Tip:
Highlight text to annotate it
X
Zafer!
Calugareni Çeviren: Abdullah SADIKER İyi seyirler...
100 yıldan fazla bir süre boyunca,
Avrupa Osmanlı ordularının akınlarıyla titredi.
1593'te
Sultan III. Murad bölünmüş Avrupa ile kendisi arasındaki son engeli
ortadan kaldırmak için,
Sinan Paşa komutasındaki ordularını Viyana'ya doğru sürdü.
Yüzyıllar boyunca tekrarlanan bir mucize eseri,
bu ordular üç küçük prenslikle karşılaşmak zorundaydı:
Eflak, Erdel ve Boğdan (Moldova).
Bu üç prenslik de bu savaşta çok önemli bir rol oynayacaktı.
Bu zor günlerde bir adam kendi kaderini yaşamak için,
tam olması gereken yerde ortaya çıkacaktı.
Patrascu'nun oğlu ya savaşı kaybedip mahvolacak, ya da savaşı kazanıp,
bir prens olacaktı.
MICHAEL THE BRAVE THE BATTLE OF CALUGARENI
Yiyin, asilzadeler!
Tıkabasa yiyin! Sizi zayıflamış görüyorum!
Belki de benim ikramımı beğenmediniz.
Elbette beğendik!
- Güzel mi? - Evet, güzel!
Beni duyuyor musun Pavel? Bu sana bana bir daha karşı gelmemeyi öğretecektir!
Kazığa oturtun onu!
- Yiyin! Hoşunuza gitmedi mi yoksa? - Elbette gitti, majesteleri.
Benden korkuyorlar. Bu günlerde tek geçerli yol da bu.
Selim Paşa, ben sana sadığım. Bunu kudretli sultana da iletiniz!
Sana iki araba dolusu sağlıklı çocuk verdim.
Biliyorum, artık daha fazlasını yapamayız. Ama...
Sana iki araba dolusu altın da verebilirdim,
Eğer bana istediğim adamın kafasını verseydin.
Ya daha fazlasını hakediyorsa?
Voivode Alexandru seni affetti!
Hayır. Çünkü ben onu affetmedim.
Michael, her zaman senin yanında oldum. Benden istediğin her şeyi yaptım.
Evimiz küle döndü. Vatanımızın dışında saklanıyoruz.
Voyvoda başına ödül koydu Bu nerede son bulacak?
Tüm yolları deneyeceğim Stanca, Beni neye götürürse götürsün farketmez.
Alexandru'nun adamları peşimde. Sadece bir süreliğine durdum.
Nicolae nerede?
- Onu sakladım. - Nerede?
- Onu yanıma alacağım. - Hayır.
Hayatı tehlikede. Alexandru intikam istiyor, eğer gittiğimi görürse...
- Hayır. Onu alamazsın. - Bu tür sözlere alışkın değilim.
Alışmalısın. Herşeyimi benden aldın Michael.
Başarsan bile,
kısa süren mutluluğumu ve huzurumu bana geri veremezsin.
Endişelenme! Kimse oğluma zarar veremeyecek. Sen bile.
Özellikle sen.
Kendisine karşı ayaklandığın için,
Voyvoda Alexandru yakalanmanı emretti, Craivo'nun generali.
Kilisenin içinde değil.
Tuzak olmasından korkuyorum.
Yakışıklısın ama, aptalsın Hassan.
Anlamıyor musun? Söz verdim.
Çok fazla sessiz.
Atlar da havadan bir şeyler sezdiler
Selim Paşa...
Buzesti kardeşler...
Tam zamanında geldin, Mihal. Kaçmayı nasıl başardın?
Kolay oldu, Selim.
Radu... Peder Stoica... Kardeşler, bu defalık geçmelerine izin verin!
Sadece bir kere.
Ama çocuklar olmadan!
Kimse kıpırdamasın!
Benim hatırım için, bırakın yanlarındakilerle geçsinler!
Bu çocuklar bizim çocuklarımız.
Niçin, Michael?
Onun yardımı olmadan, İstanbul'a gidemem.
Onu çok iyi tanıyorum. Asla ibadet zamanını geçirmez.
Selim benim çocukluk arkadaşım. Lütfen, bırakın geçsinler!
Yolu açın! Bırakın geçsinler!
Michael!
Anne...
Sen de mi ruhunu onlara sattın. Voyvoda Patrascu'nun oğlu...
Hiçbir şeyi umursadığın yok! Neye mal olursa olsun tahtı istiyorsun!
Kendinden utanmalısın! Sonsuza kadar lanetlisin artık!
Otur ve düşmanlarının halkınla alay etmesini izle!
Beni lanetleme anne!
Peygamberin öğretileri harika, ama hala anlamıyorum.
Niçin hala bu zavallı ülkeleri hakimiyet altına almak istiyorsunuz?
Bu ülkedeki, en güçlü adam olmak istiyorum.
Mihal, dostum... Burada en kudretli biziz.
Bana bakın!
Hanginiz en güçlü?
Onunla dövüşmeye kimin cesareti var?
Sen! Buraya gel!
Bu bıçağı istiyor musun?
Evet, efendim.
- Onu haketmelisin. - Edeceğim, efendim!
Vur ona!
Vur ona!
Sana dediğimi yap!
Sana dediğimi yap!
Bekle!
Şimdi saldır ona!
Yeter!
Ayağa kalk!
Öldür onu!
Bunlar benim çocuklarım, Mihal.
Adın ne?
Hasan. Önce, çirkin ve kirli iken adım Ionica idi.
Şimdi ise Hasan. Beni öldürebilirsin, benim için hala vefasız birisin.
Kendini kontrol etmeyi öğrendin, ama tamamen değil.
Eğer seni sevmemiş olsaydım, seni öldürmek zorunda kalırdım.
Belki de bunu yapmadığın için, pişman olacaksın.
Değişmedin, Mihal.
- Selim, sana bir şey sormak istiyorum. - Dinliyorum.
Niçin Sinan Paşa'nın ordusuna katıldın?
Allah bir gün bana büyük bir vezir olabileceğimi ilham etti.
Rüya görüyorsun, Selim.
Mihal, amcan Lani sana para yardımında bulunacak mı?
Bilmiyorum.
İki gün önce, Alexandru senin başın için bana iki araba dolusu altın teklif etti,
ve şu anda seninle birlikte olma konusunda kafam karıştı.
Allah bana bu aklı annem istediği için vermedi.
Bu bizi zengin edecek.
Eğer bu kadar parayı gönlüyle veriyorsa, daha ne kadar verebilir acaba?
Bırakalım ödesin! Daha sonra kararlaştırırız.
Mihal! Alexandru burada.
Lani, ne istiyorsa ver!
Tekrar düşün, Michali! Bu büyük bir anlaşma.
Hayır, ne istiyorsa vereceğiz.
Hadi! Kımılda! Defol!
300 bin altına daha ihtiyacımız var.
Sakalıma yemin ederim ki, tüm varlığımı sana verdim!
- Geri ödeyeceğim. - Evet, fakat ne kadar edeceğini biliyorsun...
Toplam 520 bin altın. Faiziyle birlikte 543 bin eder.
- Sana söyledim, yeterli değil. - İmzala şurayı!
Di Ventini ile konuştum, Genovese'nin en zengin bankeridir.
- Seni bekliyor. - Di Ventini...
- Ondan bir altın bile alamazsın. - Niçin, Selim? Nerden biliyorsun?
O günahını bile vermez.
Üzgünüm, sinyor Michele, ama korkarım hayır demek zorundayım.
Rosana!
Seni prens Michele ile tanıştırayım.
Başka bir probleminiz olursa, sadık hizmetçiniz hep burada.
Rosana, prensi eğlendir.
Kardeşim Carlo pek meşhur aceleciliğimizin bir simgesidir.
Ben Rosana.
Merak ettim...Konuşmanızın konusu neydi acaba?
Eminim her şeyi işittiniz, kontes.
Amaçları için savaşan insanları görmek çok heyecan verici.
Zayıf noktalarını ve dokunaklı yönlerini görmeye başlıyorsun.
Hedefin için pek de iyi yalvaramadın.
- İstemeye alışkın değilim. - O zaman istediklerini nasıl elde edeceksin?
Yıllardır burada yaşıyorum. Garip bir dünya burası.
En kısa yol hiçbir zaman için doğru yol değildir.
Bir gülümseme ölüm getirebilir, bir kaş çatma da hayat.
Size bir şey sorayım! Kaç yaşındasınız kontes?
Prens... Di Ventini'nin evi son umudunuz mu?
Evet.
- İstediğiniz parayı alamazsanız ne olacak? - Öleceğim.
Basit kararların adamı gibi görünmüyorsunuz.
Kontes Rosana, güneşin doğmasını bekleyen
insanların da var olduğunu hiç düşündünüz mü?
Onlar için o an belki hiç gelmeyecek, ama onlar asla vazgeçmeyecek.
Kadın ne dedi? İşleri yürüten o.
Ne dedi? Kelime kelime anlat bana!
- Garip bir dünyada yaşadığını söyledi. - Parayı verecek mi?
Bilmiyorum. Hiçbir şey söylemedi.
- Güzel mi? - Niçin sordun?
Senin benden daha yaşlı olduğunu gösteriyor.
Mihal, iyice düşün. Yarın canlı ve tek parça halinde ayrılabiliriz.
Param...
Ventini efendi...
Lütfen buyrun ekselansları!
Signorina contessa, Sizin sadık bir hizmetçinizim.
Kızkardeşim sizin gerçek doğu dekorasyonlarınızı görmeyi çok istedi.
Beni de kendisiyle birlikte gelmeye ikna etti.
Bugün güneşe bakmaya çalıştım. Çok zor.
- Gözlerim yaşlarla doldu. - Teşekkürler contessina.
Prens hazretleri evimize yaptığınız ziyaretten dolayı müteşekkiriz.
Şüphelerimizin sizinle bir ilgisi yoktu.
Tüm gece boyunca yatağımda döndüm durdum.
Eğer Alexandru Sinan Paşa'ya yüklü bir miktar öderse
Sultan kelleni uçurur, sevgili yeğenim.
Bak şu domuza! Nasıl da acıyarak bakıyor bize.
Sinan Paşa ödeyeceğin parayı kabul etti, seni görmek istiyor.
Çok dikkatli konuşmalısın onunla. Her an ruh hali değişebilir.
Seni sefil ahmak!
Bu o mu?
Genç adam, kendini nerede sanıyorsun? Roma mahkemesinde mi?
Yüce sultanın önünde eğilirsin ve onun ayakkabısını öpersin.
Dediğimi yap da bir göreyim bakalım!
Tamam...Böyle işte. Kalk!
Hakkında iyi şeyler duydum, ilk izlenimlerim çok iyi.
Dindar bir adamsın, zenginsin...
Alexandru ile düşmanlığın hakkında çok kötü şeyler işittim.
Onun sultana ihanet ettiğine dair bazı deliller bulduk.
Ama yine de onun sempatisini kazanamayabilirsin.
Yüce efendimiz, yüce sultanı memnun etmek için elimizden gelen her şeyi yaptık.
Sana bir şey soran oldu mu? Gidelim!
Bu adamın gerçek düşüncesinin ne olduğunu bilmiyoruz.
Alexandru ise her zaman bize boyun eğmiştir.
Alexandru da burada!
Yüce İsa... Kutsal bakire, yardım edin bize!
Burada sana sadece Allah yardım edebilir!
Merhamet, yüce sultanım!
Merhamet, yüce hükümdar!
Divan sona ermiştir.
Bekle! Biraz daha kal sen!
Bizi yalnız bırakın!
Benimle gel.
Seni sevdim. Burada tek göreceğin dalkavuk insanlar,
hatta atlarının toynakları Avrupa'nın tozlarıyla dolu olanlar bile.
Ama senden hoşlanmayabilirdim de.
Nasıl cüret edebildin?
Sadece bir canımız var, yüce sultan.
Doğru... Ne yazık ki!
Efendim! Bana merhamet edin! Yüce sultanım!
Murad! Pişman olacaksın!
Onu seçtiğin için, pişman olacaksın.
Mihal bey,
Allah'ın insana verdiği en değerli hediye nedir sizce?
- Hayat. - Öyle olmasa bunu söyleyemezdin.
Çok küçük düşünüyorsun.
Küçük bir bölgeyi yöneteceksin.
Bir gün senin yaptığın gibi, sizin hükümdarlarınız benim adamlarıma rüşvet verecek,
ve emirleri ben vereceğim.
İnsana bahşedilen en büyük nimet güçtür, Mihal.
En değerli olanı ve en can sıkıcı olanı.
- Dinle! - Dinliyorum yüce efendim.
Gittiğin zaman küçük bir ülkenin fakir bir prensi olacaksın.
Komşuların seni küçük düşürecekler, bizden korkacaksın...Korkmalısın da!
Gençken Sinan da bir Hristiyandı.
Sana bir ordu vereceğim ve gücün ne olduğunu anlayacaksın.
Ne dersin?
Ben asker tabiatlı biri değilim ve sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem.
- Sadece kendi başımın derdindeyim. - Çok kötü!
Allah bazen zavallı ruhları güçlü bedenlere koyar.
Niçin?
- Alexandru az önce bağırırken ne diyordu? - Beni seçtiğiniz için pişman olacağınızı söylüyordu.
Çok fazla başının derdine düşme
Gerçekten bir gün seni seçtiğim için pişman olabilirim.
Niçin içeri girmiyorsunuz yüce prens, herkes sizinle tanışmak istiyor.
Buraya sana teşekkür etmek için geldim. Gitmeliyim.
- Üzüldüm. - Bana niçin yardım ettin?
Bizden devamlı para isteyen diğer adamlara benzemiyordun.
Nasıl yalvarılacağını bilmediğini görmek beni çok etkiledi.
- Memleketimin neresi olduğunu biliyor musun? - Artık biliyorum. Erdel'in doğusu.
Yakında oraya, Alba Lulia'ya seyahate çıkacağım.
Arkadaşım Christina von Habsburg,
Prense Sigismund ile evleniyor.
Ülkene çok yakın olacağım,
ve doğal olarak paramın peşinde olacağım.
Saçmalıyorum işte. Ülken hakkında bilgi sahibi olmayı çok isterim.
Bükreş - Aralık 1594
- Soyulduk! - Paramızı geri verin!
Kapıları kitlediler!
Bizi soydular! Borçlarını ödemeleri gerek!
Niçin gülüyorsun?
Babamı çok az gördüm. Biz saklanıyorduk, o ise kaçıyordu...
Prens giysileri içinde onu tanıyıp tanımayacağımı bile bilmiyorum.
Tahta bizim paralarımızla oturdu
Borçlarınızı ödeyin!
Paramızı verin! Bizi soydunuz, soyguncular!
Paramızı verin, hırsızlar!
Bırakın onu dışarı gelsin ve borcunu ödesin.
Korkma!
Sizi sağlıklı gördüğüme sevindim, yüce efendim...
Nasıl bir hükümdar o? Borçlarını ödemiyor!
- Saklanıyor! - Michael, neler oluyor?
Yok bir şey.
Bu adamlar kim? Niçin bağırıyorlar?
Yok bir şey, Stanca.
- Nicolae! - Preda!
- Seni gördüğüme çok sevindim! - Nicolae!
Hoşgeldin! Benimle gel.
Preda...
Oğlumuzu Lordlar Konseyi'ne tanıtın.
Bekle! Buna ihtiyacın yok.
Bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
Seni özledim, Stanca. Gelmeni bekledim hep.
Teşekkür ederim, doğru olmasa da bunu duymak güzel.
Bu taht için hayatını tehlikeye attın Michael.
Değdi mi...
Milady, odalarınız hazır.
- Radu! - Yeter! Susun! Uğultuyu kesin.
Parayı verecek misiniz vermeyecek misiniz, bilmek istiyorum.
Daha önce verdik. Merak ediyoruz...
Ne, Filimon? Türklere vermek için paran var mı yok mu?
Sana verdiğim altınlara ne oldu?
Silah alıyorsun, ama vergiyi ödemiyorsun.
Kim o konuşan?
Konuşmak için çok ahmağım ama yapabiliyorsak dua edelim...
Bağışlanmak için Kilisede dua edelim asilzadem
Türkler alacakları vergiyi asla unutmaz.
Biz lanetli ve fakir bir ülkeyiz yüce prens.
- Neye karar verdiniz? - Seninleyiz yüce efendim.
Orada dur, Nicolae!
Sen ne diyorsun?
Buzesti! Selim bey nereye girmek isterse girebilir.
Yüce sultana ne kadar sadık olduğumuzu görmeli.
Sadık? Altı aydan beri verginizi ödemiyorsunuz.
Tahtınızı koruyan askerler ücretlerini almadılar.
Sinan Paşa hayal kırıklığına uğradı. Bu yüzden buradayım.
Ülke fakir, Selim bey.
Prens olmak istediğinde bunu bilmiyor muydun?
Stroe!
Selim Paşa...
Bazı lordlar ödeme yapmak istememesine rağmen,
tüm borçlar bugün ödenecektir.
Parayı Buzesti'nin evinde topladık.
Herkesten rica ediyorum. Kalabalığa duyurun!
- Uzun bir yoldan geliyorsun, Selim. - Çok uzun, Mihal.
Hazır mı?
Evet. İçeri girin. Hepsini ödeyeceyiz.
Teşekkürler.
- Türklerin korkusundan ödü patlıyor. - Öyle mi dersin!
Onların yerinde olmak istemezdim...
Seninle başka şekilde konuşmam emredildi ama ben başka şekilde yaptım.
Beni öldürebilirsin Mihal, ama burayı neden yönetmek istedin anlamıyorum.
Daha önceki prensle konuşurken, senin başına iki araba değer biçmişti.
Ama o benim arkadaşım değildi.
Biliyorum, Selim. Bunun için sana müteşekkirim.
Stroe!
Arabalara!
Mihal!
Bunu sevdim! Şimdi seni tanıyorum.
Eski günlerdeki gibi.
Atla Selim.
Selim, atını al ve Sinan'a gidip gördüğün her şeyi anlat.
Serbestsin. Benimle iki farklı şekilde konuştun, ben aynı cevabı verdim.
Ne oldu Radu?
Burası doğduğumuz evdi, efendim. Ama yine de mutluyuz.
Üzülme! Ne de olsa eskiydi.
Çok yaşa prens!
Sana güvenmediğim için, beni affet oğlum.
- Üzgünüm. - Sen ne sanmıştın anne?
Ülkemi satacağımı mı düşünmüştün?
Ya siz? Siz ne sanmıştınız? Ben, Voyvoda Michael'ın
bu utanç bardağını son damlasına kadar içeceğimi mi sanmıştınız?
Bu günden sonra Tanrı'nın ve sizin huzurunuzda kendimi tüm borçlardan
ve tüm teslimiyetlerden azade kılıyorum.
Ve benimle olan herkesi de özgür kılıyorum
Hayatımız da onurumuz da bizimdir!
Uyanma vaktidir! Uzun süredir uyuyoruz!
Osmanlı İmparatorluğu ile bizim aramızda bir *** bölge olması gerekli.
Üç prenslik bölgesine dikkat etmeliyiz.
Erdel prensi Sigismund Bathory'nin soylu cesaretini
ve kararlılığını takdir ediyoruz.
Osmanlı otoritesine karşı çıktı ve bizim değerli bir vasalımız oldu.
Yeğenimiz arşidüşes Maria Christina de Gratz'ı
cesur prensimize eş olarak seçtik.
Sakin ol,Sigismund!
Bu evlilik dünyaya prensle...
Sevgili kuzenim, Christian'a olan aşkım
beni bu evlilikten dolayı acı çekmeye zorlayacaksa...
General Basta Transylvania'nın bağımsızlığını garanti altına alacak
General diğer iki prenslik için stratejilerini açıklayacak:
Erdel ve Boğdan. Sayın general...
Majesteleri...
Beyler...
Mutluyum.
Her zaman Hristiyanlığın mütevazi bir koruyucusu olmayı,
yüce kurtarıcımız İsa'nın yolunda kendi hayatımı feda etmeyi istedim.
Bugün...
Sevgili Boris, birliğimizin kaderinin mührü de vuruldu.
İki komşu ülkenin kaderleri benim için çok önemlidir.
Transylvania'ya bağlanmayı kabul ettiğini açıklayan
Boğdan prensi Aron'un elçileri burada.
Amaçlarına ulaşmak için şeytanla bile arkadaşlık yapacaksın.
Eflak ile de her şeyi uygun bir şekilde ayarlayacağım.
Bu genç adam öfkemi kabartıyor.
Prense Sigismund, Eflak'ın Türklerin hakimiyeti altında olduğunu unutmayın.
Majesteleri Murad'ın Eflak'a saldıracağını düşünüyor mu?
Onun yerinde olsak biz de aynısını yapmaz mıydık?
Yeni prens hakkında ne biliyorsun?
...Michael Patrascu?
Kesinlikle güvenilmez bir karakteri var Majesteleri.
Para ve hile ile, arkadaşı olan Sinan'dan
tahtı satın aldı.
Son günlerde borç alıdğı kişileri yaban domuzu gibi ateşe atarak borcunu ödüyor.
Verdiği sözü bu şekilde tutan bir adam hakkında başka ne düşünebiliriz ki?
Tam bir maceracı.
Para toplamak ve Avrupa'nın ıssız bir bölgesine istiflemek istiyor.
Yüce efendimiz, bizi çok iyi bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederiz.
Bildiğiniz diğer ayrıntılı bilgiler neler general Basta?
Majesteleri, bir taktikçi olarak, iki şeyle ilgiliyim:
düşmanımız ve müttefikimiz.
Sigismund'un Eflak'ın savaş alanımız olmasını istemesini anlıyorum.
Sivillerin meskun olduğu yerleri korumalıyız Majesteleri.
Eflak sözde bir ülke, yöneticisi yok
İbrail
Cernavoda ve Zimnicea
Nicopole ve Vidin
Ayağa kalk, Preda! İstanbul'a daha çok var.
Silahlarınız indirin!
Rusciuk
Diz çök!
- Preda! - Buradayım efendim!
- Preda, Latincen iyi mi? - Evet, Padua'da öğrenmiştim.
Konuş bakalım!
Güzel... Bu gece uzun bir seyahate hazırlanacaksın.
- Efendim... şimdi mi... ne zaman... - Preda Buzescu!
Bu gece Roma'ya gidiyorsun.
Yaptıklarınız Romanyalı atalarınıza yaraşır işler.
Yiğit prens Michale'e söyle
Bu dinsizlere karşı tek başına kalmayacak
O takdirde kutsal Roma kilisesinin yardımını yanımızda sayabilir miyiz?
Romanyalılar pratiklikleri ile meşhurdurlar.
Bu meziyetin boşa gitmediğini görmekten mutluyum.
Prens Micheal'a söyle:
kutsal Roma kilisesi onu davasında destekleyecektir.
Bu destek sadece dualarımızla değil, kilisenin tüm parasal imkanlarıyla da olacaktır.
Bu değerli sözleri nasıl tercüme edeceğim kutsal babamız?
Niye böyle söylediğini anlıyorum.
Avusturyalı Rudolph'un ordusu en kısa zamanda size katılacak.
baba, oğul ve kutsal ruh'un adıyla, amen.
Bizim için, oğlum... Büyük laflar ama küçük kazançlar!
Sizi temin ederim kutsal babamız büyük bir açmaz içindeyim.
Prens Sigismund'un temiz arzularını yatıştırabilirim.
- Ama general Basta'nın hırsı... - Entrikalar ve çocukça gurur!
Her yere gittin,
ama bu Eflaklı prens hakkında tek bir söz bile etmedin.
Kutsal efendimiz, tüm raporlarımızda onun Türklere sadık olduğunu gördük.
Güvenilmez olduğunu düşündük.
Güvenilmez dediğiniz adam kılıcıyla İstanbul'un yolunu açıyor kardinal.
Majesteleri kral Rudolph'a gideceksin ve Basta'nın ordusunun hemen
prens Michael'e yardıma gittiğinden emin olacaksın.
Benedico te.
Hü***!
Stanesti ve Serpatesti
Giurgiu
Razgrad
Varna
Adrianopolis
Bu nedir?
- Selim Paşa geliyor. - Selim Paşa? Nasıl cüret eder?
Karşıma çıkmaya nasıl cesaret edersin?
Alçak! Bir de bana onu tanıdığını söyleyip duruyordun.
- Hiçbir şeyden şüphelenmedin mi? - Hayır.
O zaman sen bir aptalsın.
- Sence şimdi ne yapacak? - Zeki ve kurnaz bir adamdır.
Eğer yardım alırsa... Bizimle sonuna kadar savaşır.
Ben ulaşmadan önce, İstanbul'u fethedecek.
Ve ben bu kumlarda dolaşıyorum... Hepsi senin hatan!
Seni buraya kim yolladı?
Yüce sultanımız seni en kısa zamanda İstanbul'da bekliyor.
Ya sen?
Padişah beni İran ile savaşacak olan ordunun başına getirdi.
Hü***!
Yakalayın onları, kardeşlerim!
Yüce tanrım... Ne kadar çok su!
Tuzlu!
Prag, 1595
Sinan İran'daki savaşla uğraşırken tam zamanıydı.
Eflaklıların saldırısı Türkleri şaşkınlığa uğrattı.
General, her şeyi kaba bir şekilde açıkladınız. Ne komik...
Bu prensi konsey toplantısına davet etmemiş miydiniz?
Ben, kişisel olarak ona güvenmiyorum.
Onun zaferleri risk doğuracak.
- Kardinal hazretleri, siz ne düşünüyorsunuz? - Lord çok gizemli işler yapıyor.
Gerçekten de. Bu güvenilmez, bir zamanlar Türklere vergi ödeyen adam,
tüm Avrupa'yı büyüledi. Ona yardım etmeliyiz.
İzninizle ben ayrılıyorum, Majesteleri.
Dahi bir taktisyen ve onun çocukça gururu.
Başkalarının başarılarının önemsiz olduğu fikri onlardan nefret etmesine yol açıyor.
Nefret ettiği kişiyi tanımasa bile.
Kutsal babamızın bana tavsiyesi nedir?
Majesteleri, bu defa Türklere karşı bir ordu toplamak için
size kutsal cemiyetimizin kesin sözünü getirdim.
Bu harika haberleri konuşmamızın başlangıcında söylemeliydiniz.
İtiraf etmeliyim ki benim için sevindirici bir sürpriz oldu.
Size hizmet edeceğim için çok mutluyum Majesteleri.
- Ama hala endişelerim var. - Sizi dinliyorum Kardinal hazretleri.
Bu yabancıya para konusunda güvenebilir miyiz?
Çünkü Roma kilisesi bu savaşa mali destekte bulunmak istiyor.
Ben düşünüyordum ki prens Sigismund...
Beni yanlış anlamayın! Parayı ben almayacağım.
Bu kadar parayı ilk defa tanıdığım birine verecek kadar çılgın değilim.
Bir ordu kuracağız. Siz de gidip prens Michael ile tanışın.
Onun ruhunun derinliklerine sızın.
Ve detayları bize iletin, sonra karar verelim.
Bu kadar kahramanın arasında prens Michael'i görmekten endişeliyim!
İlyada'dan sahneler gördüğümde de aynı şeyleri hissetmiştim.
Sayın prens... Kutsal babamız size bu haçı yolladı.
Uğruna savaştığınız şeyin bir nişanesi olarak.
Ordu ne zaman geliyor?
Hazırlıklar tamamlanmak üzere.
Kutsal papa ve İmparator Rudolph istediğiniz tüm yardımı,
size vermeye karar verdi.
Büyük general Basta ordusuyla birlikte sizin yenilmez ordularınıza katılacak.
Ne zaman?
- 5 ay içinde. - 5 ay mı?
Sizin gibi büyük bir kumandan böyle bir saldırının ne kadar zaman alacağını bilmeli.
Şuraya bakın, Kardinal!
Ve şuraya. Bu savaşçılar ne bekliyor sanıyorsunuz? Kolumu kaldırmamı,
ve onlara 10 bin güçlü askerin onların yardımına geldiğini söylememi.
Ancak o takdirde sevinç içinde İstanbul'un surlarını indirebileceklerini haykırırlar.
Basta katılsın ya da katılmasın, bir hafta içinde orada olacağım.
- Preda! - Evet efendim!
Adamlara seslen! Eve gidiyoruz.
Efendim, nasıl?
Tek kelime daha edersen kafanı uçururum!
Kardinal hazretleri, belki de Roma'dan yardım istemekle hata ettim.
Siz prens Sigismund'un kuzenisiniz.
Türkleri Tuna'da durdurmak için haçlı ordusu toplanıncaya kadar
onun bana yardım etmeyi kabul ettiğini düşünüyor musunuz?
Erdel'li kardeşiniz hakkında endişelenmekte haklıydınız.
Kendisine bizzat sorsanız daha iyi olurdu. Ben iki komşu ülkeyi yöneten
prensler arasındaki anlaşmayı kutsamaya gideceğim.
Öyleyse birlikte gidiyoruz.
Süvarilerin büyük şampiyonu, Soylu kont Gaspar,
Erdel prensine karşı savaşından dolayı onurlandırılmıştır.
Székely halkının ve tüm Macar ülkesinin kontu ve yöneticisi
Bathory soyundan Sigismund!
Savaşımı dünyanın en saf ve güzel kadını
sevgili nişanlım soylu arşidüşes
Avusturyalı Maria Christina'ya adıyorum.
Ve bunu ispatlamak için savaşacağım.
Düğünümüden sonra prensin
enerjisini harcamak için daha iyi bir yol bulacağını umuyorum.
- Onu seviyor musun? - Hoş biri, ama çocuksu.
Prensle konuş! Korkunç görünüyor. Sence konuşabiliyor mudur?
Her nasılsa, konuşabiliyor.
Prens hazretleri, hava bugün güneşli renkler parlıyor.
Gülümsemeyecek misiniz?
Haklısın. Düşüncelere dalmışım.
Beni affet! Seni üzmek istemedim.
Buna hakkım yok Rosana. Sana borcum var.
Bükreş'te olsaydık Bizi de ateşe atar mıydınız?
- Sigismund nasıl bir adam? - Gördüğün gibi biri işte.
Mızrakla ona vuran ben olsam, ayağa bile kalkamazdı.
Alkışla!
Eflak'lı Michael!
Arkadaşlığımızı bir şövalyelik yarışıyla başlatmak isterim!
Lütfen kabul etme! İsa aşkına!
Sevgili dostum, oyun oynamak ve eğlenmek için gelmedik buraya.
Prens hazretleri, mızrakla kavga, bir şövalye için onurdur.
Bana bu onuru verdiğin için sana teşekkür ederim, Sigismund.
Yapma Michael!
Bathory'li prens Sigismund hiç yenilmedi!
Şimdi Eflak prensi Michael ile karşılaşacak!
- Yüce tanrım, ona yardım et! - Kim o?
Türkleri yenen Voyvoda Michael,
Miğfersiz yarışamazsınız! Kurallara aykırı!
Dua edelim tanrı ona güzel bir ders versin. Herkes için çok iyi olurdu.
Bunu yapamazsın! Kurallara aykırı!
Devam et!
Sen istedin bunu.
Rosana Di Ventini, bana hiçbir şey anlatmadın!
İyi misin? Yaralandın mı?
Hayır, iyiyim.
Sen delisin. Bunu senin için yaptığını görmüyor musun?
- Tanrım! Fena hırpaladın onu! - Tozları yuttu! Kendisi istedi bunu.
Efendim, her ne kadar gururumu ayaklar altına almış olsanız da,
elinizi sıkmak benim için onurdur.
- Zafer sizin hakkınızdı. - Kazara oldu.
Hayır, lütfen! Mızrağı ne kadar iyi kullandığınızı ispatladınız.
Sayın prens...Birbirimizle yarışacağımıza Türklerle savaşmalıyız.
Ayrıca onlar da mükemmel mızrak kullanırlar.
Ne zarif bir politikacı. Aşil kadar cesur ve Ullyses kadar uyanık.
Anlıyorum, gerçi sevgili kuzenim, kardinal benim kurnaz olmadığımı söylüyor.
Ne yapalım biliyor musun? Konuşacaklarımızı burada konuşalım!
Burası hoş bir mekan. Burda at kokusu,
ve güçlü adamlar var. Şimdi kendimi senin arkadaşın olarak görüyorum, öyle konuşacağım.
Tekliflerini düşündüm ve hepsini kabul ediyorum.
Tanrı bizimle olsun! Sigismund, sana bilmediğin bazı şeyler anlatacağım.
Türkler mağlup edilebilir.
Sevgili dostum. Hep aynısın! Doğrudan doğruya konuya giriyorsun.
Sana sormak isterim... Onları tek başına yenebilir misin?
Hayır, onun için burdayım zaten.
Seni kırmak istemezdim.
Ama, sana yardım edecek olanlar için sen kimsin?
- Ben, kendimim. - Hayır, sevgili dostum.
Tekrar kavga etmek zorunda kalsak da Sana bir kere daha söyleyeceğim:
Sen bir hiçsin. Birçok insan ülkenin adını bile duymamıştır.
Bu sözlerimden dolayı beni öldürebilirsin, biliyorum.
Avrupa saraylarıyla ilişkilerin nedir?
Rudolph'un yardımını alabilmek için, Ben, Bathory'li Sigismund, yeğeniyle evlendim.
Onunla karşılaştırıldığında Lucrezia Borgia bile bir azizdir.
- Kaç askerin var? - Ülkemdeki tüm erkekler.
Lütfen... Bu büyük lafları bırak!
Sıkıntı içinde olduğunu biliyorum. Ama gururlusun da...
Kuzenimin sana yollamamı istediği
haç dışında hiç yardım aldın mı?
Demek o sendendi.
Hepimiz bu "Michael"ın kim olduğunu ve nasıl biri olduğunu merak ediyorduk.
Bir adam mı yoksa bir yarı canavar mı?
İspanya kralı kendi imparatorluğunu bile bilmiyor.
Sen ise ondan seni tanımasını bekliyorsun.
Gerçeklerle yüzleş! Yaptıkların bir isim tarafından desteklenmeli.
Ki bu da Avrupa kralları için bir teminattır.
- Bu isim senin ismin mi, Sigismund? - Doğru.
Tüm Hıristiyan dünyaya karşı
Bathory ailesi ve Habsburg hanedanlığı
senin tek güvencen.
Ama, eğer gururun ülkenin çıkarlarından önce geliyorsa...
İyice düşün!
Tüm Eflak ve onun tüm değerleriyle
Erdel'in prensi Sigismund Bathory'nin
merhameti ve koruyuculuğu altında
bu ülkeyi yönetmeyi kabul ediyoruz.
Ortak amacımız sefil Türklere karşı savaşmaktır.
Tanrı yardımcımız olsun.
Amen.
Tanrı'nın iradesi, kutsal Roma İmparatorluğu'nun
prenslikleri Eflak, Erdel ve Boğdan'ın rızalarıyla
Szekely halkının contu ve Macaristan hükümdarı
Sigismund Bathory'nin imzasıyla.
Sevgili müttefikimiz
Michael Patrascu'nun imzası.
Zor olan kısmı bitti. Şimdi tam desteğimizi yanında bil.
Beyler... Bunu kutlayalım.
Tören esnasında seni tüm zaferlerin için
tebrik etme şansı bulamadım. Eğer fırsat bulursam,
Süvari birliğimin komutasını sana vermekten mutlu olacağım.
Cehenneme git!
Bunun mümkün olacağına inanmazdım...
Tüm umudum prens Michael'daydı.
Biz zulüm altındaki Romanları
hatırlayacağını umuyordum efendim...
Kapa çeneni be adam!
Gitmiş olmandan korkuyordum.
Çok üzgünsün Michael.
Eğer sözünü tutmazsa, tanrı ona merhamet etsin!
Bu onun sonu olur. Benimle tanıştığı ana lanet eder.
Sen nasılsın Rosana?
Seni görmeyi o kadar çok istiyordum ki.
Yüzlerce kere buluşmamızı hayal ettim.
Sana şunu söylemeliyim...
Birbirimizi bir daha görecek miyiz?
Eğer burada kalırsan, Evet.
Selim Paşa ile konuşmak istiyorum.
Önümüzdeki nehrin adı nedir?
Romanlar ona Neajlov diyor.
Kaç adamları ve topları var.
Yaklaşık 16 bin adam ve 20 top.
Söyle bana Selim Paşa...Sen İran'da kahramanlık yaparken benim
Eflak'la savaşacağımı mı düşündün?
Evet Sinan Paşa, düşüncem buydu.
Voyvoda olması için onu saraya getirdiğini hatırlıyor musun?
Uzun zaman oldu, ama hatırlıyorum.
Yarın bu utancı temizleyeceksin.
Allah yardımcımız olsun.
Bu ses de ne?
Sivrisinekler. Bulunduğumuz yer bataklık, efendim.
Prensim...
Size bir şey sormak istiyorum.
Beni başpiskopos yapmak mı istiyorsun?
Hayır. Ordunun yanında kalmak istiyorum.
Birgün bizim kaderimize katılmaktan pişman olmanızı istemem.
- Tanrı güçlüdür ve hikmet sahibidir. - Belki, ama benim isteğim bu.
Baba, tahmin edin kim var burda!
Stanca... Sen, burada?
Sana Oltenia'dan 300 atlı adam getirdim. İhtiyacın var, biliyorum.
Her zaman olduğu gibi, çok cesursun Stanca.
Nicolae, oğlum, uyumaya git. Yarın zor bir gün olacak.
- Endişeli görünüyorsun. - Hayır, üzgünüm.
Beni yine hayal kırıklığına uğrattılar.
Kendimi yalancı Sigismund'un önünde küçük düşürdüm.
Onun da benim gibi bir Hıristiyan olduğunu sandım.
Düşmanımızın önünde birbirimize ihtiyacımız var sandım.
Yanılmışm. Eski bir deyiş vardır:
"Namert dostun olacağına, mert düşmanın olsun."
300 atlıyı nereden buldun?
Bulduğum yerden topladım, sonra silahları ve atları satın aldım.
Michael...
Sana bir şey sormak istiyorum.
- Senin için yapacağım bir şey var mı? - Evet, çok önemli.
- Biliyorum ki... - Nicolae.
Evet, Nicolae. İzin ver onu götüreyim.
Yarın ne olacağını ancak tanrı bilir.
O bizim oğlumuz. Senin varisin.
Git Stanca, istediğini yap! Benim kaderim de yalnız kalmakmış demek ki.
Erdelliler burada.
Kont Kiraly!
Prensim...
Böyle nahoş bir yer seçmenin akıllıca olduğunu mu sanıyorsun?
Kaç adam getirdiniz, ekselansları.
500 Szekely'lı adam.
Benim prensim, sizin de kralınız
ordusunu getiremediği için çok üzgün.
Şu anda kendisi Alba Lulia'da, Avusturyalı Düşes
Maria Christina ile düğün merasiminde.
500 adam? Verilen söz bu muydu?
Prensim, benim savaşçılık deneyimlerim sizin sandığınızdan çok daha fazla.
Boş laflara ve vaatlere karnım tok.
Peder Stoica, Kont'a adamlarını nereye yerleştireceğini gösterin.
Prensim, isterseniz kafamı uçurun,
ama benim hatam değil.
Onun hatası. Şeytan alasıca!
Biz Szekely halkı, kanımızın son damlasına kadar savaşacağız.
Sizi tanıyoruz. Hükümdarlığınız hakkında çok şey işittik.
Tamam, Tompa. Teşekkürler.
Yarın, güzel karıcığım, harika bir turnuva göreceksiniz.
Umarım yarışı kazanacak kadar enerjiniz kalır.
Bu kadar güzellik karşısında soğukkanlı tavrınızdan etkilendim.
Gördüğüm en rahatsız edici güzelliğe sahipsiniz.
İyi niyetiniz karşılığında tüm prensliğimi verebilirim.
Prensim, yalan politikada geçerli akçe olabilir.
Ama aşkta, zayıflığın göstergesidir.
Güzel olduğunuz kadar zengin ve acımasızsınız!
Aslında, kalbinizin cesur Eflaklıya ait olduğunu unutmuşum.
Vasalımız olan Eflaklı...
Zavallı Kiraly! Kimbilir şimdi nerdedir?
Onu oraya niçin gönderdik anlamıyorum. O olsun ya da olmasın,
Eflaklılar savaşı kaybedecek.
Eğer kazanırsa, onun gururuna kim ulaşabilir.
Kazanmak mı? Eflaklıların Sinan'ı yenebileceğini nasıl düşünürsün?
Heyecanlanmayın beyler! Sonuç ne olursa olsun,
Gerçek kazananlar hala bizleriz.
- Biz mi? - Kardinal hazretleri, hepsini biz planladık.
Yoksa unuttunuz mu Eflak benim vasalım.
Onun zaferi Avrupa'da benim ordularımın cesareti olarak bilinecek.
Eğer Sinan kazanırsa,bu Sinan'a pahalıya mal olur.
Güçsüz düşen ordusunun bizim karşımızda şansı olmaz.
Gerçekten de! Fethettiği yerlerde garnizon kurmak zorunda kalacak.
Sekban Paşa!
Sen merkezi komuta edeceksin.
İlk hattaki yeniçerilerle birlikte köprüden sorumlusun.
En güçlü saldırı oraya olacak gibi görünmeli.
İkinci bölüğü sana destek için göndereceğim.
Köprünün bin adım gerisine çekilinceye kadar saldırıya devam edeceksin.
Sonra sanki bozguna uğramış gibi geri çekileceksin.
Eflaklıları köprünün bu tarafına doğru tuzağa çekmelisin.
Mustafa Paşa!
Sen de Eflaklıları köprünün bu tarafından bin adım geriye çekeceksin.
Sonra, köprü boyunca sağ kanadınla saldıracaksın.
Rumeli ordularına Hasan Paşa komuta edecek ve aynı şeyi sol tarafta yapacak.
Sonra onları sımsıkı saracağız.
Gidebilirsiniz.
Eğer Eflaklılar köprüyü geçerlerse tuzağımıza düşerler.
Satırcı Paşa, yedek kuvvet olarak tepenin arkasında bekleyeceksiniz.
Ve sen Selim Paşa, benimle birlikte kalacaksın.
İtirazı olan var mı?
Hayır, efendim.
Hayatım boyunca bu kadar Türk'ü bir arada görmedim.
Yerdeki çimenler kadar çoklar.
Eğer Türkler köprüyü geçerse, kenardan sağa doğru saldıracaksın.
Ben de onlara soldan saldıracağım.
Peder, siz yayalara yardım edeceksiniz. Bir adım bile geri gitmeyin!
Zamanı geldi. Tanrı yardımcımız olsun!
İkinci birlik ve 20 top savaşa dahil olsun.
Benim komutamda köprüye doğru, hü***!
Beni takip edin cesur adamlar.
Hü***!
İşareti ver!
Durun!
Köprüyü geçmeyin! Bu birtuzak!
Köprüyü geçmeyin! Durun!
Köprüyü geçmeyin!
Eflaklı aptal değil. Tüm paşalar toplansın!
Eflaklı köprüde durdu, ama tüm askerlerini gördük.
Gizli bir ordusu daha yok
Mustafa, Anadolu ordusuyla uzun bir yoldan dolaşıp,
Neajlov nehrini geçerek diğer taraftan
Eflak ordusuna arkadan saldıracaksın.
Biz de aynısını Hasan Paşa'nın komutasındaki
Rumeli ordusuyla solda yapacağız.
Yeniçeriler ve sipahiler köprüye saldıracak.
Harekete geçin!
İlk saldırı Sinan Paşa'nın kurduğu bir çocuk tuzağıydı.
Gerçek savaş şimdi başlıyor.
Hala savaşmak zorundasınız kardeşlerim. Özel kuvvetleri çağırın!
Gidelim!
Eflaklılar tüm güçlerini savaş alanına sürdü.
Şimdi Mustafa ve Hasan'ın saldırma zamanı.
Savaşa dahil olacaksın ve bir adım bile gelmelerine izin vermeyeceksin.
Hasan nerede? Mustafa nerede? Kellelerini uçuracağım!
Mustafa! Hü***!
Geri çekilin! Hattı koruyarak geri çekilin!
Hattı koruyun!
Kaybettik. Geri çekilelim!
Ne? geldik ve her şeyi gördük. Şimdi geri mi çekilelim.
- Bunu yapmayacağım. - Bu bir emirdir.
Böyle bir emri dinlemeyeceğim. Benimle gelin.
Sipahilerin toplarını ele geçirdi. Allahu ekber.
Bu aptal Hasan nerede?
Berbat bataklık! Kaybolduk.
Etrafından dolaşalım!
Benim yerimde olsan ne yapardın?
Savaşmak için çok yaşlı olduğumu mu düşünüyorsun?
Yaralı elinle tek başına ve yardımsızsın!
Bizim sıramız.
Dikkatli dinleyin!
Hala onları yenebiliriz.
Buzesti kardeşler... Ve sen! Merkezden saldıracaksınız.
Ben kıyıdan köprüye doğru geleceğim.
Ve sen, Cocea...
Önünde zor bir zaman var.
Sizden tek isteğim beni takip etmeniz. Sakın unutmayın!
Düşmanımızın burada olması, ülkemizde olmasından iyidir.
Beni takip edin!
Ne?
Efendim... Eflaklılar yeni kuvvetler gönderiyorlar.
Köprüde bize bir kanattan saldırdılar.
Kapa çeneni, aptal!
Son kozunu oynuyor! Savaşa devam!
Ateş!
300'den az süvarileri var. Hü***!
- Bu nedir? - Karargahımıza geldiler.
- Kaybettik! - Geri çekilmelerini söyle!
Kaçmayın, bekleyin!
Türkler kaçıyor! Sakın vazgeçmeyin!
Savaşın, kardeşlerim!
Beni takip edin!
HÜ***!
Sinan Paşa!
Sinan Paşa!
Sinan!
Zafer!
Zafer!
Bana yardım et Selim!
Bu yaralı ellerle yapabilir miyim?
Yoksa sancağı mı korumalıyım?
Beni kurtarırsan, istediğin her şeyi veririm!
Durma orada öyle! Yardım et.
Zafer!
Zafer!
Prensim, yaralıları topladım.
Her şey hazır. Sizinle konuşmak isteyen bir Türk var.
Hasan?
Benim adım Ionica, ölene kadar da öyle kalacak prensim.
İzin verin sizin sadık hizmetkarınız olayım!
Ayağını tedavi edin ve onuruna yaraşır şekilde davranın!
Şu andan itibaren onu yanımda görmek istiyorum. Gidelim!
Çok ölü var prensim, çok fazla.
Biliyorum.
Romanyalılar da düşmanlarımız da bu savaşı
asla unutmayacaklar...