Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çoğu insanı dünya incitmemiştir.
Bunu yapan kendi beklentileridir.
Bir yerde insanların H.G. Wells'i hayal kırıklığına uğrattığını okudum.
Bugünkünden daha bilimsel bir topluma ulaşmış
olacağımızı düşünmüştü
ama onu inciten dünya değildi.
Beklentileriydi.
İnsanların, metafizikten ziyade bilime daha
çok yönelmesini bekledi.
Sistemin bilgiyi bir araya getireceğini
ve doğru yönü gösterebileceğini zanneti.
Dolayısıyla, onu inciten aslında kendi beklentileriydi.
Bu sorunun asıl cevabı ise:
Dünyada yaşanan her şey gerçek.
Gerçek olmayan nasıl yaşanması gerektiğine dair olan fikrinizdir.
Yani dünya sizi hayal kırıklığına uğratmıyor.
Kendi öngörüleriniz sizi hayal kırıklığına uğratıyor.
Bir insanla tanışınca diyorsunuz ki 'İşte harika bir insan'
ve sonra düşündüğünüzden farklı oldukları ortaya çıkıyor
sinirleniyorsunuz ve diyorsunuz ki 'O kadar da harika biri değilmiş'
veya "Düşündüğüm gibi bir insan değilmiş"
ve kendi öngörünüze kızıyorsunuz aslında.
Bir insanı tanıyabilmenin doğru şekli:
'Hakkında bir yargıya varacak kadar iyi tanımıyorum'
Zamanla, bir yargıya vardığınızda
demelisiniz ki 'Tanıdığım kadarıyla, iyi gibi görünüyor'
Ama sonra onlara bambaşka birşeyi hatırlatan farklı bir olayı hatırlayabilirler
ve sizi incitirler ki aslında gerçekten incitmezler.
Onlara göre bu normaldir. Yani, kendi değer yargılarına göre normal.
Annemin dine inanması gibi
çünkü onun öğrendiğine göre normal olan odur
ve işler kötüye gittiğinde, dua eder,
çünkü başka ne yapacağını bilmez.
Yapmanız gereken şey biraz vakit harcamak
ve insanları bazı şeylere nasıl bakmaları gerektiği hakkında bilgilendirmek.
Bu iki veya üç yılınızı alabilir
ama söylediklerimizi anlayan insanlar bulmayı umut ederiz.
Başlarını 'Evet' anlamında salladıklarında
bu anladıkları anlamına gelmez.
Kısıtlı miktarda anladıkları anlamına gelir.
Yani esas konu şu ki:
Beklentileriniz neler?
Kimyada belirli maddeleri karıştırıp
bellirli bir sıcaklık derecesinee getirirseniz belirli bir tepkimeye yol açar.
Farklı derecelerde ise aynı şey oluşmaz.
Eğer kurralara uymazsanız sinirlenip
deneyi yere fırlatabilirsiniz.
Kısaca, eğer bir insan daha analitik olmak istiyorsa
'Bilmiyorum' ya da "Şu ana kadar her şey
iyi görünüyor" demeyi öğrenmek zorundadır.
İlişkim birçok açıdan veya beklediğimden daha
iyi görünüyor."
Bazen hakkında olumsuz görüşe sahip olduğumuz
insanların verdiği tepkiler karşısında olumlu bir şaşkınlık yaşarız.
Sizin hakkınızda olumsuz düşünüyor olabilirim
ancak zamanla hal ve hareketlerinizi gözlemleyerek
bu olumsuz görüşüm olumlu bir hal alabilir.
Ancak olumsuz bir görüş sahibiysem bu bir takım öngörülerim olduğu anlamına gelir.
Gerçekten bilmiyorum. Kısacası,
zor bir dönemden geçiyorsanız
ve bu esnada yanınızdaki herhangi biri sizinle ilgilenmezse
o kişilerin bu zor şartlar altında yaşayamadıklarını anlayacaksınız.
Bu insanlar kötü değiller. Sadece koşullanmaları önceki haline dönüyor demek.
Şimdi, 'koşullanmanın eski haline dönmesi' şu demek:
Eğer dünya bir yıkım halindeyse
ve savaş alanında vurulmuş bir adam yatıyorsa
söyleyeceği şey "Umarım ilk yardım ekibi en kısa zamanda gelir çünkü kendimi iyi hissetmiyorum" olacaktır.
Eğer beklediği yardım gelmezse "Hangi cehennemde kaldı bunlar?" diyecektir.
Çünkü beklediği yardımın daha kısa sürede gelmesini umut eder
oysa ilk yardım ekibi ancak gelebileceği en kısa zamanda oraya ulaşaktır.
Eğer bu size uymuyorsa, istediğiniz kadar küfredebilirsiniz
ve siz küfretmeye ve sinirlenmeye devam ettiğiniz sürece
beklediğiniz yardım bir ara gelecektir.
Dersiniz ki "İşte dualarım sayesinde geldiler
çünkü onların gelip beni kurtarmalarını umut ettim.'
bu böyle devam eder...
H.G. Wells'in bir filmde bir sahnesi vardı
Sanırım ismi 'The Shape of Things to Come' idi.
Filmde bir pilot bir alman pilotu veya başka bir pilotu vurur
ve uçak enkazına doğru yürür
ve vurulan adam çok kötü durumdadır.
Hareket edememektedir. "Uçak patlayacak...
...ve ben kötü yaralandım" der.
Diğer adam kendisini vurması için ona bir tabanca verir.
'Airmail' isimli filmde
uçakta kapana kısılan bir adam vardı. Adam dışarı çıkamıyor ve uçak yanmaktadır
ve diğer adam ona iki el ateş eder. Ateş eden adam vurduğu adamı seviyordu
ve onun yanarak ölmesini istemedi.
Bu cinayet mi? Peki ne?
Eğer biri kanserden çok çektiğini söylüyorsa
onu vururum. Bu sevgi mi?
Sevgiden nasıl bahsedersiniz
Ne demek olduğunu biliyor musunuz? Eğer bir insan kanser yüzünden acı çekiyorsa
"Lütfen, buna son veri" der
"Doktor bu durumda en fazla üç ay yaşayabileceğimi söyledi"
Onu ağlarken, acı çekerken duyarsınız
ve onu vurursunuz. Katil misiniz? İyi birisi misiniz?
Tüm bunlarla başa çıkmak son derece zor.
Tamamen içinde bulunduğunuz duruma bağlı.
On insana ne kadar bağlı olduğunuza bağlı.
Eğer acı çekmesi umrunuzda bile değilse... ne demek istediğimi anlıyor musunuz?
Dolayısıyla insanların bazı doktorlara hastalarını öldürmeleri için yalvardıkları olmuştur.
Çok fazla acı çekiyorlardı ve aileleri bunu kaldıramıyordu.
Sağlık durumundan kaynaklanan masrafları karşılayabilecek kadar
paraları yoktu ve "Lütfen beni öldürün...
...çünkü bu acıya dayanamıyorum" dediler.
İncil'e göre yaşanan acı ne derece dayanılmaz olursa olsun
hiçbir şekilde can almamalısınız..
Bu sizin cennete giriş biletiniz, özellikle Hindistan'da.
Eğer bir insan çok fazla acı çekiyorsa, ektiğini biçiyordur (karma)
Eğer bunu sonlandırırsan, onları öldürürsen, yaptığının bedelini ödeyemez.
Maruz kaldığınız tüm bu
deli saçması şeylere karşı
mantığınızı kullanıp, akla yatkın bir fikir ortaya koyabilirsiniz.
Ancak bu sadece birisi çıkıp "Ne demek istediğini anlıyorum
ancak bunu duygusal olarak kabul edemem" dediğinde bir anlam ifade edecektir.
Bunu bu şekilde yapamayacak insanlar var.
Acı çekiyor bile olsa babalarını vuramazlar
çünkü kutsal kitap "öldürmemelisin" diyor ve
sanıyorlar ki babaları acı çekiyor diye onu öldürürlerse
Tanrı'ya karşı suç işlemiş olurlar.
O yüzden unutmayın ki, sizi inciten içinde yaşadığınız dünya değil
kendi beklentilerinizdir. Dünyada yaşanan herşey gerçektir.
Gerçek olmayan nasıl yaşanması gerektiğine dair olan fikrinizdir
İnsanları inciten şey kendi beklentileridir.
Bu konuda soru var mı?
'Bilmiyorum' gibi mantıklı beklentileriniz varsa
sonrasında ne olursa olsun 'O kadar kötü olacağını düşünmemiştim' dersiniz.
Ne kadar kötü olacağını nasıl bilebilirsiniz ki?
Ne olursa olsun, ne kadar kötü olursa olsun
eğer bir otobüs kazasında 50 çocuk ölürse
bu bir sorundur. Neden öldüler?
Otobüs buz tutmuş otobanda kaydı. Bu konuda ne yapabilirsiniz?
Bilmiyorum ve buzlu yolda kaymayacak
yeni bir tür sürtünmeli lastik bulmadığınız sürece de
bu durum tekrar tekrar yaşanmaya devam edecek.
Yapabileceğinizin en iyisi bu. Ama eğer o lastikleri yaptıysanız
ve otobüse taktıysanız, ve otobüs yine de kaydıysa
daha fazla şey yapmanız gerekiyor demekitr.
" Buzda kaymayan lastik yaptım" diyemezsiniz.
Defalarca test etmediğiniz sürece bu bir öngörü olarak kalacaktır.
Anlıyor musunuz?
Peki insan aslında ne ister?
İstediği şey "hatasız öngörübilirlik"dir.
Teorik olmadığınız sürece bunu başaramazsınız.
... hatasız öngörülebilirlik.
Mesela, bir aracın motoru arızalanırsa
ya yakıt pompasında ya da herhangi bir başka yerinde bir sorun var demektir.
Eğer bu sorunlara müdahale edemezseniz
yüksek ihtimalle bir zaman sonra
o motor tamamen çalışmaz hale gelecek.
Bu noktada sizden ortalıkta dolanıp olabilecek herşeyi kabullenmenizi beklemiyorum.
Kızmanızı ve "Bu konuda ne yapabilirim?
Bilmiyorum ama deneyeceğim. İnsanların zarar görmemesi için
bu sorunu çözmeye çalışacağım" demenizi bekliyorum.
Rayların üzerine ve altına monte edilebilen
kilitlenebilir bir taşıyıcı tasarlayacağım böylece
bir lunaparkta bile hız treniyle
dikey dönüş yaparken taşıyıcı askısı gevşediği için
tren raylardan çıkmasın.
Taşıyıcı askılar mükemmel olabilir
ancak parçaların yapısı mükemmel olmayabilir.
Dolayısıyla bir bireyin bütün
bunlarla başa çıkması çok zordur
ve sadece neyin üstesinden gelebileceğini o şey gerçekleştikten sonra bilebilir.
Önce bir şeylerin olması gerekir ki sonrasında kişi güvenli bir araç yapsin
ve sorun çözülsün ancak farklı sorunlar da ortaya çıkabilir
ve başka bir olumsuz olay yaşanabilir.
O zaman kişi "Bu konuda ne yapabilirim?
"Yeterli bilgiye sahip değilim. Bunun üzerine biraz okuyacağım
ve sorunun doğası hakkında daha fazla bilgi edineceğim
ve çözmeye çalışacağım" der ve
bir insan size "Çözdün mü?" diye sorduğunda
"Yaptığım aparat bu. Çözmek için bir denemede bulundum.
Çalışacak mı? Yaptığım testlere göre, çalışacak."
Ama gerçekte, hava soğuk olduğundan ve yağ akışı sağlanmadığından
yapılan alet yağlanmamıştı ve çalışmadı.
Daha sonradan öğrendiğiniz başka faktörler var.
Buna "olaydan sonra" denir.
Bazen insanlara teknisyenlere sinirlenirler ve
"Sen bir teknisyensin. Bu neden bozuldu?" derler. O kişiye dönüp
"Sen ne önerirsin?" demelisiniz.
Size "bu parçayı sen tasarladın ve işe yaramadı" derlerse,
"Evet, belli ki sorunu çözmek konusunda yeterli
bilgim yoktu. Sen ne önerirsin?
Bana kızma. Senin bir çözüm önerin var mı?
Sen sorunu benim çözmemi beklemek dışında hiçbir şey yapmadın"
4 DVD'lik seti, thevenusproject.com'dan temin edebilirsiniz.
Desteğiniz için teşekkürler.