyle?
Bilimsel bir proje.
Birilerine yararı...
...olabileceğini düşündüm, bilirsin.
Arka tarafa başvuracağım üniversitelerin listeini yaptım.
Yeterince toplayınca...
...birilerinin ilgilenebileceğini düşündüm.
Bilirsin, garipliği birinci elden inceleyebilirler.
Bu harika.
Bence.
Birilerine yararı dokunabilir.
Ya da bana. Bana yararı dokunabilir.
Hayır, hayır, hayır. Fotoğrafları ben çekerim.
Sen çok daha ilgi çekicisin.
Muhtemelen insanların moralini düzeltmeye yardımcı olabilirsin.
Bütün gezegene.
Hayır. Ben sadece garipliği temsil edebilirim.
- Aç mısın? - Evet.
Gönderdiğim mektup...
May'e gönderdim.
Ona mıydı?
Yazmam gerektiğini düşündüm.
Yaşadığımız yere gönderdim. Bilmiyorum..
Hala orada olmayabilir. Ya da başkasıyla olabilir.
Ne yazdın?
Beni görmek istiyorsa...
...sarı yelkeni asmasını söyledim.
Asarsa uğrayacağımı söyledim.
Gidip bakacağım.
Eğer yoksa, uzaklaşacağım.
Gideceğim ve bir daha onu rahatsız etmeyeceğim.
Afedersiniz.
Siparişleri paket yapabilir miyiz?
Gidiyoruz.
Seni otobüs durağına bırakırım ama biz onu bulmaya gideceğiz.
Mektubu yazdın, şimdi kaçmaya çalışıyorsun. Bunun nesi güzel?
Senin kaderin bu.
Oynamak zorundasın, yoksa ölene kadar bir hayalet olarak kalacaksın.
Ve onu bu halde görmeye gidemezsin.
- Kenara çekebilir miyiz? - Neden?
Yaptığım şey bencilce. Onu rahat bırakmalıyım.
- Biliyorum. - Benzin boşa gitti.
Koskoca hayatında sevdiğin tek şey olduğunu.
Evet, biliyor.
Zeki bir kadın.
Öyleyse muhtemelen gitmene gerek yok.
Zayıflık çünkü.
Yaptığın şey zayıflık. Bencillik değil.
Bununla yüzleşmek zorunda kaldığında yanında olacağız.
Nerede? Köprünün neresinde?
Sol tarafta, kırmızı fenerin orada.
- Oradaki mi? - Hayır, balıkçı teknesi onlar.
- Yüzen ev göremiyorum. - Muhtemelen yoktur.
Altı yıIda çok şey olabilir.
Kabullenmeliyiz, Martine. Kabullenmeliyiz.
Belki de eski evine uğramalıyız.
Birkaç sokak ötede, değil mi?
- Geldik bile. Korkmuyorsun, değil mi? - Canım yanıyor.
Sağ taraftaki mavi ev.
Bu o değil. Buraya kadar.
Sorun yok. Beni yolun sonuna getirdiğiniz için teşekkürler.
Lütfen. Veda etmek için güzel bir yer burası.
Dur, dur!
- Geri git. - Ne gördün?
Bu o.
Pekala.