Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviri: @Rezildans
21. yüzyılın ilk yıllarında, Pirate Bay dünyanın en büyük dosya paylaşım sitesi olur.
2008'de, Hollywood ve medya endüstrisi, siteyi kuran adamlara karşı dava açtılar.
Bu film, Pirate Bay kurucuları Gottfrid Svartholm Warg, Fredrik Niej ve Peter Sunde'yi anlatmaktadır.
Bugün 3 İsveçli dünyanın en büyük yasadışı download sitelerinden birini...
…işlettikleri suçlamasıyla tutuklandılar...
İyi akşamlar. ABD yönetimi, Pirate Bay gibi dosya paylaşım siteleri kapatılmadıkça-
-ticari yaptırımlarda bulunma tehdidinde bulundu.
Yasadışı dosya paylaşımı, Hollywood'daki büyük kurumları kızdırdı...
Büyük film stüdyolarının maddi kaybının 6.1 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Beyaz Saray, İsveç Hükümeti'ni olaya el koymaya zorladı.
İsveç otoritelerini takdir ediyoruz. Kapatılması önem arz eden bir siteydi.
Polisin web sitesine Cuma günü saldırıda bulunuldu-
-ve dün gece de hükümet web sitesi çökertildi.
Pirate Bay'in kurucularına karşı açılan dava yarın başlıyor.
Bugün bir basın toplantısı düzenlediler.
Suçlu bulunduğunuz takdirde Pirate Bay'e ne olacak?
Hiçbir şey.
Bununla ilgili ne yapacaklar? Bir kapatma girişimleri başarısız oldu bile.
Gelsinler misafirimiz olsunlar ve yine başaramasınlar.
Yarın mahkemeye çıkacak olan Pirate Bay değil.
Amaçları Pirate Bay ile bağlantılı olarak bizi-
- oraya çıkararak bunu politik bir davaya dönüştürmek.
Yarınki dava kanunla ilgili değil, tamamen politik.
BitTorrent trafiğinin yarısı Pirate Bay tarafından idare ediliyor.
Devasa bir trafik bu.
An itibariyle 22-25 milyon civarı kullanıcısı var.
Dosya upload eden veya download eden herkes kullanıcıdır.
Soruları alalım.
Fredrik nerede?
Where is Fredrik?
Bilmiyoruz.
Burada olması gerekiyordu ancak sanırım akşamdan kalma kendisi.
İlk soru: Fredrik nerede?
Fredrik'in partilerin adamı olduğunu söyledim.
Nerede olduğunu bildiğimi söyleyerek onlara yalan söylemek istemedim.
Dün bütün gün Fredrik'e ulaşmaya çalıştım.
Defalarca aradım onu ve sonunda telefonu açtı.
Diyor ki: "Nerede olduğumu biliyor musun?"
Ben de dedim: "Hayır." "Arlanda Havaalanı'ndayım."
"Niye ki?" "Gidiyorum."
Ne?
Kuala Lumpur, Malezya'ya bilet aldığını-
-söyledi. Bir kaçış planı için ne ad ama.
Planı Laos'taki kız arkadaşının evine gitmekmiş.
Onunla beraber yaşamak ve hiçbir şeyi sikine takmamak.
Sonra ansızın bana kısa mesaj atıverdi:
"Sanırım güvenlikçiler iş başında. Uçak arızalanmış."
"E şimdi neredesin peki?" "Otele dönüyorum."
Pöf!
Stockholm'daki dosya paylaşım davasına ilgi büyük.
Dünyamızı, hergünümüzü, gerçekliğimizi-
-durdurabileceğinizi cidden düşünüyor olamazsınız.
Bu çok yavşakça.
Monique Wadsted.
Aynı zamanda oyun endüstrisini de temsil ediyorum. Ancak müzik buna dahil değil.
En büyük zarar iddiasında bulunan biziz.
Hollywood'daki bazı büyük film stüdyolarını temsil ediyorum.
Warner Bros., Columbia, 20th Century Fox ve MGM.
13 milyon dolarlık tazminat talebimiz var.
Bu çok çılgınca bir miktar gibi gelebilir.
Bu endüstrinin ne kadar büyük olduğuyla ilgili bir işaret olarak algılanmalı.
Zira bu 6 aylık bir süreçteki 5 film hakkında.
"Pembe Panter", "Syriana", bir tanesi "Harry Potter"-
-"Prison Break" ve "Walk The Line".
Ne yaptıkları süphesiz çok belli.
Ticari bir iş yürüttüler ve bundan kar edecek şekilde para kazandılar.
Bu tür bir cürümün cezası normalde hapistir.
Tazminat falan değil.
Davacıdan önce Fredrik kendi sunumunu yapmak istiyor.
Davacı bunu kabul ediyor mu? Başlayabilirsiniz, Fredrik Neij.
Söze bilgisayarlara ve bilgi teknolojilerine (BT) büyük ilgisi olan biri olduğumu söyleyerek başlamak isterim.
Ve özellikle internet ve ağlar.
Ve şöyle ki ben… Şey...
…Ne diyeceğimi unuttum.
Ne dediğinizi unuttunuz. BT alanıyla uzun zamandır ilgileniyordunuz.
Pirate Bay'e BT'ye olan ilgim yüzünden dahil oldum.
Bence teknoloji işinde çalışmak çok eğlenceli.
Pirate Bay ise benim için teknik bir mücadele alanı.
Bu kadar büyük bir siteyi ve böylesine geniş bir tracker faaliyetini işler halde tutmak.
Normal hayatta asla parasıyla sahip olamayacağım ölçekteki bilgisayarlarla haşır neşir olmak.
İlk olarak size sormak isterim...
Medya genel olarak sizi bir bilgisayar dahisi olarak görüyor.
Bu konudaki yeterliğinizi nasıl tanımlarsınız?
Doğrudur, belli bir teknik yeterliğim var.
"Belli bir yeterlik" neyi kastediyor, karşılaştırma yapacak olursak?
CV'mi göstermek için bunun doğru zaman, yer ve ortam olduğundan pek emin değilim.
Ama ben size soruyorum. Lütfen kibarca yanıtlayın.
Bu soruyu yanıtlamayı reddediyorum. Fazlasıyla afaki bir soru.
-Nasıl? -Değerlendirmesi çok zor.
-Değerlendirmesi çok mu zor? - Çok zor bir soru.
Fredrik ve Gottfrid ile nasıl tanıştınız?
Hatırlamıyorum, ama sanırsam internet'te bir sohbet odasında olsa gerek.
Gerçek hayatta (IRL/In Real Life) ne zaman tanıştınız?
Biz IRL ifadesini kullanmayız. AFK deriz (Away From Keyboard/klavye başında değilken). Ama bu başka hikaye.
Doğrusu ben de hatırlamıyorum.
Herkes birbiriyle gerçek hayatta mı tanışmak zorunda? Bu da ne böyle?
Gerçek hayatta (IRL).
Bu ifadeden hoşlanmıyoruz. AFK daha doğru - Away From Keyboard.
Bize göre internet de gerçek.
Ofisimiz bunun gibi birşey.
Burası Pirate Bay'in içi mi yani?
Evet. İşte bunlar da TPB için çalışan insanlardan bazıları.
-Şu an için de çalışıyorlar mı? -Evet.
Neredeler bunlar? İsveç?
Bir bakalım. ABD, ABD, ABD veya İngiltere, İngiltere.
Finlandiya sanırım.
The Pirate Bay.
Bu bir web suncusu. Veri tabanı ve arama fonksiyonu.
Tracker'lar da (veri trafiğini kontrol eden sunucu) orada duruyor.
İşte bu küçük zımbırtı da tracker. Dünyanın en büyük tracker'ı.
Dünyadaki BitTorrent trafiğinin %50'sini yönlendiriyor.
Öyle çok da fazla bilgisayar yok, ama çok güçlüler ve sağlam yapılandırıldılar.
Günün yarısı bitti. Mahkemede olmak nasıl bir his?
Şimdiye kadar olanı sıkıcıydı.
Davacıların stratejisi olabilecek en sıkıcı şekilde ve mümkün olduğunca çok yalan söylemek -
-böylelikle mahkemede uyuyakalıyorsun ve fiziksel olarak kendini savunamayacak hale düşüyorsun.
Bazılarına göre yasadışı materyalleri yayarak bu işten çok para kazanıyorsunuz.
Muhtemelen çok para kazandık, ancak sitenin masrafları da deli gibi para demek.
Alo. Tamam, oraya iniyoruz. Görüşürüz.
-Hadi yiyelim. -Olur. Vejeteryan olmasın da.
Şu an mahkemede yargılanırken aynı zamanda site üzerinde çalışmıyor musunuz?
İşin daha da komiği korsan Depeche Mode CD'sinin şu an dizüstü bilgisayarımda olması.
5 dakika içinde dükkanı açacak.
Savcı Roswall nasıl olur da megabitle megabaytı birbirine karıştırır?
Genel anlamda veri depolama için bayt, internet hızı için de bit ifadesi kullanılır.
Herşey Gottfrid'in yaptığı "Amerika'nın En Sersem Askerleri" sitesiyle başladı.
1'den 10'a kadar not verebildiğiniz bir siteydi.
İlk Irak işgali sırasında ölen ABD askerleriyle ilgiliydi.
Ne kadar aptal olduklarını oylayabiliryordunuz-
-ne kadar salakça öldükleriyle orantılı olarak.
Ne ABD yönetimi ne de başka biri siteden hiç de hazzetmedi.
Siteye kullanması için boşta duran bir hattım vardı.
British Telecom'dan sağlanan bir hattı.
ABD yönetiminden ilgili biri British Telecom'un yöneticisini aramış.
O da İsveç'te benim çalıştığım operatörün başındaki adamı aramış.
Yani anlayacağınız ABD yönetimi siteyi kapatmamızı emretmiş oldu.
Kapatmadan önce uzunca bir süre buna karşı durduk.
Bunun bir düşünce özgürlüğü ve bir parodi olduğunu düşünüyorduk.
Zaten bir süre sonra da iş içinden çıkılmaz bir hale gelince de kapattık gitti.
2 ay sonra Gottfrid, Pirate Bay için daha fazla band genişliğine ihtiyaç duydu.
Pirate Bay için demin bahsettiğim hat hala kullanıma açıktı. Pirate Bay için kullandık.
Davalı Peter Sunde'yi dinleyebiliriz. Duruşma başlayabilir.
Pirate Bay bilgisayarlarının arasında-
-size air olan bit bilgisayar olduğu doğru mu?
Pirate Bureau'ya (Korsan Bürosu) satın aldığım bir bilgisayarı vermiştim.
Pirate Bureau nedir?
İnterneti tartışan bir örgüt.
Web sitelerinde telif hakkı ve dosya paylaşımı da tartışılıyor mu?
Galiba.
Peki telif haklarının bugünkü durumuyla ilgili tartışmalar yaşanıyor mu orada?
Bundan pek emin değilim. İnsanların farklı farklı görüşleri var.
Sizin görüşünüz nedir?
Söylemesi zor açıkcası.
Sorunlu olduğunu söyleyebilirim.
Ne bağlamda?
Şu an burada bulunuyor olmamız ortada bir sorunun olduğunu gösteriyor.
Öncelikle belirtmeliyim ki-
-günümüzde genç bireylerin telif hakkının yanlış birşey olduğunu düşündüğüne inanmıyorum.
Bence bu hayal ürünü birşey.
Sözü edilen Kopimi Grubu-
-bunun reklamını yapmakta epey başarılıydı.
Çok güzel amına koyayım!
Biz bunu biraz değiştirdik.
Gazetedeki soru şu şekildeydi:
"Eğer Pirate Bay suçlu bulunursa, kendilerini kurban etmiş olmayacaklar mı?"
Monique'in dediği ise şuydu: "Hayır, takipçileri yok çünkü."
"Yine de ufak bir Kopimi Grubu takipçi kitleleri var".
Ne kadar şeker. Bu biziz!
Pirate Bureau ilk kez 2003 yazında bir araya geldi.
Bu aynı zamanda-
-Plak endüstrisinin Napster'ı ABD'de dava ettiği zamana denk geliyor-
-aynı zamanda ilaç endüstrisinin Güney Afrika'yı *** ilacını aldıkları için dava ettiği yıl.
"Korsan Bürosu" adı kolay bir seçimdi.
Korsan olayını romantize etmeyle ilgili değildi-
-göze çekilen sansür bandı vesaire. Bundan hiçbir zaman hoşlanmadık.
Korsanlık Karşıtı Büro zaten vardı-
-şunu belirtmek isteriz ki biz bu çatışmada aktif rolü oynayanlarız.
Korsanlık Karşıtı Büro da buna tepki gösteren taraf.
Ben Korsanlık Karşıtı Büro'dan Henrik Pontén.
Yasadışı kopyaları sattığınız ihbarını aldık.
Durun, kapıyı kapamayın. Polis bir arama emriyle gelecek.
Başkalarının suça ortak olmasına dayalı bir iş alanı inşa ettiler.
Banner'lar (yanar-döner web ilanları) ve *** reklamlarından kar eden bir endüstri yarattılar.
Gerçekten karlı bir iş.
Durumunuzu giderek zorlaştırıyorsunuz.
-Kapıyı kapamama hakkım engellenemez. -Çıkın dışarı o zaman.
Dosya paylaşımıyla ilgili araştırmalara bakarsanız-
-dayanışma veya ideoloji uğruna yapılmadığını görürsünüz.
Nedeni olayın çok basit ve bedava olması.
Bunun ötesinde bunu yapan küçük bir grup insan tipi var…
…düşünce özgürlüğü gibi şeylerle bağdaştırmaya çalışanlar.
Düsturumuz hep bu sitenin kullanıcıları tarafından oluşturulan-
-boş bir sayfa olduğuydu. Sitenin içeriğine biz karışmayız.
Düşünce özgürlüğü?
Teknolojik bakış açısını tercih ederim, bir bağlantı hizmeti diyebiliriz mesela.
-İletişim amaçlı olarak mı? -Evet.
Korsanlık ideolojisi, telif hakları veya bunun politikası umrumda değil.
Bu işi yapıyorum çünkü böylesine büyük bir siteyi işletmek çok eğlenceli.
Pirate Bay'in önemini tanımlar mısınız?
Düşünce özgürlüğünü demokratikleştiriyor ve buna harika yeni alanlar açıyor.
Bunun telif hakkıyla korunan materyallerle ne ilgisi var?
Pirate Bay bireylerin material paylaşımını mümkün kılıyor.
Telif hakkıyla korunsa bile mi?
Bu bence üzerinde tartışılması gereken alengirli bir konu.
Ne umuyorsunuz?
Her adımı izlenmeyen, sınırsız bir internet.
Bu şu an ki en önemli sorun.
Telif endüstrisi internetin kuyusunu kazıyor.
Toplumun özgür bir internetten elde edeceği faydaları hesaba katmıyorlar.
Sorun şu ki ihtiyar tipler şirketleri yönetiyor.
Eskiden nasıl para kazanıldığını biliyorlar ve bunun değişmesini istemiyorlar.
Nuhtan kalma tutucu din fanatikleri gibiler. Elektrik istemezler. Zira elektrik olmadan nasıl idare edileceğini biliyorlar.
Roger Wallis, lütfen 9 no.lu mahkeme salonuna gelin.
Sizce filmleri indiren insanlar gidip yasal kopyalarını da alırlar mı?
-Filmi satın alırlar mı? -Evet, yasal olarak satın almaktan bahsediyorum.
Evet ama bu kalitesine göre değişir. Alırlar eğer daha iyi kalitede istiyorlarsa.
Ya da filmin DVD'sinde ek özellikler varsa.
Satılması için ürünlerin kalitesini arttırmalısınız.
İş modelinizin yeni dünyaya ayak uydurmasını istiyorsanız.
Teşekkür ederim. Enstitünüzü aradım ve bu soruları sordum-
-zira özgeçmişinizden tam emin olamadık.
Mahkemede profesör olduğunuzu belirttiniz-
-ancak enstitünüz sizi geçici misafir bir öğretim üyesi olarak tanımlıyor.
-Google'ı kullanmayı biliyor musunuz? -Evet.
O zaman özgeçmişimi bulmak çok da zor olmasa gerek.
-Bu soruyu geçelim. -Ben de aynı fikirdeyim.
Devam edelim. Teşekkür ederim, sayın yargıç.
Ne zaman atandınız, rekabet içinde olduğunuz birileri var mıydı?
Bu konuyu geçtiğimizi zannediyordum, sayın yargıç?
-Bir cevap istiyorum. -Lütfen soruyu yanıtlayın.
Hiçbir fikrim yok!
Çağırdınız geldim ve… Ve saçmasapan bir yerdeyiz!
…Kraliyet Teknoloji Enstitüsü'nün standart seçim süreci.
Bütün yayınlarım onaya sunuldu.
3 profesör ve 2 uluslararası uzman-
-atanmam için yeterli olduğuma hükmetti.
Teşekkür ederim. Lütfen sadece soruları yanıtlayın.
Daha ne kadar seviyeyi düşürebilirsiniz?
Hepsi araştırmanızın sonuçlarından ölesiye korkuyorlar.
Size buradan saldıramıyorlar o yüzden belaltından vurmaya çalışıyorlar.
Kraliyet Teknoloji Enstitüsü. Profesör Roger Wallis.
Akademik alana bu şekilde saldırmanın son derece hastalıklı olduğunu düşünüyorum.
Bu ilk değil. ABD'de dosya paylaşımının endüstri için olumlu olabileceğini-
-öne süren profesörlerin-
-elde kırbaçla kovalandığını duymuştuk.
Bu tip Amerikan yöntemlerinin İsveç'e de ithal edilmesi üzücü.
Mahkemeye katılımınız için bugün herhangi bir gider tazmini istiyor musunuz?
Lütfen eşime uykusuz geçen gece için çiçek gönderin.
Mahkemenin bütçesi buna izin vermeyecektir.
Mahkeme başladığından beri 2 veya 3 gün geçmiş oldu.
Dünyadaki bütün bloglara bakınmaya başladım.
Mesela bakalım neymiş, "TorrentFreak":
"Pirate Bay tanığı çiçeğe boğuldu."
Ve ciddi sayıda çok kibar insan. Biri şöyle yazmış:
"Nihayet eski nesilden biri"… Ben yaşlı bir adamım.
…"düşünce yapımızı anlamış görünüyor."
Ayrıca burada belirtmek isterim ki...
Aynı zamanda bir besteci olarak, yazdığım bir şarkı sayesinde ilk evimizi alabildik.
Ben de telif hakkından yanayım, ancak sadece yaratıcılığı-
-veya ekonomik teşviği körüklediği yahut yaratan bir insiyatif olduğu sürece.
Telif olayının keskin bıçak sırtında olan insanlar için-
-dev bir kontrol mekanizması olan bir telif hakkı çarkı olmamalı.
Pirate Bay soruşturması adına çalışan bir polis memuru-
-soruşturma başladıktan kısa bir süre sonra büyük bir film stüdyosu tarafından işe alınmış.
Gönderdiği bir e-postada, Warner Bros şunu diyor-
-iddia edilen menfaat çatışması ile ilgili medyadaki bilgiler spekülasyondan ibaret(miş).
Dairesini satıp bir ev almış. İşe alındıktan hemen sonra.
Onu soruşturmaya katmadığınız için hayalkırıklığına uğradım.
Elimde hiçbir ipucu olmayan birşeyi iddia ediyorsun.
Bunlarla ilgili kanıtları toplayıp polise bildirmeniz gerekir.
Yaptım ancak davayı düşürdüler.
Hmm… Bu durumda yapabileceğim bir şey yok.
O seneki yıllık geliri polis maaşından yüksek.
120.000 dolarlık yıllık gelir beyan etmiş.
Bu siktiğimin davası her geçen gün daha da tuhaflaşıyor.
Sanırım Pirate Bay'de yine bir güç kesintisi oldu.
-Neden otomatik sigortaları kullanıyorsun? -Kablo kılıfına yapışıklar.
Otomatik sigorta 5 kere sıçtığında onu yenisiyle değiştirmen gerekir.
Dizüstü bilgisayarlarım zırt pırt bozulur, o yüzden üzerlerine etiket yapıştıracak vaktim yok.
Birinin üstüne cintonik dökmüştüm. Diğer bir tanesinin üzerine de bira.
Bir tanesinin de üstüne ben düşmüştüm ve ekranı tuzla buz olmuştu.
-Burada kablosuz internet bağlantısı yok mu? -Evet, ağ adı da "Bambuser".
-Çalışmıyor mu ne? -Şifre... Bambuser...
-AMK! -Bağırmayı kes.
Oruç tutuyorum sanki lan! Bütün gün internete hiç girmedim.
Sayfa 24'te bir eposta aldığınız görülüyor-
-Gottfrid ve Peter Sunde'ye ilettiğiniz (forward ettiğiniz) bir eposta.
Neden bunu yaptınız?
Ben yapmadım. DMCA lafı geçen her eposta-
-otomatik olarak Gottfrid ve Peter'a gider.
Filtrelediğim bir sürü kısaltma var.
-Bu kısaltma filtresini kim programladı peki? -Ben programladım.
-Neden? -Çünkü bir çok gereksiz eposta alıyorum (spam).
Peki neden içinde "telif iddiası" olan bir epostayı-
-gereksiz olarak işaretliyorsunuz?
Spam, talep etmediğim gelen epostalara denir.
Fredrik Neij'in ifadesine göre-
-telif hakkı sahiplerinden kendisine gelen herhangi bir eposta-
-posta kutusuna gelir gelmez size iletiliyormuş. Doğru mudur?
Söz konusu kişilerin içinde, onlara dediğimizi yapabilecek kapasitede herhangi biri olmadığı için-
-örneğin söz konusu materyali upload eden kişiyle iletişime geçilmesi vs. gibi-
-bu tip şikayetler ya görmezden gelinir-
-ya da uygun veya uygun olmayan bir dille cevaplanır.
Neden özellikle size gönderiliyor peki?
Fredrik'in aksine ben kendimi yazılı olarak daha iyi ifade edebiliyorum.
Ancak bu tip savlar aşağılama ve alay konusu olmaktan öteye geçmedi?
İlk 100 seferde genelde şöyle yanıtlamış bulunduk: "Upload edenle iletişime geçin."
-Ya sonraki 100 seferde ne oldu? -Tabi ki sabrımızı yitirdik.
PRQ şirketi (Gottfrid ve Fredrik'in kurduğu ISP- internet service provider/internet hizmet sağlayıcısı- firması)
-Bu bir web oteli miydi? -Evet daha yeni kurulmuştu zaten.
Adli kovuşturmanın 195 sunucuya el koyduğu ve-
-bunların 11 adetinin Pirate Bay'e ait olduğu doğru mudur?
11 veya 13, tam hatırlamıyorum.
Bu çok acımasız. Bu tam anlamıyla adaletin bittiği yer.
Pirate Bay ile hiçbir ilgisi olmayan bir firmaya saldırıyorlar.
Nedeni de çok basit, çünkü ortak kurucuları sırf eğlence maksatlı Pirate Bay için çalışıyorlar.
Baskın sayesinde PRQ baya bir dikkat çekti.
Polise asla bilgi vermediğimizi herkes biliyordu.
Müşterilerimizin veritabanı şifrelenmişti.
Polis sunucu makinelerimize el koydu, ama müşterilere ait bilgilere erişemedi.
Pirate Bay baskından sonra haliyle kapandığında-
-elinizde başka sunucu kalmamıştı, değil mi?
3 gün içinde tekrar çevrimiçi (online) oldunuz. Sunucuları nereden tedarik ettiniz?
Hollanda'daki NFOrce diye bir firmadan sunucu kiralamıştık.
Bu bir ortak yerleşim firması.
-Peki bu olay nasıl karşılandı? -Ayakta alkışlandık.
(TBP GÖSTERİSİ-Baskından sonra, 2006) Pirate Bay'in tekrar çevrimiçi olduğunu iftiharla ilan etmiş bulunmaktayız!
Bu da sana kapak olsun, Hollywood!
-Peter! -Tamam birazdan geliyorum!
Bana reva gördüğünüz muamele bu. Avukatlarınızdan şu şekilde mektuplar alıyorum:
"İsveç yasaları sizi koruyamaz. ABD yasaları hakkınızdan gelecektir".
Üzerimize özel dedektifleri saldınız. Sırf benim evin civarında 2 tane var bunlardan.
-Böyle birşeyden haberim yok. -Ama bu sizin sorumluluğunuz dahilinde.
Film endüstrisinden adamlar yapmış olabilir.
-Hayır, müzik endüstrisinden birileri bunlar. -Peki.
TPB (The Pirate Bay) müzikerle ve filmlerle ilgilenmez.
TPB her tür dosyanın dağıtımıyla ilgili genel bir ortamdır.
İnsanlar, TPB'nin sadece yasadışı filmlerin ve müziklerin dağıtımından sorumlu olduğu bir yer olduğu yanılgısına düşmemeli.
Sizin dünyanız bu derece güdük işte. Kaybeden siz olursunuz.
Bunun yerine dosya paylaşımın iyi bir şey olduğu söylenebilirdi.
Sonraki adımda sanatçıların para kazanma yollarına odaklanabilirdik.
-Biz dosya paylaşımının iyi birşey olduğunu düşünüyoruz. -Orası muhakkak, sonra gelip herkesi dava ediyorsunuz.
Hayır, kimseye hüküm giydirmek istemiyoruz.
Sadece İsveç'te insanların telif hakları yasalarına saygı göstermeye başlamasını istiyoruz.
(CARL LUNDSTRÖM-Fredrik'in eski işvereni, davadaki 4.savunmacı) Pirate Bay'in amacı neydi sizce?
Amaçlar hakkında asla konuşmayız.
Yasaları yeniden yapılandırmak mıydı ya da-
-bazı Amerikalılara nefret miydi. Amaçlarını bilmiyorum.
Ama Fredrik için, ki muhatabım genelde Fredrik'ti-
-amaç çok büyük bir site yapmaktı. Dünyanın en büyük web sitesi.
Kendi açımdan bakarsam olaya, dünyanın en büyük sitesi fikrini başından beri sevdim.
-Pirate Bay nasıl finanse ediliyor? -Nasıl mı finanse ediliyor?
Sitenin kendisinde bize para kazandıran reklamlar dönüyor.
Lundström diye bir adam size maddi olarak yardım etti, değil mi?
Evet, Rix Telecom diye bir şirket bize sponsor oluyor.
-Bunda amacı nedir peki? -Kendi şirketi için beleşe reklam.
Carl Lundström ilginç bir adam.
Pek çok sağ-kanat organizasyonun arkasında kendisi.
Carl Lundström elbette belli bir miktar parayı...
Soruyu yanıtlayın! Bu tip organizasyonları temsil ediyor muydu?
Bu gerçekten kafamı kurcalıyor-
-yani herkesin bize aşırı sağcılarmış gibi bakması.
Bu gerçekten kanıma dokunuyor. Kardeşi hüküm giymiş bir anarşist olan adamım ben.
Mahkemelerde görüşlerini savunmuş bir adam.
İkimiz de Neo-Nazi örgütlerin hedef tahtasına konumuş adamlarız.
Doğal olarak, böylesine bir Neo-Nazi organizasyonun kurucuları olmakla suçlanmak insana tuhaf geliyor.
Çok zor gerçekten.
Politik görüşlerimin arkasında sonuna kadar dururum.
Nüfuzunuz varsa ve insanlar lafınızı dinliyorsa-
-bu konumuzunu hayırlı işler için kullanmanız lazım.
Ne zaman Pirate Bay'in sözcüsü oldunuz?
Ya açıkcası bu resmi bir ünvan değil, ama bana verilmiş görev gibi bir şey.
Kimsenin yapmak istemediği bir iş bölümüydü, ama bir yandan da iletişim oalyı çok önemliydi-
-yani Pirate Bay'in çok önemli bir iş yaptığının iletişimini gerçekleştirmek.
Dediğim gibi, diğerleri bunu üzerine almak istemediği için iş başa düştü.
Peter Sunde'nin bu aralıkta rolü neydi peki?
Kamuoyunun önüne çıkacak bir yüz gerektiğinde ortaya çıkıp meramımızı anlattı işte.
Ne ben ne de Fredrik dayalı döşeli güzel ortamlara pek yakışmadığımız için.
Yani diyorsunuz ki sitenin çalıştırılmasıyla hiçbir ilgisi yok.
-Veya tasarımıyla? -Hayır.
-Finansman sağlama? -Hayır.
Ama bu AIM. Bana MSN olduğunu söylemiştin.
Ne sikim fark eder ki?
İkisi farklı şebekeler. IRCnet ve EFnet gibi.
-Ne ayaksın be! -Modern Sanat Müzesi gibiydi...
Bir sus lan! Başımı şişirdin gene.
-Yarı yarıya sağır sayılırım, illa ki bağıracağım. -Beni de sağır edeceksin.
Izdırabını ben senin.
-Niye bir bok duymuyorsun? -Seks, uyuşturucular ve endüstri!
Seks mi?
Senin seks hikayelerini çok dinledik biz.
Bir banner'ın maliyeti nedir?
Yine 5 yaşındaki bir çocuğun soracağı soruları soruyorsunuz.
Bana bir gün süre verirseniz, sanırım bir takım örnekler bulabilirim size.
Ancak bunlar bile yine eksik olmuş olur.
Haftada 500 dolar kulağa yatkın mıdır peki?
Doğru gibi sanki. En azından doğru bir aralık çerçevesinde.
Doğru bir aralık çerçevesinde olduğunu söylüyorsunuz.
Aranızda reklam gelirlerinin nasıl paylaşılacağına dair bir sözleşme var mıydı?
-Hiçbir fikrim yok. -Hiçbir fikriniz yok. Peki.
-Sikeyim çok yorgunum lan. -Önümüzdeki 5 yılın böyle geçecek.
Kafka falan mısın, nesin?
Aynı "Dava" romanı gibi olmaya başladı.
Bir sabah Gregor Samsa olarak uyanmışım ve işe gidememişim-
-çünkü bir de bakmışım bir böceğe dönüşmüşüm.
Kamboçya'ya ne zaman dönüyorsun?
-Bu bok biter bitmez. -Sessiz ol. Bu bir sır.
Genel olarak davayla ilgili neler düşünüyorsun?
Bittiğinde inan çok mutlu olacağım. Yarın sadece yarım gün sürecek.
Kapanış kararından sonra işimiz bitiyor.
Ne kadar para istiyorlar?
Uğradıklarını söyledikleri zararlar an itibariyle 20 milyon euro civarı.
Ama gelsinler de alsınlar o kadar parayı. Bende öyle bir para yok.
Tüm ofisimizin bir IRC'de (İnternet Sohbet Hizmeti) bir sohbet odasından ibaret olduğunu bir bilseler-
-buna inanmazlardı herhalde.
Ve inanmadılar da zaten, çünkü bize şirketler ve sözleşmelerden cahilce sorular sordular.
Evet, organize olmaya çalıştık. Ancak her seferinde çuvalladık.
Patronsuz bir organizasyon olabileceği fikrine kafalarının basbileceğini sanmıyorum.
Ne kadar küçük olduğumuzdan kimsenin haber yok. Sohbet odasındaki üç-beş kişiyiz sadece.
Bölge Mahkemesi'nde son gün
KAPANIŞ DURUŞMASI-Hakan R, eyalet yargıcı- Yıllık karlarının en az 170.000 dolar olduğunu konusunda ısrarlı oldum.
Ve bu asgari miktar.
Gottfrid Svartholm Warg'ın da beyan ettiği gibi-
-TPB'deki bir ilanın haftalık getirisi 500 dolar.
Adli Laboratuardan gelen rapora göre-
-baskın zamanında-
- 64 adet farklı reklam vardı.
Kaba bir tahminle...
500 dolar çarpı 64 dersek-
-haftada 34.000 dolar gibi bir sonuca ulaşırız.
Bu miktarı 52 haftayla çarparsak, yani yılın 52 haftasını temel alarak-
-yıllık 1.700.000 dolarlık bir kazanç olmuş olur.
Demem o ki, Pirate Bay'in pek de idealist olduğu söylenemez.
Saf ticari bir iş burada bahsettiğimiz.
Buyur buradan yak. 4 kere 52.
110 000 dolar. Çok büyük meblağ bu. O dönem hiç de öyle bir para kazanmıyorduk.
Doğru reklam sayısıyla hesaplarsak - 64'ün yerine 4 dersek yani-
-çok daha gerçekci bir hesap olmuş olur.
Ya o kadar çok şeyi yanlış hesapladı ki.
Roswall 64 farklı reklamı mı kastetti, yoksa 4 aynı reklamı sayfa sayısıyla mı çarptı bu?
-Evet. -Hasiktir! Kafayı mı yemiş?
Tam arkanda kendisi.
Bir Bambuser basın toplantısı yapmak niyetindeyiz.
Hayır ya!! Hayır! Hayır! Hala bizi organize suç şebekesi diye görüyorlar.
Nasıl bir şaka olduğuna kafaları basmıyor.
Organize olmayan bir suç, illa suçsa.
Yani hepiniz için mi? Sanırım mahkum edileceksiniz.
Monique'in bir resmini çeksene. Telif hakkının olması kaydıyla.
-Ben ayrılıyorum. -Güle güle.
Yardım lazım mı?
Bu benden bu hayatta alabileceğin tek yardım.
-Çok naziksin. -Öyleyimdir.
Ayrıca henüz ruhumu da kaybetmiş değilim.
İşte Fredrik, hadi basıp gidelim buradan.
Hadi ne kadar para kazandığımızı hesaplayalım.
Üstel bir fonksiyonla başlayalım.
-Bunun 64 katını alalım. -Aynen.
Ve N değişkeni için rastgele bir sayı seçelim.
10 ve 5.200 arasında. Sen İsveççe mi kod yazıyorsun?
Ve elde ettiğimiz sayının kare kökünü alalım ki "Monique'in ruhu kaç para eder"i bulalım.
Sonuç?
Harbiden matematiksel olarak hesaplasana.
Hadi be oradan, Pi sayısı deme bana.
Kafayı sıyırdı. Bir baksana doğru mu yazdı diye.
Tamam. Sana biraz avans vereceğim.
Kas hafızamda var doğrusu. Kalemle yazarken doğrusunu hatırlayamıyorum.
Klavyede yazar gibi yaparsam olur bu iş.
Ee 17 Nisan saat 11:00'de ne yapıyorsunuz beyler?
Mahkeme dışında kuyruğa mı gireceksiniz?
-Sabah 11 yerel saatle akşam 5 demek. -Ben de aynı şeyi düşünüyordum.
Gottfrid, sen şuraya otursan olur mu?
Hiçbir sikik basın konferansında yer almayacağım artık. Bıktım ulan!
-İngilizce olacak. -Sıçtığımın kameralarından da fena gına geldi.
-Ve siktiğimin saçmalığından! -Neyse sen otur buraya. Bu son.
Hayır.
Selam millet.
Burada, yanımda, TPB'den bazı arkadaşlarla beraberim.
İyice düşündükten sonra sorularınızı bize iletin-
-ve ne diyeceklerini birinci elden görün.
-Bu kadar sıkıcı olduğumuz bilmiyordum. -O kadar sıkıcı olan sensin.
Çünkü sen bunun bir parçası değilsin. Onu çeksene!
Anakata!
Ertesi gün Goddfrid Kamboçya'ya döner
Fredrik Laos'taki kız arkadaşının yanına gider
Bölge Mahkemesi karar günü 17 Nisan 2009
Bügün mahkeme, Pirate Bay'in arkasındaki adamların-
-telif hakkı ihlalinden suçlu olup olmadıklarına dair kararını açıklayacak.
(Bölge Mahkemesi kararı-17 Nisan 2009) Kararı canlı olarak svt.se'den 11.00'den itibaren canlı izleyebilirsiniz.
Hayır… Tabi ki, ama endişelenme.
Çünkü mesela ben takmıyorum kafaya. Sonra yine konuşuruz. Hoşçakal.
Babam benden daha çok gergindi.
Pirate Bay davasında karar anı geldi çattı. Saat 11:00.
4 mahkumun hepsi 1'er yıl hapis cezasına çarptırıldılar.
Suçları ise "telif hakkı ihlaline yardım ve yataklık etmek".
-Yani 1 yıl hapis cezası… -Delilik bu!
Bu bir şaka olmalı.
Aldırma anne. Birşey olmayacak.
Bunun tamamen sonuçlanması 5 yıl sürecek. Aldırma, boşver.
Bölge Mahkemesi'ni politikacılar yönetiyor. Biz oraya kumarhane diyoruz.
Sen sakin ol yeter.
Yalnız şimdi konuşamam. Basın toplantısını izlemem gerekiyor.
Tamam. Kendine iyi bak.
Bölge Mahkemesi, Pirate Bay Davası hakkındaki kararını açıkladı.
(TOMAS NORSTRÖM-Bölge mahkemesi hakimi) Uğratılan maddi zararın yaklaşık 4,5 milyon dolar olduğunu tahmin ediyoruz.
Siktir git. Hollywood'da sağlam bir iş bulacağına eminin senin şimdi.
Bu tam anlamıyla delilik!
Şimdiye kadar ki en iyi ses sistemi.
Şu an için zamanım yok, malesef reddetmek durumundayım.
Hayır, İsveç'te bir tek ben kaldım. Öbürleri ya çölde ya da ormanın tekinde bir yerde.
Hayır, bizi hapishaneye falan göndermeyecekler.
İsveç'te işlerin yürüyüşüne göre ...
…bizim temyiz hakkımız olduğu sürece davayla ilgili başka bir şey yapamazlar.
-Buna ne ad takalım peki? -LOL (Laughing Out Loud/sesli güldüm)?
Tüm bu ilgi ve alkış kıyamet için.
(CANLI INTERNET BASIN TOPLANTISI) Eğer bu bir film olsaydı, şu an filmin kahramanının-
-ilk belaya bulaştığı yerdeydik.
Karate Kid'e filmin başında sataştılar ve nihayetinde dayağı yedi.
Biz de aynı şekilde sadece dayak yedik.
Teşekkürler, Hollywood. Bize filmin sonunda hep iyilerin kazandığını öğrettiğin için.
Toplamda 100 milyon İsveç kronu istediler, değil mi?
Ve 30 milyon aldılar.
Ama 1 milyar da alabilirlerdi, bu durumu değiştirmez çünkü...
Bunu zaten ödeyemeyiz ve ödemezdik de.
(PER E. SAMUELSSON-Lundström'ün avukatı) Bu karar beni iliklerime kadar sinirlendirdi.
Hiç kaçarı yok böyle bir karar temyizde bozulacaktır.
Olmadı bunu düzeltmek için çölleri, denizleri aşacağımdan emin olun.
Bunun karşısında durmak bizim için çok önemli.
İsveç'in, yasalarla yönetilen bir ülke olduğunu yeniden görmek çok önemli.
(1 hafta sonra) Pirate Bay davasına bakan hakim tarafgirlikle suçlanıyor.
İnsanlar davanın yeniden görülmesini talep ediyor.
(PETER ALTHIN-Peter'in avukatı) Bugün gündemi sarsan haberi dün gece öğrendim.
Pirate Bay davasına bakan yargıç-
-telif hakları sorunları için çalışan kurumlara üyeymiş.
Davacının avukatlarının da bir parçası olduğu kurumlar bunlar.
Bunu öğrendiğimde dehşete kapıldım ve şok oldum açıkçası.
-Neden mahkemeyi bunun hakkında bilgilendirmediniz? -Güzel soru. Bilgilendirmedim.
Evet, nasıl düşündüğünü biliyorum.
"Onların yararına karar verirsem arkadaşlarım mutlu olacaklar."
Gülünç bu. Hukuk sisteminin bu kadar da kötü halde olduğunu bilmiyordum.
-Doğru bir karar mıydı peki? -Bunu isterseniz başkalarına bırakalım.
ANDRE RICKARSSON Eski SAPO/İsveç İsihbaharat Ajanı, Bilişim Uzmanı
Buradaki Tomas, yargıç. Kendisi bölge mahkemesi yargıcı.
O bir İsveç Telif Birliği'nin üyesi.
İşte bütün olay bu noktada.
İsveç Endüstriyel Haklar Birliği heyetinde koltuk sahibi aynı zamanda.
Bu iki kurumun ortak çıkardıkları bir yayın var, NIR.
Ve davacı tarafın bütün avukatları:
Peter Danowsky, Henrik Pontén ve Monique Wadsted.
Hepsi aynı kurumun aktif birer üyesi.
Yani kısaca bu insanlarla gereğinden fazla kaynaşmış bizim yargıç.
Grafiğe de baktığımızda bu gayet açık.
Tarafgirlik yapıp yapmadığını bilemem-
-ancak bu bilgiyi saklamış olması bile-
-onu dava için uygunsuz biri kılar.
Kararın üstüne gölge düşmüş durumda, zira tarafgirlik yaptığı algısı üst düzeyde.
Yargıç Norström bu işten çıkarı olmadığı şeklinde aklandı
Bölge Mahkemesi'nin kararına itiraz ettiler
LEE Fredrik'in kız arkadaşı
-İşte benim korsan kopyam. -İçimde bir parasit var.
FREDRIK ve LEE'NİN DÜĞÜNÜ
-Bu sen misin? Fredrik? -Evet.
-What's your job? - Bilişim. İnternet.
Gelenek ve göreneklerimize göre-
-nişan için ödeme yapman gerekiyor.
Nişan için ne kadar ödeyeceksin?
6.000 dolar?
Eğer onu terk edersen, geline başlık parasının iki katını ödemek zorundasın.
Bu da 12.000 dolar demek. Kabul mü?
Lütfen adını yaz ve imzala.
Hoşuna gitti mi? İyi bari.
-Nefis! Nefis! -Merhaba!
12.000 dolar vereceğimi bilmesem seni boşardım.
Pirate Bay'de işler hep böyle yürüdü. Kaos ve dalavere.
Geçen Pazartesi Yargıç Norström'ün başkanı olduğu-
-Stockholm Bölge Mahkemesi'nden bir karar geldi.
Black Internet, Pirate Bay'in ISP'si (internet hizmet sağlayıcısı)-
-kapatılmalıymış ve Pirate Bay'e girişi sağlamaya devam ederse de-
-sitenin çalıştığı her gün başına 75.000 dolar ceza keseceklermiş.
Sonrasında kıyamet koptu.
Onlar hukuksal alanda dolap çevirdikçe, biz de teknik alanda dümen çeviriyoruz.
Farklı silahlarla süregiden bir taktik savaşına benziyor bu.
Pirate Bay'in çalışmadığını fark ettiğimizde-
-etrafımıza bakındık, zira her zaman yedeğini alırız.
(PIONEN WHITE DAĞI-Veri Merkezi) Sonradan farkettim ki Pirate Party (Korsan Partisi) kendi ISP'sini tescillemişti.
Korsan Partisi telif hakları yasalarının reformu, açık bir internet-
-ve kültür eserlerine özgür ulaşım için çalışıyorlar.
Fatkettim ki eğer Korsan Parti tarafından host edilirsek-
-ve birileri onları da kapatırsa, bu bir partiyi kapatmak anlamında gelir.
(KORSAN PARTİSİ-Pirate Bay kararından sonra AB parlamentosunda 2 sandalye kazandı) Bunun da anlamı İsveç'i Avrupa Birliği'nde temsil eden siyasi bir partiyi kapatmak olur.
Bu da en yüksek düzeyde politik sansür anlamına gelir.
Eğer Korsan Partisi tarafından host edilirsen, politik koruman olur.
Yani diplomatik dokunulmazlık kazanmak da diyebiliriz buna.
Günler süren spekülasyon sonrasında "Rapport" programı olarak, Wikileaks'in-
-sunucularının güvenliğinden bundan sonra Pirate Bay'in sorumlu olacağını doğruluyoruz.
Wikileaks ya da Korsan Partisi, TPB ile ne yaptıysalar aynısını taklit ettiler.
Wikileaks'e politik bir parti üzerinden koruma sağlamak-
-ve bunu aynı internet bağlantısını paylaştırarak yapmak.
Wikileaks'e sızan her belge TPB'de yayınlandı çünkü orada hiçbir sansür yok.
Gottfrid teknik işlerde ve veri şifrelemede ustadır-
-ve birçok farklı projede çalıştı.
Wikileaks'i meşhur eden şu malum "Organize Cinayet" videosu mesela.
"Şu ölü piç kurularına bir bakın"
(Zürih, İsviçre) Julian'ın Gottfrid'e saygısı büyük.
Bir keresinde Gottfrid şöyle demişti: "Yeni bir müşterimiz var, WikiLeaks."
(Ex-Wikileaks sözücüsü) "Yardıma ihtiyaçları var, çünkü saldırı altındalar."
Onla ilk tanışmamız, bir faturayı ödemek zorunda olduğumuz bir zamana rastlamıştı.
Çünkü aramızdan kimse, ki bu sabit bir sorundu artık...
Hiçbirimiz şu salak müşteri numarasını hatırlamıyorduk.
Ve kimse müşteri hizmetleriyle telefonda iştigal etmek istemiyordu.
2008'de faturayı nakit olarak ödemek için İsveç'e uçakla gittim.
Gottfrid hep WikiLeaks'ten gelecek parayı istemediğini söylerdi.
Uçağa atladım ve 1 yıldan biraz da ötesine kadar ön ödemeyi yaptım.
Julian benimleydi. O da uçaktaydı.
Sonrasında parayı teslim etmek için Gottfrid'le bu buluşmayı ayarladık.
Bu buluşma, hayatımın en acayip olaylarından biri oldu.
Otele geldi ve dışarıda bir arabada onu bekleyen biri vardı.
Ve Gotfrid o kişiye, pencere kenarında görünür şekilde oturacağını söylemiş.
Yani dendiği gibi lobide öylece oturdu.
Uzun saçlarıyla, tamamen...
-Tuhaf! Kafayı yemiş bir halde. -Ve gerçekten çok garip davranışlar sergiledi.
30 saniyede bir, pencereden arabadaki herif hala orada mı diye bakıp duruyordu.
Julian ve ben orada dikilmiş duruyorduk-
-en basitinden beraber takılırız işte diye düşünüyorduk.
Biz de ona odaya gelip gelmeyeceğini sorduk.
Şu haldeydi: "Hayır, hayır olmaz." Kendi etrafında dönüp duruyordu.
Bunu daha önce hiç duymamıştım.
Biraz nakiti uzattıktan sonra arabadaki eleman arabaya atladı-
-ve basıp gittiler biz de kala kaldık...
PRQ buluşması böyleydi işte.
Peter Sunde'ye içten bir hoşgeldin.
İlk soru: Bütün bir endüstriyi mahveden bir katil misiniz?
O ünvanı seve seve üzerime alırdım ama yapamam. Üzgünüm ama bunu kendileri yaptılar.
-Şimdi sizinle ilgili hukuksal bir dava var. -Tek bir tane mi?
Kaç tanedir bilemem ama hakkınızda birtakım tartışmalar sürüp gidiyor.
Yeni bir fikirle çıkageldiniz: Flattr.
Pirate Bay'in civcivli zamanında yaptığımız tartışmalardan ortaya çıktı.
İki taraf vardı. Bir taraf dosya indirmede bir sorun görmüyordu.
Öbür taraf da internet üzerinden hiç para kazanamadığından yakınıyordu.
-Ve sonuçta kısır bir hale gelmişti. -Flattr'ın çalışma prensibini anlatır mısınız?
Bir kullancı olarak bir hesap açıyorsunuz ve hesabınıza para koyuyorsunuz.
Aylık ne kadar ödeyeceğinizi belirliyorsunuz.
Sonrasında Flattr düğmeleri devreye giriyor. Aynı Facebook'taki 'like' düğmeleri gibi.
Siz tıkladıkça Flattr bunu ay sonuna kadar kaydediyor.
Ay sonunda ise eser başına tıklama sayınız hesaplanıyor-
-sonrasında ise hesabınızdaki para tıklanma sayınız ile orantılı olarak pay ediliyor.
-Para nereye gidiyor peki? -Doğrudan eser sahiplerine.
Bütün konsept bundan ibaret.
Pirate Bay davasına bakan temyiz mahkemesinin duruşması bugün başladı.
Hadi bugün de el sıkışalım.
-Bütün ekip hastayız haberin olsun? -Terlemekten sırılsıklam oldum.
1 haftalığına araba kiralamak 400 dolar.
Bense bunu 600 dolara aldım ve bunu 6 hafta boyunca kullancağım.
-Yasal mı bu? -Tabi ki, vergilerini bile ödedim.
Park biletlerini sallamıyorum bile - 7 milyon dolar borcum var zaten.
Temyiz Mahkemesi'ne, lütfen.
-Gottfrid gelecek mi? -Hiç sanmam.
-Tabi buraya ışınlanmazsa. -Anladım.
Bu sabah parasit enfeksiyonu nedeniyle Kamboçya'da hastaneye kaldırıldığını yazdı.
Evet, hakikaten gelemezmiş zaten.
-Başka davalarınız var mı? -Özel davalar.
-Ceza tazminatı zımbırtıları. -Kaç tane?
Bir taneis İtalya'da, bir tanesi Hollanda...
Danimarka'da bir tane celbi gelmeyen var, bir tane de Norveç'te.
Kuveyt, İrlanda. Daha nolsun?
Asıl önemli olan ne biliyor musunuz?
Toplumumuzun nasıl olması gerektiğine dair bir bakış atmak çok önemli bence.
Büyük şirketlerin daha fazla kar etmesini engelleyecek bir profil olmalı.
Nasıl hissediyorsunuz? 8 gün kaldı.
Sıkcı. Video izleyip duruyoruz sadece.
Kendi adınıza söz almak istediniz ancak izin verilmedi, doğru mu?
Kanımca yeni duruşma sistemi gerçekten çok kötü.
Yeni kanıt veya materyal sunamıyorsunuz. Hatta mahkemede olmamıza gerek bile yok.
Sadece eski bilgi ve belgeler üzerinden yorum ve icra yapabiliyorlar.
Hey, geldiğiniz için sağolun!
-Nasılsın? -Fena hastayım.
O zaman ne diye elimi sıktın?
-O da hasta. -Neyin var?
Üşüttüm ve gözümde enfeksiyon var. Üstğüne bütün gece hiç uyumadım.
Gottfrid'in annesinden kısa mesaj geldi az önce.
Hala Kamboçya'da olduğunu yazmış.
Gerçekten de çok hasta olduğunu söylüyor.
Daha önce de problemleri olmuştu.
On a bir baktığında, sağlık pek de ilk akla gelen bir şey değil.
-Bugünlerde ne işle uğraşıyorsunuz? -Web sitlelerini işletiyorum.
Kamboçya'da mı, Tayland'da mı?
İnternet işinde, internetin olduğu her yerde iş bulabilirsiniz.
Eyalet savcısı Roswall, davalıları mahkeme kararına rağmen-
-karardan sonra siteyi çalıştırmaktan ve mahkemeye itaatsizlikten suçladı.
1 yıllık hapis cezasının her 4 sanık için de onanmasını talep ediyor.
Tünel bilgisayarı Korsan Partisi ile beraber Pionen'de duruyor.
Pionen, Apple tarzı fiyakalı bir yer.
Tünel bilgisayarı internetten Pirate Bay'e giriş yapılan yer.
Sonrasında arkaplanda bir yerlerde olaylar gelişiyor zaten.
Gizlenmiş olan gerçek suncularda.
Şu an gerçek dağın oraya doğru yoldayız.
Bayağı pahalı bir masa oldu bu.
-6 çekirdek? -12 çekirdekli.
12 çekirdekli 4 ana işlemci.
İşte. Pirate Bay. Bütün olay bu.
Verimli bir gemi yürütüyoruz burada.
Buradaki Pirate Bay'i çalıştıran insanlar nerede şu an?
Bilmiyorum. Korsan Partisi'ne sorun, band genişliğini onlar sağlıyor.
Başındaki adamlar bir ya da iki defa değişti yalnız, onlara devrettiğimizden beri.
Bölge Mahkemesi'nde Korsan Partisi'nin bize verdiği desteği özler olduk açıkçası.
-Otobüsler falan. -Otobüsler Korsan Bürosu'ndandı.
Korsan Bürosu muydu onlar? Trampetlerle, bayraklarla vesaire.
Galiba bizi unuttular.
Korsan hareketinin bedava dosya paylaşımıyla ilgili fikirleri-
-artık pek tutulmuyor.
Gelip geçici bir hevesti sadece. Ayakta kalacaklarını hiçbir zaman düşünmedim zaten.
-Bunları istemiyorum. -İmzalamak zorunda değilsiniz.
Ancak hukuken size tebliğ edilmiş oluyorlar.
Ne demek bu?
-Sizi imzalamaya zorlayamam. -Tabi ki hayır.
-Ancak size tebliğ edilmiş oluyor. -Kimsin sen?
-Celp görevlisiyim. -Kimliğini görebilir miyim?
Son 4 rakamı da lütfen?
-Sigarayı bırakmalısın. -Kokuyor muyum?
Bu benim için de stresli bir iş.
-Bu işi yapmak kötü hissettiriyor mu? -Bir nevi.
-Ama parası iyi değil mi? -Hayır.
-Neden yapıyorsun o zaman? -Bu benim işim.
Çocukların var mı? O zaman anlarım, ama bence kendine daha iyi bir iş bul.
Aslında düşünmüyorum değil.
-Bu Danowsky'den mi? -Neyle ilgili olduğunu bilmiyorum.
-Nereden geldiğini bilmiyorsun yani? -Hollanda.
-Tamam. Bol şans. -Teşekkürler. Bilmukabele.
-Harika bir işi var. -Onun adına üzüldüm.
Ben üzülmedim. Park cezası kesen kadın görevli gibi.
TV'deki tartışmayı izledin mi?
Genç bit kız konuştu: "Bu olup bitenlerin genç insanların suç işlemek istemesiyle ilgisi yok."
"Sadece farklı bir tüketim modelleri var."
"Filmlere ve müziklere bu şekilde ulaşmak istiyorlar."
"Onları avlamak korkunç bir şey. Bunun yerine piyasa kendine çeki düzen vermeli."
Hayat internetten daha harbi.
Bu, sanırım böyle bir yerde son derece cidden radikal bir fikir olarak kalır.
Soğuk savaştan sonra düşmanlar icat etmek zorundaydılar-
-öldüremeyecekleri türden.
Terör, korsanlık ve uyuşturucular.
Şurası kesin ki PRQ'nun belli bir müşteri kitlesi var-
-ki bazıları bunların terör, korsanlık ve uyuşturucu ticaretiyle ilişkilendiriyor.
Bu inkar edilemez.
Galiba bu üçünün hepsinin birden aynı anda tek bir müşterisi var.
Yani Gottfrid Svartholm Warg!
Hem korsan hem de keş.
Ve onla iki kelam ettiğin zaman, biraz tırsarsın.
Taliban olduğunu bile düşünebilirsin.
(Gottfrid'in arkadaşı) Kamboçya'dan geri döndüm. 1 aydır oradaydım.
Gottfrid'in sağlığından cidden endişe ediyordum.
Çok fazla hakkında konuşmak istemiyorum...
Devamlı bir madde kullanıcısı değildi.
Arada sırada kullanırdı işte. Yetiştirilmesi gerekn işleri olduğunda.
Yapılması gereken bir işi olduğunda bu işten dolayı stres yapar.
Böyle dönemlerde çokça uyuşturucu kullanır.
Burada öylece durup bakamazdım.
Uyuşturucuyla cebelleşen arkadaşlarım daha önce de oldu.
Ve bu… Ne diyebilirim ki? Zor.
Bir arkadaşının başına gelmesini istemeyeceğin bir şey.
(Irkçılık karşıtı gösteri) -Ne yapacağız? -Irkçılığı ezeceğiz!
-Ne zaman? -Şimdi!
-Ne zaman, ne zaman, ne zaman? -Şimdi, şimdi, şimdi!
--Ne yapacağız? -Irkçılığı ezeceğiz!
Brokep/Peter sikik, solcu, vejeteryan, amdan götten piçin teki.
Ama taşaklı biri çünkü Pirate Bay işinde o da var?
-Bütün mülakatları, röportajları o veriyor. -Yine de puştun teki.
Bunu ideolojik am budalası içgüdüleri yüzünden yapıyor.
Dönüp de kendi götüne bakması ve kendi hayatını tekrar eline alması gerekiyor.
Bir iki bira attığında dünyanın en çekilmez insanı oluveriyor.
Esas sorun da bu zaten, her allahın günü biraya vuruyor kendini.
İsveç'teki sağcı partilerle hiçbir bağlantısı yok mu peki?
Carl Lundström, bizimle beraber davalı olanlardan biri-
-eskiden aşırı sağcının tekiydi.
Bir sürü boktan şeye ön ayak oldu. Ama sonunda-
-gitti yahudi bir kızla evlendi. 4 çocuğu var şimdi.
10-20 yıl önce ona aşırı sağcı diyebilirdin.
Ama şimdi pek öyle görünmüyor.
Eğer Carl Lundström yabancı düşmanıysa ben de öyleyim.
Ne zaman dövülsem ya da soyulsam, yapan hep göçmenlerdi.
Bu arada şu 7. nesil Fin göçmenlerini kastetmedim.
Şu malum pis sikik göçmenleri kastediyorum.
Ne diyebilirim ki. Böyle konulara gelince tam bir aptal.
Hiçbir zaman kendi muhakemesini yapmamış. Ebeveynleri ne diyorsa onu tekrar ediyor.
Alkolik ırkçı götün teki işte.
-Ama yine de onu severim. -Peki ya şuna ne dersin?
Pirate Bay davasında aleyhimize kullanılan bütün epostalar Anakata'dan çıkma.
Anakata - sikik bilgisayarını nasıl şifrelemesi gerektiğini bilmeyen adam!
Peter ve ben bile epostalarımızı şifeledik. Ama Gottfrid bunu yapmadı!
Gottfrid gelmiş geçmiş tüm bilişim tarihinin en salak adamıdır.
Pirate Bay de böyle sımsıkı sağlam. Yersen!
Şarjım bitti.
Hayret hiç kamera yok ortalıkta.
-Evet, bugün son gün. -Nihayet! Eve dönüyorum.
-At çöpe gitsin. -Öyle ya da böyle ben tebliğ etmiş oldum.
Bunu YouTube'da mı yayınlayacaksınız?
-Çöpe atabilirsin onları. -Sen at.
-Beni onları almaya zorlayamazsın. -Tebligat yapılmıştır.
Evrakları yere atan sensin.
Kasım 2010 Temyiz Mahkemesi'nin kararı arifesi
Hadi ama!
Uyumak istiyorum.
Sabaidee!
Yarın aklandığımda onlara milyonlarca dolarlık davalar açacağım.
Milyarlarca! En az!
Fantastik meblağlar konusunda onlar kadar olamayız. Cumartesi İsveç'e indim.
Sunucu odasında yeni Leaks projesinin sunucularıyla ilgili yardımcı oluyorum.
Julian ve belki Anakata haricinde herkes WikiLeaks'i bırakıp gitmiş.
Çünkü Julian'a aşık bir nevi.
Siktir! Döneceksen sinyal ver götünü siktiğim!
Kahretsin!
-Nasılsın? -İyiyim.
Seni yeniden görmek güzel. Nasıl iyi mi durumlar?
Bugün hayatında neyin gerçekleştiğini biliyor mu bu insanlar?
-Hayır. -Eşin de mi bilmiyor?
Hayır.
Bilemiyorum. Fredrik'e göre hava hoş. Eve gitmekten imtina edebilir.
Ne demek istiyorsun? Eve dönmek gibi bir planım yok benim.
Bilmiyorum valla. Ne olacağına dair hiç ipucu yok.
Tereddütteyim. Ama herhangi bir mahkumiyeti habul etmeyeceğim.
Hapis cezasını çekebilirim. Ama zorunda değilken neden uğraşayım?
Gerçekten bunun için geçerli hiçbir neden yok.
Etrafına bir bak. Neden burada 5 yıllığına kalmayayım ki?
Yapmadığın bir şey için hapse giremezsin.
Yani durum politik sürgün olarak gözüküyor.
Kurban edilen kişi olmak istemiyorum.
Ama hüküm giyeceğimi sanmıyorum.
Vur tahtaya… Göreceğiz bakalım.
Şerefe!
KARAR GÜNÜ 26 Kasım 2010
Bira oğlum!
Üzüntüden mi yoksa mutluluktan mı sarhoş olacaksın?
12 dakika sonra söylesem olur mu?
Hey! İnternet şimdi kendine geldi! Kıyamet alameti bu.
Lag yapma bee!
"Eğer TPB kurucuları beraat ederlerse, bu internet özgürlüğü için zafer olacaktır."
Gözümdeki enfeksiyona bir baksana!
"Korsan Gottfrid Svartholm Warg tıbbi bakımda tutuluyor."
Gottfrid Svartholm "hastaydı".
"…kısaltıldı ancak tazminat arttırıldı." Mahkum edildik.
Mahkum edildik. Domstol.se. Spam bu.
Bağlantıyı kopyala. Hemen altındaki bağlantı linki!
"Temyiz Mahkemesi davalıların suça iştirakinin kanıtlandığnı varsaydı."
"Fredrik Neij 10 aya, Peter Sunde 8"-
-"ve Carl Lundström de 4 ay hapis cezasına çarptırıldı."
-Peki ya Gottfrid? -O bu davada değil ki.
Doğru ya.
Tazminat ise 4.5 milyondan 6.6 milyon dolara çıkarıldı.
Buyur… Kaybettik. Siktiğimin gerizekalıları.
Annemi arıyorum.
Naber. Sadece daha kısa ceza aldığımızı söylemek için aradım.
Ama temyize gideceğiz. 1 yıl yerine niye 8 ay verdiniz diye.
Sadece aramak ve bunu demek istedim. Yani öyle çok da kafaya takmayın.
Okumam gereken 59 sayfa var.
Tamam, harika. Kendine iyi bak.
Beyinsiz sikikler.
-İnternet gitti gene! -Hay bin kunduz! Evet, gitmiş.
Sıçtığımın Window$'u!
Zaman aşımı 5 yıl.
Uluslararası arama emri de çıkaramazlar.
Burada oturup 5 yıl boyunca 31 çekebilirim. Ve yapacağım da.
5 yıllık mı 31 çekeceksin? Tek atımlık?
Yok yapıp yapıp duracağım.
Bu internetin yasadışılaştırılması demek.
İnterneti, suç işlenen bir yer olarak yaftalıyorlar. "Kapat gitsin."
Henüz CNN veya BBC'de bile değiliz! Bu beni sinir ediyor! Hadi ama!
Sanırım artık çok da matah olmadığımız gerçeğiyle yüzleşmeliyiz.
-Bay'in şerefine! -İnternet ne zaman gelir?
Belki 2 saat içinde. Şanslıysak tabi.
Şubat 2012'de, Yüce Mahkeme, temyizi reddeder.
Mahkeme hapis cezalarını ve 6.6 milyon dolarlık tazminatı onar.
Peter, İsveç'te hapis cezasını çekmeyi bekliyor.
Fredrik Laos'ta kaldı. Interpol tarafından aranıyor.
Gottfrid Kamboçya Polisi tarafından tutuklandı ve İsveç'e iade edildi.
Ve hemen diğer hacker'lık suçlarından dava edildi.
Baylar bayanlar, sevgili arkadaşlar.
Bugün burada bulunmamızın nedeni-
-Avrupa Parlamentosu'ndaki en sıcak gündemlerden birini tartışmak.
Beni buraya çağırdığınız için çok teşekkür ederim. Buraya davet edilmem gerçekten çok cesurca.
Uzun süredir telif endüstrisinin göt ağrısı oldum.
Pirate Bay'in sözcülerinden birisiyim.
TPB dünyanın en büyük dosya paylaşım sistemidir.
Napster'ın en iyi zamanından 10 kat daha büyümüş durumda ve daha da büyüyor.
Çeviri: @Rezildans