Tip:
Highlight text to annotate it
X
Den Bosch'da doğdum,
ressam Hieronymus Bosch'un adını aldığı yerde.
15. yy'da yaşamış bu ressama
hep hayranlık duydum.
Ahlakla ilgili olarak bu ressamın ilginç yanı
dinin etkisinin azaldığı bir çağda yaşadı
ve bence din olmadan
ya da daha az olduğunda
topluma ne olacağını merak ediyordu.
Ve bu ünlü resmini yaptı. "Dünyevi Zevklerin Bahçesinde".
Bazıları bunu
Düşüş'ten önce insanlık
veya Düşüş olmadan insanlık olarak yorumladı.
İnsan düşünmeden edemiyor,
bilginin meyvesini tatmasaydık ne olurdu
ve nasıl bir ahlak anlayışımız olurdu?
Daha sonra öğrenciyken,
daha farklı bir bahçeye gittim,
Arnhem'de şempanzeleri tuttuğumuz
bir zooloji bahçesi.
Bu bir bebek şempanzeyle genç yaştaki ben.
(Gülüşmeler)
Burada şempanzelerin güce aç
olduklarını fark ettim ve bununla ilgili bir kitap yazdım.
Bu sıralarda hayvanlarla ilgili araştırmalar
saldırganlığa ve rakabete odaklanmıştı.
İnsanlar da dahil olmak üzere
hayvanlar aleminin bir resmini çizdim,
derinliklerimizde rekabetçiyiz,
agresifiz,
yani özünde kendi çıkarlarımız için çabalıyoruz.
Bu kitabımın piyasaya sürülüşü.
Şempanzelerin ne kadar okuduklarını bilmiyorum,
ama kitabımla gayet ilgili duruyorlar.
Güçle, baskınlıkla, saldırganlıkla, vs. ilgili
bu araştırmaları yaparken,
şempanzelerin kavga ettikten sonra
barıştıklarını keşfettim.
Burada kavga etmiş iki erkek görüyorsunuz.
Sonra bir ağaçta biri diğerine elini uzatıyor.
Bu resme ikinci baktığımda, ağacın çatalında buluştular,
öpüşüp barıştılar.
Bu bir hayli ilginç,
çünkü o zamanlar her şey rekabet ve saldırganlıkla ilgiliydi,
yani bu pek de mantıklı gelmiyordu.
Önemli olan şey kazanıp kaybetmek.
Bir kavgadan sonra niye barışasınız ki?
Bu hiç de mantıklı değil.
Pigme şempanzeleri böyle yapıyor. Pigme şempanzeleri her şeyi seksle yapıyor.
Seksle de barışıyorlar.
Ancak temel prensip tamamen aynı.
Prensip şu ki
değer verdiğiniz bir ilişki
bir çatışmayla zarar görüyor,
bunun için bir şeyler yapmalısınız.
İnsanların da dahil olduğu
hayvanlar alemiyle ilgili görüşlerim
bu zamanlarda değişmeye başladı.
Siyaset biliminde, ekonomide,
beşeri bilimlerde, felsefede
belirli bir görüşümüz var:
insan insanın kurdudur.
Kötü olmak doğamızda var.
Bence bu kurtlar için haksızlık.
Kurtlar aslında
oldukça işbirlikçi hayvanlar.
Bu nedenler birçoğunuz evinde aynı karakteristiğe sahip
köpekler var.
Bu, insanlar için de haksızlık,
insanlar atfedildiklerinden daha
işbirlikçi ve empati sahibi.
Böylece bu meselelerle ilgilenmeye
ve diğer hayvanlarda bunun üzerinde çalışmaya başladım.
Bunlar ahlakın temel taşları.
Birisine "Ahlak hangi temellere dayanır?" diye sorarsanız,
hep bu iki öğe öne çıkar.
Birisi karşılık vermek,
bu, adalet ve eşitlik anlayışıyla ilişkilendirilir.
Diğeri de empati ve şevkat.
İnsan ahlakı bunlardan daha fazlasını içeriyor,
ancak bu iki temeli kaldırırsanız
bana kalırsa geriye pek bir şey kalmaz.
Yani bunlardan vazgeçilemez.
İzin verin size birkaç örnek vereyim.
Bu Yerkes Primat Merkezi'nden bir video,
şempanzeleri işbirliği yapmaları için eğitiyorlar.
Bu neredeyse 100 yıl önce yapılmış,
işbirliğiyle ilgili deneyler yapıyorduk.
Burada iki genç şempanzeye bir kutu verilmiş,
bu tek şempanzenin içeri çekebilmesi için çok ağır.
Tabii ki kutunun içinde yemek var.
Başka türlü bu kadar azimle çekmezlerdi.
Kutuyu yaklaştırabiliyorlar.
Senkronize çalıştıklarını görebilirsiniz.
Birlikte çalışıyorlar ve aynı anda çekiyorlar.
Bu, bunu başaramayacak birçok hayvana göre
büyük bir gelişme.
Şimdi daha da ilginç bir resimle karşılaşacaksınız,
çünkü şimdi şempanzelarden biri beslendi.
Artık bu iki şempanzeden birisi
bu görevle pek de ilgilenmiyor.
(Gülüşmeler)
(Gülüşmeler)
(Gülüşmeler)
Bunun sonunda ne olduğuna bakın.
(Gülüşmeler)
Hepsini alıyor.
(Gülüşmeler)
Bununla ilgili iki ilginç şey var.
Birincisi sağdaki şempanze
bir partnere ihtiyacı olduğunu biliyor --
yani işbirliğine ihtiyacı olduğunun farkında.
İkincisi bu partner, yemek derdi olmasa da
çalışmaya istekli.
Neden ki? Bunun büyük ihtimalle karşılıkla ilgisi var.
Primatların ve diğer hayvanların iyiliklerin karşılığını verdiğine dair
pek çok kanıtımız var.
Yani gelecekte bir zamanda
iyiliğinin karşılığını alacak.
Yani bu işler böyle oluyor.
Fillerle de aynı işi yaptık.
Fillerle çalışmak oldukça tehlikeli.
Fillerle ilgili diğer bir sorun da
tek bir fil için ağır
bir düzeneği yapamazsınız.
Belki de yapabilirsiniz,
ancak büyük olasılıkla oldukça uyduruk bir şey olur.
Bu durumda ne yaptık --
Bu çalışmaları Tayland'da Josh Plotnik için yapıyoruz --
etrafında tek bir halat olan bir düzenek yaptık.
Halatın bir tarafından çekerseniz,
öbür tarafı kaçıyor.
Yani iki filin bunu aynı anda tutup çekmesi gerekiyor.
Öbür türlü hiçbir şey olmayacak
ve halat kaybolacak.
Göreceğiniz ilk kayıtta
iki fil aynı anda salınıp
düzeneğe ulaşıyorlar.
Düzenek solda, üzerinde yiyecekler var.
Birlikte geliyorlar,
birlikte tutup birlikte çekiyorlar.
Bu onlar için oldukça basit.
İşte oradalar.
İçeriye bu şekilde götürüyorlar.
Şimdi işi biraz zorlaştıracağız.
Bu deneyin bütün amacı
işbirliğini ne kadar iyi anladıklarını görmek.
Şempanzeler kadar iyi anlıyorlar mı mesela?
İkinci adımda,
bir fili diğerinden önce salıyoruz
ve bu filin orada durup beklemesi ve halatı çekmemesi
gerektiğini bilecek kadar akıllı olması gerekiyor --
çünkü halatı çekerse, öbür taraftan kaçacak ve test orada bitecek.
Şimdi fil bizim öğretmediğimiz
kural dışı bir şey yapıyor.
Ancak bu olayı anladığını gösteriyor,
çünkü koca ayağını halatın üstüne koyuyor,
halatın üzerinde durup diğer fili bekliyor,
ve diğeri gelip bütün işi onun için yapacak.
Buna beleşçilik diyoruz.
(Gülüşmeler)
Ancak bu fillerin ne kadar da akıllı olduğunu gösteriyor.
Bizim her zaman onaylamadığımız
bu alternatif yöntemleri buluyorlar.
Diğer fil gelip
düzeneği çekiyor.
Diğerine bakın. Tabii ki yemeyi unutmuyor.
(Gülüşmeler)
Bu işbirliği, karşılık tarafıydı.
Şimdi empatiye gelelim.
Şimdiki araştımamın ana konusu empati.
Empatinin iki niteliği var.
Birincisi anlayış. Genel tanımı:
diğerlerinin hislerini anlama ve paylaşma yeteneği.
İkinci niteliği duygusal.
Empatinin iki kanalı var.
Birincisi vücut kanalı.
Üzgün birisiyle konuşursanız,
üzgün bir ifade ve duruş edineceksiniz
ve ne olduğunu anlamadan kendinizi üzgün hissedeceksiniz.
Bu empatinin vücut kanalı,
birçok hayvan buna sahip.
Ortalama köpeğinizde de bu var.
Bu aslında insanların evde
bu tarz empatiye sahip olmayan kaplumbağa ya da yılan değil de
memelileri beslemelerinin nedeni.
Bir de anlayış kanalı var.
Başka birisinin bakış açısından bakabiliyorsunuz.
Bu biraz daha sınırlı.
Birkaç hayvan var -- sanırım filler ve maymunlar bunu yapabiliyorlar --
ancak bunu yapabilen çok az hayvan var.
Empati mekanizmasının
önemli bir bileşeni olan eşzamanlama
hayvanlar aleminin çok eskiden beri var.
İnsanlarda bunu esneme bulaşıcılığıyla
gözlemleyebiliyoruz.
İnsanlar diğerleri esnediğinde esniyorlar.
Bu empatiyle ilgili.
Beyinde aynı bölgeleri aktıve ediyor.
Ayrıca şunu da biliyoruz ki esneme bulaşıcılığına hassas olan insanlar
oldukça empatiye sahipler.
Empatiyle ilgili sorunları olan insanlar, otistik çocuklar gibi,
başkası esneyince esnemiyorlar.
Yani bu, bağlantılı.
Bunu hareketli bir başla, şempanzelerde araştırdık.
Sol yukarıda esneyen
hareketli bir baş görüyorsunuz.
Bir şempanze bunu izliyor,
bu animasyonları gösterdiğimiz
bir bilgisayar ekranını izleyen gerçek bir şempanze.
(Gülüşmeler)
Hepinizin bildiği
esnemenin bulaşıcı olması --
belki de birazdan esnemeye başlayacaksınız --
diğer hayvanlarla paylaştığımız bir özellik.
Bu empatinin temellerinde eşzamanlılığın
vücut kanalıyla ilgili bir şey
ve temelde bütün memeliler buna sahip.
Daha karmaşık ifadeleri de araştırıyoruz. Bu, teselli.
Burada kavgayı kaybeden bir şempanze çığlık atıyor,
bir genç yanına geliyor, kollarını sarıyor
ve onu sakinleştiriyor.
Bu teselli. İnsan tesellisine oldukça yakın.
Bu teselli davranışı
empatiden geliyor.
Çocuklarda empatiyi şu şekilde çalışıyoruz;
bir aile üyesine sıkıntılı gözükmesini söylüyoruz,
sonra çocuğun ne yapacağını izliyoruz.
Bu, empatiyle ilgili,
baktığımız ifade de bu.
Duymuş olabileceğiniz bir araştırmayı yakın zamanda yayınladık.
Başkalarını düşünme ve şempanzeler üzerine.
Burada soru, şempanzeler
başkalarının iyiliğini düşünüyorlar mı?
Onlarca yıl bunu sadece
insanların yapabildiği düşünüldü,
sadece insanlar başkalarının iyiliğini düşünür.
Basit bir deney yaptık.
Lawrenceville'de Yerkes'in saha istasyonunda
yaşayan şempanzeler üzerinde yaptık.
Böyle yaşıyorlar.
Onları bir odaya getirip onlarla deneyler yapıyoruz.
Bu durumda, iki şempanzeyi yan yana koyduk,
Birine bir kova dolusu marka verdik, her markanın farklı bir anlamı var.
Bir çeşit marka sadece seçtiği partnerini besliyor,
diğeri ikisini de.
Bu çalışmayı Vicku Horner'la yaptık.
Burada iki tane renkli marka görüyorsunuz.
Onlara bir kova dolusu verdik.
İki renkten birini seçmek zorundalar.
Bunun nasıl olduğunu göreceksiniz.
Eğer bir şempanze bencil bir seçim yaparsa,
bu durumda kırmızı marka,
onu bize vermek zorunda.
Biz markayı alıyoruz, üzerinde iki yemek ödülünün olduğu masaya koyuyoruz,
ancak bu durumda sadece sağdaki yemeği alıyor.
Soldaki uzaklaşıyor çünkü biliyor.,
bu onun için iyi bir test değil.
Diğeri sosyallikten yana marka.
Seçimi yapan -- burada ilginç olan --
seçimi yapan için
pek bir şey değişmiyor.
Şimdi bize sosyallikten yana markayı veriyor ve ikisi de besleniyor.
Yani seçimi yapan her zaman ödülü alıyor.
Onun için bir şey değişmiyor.
Aslında rastgele seçmeli.
Ama gördüğümüz
sosyallikten yana markayı tercih ediyorlar.
Bu %50 çizgisi, rastgele beklenti.
Partnerin kendisine özellikle ilgi çektiği durumlarda, daha çok seçiyorlar.
Eğer partner onlara baskı yaparsa --
yani eğer partner su atmaya ve rahatsız etmeye başlarsa --
seçimler azalıyor.
Sanki şöyle diyorlar:
"Eğer uslu olmazsan, bugün sosyallikten yana olmayacağım."
Partner olmadığı durumlarda da böyle oluyor,
orada oturan bir partner yok.
Gördük ki şempanzeler diğerlerinin
iyiliğini düşünüyorlar --
özellikle diğerleriyle aynı gruptalarsa.
Size bahsetmek istediğim son deney
eşitlik deneyimiz.
Bu bir hayli ünlendi.
Şimdi bunu gibi birçoğu var,
çünkü 10 yıl kadar önce bunu yaptığımızda,
oldukça ünlendi.
Bunu, başlıklı manmunla yaptık.
Size yaptığımız ilk deneyi göstermek istiyorum.
Daha sonra köpekler, kuşlar
ve şempanzelerle de yapıldı.
Ancak biz Sarah Brosnan'la başlıklı maymunlarla başladık.
İki tane
başlıklı maymunu yan yana koyduk.
Bir kez daha, bu hayvanlar bir grupta yaşıyorlar, birbirlerini tanıyorlar.
Onları gruptan ayırıp bir test odasına koyduk.
Yapmaları gereken
çok basit bir görev var.
Eğer bu görev için
yan yana duran iki maymuna da salatalık verirseniz,
bu görevi arka arkaya 25 kere yapmaya istekliler.
Bana sorarsanız sudan başka bir şey olmayan salatalık
onlar için yeterli.
Eğer partnere üzüm verirseniz --
başlıklı maymunlarımın yemek tercihleri
pazardaki yemek fiyatlarıyla bire bir örtüşüyor --
onlara daha iyi bir yemek olan üzüm verirseniz,
aralarında eşitsizlik yaratıyorsunuz.
Bizim yaptığımız deney buydu.
Yakın zamanda bu görevi daha önce yapmamış maymunları videoya kaydettik,
daha güçlü bir tepki verebileceklerini düşündük,
bunun doğru olduğu ortaya çıktı.
Soldaki maymun salatalığı alan.
Sağdaki de üzümü alan.
Salatalığı alan
görüyor ki ilk salatalık parçası gayet iyi.
İlkini yiyor.
Sonra diğerinin üzüm aldığını görüyor, şimdi olacakları göreceksiniz.
Görevi bize bir taşı vermek.
Ona salatalık parçasını veriyoruz ve yiyor.
Diğerinin bize bir taş vermesi lazım.
Bunu yapıyor.
Bir üzüm alıyor ve onu yiyor.
Diğeri bunu görüyor.
Şimdi bize bir taş veriyor,
yine salatalık alıyor.
(Gülüşmeler)
Taşı duvarda test ediyor.
Bize vermesi gerekiyor.
Yine salatalık alıyor.
(Gülüşmeler)
Burada gördüğünüz Wall Street protestosu.
(Gülüşmeler)
(Alkış)
İki dakikam kaldı,
izin verin size bununla ilgili komik bir hikaye anlatayım.
Bu çalışma bir hayli ünlü oldu,
birçok yorum aldık,
özellikle antropologlarlardan, ekonomistlerden,
filozoflardan.
Bunu pek beğenmediler.
Sanırım kendi kafalarında
eşitliğin çok karmaşık bir şey olduğunu
ve hayvanların buna sahip olamayacaklarına karar vermişlerdi.
Hatta bir filozof bize
maymunların eşitlik kavramına sahip olamayacaklarını
çünkü eşitliğin Fransız Devrimi'yle keşfedildiğini yazdı.
(Gülüşmeler)
Bir diğeri
bunun eşitlikle ilgili olduğuna ancak üzümü alanın
üzümü reddetseydi inanacağına dair bütün bir bölüm yazdı.
İşin komik yani,
bunu şempanzelerle yapan Sarah Brosnan,
bunu, farklı şempanze gruplarıyla denedi,
üzümü alan, diğeri de üzüm alana kadar
kendisine verileni reddetti.
Yani insanların eşitlik anlayışına oldukça yaklaşıyoruz.
Bana kalırsa filozoflar felsefelerini yeniden düşünmek zorundalar.
İzin verin özetleyeyim.
Bana kalırsa evrimleşen bir ahlak anlayışımız var.
Bana kalırsa ahlak şimdiye konuştuklarımızdan daha fazlası,
diğer primatlarda bulduğumuz
empati, teselli,
sosyallikten yana yaklaşımlar,
karşılık verme ve eşitlik bileşenleri olmadan ahlak imkansız.
Aşağıdan yukarıya bir ahlak anlayışı yaratabilir miyiz
diye görmek için bu konular üzerinde çalışıyoruz,
tanrıyı ve dini karıştırmadan
evrimleşmiş ahlağa ulaşabilir miyiz diye bakıyoruz.
Dikkatiniz için teşekkür ederim.
(Alkış)